Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/170 E. 2022/32 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/170
KARAR NO : 2022/32

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 01/06/2021
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2022

DAVA:
Davacı vekili 01/06/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2019/70399, 2019/70406, 2019/93126 Sayılı ve “… … …”, “… …”, “… … çikolata” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… çikolata” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, 2019/71086 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu kararda red gerekçesinin dört temel noktaya dayandığını; kararda belirtilen davacının itiraza mesnet markalarından 2019/70399, 2019/70406 sayılı markaların reddedilmiş olduğu, 2019/93126 sayılı markanın ise başvuru tarihinin 30.09.2019 olarak davalının işbu dava konusu marka başvuru tarihinden sonra olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını zira ilk iki markanın reddi ile ilgili verilen kararlara karşı davacı şirket tarafından dava açıldığını ve anılan davaların … E. sayısı ile derdest olduğunu; davacının 2019/93126 sayılı markanın ise her ne kadar başvuru tarihinin davaya konu markanın başvuru tarihinden sonra olsa da “…” ibaresinin esasen davacı şirketinde içinde bulunduğu aile şirketi grubu içinde 2001 yılına dayalı bir marka olduğunu; buna rağmen 2019 tarihine indirgeyici yaklaşımın kabul edilmesinin mümkün olmadığını; dava konusu kararda belirtilen taraflar arasındaki davaların kesinleşmediği hususunun işbu dava konusu marka başvurusunun reddine engel teşkil etmediğini; dava konusu kararda kötüniyet ve gerçek hak sahipliği konusunda iddiaların ispatlanamadığı belirtilmiş olsa da somut ve açık delillerin böylesi bir soyut ifade ile reddedilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini; dava konusu kararda yer alan ticaret unvanına dayalı itirazın reddine dair gerekçenin de kabul edilebilir olmadığını; davacı şirketin içine dahil olduğu aile grup şirketlerince 2001 yılından beri “…” ibaresinin tescilli ticaret unvanı olarak kullanılmakta olduğunu; bunun dışında fiilen markasal olarak da bu ibarenin 2001 yılından itibaren kullanılmakta olduğunu; 2010 yılında davalı şirket kurulmadan önce 04.06.2001 tescil tarihli … Gıda ve Temizlik Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.‟nin 21.02.2007 ilan tarihli Konya Şubesini, 23.05.2008 tarihli Konya 2. Şubesini, 23.05.2013 ilan tarihli Konya fabrikasını açmak sureti ile 10 yıla yakın uzun bir süre yoğun ve yaygın bir tanınmışlığa sahip olduğunu; davalının önceki tarihli 12781 sayılı markasının şirket kurulmadan önce kim ya da kimler tarafından kullanıldığının belirsiz olduğunu; davacı şirket kullanımı tevsik eden belgelerde de görüldüğü üzere 2007 yılından beri … ibaresinin fiili kullanımını gerçekleştirmekte olduğunu; davalı şirketin sonraki tarihli (2010, 2011, 2012)markalarının ise davacının markasının birebir taklidi olduğunu; bu durumun davalının kötüniyetini açıkça ortaya serdiğini; davacının ticaret unvanının çekirdek unsurunun … ibaresinden oluşması karşısında davalının marka başvurusunun reddi gerektiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, kararın verildiği tarihteki mevcut duruma göre karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket davaya cevap dilekçesinde özetle, dava konusu YİDK kararına taraf olmayan şirketlerin davaya müdahilliğinin tesis edilen kararın içeriğine hiçbir etkisinin bulunmayacağını; davacı yanın ticaret unvanı tescillerinin 2001 yılında tescil olunduğunu iddia ettiğini ancak tescili 2001 olan şirketin müdahillerden … Gıda ve Temizlik Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. olduğunu; dolayısı ile öncelik hakkının davalı şirkette olduğunu; davacının ticaret unvanı ve markalarının tanınmış olmadığını; davacı şirketin tescilli bir markasının bulunmadığını; 2019/70399, 2019/70406 sayılı markaların YİDK kararları ile reddedilmiş olduğunu, 2019/93126 sayılı markanın ise kayıtlara davalı şirket markasının başvurusundan sonra girdiğini; davalı şirketin dava konusu marka başvurusunun kendi adına tescilli 2003/12781 sayılı