Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/138 E. 2021/409 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/138 Esas – 2021/409
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/138
KARAR NO : 2021/409

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021
DAVA:
Davacı vekili 24/04/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “… & …, … bay, turkey” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı ve “… … group e + şekil”, “… gardens e … +şekil”, “… … beach e + şekil”, “… … tour e + şekil”, “e … group” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiği, oysa zira davacının dava konusu edilen markasının davalının markalarından çok farklı bir özel tasarımı haiz özgün bir marka olduğunu, karşılaştırılan markaların renk, içerik veya görünüm itibariyle birbirlerine hiç benzemediğini, karşılaştırılan markalarda ortak olarak “…” ibaresinin geçiyor olmasının bu gerçeği değiştirmediğini, zira davacının markasındaki esas unsurun bir bütün olarak “…” ibaresi olduğunu, davalının markalarında da “…” ibaresinin önüne ve arkasına çeşitli şekiller ve ibareler getirilmiş olduğunu, markaların karşılaştırması yapılırken işaretlerin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, birbirlerinden çok farklı unsurlar içeren karşılaştırılan markaların benzerliğinden söz edilemeyeceğini, zaten markaların her ne kadar 43. Sınıfa giren hizmetlerde kullanılacak olsa da birbirinden farklı hizmetleri kapsadığını, davacının markasında kullanılmış olan şekil unsurlarının ahşap bir bungalov yapıyı ve huzurlu bir ortamı simgelediğini, işaretin esas unsurunun tek başına “…” ibaresi olamayacağını, zaten bu ibarenin 97/010934 sayılı bir marka tahtında dava dışı üçüncü bir kişi adına marka olarak tescilli olduğunu, dolayısıyla taraf markalarında esas unsurun “…” ibaresi olduğundan bahsedilemeyeceğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kararın yerinde olduğunu; taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğunu, zira tarafların markalarında kullanılmış olan renk ve şekil unsurlarının markaların genel görünümlerini farklı kılmaya yetmediğini, markalarda ortak olan “…” ibaresinin karşılaştırılan markaların asli unsuru olduğunu, davacının markasında bu ibarenin “…” şeklinde birleşik bir kelime içinde kullanılmış olmasının bu gerçeği değiştirmeyeceğini, zira “…” ibaresinin tanımlayıcı niteliği gereği markanın asli unsuru olamayacağını, ayrıca karşılaştırılan markaların aynı/aynı tür hizmetlerde kullanılacağını, bu nedenlerle taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davacının “markasının hükmen tescili” talebinin de “fonksiyon gasbı”na neden olacak olması sebebiyle kabul edilemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davalı firmanın uzun yıllardır otelcilik, geçici konaklama ve turizm sektörü ile iştigal ettiğini, davalının “…”lı markalarını uzun yıllardır bu sektörlerde kullanarak tanınmış bir marka haline getirdiğini ve bu markaya ciddi yatırımlar yaptığını, keza internet arama motorlarında “… beach” ibaresi arandığında davalının faaliyetlerine ilişkin sonuçların ilk sırada çıktığını, davacının dava konusu edilen markasının bu tescilli-tanınmış “…” markasını birebir ihtiva ettiğini, bu markada “…” ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığını, davacının markasında geçen diğer kelime ve şekil unsurlarının ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, dava konusu edilen markanın davalının “…”lı markalarının serisi izlenimini yarattığını, taraf markalarının hitap ettiği alıcı kitlesinin dikkat/özen seviyesinin de yüksek olmadığını, taraf markalarının birebir aynı hizmetlerde ve sektörde kullanılacak olmasının markaların karıştırılma ihtimalini doğurduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 03/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 24/04/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait … sayılı ve “… … group e + şekil”, “… gardens e … +şekil”, “… … beach e+ şekil”, “… … tour e + şekil”, “e … group” ibareli markaları yönünden davacının … sayılı “… & …, … bay, turkey” başvurusunun SMK’nin 6/1 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 23/05/2020 tarihinde “… & …, … bay, turkey” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 43.