Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/205 E. 2021/382 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA … VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
… VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/205
KARAR NO : 2021/382

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz, Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/04/2016
DAVA : Marka Hakkına Tecavüz, Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/04/2016
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
YAZIM TARİHİ : 18/11/2021
ASIL DAVA:
Davacı vekili 29/04/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’nin Danimarka’da yerleşik kişisel bakım sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, Türkaye pazarında da bilinen ve tercih edilen bir yere sahip olduğunu, ancak Türkiye’de çahştığı birçok firma tarafından ürünlerinin taklit edildiğini, bu hususun marka değerinin yüksek olmasından kaynaklandığını, WlPO nezdinde … sayı ile tescilli ambalaj tasarımının ve Türkiye’de diğer müvekkili … adına kayıtlı 2008/72091 sayılı “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, tanıtım, reklam ve satışının Natuliqe Aps adına kayıtlı www…com web sitesi üzerinden gerçekleştirildiğini; www…com web adresinin davalılardan … adına kayıtlı olduğunu, ancak bu sayfanın iletişim bölümünde diğer davalı … Kozmetik San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin bilgilerinin bulunduğunu, www…com web sitesinde kullanılan görseller ile müvekkillerine ait ürün görseılerinin ayniyet derecesinde benzer olduğunu, bu durumun hakslz, hukuka aykırı ve kötü niyetli kullanlm teşkil ettiğini; ek olarak, kesilen faturalarda her iki davalının adının da kaşe edildiğini, bu faturalarda “…” markalı ürünlerin satışının da yapıldığını, bu durumun davalıların müvekkillerinin distribütörü olarak kendini nitelediğinin bir göstergesi olduğunu; tüm bu durumların davalıların kötü niyetini ortaya koyduğunu ve davalıların müvekkiline ait … ibareli marka ile iltibas tehlikesi içerisinde olan “…” markalı ürünler satması, ürün ambalajlarının müvekkil tasarımları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olması nedeniyle müvekkilleri ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalıların eylemlerinin haksız rekabete sebebiyet verdiğini; Ankara 1. FSHHM’nin … D.İş dosyası ile delil tespiti talep edildiğini, söz konusu raporda haksız rekabetin tespit edildiğini;davalılar ile müvekkilinin Türkiye distribütörü olan … Kozmetik san. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında irtibat bulunduğunu, distribütörlük sözleşmesinde geniş kapsamlı bir rekabet yasağı bulunduğunu ve yine bu sözleşme çerçevesinde 80.000 Euro cezai şartın yer aldığını; müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradığını ve uğramaya devam ettiğini; marka haklarının ve endüstriyel tasarım haklarının ihlali ile yapılan haksız rekabetin somutlaştığını belirterek, manevi tazminat haklarını saklı tuturak şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili 03/04/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasındaki uyuşmazlık ve müvekkilin davalılardan alacağı 25/04/2016 tarihinde sunulan dilekçe ile dava edildiğini, söz konusu uyuşmazlık halihazırda Ankara … ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde …numaralı dosyada görülmeye devam edildiğini, anılan dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda davalı … bakımından marka hakkına tecavüz şartlarının oluştuğu, bütün davalılar bakımından haksız rekabet şartlarının oluştuğu ve müvekkilin tazminat talebinin yerinde olduğu, tazminat için gerekli şartların 556 sayılı KHK ve 6102 sayılı TTK yönünden oluştuğu açıkça ifade edildiği, bu çerçevede Ankara … ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen …dosya numaralı davada, müvekkil adına manevi tazminat dahil, fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı tutulmak suretiyle 1.000,00-TL maddi tazminat talep edildiğini, hâlihazırda müvekkilinin uğradığı zarar ve davalıların müvekkilin marka hakkına tecavüzü ve haksız rekabeti sonucu elde ettiği kârın kesin olarak belirlenmesi hesap bilirkişisi raporu hazırlanmadığı müddetçe imkansız olduğundan müvekkilin tutarı belirsiz nitelikteki alacağının dava dilekçesinin konusunu oluşturduğunu, anılan dava dosyası kapsamında, Ankara … ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/03/2017 