Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/19 E. 2021/210 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/19
KARAR NO : 2021/210

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Tasarım Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 13/12/2013
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 13.12.2013 harç tarihli dava dilekçesiyle; davalı şirketin … numaralı başvuru ile diğer davalı TÜRKPATENT’e tasarım başvurusunda bulunduğunu, başvurunun Tasarım Bülteninde ilanı üzerine, müvekkilinin … ve … sıra numaralı tasarımlarına dayanarak itiraz ettiğini, ne var ki bu itirazın reddine karar verildiğini, oysa davalı şirkete ait tasarımın yeni ve ayırt edici nitelik taşımadığını, müvekkilince TÜRKPATENT YİDK’ya yapılan itirazın sınırlı ve eksik inceleme sonucunda reddedildiğini, davaya konu tasarımların ayniyet derecesinde benzer olduğunu, hiçbir yenilik, özgünlük mevcut olmadığını, ilgili ve benzer ürünler için sınırsız tasarım özgürlüğü bulunduğunu ve teknik bir zorunluluk bulunmadığını, davalı şirketin gerçek buluş sahibi olmamasına rağmen müvekkiline ait tasarımları sanki kendi buluşuymuş gibi haksız ve kötü niyetli olarak tasarım tescil belgesi aldığını, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, … numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne, tasarım sicilinden terkinine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı 05.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde benzerlik nedenine dayalı olan iddialarını genişleterek davalı adına tescilli tasarımın başvuru tarihinden önce kamuya arz edilmiş olması nedeniyle, yenilik unsuru taşımadığından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde; işlem aşamalarını özetlemiş, davalı şirket adına tescili talep edilen şarjör tasarımının taban kesiti herhangi bir çıkıntı olmaksızın şarjörün gövde uzantısını takip ettiğini, davacının iddialarına mesnet tasarımda ise şarjörün taban kesitinin gövde uzantısından bağımsız bir çıkıntı oluşturduğunu, davalı şirkete ait tasarımda şarjörün yan bölümleri çizgiler halinde oluşturulmuş boşluklu yapıda iken, davacı yan tasarımlarında şarjörün yan kısmında boşluksuz düz bir çıkıntı bulunduğunu, asgari bilgi düzeyine sahip kullanıcının ayırt edebileceği bu farklılıkları, bilgilenmiş kullanıcının evleviyetle yapmasının beklendiğini, dava konusu tasarım ile itirazlara mesnet tasarımların görünümleri kıyaslandığında pek çok farklı özelliklerinin bulunduğunu ve genel izlenim itibariyle belirgin farklılıklar bulunduğunu, davalı şirket adına tescili talep edilen “şarjör” tasarımının, tasarımcıya hareket özgürlüğü bırakmayan tasarımlar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve dava konusu tasarımların “şarjör” tasarımının asgari özelliklerini taşımaları bakımından benzer olduğunu ancak izah edilen unsurlar bakımından farklılaştığını, bu nedenle Enstitü tarafından yapılan işlemlerin KHK hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin yaklaşık 25 senedir silah sanayi sektöründe faaliyet gösterdiğini, ar- ge çalışmaları yaptığını ve TÜRKPATENT nezdinde tescilli 10 adet tasarımının yanı sıra OHIM nezdinde tescilli tasarım belgesi de bulunduğunu, davacı tarafın iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu tescilli ürünler olan, kurusıkı tabanca ve parçaların tasarımında tasarım bakımından teknik zorunluluklar olduğunu ve bu konularda tasarımcının çok fazla seçenek özgürlüğünün bulunmadığını ve bu zorunlulukların işlevsellik, çalışma şekli ve görsellikten kaynaklandığını, tasarımı geliştirme açısından seçenek özgürlüğünün kısıtlı olduğunu, davacının söylemleri ve eylemlerinin birbiriyle tutarlı olmadığını ve bu durumun davalı yanın kötü niyetinin kanıtı olduğunu, davacı tarafın daha öncesinde kendi tesciline konu ettiği tasarımları arasındaki ufak farklılıkları yeni bir tasarım olarak kabul ettiğini veya kamuya sunduktan yıllar sonra tescil aldığını yahut aynı tasarım için defalarca başvuru yaptığını, bu nedenlerle iptali istenen YİDK kararının hukuka uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ KARARI:
Mahkememizin 14.07.2016 tarih ve 2013/293 esas, 2016/177 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21.11.2018 tarih ve 2017/1328 esas, 2018/7269 karar sayılı ilamıyla ve özetle; “…. Dava, tescilli tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. 554 sayılı KHK sayılı hükümleri uyarınca tescilli tasarımın korunabilmesi için tasarıma konu ürünün nihai kullanımı esnasında görünebilir olması gereklidir. Somut uyuşmazlığa konu tasarım şarjör ürününe ilişkin tasarım niteliğindedir. Mahkemece, başvuru konusu tasarımın nihai kullanım esnasında görünebilir olup olmadığına dair bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, başvuru konusu tasarımın nihai kullanım esnasında görünebilir ve bu kapsamda tescili ve korunmasının mümkün olup olmadığı konusunda bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir
…” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş; bu kez davalı şirket vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25.11.2020 tarih ve 2019/1095 esas, 2020/5391 karar sayılı ilamıyla ve özetle; “…. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı şirket vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir….” gerekçesiyle karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21.11.2018 tarih ve 2017/1328 esas, 2018/7269 karar sayılı bozma ilamına uyularak, yargılamaya devam olunmuş, bilirkişilerden ek rapor alınmış, alınan ek rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
TÜRKPATENT’den getirtilen 2012/07669 sayılı tasarım başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 06.12.2012 tarihinde şarjör tasarım tescili istemiyle TÜRKPATENT’e başvuruda bulunulduğu, başvurunun Resmi Endüstriyel Tasarım Bülteninde ilan edildiği, ilana davacı tarafından tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı gerekçesi ile itirazda bulunulduğu, itirazın YİDK’nın … sayılı kararı ile ve özetle;
“Yapılan İnceleme ve değerlendirmede, … sıra numaralı tasarım ile itiraza gerekçe gösterilen … ve … sıra numaralı tasarımlar genel izlenim itibariyle farklı görülmüştür. Tasarımların uygulanacağı ürünler dikkate alındığında, tasarımlar arasındaki farklılıklar belirgin biçimde farklılık olarak değerlendirilmiştir.” gerekçesiyle nihai olarak reddine ve … sıra numaralı tasarım tescilinin devamına karar verildiği, başvurunun 06.12.2012 tarihinden geçerli olmak üzere tescil edildiği, bu kararın iptali ve tescil edilen tasarımın hükümsüzlüğü istemiyle mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 05.05.2021 havale tarihli ek raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Uyuşmazlık konusu şarjör tasarımının nihai kullanımda görülebilir bir tasarım olduğu, kök ve ek bilirkişi raporlarımızda yer vermiş olduğumuz görüşlerimizin temelinde dava konusu şarjör tasarımının görünebilir bir tasarım olduğu kanaatinin olduğu yenilik ve ayırt edicilik değerlendirmelerimizin de görünen unsurlar üzerinden yapıldığını, kök ve ek rapordaki görüşlerimizi değiştirmeyi gerektirir bir durumun olmadığı” ifade edilmiştir.
Dava konusu tasarımlar birer şarjör tasarımıdır. Şarjör; tabanca, tüfek gibi ateşli silahlarda, belli sayıda mermi taşıyan ve bu mermileri namluya arka arkaya sürmeye yarayan bir mekanizma olup, şarjörler işlevlerini yerine getirmek amacıyla bir silaha ihtiyaç duyduğundan farklı silahların tipine ve mermi kalibresine göre uyum göstermek zorundadır. Başka bir ifadeyle dava konusu tasarımlar boyut itibariyle belirli standartlarda olması gerektiğinden ve kullanılacağı silaha uyumluluk göstermesi gerekmekte olduğundan genellikle şarjör tasarımlarının ana form yapıları entegre edilecek silaha uygun olarak tasarlandığı bilinmektedir. Şarjörlerde geometriyi belirleyen bir başka unsur ise şarjörün fişek kapasitesidir. Fişek kapasitesi şarjör tüpünün (gövdesinin) boyunu belirlerken bu boyun ise tabanca kabzasının boyutları ile doğrudan ilişkisi vardır (6+1, 16+1 gibi). Bazı şarjör tüplerinin özellikle uzun namlulu silahlarda, fişek kapasitesini arttırmak için, en aşina örnek AK-47 Kalashnikov’da olduğu gibi yay şeklinde veya tambur şeklinde olduğu da bilinmektedir. Somut olaydaki şarjörler tabanca şarjörleri olduğundan bu şarjörlerin tabanca kabzasına uyumlu şekilde şarjör tüplerinin dikdörtgen yapıda olduğu görülmektedir.
