Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/152 E. 2022/59 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/152
KARAR NO : 2022/59

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2021
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022
DAVA:
Davacı vekili 17/05/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. Sayılı ve “…”, “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının adına tescilli markalar ile sigara, nargile tütünü başta olmak üzere üst kalitede her türlü tütün ve tütün ürünlerini üreten ve dünyanın pek çok ülkesinde piyasaya arz eden çok uluslu, sektöründe tanınmış bir firma olduğunu, … ibaresinin tütün ve tütün mamullerinde kullanılması zorunlu bir ibare olmadığını, itiraz edilen markada … ibaresinden önce gelen Türkçede “için” anlamına gelen “…” ibaresinin itiraz olunan markayı davacının markalarından farklılaştırmadığını, ayırt ediciliği … ibaresi ile sağlandığını, markaların esas unsurunun … olduğunu, Türkpatent sicilinde … işaretinin 34.sınıf için hiç kimse tarafından tescil edilmediğini, bunun da … kelimesinin 34.sınıf için herkesin kullanımına açık bir işaret olmadığını, ayırt ediciliğinin güçlü olduğunu, Türkpatent sicilinde … ibaresi ile başlayan birçok markanın …. 34.sınıf mallar için tescilli olduğunu, hal böyle iken … işaretinin itiraz olunan markanın bütünlüğü içinde de değerlendirildiğinde … işaretinin ayırt edici olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığını, dava konusu markanın özel bir yazı kaligrafisi ile yazılmadığını, herhangi bir şekil unsuru da içermediğini, hal böyleyken davacının …, … markaları ile itiraz olunan … markasının benzer olduğunu, dava konusu markanın davacının markaları gibi 34.sınıfa dahil mallarda tescil edilmek istendiğini, karşılaştırılan markaların ayırt edilemeyecek derecede benzerliğinin karıştırılma ihtimalini beraberinde getirdiğini, davalı şirketin amacının esasen … ve dahi markalarını adına tescil ettirmek istediğini, örneğin 2020/20674 numara ile XS … marka başvurusuna yapılan ilk itirazın da davalı idare tarafından kabul edildiğini, marka başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu, davalı firmanın davacı markaları etrafında dolanmakta, aynı ya da ayırt edilemeyecek işaretleri adına tescil ettirmek üzere başvurular yapmakta olduğunu, davalının marka başvurularına davacı adına yapılan itirazların ve ayrıca dünyanın diğer ülkelerindeki marka başvurularına yapılan itirazların kabul edilmiş olup kötü niyet açısından bu kararların dikkate alınması gerektiğini, davalı şirketin Türk pazarına girme hazırlığında olan davacının ve başkaca 3. kişilerin başka ülkelerde hak sahibi olduğu bir kısım markalarını adına tescil ettirme gayretine girdiğini, başvuru sahibinin bu yolla öncelikli hak sahibi olan davacının ticaretine engel olma, pazarından haksız yarar elde etme amacıyla hareket ettiğini, … … markasını adına tescil ettirerek davacının öncelikle üstün hak sahibi olduğu … ve … markaları arasına sızmak, bu markaların gücünden haksız fayda sağlamak istediğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında önemli bir ilkenin markanın bütünü itibariyle nazara alınması olduğunu, markanın münferit unsurlarından ziyade markanın bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimin dikkate alınması gerektiğini, davaya konu davalının başvuru markası ile davacının iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve işaretleri yan yana karşılaştırma imkânı olmayan kişinin zihnindeki intibaın davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, söz konusu iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığı gibi markaların karıştırılma ihtimallerinin de bulunmadığını, markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesinin markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendirerek ve nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütün itibariyle hedef tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etkinin dikkate alınarak yapılması gerektiğini, davalı markasının … … ibaresini bir bütün halinde bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullandığını, markanın bütün itibarıyla bıraktığı etki esas olduğundan parçalara bölünerek inceleme yapılmasının mümkün olmadığını, ortalama tüketicilerin bu ibareyi yapay parçalara bölerek içinden sadece … ibaresini seçip aynı zamanda bu ibareyi ön plana çıkarmasının makul ve beklenebilir olmadığını, markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla belirgin biçimde farklılaştığını, başvuru markasının … … ibareleri ile kullanılan harfler ile tamamen spesifik hale getirilmiş ve ayırt ediciliği tamamen sağlanmış olduğunu ve ortalama tüketici nezdinde bütün halde bıraktığı izlenim bakımından farklılaştığını, SMK 6/5 maddesi gereğince bir başvurunun reddedilmesi için itiraza mesnet markanın ülkemizde tanınmış bir marka haline geldiğinin kanıtlanması ve bu tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya söz konusu markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi tehlikesinin doğabileceğinin ortaya konulması gerektiğini, iddia eden tarafın bu iddiayı ispata yeterli