tarihli ara kararı uyarınca maddi tazminat miktarının hesaplanması amacıyla mali müşavir bilirkişi görevlendirildiğini, hesap bilirkişisinin, bahsi geçen diğer bilirkişi heyeti raporunda da ifade edildiği üzere davalı tarafın müvekkilinin marka hakkına tecavüz etmesi ve haksız rekabette bulunması sonucu ve genel bağlamda tazminat yükümlülüğünün olması sebebiyle müvekkilin hak kazandığı tazminat miktarını hesaplayacak olup; dava değerinde belirtilen takribi değer üzerinden işbu ek tazminat alacağı davasını açma zarureti doğduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi tazminat ve haksız rekabet taleplerinin kabulü ile, bilirkişi raporu sonrası hesaplanacak, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla “belirsiz alacak davası” olarak şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın, 50.000,00-TL manevi tazminatın ve 10,000-TL haksız rekabet tazminatının davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkeme dosyasının, dava sebebi ve konusunun taraflarının aynı olması, Ankara 3. FSHHM’nin … Esas sayılı dosyadaki istemlere bağlı ek dava olduğu, maddi ve manevi tazminat isteminden ibaret bulunması itibariyle mahkememizin … esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı …’nin sektörde tanınmışlık iddialarının kabul edilemeyeceğini, davalılardan …’in … markasının sahibi olduğunu, www…com web sitesini kullandığını, bu sitede hem kendisine hem de 3. şahıslara ait ürünleri satışa sunduğunu, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet içiren herhangi bir eylemi bulunmadığını, müvekkiline ait … ile davacılara ait … markaları arasında iltibas yaratacak bir benzerlik olmadığını, ürün ambalailarlnın da benzemediğini, yine de yanlış anlama olmaması adına tamamen ticari ahlaklı davranarak davadan önce müvekkili …’in ambalaj tasarımlarını değiştirmeye başladığını; diğer müvekkili … Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti’nin uzun yıllardır kozmetik sektöründe bulunduğunu, … markalı ürünleri de satmakta olduğunu, bu ürünleri birçok markanın da ithalat ve ihracatını yapan … Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti’den aldığını, müvekkilinin distribütörlük anlaşmasının tarafı olmadığını, müvekkilinin aynı şekilde … markalı ürünlerinde satışını yaptığını, ancak dava açılmadan önce kusurlu algılanmamak için ürün satışının durdurulduğunu, … markası ile … markalarının farklı olduğunu, piyasadaki birçok ürünün benzer ambalajlara sahip olduğunu, davacı tarafın tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle zarara uğradığına ilişkin iddialarının kabul edilemez olduğunu, müvekkillerinin kusurlu olmadığını, tazminat talebine ilişkin davacılar vekilinin kesin süre içerisinde delillerini sunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 17.04.2018 tarih ve 2016/341 esas, 2018/129 karar sayılı davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen kararı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesinin 26.12.2019 tarih ve 2019/1633 esas, 2019/1324 karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“….1- Asıl dava, marka ve tasarım hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, birleşen dava ise maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin gerekçeli kararının 10. sayfasında, davacılara ait şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzerlerinin davalılar tarafından internet sitesinde kullanıldığı ve bu durumun da haksız rekabet yarattığı açıklanmasına karşın, gerekçeli kararın hüküm bölümünde yalnızca davalıların faturalarının üzerinde yer alan “… ORGANIC” ibaresi ve faturanın arka planında yer alan Türkiye distrübitörü kullanımı şeklindeki eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiği şeklinde karar verilmiştir. Öte yandan, yine gerekçe kısmında, bu eylemin yalnızca davalı … tarafından gerçekleştirildiği açıklanmasına karşın, hükümde her iki davalı da bu eylemden sorumlu tutulmuştur.
Bu durum, az yukarıda açıklanan gerekçe ile hükmün birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Öte yandan, davaların birleştirilmesi halinde sadece bunların yargılaması birlikte yürütülmekte olup, her dava bağımsızlığını koruduğundan mahkemece, her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken mahkemece bu usul kurallarına aykırı şekilde birleşen davaların ayrımı yapılmadan tek bir hüküm kurulmuş olması da doğru olmamıştır.
