Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/153 E. 2022/92 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/153
KARAR NO : 2022/92

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 18/05/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022
DAVA:
Davacı vekili 18/05/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2019/119793 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin …” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiği, oysa müvekkilinin 2012 yılında kurulmuş bir firma olduğunu, telekomünikasyon ve her türlü iletişim araç ve gereçlerinin, gerek perakende gerekse toptan ticareti ile bakım ve onarımı hizmetlerini sunduklarını, müvekkilinin bu faaliyetlerinde “…” markasını kullandığını, müvekkilinin bu ibareyi 2019/119793 sayısı ile marka başvurusuna konu ettiğini, ancak davalı taraf itirazları sonucunda başvurusunun reddolunduğunu, “Mithink” ibaresinin Türkçe okunuşunda (miting) bir kelime oyunu da içeren (gösteri-yürüyüş) anlamıyla kullanıldığını, gerek vokal olarak gerek anlam olarak gerekse kullanılan şekil ve renkler olarak itirazda listelenen hiçbir markayla en ufak bir benzerlik taşımadığını, itiraz sahibinin dayanak markalarından 2013/77495 sayılı markalarının tamamının düz yazıdan ibaret olduğunu, taraf markalarının bu haliyle karıştırılabilir olmadıklarını, kurum kararında tek esas unsurun “…” olarak alınmasının hatalı olduğunu, kurum kararının dayanaksız olduğunu, davalı markalarının yalnızca iki tanesinde “…” ibaresinin tek başına yer aldığını, diğer davalı markalarında “…” ibaresinin “…” gibi yan ibarelerin bulunduğunu, müvekkili markasında yer alan “…” ibaresinin ilave unsur şeklinde tanımlanmasının hatalı olduğunu, bu ibarenin uyuşmazlık konusu emtialara yönelik bir anlamı olmadığını, davalı görsellerinde turuncu rengin hiç yer dahi almadığını, davalının fiili kullanımlarının esas alınmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin “…” ile başlayan markaların sahibi olduğunu, müvekkili markasının hem ingilizce “sanırım-düşünüyorum” anlamına gelen “…” ibareli kendi markasını, hem “…” anlamına gelen bir zamir ile “i (ben)” ibaresini çağrıştırmaya yönelik olarak oluşturulduğunu, 6/5 kriterlerinin somut olayda meydana gelmediğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya cevap dilekçesi ile verilen kurum kararının yerinde olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin … markalarının sahibi olduğunu, tüm dünyaca bilinen bir teknoloji şirketi olduğunu, müvekkilinin “…”, “”, “…” ibareli markalarını pek çok ülkede tescil ettirdiğini, müvekkili markalarının hemen her ülkede tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkilin dünyanın en büyük üçüncü akıllı telefon üreticisi olduğunu, müvekkilinin …, … vb. ibareli ürünlerini ülkemizde de uzun yıllardan beri satışı ve tanıtımını yaptığını, müvekkilinin bahse konu ürünlerini ülkemizde de uzun yıllardan beri satışı ve tanıtımını sağlamakla birlikte ilk mağazasını da 2018 yılında İstanbulda açtığını, dolayısıyla …”, “…” markaları açısından eskiye dayalı kullanımı bulunduğunu, davacının açıkça kötü niyetli olduğunu, müvekkili markalarından haberdar olduğunu, bizzat müvekkili ürünlerinin satışını gerçekleştirdiğini, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davacının müvekkili markalarını bilmemesinin mümkün olmadığını, dava konusu markanın müvekkili markalarının serisi gibi algılanacağını, yine dava konusu markanın tescilinin, müvekkili markalarının ayırt edici karakterini de sulandıracak nitelikte olduğunu, davacı yanın “i-…” markası ile “…” markasının birbirinin devamı veya bütün markalar olduğunun düşünülmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yanın, müvekkilinin “…” ibaresinin turuncu renkte bir tescili olmadığına ilişkin markaların benzer olmayacağı yönünde iddialarda bulunmuşsa da bu iddialarında kabul edilebilir olmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait 2019/119793 kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 18/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 18/05/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 02/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu 2019/119793 sayılı başvuru kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetlerin tamamı ve 09.sınıftaki “. Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller.”.emtiaları bakımından taraf markaları arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişkinin mevcut olduğu, Bununla birlikte 09. Sınıftaki “Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” malları açısından ise taraf markalarının kapsamlarının benzerlik taşımadıkları, Rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle taraf markalar arasında “…” bağımsız ve ayırt edici unsurunun kullanım biçimlerinden kaynaklı olarak görsel ve işitsel anlamda güçlü bir benzerliğin mevcut olduğu, bu benzerliğin taraf işaretleri arasında iktisadi – idari bir bağ bulunduğu yönünde algı doğmasına yol açabileceği, bu durumun ise benzerliği tespit olunan mal ve hizmetlerde işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini meydana getirebileceği, Davalı yanın “…” markalarının tanınmışlığı ile ilgili işlem dosyasına sunulan delillerin yeterli görülüp görülemeyeceğinin takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte “…” markalarının gerek ülkemizde gerekse de dünya çapında elektrik– elektronik ve teknoloji ürünlerinde tanınmış marka statüsüne haiz olduğu, taraf markaları kapsamında benzer görülen ve görülmeyen 09. Sınıf malların tamamının bahsi geçen kategoride değerlendirilebilecek emtialar oldukları, bu nedenle dava konusu markanın tescilinin, davalı markalarının ayırt edici karakterinden yararlanma, ticari itibarını zedeleme, davacı lehine haksız menfaat temini gibi sonuçları beraberinde getirebileceği, bu nedenle 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda meydana geldiği, Davacı yanın önceki tarihli herhangi bir markasına dayalı olarak işbu dava konusu başvuru açısından müktesep hak karinesinden yararlanamayacağı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 35. sınıftaki “09.sınıf Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. ” mal ve hizmetlerin yer aldığı, itiraza mesnet markaların “…”, “… “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 35. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraf markalarının 09. Sınıftaki emtialar açısından altı çizili vek oyu renk ile gösterilen mallar açısından aynı, aynı tür ya da benzer mahiyetteki elektrikli – elektronik ya teknolojik malları kapsadıkları, keza yine 35. Sınıftaki hizmetlerde de taraf markalarının kapsamları arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişkinin mevcut olduğu, bahsi geçen mal ve hizmetler açısından taraf markalarının benzer tüketici gruplarına hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, benzer satış noktaları ile tüketiciye ulaştıkları değerlendirilmektedir. Bununla birlikte başvuruda 09. Sınıfta yer alan bir kısım emtia bakımından, taraf markalarının kapsamları itibariyle herhangi bir benzerlik ilişkisi kurulamamıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu başvuru incelendiğinde, “…” şeklindeki başvurunun siyah bir fon üzerinde turuncu renkte yuvarlak bir logo içerisine yerleştirilmiş “…” ibaresi ve bu ibarenin yanına “i” harfi yine turuncu renkte olacak şekilde yazılmış “…” kelimesinin yer aldığı, “…” kelimesinin ingilizce “düşünmek, fikir, düşünce” anlamlarına gelen bir kelime olduğu, “…” ibaresinin ise bilinen bir anlamı bulunmayan, yazıldığı gibi okunan tek heceli bir kelime olduğu, markanın bir bütün olarak tüketici nezdinde bir algı oluşturacağı sonucuna varılmıştır. 
