Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/160 E. 2022/381 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/160 Esas – 2022/381
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/160
KARAR NO : 2022/381

DAVA : Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 24/05/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin Anatomi alanında uzman doktor olarak Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesinde görevine devam etmekte olup, aynı zamanda Tıpta Uzmanlık Sınavına hazırlanan öğrenciler için … konu anlatımlı ve soru bankası kitapları ile … kitaplarını hazırladığını, anılan kitapların basılarak TUS sınavına girecek öğrencilerin kullanımına sunulduğunu, somut olayda … konu anlatımlı ve soru bankası kitapları ile … kitabının Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ nu kapsamında eser olduğu, müvekkilinin anılan eserleri meydana getirmesi nedeni ile eser sahibi olduğunu ve bu nedenlerle mali hakları kullanma yetkisine sahip olduğunu, FSEK 21, 22, 23, 24 ve 25. Maddelerinde mali haklar; işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim hakkı olarak tanımlandığını, aynı kanununun 52. Maddelerinde ise mali hakların devri için bir sözleşmenin yapılması halinde devir edilen tüm hakların tek tek gösterilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, FSEK kapsamında usul ve yasaya uygun telif sözleşmesinin yapılamaması halinde mali hakların devrinin gerçekleşmeyeceğine, bu nedenle de FSEK m. 68 kapsamında telif haklarına tecavüzün oluşacağına karar verildiğini, somut olayda müvekkili ile davalı arasında akdedilen sözleşme ve eki olan etik bildirgede müvekkilinin eser sahibi olduğu kitapların, mali hakların ayrı ayrı belirlendiği ve devredildiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını ve yapılan sözleşme ve ekinin geçerli olmadığını, davalının, müvekkilinin eserini usul ve yasaya aykırı şekilde bastığı, çoğalttığı ve yaydığı sabit olduğundan davalının, FSEK m.68 gereğince, müvekkilinin hak kazanması gereken telif ücretinin 3 katı oranında telif tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, müvekkilinin telif hakkının tecavüze uğradığını, uğradığı tecavüzün kaldırılmasını ve davalının müvekkilinin telif haklarını ihlal etmekten men edilmesi gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı şekilde müvekkilinin fikir eserine karşı yapılan tecavüzün kaldırılmasına ve men’ine, müvekkilinin hak kazanmış olduğu şimdilik 100,00 TL telif tazminatının ve 100.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 15 yılı aşkın süredir TUS’ na yönelik kitaplar yayımlayan, TUS ile ilgili bilimsel toplantı, konferans, seminer ve eğitimler sunan, TUS’la ilgili mevzuatın oluşmasına önemli katkılar sağlayan kuruluş olduğunu, davacının da uzun yıllar boyunca, müvekkil şirket ile imzaladığı sözleşmeler kapsamında FSEK hükümleri uyarınca mali hakları müvekkile ait eserlerin müvekkilinin belirlediği yer ve zamanda seminer, konferans ve eğitim verme formatlarında temsil etme taahhüdünü yerine getirdiğini, yine bazı eserleri meydana getirdiğini, mevcut olan bazılarına da katkıda bulunduğunu, davacı tarafın huzurdaki dava ile müvekkili şirket ile aralarında geçerli bir sözleşme olmadığından bahisle müvekkili şirketten telif tazminatı ve manevi tazminat taleplerinin hiçbir hukuki ve maddi dayanağı olmadığı gibi talepler dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirketin TUS kurslarında eğitmenlik yaptığı süre boyunca kendisi ile telif haklarının devrine ilişkin sözleşmeler yapıldığını, bu sözleşmelere istinaden de eserleri mali hakları süre, yer ve muhteva bakımından sınırlama olmaksızın müvekkiline devredildiğini, hatta ileride meydana getireceği eserlerin mali haklarının devrini de taahhüt ettiğini, davacının sözleşmeler imzaladığını kabul etmekle birlikte dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde sözleşmelerin geçersiz olduğu iddiasında bulunduğunu, davacının kendisinin de taraf olduğu ETİK BİLDİRGE isimli sözleşmenin telif hukuku bakımından geçersiz olduğunu beyan etmiş ancak bunun da kabulünün mümkün olmadığını, eğer sözleşmelerin geçersiz olduğu kabul edilecekse de davacının yıllarca davaya konu kitapların baskılarına ses çıkarmadığından kitaplar davacının rızası ile basıldığından sessiz kalma suretiyle hak kaybı olduğu, davacının eylemlerinin çelişkili davranış yasağı kapsamında olduğu ve himaye edilemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava, FSEK’ den kaynaklanan esere tecavüzün kaldırılması ve men’i, telif ve manevi tazminat istemlerine ibarettir.
