Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/175 E. 2022/56 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/175
KARAR NO : 2022/56
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 04/06/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
DAVA:
Davacı vekili 04/06/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2020/36612 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2015/44681, 2019/57485, 2015/44681, 2019/57485 sayılı ve “… …”, “…, “… …”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek, oysa davalının mesnet göstermiş olduğu markalarda yer alan “…” sözcüğünün, kozmetik-kişisel bakım sektöründe herkes tarafından kullanılan, jenerik, tek başına ayırt edic niteliği bulunmayan, tanımlayıcı-niteleyici nitelikte bir ibare olduğunu, ayırt ediciliği düşük ve geniş çevrelerce yoğun olarak kullanılan “…” kelimesinin, yanına başkaca ibarelerin getirilmesi suretiyle herkes tarafından marka olarak kullanılabileceğini, ortalama dikkat ve algılama yeteneğine sahip bir tüketicinin, detaylarına girmeyip markayı bir bütün olarak algılayacağını, dava konusu markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzerlik ve dolayısıyla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin “…” markasını Türkiye’de uzun yıllardır kullandığını ve sektörel olarak tanınmış olduğunu, müvekkilinin SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı hak sahibi olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kararın yerinde olduğunu; dava konusu 2020/36612 sayılı ve “… …” ibareli markanın kapsadığı 3. sınıflardaki mal ve hizmetlere benzer mal ve hizmetler itiraza dayanak markalarda da yer aldığını, bu noktada 6769 sayılı SMK 6/1 deki koşullardan ilki, yani mal ve hizmet benzerliği koşulu gerçekleşmiş olduğunu, başvuru “… …” şeklinde iken YİDK nın benzer gördüğü markaların ise “… …”, “…”, “… …”, “…” şeklinde olduğunu, itiraza dayanak markalarda “…’s” ibaresinin esas unsur konumunda olduğunu, itiraza dayanak markadaki “…’s” ibaresinin dava konusu markada aynen kullanılmış olduğunu, YİDK kararında da belirtildiği üzere başvurudaki “…” ve itiraza dayanak iki markadaki “…” ibaresi markalar arasındaki yüksek düzeyde benzerliği ortadan kaldırmaya yetmediğini, başvurunun genel izleniminin itiraza dayanak markalardan yeterince farklılaşmamış olduğunu, markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğunu, davacı markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin itiraz edenin markasının neredeyse aynısını davacı markasında gördüğünde yanılgıya düşebileceğini, tüketicinin bu markalar altında sunulan mal veya hizmetlerin en azından birbiri ile bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sürüldüğünü düşünebileceğini, bu kapsamda karşılaştırılan markaların genel izlenim itibari ile benzerlik arz ettiğini, işaretlerin görsel ve işitsel benzerlik düzeyini, tüketicilerin işaretler arasındaki benzemeyen unsurları değil benzer unsurları hatırlama eğiminde oldukları dikkate alınarak, başvuruda yer alan farklılığın karşılaştırılan ibareler arasındaki yüksek düzeyde benzerliği ortadan kaldıramadığını, halk bu markaları doğrudan karıştırabileceği gibi aynı firma tarafından yada birbiri ile ilişkili firmalar tarafından üretildikleri izlenimine kapılarak ürünleri aynı ve/veya benzer işletmenin sanabileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş duruşmaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 05/04/2021tarihinde tebliğ edildiği, 04/06/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 15/12/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…dava konusu markanın kapsamındaki dava konusu emtianın davalının markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka başvurusu ile davalı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik olduğu, dava konusu marka ile davalı markaları arasında dava konusu emtia bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğu, TÜRKPATENT … sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03. sınıftaki “03 Parfümeri; kozmetik ürünleri; kişisel kullanıma mahsus hoş kokular (insanlar ve hayvanlar için deodorantlar dahil, ilaçlı kozmetik ürünleri hariç); sabunlar (ilaçlı sabunlar hariç); esans yağları.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “… …”, “…, “… …”, “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 03. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu malların tamamının davalıya ait redde gerekçe markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… …”, “…, “… …”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu “… …” ibareli marka, beyaz zemin üzerine, siyah renkte, büyük harflerle, herhangi bir figüratif unsur içermeyen kelime markasıdır. Davalı markalarından “… …” ibareli marka, beyaz zemin üzerine, siyah renkte, büyük harflerle “… …” ibaresinin yer aldığı herhangi bir figüratif unsur içermeyen kelime markasıdır. Davalı markalarından “…” ibareli marka, sarı zemin üzerine, siyah renkte, ilk harfi büyük “…’s” ibaresi ile söz konusu ibarenin sonunda elmas şekli ve çizgilerin yer aldığı, kelime unsurunun ön planda olduğu kelime+şekil markasıdır. Dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin İngilizce’de “güzellik” anlamına geldiği, dava konusu marka ile davalı markalarının esas unsuru konumundaki “…” ibaresinin İngilizce’de “elmas” anlamına geldiği tespit edilmiştir. Dava konusu markada yer alan “…=güzellik” kelimesinin dava konusu malların yer aldığı kozmetik-cilt bakımı sektörü bakımından ayırt edici niteliği olmayan bir ibare olduğu, dolayısıyla dava konusu markanın esas unsurunun da “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. Bu açıklamalar kapsamında; karşılaştırmaya konu olan markalar görsel, işitsel ve kavramsal olarak incelendiğinde, dava konusu markanın ile davalıya ait redde mesnet markaların esas unsuru konumundaki “…” ibaresini esas unsur olarak içerdiği, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin dava konusu malların yer aldığı kozmetik-cilt bakımı sektörü bakımından ayırt edici niteliği olmayan bir ibare olması nedeniyle dava konusu markayı davalı markalarından farklılaştırmaya yetmediği, dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibas oluşturacak mahiyette olduğu, işletmeler arasında bir farklılığa yol açmayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davalı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Doktrinde kabul edildiği üzere iki marka arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır. Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü/hizmeti satın almayı tercih ederler. Dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Avrupa Topluluğu Adalet Divanı iltibas ihtimalinin belirlenmesinde, ortalama tüketici testinin uygulanmasını isteyerek değerlendirmeye konu ürünün ortalama tüketicisini de makul düzeyde bilgili, dikkatli ve tedbirli olarak tanımlamıştır. Yine ATAD kararlarında belirtildiği üzere; “ortalama alıcılar/kişiler”, çabuk aldanabilen kişiler olmadığı gibi aptal ya da budala da değildir . Mal/hizmetin alıcısı olarak dikkate alınacak olan bu kişiler; orta düzeyde zekâ ve dikkate sahip olan, işareti/markayı anımsaması da sıradan olan kişilerdir.
Sonuç olarak, dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu malların redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının Eskiye Dayalı Kullanım İddiasının Değerlendirilmesi:
Davacı, dava dilekçesinde, müvekkilinin “…” markasını Türkiye’de uzun yıllardır kullandığını ve sektörel olarak tanınmış olduğunu, müvekkilinin SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı hak sahibi olduğunu iddia etmiştir. 6769 sayılı SMK 6/3 Maddesi, bir marka sahibinin itirazı üzerine başka bir markanın reddedilmesi veya hükümsüz kılınması talebinin değerlendirilmesinde dikkate alınacak bir husus olup karıştırılma ihtimali neticesinde verilen ret kararının kaldırılmasında dikkate alınacak bir husus olmaması nedeniyle davacının eskiye dayalı kullanım iddiasının yerinde olmadığına kanaat getirilmiştir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/02/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.