Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/203 E. 2021/287 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/212 Esas – 2021/285
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/212
KARAR NO : 2021/285

DAVA : Patent (Sözleşmeden Kaynaklanan Hak İstemli)
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2021

İDDİA:
Davacı 29.04.2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin, Ülkemiz’in en büyük silah üretim fabrikalarından bir tanesi olup bu güne kadar %100 tasarımı kendisine ait olacak şekilde 2 farklı modelde tabanca, kendi sınıfında Dünya’da eşi benzeri bulunmayan 2 farklı makinalı tüfek, silah ateşleme kabiliyetine sahip drone ürettiğini, farklı ürünler için de ayırdığı milyonlarca dolarlık bütçe ile arge çalışmalarına devam ettiğini, ayrıca bahse konu ürünlerin icat ve imal edilmesi ile geliştirilmesi için bünyesinde 150’den fazla mühendis ve kalifiye eleman istihdam etmekte olup başarıları sayesinde 2020 Yılı’nda Çizgi Üstü Sektörel Performans Değerlendirme Ödülü’nü aldığını; Savunma sanayi alanında faaliyet göstermek ve üretim yaparak satışa arz etmek, her bir aşama için ayrı ayrı izin ve yeterlilik gerektirdiğini, gerekli izinlerin alınamaması halinde üretim yapılması ve satışa arz edilmesinin söz konusu olmadığını; Yasal olarak Harp Araç Ve Gereçleri İle Silah, Mühimmat Ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Yönetmeliğinin 4/ı maddesinde, “… Kontrole Tabi Listede belirlenen silah, mühimmat ve bunlara ait yedek parçaların, Üretim İzin Belgesi bulunan tesis içerisinde veya 29/6/2004 tarihli ve 5202 sayılı Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu kapsamında düzenlenen satış yerlerinde üretici veya dağıtıcı firmalarca satışının yapılabilmesi için Makam tarafından verilen izni…” şeklindeki hükmü ile silah ve mühimmat üretiminin yetkili makam onayı ile yapılabileceğinin belirtildiğini, ayrıca imal edilen ürünlerin toplum açısından tehlike oluşturabileceği ihtimali de göz önünde bulundurulduğunda yalnızca belirli kişilerin yetkilendirilebileceğinin bilindiğini, müvekkili şirketin Kanun’da sayılan bütün izin belgelerine sahip nadir yerli ve milli şirketlerden birisi olduğunu; müvekkil şirkete, tasarım yapan kişilerce ortak proje geliştirilmesi yönünde yoğun bir şekilde teklifler geldiğini, davalının da bu kişilerden birisi olup hem üretimi yapacak izne ve teknolojik olanaklara hem de maddi imkanlara sahip olmadığından müvekkil şirket ile tasarladığı silah üzerinden anlaşma yapma isteği ile başvurduğunu, yapılan görüşmeler neticesinde davalı tarafından tasarlanan ancak müvekkil şirket tarafından geliştirilen ve prototipi üretilen silah için anlaşma yapıldığını, anlaşmaya göre silahın üretilmesi ve geliştirilmesi, patent başvurusu yapılması ve satışa arz edilmesi için gerekli masrafların tamamı müvekkil şirket tarafından yapılacak olup, satışa arz edilmesinden sonra elde edilen net karın %80’i müvekkil şirkete, kalan %20’sinin ise davalıya ait olması konusunda anlaşma sağlandığını, aynı oranlar geçerli olmak üzere patent başvurusunun da yapılması ve patent başvuru ücretlerinin de müvekkil şirket tarafından karşılanması konusunda mutabık kalındığını; Mutabakat sonrası müvekkil şirket ve davalı tarafından patent başvuru işlemlerinin takip edilebilmesi için aracı firma olan Innovasıa Patent’e 14.05.2020 tarihinde vekâletname verildiğini, aracı kuruluş tarafından ise Marka Patent Kurumu’na …dosya numarası ile 22/07/2020 tarihinde başvuru yapıldığını, Patent işlemlerinin devam edebilmesi için 30.09.2020 tarihinde aracı firmaya tarafımızca bütün patent masrafı olan 20.650,00 TL ödeme yapıldığını, bu süre zarfında da müvekkil şirket, davalı tarafından iç mekanizması tasarlanan silahın geliştirilmesi ve prototipinin üretilmesi sağlanarak emek, mesai ve para harcandığını; Patent işlemlerinin ve prototip üretiminin devam ettiği sırada davalı, paraya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle ileride %20 hissesi gereğince ileride doğacak hak ve alacaklarından mahsup edilmek üzere 50.000 USD avans istediğini, bunun üzerine 23/11/2020 tarihinde o günkü kur üzerinden 50.000USD karşılığı olan 387.500,00 TL’nin davalıya, “Yapılan