Bilindiği gibi 5846 sayılı FSEK’nun 1/B maddesinin ‘a’ bendinde eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder. Buna göre bir fikri ürünün eser sayılabilmesi için iki koşulu birlikte gerçekleştirmesi gereklidir. İlk olarak fikri ürünün sahibinin hususiyetini taşıması, bir başka deyişle kendinden önce ortaya konmuş benzerlerine göre özgün bir niteliğe sahip olması gerekir. İkinci olarak bu fikri ürünün FSEK’nun ikinci ve devamı maddelerinde belirlenen eser kategorilerinden birine dahil edilebilmesi aranmalıdır.
Yasada fikir ve sanat eserlerinin çeşitleri ikinci maddede düzenlenen ilim ve edebiyat eserleri, üçüncü maddede yer verilen musiki eserleri, dördüncü maddede tanımlanan güzel sanat eserleri, beşinci maddede düzenleme bulan sinema eserleri ve son olarak altıncı maddedeki işleme ve derlemeler olarak sayma yöntemiyle belirlenmiş bulunmaktadır.
Yasa eser sahibini bir eseri meydana getiren kişi olarak belirlemiştir. (FSEK md. 8/1) Yasanın 9. maddesinde eser sahiplerinin birden fazla oluşu hallerine yer verilmiştir. Yine eser sahipliği yönünden belirlenen karineler yasanın 11 ve 12. maddelerinde yer almaktadır. Buna göre FSEK 11 uyarınca yayınlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserlerinin aslında eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse aksi kanıtlanıncaya kadar bu eserin sahibi sayılır. Yayımlanmış olan bir eserin sahibi, eser nüshalarında veya aslında mutat olduğu şekilde belirtilmemiş ise bu takdirde eseri yayımlayan, o da belli değilse çoğaltan eser sahibine ait hak ve yetkileri kendi adına kullanabilir.
Eser sahibinin kullanabileceği mali haklar, FSEK 21 ve devamında düzenlenmiştir. Buna göre, mali haklar, FSEK’nun, 21. maddesindeki işleme hakkı, 22. maddesinde düzenlemesini bulan eserin aslı veya kopyalarının herhangi bir şekil veya yöntemle tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli çoğaltma hakkı; 23. maddede belirlenen eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını kiralama, ödünç verme, satışa çıkarma veya diğer yollarla yayma hakkı; 24. maddede doğrudan veya dolaylı olarak bir eserden ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynatmak, göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı; 25. maddedeki işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
FSEK’nun 48.maddesi uyarınca mali haklar süre, yer ve içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız; karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredilebilir. Mali hakların sadece kullanma yetkisi de bir başkasına bırakılabilir.
Manevi haklar ise Yasa’nın 14-17.maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, eser sahibi, eserinin umuma arz ve yayımlanma zamanı ve tarzını belirleme (FSEK md.14); adın belirtilmesi (FSEK md 15); eserde değişiklik yapılmasını men (FSEK md. 16) ve bir kısım eserler yönünden geçerli bulunan zilyed ve malike karşı ileri sürülebilecek eserin aslına ulaşma haklarına sahiptir. Manevi haklar mali hakların aksine, bir başkasına devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Ancak bu hakların kullanılması yetkisi bir başkasına bırakılabilir.
