Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/182 E. 2021/421 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/182
KARAR NO : 2021/421

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 11/06/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2021
DAVA:
Davacı vekili 11/06/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilleri şirkete ait “…” markasının, ulusal ve uluslararası alanda tanınmış bir marka olduğunu, huzurdaki davaya konu, davalı tarafından marka tescil başvurusu yapılan “…” markasında yer alan “…” ibaresi için ise ilk olarak 1993 yılında müvekkilleri şirket tarafından başvuru yapıldığını ve “…” markasını, müvekkil şirket adına 93/003387 no ile tescil edildiğini, uzun süreli bir kullanımdan sonra müvekkilleri şirket tarafından bir süre kullanımına ara verildiğini, 15.04.2019 tarihinde ise yeni logo tasarımı ile ilk isim hakkının kendisine ait olması sebebiyle yeniden marka tescil başvurusu yapıldığını, ancak merkezi İngiltere’de olan bir firmanın, logoların benzerliğini ileri sürmesi üzerine 2019/38214 no.lu başvurunun geri çekilmesi zarureti doğduğunu, logo benzerliği sebebiyle başvurunun geri çekilme durumunun, 2020/20947 no.lu “…” marka başvurusunda da meydana geldiğini, en son 17.06.2020 tarihinde 29 ve 35. numaralı mal ve hizmet grubu için yapılan “…” marka başvurusunun kabul edilerek, müvekkilleri şirket adına tescil edildiğini, YİDK’nın dava konusu kararında, markalar arasında iltibasın varlığının gözardı edildiğini, “…” ve “…” markaları ile “…” markaları arasında işitsel ve görsel benzerlik olduğunu, ibaredeki ilk 6 harfin, baskın ses olup göze batacak şekilde benzerlik taşıdığını, markada yer alan “…” ibaresinin “…” ile olan benzerliği sebebiyle “…” markasının, ortalama tüketici nezdinde derhal ve hiç düşünmeden “…”e ait olduğu düşüncesine sebebiyet verdiğini, “fine foods” ifadesinin ise “iyi yiyecekler” anlamına gelen çok genel bir ifade olup markalar arasında ayırt edici niteliği haiz bir ibare olmadığını, markada değişiklik yaratmadığı gibi kök marka ismi sonrasına eklenerek tescil alınmadan dahi kullanılabildiğini, bununla birlikte, tüketici nezdinde daha çarpıcı olan ve tüketiciler tarafından dikkat edilen kısmın “…” olması sebebiyle markaya “ada” eki getirilmesinin de tek başına ayırt edilebilirliği sağlayamadığını, müvekkilleri şirkete ait “…” markasının 29, 30 ve 35 numaralı mal ve hizmet sınıflarında, “…” markasının 29 ve 35 numaralı mal ve hizmet sınıfında tescilli iken, davalı …’ya ait “…” markası için tescil başvurusunun 30 ve 35 numaralı mal ve hizmet sınıfları içinde olduğunu, dolayısıyla markalar arasında mal ve hizmet sınıflarında da aynılık bulunduğunu, somut olay bakımından “…” markasının tüketici nezdinde “…”, “…”, “…”, “…” markalarının bir serisi olarak yenilenmiş şekilde sunulduğu izlenimini doğurduğunu, seri markaların her biri asli unsurun korunması ve benzer eklerin asli unsura eklenmesi suretiyle oluşturulduğunu, bu halde, ortalama bir tüketicinin ürünle buluştuğu noktada işbu markaların farklı şirketlere ait markalar olduğunu düşünemeyeceğini, ürünlerin birbirleriyle karıştırılması sonucu haksız bir yararın sübut bulacağını, tanınmış markaya sahip olan müvekkilleri şirketin, marka değeri sebebiyle haksız kazanç tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, davalı … tarafından yapılan marka tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin beyanlarını süresinden sonra verdiğini beyanla belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, SMK 6/1 maddesi kapsamında itirazda bulunduğunu, itirazda … sayılı ve “…”, “…”, “…” ibareli markalara dayanıldığını, YİDK kararında belirtildiği ve yapılacak incelemede görüleceği üzere söz konusu markaların sicile tescilli olmadığını, SMK 28/1 maddesi kapsamında marka hakkının sona erdiğini, SMK 6/1 maddesi kapsamında yapılan itiraza mesnet olarak gösterilemeyeceğini, … sayılı itiraz