Ayrıca, davalıların ayrı ayrı eylemleri nedeniyle sorumluluklarına gidilmiş olup, bu durumda davacıya, hangi davalıdan hangi eylem nedeniyle ne miktarda maddi ve manevi tazminat talep ettiği açıklattırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu eksikliğin giderilmemesi de doğru görülmemiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkemece kurulan hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı arasında çelişki olduğundan ve davalar hakkında usulüne uygun biçimde hüküm kurulmadığından, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar vekilinin tüm istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen ortadan kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Değerlendirmeye Esas Olması Açısından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Zaman Bakımından Uygulanacak Kanun;
Yeni Kanunun eski kanun zamanında tüm sonuçları itibari ile doğmuş olan haklara dokunmaması ilkesine medeni hukuk uygulamasında “kazanılmış hak” (müktesep hak) denilmektedir. Hukukun genel İlkelerinden olan, hukukî güven ve istikrar ilkeleri ile kanun ve idarî işlemlerin kural olarak geriye yürümezliği ilkesi ve bu ilkelerle doğrudan bağlantılı olan kazanılmış haklara saygı ilkesi hukuk devletinin temel unsurları arasında yer alırlar. Yeni Kanunda, geçmişe yönelik olarak uygulanacağı konusunda bir hüküm bulunmaması veya istisnai hallerin söz konusu olmaması durumunda maddi hukuk alanında getirilen, usul hukukuna ilişkin olmayan yeni düzenleme ancak; bu tarihten sonra ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda uygulama alanı bulacağı, bir başka değişle; yeni Kanun, eski Kanun zamanında tüm sonuçları itibari ile doğmuş olan haklara dokunamayacağının kabul edilmesi gereklidir.
6100 sayılı HMK’daki 448. madde hükmü uyarınca, bu kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı belirtmektedir. 6769 sayılı SMK’nda ise, 191. madde uyarınca yürürlükten kaldırılan mevzuat, 1. ve 2. geçici maddeler uyarınca, KHK hükümlerinin ve mevcut yönetmeliklerin uygulanması hususları düzenlenmiştir. Buna göre, 6769 sayılı SMK’nda, bu kanunun yayım tarihinden önce Enstitü’ye yapılmış olan marka başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağı da düzenlenmiş olup, istemlerin hükümsüzlük ve marka hakkına tecavüz olduğu değerlendirilmekle, rapora esas teşkil edecek mevzuatın mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname olduğu kabul edilmiştir. Diğer taraftan haksız rekabete ilişkin olarak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri kabul edilmiştir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Kapsamında Marka Hakkına Tecavüz Eylemi ve Koşulları:
Davacı … …’a ait tescilli marka:
… sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, 03.sınıftaki “cosmetic produds İor skin care, hdir colours, make-up, perfumes, soop, shompoo(cilt bokımı için kozmetik ürünleri, saç boyolorı, makyoj malzemeleri, porfiijmler ve şampuonlar)” emtiasını kapsadığı;
Davalı …’e ait tescilli markalar:
… sayılı “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03, 35.sınıftaki “03. Ağartma ve temizıik amaçlı moddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar bulaşık yıkama maddeleri, Porfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullonım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma moddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar- Deri, vinil, metol ve ahşap için parlatma ve bokım ürünleri: cilalar, bakım kremleri. cilalama omaçlı vaks. 35. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizosyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamoşır yumuştıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkamo maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaralorı. Aşındırıcı ürünler: zımparo bezleri, zımpara kağıdı, ponzo taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metol ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar| kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, sayma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. Kesici ve dürtücü silahlar. Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler: traş, epilasyon, manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar. Makine, cihaz ve taşıt onorımı, inşaat, ziraat, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili elle çalışan (elekrikli olmayan ve motorsuz) aletler. Elektrikli-elektriksiz, buharlı ütüler, Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, koloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. Buhar, gaz ve sis (duman) üreteçleri jenerotörleri): buhar jeneratörleri (kazanları), asetilen jenerotörleri, oksijen jeneratörleri, nitrojen jeneratörleri, iklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elekrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elekrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elekrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutuculorı ve el kurutmo cihazları. sıhhi tesisat ürünleri: mıısluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri , küvetler, klozetler, evyeler, lavobolar. Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı. Tıbbi amaçlı olmayan elekrikli alt yaygıları ve elektirikli battaniyeler, ısıtıcı yastıklar, elektrikli veya elektriksiz ayak ısıtıcaları, sıcok su torbolorı (termoforlar). Akvaryumlar için filtreler ve filtre-motor kombinosyonları. sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. Pastörize ve sterilize edici makineler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlor, katolog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” mal ve hizmetleri kapsadığı;
… sayılı “… … ORGANICS” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03, 05, 08, 11, 20, 35, 44.sınıflarda tescil talebinde bulunulduğu, marka başvurusunun 248. Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı ve bu başvuruya 12.05.2016 tarihinde … adına, 03.06.2016 tarihinde ise … adına davacılar vekili tarafından itiraz dosyalandığı, …’in 21.07.2016 tarihinde söz konusu itirazlara karşı görüş dilekçesi dosyalandığı; itirazlar hakkında henüz Markalar Dairesi tarafından karar verilmediği, söz konusu marka başvurusuna ilişkin olarak itiraz sürecinin devam ettiği tespit edilmiştir.