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şirketin … sayılı ve “… … group e + şekil”, “… gardens e … +şekil”, “… … beach e + şekil”, “… … tour e + şekil”, “e … group” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kabul edilerek başvurunun reddine karar verildiğini, bunun üzerine davacının yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 02/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bilhassa da genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı, davacının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm hizmetler açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, (1) nolu bentte yer alan sebepten dolayı, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu edilen 03.03.2021 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, (1) ve (3) nolu bentlerde yer alan değerlendirmeler ile çeliştiği, uyumlu olmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… & …, … bay, turkey” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 43. sınıftaki “43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” mal ve hizmetlerin yer aldığı, itiraza mesnet markaların “… … group e + şekil”, “… gardens e … +şekil”, “… … beach e + şekil”, “… … tour e + şekil”, “e … group” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 39, 41, 43. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının tüm markaları, 43. Sınıfa giren hizmetler açısından (da) tescillidir ve davacı da aynı sınıfa giren hizmetlerde markasını tescil ettirmek istemektedir. Bu hizmetlerin bir kısmı birebir aynı, bir kısmı da türdeştir; zira “geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri”nin “geçici konaklama hizmetleri” veya “yer ayırtma hizmetleri” ile, “düğün salonu kiralama hizmetleri” ve “konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri”nin de “kokteyl salonu hizmetleri” ve “geçici konaklama hizmetleri” ile, “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri”nin de “gençlik kampı hizmetleri” ile türdeş hizmetler olduğu değerlendirilmektedir. Zira karşılıklı olarak eşleştirilen bu hizmetler, yakın bağlantılıdırlar, birbirlerini tamamlarlar, benzer alıcı çevresine hitap ederler, benzer kaynaklar tarafından sağlanırlar, son kullanıcıları ve hedeflenen alıcı profilleri aynıdır ve benzer markaları bu hizmetlerde gören alıcıların markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurması mümkündür. Yani; somut olayda, karşılaştırılan markalar arasında emtia ayniyeti/ türdeşliği/ benzerliği şartının gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… & …, … bay, turkey” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… … group e + şekil”, “… gardens e … +şekil”, “… … beach e + şekil”, “… … tour e + şekil”, “e … group” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalının redde mesnet alınan markaları, kelime unsurları ağırlıklı olarak dikkat çeken, bu kelime unsurlarının yanında, bir dalga simgesi üzerine oturtulmuş “e” harfi ve çember şeklindeki yeşil bir zemin gibi, basit şekil ve renk unsurları da ihtiva … markalardır. Bu markalarda ön planda olan unsurun kelime öbekleri/unsurları olduğu söylenebilecektir, zira; böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla yazılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, marka hukukundaki yerleşik görüşe göre, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Bu işaretlerin kelime unsurları incelendiğinde ise; işaretlerin hepsinde ortak olarak “…” kelimesinin kullanıldığı, bu kelimenin öbek oluşturduğu “…”, “BEACH”, “GROUP”, “TOUR”, “GARDENS” gibi ibarelerin ise, taşıdıkları yerleşik anlamlar ve tanımlayıcı kelimeler/cins isimler olmaları nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliklerinin bulunmadığı görülmektedir. Her ne kadar bu kelime unsurlarının hepsi aynı puntolarda ve yazım karakterlerinde yazılmış ise de ( görselli marka hariç), bilinen/yerleşik anlamı haiz olmayan tek kelime unsuru olan “…” ibaresinin bu işaretlerin markasal anlamda ayırt ediciliği en yüksek unsuru olduğu düşünülmektedir.