Davalı yanın ret gerekçesi markaları ise … şeklinde düz yazı, “…” ibaresinin karakteristik olarak yazımı ve yine “… ….” ibarelerinden oluşan markalar oldukları, anılan markaların tamamında “…” ibaresinin münhasır esas unsur olarak kullanıldığı, ek sözcük unsurlarının yer aldığı markalardaki bu sözcük unsurlarının “ …” gibi ticaret hayatında yaygın kullanımları bulunan, ayırt edici vasfı oldukça zayıf veyahut hiç olmayan ibareler oldukları, bu haliyle davalı yanın “…” ibaresini içerir şekilde oluşturduğu seri markalarının mevcut olduğu sonucuna varılmıştır.                                           
Somut olayda dava konusu başvuru “…” şeklinde olup marka içerisinde birbirinden bağımsız iki ayrı sözcük unsuru bulunmaktadır. Her iki unsur da marka içerisinde bağımsız olarak vurgulanırken “…” ibaresinin turuncu renkli bir logo içerisinde ayrı yazımı ile sanki bir üst marka/asıl marka algısıyla konumlandırılmış olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar benzer bir görsel kompozisyon davalı markalarında mevcut değil ise de sözcük ve şekil unsurlarından oluşan markalarda, tüketici algısında sözcük unsurunun daha ön planda olmasının temelinde, tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade etme eğilimi yer almaktadır. Nitekim bu durum doktrinde söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi olarak kabul edilmiş bir ilkedir. Bu haliyle dava konusu markanın da tüketici tarafından ilk andaki algısı ve bu algının üçüncü kişilere aktarımı “…” şeklinde olacak, tüketici her durum ve koşulda markayı görgüye dayalı algılayamayacağı sonucuna varılmıştır.
Davalı markaları ise yine “…”, “… ” gibi şekillerde algılanıp telaffuz edilecek, markaların bir bütün olarak bu şekildeki tanıtımlarında tüketicinin aklında kalan unsurun “…” ibaresinin kendisi olacağı değerlendirilmektedir. Her ne kadar “…” sesi tek hece ve iki harften oluşan kısa bir sözcük markası ise de her iki taraf markasında da bu ibarenin birebir aynı şekilde ve ön ses olarak kullanıldığı, “…” ibaresinin yanında kullanılan ek sözcüklerin “…” kelimesi ile birlikte bütünsel bir anlam oluşturarak, anılan ibarenin bağımsız karakterini yitirmesine yol açmadığı, ayrıca markaların başlangıç seslerini oluşturan ibarelerin normal şartlarda tüketicinin daha fazla dikkat edeceği kısımlar oldukları da gözetildiğinde, dava konusu marka ile aynı ya da benzer mal ve hizmetler karşı karşıya kalan tüketicinin, “…+sözcük” şeklinde oluşturulmuş dava konusu markayı da davalı tarafın aynı sistematik ile yaratılmış markalarının devamı, serisi olarak algılama, aynı iktisadi kaynağın piyasaya sürdüğü bir ürün ya da hizmetin ticari ismi gibi görme ihtimali kuvvetle muhtemel olacaktır. Zira “…” ibaresi anlamlı bir kelime olmadığı gibi davalı yanın “…” ibaresi etrafında yarattığı birden fazla markasının var oluşu karşısında tüketicinin bu yönde bir algı edinerek tercihlerini somutlaştırması mümkündür. Nitekim ilgili tüketici, söz konusu markalar arasındaki belirli farkları algılamaya muktedir olsa bile, yukarıda anılanlar ışığında ve markaların kapsamındaki malların benzerlik düzeyi karşısında, markalar arasında ciddi bir bağlantı kurma olasılığı bulunmaktadır. Zira her iki markada da “…” ibaresi ortak unsur olup bu durum işaretler arasında görsel ve işitsel benzerlikler oluşturduğu gibi her iki taraf markasında da markalardaki sair ek unsurların yeterli ayırt edicilik sağlamadığına kanaat getirilmiştir.
Taraf markaları bütünsel anlamda birbirleri ile güçlü bir benzerlik taşımakta olup davacı markaları ile bir şekilde karşılaşmış, markayı duymuş, görmüş, tecrübe etmiş bir tüketici, sonraki tarihli dava konusu markayla, benzerliği tespit olunan mal ya da hizmetlerde karşı karşıya kaldığında, işaretler arasındaki bu yüksek düzeyli benzerlik nedeniyle bir ilişki kuracağı ve markaları aynı iktisadi kaynağın yarattığı yeni bir marka olarak algılaması kuvvetle muhtemeldir. Zira işaretler arasında gerek görsel, gerek kavramsal gerek işitsel açıdan potansiyel müşterinin bakış açısından benzerlik bulunmaktadır. Kaldı ki davalı yanın işlem dosyasında mevcut iddiaları arasında yer alan bilgilerden davalının “…” markalarının, ilgili pazardaki fiili kullanımının da “…” şeklinde olduğu gözetildiğinde, tüketicinin bu kullanımı bildiği bir durumda, dava konusu markayı, davalı markalarından farklı bir marka olarak algılama ihtimali de ortada kalkacağı sonucuna varılmıştır.