Davacılar vekilinin 08.03.2016 tarihinde Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açtığı … D.İş sayılı delil tespiti dosyasında alınan raporda özetle; “aleyhine tespit talep edilen … Kozmetik San. ve Tic. Ltd. Ştı. tarafından kullanılan www…com adresinde, … ibareli ürünlere ait görsellerin olduğu, söz konusu sitede … markası ile satışa sunulan ürünlerin, www…com adresinde yer alan ürünlerle marka ve ambalaj bakımından ayniyete varan oranda benzerlik taşıdığı, aleyhine tespit istenen tarafın faaliyetleri ile karışıklığa neden olacak nitelikte faaliyette bulunduğu, dolayısıyla aleyhine tespit istenen tarafın bu eyleminin TTK kapsamında haksız rekabet hallerinden olduğu” tespit edilmiştir.
Marka hakkına tecavüz iddiası ile ilgili olarak:
Davalılardan … Açısından Değerlendirme:
Öncelikle, diğer davalı “Kozmor Kozmetik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” ile faturalarda ismi geçen şahıs şirketi “… Kozmetik – … …” firmasını birbirinden ayrıştırmak gerekmektedir. Şahıs şirketi olan firmanın sorumluluğu ve buradaki hak ve yükümlülükleri doğrudan …’e ait olduğundan, değerlendirmeler …’e ait değerlendirmelerle birlikte ele alınmıştır.
Davalı …’e ait tescilli … ibareli bir markanın bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla “…” ibaresi üzerinde hukuka uygun olarak edinilmiş bir hakkının olduğu aşikardır. Markanın tescil edildiği 3. Sınıf grubuna ait liste, davaya konu ürünleri kapsadığından hakkın yasal sınırlar içinde kullanıldığının kabulünü gerektirmektedir.
Bu çerçevede davalı …’in … markasını kozmetik ürünleri için gerek alan adı olarak kullanımı, gerekse bu markalı kozmetik ürünlerinin satışı ve pazarlanması dolayısıyla marka hakkına tecavüz eyleminin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının bu marka aleyhine İstanbul … ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açmış olduğu … E sayılı dosyasının varlığı, dava henüz derdest olduğundan bu aşamada mevcut hakkın hukuka uygunluğunu etkiler nitelikte değildir. Ek olarak, UDRP kararı hem ihtiyari nitelikte olduğundan hem de davalıya ait tescilli bir marka bulunduğundan, markaların benzerliğini tartışmanın gerekli olmadığı kanaatine varılmış ve değerlendirmeye alınmamıştır. Benzer gerekçelerle davalılar vekilinin markaların benzemediğine ilişkin değerlendirmelerinin de dikkate alınmasına gerek görülmemiştir.
Davalı … ile eş nitelilte değerlendirilen “… – … Kozmetik” açısından ise ek değerlendirmeye konu olacak husus, davacılar delilleri arasındaki fatura örneğinden görüleceği üzere “…” markasına ilişkindir. Bu faturada iki farklı kullanım görülmektedir.
