Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/134 E. 2022/16 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/134 Esas – 2022/16
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/134
KARAR NO : 2022/16

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2022
DAVA:
Davacı vekili 16/04/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2019/64962 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2019/62357 sayılı ve “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulü ile başvurunun reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak itirazın ve başvurunun reddedildiği, oysa Müvekil I-… GmbH, Almanya merkezli bir şirket olduğunu, bina otomasyonu alanında 25 yılı aşkın deneyime sahip nitelikli bir lider şirket olarak ….net ürünlerine odaklandığını, ürünlerini 20’den fazla ülkede piyasaya sürdüğünü, Orta Doğu ve çevre ülkeler için İstanbul’da şubesi bulunduğunu, satış, araştırma ve geliştirme ekiplerinin bir kısmı ve önemli endüstriyel tasarım ekipleri Türkiye’de olduğunu, ürünlerinin boyası ve kaplaması yapılan tüm metal ve pirinç parçalarının Türkiye’de üretildiğini, “I-…” markasını Türkiye’deki faaliyetlerini yoğun şekilde devam ettiğini, (https://www…..İstanbul / TURKEY” adresindeki Türkiye’deki faaliyetleri, … TEKNOLOJİ SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ tarafından yürütüldüğünü, bunun dışında … DESIGN TASARIM ELEKTRİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ de bayilerinden biri olup www.luxdesign.com.tr internet alan adı üzerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilin 09.07.2019 başvuru tarihli 2019/64962 numaralı “…” ibareli TÜRKPATENT nezdinde 09. Sınıfta yapmış olduğu marka başvurusu, itiraza mesnet gösterilen 02.07.2019 başvuru tarihli 2019/62357 numaralı “…” ibareli marka başvurusundan 7 gün sonra yapılmış olsa bile, müvekkile ait WIPO (Almanya) nezdinde …. numara ile 29.11.2018 tarihinde 09. Sınıfta tescilli markasının olduğunu, bu markanı davaya konu marka başvurusundan önceki tarihli olduğundan müvekkilinin “…” markasının öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğununu, müvekkilinin davaya konu markasını … Teknoloji San.Tic. Ltd. Şti. firması ile Türkiye’de tescilsiz olarak kullanmakta olduğunu, müvekkiline ait “I-…” markasının tanınırlığının oldukça yüksek bir marka olduğunu, markalar arasında değerlendirme yapılırken bu husus bilhassa dikkate alınması gerektiğini, I-…” markasının aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olduğunu ve TTK VE 6769 sayılı SMK hükümlerine göre korunması gerektiğini, müvekkil şirketin, ticaret unvanındaki asıl sözcüğün neredeyse birebir aynısının davalı tarafından kullanılması hakkın ihlali anlamına geleceğini belirterek belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kararın yerinde olduğunu; taraf markaların benzer olduğunu, başvurunun kötü niyet gerekçesiyle yapılan itiraz haklı bulunmadığını, muterize ait “…” ibareli markanın gerek Türkiye’de gerekse de Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamında tanınmışlığını ispatlayacak nitelikte yeterli bilgi, belge ve delilin muteriz vekili tarafından sunulmadığı, 6769 s. SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesi kapsamında yapılan itirazın da haklı bulunmadığını, Ticaret unvanı ile benzerlik (6769 s. SMK m. 6/6) gerekçeli itirazın incelenmesi neticesinde ise, başvuruya konu markanın muterizin ticaret unvanını birebir içermemesi nedeniyle bu itirazın da haklı bulunmadığını, 6769 s. Kanun’un 6/3 maddesi kapsamında yapılan itirazın incelenmesi neticesinde muterizin başvuru kapsamında kalan ve itirazın konusunu oluşturan mal/hizmetler bakımından Türkiye’deki kullanımı nedeniyle gerçek hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı ve 6769 s. Kanun’un 6/3 maddesi kapsamında yapılan itirazın da haklı bulunmadığı beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının türkiye’de tanınmışlığı olduğu iddiası asılsız olduğunu, Türkiye’de eskiye dayalı kullanımı olduğu iddiasıyla gerçek hak sahibi olduğunu belirtmişse de iddialarının da haksız olduğunu, davacı yanın Türkiye piyasası için herhangi bir satış ve pazarlama faaliyetinin bulunmadığını, Türkiye’deki ofisleri diğer ülkelerle bağlantı amaçlı çalışmakta olduğunu, davacıya ait internet sitesi ve kısa bir google arama motoru araştırması ile de bu husus açıkça görülebileceğini, davacı rüçhan hakkından süresinde