Davacının marka olarak tescil ettirmek istediği işarete bakıldığında da; bu işaretin renk, şekil ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva … karma bir marka olduğu görülmektedir; işaretin üst tarafında konuşlandırılmış denizi/dalgayı sembolize ettiği düşünülen birbirlerine paralel çizgilerle bu çizgilerin üstüne oturtulmuş bir insan sembolünün altına, her biri kendi içinde aynı şekilde stilieze edilmiş kelime öbekleri alt alta yerleştirilmiştir. Öncelikle; davalının markalarının aksine, davacının markasında geçen şekil unsurlarının, markanın genel görünümü itibariyle kelime unsurlarının baskınlığı sebebiyle geri planda kaldığı söylenememektedir. Diğer bir ifadeyle; markadaki şekil unsurları, kelime unsurlarıyla bütünleşik bir biçimde algılanmakta ve göze çarpmaktadır. Ayrıca da; davacının markasında “…” ibaresi tek başına değil, “…”25 şeklinde, yani birleşik bir isim tamlaması içinde geçmektedir ve bu tamlama içinde her iki kelime de aynı puntolarda, birebir aynı yazım karakterinde yazıldığından, tamlama içindeki kelimeler tek tek değil, yine bütünleşik olarak algılanmaktadır. Yani; davacının markasında geçen “beach”, “…”, “… Bay” ve “TURKEY” kelime öbeklerinin de, davalının markalarında olduğu gibi, yerleşik/bilinen anlamları haiz cins isimler, coğrafi yer adları ve sloganvari kelime öbekleri olduğu kabul ediliyor olsa da, davacının markasının bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajı ile “…” tamlamasının bütünleşik kompozisyonu, bu markada “…” ibaresinin tek başına ön plana çıkarak esas unsur olarak ele alınmasını mümkün kılmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yani, dava konusu markada mutlaka tek bir “esas unsur” tespit edilmesi gerektiği zaman ve takdirde dahi, bu esas unsurun bütünleşik olarak “…” tamlaması olduğu değerlendirilmektedir. Sonuçta, taraf markalarında ortak olarak “…” ibaresinin mevcudiyetinin, markaları görsel olarak benzer kılmaya yeten baskınlıkta bir durum yaratmadığı kanaatine varılmıştır.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu farklılıklar, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da, aynı sonucu vermektedir. Markalarda okunuşu; markalarda aynı “…” ibaresinin ortak olarak bulunması; taraf markasında bu ibarenin tek başına değil, başkaca kelime öbekleriyle birlikte ve davacının markasında da bir tamlama içinde/başka bir kelimeyle bir arada kullanılması nedeniyle, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları fonetik açıdan benzer hale getirmeye yeterli değildir.
Kavramsal açıdan bakıldığında; her ne kadar markalarda ortak olan “…” ibaresi de İngilizce kökenli bir sözcük olup Türkçe’de “cennet bahçesi” anlamına gelse de, bu anlamının ülkemizde yaygın olarak bilinmiyor olması ve markalarda geçen başkaca kelime unsurlarının birbirlerinden çok farklı anlamları çağrıştırması nedeniyle, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasının, markaların tüketici zihninde uyandırdığı ilk algı esnasında baskın olduğu ve markaları kavramsal açıdan birbirlerine yakınlaştırmadığı kanaatine varılmıştır.
Bütün bunlara göre; taraf markalarında ortak olarak “…” ibaresinin yer almasının, markaları görsel, fonetik ve kavramsal açılardan ve bilhassa da genel görünümleri itibariyle benzer kılmaya yetmediği sonucuna varılmıştır.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edilmektedir. Somut olay açısından bakıldığında; karşılaştırılan markalarda yer alan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, markaların genel görünümleri/okunuşları/algılanışları itibariyle görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzediğini söylemek mümkün görülmemiştir. Davacının markasının birden fazla unsur ihtiva … genel kompozisyonu, genel izlenim açısından ve dahi “…” ibaresinin “…” şeklinde bir tamlama içinde/bütünleşik olarak konuşlandırılmış olması, bu markayı davalının tescilli markalarından yeterli derecede farklılaştırmaktadır. Dolayısıyla, taraf markalarında ortak olarak geçen “…” ibaresinin mevcudiyeti/ortaklığı, markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olacak derecede yakınlaştırmaya yeter güçte bir ortaklık olarak nitelendirilememiştir. Bütün bu hususlar, davalının “…”lı (seri) markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının dava konusu edilen “…” ibaresini de ihtiva … şekil kompozisyonlu/çok unsurlu karma markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması ve karıştırması” ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Markalardaki bu farklılıkların, seçicilik/ algı/ özen/ dikkat seviyesi ortalamanın üzerinde olan ilgili tüketicilerin/ alıcıların bu markalar altında sunulan hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma/yanılma ihtimalini berteraf ettiği, tüketicilerin/alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayacakları, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünmeyecekleri kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere; taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açıdan ve dahi genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunmadığından, somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleşmiş olmasına rağmen, markaların karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’ nın … sayılı kararının iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı vekili için 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.457,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/12/2021
K