Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/150 E. 2021/395 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/150 Esas – 2021/395
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/150
KARAR NO : 2021/395

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 12/05/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

DAVA:
Davacı vekili 12/05/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “mom …”, “…’a sor al …”, “… moda uzmanı …”, “… bianca”, “… love forever”, “… benim tarzım”, “…”, “… kızı …”, “… girls …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının 1999 yılına uzanan … markalı tescilli markaları olduğunu, … markasının yanı sıra “…” vs. gibi … asli unsurunu teşkil etmek suretiyle başkaca eklerle yapılan birçok markanın da sahibi olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından davacının … markasının tanınmış marka olduğuna dair karar verildiğini, davalı tarafından başvurusu yapılan “…” markasının davacı markalarına benzerlik, karıştırılma ihtimali, haksız rekabet, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçesiyle itiraz edildiğini, itirazların YİDK tarafından reddedildiğini, markaların benzer görülmediğini, davacının … ibaresini standart kullanım dışına çıkararak markalaştırmasının “pamuk” anlamını geri planda bıraktığını, herkes tarafından bu kullanımın herkes tarafından bilinen ve tanınan bir marka haline geldiğini, ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış marka statüsünde olduğunu, bu durumun gerek davalı Kurum kararları gerekse WIPO kaydı, gerekse mahkeme ilamı ile ispatlanabilir olduğunu, dava konusu “…” markasının davacının markasının bu tanınmışlığından haksız menfaat elde edeceğini, zira bu markanın da davacı markaları gibi 25. sınıf mallarda tescil edilmek istendiğini, dava konusu markadaki … unsurunun asli unsur olduğunu ve davacıya ait marka olan … şeklinde telaffuz edildiğini, zihinsel çağrışım açısından davacı şirket ile bağdaştırılacağını, davaya konu edilen ibarenin ayırt edici özelliğinin bulunmadığını, davacının seri markalarından biri olarak algılanacağını, görsel ve fonetik ayırt ediciliğinin de bulunmadığını, davacı markasının tanınmış markası statüsünde olması sebebiyle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin yüksek olacağını,bunun yanında … ibaresinin davacı şirketin ticari unvanı olduğunu ve 6769 s.SMK 6/6.maddesi kapsamında korunması gerektiğini, … ibaresini içeren birçok markaya karşı alınan mahkeme kararlarının olduğunu, bu kararlarda … markasının korunduğunu, ihlale sebebiyet veren markaların ise sicilden terkin edildiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle;Karşılaştırılan ibarelerin karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olmadığını, benzerlik değerlendirmesinin markanın bütüncül algısı üzerinden yapılması gerektiğini, karıştırılma ihtimali yaratacağı iddia edilen “…” ibaresinin YİDK kararında da belirtildiği üzere “pamuk/pamuklu” anlamına geldiğini ve çekişme konusu 25.sınıf “bornozlar” emtiası bakımından doğrudan tanımlayıcı bir ibare olduğunu, dolayısıyla 5/1-c hükmü anlamında çekişmeli “bornozlar” emtiasında marka olarak tescil edilemeyecek ve tek bir kişinin tekeline bırakılamayacak işaretlerden olduğunu, bu işaretin marka algısına herhangi bir etkisinin de söz konusu olmayacağını, ibarenin bu yönü dikkate alındığında her görüldüğünde veya duyulduğunda davacı firmayı akla getirmesinin olanaksız olduğu gibi bu ibarenin içinde yer aldığı işaretlerde yapılan ufak bazı eklemeler veya değişikliklerin genel görünümü kolaylıkla farklılaştırabildiğini, “…” markasının bir bütün olarak değerlendirilmesi ve “tur” ve “…” ibarelerinin bir araya getirilmesi yolu ile oluşturulmuş özgün bir ibare olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu yönüyle başvuru konusu markaya yeterli ayırt edicilik katıldığını, başvuru markası bu şekli ile bir bütün olarak “…” şeklinde olup genel görünüm ve dizaynı itibariyle davacı markalarından tamamen farklılaşmış olduğunu, YİDK kararının yerinde olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının “tur” ve “…” unsurlarından oluşan markasının davacı markalarına görsel, işitsel veya anlamsal olarak benzerliğinin bulunmadığını, davalı markasının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, hecelere / kelimelere bölünmemesi gerektiğini, esas koruma altına alınmak istenenin … ibaresi