yararlanmadığını, davacının 29.11.2018 tarihinde WIPO nezdinde başvuru yaptığı ve TPE başvurusunun ise 09.07.2019 tarihli olduğu hususları göz önüne alındığında WIPO başvuru tarihinden 6 ay içerisinde Türkiye’de marka başvurusu yapmadığının açık olduğunu, müvekkilinin “…” markasının tescilli hak sahibi olduğunu, müvekkil şirketin kötüniyetinden bahsedilemyeceğini, sektöründe uzun yıllardır hizmet veren saygın ve kurumsal bir şirket olduğunu, davacı ve müvekkilinin markalarının farklı tüketici kitlelerine hitap ettiğinden iltibas tehlikesi bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirketin aksine anne-bebek sektöründe hizmet veren bir firma olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 22/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 16/04/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait 2019/62357 sayılı ve “…” ibareli markaları yönünden davacının 2019/64962 sayılı “…” başvurusunun SMK’nin 6/1 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 09/07/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 09.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şirketin 2019/62357 sayılı ve “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kabulü ile başvurunun reddedildiği, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak itirazın ve başvurunun reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…davacının “I …” ibareli marka başvurusu ile davaya ve redde mesnet gösterilen … markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzerlik olduğu, taraf markaları kapsamındaki 09. Sınıftaki malların aynı/aynı tür olması nedeniyle de SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasın tehlikesi bulunduğu sonuç ve kanaatinde olduğumuzu… ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09.sınıftaki “09 Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” mal ve hizmetlerin yer aldığı, itiraza mesnet markanın “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 06, 08, 09, 10, 11, 12, 17, 18, 21, 24, 25, 28, 35. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının dava konusu marka başvurusunun tescil talebinde bulunduğu 09. Sınıfta yer alan tüm mallar redde mesnet olan markanın tescil kapsamımda yer almaktadır. Davacının marka başvurusunun tescil talebi kapsamında yer alan bu mallar ile redde mesnet olan mallar birebir aynıdır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu marka başvurusu, kelime ve şekil markasıdır. İtiraz gerekçesi markalar ise kelime markaları ya da kelime ile şekilden oluşan karma markalardır. Markaların karşılaştırılması için, öncelikle asıl unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir. Asıl unsurların “kelime” olması halinde markaların kök kelimesinin belirlenerek, eklerin başlı başına ayırt ediciliği olup olmadığı değerlendirilmelidir. Bu nedenle, öncelikle markaların ayırt edici ve baskın unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir: “Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak yapılmalıdır.”
Görsel Benzerlik Alanında Değerlendirme;
Taraf markalarında, ortak olarak … kelimesi bulunmaktadır. Bununla birlikte dava konusu marka başvurusunun başında özel yazım ile I harfi yer almaktadır. Redde mesnet markanın ise şekil unsuru içermeyen … ibaresinden oluştuğu görülmektedir. Davaya konu olan davacının markasının başında yer alan I harfinin yazım şeklinden dolayı çok belirgin olmadığı hatta davaya konu olan markanın zaman zaman silik gibi yazım stili kullanıldığından markanın baskın okunabilir unsurunun … ibaresi olduğu mütalaa edilmiş olup markaların görsel açıdan benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Değerlendirme;
işitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. Özellikle, siparişle veya sözlü olarak temin edilen mal ve hizmetlerde işitsel benzerlik daha büyük öneme sahiptir. Kelimenin işitsel karakteri analiz edilirken, sesli harflere ve dizilim biçimlerine, sessiz harflere göre daha büyük önem atfedilmelidir. Taraf markalarında ortak ibare olarak … kelimesi yer almaktadır. Dava konusu marka konusu marka “Laksis” ya da “i (veya AY) laksis” olarak davaya mesnet olan marka ise laksis olarak telaffuz edilecektir. Her ne kadar davaya konu markanın başında “İ” harfi yer alsa da vurgu … ibaresinde olacaktır. Bu doğrultuda taraf markalarında ortak ibare bulunduğundan, markaların işitsel olarak benzerlik taşıdığına kanaat getirilmiştir.