Netice olarak taraf markalarının 35. Sınıf hizmetlerin tamamı ve 09.sınıftaki “Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları.. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller.” emtiaları bakımından aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişki içerisinde  oldukları, veya hizmetler arasındaki benzerlik düzeyinin bu denli yüksek olduğu bir durumda, tüketicinin, işaretler arasında iktisadi veyahut idari anlamda bir yanılgı yaşamamaları açısından işaretler arasındaki farklılıkların çok daha somut olması gerektiği, halbuki somut uyuşmazlıkta taraf markaları arassında bu çerçevede bir farklılık bulunmadığı, tüketicinin dava konusu markayı, davalı markalarının bir serisi olarak algılayabileceği, bu haliyle tüketicinin taraf markalarını benzer olarak yorumlama ve markalar arasında bir ticari ilişki kurma ihtimalinin yüksek olacağı, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ilgili tüketicilerin karşılaştığı iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yer aldığı, taraf markaları arasındaki benzerliğin tüketicinin bu bağlantıyı kurmasına neden olacak düzeyde oluşu nedeniyle somut uyuşmazlıkta iltibas ihtimalinin mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte başvuruda yer alan “Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” malları açısından ise taraf markaları arasında SMK m. 6/1 kapsamında doğrudan bir emtia ilişkisi tespit edilemediğinden karıştırılma ihtimalinin de mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
YİDK Karar Gerekçelerinden Bir Diğeri Olmasından Ötürü Davalı Yan Markasının Tanınmışlık İddialarının Değerlendirilmesi:
Mevzuatımızda markaların tanınmışlık düzeyiyle ilgili tescil engeli bakımından “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Söz konusu düzenleme ile birlikte önceki markanın tanınmış olması halinde aynı veya benzer mal veya hizmet gruplar ının yanı s ıra farklı mal veya hizmetlerde de korunabileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu tescil engeli kapsamında, koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve düzenlemede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle, markanın tanınmışlığı ve anılan şartlardan en az birinin varlığı söz konusu tescil engelinin ortaya çıkması açısından bir zorunluluktur.
Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanmasının esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi kavramı markanın tanınmışlığından haksız yararlanılması kavramı ile yakın bağlantılı olup bu iki şartın çoğu kez örtüştüğü kabul edilmektedir. Genel ayrım olarak, tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi genellikle tanınmış markanın olumsuz imaj yükletilmesi tehlikesiyle karşılaştığı durumlara ilişkin olup bu hususun tanınmış marka sahibi tarafından ispatlanması gerekir. Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin(sulandırılma)tanınmış markanın aynısının veya benzerinin kullanıldığı her durumda söz konusu olacağı sonucuna varılması söz konusu değildir. Ayırt edici karakterin zedelenmesinin, sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın reklam değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca markaların ilgili olduğu mal ve hizmetler birbirine ne kadar yakınsa ayırt edici karakterin zedelenmesinin de o kadar olası olduğu vurgulanmaktadır. Tanınmış markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması halinde markanın ayırt edici karakterinin zarar görmesi olasılığı artmakta, markalar arasındaki benzerlik azaldıkça, bu tehlike de azalmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere bu hallerden her birisinin aynı anda mevcudiyeti mecbur olmayıp bunlardan herhangi birisinin varlığının maddenin uygulanabilirliği açısından yeterli olduğu kabul edilmektedir. Toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş tescilli bir markanın aynısını ya da benzerini benzer ya da farklı bir mal veya hizmette tescil ettirmek isteyen kişinin tescil başvurusu, ancak “tescil ettirmek istediği markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle kendisine haksız bir yarar sağlayabilecek markanı itibarına bir zarar verebilecek veya ayırt edici karakterini zedeleyebilecek” ise engellenebilir. Zira bir markanın tescili ile maksat, bir  başka markanın şöhretini sömürmek veya en azından yararlanmak ise ya da böyle bir tescil o markanın reklam gücünü veya işletme ile olan bağlılığını zayıflatacak mahiyette ise, tescilinin engellenmesi mümkündür. Dolayısıyla davalı markasının varlığının, davacının tanınmış markasının itibarına ve ayırt edicilik düzeyine zarar verme, bu markadan imaj transfer etme ve böylelikle haksız yarar sağlama veya davacı markasının zaman içerisinde ayırt ediciliğinin giderek azalması sonucunu meydana getirme ihtimalinin var olup olmadığının da uyuşmazlıkta tartışılması gerekmektedir.