değil bir bütün olarak “…” + şekil unsurlarının bütünü olduğunu, her iki tarafa ait markaların kulakta bıraktığı izin birbirinden bütünüyle farklı olduğunu, kelimenin tanımlayıcı anlama sahip olması durumunda kavramsal benzerliğin ortaya çıkmayacağını, korunabilir nitelikte olmayan işaretlerin karıştırılma ihtimaline gerekçe teşkil etmeyeceğini, bu çerçevede davalı şirkete ait markada yer alan “…” sözcüğünün İngilizcede pamuk pamuklu anlamına geldiğini bu anlamı itibarıyla tescil edilmek istenen “bornoz” emtiası bakımından cins,çeşit,vasıf, fonksiyon bildiren tanımlayıcı sözcük olmasının yanı sıra herkes tarafından yaygın olarak kullanılan bir ibare olup ilgili tüketici kesimince kolaylıkla anında kavranabilir bir sözcük olması nedeniyle karıştırılma ihtimaline gerekçe teşkil etmeyeceğini, davacı şirkete ait … markalarının da tekstil grubuna ait emtialarda ayırt edicilik gücünün düşük / zayıf bir marka olduğunu kabul etmek gerektiğini, bu anlamda zayıf markalar gerekçe gösterilerek yapılan itirazlarda markalar arasında bütünsel olarak ortaya çıkan algı bakımından çok üst düzeyde benzerlik bulunmadığı sürece markaların birbirileri ile karıştırılabilecek derecede benzer markalar olarak kabul edilmeyeceğini, diğer bir anlatımla ayırt edici niteliği düşük bir unsurun markalarda ortak olarak yer almasının karıştırılma ihtimaline yol açmayacağını, davacının ayırt ediciliği düşük bir ibareyi marka olarak seçerek zayıf marka olmayı göze aldığını kabul etmesi gerektiğini, davalı başvurusunun direkt … değil “…” kelimesi başına eklenerek “tur” hecesi ile birlikte “…” şeklinde olduğunu, ilk sözcüklerin ilk hecelerin ortalama tüketiciler tarafından daha fazla dikkate alındığını, algılamanın markanın başındaki kelimelere göre yapıldığını, davacıya ait markaların 25.sınıfta birtakım emtialarda tescilli olsa dahi “bornoz” emtiası ile davacı markalarının tescilli oldukları 25.sınıftaki emtiaların aynı yerlerde satılabilir emtialar olmadığını, bornoz emtiasının banyo tekstil mağazalarında satılmakta olup davacı tarafın … mağazalarında gidildiğinde bulunmayan o mağazalarda satılmayan emtialardan olduğunu, bu nedenle karıştırılma ihtimalinin olmasının mümkün olmadığını, 6769 sayılı Kanun’un 19/2 bendindeki hüküm gereği davacının “bornoz” emtiası bakımından markasını kullandığını ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından mesnet gösterilen markaların hepsinin 5 yıldan uzun bir süredir tescilli olduğunu yani maddede belirtilen süre şartının gerçekleştiğini, bu nedenle davacı tarafın davaya mesnet … unsurlu markalarını hükümsüzlük talep ettiği bornoz emtiasında ve de kanunda belirtilen süreler içerisinde ciddi bir şekilde kullandığını ispat etmesini talep ettiklerini, davalı markasının davacı markalarına benzer olmadığı için davacının tanınmışlık iddialarının yersiz olduğunu tanınmışlık kabul edilse dahi bu tanınmışlığın mağazacılık hizmetlerine ilişkin olduğunu bu tanınmışlığın huzurdaki davada inceleme konusu yapılan bornoz emtiası bakımından davacı tarafa herhangi bir hak sağlamayacağını, tüm bu gerekçelerle 6769 sayılı Kanunun 25. Maddesinin 7. Fıkrasının yollamasıyla aynı kanunun 19. Maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hükümlere göre ileri sürülen kullanmama defi gözetilerek davacı tarafın davaya mesnet gösterdiği … unsurlu markalarını hükümsüzlük talep ettiği bornoz emtiasında ve de kanunda belirtilen süreler içerisinde ciddi bir şekilde kullandığını gösterir delil sunması için süre verilmesini beyan ederek,
davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 15/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 12/05/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 18/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “……kodlu “…” ibareli markakapsamında yer alan “25.sınıf: Bornozlar” ile davacının … ibaresini haiz markalarının kapsamındaki “25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,”emtiasının AYNI / AYNI TÜR OLDUĞU, Dava konusu … kodlu marka kapsamındaki “25.sınıf: Bornozlar” ile davacının … ibaresini haiz markalarının kapsamındaki “35.sınıf:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)emtiasının BENZER olduğu, 3-)Dava konusu marka başvurusu ile davacı şirkete ait itiraza ve davaya gerekçe markaların tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyinin ortalama seviyede olduğu ve marka işaretleri arasında ilgili tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olacak derecede bir benzerliğin bulunmadığı ve markalar arasında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, Davacı markasının tanınmış olduğunun kabulü gerekmekle birlikte, taraf markaları benzer görülmediğinden davacı markasının tanınmış olup olmadığı hususunun somut olaya etkisinin bulunduğundan söz edilemeyeceği, Kötü niyet değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu…” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “mom …”, “…’a sor al …”, “… moda uzmanı …”, “… bianca”, “… love forever”, “… benim tarzım”, “…”, “… kızı …”, “… girls …” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 08/11/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 25.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “mom …”, “…’a sor al …”, “… moda uzmanı …”, “… bianca”, “… love forever”, “… benim tarzım”, “…”, “… kızı …”, “… girls …” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı ve “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 25.sınıftaki “25.SINIF: Bornozlar. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “mom …”, “…’a sor al …”, “… moda uzmanı …”, “… bianca”, “… love forever”, “… benim tarzım”, “…”, “… kızı …”, “… girls …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 44..sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki dava konusu … kodlu marka kapsamındaki “25.sınıf:Bornozlar” ile davacının 2019/25844 mom …, 2019/11939 … moda uzmanı …, 2019/08554 … bianca, 2019/04601 … loveforever, 2018/82172 … benim tarzım, 2019/09444 … kızı …, 2019/09453 … girls … markalarının kapsamındaki “25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,”emtiası aynı /aynı türdür. Dava konusu … kodlu marka kapsamındaki “25.sınıf:Bornozlar” ile davacının 2019/25844 mom …, 2019/11939 … moda uzmanı …, 2019/09444 … kızı …, 2019/09453 … girls kotonmarkalarının kapsamındaki “35.sınıf:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler,mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)emtiası benzerdir. Bu halde,itirazların dayanağı olan düzenleme kapsamında öngörülen “markalar kapsamındaki malların/hizmetlerin aynı/benzer olması” şartının gerçekleşmiş olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “mom …”, “…’a sor al …”, “… moda uzmanı …”, “… bianca”, “… love forever”, “… benim tarzım”, “…”, “… kızı …”, “… girls …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu “…” markanın beyaz zemin üzerine büyük harfle ve siyah renkle yazılmış … kelimesinden oluştuğu, kelimenin yazım tarzı dikkate alındığında bu pamuk figürünün kelimeyi “turc”ve “tton” şeklinde böldüğü, … kelimesinin ilk O harfinin yerine “pamuk figürü” konulduğu, kelimede yer alan C harfinin hem TURC kelimesinin sonundaki C harfi hem de … kelimesinin başındaki C harfi olacak şekilde ortak olarak kullanıldığı görülmektedir. Davacının itirazlara gerekçe markalarının ise “mom …”, “…’a sor al …”, “… moda uzmanı …”, “… bianca”, “… love forever”, “… benim tarzım”, “…”, “… kızı …”, “… girls … şeklinde olduğu görülmektedir.
Beyaz zemin üzerine siyah renkle yazılmış … ibaresi itiraza gerekçe markaların tümünde ortaktır, bunun üstüne BIANCA, … GIRLS, … KIZI, … MODA UZMANI, …’A SOR AL, MOM, LOVE FOREVER gibi yardmcı unsurlar eklenmiştir. “…” ibaresi davacı markalarının ayırt edici unsurudur. Davacının markalarında … kelimesi siyah renk harflerle, O harfleri yerine pamuk çiçeği figürü kullanılmak suretiyle, K ve T harfleri büyük harf, N harfi küçük harf olarak yazılmıştır. Davacının “… benim tarzım” markasının standart yazı karakteri ile yazılmış bir kelime markası olduğu, “… love forever” markasının ise baskın bir şekilde gökkuşağı figürü ve “loveforever” sloganını içerdiği görülmektedir. Davacı markalarının ayırt edici karakteri “…”’dur. Dava konusu marka ise … ibaresinden oluşmaktadır. TURC ve … kelimelerinin birleştirilmesi ile yaratılmış bir kelime olduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar taraf markaları aynı sesleri aynı sırayla içeriyorsa da (*-*-*-… / …) dava konusu markada yer alan diğer seslerin (TURC) markaları birbirinden farklılaştırdığı görülmektedir. Bu anlamda …ve … markaları ele alındığında; “…” ve “…” markalarında da “…” ve “…”sesleri ortak olmasına karşın, dava konusu markadaki diğer sesler olan “TUR” seslerinden kaynaklı bir farklılık olduğundan kelimelerin bütün olarak bıraktıkları