Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/145 E. 2022/6 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/145
KARAR NO : 2022/6
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/05/2021
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2022
DAVA:
Davacı vekili 05/05/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin .. sayılı ….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu … sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “… …” ve “… …” markaları ile benzer olduğunu, … sayılı Y İDK kararındaki aksi yönlü değerlendirmenin hatalı olduğunu, müvekkilin 1998 yılından beri online alışveriş sektöründe ülkemizin lider markası olduğunu, müvekkilinin başta … olmak üzere “…” ibaresini taşıyan çok sayıda markasının tescilli olduğunu, dava konusu … … markasındaki “…” ibaresinin de markanın başlangıç kısmında yer alması nedeni ile tüketici tarafından öncelikli olarak algılanacak ve akılda kalacak uunsur olduğunu, Müvekkil şirkete ait … ibareli seri markaların ve özellikle … … VE … … markaları da tıpkı dava konusu markada olduğu gibi … ibaresi ile başladığını, … ibaresinin EV anlamına gelmekte olup her iki markada da … ibaresinden sonra geldiğini, markalardaki ortak unsur olan “…” ibaresinin markasal unsur konumunda olduğunu, markalarda görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin bulunduğunu, tüketicinin … … markasını ilk anda müvekkiline ait bir marka zannedeceğini ve müvekkilinin yeni bir ürün/hizmet gamı oluşturduğunu ve … … markası ile tüketiciye sunduğunu , davaya konu markanın müvekkili markasından tek farkının … ibaresine “…” ibaresinin eklenmesinden ibaret olduğunu, dava konusu markanın da müvekkili markaları kapsamında yer alan 11. Sınıftaki ürünlerde tescil edilmek istenildiğini, gerek davalının gerekse de müvekkilinin ev için dekorasyon malzemeleri ve aydınlatma cihazları sattığını, dava konusu markanın müvekkili şirketin … … VE … … markalarının seri markası konumunda olduğunu, müvekkili markalarının yoğun kullanım sonucunda tanınmış ve yüksek ayırt edicilik kazanmış markalar olduklarını, T/02598 sayılı “…” markasının tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, “…” ibaresini bilen potansiyel müşterilerin içerisinde “…” ibaresi geçen markaların da “…” markası ve müvekkil şirket ile bağlantısını daha ilk görüşte/okuyuşta anlar hale geldiğini, yine müvekkili şirkete ait … VE … HOMA markalarının da müvekkil şirket tarafından oldukça yoğun şekilde kullanılmakta olduğunu, dolayısıyla … … markasının da tüketici nezdinde refleks olarak müvekkil ile ilişkilendirileceği ve müvekkiline ait yeni bir ürün/hizmet gamında kullanılan seri bir marka olarak algılanacağını dava konusu markanın tescilinin müvekkili markalarının ayırt ediciliğine zarar vereceğini, başvurunun tesadüfen tescil edilmiş bir ibare olamayacağını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin küçük ölçekli bir işletme sahibi olarak e-ticaret siteleri üzerinden geniş müşteri portföylerine ulaşabilmek adına birçok e-ticaret sitesi ile satış ortaklığı yaptığını, müvekkili marka başvurusunun, davacı yanın benzerlik iddialarına dayanak markalarından daha önceki tarihli olduğunu, müvekkili markasının kapsamı ile davacı markalarının kapsamlarının birbirlerinden tamamen farklı olduklarını, yine taraf markalarının hitap ettiği müşteri kitlelerinin de farklı olduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ortalama tüketicinin markaları bütün olarak algılayacaklarını, tüketicilerin taraf markalarını ayırt edebileceklerini, şikayetvar.com a gelen bir şikayetten de bu durumun görülebildiğini, müvekkilinin www…com web sitesi üzerinden de satış yaptığını, tüketicinin bu satın alım esnasında ürünleri kimden temin edebildiğini görmekte olduğunu, müvekkilinin yalnızca aydınlatma ürünleri üreticisi ve satıcısı konumunda olduğunu, davacı firmanın tanınmış markası ile ilişkilendirilebilecek, üzerinden ün kazanarak üretim ve satış yapabileceği bir ürünü bulunmadığını, dolayısıyla müvekkilinin davacı firma tanınmışlığından yararlanma ihtimali bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 06/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 05/05/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 03/12/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” …dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan 11.sınıf malların tamamı davacı yanın 2019/80178 sayılı markası kapsamında aynen yer