sözleşme avans ödemesi” açıklamasıyla gönderildiğini; bu süre zarfında TÜRKPATENT’e yapılan başvurusu sırasında hisse oranlarının farklı olarak girildiği ve sözleşme dışı … isimli kişininde patent başvurusunda hak sahibi olarak gösterildiğinin fark edildiğini, bu hususun görüşülmesi ayrıca anlaşmanın yazılı halinin imzalanması amacıyla davalı ile görüşmek istenmiş ise de davalının görüşmeye gelmediğini; bunun üzerine sözleşme şartlarının geçerli olmayacağı ve ödenen bedelin iade edilmesi talep edilmiş ise de telefonda yapılan görüşmede paranın ödenmeyeceğinin davalı tarafından belirtildiğini; bunun üzerine müvekkili şirketçe 01.03.2021 tarihinde …yevmiye No’lu ihtarnamesi ile davalıya 50.000USD ve diğer masrafların ödenmesi için ihtarname çekildiğini, yapılan araştırma gereğince dava dışı … ile davalının anlaşmalı olarak bu işlemleri yaptığını, nitekim …’in müvekkil şirketin haberi olmadan …. Yevmiye Sayılı Beyannamesi ile kendi adına tescil başvurusu yaptığı hisseleri davalı lehine terkin ettiğinin öğrenildiğini, davalının hiçbir emek ve mesai harcamadan 50.000USD karşılığı olan 387.500TL haksız kazanç elde ettiğini ve müvekkil şirketin patent firmasına ödenen 20.650TL kadar zarara uğramasına sebebiyet verdiğini belirterek, davalıdan, haksız ve sebepsiz elde ettiği 387.500TL’nin ödeme tarihi olan 23/11/2020 tarihinden, sebebiyet verdiği 20.650TL’lik zararın ise ödeme tarihi olan 30/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının dava dilekçesinde müvekkilinin söz konusu patenti tasarladığını açıkça ikrar ettiğini, ayrıca müvekkili ile bir anlaşma yaptığını iddia ettiğini, ancak dava dosyasına herhangi bir anlaşma sunmadığını, bu sebeplerle sadece kendi iddiası ile anlaşma kurduğunu iddia etmesinin yerinde olmadığını, ayrıca müvekkilim hiçbir firmaya ya da kimseye vekaletname vermediğini, bu sebeple patent başvurusu yapılırken müvekkilinden izinsiz işlem yapılması durumunun söz konusu olmadığını; davacı şirketin sunduğu sözleşmenin müvekkilin aşağıda yaptığı iş için yapmış olduğu bir gizlilik sözleşmesi ve iş sözleşmesi olduğunu, patent ile bir alakası olmadığını; davacının ödediği paranın müvekkil tarafından fabrikalarında yapılan bir iş neticesinde karşılık olarak ödenen bedel olduğunu, söz konusu bedelin iş karşılığı ödendiğini, müvekkilinin söz konusu firmaya makinalı tüfek namlusu içi yiv set açma ve aparatı işlemleri yaptığını, 2000 adet namlu yiv açma işi yaptığını, buna ilişkin söz konusu firmadan aldığı teklif mektubu da bulunmadığını; bu iş için 600.000 TL bedel üzerinde anlaşıldığını ve bu bedelin halen tamamının ödenmediğini; avans olarak belirtilen ve gönderilen para bu bedelin bir kısmı olduğunu, ödenen bu paranın patent hakkının bir kısmı için gönderilmediğini; bu patent ile alakalı hiçbir sözleşme ve mutabakat dahi bulunmadığını, davacının bir şekilde bu patenti haksız olarak ele geçirip müvekkilinin haberi olmadan başvuru yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında yapılan anlaşmaya istinaden avans olarak ödenen bedelin ve patent başvurusu için yapılan masrafların tahsili isteminden ibarettir.
6102 TÜRK TİCARET KANUNU
IV – Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri (1)
1. Genel olarak (2)
MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.
Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20 md.)
(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
Yukarıda yazıldığı üzere; 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir. Açılan dava da bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ve davacı tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğundan; uyuşmazlık, ticari dava ve dava şartı arabuluculuk kapsamında olup 01.01.2019 ve sonrasında dava açılabilmesi için öncelikle arabulucuya başvuru zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan açılan davanın dava şartı noksan olduğundan davanın HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuğa tabi dava olduğundan dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 6.961,65 TL harçtan mahsubu ile 6.902,35 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davalı için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2021