Bu kullanımlardan ilki satışı yapılan ürünün cinsi kısmında yer alan ibarenin “…” olarak gözükmesi diğer bir deyişle bu fatura ile satışı gerçekleşen ürünlerin markasının “…” olmasıdır. “…” markası davacı adına tescilli olan ve davalıların üzerinde hak sahibi olmadığı, serbestçe kullanıma konu edemeyecekleri bir ibaredir. Dolayısıyla “…” markasının davalılardan herhangi biri tarafından kullanımı, “…” markasının kullanımından kaynaklanan hukuki sonuçları sağlamayacak ve izinsiz bir kullanım durumunda tecavüz eylemi vücut bulacaktır.
Fakat satışa sunulan ürünün davacıya ait … markalı ürünün kendisi mi olduğu, yoksa davalılara 3.kişilere ait bir ürün mü olduğu bu kullanımın tecavüz eyleminin koşullarının oluşup oluşmadığı açısından önem arz edecektir. Bununla birlikte tarafların beyan, savunma ve delilleri dikkate alındığında satışa sunulanın davalılara ait veya 3. Kişilere ait bir ürün olduğu ispatlanamamıştır.
Davalılardan … Kozmetik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Açısından Değerlendirme:
Davalı … Kozmetik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi firması taraflndan gerçekleştirilen kullanım ise gerek alan adı gerekse içerik itibariyle “…” markasına ilişkindir. Davalılar beyanları çerçevesinde bu kullanımın diğer davalı …’in muvafakati doğrultusunda gerçekleştiği kanaati oluştuğundan ve … adına bu ibare ile tescilli bir markanın bulunması dolayısıyla bu kullanımın, marka hakkına tecavüz eyleminin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
554 Sayılı KHK Kapsamında Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzün Değerlendirilmesi:
Türk Patent kayıtlarından da görüleceği üzere davacı adına DM/087383 ve … sayılı tasarım tescilleri bulunmaktadır. Bununla birlikte bu tasarım tescillerinin koruma kapsamı Türkiye’yi kapsamamaktadır. Bu sebeplerle, davacıların Türkiye’de tescilli bir tasarım hakkı bulunmadığından bahisle, hiçbir davalı açısından 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında kanun Hükmünde kararname çerçevesinde tasarım hakkına tecavüz eyleminin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Haksız Rekabet yönünden yapılan değerlendirmede;
TTK’nın somut uyuşmazlıkla ilgili hükmü ise, TTK m.55 f.1 (a) bendinin dördüncü alt bendi olup, düzenleme “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindedir.
Haksız rekabet ise, genel anlamda, TTK’nın 56. maddesinde “aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suiistimalidir” şeklinde tanımlanmıştır. Yasanın 57. maddede ise, uygulamada sıklıkla karşılaşılabilecek haksız rekabet halleri örnek kabilinden sayılmıştır. Dolayısıyla somut olayda haksız rekabetin varlığının tespiti için, öncelikle çekişme konusu eylemlerin 57. maddede sayılan hallerden birisine dahil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Maddenin 5. bendi somut olay bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, “başkalarının emtiası, iş mahsulleri…hususi ile başkasının haklı olarak kullandığı ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtım vasıtaları ile iltibasa meydan verebilecek surette ad, ünvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak” haksız rekabet teşkil etmektedir. Eylem bu hallerden birini oluşturmadığı takdirde 56. madde uyarınca genel anlamda haksız rekabet koşullarının var olup olmadığına bakılmalıdır. TTK’nun 56 ncı maddesine göre haksız rekabetin gerçekleşmesi iki koşula tabidir. Bunlar iktisadi rekabet çerçevesi içinde bir eylemin meydana gelmesi ve bu eylemin aldatıcı olması veya dürüstlük kurallarını ihlal etmesidir.
Haksız rekabet nedeniyle açılabilecek davalar TTK’nun 58 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, ‘Haksız rekabet yüzünden… zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men`ini, neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini, kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini, Borçlar Kanununun 49 uncu maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini’ isteyebilir.
Bu bağlamda haksız rekabetin varlığı için haksız ve hukuka aykırı bir fiil ile iktisadi rekabetin kötüye kullanımı yoluyla bir zarar veya zarar tehlikesinin yaratılmış olması gerekmektedir.