almakta olup davacı yanın sair markaları kapsamında 35. Sınıf 05 alt grubunda aynı malların satışı hizmetleri ile ise benzer olduğundan, emtialar açısından taraf markaları arasında güçlü bir benzerliğin bulunduğu – Bununla birlikte rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler, davacı markasının seri marka yaratma alışkanlığı ile birlikte tanınırlığı ve taraf markalarının oluşturuluş sistematiklerindeki benzerlikler nedeniyle taraf markaları arasında benzerliği tespit olunan mal ve hizmetlerde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olduğu, – Davacı markasının “e-ticaret, internet üzerinden satış hizmetleri, alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” alanında hizmetlerinde tanınır olduğu, bu tanınırlığında, dava konusu markayı taşıyan ürünlerin de satışa konu edilecek oluşu gözetildiğinde taraf markaları arasındaki iltibas ihtimalini kuvvetlendiren bir sonuç yaratabileceği… ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 11.sınıftaki “11 Aydınlatma cihazları (iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri” mal ve hizmetlerin yer aldığı itiraza mesnet markaların … sayılı “….com her şey ayağına gelsin”, “……” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 11, 20, 24, 26, 35sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamında tescili talep edilen 11. Sınıftaki mallar, davacı yanın önceki tarihli markalarından 2019/80178 sayılı markası kapsamında birebir aynı şekilde yer almaktadır. Bununla birlikte davacı yanın sair markaları kapsamında 11. Sınıf mallar doğrudan bulunmamaktadır. Ancak her ne kadar davacı markaları kapsamında 11. Sınıftaki bu emtialar doğrudan yer almamakta ise de davacı yanın muhtelif markaları kapsamında 35. Sınıf 05 alt grubunda, 11. Sınıftaki malların satışına özgülenmiş mallar da yer almaktadır. Dolayısıyla mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa da konu ederek ticari mevkiye çıkartacağı kabul edildiğinden5 mal ile aynı ya da benzer malların satışına yönelik satış hizmetleri arasında benzerlik ilişkisi bulunmaktadır.  .
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “….” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (semantik) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütünsel bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur. Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. Sesçil benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, sesçil benzerlikte de önemli hususun markaların başlangıç kısımları olup fonetik açıdan benzer sesler çıkarılarak okunuş şekli dikkate alınmalıdır. Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Bu çerçevede dava konusu marka incelendiğinde “… …” şeklindeki başvurunun herhangi bir görsel unsur taşımaksızın oluşturulmuş bir sözcük grubu markası olduğu, markadaki ikinci sözcük unsuru olan “…” ibaresinin “ev” anlamına gelen ve ticaret hayatında “ev dekorasyonuna yönelik ürün ve hizmetler” açısından jenerik kullanımı bulunan, başka bir ifadeyle bütünsel ayırt ediciliğe normal koşullarda katkı sağlamayan bir unsur olduğu, markadaki birincil unsurun ise “…” şeklinde bir sözcük olduğu, bu sözcüğü “…” kelimesi ile “ver” fiilinin birleşimi ve yazım kurallarına uygun olarak “ni” hecesinin araya girmesi sonucu “…” kelime kökünden türetilmiş bir ibare olduğu, markadaki asli unsurun bu ibarenin kendisi olduğu değerlendirilmektedir.
Davacı yan markalarına bakıldığında ise uyuşmazlık konusu 11. Sınıf malları doğrudan içerir markasının “… …+ şekil” şeklinde olduğu, markada “…” ibaresinin turuncu renk ile markanın üst kısmında, “…” ibaresinin ise gri renkte ve markanın alt kısmında yazıldığı, yapılan çizgisel bir dokunuşla görselde bir çatı/ev algısı oluşturulmak istenildiği, her ne kadar “…” ibaresinin daha belirgin ve büyük olarak yazılmış ise de bu ibarenin kavramsal niteliği itibariyle ayırt edici ek bir unsur ile birlikte kullanımı durumunda tali konumda değerlendirilmesi gerektiği, bu haliyle markadaki asli unsurun “…” sözcüğü olduğu, davacı yanın 35. Sınıf 05. Alt grubunda 11. Sınıf malların satışını içerir markalarının ise “…” ya da “…” şeklindeki tanınmış nitelikteki markalarını yanı sıra “…” kombinasyonu ile oluşturulmuş bir seri marka zinricinin mevcut olduğu görülmektedir. Bahsi geçen her bir marka benzer bir sistematik ile oluşturulmuş olup bu şekilde ciddi bir seri marka ailesi yaratılmış ve her bir marka bütünsel olarak “…” ibaresi köken alınarak oluşturulmuştur.