Geleneksel olarak şarjör, fişeklerin içine yerleştirildiği şarjör tüpü (gövdesi), gerdeli yukarı iten ve fişeklerin şarjör dudakları arasına tam yerleşmesini sağlayan yay, şarjörün ucuna takılan ve fişeklerin üzerine yerleştirildiği gerdel, şarjör tüpü, yayı ve gerdeli bir arada tutan şarjör kapak kilidi ve şarjör tüpünün altında bulunan şarjör kapağından oluşur. Somut olayda daha ziyade tasarım görsellerinin şarjör tüpünü gösterdiği sadece … nolu mesnet tasarımında ayrıca şarjör alt tapasının (kapağı) ayrıca belirtildiği görülmüştür.
Dolayısıyla anılan tasarımlar belirli standartlarda olması ve kullanılacağı silaha uyumluluk göstermesi gerekmekle birlikte tasarımın genel form yapısı haricinde kalan kısımlarda tasarımcının belirli bir seçenek özgürlüğünün mevcut olduğu kanaatine varılabilir. Nihayetinde tasarım üzerinde yapılacak olan değişikliklerin tasarımın bilgilenmiş kullanıcı nezdinde bırakacağı genel izlenimi değiştirecek boyutlarda mı olacağı yoksa küçük ayrıntılarda mı kalacağı hususunun her somut olaya göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu şarjörlerin dava dosyasına sunulan görsellerden de anlaşıldığı üzere birbirinden farklılaşabileceği ve seçenek özgürlüğünün mevcut olabileceği noktanın hususiyetle şarjörün tüpüne ilişkin olacağı, zira mermileri içerisine alan haznenin dış kısmında çeşitli figüratif şekiller konulabildiği ve bu sayede seçenek özgürlüğünün kısmen de olsa mevcut olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Şarjör tüpü silahla uyumlu olması gereken genel geometrisi haricinde farklı amaçlarla yüzey müdahalelerine sahip olabilir. Şarjör tüpü üzerinde kabzaya uyumlu kanal vazifesi gören yüzey geometrileri yapılabileceği kadar bu geometrik müdahaleler tüpün mukavemetini için ve/veya şarjörün elden kaymasını engellemek içinde yapılabilir. Bununla beraber şarjörlerde ağırlık azaltmak ve/veya fişek sayısını gözle muayene edebilmek için delikler açılması da sıklıkla başvurulan bir tasarım yaklaşımıdır. Şarjör tasarımları yönünden dikdörtgen formun bilinen genel bir form yapısı olduğu ve bu form yapısının harcıalem olarak kabul edilebileceği göz önüne alındığında, tasarım üzerine yapılacak eklentilerle farklı tasarımlar meydana getirilmesinin mümkün olabildiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Somut davada bilgilenmiş kullanıcının kim olacağının sınırlarının belirlenmesi oldukça önemli olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda polis, jandarma, asker gibi devamlı surette silah taşıyan mesleklerde faaliyet gösteren kullanıcıların uzman bir kullanıcı kitlesi olarak kabul edilebilecekleri, dolayısıyla bu tasarımlar açısından söz konusu kullanıcıların bilgilenmiş kullanıcı olarak kabul edilmelerinin tasarım hukuku ve yargı içtihatları doğrultusunda mümkün olmadığı düşünülmektedir. Bunun neticesinde somut uyuşmazlık yönünden bilgilenmiş kullanıcının daha önce ateşli silahlar ile hobi olarak ilgilenen ve şarjör ile beslenen ateşli silahları fiilen kullanmış, taşımış, bulundurmuş, şarjörde yer alan mermi kovanlarını değiştirmiş ve bunların sonucunda şarjörlerin genel formlarını, yapılarını, özelliklerini bilebilen bir kullanıcının dava konusu tasarımlar açısından bilgilenmiş kullanıcı veya silah dükkanında çalışan bir satış elemanı olarak kabul edilebileceği görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