Türk Hukukunda Fikri Mülkiyet Hakları açısından “kümülatif koruma iIkesi” benimsenmiştir. Diğer bir deyişle herhangi bir fikri mülkiyet hakkına ilişkin bir tecavüz eyleminan varlığı söz konusu olsa dahi, şartlan oluşmuş ise diğer bir fikri hak korumasına ya da haksız rekabet korumasına da konu edilebilmektedir. Buna ek olarak, herhangi bir fikri hak koruması da Haksız Rekabet’in bir ön şartı olmadığından, bazı unsurların sadece haksız rekabet çerçevesinde de değerlendirilmesi söz konusu olabilecektir. Bu çerçeve de, delil olarak sunulan … – … Kozmetik’in faturaları üstünde yer alan “… … ORGANIC” ibaresinin hukuka aykırı biçimde kullanımı haksız rekabet eyleminin sınırları kapsamında kalmaktadır.
Ayrıca, faturanın cinsi kısmında yer alan kullanımın bu kapsamda kalıp kalmadığı ise satılan ürünlerin niteliği ile birlikte değerlendirilmesi gereken bir husustur.
Marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmeyecek olsa bile faturada arka planda yer alan “TÜRKİYE DİSTİBÜTÖRÜ … KOZMETİK – … … ORGANIC” ibaresine davalının davacıya ait markalı ürünlerin Türkiye Distribütörü olduğu algısını yaratmaktadır. Davacının sunduğu distribütörlük sözleşmesinden de açıkça görüleceği ve aksi yönde bir beyan da olmadığından taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmadığından cihetle, bu ibarenin varlığının haksız rekabetin kapsamına girdiği kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının tasarıma ilişkin Türkiye’de herhangi bir hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple tasarıma ilişkin haklan kümülatif koruma ilkesinden faydalanamayacak olmakla birlikte, tescilsiz bir tasarım olarak haksız rekabete ilişkin hükümler açısından değerlendirme yapmak mümkündür. Davacılar vekilinin dosyaya sunmuş olduğu ürün görsellerinden özellikle şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olduğu görülmektedir. İlgili alan adı UDRP kararı sebebiyle kullanıma kapalı olduğundan, Değişik İş dosyasındaki ekran görüntüleri üzerinden yapılan incelemede, özellikle ürünlerde, markaların üst taraftaki yerleşim yeri, markaların sağ alt kısmına yerleştirilmiş yuvarlak içinde “…” yazısının yer alması, her iki üründe de orta kısımda yaprak sembolünün kullanılması, ürün şişelerinin ve ambalajlarının alt kısmında “….” yazısının bulunmasının iltibasa neden olacağı ve bu benzerliğin derecesinin rastlantısal olamayacağı kanaatine varılmıştır. Üstelik dosyadaki delillerden görüldüğü üzere, www…com internet sitesi görüntülerinde … başlığı altında … ürünlerinin resminin bulunması, davalıların … ürünlerinden haberdar olduğunu göstermekte ve her iki markayı yakınlaştırma girişimini açık biçimde ortaya koymaktadır.
Bu değerlendirme yapılırken, davalıların piyasada pek çok benzer tasarımının bulunduğu beyanı ve örnekleri de inceleme konusu yapılmıştır. Fakat bir tasarımın tescilli olması için Dünya çapında yenilik ve ayırt edicilik kriterini içermesi gerektiği tartışmasızdır. Tasarımın Türkiye’de tescilli olmayıp Danimarka’da tescilli olması, tasarımın yeniliği ve ayırt ediciliği nitelemesini etkilemeyen vefakat sadece bu tasarıma ilişkin hakların 554 sayılı KHK çerçevesinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini etkileyen bir husustur. Bu sebeple, davalının piyasada benzer tasarımlar bulunduğuna ilişkin açıklamalarını değerlendirmeye almaya tescile bağlanmış bir tasarım olduğundan gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki, beyanlar çerçevesinde bir değerlendirme yapılması durumunda da sunulan örneklerin davacıya ait tasarımın yeni ve ayırt edici vasfını etkiler nitelikte olmadığı ve bu delillere dayanıyor olmanın bu sebeple de davalının kullanımına hukuka uygunluk sebebi yaratmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Buna ek olarak, davacının Distribütörlük Sözleşmesi’ne ilişkin beyanları Haksız Rekabet çerçevesinde de inceleme konusu yapılmıştır. Aşağıdaki başlıkta da açıklandığı üzere sözleşme, tarafları arasında hukuki etkiler doğurmaktadır. Sözleşmenin taraflarından birinin, davalı şirket ile organik bağının bulunması, davalı şirketi sözleşme ile doğan yükümlülükleri yerine getirmeye zorlayamayacağından bu sözleşmedeki cezai şartın tazminat talebine esas alınmasının mümkün olmayacağı kanatine varılmıştır. Bununla birlikte bu husus otomatik olarak, işbu eylemin haksız rekabet de teşkil etmediği sonucunu doğurmayacaktır. Bu çerçevedeki değerlendirmede, davalıların usulüne uygun olarak ürettiği, pazarladığı ve sattığı| “…” markalı ürünler ile satışını gerçekleştiği “…” markalı ve davacıya ait ürünler açısından herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte bu sözleşmenin varlığı, araIarında organik bağ bulunan tüm davalıların davacıdan haberdar olduğunun açık bir göstergesi olup, haksız rekabete konu eylemleri bilerek gerçekleştirdiğinin açık bir göstergesidir.