Anlamsal Benzerlik Alanında Değerlendirme;
Her iki markanın da anlamsız sözcüklerden oluştuğu anlaşılmakta ve bu durumun kavramsal algılanış bakımından benzerlik yarattığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda taraf markaları aynı anda ya da ayrı ayrı gören ortalama bir tüketicinin bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanması kuvvetle muhtemeldir. Markanın hitap ettiği tüketici kesimi bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlasa bile aynı kişiye ait seri markalar olduğunu düşünebilecektir. Davaya konu olan marka ile karşılaşan tüketici, bu markayı redde mesnet olan “…” esas unsurlu markalarının türevi olduğu zannına kapılabilecektir. Önceki markanın hafızada bıraktığı iz, tüketici tercihlerinin belirlenmesinde önemli bir etken olup, tüketici kitlesinin büyük bir kısmının her ikisinin aynı tür emtialarda kullanılması halinde ikisi arasında bir yakınlık ve bağlantı kurabilecektir. Yüksek Mahkeme’nin “…” markası arasında aynı/aynı tür ya da benzer emtialarında aralarında, sahip oldukları işitsel benzerlik ile davacı yanın seri marka yaratma geleneği bulunması nedeniyle ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği yönündeki yerel mahkeme kararını onadığı bilinmektedir. Başka bir örnekte de yine Yüksek Mahkeme, “…” markaları arasında da iltibas ihtimaline yol açabilecek düzeyde bir benzerlik bulunduğuna kanaat getirmiştir. Yine … markaları arasında 03. Sınıf bakımından karıştırılma ihtimali bulunduğuna ilişkin yerel mahkeme kararı, Yargıtayca onanmıştır. Dolayısıyla taraf markaları arasında görsel, kavramsal ve fonetik benzerlikler bulunduğundan, ortalama bir tüketicinin “…- I …” şeklindeki markaları yan yana görmesi halinde, ilk anda işaretler arasında bir ilişki kuracağı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu başvuru ile davalı markalarını gören, işiten, duyan tüketicinin iki marka arasındaki farkları algılayabilse dahi, sonraki markanın önceki markalardan esinlenilerek yaratıldığı düşüncesine kapılma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olacağı, tüketicinin benzer nitelikteki bu işaretleri söz konusu benzer emtialarda gördüğünde işaretler arasındaki iktisadi bir bağ olduğu yanılgısı oluşabileceği, bu durumun ise imaj transferine yol açabileceği, tüketicinin iki farklı marka karşısında olduğunu algılasa dahi markalar arasında bağlantı kurması ve markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğunun ya da işletmeler arasında idari, ekonomik bir bağlantı bulunduğunun düşünülmesinin mümkün olduğu, karıştırılma ihtimalinin temelinde, ortalama tüketicinin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu değerlendirilmektedir. Öte yandan, Marka Hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır” Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici kitlesi belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır.”
Somut davada çekişme konusu olan 09. Sınıftaki malların büyük bir kısmı toplumun geneline hitap eden ürünlerdir. Bu nedenle somut olayda iltibas tehlikesi değerlendirmesinde, orta ve üst seviyedeki tüketicilerin özen ve dikkat seviyesinin esas alınması gerekmektedir. Tüm bu tespitler neticesinde dava konusu marka ile mesnet olan markanın bütünsel anlamda yapılan karşılaştırma sonucunda, markaların birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı niteliğinde olduğunu, “I …” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davalının markası olarak yorumlama yoluna gidebileceği dava konusu markanın görsel mizanpajındaki farklılıkların benzerliği bertaraf edecek nitelikte olmadığı sonucuna varılmıştır. Hal böyleyken, başvuru konusu marka ile itiraza mesnet markanın genel izlenim yönünden benzer olduğu ve aralarında ilişkilendirme ve karıştırma olasılığının olacağına kanaat getirilmiştir.
Sonuç itibariyle; karşılaştırılan işaretlerin iltibasa yol açacak kadar benzer olduğu ve dava konusu 09. sınıfta yer alan tüm mallar bakımından aralarında karıştırma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yan her ne kadar … ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu, bu markayı tanınmış hale getirdiğini ve ibare üzerinde ticaret unvanından kaynaklı üstün ve öncelikli hakkı bulunduğunu iddia etmişse de; SMK’da tescilsiz marka sahibine, tescilli markanın varlığına rağmen tescil hakkı tanıyan bir hüküm bulunmamaktadır. Davacının dayandığı SMK 6/3, 6/5 ve 6/6 maddeleri kapsamında düzenlenen “gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve sınai hakka dayalı üstün hak sahipliği” müesseseleri ise, tescil engeli ve/veya SMK 25. Madde atfıyla hükümsüz nedeni oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu iddiaların huzurdaki davada dinlenme imkanı olmadığı gibi; YİDK karar iptali bakımından varılacak sonuca da bir etkisi bulunmamaktadır. Zira davalı markası hükümsüz kılınmadığı sürece, davacı marka başvurusu yönünden tescil engeli yaratacağı kanaati oluşmuştur.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2022