Öğretide bu durumun markanın sulandırılması olarak tanımlandığı, başka bir ifadeyle tanınmış marka görüldüğünde, tüketicilerin aklına eskiden refleks halinde tek bir işletme gelirken, bu markanın benzerlerinin çeşitli şekillerdeki tescillerinin, büyük emek, çaba, zaman ve masrafla tanınmış hale getirilen markanın işlevlerini (ayırt edicilik, garanti, reklam, iletişim) zaafa uğratabilecek düzeyde olduğu düşünülmektedir. Bu durum gerek yurtdışında gerekse de ülkemizde pek çok ofis ve yargı kararlarına da konu olmuştur. Örneğin EUIPO 3. Temyiz Kurulu “…markası ile ilgili verdiği bir kararda sulandırma hallerinden markanın ayırt edici karakterinin zarar görmesini, önceki markanın ayırt edici karakterini azalmasını, sonraki kullanımın, önceki markanın, tescilli olduğu mal/hizmetler bakımından, ilgili kesimin ilgisini çekmek ve ilgili kesmi, bu mal/hizmetlere yönlendirmek bakımından daha az etkili hale gelmesi olarak tanımlamıştır. Somut olayda davalı yanın işlem dosyası kapsamında ulusal ve uluslararası tescillerine ilişkin kayıtları, müvekkili markaları ile ilgili olarak Google arama motorunda yapılan arama sonuçlarını, müvekkili markasının tanıtımına yönelik internet sitesi görsellerini, müvekkili markaları altında satışa konu edilen elektronik – teknolojik ürünleri, müvekkili markaları ile ilgili çıkan gerek yurtiçi gerek yurtdışı kaynaklı haber içeriklerini, müvekkili markalarının aldığı ödüllere ilişkin bilgileri, müvekkili mağazalarına ait görselleri, kurum tarafından daha evvel verilmiş karar örneklerini sunduğu, sunulan bu delillerin normal koşullarda SMK m. 6/5 kapsamındaki tanınmışlığın kabulü için yeterli görülüp görülemeyeceğinin takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte çok tanınmış, dünyaca bilinen ve ülkemizde de aynı doğrultuda imaja sahip markalar açısından tanınmışlığın her somut olayda çok sayıda delil/belge ile ortaya konulmasının gerekli olmaması gerektiği, başka bir deyimle günümüzde dünya çapında faaliyet gösteren ve bilinen bazı markalar açısından bu markaların, kendi sektörlerindeki bilinirliğinin tartışılması veya her somut olayda ayrıca ispatlanmasına gerek olmayacağı düşünülmektedir. Söz gelimi “….” markasının perakendecilik hizmetleri sektöründeki tanınmışlığı gibi tanınmışlıklar, ulusal ya da uluslararası düzeyde hemen her kesim tüketicinin hayatının bir noktasında mutlaka deneyimlediği veya karşı karşıya kaldığı markalar olmaları nedeniyle tartışmasız nitelikte olan markalardır. Dolayısıyla bu tür markaların kendi sektörlerindeki bilinirliğini her somut olayda ortaya koymalarının marka sahibi için gereksiz bir iş yükü olduğu düşünülmekle birlikte, anılan markaların tanınmışlıklarının bulunduğu sektörlerden farklı mal ve hizmet sınıflarında da her hal ve koşulda korunabilir olarak yorumlanıp yorumlanmayacaklarının ise her somut olayda ayrıca ortaya konulması gerekmektedir.