gerekçesi markanın tescil koruma süresinin dolduğunu, yenilenmediğini, 2019/38214 ve 2020/20947 sayılı itiraz gerekçesi markaların sahibi tarafından yapılan geri çekme/feragat talebinde bulunulması sonucunda marka hakkı ve tescilin sona erdiğini, tescilin hüküm ifade etmediğini, diğer bir ifadeyle davacının tescilli markası bulunmadığını, davacının SMK 6/5 maddesi kapsamında itiraz etme hakkı bulunmadığını, davacının tescilli markası olmadığı için SMK 6/5 maddesi kapsamında itiraz etme hakkı bulunmadığını, bu nedenle davacının olmayan markasının tanınmış olup olmadığı işbu davanın inceleme konusu olmadığını, davacının, kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bütüncül değerlendirme nedeni ile “…” markasının tümüne bakılması gerektiğini, bunun için de davaya konu “…” kelimesinin incelenmesi gerektiğini, “…” ibaresinin Yunan mitolojisinde Zeus ve Elektra’nın oğlu anlamına geldiğini, Arkadya Kralı Truvaldarın, dolayısıyla da Romalıların atası olduğunu, Arkadya’dan Anadolu kıyılarına göç eden “…”, adını taşıyan bir kent kurduğunu (günümüzde Çanakkale-Truva arasında bir höyük). Bölgeye de “Dardania” adı verildiğini, görüleceği üzere “…” kelimesinin müvekkillerinin yaşadığı şehirde sıklıkla kullanılan ve tarihi bir simge olduğunu, bu sebeple davacının her ne kadar bu markanın kendisine ait olduğunu düşünse de mitolojiden gelen, müvekkilinin yaşadığı çevrede sıklıkla bilinen bir isim olduğunu, SMK 6/1 maddesinin uygulanabilmesi için önceden tescilli ve hukuken koruması devam eden bir markanın olması gerektiğini, SMK kapsamında marka korumasının sicile tescil yoluyla elde edildiğini, koruma süresinin sona ermesiyle veya tarafların marka hakkından feragat etmesiyle de bu korumanın sona erdiğini, SMK 6/1 maddesinin de koruma süresi devam eden önceki tarihli marka hakkına dayalı olarak sonraki tarihli markaya itiraz etme hakkı veren özel bir düzenleme olduğunu, iş bu sebeple zamanaşımı def’isinde de bulunulduğunu, davacı firma “…” markasına ilişkin olarak her ne kadar yeniden tescil talebinde bulunmuş ise de müvekkilinin markasına ilişkin olarak 18.10.2019 tarihinden itibaren tescil koruma işleminin başladığını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyet açısından irdelendiğinde, markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanıt sunulmadığını beyanla, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 23/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 11/06/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…TÜRKPATENT YİDK Kararının İptali İstemi Açısından; Davacı yanın itiraza mesnet 143554, 2019/38214 ve 2020/20947 sayılı markalarına ait marka haklarının, davaya konu … sayılı davalı şahıs markasının tescili aşamasında veya öncesinde sona erdiği, Davacı yanın 143554, 2019/38214 ve 2020/20947 sayılı markalarına dayanarak 6769 s. SMK m. 6/(1) ve (5) kapsamında talepte bulunamayacağı, Heyetin yukarıda belirtilen inceleme yöntemleri, bilimsel ve teknik dayanakları kapsamında, varılan sonucu ile benzer nitelikte olan dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 21.04.2021 tarih ve 2021-M3018 sayılı kararının yerinde olup olmadığının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu, Hükümsüzlük Talebi Açısından; davaya konu 2019 101421 sayılı markanın, tescili talep edilen 30. ve 35.05 sınıfta yer alan mallarının ve hizmetlerinin tamamının, davacı yanın 2011 91897, 2017 94575, 2013 62371 sayılı markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı/ aynı tür veya benzer nitelikte olduğu, Davaya konu 2019 101421 sayılı davalı şahıs markası ile davacı şirketin hükümsüzlük talebine dayanak markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde iltibas ihtimalinin bulunmadığı, Taraf markaları benzer kabul edilmediğinden, davacı yanın tanınmış markasının SMK m. 6/(5) kapsamındaki tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı…” ifade edilmiştir.