Somut olayda davacı yan markalarının “…” kelime köküne eklenen birtakım sözcükler ile oluşturulmuş markalar oldukları, davacının bu sayede bir seri marka ailesi oluşturduğu, “…” ibaresinin “bütünü, tamamı” ifade eden bir zamir olmakla birlikte mal ve hizmet sınıfları açısından ayırt ediciliği güçlü olmasa da bulunan bir sözcük olduğu, nitekim TÜRKPATENT sicil kayıtları incelendiğinde de bu ibareyi esas unsur olarak taşıyan çok sayıda tescilli markanın mevcut olduğunun görülebileceği, davacı taraf markalarının da bu şekilde çok uzun yıllardır tescilli olduğu görülebilmektedir. Bu bağlamda “…” ibaresinin bütün içerisindeki kullanım biçimi ve amacına göre ayırt edici niteliğinin değişkenlik gösterebileceği aşikar olmakla birlikte bu ibarenin doğrudan herkesin kullanımına açık bir sözcük olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemektedir. Dava konusu marka örneği bu çerçevede incelendiğinde, anılan markanın da oluşturuluş sistematiği itibariyle, davacı markalarının yeni bir ürün ya da hizmetinin adı olduğu yönünde algı oluşturmaya müsait mahiyette bir marka olduğu, “…” ibaresinin ticaret hayatında bir e-ticaret sitesi şeklinde kullanımı (neticesinde mal üreten işletmenin ürettiği malı satışa konu edeceği de gözetildiğinde dava konusu markanın bir e-ticaret sitesi olarak kullanımına veya elektronik satış yapmasına engel bir durum da mevcut olmayacağından) halinde, tüketicinin dava konusu markayı da ilk anda davacı markalarından biri olarak zannedebileceği, bu haliyle taraf markalarının bütünsel açıdan özellikle oluşturuluş sistematiği (… + sözcük), buna bağlı oluşan işitsel ve kavramsal benzerlikler itibariyle ilgili tüketici nezdinde aynı iktisadi – idari kaynakça oluşturulmuş markalar olarak algılanmaya müsait olacağı düşünülmektedir. Bu noktada ayrıca davacı yanın seri marka yaratma alışkanlığının mevcut olması ve yaratılan her bir markanın, dava konusu marka gibi oluşturulmuş markalar olmalarından ötürü da tüketicinin de davacı yanın evvelden beri süregelen bu markaları hakkında bilgisi, görgüsü ya da deneyiminin mevcut olduğu kabul edileceğinden, sonraki karşılaşacağı dava konusu markayı da bu serinin yeni bir versiyonu olarak algılayacağı kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte karıştırılma ihtimaline yönelik bu değerlendirmenin davacı yanın tanınmış nitelikteki markalarından bağımsız olarak yapılması yerinde olmayacaktır. Zira davacı yanın özellikle “…” ibaresinden oluşan markalarının e-ticaret hizmetleri açısından yıllara sair kullanım ve eskiye dayalı tescilleri, yoğun faaliyetleri çerçevesinde tanınmış marka korumasından yararlanmakta olduğu ve TÜRKPATENT sicil kayıtlarında T/02598 sayısı ile de kayıtlı olduğu görülmektedir.