Dosya kapsamında ise taraf markaları kapsamında benzer görülen ve görülmeyen 09. Sınıftaki emtiaların tamamın teknolojik, elektronik ve elektrik içerikli ürünler olup yine akıllı giysiler, akıllı gözlükler, akıllı saatlar, akıllı telefonlar vb. elektronik ürünlerin tamamının da bu grupta yer aldığı, dolayısıyla ilgili hizmetlerin davalı yanın çok tanınmış “…” markaları kapsamındaki mal ve hizmetler ile de ilişkilendirilebilir nitelikte emtialar oldukları, tüketicinin taraf markaları kapsamında benzer görülmeyen “Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” malları üzerinde dava konusu markayı gördüğünde, bu markayı taşıyan ürünlerin de davalıya ait olduğunu düşünebileceği, dava konusu markada “…” ibaresinin turuncu renkte bir logoda kullanılmış olunmasının da bu kullanımın davalı taraf fiili kullanımlarında, mağazalarda mevcut bir kullanımı biçimi olduğu görüldüğünden, tüketicinin dava konusu markanın, davalı markalarından esinlenilerek yaratıldığı yönünde bir algı edinebileceği, bu tür markaların tesciline izin verilmesinin zaman içerisinde orijinal markanın ayırt ediciliğinin giderek zayıflama, benzer ticari isimler taşıyan çok sayıda işletmenin ilgili piyasada var olması sonucunu meydana getirebileceği, bu nedenlerle davalı markalarının tanınmışlığından yararlanma amacı taşıdığı görülen öğeler içerir şekilde oluşturulmuş dava konusu markan ın, farklı şekillerde meydana getirilmesi de mümkünken davalı markaları ile benzer şekilde oluşturulmuş olmasından kaynaklı olarak somut olayda gerek benzerliği tespit olunan 09. Sınıf emtialar gerekse de farklı görülen 09. Sınıf emtiaların tamamı bakımından SMK m. 6/5 koşullarının oluşması sonucunu doğurabileceği, bu durumun zamanla davacı markalarının ayırt ediciliğinin sulanmasın, sonraki markanın haksız bir ticari menfaat temin etmesi, sonraki markanın davalı markalarının piyasada oluşturduğu güvenden faydalanması gibi sonuçları da beraberinde getirmesinin mümkün olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı Yanın Müktesep Hak ve Seri Marka Sahipliği İddialarının Değerlendirilmesi:
Yargıtay kararlarında kazanılmış hak sağlayan önceki markaların belirlenmesi yönünden bazı ölçütler getirilmiş ve getirilen bu kriterler güncel kararlarda da geçerliliğini korumuştur. Buna göre; Öncelikle kazanılmış hak sağlayan markanın tescilli olması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. (Bkz aynı doğrultuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/9248 E., 2018/2132 K.) İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan sonraki başvuruda kazanılmış hak sağlayan markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması gerekmektedir. Zira önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise bu artık yeni bir marka başvurusu olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilemez. ( Bkz aynı doğrultuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/11384 E., 2018/3260 K) . Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi zorunludur.
Görüleceği üzere müktesep hak iddiasının temel sebebi her şeyden evvel markanın taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığının kabul edilmiş olunmasıdır. Bununla birlikte Yüksek Mahkemenin güncel içtihatlarında müktesep hakkın varlığı için, önceki dayanak markanın fiili kullanımının varlığının da aranılması gerektiğini istikrarlı bir şekilde vurgulamakta olduğu bilinmektedir
Davacının tescilli markaları incelendiğinde, davacı yanın, dava konusu marka başvurusundan önceki tarihli olarak “…” esas unsuruna haiz tescilli markalarının mevcut olduğu görülmekle birlikte “… Orginal Accossories” ve “… Orginal Accossories” şeklindeki görsellere haiz bu markaların dava konusu marka başvurusundan tamamen farklı mahiyette bir algı yaratmasından ötürü, dava konusu başvuruya müktesep olarak değerlendirilebilecek işaretler olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/03/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.