Davacı, itiraz aşamasında, 143554, 2019/38214, 2020/20947 sayılı markalarına dayandığı için, YİDK kararının iptali açısından söz konusu markalar, dava aşamasında yukarıdaki markalar ile birlikte, 2011 91897, 2017 94575, T/01476, 2020 64715, 2013 62371, 2010/76883 sayılı markalar da ileri sürülmekle hükümsüzlük açısından söz konusu markaların tamamı inceleme kapsamına alınmıştır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30, 35. sınıftaki “30 Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez 35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar.Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 99. Sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Davacı yanın itiraz aşamasında ileri sürmüş olduğu markalardan 143554 sayılı markanın 09.09.1993 tarihinde tescil edildiği, koruma süresinin 15.04.2003 tarihinde dolduğu, marka ile ilgili yenileme işlemi yapılmadığı, koruma süresinin bitimi ile müddet kaydının konulduğu, 2019/38214 ve 2020/20947 sayılı markaların ise başvuru işlemlerinin tamamlanmadığı, durumu hakkında “feragat edildi/ geri çekildi” ibaresinin bulunduğu, davacı yanın beyanlarından anlaşıldığı üzere marka başvurularının geri çekildiği bu hali ile davacı yanın itirazlarına esas teşkil eden markaları içerisinde, tescil süresi devam eden veya tescil işlemi devam eden markası bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hükümsüzlük istemine eklenen markalar arasından … başvuru numaralı markanın başvuru tarihinin 17.06.2020 olduğu bu hali ile davaya konu markanın başvuru tarihi olan 18.10.2019 tarihinden sonraya ait olduğu, …. başvuru numaralı markanın sahibinin ise davacı tüzel kişiden farklı üçüncü kişi olduğu sonucuna varılmıştır..
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamında aynı/ aynı tür ve benzer mallar / hizmetler ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 30. ve 35.5 sınıfta yer alan malların/hizmetlerin tamamının davacı yanın markaları ile aynı/ aynı tür veya benzer olduğu tespit edilmiştir. Aynı şekilde, 30. sınıfa dahil mallar ile davalıya ait 43. sınıfa dahil bazı hizmetler de benzer ve ilişkili mal/hizmetler olduğu, emsal yargı kararları uyarınca tespit edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu markanın, kendine özgü yazı karakteri ile kullanılmak sureti ile oluşturulmuş kelime markası olduğu ve “ada … fıne foods” ibaresini içerdiği, davaya mesnet davacı şirket markalarının ise genel olarak kelime markası olduğu ve bazı markalarda figüratif özelliklerin yer aldığı, davacı markasında ortak unsurun “…” ibaresi olduğu, sadece 2013/62371 tescil numaralı markanın “…” ibaresini içerdiği, anlamsal açıdan yapılan karşılaştırmada, davaya konu markada yer alan “ada” ibaresinin Türkçe olduğu, deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire, tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm, kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan, çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu anlamlarına geldiği5, “…” ibaresinin ise Yunan mitolojisinde, “Throas’da İda Dağının ayaklarında … şehrinin kurucusu” olarak geçtiği6, “fine foods” ibaresinin İngilizce olduğu ve “iyi yiyecekler” / “güzel yemekler” anlamına geldiği, “…” ibaresinin ise M.