Dava konusu davalı adına tescilli 2012/07669 sıra numaralı tasarım ile davacı yan tarafından hükümsüzlüğe mesnet olarak gösterilen … ve … sayılı tasarımların öncelikli olarak ortak ve farklı özelliklerine değinildikten sonra bu özellikler çerçevesinde yenilik ve ayırt edicilik değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Ancak karşılaştırma aşamasına geçmeden önce belirtmek gerekir ki davacı yan tarafından dosya kapsamında delil olarak sunulan ve davacı yana ait broşür, katalog v.s. türlerdeki görsel dokümanların genel olarak “şarjör” mekanizmasının incelenmesine olanak verecek nitelikte görseller olmadığı çünkü söz konusu dokümanlarda yer alan görsellerin hususiyetle şarjörlerin entegre edildiği silahların bütününe ilişkin görseller oldukları tespit olunmuştur. Dolayısıyla anılan kataloglarda yer alan görsellerin dava konusu tasarımların yenilik değerlendirmesinde sağlıklı bir karşılaştırma yapmaya elverişli görseller olmadığı düşünülmektedir. Ayrıca yine söz konusu davacı yana ait “ZORAKİ” isimli kataloglarının dava konusu tasarımın tescil tarihinden önce yayınlanmış olduğu hususunda dosya kapsamına sunulan faturalar ile sunulan katalog arasında doğrudan bir bağlantı kurulamamış olduğundan anılan katalog da değerlendirmeye alınamamıştır.
Dava konusu tasarımın, davacı yanın sunduğu tasarım ile dikdörtgensel form yapısı itibariyle benzer olduğu görülmektedir. Ancak bu ana geometrik form yapısının şarjör tasarımları yönünden mutat olarak kullanılan bir form olduğu; dolayısıyla bu form yapısı bilgilenmiş kullanıcı algısında en son dikkate alınacak unsurdur. Ancak bu ana geometrik özelliklere rağmen şarjör üzerindeki sair hususlar yönünden tasarımların farklılaşması mümkündür. Bu meyanda dikdörtgen form yapısının şarjör tasarımları yönünden kimsenin inhisarına bırakılması mümkün olmamakla birlikte, bu ana forma getirilen özgün niteliklerin tasarım hukuku yönünden korunması mümkündür. Bir başka anlatımla bilgilenmiş kullanıcı algısında farklı birer tasarım algısı yaratabilmesi için mutat olan özellikler dışında önceki tasarımda bulunan görsel özelliklerden, küçük ayrıntıların ötesine geçecek mahiyette farklılıklar yaratılmalıdır.
Bu çerçevede taraf tasarımları karşılaştırıldığında dava konusu 2012/07669 tasarımların dikdörtgensel forma haiz, taban kesiti şarjör tüpü ile bir bütün halinde çıkıntı olmaksızın gövdeye bağlı uzanan bir yapıda, kenar yüzeylerinin birinde üst kısmı yuvarlatılmış çubuk şeklinde bir boşluk ve bu boşluğu birbirine bağlayan üç adet bant bulunduğu, diğer yüzeyinde ise birbirine paralel üç adet mermi figürünün bulunduğu tespit olunmuştur. Davacı yana ait ve hükümsüzlüğe mesnet olarak ileri sürülen 2012/01968 no’lu tasarımda da tasarımın gövdesinin dikdörtgensel forma haiz olduğu, tasarımın taban kesitinin gövde uzantısından bağımsız, gövdeye paralel olmayan U şeklinde bir çıkıntıya sahip olduğu, gövde kısmında şarjörün silaha takılmasını sağlayan dikdörtgen prizma şeklinde bir çıkıntı mevcut olduğu tespit edilmiştir.
554 S. KHK anlamında bir tasarımın koruma elde edebilmesi için o tasarımın görünür olması gerektiği tartışmasızdır. keza tasarım koruması görünüme, görsel niteliklere dair bir korumadır. nihai kullanımda görünür olma ilkesinin temeli de buradan gelmektedir.