Somut olayda taraf markalarının bütünsel açıdan özellikle oluşturuluş sistematiğinde (… + sözcük) benzerlik bulunması nedeniyle, bu benzerliğin özellikle “… …” ve “… …” markalarında çok daha yoğun ve güçlü oluşu gözetildiğinde, dikkat/özen/bilgi/bilinç seviyesi makul düzeyde olan bir alıcı grubunun dahi yanılgı yaşaması, tüketicinin önceki ve sonraki markayı ilişkilendirme ve zihinde çağrıştırma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olacağı, karşılaştığı markalardan hangisinin hangi tarafa ait marka olduğunu ilk bakışta anlamasının mümkün olamayacağı değerlendirilmiştir. Davacı yanın her ne kadar pek çok markası kapsamında 11. Sınıfta doğrudan tescili bulunmamakta ise de gerek bu markaları kapsamında 35. Sınıf 05. Alt grupta 11. Sınıf malların satışına özgülenmiş satış hizmetlerinin bulunması gerekse de taraf markaları arasındaki sistematik benzerlik açısından işbu mal grubu yönünden de işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin doğabileceği, zira üzere mal üreten işletmenin aynı zamanda bu malı muhtelif mecralarda satışa konu edebileceği, söz gelimi “…” ibaresi ile oluşturulmuş bir internet sitesi aracılığıyla satış yapılması halinde bu durumun doğrudan davacı markaları ile ilişkili sonuçlar doğurabileceği, nitekim bizzat davalı tarafça dosyaya sunulan deliller arasında yer alan “…” ibaresinin aynen davacı yan seri markalarında olduğu gibi turuncu renk ile yazıldığı bir durumda, ortalama bir tüketici algısında bu izlenimin çok daha belirgin olacağı, dolayısıyla işbu ibare ile 35. Sınıf 05. Alt grubu kapsar şekilde ticari faaliyetlerde bulunulması mümkün olabileceğinden, bu ihtimal çerçevesinde taraf markaları arasında bir kez daha karıştırılabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olabileceği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak davacı yanın öncelikli 2019/80178 sayılı “… …” ibareli markası ve ayrıca “…+sözcük” unsurları ile oluşturduğu seri marka ailesi ve yine “…” şeklinde doğrudan tanınmış markasının varlığı karşısında, başvuruda yer alan malların tamamı bakımından, dava konusu “…” esas unsuru ile oluşturulmuş markanın da davacı yanca oluşturulmuş yeni bir marka olduğu yönünde algı yaratabileceği, piyasa koşullarında firmaların, bilinen markalarının sonuna yeni ekler getirerek markalarını güncelledikleri ve farklı ürün ve hizmet seçenekleri için bu şekilde seri marka yaratma yoluna gittikleri gerçeği karşısında, davacı markaları ile aynı ya da benzer mal ve hizmet grubunda tescil edilmek istenilen dava konusu marka ile bahsi geçen mal ve hizmetlerde karşı karşıya kalan tüketicinin taraf markalarının aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu düşünebileceği, dava konusu ba şvuru ile davacı markalarını gören, işiten tüketicinin iki marka arasındaki farkları algılayabilse dahi, sonraki markanın istemsiz bir şekilde davacı yanın yeni bir ürün ya da hizmetinin adı olduğunu düşünebileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, ortalama tüketicinin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, somut olayda ise taraf markaları arasındaki benzerlik düzeyinin, bütünsel anlamda tüketicide çağrışımsal bir yanılgı meydana getirebileceği, dolayısıyla taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda davacı yanın “…” markalarının TÜRKPATENT sicil kayıtlarında tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğu görülmekte olup davacı yanca işlem dosyasına yalnızca itiraz evraklarındaki dilekçeleri içerisinde “…” markaları ile ilgili yazılı ve görsel medyada çıkan birtakım haberlere atıfta bulunduğu, bununla birlikte hükümsüzlük talepli dava dosyasına da yine “e-ticaret” alanında faaliyetleri ile ilgili birtakım delilleri ibraz ettiği, sunulan tüm bu deliller ve davacı yanın tanınmış marka kaydın birlikte değerlendirildiğinde, davacı yanın ana faaliyet alanı olan “e-ticaret, internet üzerinden satış hizmetleri, alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” alanında davacı markalarının tanınırlığını ortaya koymaya elverişli olduğu, dolayısıyla bu tanınırlığının taraf markaları arasındaki karıştırılma ihtimalini kuvvetlendiren bir unsur olarak değerlendirilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.345,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/01/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 127,10.-TL
Posta Masrafı 118,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.100,00.-TL
Toplam 2.345,60-TL