Ö. 3000 yılından beri yerleşim alanı niteliğini koruyan Çanakkale’nin eski adlarından biri olduğu7, “…” ibaresinin ise türetilmek sureti ile tescile konu edildiği, belli bir anlamının bulunmadığı, davacı markasında yer alan “ada …” ibarelerinin esas unsur, “fine foods” ibaresinin de tescile konu edilen mal ve hizmetler de dikkate alınmak sureti ile ayırt ediciliği olmayan yan unsur olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda, esas unsurlar üzerinden yapılan incelemede taraf markalarının anlamları itibari ile birbirlerinden farklı olduğu, fonetik olarak yapılan karşılaştırmada, “ada …” yazıldığı gibi “fine foods” ibaresinin de İngilizce olacak şekilde okunması halinde, davalı markasının “ada … fayn fouds” şeklinde okunacağı, davacı markalarının da “…” ve “…” şeklinde okunacağı, benzer olduğu iddia olunan “…” / “…” ibarelerinin okunuşlarındaki kısıtlı benzerliğin, markaların geneline yansımadığı, görsel olarak yapılan karşılaştırmada ise, davaya konu markanın beyaz zemin üzerine siyah tonlarda kendine özgü yazı karakteri ile kompozisyon edilmiş üç ayrı satıra gelecek şekilde üstten alta doğru “ada”, “…” ve en altta daha küçük yazı karakteri ile “fıne foods” ibarelerini içerdiği, davacı yanın markalarından 2013 62371 tescil numaralı markanın kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine siyah tonlarda büyük harflerle “dadanella” ibaresini içerdiği, 2011 91897 tescil numaralı markanın ise kırmızı dikdörtgen şekil üzerine beyaz tonlarda büyük harflerle “…” ibaresini, 2017 94575 tescil numaralı markanın kırmızı figüratif özellikli dikdörtgen üzerine beyaz tonlarda büyük harflerle “…” ibaresini, T/01476 numaralı markanın ise kırmızı fon üzerine beyaz tonlarda büyük harflerle “…” ibaresini içerdiği görülmüştür. Taraf markalarında yer alan “…” / “…” ibarelerinin yapısal olarak benzer harf dizilimini içerdiği kabul edilse de markaları benzer hale getirmediği, görsel olarak taraf markalarında yer alan diğer unsurların markaları birbirlerinden ayırdığı, bir bütün olarak yapılan karşılaştırma sonucunda davaya mesnet davacı markaları ile dava konusu marka arasında tescili talep edilen sınıf bakımından 6769 sayılı SMK’nun 6/(1) maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, taraf markalarının anlamları, okunuşları ve görsel öğeleri ile itibari ile benzer markalar olduğunun söylenemeyeceği, davaya konu markada yer alan “ada …” esas unsurunun davacı markalar karşısında ayırt ediciliğe sahip olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki bölümde de belirtildiği gibi, taraf markaları arasında yer alan ayırt ediciliği olmayan veya zayıf ayırt ediciliğe sahip unsurlar ile birlikte, işaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından dosya kapsamında davacı yanın markalarının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte bir delile rastlanmamış olsa da davacı yanın hükümsüzlük talebine esas teşkil eden T/01476 numaralı markasının TÜRKPATENT tarafından tanınmış marka olarak tescil edildiği, yapılan değerlendirmede de “…” markasının belli bir tanınmışlık seviyesine sahip olduğu, söz konusu tanınmışlığının deniz ürünleri, dondurulmuş gıda, konserve gıda ve hazır yemek sektörü ile sınırlı olduğunun değerlendirildiği, davacı lehine 6769 sayılı SMK’nun m. 6/(5) kapsamındaki korumadan yararlanabilmesi için taraf markaları arasında benzerliğin bulunması gerektiği, yukarıda yapılan inceleme kapsamında, davaya mesnet davacı markaları ile dava konusu marka arasında benzerlik ile iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bu nedenlerle davacı yanın talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettği için 7,375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/12/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.