Her ne kadar tahdidi sayılmış olsa da bu hususların TTK’nın 55.maddesi kapsamında değerlendirilebileceği kanaatine varılmıştır. Bu çerçevede, Türk Ticaret Kanunu çerçevesindeki Haksız Rekabet eyleminin davalı … yönünden faturada arka planda yer alan “TÜRKİYE DİSTİBÜTÖRÜ … KOZMETİK – … … ORGANIC” ibaresinin kullanılması ve şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle diğer davalı yönünden ise sadece şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tazminat Talebi Hakkında:
Haksız rekabet fiilinden zarar gören kişinin maddi tazminat talebinde bulunabilmesi için failin kusurlu olması ve belirli bir zararın gerçekleşmiş olması esastır. Davalılar vekili dosyaya sunduğu beyan dilekçelerinde, www…com adresinde davacıların ürünlerinin satıldığını, davacıların distribütörü … Kozmetik San. Ve Tic. Ltd. Şti.’den söz konusu ürünlerin temin edildiğini beyan etmiştir. Yapılan incelemede, davalıların distribütörlük sözleşmesinin tarafı olmadığı görülmektedir. Distribütör … Kozmetik San ve Tic. Ltd. Şti ile davalıların ticari ilişki içinde olması bu sonucu değiştirmemektedir. Ek olarak, distribütör aracılığı ile hukuka uygun olarak temin edalen orijinal ürünlerin satışının yapılması ticari hayatın olağan akışına da uygundur. Bu nedenle de, davacılar vekilinin iş bu sözleşmeden doğan 80.000 EUR’luk cezai şartın tazminat hesabında dikkate alInmasl gerektiği iddialarının değerlendirmeye alınmayacağı kanısına varılmıştır.
Fakat cezai şart ile talep haricinde, davalıların distribütör şirket ile organik bağının bulunması ve mevcut kullanımları davacıdan haberdar olduğunun açık bir göstergesi olup, kusur şartının oluştuğu kabul edilmektedir. Bu sebeplerle davalıların TTK Haksız Rekabet hükümleri çerçevesinde tazminata hükmedilebileceği sonucuna varılmıştır.
Tasarıma ilişkin tecavüz ise, tasarım Türkiye’de tescilli olmadığından 554 sayılı KHK hükümleri çerçevesinde tazminata hükmedilemeyeceği, bu kullanımlar dolayısıyla davalılar aleyhine hükmedilecek tazminatın tescilsiz tasarımların korunması çerçevesinde Haksız Rekabet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
22.01.2019 ve 13.03.2019 tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen ve mahkememizce de uygun bulunan hesaplamada davacılar lehine 556 sayılı KHK m.66/2-b çerçevesinde 01.01.2014-29.04.2016 dönemi için davalı … KOZMETİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ödemesi gereken toplam maddi tazminatın, karın etkisi %5 olarak kabul edilerek 1.478,91 TL olduğu bu miktardan şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle 293,41 TL olduğu, 556 sayılı KHK m.66/2-b çerçevesinde 01.01.2014-29.04.2016 dönemi için DAVALI …’in ödemesi gereken toplam maddi tazminatın, karın etkisi %5 olarak kabul edilerek faturada arka planda yer alan “TÜRKİYE DİSTİBÜTÖRÜ … KOZMETİK – … … ORGANIC” ibaresinin kullanılması ve şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle 2.609,11 TL olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.56/1-d bendindeki zarar ve ziyanın tespitinin yapılamadığını, m.56/1’in son cümlesi “Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.” in 556 sayılı KHK m.66/2-b’ye karşılık geldiği, bunun ise yukarıda hesaplandığı kanaatine varıldığından Asıl dava yönünden taleple de bağlı kalınarak davalı Kozmer Kozmetik’ten şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle 293,41 TL, davalı …’ten faturada arka planda yer alan “TÜRKİYE DİSTİBÜTÖRÜ … KOZMETİK – … … ORGANIC” ibaresinin kullanılması ve şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle 500,00 TL maddi tazminatın belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı düşünülmüştür.