ve gerekli olan delilleri ileri sürmek zorunda olduğunu, buradan hareketle itiraz sahibinin yukarıda sayılan durumların olayların olağan akışı içinde öngörülebilir olması bakımından gerçekleşmesi muhtemel olduğunu ortaya koymak durumunda olduğunu, somut olay açısından madde hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açabileceği yönünde bir kanaat oluşmadığını, tanınmışlık gerekçesine dayalı itirazın da haklı görülmediğini, davacı vekilinin başvurunun kötü niyetli olduğunu iddia ettiğini ancak başvurunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği yönünde davacı yanca itiraz aşamasında yeterli delil sunulmadığından ve benzerlik iddiasının da kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli bir sebep olamayacağından bu iddiaya da itibar etmemek gerektiğini, itiraz sahibinin markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında kötü niyet gerekçeli itirazın da haklı bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 17/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 17/05/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 07/01/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…. ve … ibareli davacı markaları ile … sayılı … … ibareli davalı marka başvurusu arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı, davacının m.6/3 kapsamında eskiye dayalı kullanım ve m.6/6 kapsamında diğer fikri haklar ve kişi hakları iddialarının ispatlanamadığı, davacının m.6/9 kapsamında kötü niyet iddialarının takdirinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu….” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 34.sınıftaki “34.sınıf: Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar.Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar.Kibritler.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise 2017/112611, 2017/110562 Sayılı ve “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 34. sınıftaki “Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kâğıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar. Kibritler.” hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 34. sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Somut olayda davacı markaları … kelimesi etrafında türetilmiş … ve … şeklinde seri markalardır. “…” ibaresinin Türkçe’de “için” anlamına geldiği, bütün itibariyle “… için” anlamına geldiği sonucuna varılmıştır. Markalarda yer alan “…” ibaresini ortak ayırt edici unsur olarak bağımsız şekilde içerdiği ve benzer olduğu, markalardaki ilave unsurların benzerliği ortadan kaldırmadığı, ayrıca markaların başvuru kapsamında aynı/ aynı tür malların bulunduğu, bu nedenle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine varılmıştır. (Emsal Y.11. H.D 10.04.2019 tarih 2018/961 esas 2019/2850 karar)
Yukarıda yer alan açıklamalar ve markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan yeterli farklılaşmanın sağlanmadığı, somut olayda karşılaştırılan işaretlerin 6769 sayılı SMK’nun 6/1maddesi anlamında iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu ve aralarında karıştırma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/3 Maddesi Açısından Değerlendirme:
Davacının itiraz gerekçelerinden bir diğer olan düzenleme m.6/3: “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.”şeklindedir. Bu düzenleme kapsamında bir tescil engelinden söz edebilmek için itiraz eden tarafın, itiraz ettiği başvurunun aynısı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini, itiraza konu başvurunun başvuru tarihinden önce itiraz edilen mal/hizmetlerde (tescilsiz)marka olarak kullandığını veya ticaret hayatında bir şekilde (iş evrakında, tabelasında, faturasında)kullandığını ispat etmesi gerekmektedir. Burada esas dikkate alınacak nokta, markalar arasındaki benzerliğin çok yüksek düzeyde gerçekleşmiş olmasıdır. Somut olayda taraf markaları arasında benzerliğin olmadığı kanaatlerimiz yanında, dosya kapsamı incelendiğinde de, dava konusu marka başvurusunun eşya listesinde yer alan mallar/hizmetler ile aynı/benzer mal veya hizmetler için davacının, “… …” ibareli başvurunun başvuru tarihinden önce bu ibarenin aynısı veya benzeri için tescilsiz şekilde ticari bir kullanımı olduğu yönünde bir bilgi veya belge sunulmadığı sonucuna varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/6 Maddesi Açısından Değerlendirme:
Davacının itiraz gerekçelerinden bir diğeri olan düzenleme m.6/6: “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”şeklindedir. Dava konusu markanın “… …” kelimesinden oluşması ve davacının ticaret unvanının “…” olması ve bu iki ibarenin birbirleriyle benzerlik taşımaması sebebiyle SMK’nın 6/6. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi heyeti dava konusu marka ile itiraza mesnet davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açıdan benzerlik bulunduğu ayrıca markaların başvuru kapsamında aynı/ aynı tür malların bulunduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 3.451,55 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/02/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 127,10.-TL
Posta Masrafı 74,45.-TL
Bilirkişi Ücreti 3.250,00.-TL
Toplam 3.451,55-TL