markanın serisi niteliğinde olduğunu ve davalının … ibaresi üzerinde müktesep hakkı bulunduğunu; davalı şirketin 2010/81495, 2012/39458, 2019/70115, 2019/71086 sayılı markalarının davalı şirketin 2003/12781 sayılı markasının devamı niteliğinde olduğunu; davalının marka ve ticaret unvanı tescilinde kötüniyetli olmadığını; 10 yıldan uzun süre önce gerçekleşen ilk tescillerin yapıldığı tarih itibariyle tarafların ticaret unvanı ve markalarının tamamen farklı olmasına karşın davacı şirketin kurduğu yeni şirket aracılığı ile davalının ticaret sahasına girdiğini ve bu suretle davacı şirketin esasen kötüniyetli olduğunu; davanın haksız olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 02/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 01/06/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 22/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “….İltibas tehlikesinin oluşmadığı; eskiye dayalı kullanım, kötüniyet, ticaret unvanına dayalı hak iddialarının ispatlanmadığı….” ifade edilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmiş, dosya bilirkişi heyetine ek rapor hazırlanması için tevdi edilmiş, 14/01/2022 havale tarihli ek raporda sonuç olarak “…taraf itirazları cevaplandırılmış; kök raporda vardığımız kanaati değiştirecek bir durum oluşmamıştır…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun 2019/71086 sayılı ve “… çikolata” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30.sınıftaki “30 Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Pekmez ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise 2019/70399, 2019/70406, 2019/93126 Sayılı ve “… … …”, “… …”, “… … çikolata” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 30.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacıya ait 2019/70399, 2019/70406 sayılı markaların kayıtlarında başvurunun yayınına itirazın kabul edilerek markaların reddedildiği, başvuru sahibinin itirazının ise YİDK kararı ile reddedildiği görülmüş, 2019/93126 sayılı markanın ise başvuru tarihi 30.09.2019 olup bu tarih davalının dava konusu markasının başvuru tarihi olan 26.07.2019 tarihinden sonraki bir tarihtir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… çikolata” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “… … …”, “… …”, “… … çikolata” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Yapılan değerlendirme neticesinde dava konusu iptali istenen YİDK kararı, 29.03.2021 tarihli ve … sayılıdır. Davacı şirketin itiraza mesnet markaları, 2019/70399, 2019/70406, 2019/93126 sayılı markalardır. Bu markalardan, 2019/70399 sayılı markanın, başvurusunun yayınına itiraz kabul edilerek marka reddedilmiş; başvuru sahibinin itirazı da YİDK kararı ile reddedilmiştir. Davacının 2019/70406 sayılı markası da, başvurunun yayınına itirazın kabul edilmesi ile reddedilmiş; başvuru sahibinin itirazı da YİDK kararı ile reddedilmiştir. Dolayısı ile anılan davacı markaları dava konusu YİDK kararının verildiği tarih itibariyle tescil edilmiş olmadığı gibi başvurusu yapılmış olmasına karşın reddedilmiş markalardır. Bu durum dava konusu kararda anılan davacı markalarının hükümden düştüğü için dikkate alınmadığı şeklinde belirtilmiştir. Davacının 2019/93126 sayılı markasının başvuru tarihi ise 30.09.2019 olup bu tarih davalının dava konusu markasının başvuru tarihi olan 26.07.2019 tarihinden sonraki bir tarihtir. Dolayısı ile iltibas tehlikesinin değerlendirilmesi için gereken öncelikli koşul yani “tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış bir marka” nın varlığından dava konusu YİDK kararı itibariyle bahsetmek mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının itirazına mesnet 2019/70399, 2019/70406, 2019/93126 sayılı markaları iltibas yönünden değerlendirmeye alınmamıştır. Bu halde de somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından anılan YİDK kararlarına karşı davacı şirket tarafından dava açıldığını ve anılan davaların ….E. sayısı ile derdest olduğunu belirtmiş olsa da dava konusu YİDK‟nın iptali talebi olduğundan, bahse konu YİDK kararlarına ilişkin aksi bir durumu tespit eden kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunmadığı hususu da dikkate alındığında varılan kanaati değiştirecek bir durum oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Eskiye Dayalı Kullanım İddiası Bakımından Değerlendirme:
Mevzuatımızda yer alan düzenlemeler uyarınca başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilmekte veya tescil edilmiş ise hükümsüz kılınabilmektedir. Burada söz konusu olan; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ayırt edici nitelikteki herhangi bir işarettir. Dolayısıyla bu kullanıma dayalı üstün bir hakkın varlığı, işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasına bağlıdır. Ticaret sırasında kullanma, marka hukukuna özgü kullanma suretiyle gerçekleşir. Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nispi ret nedenine konu teşkil eden durum, işaretin itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işaret ile kaynağı arasında nispeten bir aidiyet kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından oluşturulmuş ve kullanma neticesi ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak sonraki tescil engellenebilir. Bu nedenle tescilsiz kullanım ile kast edilen husus, öncelik hakkının işareti ilk defa alelade bir şekilde kullanan kişiye ait olması demek değildir. Başka bir ifadeyle mevzuat anlamında aranan ayırt edicilik, markasal etki doğurmayan veya oldukça sınırlı bir kitle için doğuran kullanımlar değil, tescilsiz işaretin ticari alanda kullanılması suretiyle, ilgili piyasada en azından belli bir oranda bilinir hale gelmesi ve o işareti ihdas edenle birlikte tanınır olması biçiminde anlaşılmalıdır. Ancak buradaki bilinir/maruf olma durumu ile tanınmışlık olgusu karıştırılmamalıdır. İlk kullanma suretiyle marka hakkının doğumunu sağlayan ve bu nedenle markasal etki doğuracak şekilde bir bilinirlik, markanın üzerine konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlamış olması, belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinmesi biçiminde anlaşılmalıdır. Bir diğer ifadeyle, tescilsiz işaretin belirli bir çevre veya piyasa ile sınırlı bir bilinirlik düzeyine erişmesi, maddenin sağladığı korumadan istifade için yeterli görülmelidir. Bunun yanı sıra bu kapsamda sağlanacak koruma sadece tanıtımın yapıldığı mal veya hizmetler ve bu mal veya hizmetlerle yüksek düzeyde benzerlik gösteren mal veya hizmetler ile sınırlı olacaktır. Aksi halde, yani başka mal ve hizmetler yönünden de üstün hak sağlanması halinde, marka tescilinin bir anlam ve önemi kalmayacak, bir nevi tescilsiz bir işarete çok tanınmış bir marka statüsü sağlanması söz konusu olacaktır. Bununla birlikte tescilsiz kullanımın son derece sınırlı olduğu veyahut kullanımların somut deliller ile ortaya konulamadığı hallerde önceye dayalı hak sahipliğinin ispatlanamamış olduğu yorumunda bulunulması gerekecektir. Başka bir ifadeyle markanın münferit kullanımları ile marka tescil kapsamı dışında kalan mal ve hizmetler yönünden kullanımlar önceye dayalı hak sahipliğinin ispatı açısından yeterli görülmeyebilecektir. Davacı şirket tarafından davalının dava konusu marka başvurusuna yapılan yayına itiraz dilekçesi SMK madde 6/1 ve 6/9 kapsamında iddialara dayalı olarak yapılmış olup söz konusu yayına itirazın ekinde de eskiye dayalı hak sahipliği itirazına dayanak olabilecek bir delil ya da belgeye yer verilmemiştir. Diğer yandan davacı şirket tarafından yapılan itirazın yeniden değerlendirilmesi başvurusunun da yine SMK madde 6/1 ve 6/9 kapsamında yapıldığı gibi itirazın ekinde de eskiye dayalı hak sahipliği itirazına dayanak olabilecek bir delil ya da belgeye yer verilmediği görülmüştür. Söz konusu itirazın ekinde yer alan … Gıda ve Temizlik Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.‟nin 2007 tarihli bir adet irsaliye faturası, … Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti‟nin 2008 tarihli iki adet irsaliye faturası, … Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti‟nin 2009 tarihli bir adet irsaliye faturası ise gerek anılan şirketlerin esasen davacı şirket değil davacı yanında müdahil şirketler olması, anılan faturaların davacı şirket adına olmaması, yine aynı şekilde söz konusu toplam 4 faturanın eskiye dayalı hak iddiasını ispata yeterli delil bulunmaması hususları da dikkate alındığında eskiye dayalı kullanım ve buna bağlı sonuçların somut olayda ispat olunmadığı kanaatine varılmıştır. Bir diğer ifade ile davacının dava konu işaretinin kullanımının, SMK m. 6/3 hükmünde aranan “markasal kullanım”, “ciddi kullanım” ve “geniş bir coğrafyada kullanım” koşullarını karşılayamadığı ve bu kullanıma dayalı bir hak elde edemediğinden gerçek hak sahipliğinden doğan haklarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Ticaret Unvanına Dayalı İtiraz Yönünden Değerlendirme:
İlgili mevzuat gereğince, Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir şeklindedir. Yukarıda yazılı bulunan bu halde, ticaret unvanına dayalı olarak bir markanın tesciline itiraz ediliyor ise, tescilli ticaret unvanına ait sicil kaydındaki faaliyet konuları ile tescil edilmek istenen markanın kapsayacağı mal veya hizmet listesinin karşılaştırılarak, başvurunun önceki sınaî hak kapsamında kalıp kalmadığı incelenmelidir. Ayrıca yine tescilli ticaret unvanına dayalı kullanım ile itiraz edilen markayı oluşturan işaretin de ilgili tüketici nezdinde iltibasa yol açacak bir benzerlik taşımaları gerekmektedir. Bununla birlikte üstün hak sahipliğinin unvana dayalı edinildiği bir durumda önem teşkil eden bir diğer husus ticaret unvanının, markasal etki doğuracak düzeyde kullanılıyor oluşu, başka bir ifadeyle özünde farklı bir sınai hak çeşidi olan ticaret unvanının, öz niteliğinden sıyrılarak, ilgili tüketici nezdinde aynı zamanda markasal bir etki doğuracak şekilde kullanımıdır. Başka bir deyişle tek başına önceki tarihli bir ticaret unvanın varlığı, sonraki markaya karşı, önceye dayalı üstün bir hakkı kendiliğinden sağlamayacaktır. Zira tek başına ticaret unvanının varlığının sonraki bütün marka başvurularını önleyebileceği iddiası, çok tanınmış markalar için bile sağlanmayan korumanın ticaret unvanları için sağlanması anlamına gelecektir. İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü‟nün 14.06.2021 tarihli yazısı ekinde davacı şirket olan … Çikolata Gıda San. Tic. A.Ş.‟nin kayıt bilgileri gönderilmiştir. Söz konusu kayıtlara göre davacı şirketin 17.10.2018 tarihinde ana sözleşmesinin tescil edildiği; çalışma konusunun her türlü gıda maddelerini almak, satmak, gıda maddelerini paketlemek için tesisler kurmak, işletmek, kiralamak, kiraya vermek, insanların beslenmesinde önemli bir etkinliği olan ve gıda sektörüne konu teşkil eden her nevi sıcak, soğuk, dondurulmuş, kurutulmuş ve konsantresi yapılmış besin maddelerinin pazarlanması konusunda toptan ve perakende satış yapmak amacı ile gerekli olan satış mağazalarını açmak ve işletmek, ithalat, ihracatını yapmak, amacı ile gerekli olan fabrika, imalathane aşmak ve işletmek devir almak, devretmek, kiralamak ve kiraya vermek ve ana sözleşmesinde olan diğer işler.olduğu görülmüştür. Davalının dava konusu marka başvurusu 2019/71086 sayılı ve ibareli olup 30.sınıf “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Pekmez” yönünden tescil edilmiştir. Öncelikle davacı şirketin faaliyet konusunda “her türlü gıda maddelerini almak, satmak, gıda maddelerini paketlemek için tesisler kurmak, işletmek, kiralamak, kiraya vermek …”gibi genel bir açıklama yer almakla birlikte davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamında yer alan 30.sınıf malların yer almadığı görülmüştür. Diğer yandan yukarıda da ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, ticaret unvanına dayalı üstün hak sahipliği her tescil edilmiş ticaret unvanında değil ticaret unvanının, markasal etki doğuracak düzeyde kullanılıyor olduğu, başka bir ifadeyle özünde farklı bir sınai hak çeşidi olan ticaret unvanının, öz niteliğinden sıyrılarak, ilgili tüketici nezdinde aynı zamanda markasal bir etki doğuracak şekilde kullanımının deliller ile desteklendiği durumlarda oluşmaktadır. Somut olayda ise, davacı şirket olan … Çikolata Gıda San. Tic. A.Ş. yönünden bahsedilen durumun oluştuğuna dair delil dosya kapsamında bulunmamaktadır. Dolayısı ile ticaret unvanına dayalı hak itirazına cevaz verecek koşulların somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/02/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.