Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/186 E. 2021/274 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/186 Esas – 2021/274
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/186
KARAR NO : 2021/274

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 13/06/2014
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2021
İDDİA:
Davacı vekili 13.06.2014 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin, merkezi trafik kontrollü trafik sinyalizasyon sistemleri üretmek, sinyalizasyon üst yapı donatıları imal etmek ve kurmak, etüt ve planlama çalışmaları yapmak amacıyla 1986 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulduğunu, trafik ve sistem mühendisliği alanında eğitim ve danışmanlık verdiklerini, proje analizi ve fizibilite çalışmaları ve “kavşak kontrol cihazları” üretimiyle akıllı ulaşım sistemleri konusunda sektöründe lider olduğunu, TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı ve “cep”, “cep 1”, “cep 2”, “cep …”, “cep aile reisi” ibareli markalarını gerekçe göstererek itirazda bulunduğunu, YİDK’nın bu itirazı karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle kabul ettiğini ve marka başvurularının reddedildiğini, oysa İBB … uygulamasının İstanbul’un anlık trafik bilgisini, kameralarla ve yoğunluk haritasıyla gösterdiğini, özellikle akıllı telefonlarda milyonlarca kişi tarafından kullanıldığını, … uygulamasını Android platformunda bir milyondan fazla, IOS platformunda ise iki milyondan fazla kişinin indirdiğini ve kullandığını, 2005 yılından beri … markasının sahibi olduğunu ve kazanılmış hakkı bulunduğunu, bu tarihteki başvuruya davalının itiraz etmediğini, “Cep” markasının … numarayla … adlı şahıs adına 35. sınıfta tescilli olduğunu, buna rağmen davalının “CEP 1,” “CEP2”, “…” gibi onlarca markası 2000 yılından tescilli markayla benzer bulunmadan tescil edildiğini, Cep ve Cep1 benzer bulunmazken, Cep ve … ibarelerinin benzer bulunmasının kabul edilemez olduğunu, değerlendirme yapılırken Cep ibaresinin zayıf marka olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, uygulama açıldığında ekranda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ve … firmalarının logolarının kullanıldığı, tüm telefon şebekesi kullanıcılarının bu uygulamayı kullandığı, firmalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, bu markanın tanınmış olduğunu ve yüzlerce gazetede çıkan haberlerin bulunduğunu, yaklaşık 4 milyon kişinin bu uygulamayı kullandığını, 35. sınıfın altında yer alan satış hizmetlerinde yapılan başvurunun, müvekkiline ait kazanılmış hakkı nedeniyle reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira tescili bulunduğu 09. sınıfta yer alan emtiaların satışı için bu sınıfı tescil ettirmesinin doğal olduğunu, davalı tarafından itiraza mesnet gösterilen markalarda başvurunun yapıldığı 35. sınıf son paragraftaki hizmetlerin bulunmadığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili yanıtında özetle; başvuru dosyası işlem aşamalarını açıklamış, dava konusu marka başvurusu ile itiraz konu cep ibareli markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, markaların kapsamında yer alan hizmetlerin aynı tür olduğunu, müktesep haktan ve seri markadan bahsetmek için önceki markanın asli unsurunun korunması gerektiğini ve mal hizmet genişlemesinin yapılmaması gerektiğini, 9 yıldır kullanıla geldiği gerekçesiyle ayırt edici olduğu ve tanınmış olduğu yönündeki savların yersiz olduğunu, Enstitü işlem ve kararlarının usule ve KHK hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dünyaca tanınan Vodafone markasının lisansörü olarak Türkiye’de faaliyet gösteren bir GSM kuruluşu olduğunu, müvekkiline ait birçok “CEP” esas unsurlu bir çok markalarının bulunduğunu, bu nedenle davacı başvurusunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğunu, davacının müvekkili markalarıın tanınmışlığından faydalanma gayesi içinde olduğunu, tüketicilerin müvekkiline duyduğu güven nedeniyle davalı markasını taşıyan mal ve hizmeti kullanmak isteyeceklerini, bazılarının iki ayrı marka karşısında olduklarını anlasa dahi firmalar arasında ekonomik idari bağlantı kurabileceklerini, müvekkiline ait çekim gücü yüksek tanınmış markaların ayırt edici niteliklerinin zayıflayacağını, “Cep” ibareli markaların müvekkili ile ilişkilendirildiğini, müvekkilinin bu ibare üzerinde eskiye dayalı hakkı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGITAY BOZMASI:
Mahkememizce 10.03.2016 gün ve 2014/256 esas 2016/24 karar sayılı davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2021 tarih ve 2020/5781 esas, 2021/3045 karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“1- Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, başvuru konusu markanın 9. emtia sınıfında, 2005 yılında davacı adına tescilinin sağlandığı, bu nedenle dava ve başvuru konusu 35. emtia sınıfındaki mal ve hizmetlerden “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları.” mal ve hizmetleri yönünden davacının kazanılmış hakkının bulunduğu belirtilmişse de, mahkeme hükmünün gerekçesinde bu hususa atıf yapılmadan, sanki başvuru konusu sınıftaki tüm mal ve hizmetler bakımından davacının markasının, davalıya ait markalarla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu belirtilmiş olup, hüküm kısmında ise alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, ancak hükmün gerekçesine aykırı olacak şekilde, davacının 35. emtia sınıfındaki kazanılmış hakkı olan mal ve hizmetler yönünden TPMK YİDK kararının iptaline, ancak 35. emtia sınıfındaki diğer mal ve hizmetler yönünden TPMK YİDK kararının iptali talebinin reddine karar verilmiştir. Kısaca, mahkemece verilen hükmün gerekçesinde, başvuru konusu markanın, 35. emtia sınıfında belirtilen tüm mal ve hizmetler bakımından, davalının “cep” ibaresini taşıyan adına tescilli markaları ile arasında iltibas olduğu ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi kapsamında incelenmesine gerek olmadığı belirtilmiş olup, bu gerekçeye göre davanın kısmen kabulüne karar verileceği değil, davanın reddine karar verileceği sonucu çıkmaktadır. Bu haliyle mahkemenin gerekçesi ile hüküm kısmı birbiriyle çelişmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Açıklanan nedenlerle Mahkemece, gerekçe ile hüküm fıkraları arasında çelişki içeren karar verilmesi ve kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve eksik gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. Bozmanın sebep ve şekline göre, davalı TPMK vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuş; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına mahkememizce uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalının 03/12/2011 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ne başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35. sınıftaki mal/hizmetlerin yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “cep”, “cep 1”, “cep 2”, “cep …”, “cep aile reisi” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre dava konusu başvurusu kapsamında 35.sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bilimsel amaçlı ve laboratuarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yemden meydana getinlmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımlan dahil). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımlan; bilgisayar ağları vasıtasıyla indınlebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yaymlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunlann parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar. Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcılan. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar (dalgıçlar için kulak tıkaçları dahil). Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıflan, parçaları ve aksesuarlan. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazlan ve araçlan (elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve guç kaynakları; piller, aküler, anot ve katotlar dahil). Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazlan ve araçlan. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangm söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece goruşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Mıknatıslar, dekoratif mıknatıslar. Aydınlatma cihazları (taşıtlar, içve dış mekanlar için aydmlatma armatürleri). Isıtma ve buhar üretme tesisatı ıçın cihazlar (Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektnklı sobalar, kuzineler dahil). Iklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektnkle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar (elektrikli ve ısıtma yöntemi ile çalışan çamaşır kurutuculan, saç kurutucuları ve el kurutma cihazlan dahil). Sıhhi tesisat, vitrifiye. Su yumuşatma cihazlan, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık antma tesisatı. Tıbbı amaçlı olmayan elektrikli alt yaygıları ve elektnkli battaniyeler, ısıtıcı yastıklar, elektrikli veya elektriksiz ayak ısıtıcıları, sıcak su torbaları (termoforlar). Akvaryumlar ıçın flltreler ve fıltre-motor kombmasyonlan. Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. Pastonze ve stenlize edici makineler. İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gıbı malzemeler. Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı / inşaat / yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, banyerler (ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). Yollar ıçın metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şent halinde tabii veya sentetık yüzey kaplamalan, ısı ıle yapıştınlabilen sentetik kaplamalar; çatılar ıçın ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar ıçın cam urünlen. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzlan. Akvaryum kumları. bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, e lektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” mal ve hizmetler bulunurken itiraza mesnet markaların 01 ile 45.sınıf arasındaki tüm mal ve hizmetleri kapsadığı; taraf markalarındaki mal/hizmetlerin aynı veya aynı tür veya benzer olduğu kuşkusuzdur.