Bir diğer anlatımla bilgilenmiş bir kullanıcı tarafından nihai kullanımda görünmeyen ürün tasarımlarının veya bileşik bir ürünü oluşturan parça tasarımlarının tasarım hukukuna göre korunması mümkün değildir. eğer koşulları varsa görünmeyen kısımların koşulları varsa elbette patent ve sair fikri/sınai hak hükümlerine göre korunması mümkündür.
Dava konusu tasarım bir “şarjör” tasarımı olup şarjör tasarımı kompleks bir ürün olan silahların kolayca takılıp çıkarılabilen, mermi depolama işlevini yerine getiren bir parçasını teşkil etmektedir. Silaha takılmak suretiyle kullanılan şarjörün normal bir kullanım esnasında görülüp görülmediğine ilişkin değerlendirme yapılırken ilk olarak normal kullanımdan kastın ne olduğunun değerlendirilmesi gerekir.
Normal kullanım ürünün, bakım, servis ve onarım hariç olmak üzere, nihai kullanıcı tarafından kullanımı olup somut uyuşmazlığa konu şarjörlerin silaha takılıp çıkarılması işleminin bakım, servis ve onarım gibi işlemler içerisine dahil olmadığı şarjörlerin normal kullanımları esnasında silahlara takılıp çıkarılmasının bu bakım, servis ve onarım gibi işlemleri gerçekleştiren uzmanlarca değil direkt nihai kullanıcılar eliyle gerçekleştirildiği, silaha mermi yükleme işlemi sırasında nihai kullanıcıların bu işlemi silahtan sarjörü ayırarak yaptığı ve bu esnada sarjörlerin nihai kullanıcılar tarafından tüm özellikleri itibariyle görülebilir olduğu göz önünde bulundurulduğunda şarjör tasarımının bir bütün olarak nihai kullanımda görünebilir olduğu tartışmasızdır.

Görünebilirlik unsuru bir önşart olarak görülmüş dava konusu şarjör tasarımının görünebilir bir tasarım olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere dava konusu tasarım ile hükümsüzlüğe mesnet tasarımlar arasında ortak özellik olarak yer alan şarjörün gövdesine ait dikdörtgensel yapı dava konusu tasarımlar yönünden mutat olarak kabul edilebilecek bir özellik olup, bilgilenmiş kullanıcının bu form yapısına aşina olduğu bilinmektedir. Ancak dava konusu tasarımların gövde kısımları üzerinde yer alan şekillerin teknik zorunluluk kapsamında kalmadığı ve bu hususta tasarımcının seçenek özgürlüğüne sahip olduğu düşünülmekte olup, dava konusu tasarım üzerinde yer alan alt alta sıralanmış üçlü bant ve mermi görünümlü şekillerin davacı yan tarafından hükümsüzlüğe mesnet gösterilen tasarımlar üzerinde yer alan dikdörtgen prizma şeklindeki çıkıntı parçadan farklı olduğu, yine tasarımların ağız ve taban yüzeylerindeki somut farklılıkların da bilgilenmiş kullanıcı nezdinde derhal fark edilebilir, küçük ayrıntıların ötesinde farklılıklar olduğu, dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcı algısında dava konusu tasarımın, hükümsüzlüğüne mesnet olarak gösterilen tasarım karşısında yeni ve ayırt edici nitelikte olduğu sonuç ve kanaatlerine varılmıştır.
Bununla beraber dava konusu tasarımın yeniliğini ortadan kaldırıcı doküman olarak sunulan … no’lu tasarımın ise doğrudan bir şarjör tasarımı olmadığı, yalnızca şarjörün alt kısmına takılan bir parçaya ilişkin olduğu, dolayısıyla anılan tasarımın, dava konusu tasarımdan farklı bir tasarım olduğu, dolayısıyla söz konusu tasarıma dayanılmak suretiyle dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt ediciliğinin ortadan kalktığı yönündeki iddiaların yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 24,30 TL harçta düşümü ile 35,00 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalı şirket tarafından yapılan 40,33 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/06/2021

Katip …
¸

Hakim 37291
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.