Eser üzerindeki mali ve manevi hakları ihlal edilen kişi, FSEK’nun 66. maddesi uyarınca, tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini (ortadan kaldırılmasını), 69. madde uyarınca muhtemel devam eden tecavüzlerin men’ini (önlenmesini), mali hakların ihlali halinde ayrıca 68. madde uyarınca, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Şüphesiz bir mali hakkı eser sahibinden veya haleflerinden devralan kişi veya kişilerin de bu taleplerde bulunmaları mümkündür.
Yukarıda açıklanan mevzuat ve ortaya konulan ilkeler uyarınca dava dosyası, taraflarca sunulan deliller, iddia ve savunma birlikte değerlendirilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün 22/10/2021 Tarihli müzekkere cevabında:
Bandrol otomasyon sisteminde yapılan sorgulama sonucunda, 978-605-366-996-8 ISBN numarası ile yayınlanan “… SORULARI” adlı kitap için alınan bandrollere ilişkin bandrol talep formu ve taahhütnamesine göre; eser sahibinin Sami Selçuk Biricik olduğu, Prospektus … Soruları isimli kitabın 5. Baskısı için 2000 adet bandrol alındığı, ancak 978-605-4059-12-6 ISBN numarası ile yayınlanan “…” adlı kitap için bandrol otomasyon sisteminde yapılan sorgulama sonucunda herhangi bir kayda rastlanmadığını bildirmiştir.
25/11/2021 tarihli celsede; Davacının sözleşmedeki imzasının kendisine ait olmadığı iddiası bulunduğundan davacı vekilinin müvekkilini bir sonraki celse mahkememizde hazır etmesi için kesin süre verilmesine, hazır edilmediği taktirde imza inkarı iddiasından vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, hazır edildiğinde imza incelemesi için gerekli imza örneklerinin alınmasına, davacıya ait imza örneklerinin bulunduğu eski tarihli tüm resmi belgelerin mahkememize teslim edilmesi veya belge asıllarının bulunduğu kurumların bildirilmesi için taraflara 2 hafta süre verilmesine, belgeler tamamlandığında imza incelemesi için imza örnekleri de alındıktan sonra dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilerek imza incelemesinin yapılmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine dosya sözleşmelerdeki imzalar ile duruşmada alınan imzalar ve çeşitli kurum kuruluşlardan gelen örnek imzaların incelenerek imzaların davacı …’ a ait olup olmadığı hususunda rapor tanzim edilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiş, alınan raporda özetle: “inceleme konusu belgelerde …. M. … ve … adına atılı basit tersimli imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel …’ın eli ürünü olduğu bildirir kanaat raporudur.” belirtilmiştir.
Davalının davacı ile imzaladığı Kesin Sözleşme nüshasını dosyaya sunduğu, sözleşmede “… aldığı mali hakların kullanma salahiyetini de almış olup, eserin umuma arzının şeklini, zamanını, fiyatını ve tarzını belirlemek hususunda yetkilidir. … sözleşmeyle aldığı bu hakları tamamen ya da kısmen 3. Şahıslara devredebilir ve … eser içerisinde dilediği resim, şekil, grafik, tabloları kullanabilir. Bunlara ilişkin mali haklar yalnızca …’ya aittir.” maddesi yer almaktadır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş, somut olayda Adli Tıp Kurumundan alınan raporda imzaların davacıya ait olduğu, davacının imzaladığı sözleşmelerle eserlerin mali haklarının süre, yer ve muhteva bakımından sınırlama olmaksızın davalıya tamamen devrettiği anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 20,40 TL bakiye harcının davacıdan alınarak, hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca reddedilen tecavüzün kaldırılması ve men’i yönünden 15.000,00 TL, maddi tazminat yönünden 100,00 TL, manevi tazminat yönünden 15.000,00 TL olmak üzere toplam 30.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2022