Davacı birleşen davada haksız rekabet eylemi nedeniyle manevi tazminat talep etmediğinden marka ve tasarıma tecavüz nedeniyle manevi tazminat talep ettiğinden, markaya ve tasarıma tecavüz de gerçekleşmediğinden manevi tazminat talebi reddedilmiştir.
Davalı …’ten faturada “TÜRKİYE DİSTİBÜTÖRÜ … KOZMETİK – … … ORGANIC” ibaresinin kullanılması ve şişe ve ambalaj tasarımlarının iltibas yaratacak derecede benzer olması nedeniyle Haksız rekabet eylemi nedeniyle birleşen dava yönünden eksik kalan 2.109,11 TL maddi tazminatın miktarının saptanmasının hakkaniyete uygun olacağı düşünülmüştür.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, Asıl dava yönünden; davanın kısmen kabulüne, Davalıların eylemlerine haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabet eylemlerinin durdurulmasına, men ve ref’ine, davalı … Kozmetik’ten 293,41 TL, davalı …”ten 500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Birleşen dava yönünden; davalı … Kozmetik aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, Haksız rekabet eylemi nedeniyle 2.109,11 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine, kararın masrafı davalılara ait olmak üzere ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
A- Asıl Dava Yönünden
1-Davanın KISMEN KABULÜNE
2-Davalıların eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabet eylemlerinin durdurulmasına, men ve ref’ine,
3-Davalı … Kozmetik’ten 293,41 TL, davalı …’ten 500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Davacılar için AAÜT uyarınca haksız rekabet eylemi nedeniyle 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
6-Kabul edilen maddi tazminat yönünden davalı … Kozmetik’ten 293,41 TL, davalı …”ten 500,00TL olmak üzere vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, ,
7-Davalılardan … Kozmetik için AAÜT uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden 206,59 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Alınması gereken 198,27 TL harcın asıl davada peşin alınan 29,20 TL, birleşen davada alınan 1.195,43 TL olmak üzere toplam 1.224,63 TL harçtan mahsubu ile 1.026,36 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
9-Kabul red oranına göre aşağıda dökümü gösterilen ve davacılar tarafından yapılan 7.549,50 TL yargılama giderinden payına düşen 302,00 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalanının davacılara üzerinde bırakılmasına,
B- Birleşen dava yönünden;
1-Davalı … Kozmetik aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı … aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜNE,
3-Haksız rekabet eylemi nedeniyle 2.109,11 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Fazlaya dair talebin reddine,
5-Kararın masrafı davalılara ait olmak üzere ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına,
6-Davacılara AAÜT uyarınca kabul edilen haksız rekabet nedeniyle 2.109,11 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı … için AAÜT uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden 2.109,11 TL, reddedilen manevi tazminat yönünden 5.900,00 TL, olmak üzere toplam 8.009.11TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
8-Davalı … kozmetik için AAÜT uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden 5.900,00, TL, reddedilen manevi tazminat yönünden 5.900,00 TL, olmak üzere toplam 11.800,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸Davacı Asıl ve Birleşen Dava Masraf Dökümü:
İlk Masraf 98,70-TL
Posta Masrafı 794,20.-TL
Bilirkişi Masrafı 6.075,00.-TL
Ankara 1.FSHHM’nin
… D.iş dos. 581,60.-TL
Toplam 7.549,50.-TL
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.