Mallar/hizmetlerin örtüşmesinin karıştırma ihtimalini artıran bir unsur olduğu tekrar vurgulanmalıdır. Zira yukarıda ifade edildiği üzere, KHK’nın 8/1-b hükmündeki, markaların benzerliği ile mal ve hizmetlerin benzerliğine ilişkin unsurların karşılıklı bir bağımlılık ve dengeleme ilişkisi içinde olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Çünkü, kimi zaman karşılaştırılan mal ve hizmetler arasındaki aynılık veya yüksek düzeyli benzerlik, markalar (işaretler) arasında var olan düşük düzeyde benzerliği ikame edebilir.
İşaretlerin benzerliğinde ise, onların ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların ise, standart karekterle yazılmış “cep”, “cep 1”, “cep 2”, “cep …”, “cep aile reisi” ibarelerinden oluştuğu, taraf işaretlerinde başkaca bir şekil unsurunun olmadığı görülmektedir.
Markaların esaslı unsurları aynı olup, bütün halinde ele alındıklarında kavramsal ve işitsel bakımdan farklı olmadıkları gibi, görsel bakımdan da belirgin biçimde benzemektedir. Başvuru kapsamındaki çekişmeli mallar ve hizmetler, ‘makul seviyede bilgilenmiş, özenli ve dikkatli” ortalama tüketiciler yönünden, benzer oldukları gibi; başvuru ile itiraz ve hükümsüzlük istemine dayanak markanın markaların da işitsel, görsel, kavramsal olarak ve genel izlenim itibariyle karıştırılması riski bulunacak düzeyde benzer oldukları, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hüküm anlamında tescil engelinin oluştuğu Mahkememizin 10.03.2016 gün ve 2014/256 esas 2016/24 karar sayılı kararı ile tespit ve kabul edilmiştir. Bu karar sadece davalı kurum tarafından temyiz edilmiş olup davacı taraf kararı temyiz etmediğinden, davalı kurum lehine usuli müktesep hak oluşmuştur.
Bilirkişi raporunda başvuru konusu markanın 9. emtia sınıfında, 2005 yılında davacı adına tescilinin sağlandığı 2005/19759 sayılı marka nedeniyle dava ve başvuru konusu 35. emtia sınıfındaki “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları.” hizmetleri yönünden davacının kazanılmış hakkının bulunduğu belirtilmiş ise de; Yargıtay tarafından bozulan mahkememizin 10.03.2016 gün ve 2014/256 esas 2016/24 karar sayılı kararında bu hizmetler yönünden değil bu hizmetlerin dışında kalan hizmetler yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve kararı da sadece davalı kurum temyiz etmiş olduğu için kazanılmış hak konusunda da davalı kurum lehine, davacı aleyhine usuli müktesep hak oluşmuştur.
Somut uyuşmazlıkta da, ortalama tüketicilerin en azından taraflara ait çekişmeli marka ve işaretleri taşıyan mal ve hizmetlerin, aynı işletmeden veya ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği zannına kapılması; biri yerine diğerini alması riski yüksek olup, karıştırılma ihktimalinin bulunduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Gelinen bu aşamada KHK’nin 8/4 hükmü anlamında tanınmışlık ve tescil engelinin bulunup bulunmadığının tartışılması sonuca etkili görülmemiştir.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, YİDK kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle yeni SMK’nın yargılamanın yukarıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2021 tarih ve 2020/5781 esas, 2021/3045 sayılı bozma ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 34,10 TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalı TÜRKPANENT tarafından yapılan 54,40 TL Temyiz Karar Harcı, 267,80 TL Temyiz Yoluna Başvuru Harcı, 41,88 TL Posta Gideri olmak üzere toplam 364,08 TL yargılama giderinin davacadan alınarak, bu davalıya verilmesine,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 361. maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/07/2021