izlenim görsel ve sessel anlamda farklı olmaktadır. Davalı markasında yer alan “…” ibaresi İngilizce bir kelime olup “pamuk / pamuklu” anlamına gelmektedir ve Türkçe’de … şeklinde okunmaktadır…. kelimesi, çekişme konusu edilen “bornoz” emtiası için tek başına ayırt edici niteliği olmayan bir kelimedir ve ürünün niteliğini belirtmektedir. Tek başına marka algısı yaratmayan bir ibaredir. Bu anlamda tek başına … kelimesi herhangi bir ticari kaynağı doğrudan akla getirmemektedir. Ancak bu ibareye eklenen kelimeler, ibarede yapılan ufak değişikliklerle kolayca ayırt edicilik kazanabilmektedir. Bu anlamda dava konusu … ibaresi, … kelimesinin başına eklenen TUR hecesi ile ayırt ediciliğin sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Bu açıdan, davalı markasında yer alan “…” kelimesi farklı bir oluşuma sahip olan “…” kelimesinin içerisinde yer alan bir ses durumundadır. Davalı markasının bütün olarak bıraktığı izlenimin davacı markalarından farklı olduğu düşünülmektedir. “…” ibaresi içerisinde yer alan “…” kelimesinin, davacı markalarına herhangi bir gönderme, onlara benzeme, onları hatırlatma amacıyla yer aldığı kanaatine varılmamıştır.
Dava konusu “…” markasında yer alan “…” unsuru, bu başvuruda kimliğini kaybetmiş, farklı bir kelime içerisinde kullanılarak davacı markası “…” dan farklılaşmıştır. Ortalama algı seviyesine sahip tüketici kitlesi tarafından bu markaların benzer olarak algılanmayacağı düşünülmektedir. Markayı hecelerine, harflerine bölerek değil, bütüncül bir yaklaşımla değerlendirme yapmak gereklidir. Yani markayı oluşturan kelimenin bir bütün olarak ele alınması, benzerliğin bu bütünlük ilkesi ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir. Markaları oluşturan kelimelere bir bütün olarak bakıldığında, taraf markaları arasında görsel, işitsel, telaffuz ve kavramsal açılardan da bir benzerlik bulunmadığı ve dava konusu markaların benzer marka olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davalı markasındaki “…” ibaresi ile davacı markalarındaki “…” ibarelerinin ayırt edilmeyi sağlayacak kadar farklı olduğu, taraf markalarının … – … seslerinin ortak olması durumunun bu farklılaşmayı etkilemediği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla bir bütün olarak markalara bakıldığında, dava konusu markalar arasında işitsel, görsel, telaffuz ve kavramsal açıdan bir benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.
İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında önemli bir ilke de, markanın bütünü itibarıyla değerlendirmeye alınmasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 11.05.2011 tarih ve 2011/11-242E., 2011/307 K. Sayılı kararında “Asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. Önemli olan, markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenimdir. Davaya konu markaları karşılaştırdığımızda, ortalama tüketici nezdinde markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketicilerin davalı markası ile davacının markaları arasında bir bağlantı veya çağrışım kurmayacağı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu “…” ibaresinin, davacının “…” ibareli markalarının serisi niteliğinde bir marka olarak algılanmayacağı, markaların sahipleri arasında idari-ekonomik bir bağ olduğunun düşünülmesi ihtimalinin var olmayacağı kanaatine varılmıştır. Zira söz konusu markada davacı markalarına yaklaşma gayretinden ziyade üzerinde kullanılacağı bornoz emtiasının niteliğine bir gönderme olduğu ve dolayısıyla davalının “…” markası ile karşı karıya kalan ortalama veya bilinçli tüketicinin, ilk anda davacının … markalarının aklına gelmeyeceği düşünülmektedir. Davacının … markasının özellikle 25.sınıf ürünler bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğu da göz önüne alındığında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı düşünülmektedir. Bu anlamda,ortalama bilinç düzeyine sahip tüketiciler nezdinde markalar arasında çekişme konusu 25.sınıf “bornoz” emtiası bakımından karıştırılma ihtimali de dahil iltibas ihtimali bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının dava dilekçesinde yer verdiği, hükümsüzlük iddiasının gerekçesi markalar, yukarıda incelenen … unsurlu markalar yanında “…” vs. gibi … asli unsurunu teşkil edenmarkalardır. Bu markalar ile dava konusu … markası arasında, karıştırılma ihtimali de dahil iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/12/2021