Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/124 E. 2021/400 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/124 Esas – 2021/400
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/124
KARAR NO : 2021/400

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021

DAVA:
Davacı vekili 07/04/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… küchengerate”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından kısmen reddedildiğini, oysa müvekkilinin ev temizliği ve hijyen alanında faaliyet gösterdiğini, 1933 yılında Almanya’da kurulduğunu, … markasının Almanca’da aile anlamına gelen … ve kurucusunun soyadı olan …’in birleşmesinden oluştuğunu, markanın dünyanın pekçok ülkesinde tescilli olduğunu, 1985 yılında Türk tüketiciyle buluştuğunu, Türkiye’de ilk tescilini 1997 yılında yaptığını, Türk Patent nezdinde 01-15, 17, 18, 19, 21, 22, 23, 26, 26, 27, 28, 29, 32, 33, 34, 35, 36, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45. Sınıflarda tescilli muhtelif tarih ve sayılı … ibareli markalarının olduğunu, … ibaresinin Türk Patent nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğunu, … destek programı kapsamında olduğunu, müvekkilinin davaya konu olan … ibareli “… …” ibareli markanın ilanına yapılan itiraz sonucunda 35. Sınıfta yer alan hizmetler yönünden çıkartılmasına karar verildiğini, 18 ve 25. Sınıftaki hizmetler bakımından tesciline devam edilmesi kararı verildiğini, davalının “… …” markası ile müvekkilinin … markası arasında ortak ayırt edici unsur içerdiğini, tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, müvekkilinin … markasının SMK 6/4 ve 6/5 gereğince tanınmış marka olduğunu, bu nedenle sadece 35. Sınıf yönünden değil tüm sınıflar yönünden kabulünün gerektiğini, … markasının sadece Türkiye’de değil dünyada ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalının haksız yarar sağladığını, müvekkilinin tanınmış “…” markasıyla aynı, benzer veya farklı hizmetlerde olup olmaksızın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanın asli unsurunun … olduğunu, bu unsuru birebir içeren davalı markasının 18, 25 ve 35. Sınıflarda tescil başvurusu yapmasının haksız rekabet teşkil edeceğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, abaşvuruya konu “… …” ibareli işaret ile davacı adına tescilli “…” ibaresini münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu bu durumun iltibasa neden olacağı iddiasının yerinde olmadığını, başvuruya konu işaret ile kısmen redde mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlandığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların kapsamında, aynı veya aynı türden mal ve hizmetler bulunuyor olması koşulunun ise başvuru kapsamından çıkarılmayan mallar bakımından sağlanmadığını, 6/4 ve 6/5 hükmünlerin uygulama şartlarının oluşmadığını, SMK m.6/6 hükmünün uygulanabilmesi için tescil için başvurusu yapılan işaretin; bir kişinin ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikrî mülkiyet hakkını içermesi gerekirken somut olayda böyle bir durum söz konusu olmadığını, SMK m.6/9 hükmü bağlamında kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kötüniyete ilişkin iddiaların delillerle desteklenmediğini, bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 12/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 07/04/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 16/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “… Dava konusu … sayılı ibareli marka ile davacının mesnet gösterdiği … sayılı ve …, … ibareli 35. Sınıfta tescilli olan markaların kapsamında başvurunun kısmen kabulüne konu olan 18 ve 25. Sınıftaki mallar bakımından 6769 S. SMK m.6/1 anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, 6769 S. SMK m.6/5 hükmünün uygulanabilmesi için gereken koşulların oluşmadığı, SMK m.6/6 hükmünün uygulanabilmesi için gereken koşulların oluşmadığı, ….dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiasını ispata elverişli delilin dosyada mevcut olmadığı, bununla birlikte bu hususun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, ” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… küchengerate”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 31/01/2020 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 18, 245 35..sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… küchengerate”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak kısmen reddine karar verilerek, başvuru kapsamından 35. Sınıftaki mal ve hizmetlerin çıkartıldığı, bu kısmen ret kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında18, 25. sınıftaki “18 İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. 25 Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… küchengerate”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka ile itiraza dayanak gösterilen markaları hizmetleri aşağıda karşılaştırmalı tablo halinde yer almaktadır. Bu kapsamda davaya konu olan markanın 35. Sınıfta yer alan tüm hizmetleri davacının mesnet gösterilen markalarından dolayı YİDK tarafından başvurudan çıkartılmıştır. Davaya konu olan kalan 18 ve 25. Sınıfta yer alan mallar ise davaya mesnet gösterilen markanın tescil kapsamında yer alan 01-15, 17, 18, 19, 21, 22, 23, 26, 26, 27, 28, 29, 32, 33, 34, 35, 36, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45. Sınıftaki mal ve hizmetlerde yer almamaktadır. Ancak, dava konusu yapılan YİDK kararında dava konusu marka başvurusunun kısmen reddine mesnet alınan … sayılı ve …, … ibareli 35. Sınıfta tescilli olan markaların kapsamında başvurunun kısmen kabulüne konu olan 18 ve 25. Sınıftaki malların bir araya getirilerek tüketiciye sunulmasına ilişkin mağazacılık hizmetleri yer almaktadır. Bu malların üretilerek satışı ile başkaca markalardaki pek çok ürünün bir araya getirilerek tek bir marka altında satışa arz edilmesi bakımından kapsam benzerliği bulunacağı açıktır. Ayrıca, markaların kapsamlarının karşılaştırılması bakımından tescil sürecini kolaylaştırma maksadı taşıyan sınıf/kod numaralarının birebir aynı olması şartı bulunmamaktadır. Mal veya hizmetlerin sınıf/kod numarasından bağımsız olarak birbiri ile ilintili olması yeterlidir. Bu doğrultuda dava konusu yapılan marka başvurusunun tesciline izin verildiği 18 ve 25. Sınıftaki malların başvurunun kısmen reddine mesnet alınan davacı markalarının tescil kapsamında 35. Sınıfta bir araya getirilerek tüketiciye arz edilen mallar arasında yer alması karşısında dava konusu yapılan mallar bakımından da davacının dava konusu YİDK kararında redde mesnet alınan … sayılı ve …, … markaları bakımından mal ve hizmet benzerliği bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır. Dolayasıyla kapsam benzerliği içeren ve ortalama tüketiciler bakımından ilişkilendirilme ihtimali bulunan dava konusu marka başvurusu ile (kısmen tesciline karar verilen mallar bakımından da) davacının YİDK kararı ile kısmen redde mesnet gösterilen … sayılı ve …, … markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı”… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… küchengerate”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaya göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gerekmektedir. Global değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla aslolan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaya göre değerlendirme yapılmasıdır.
Davaya konu olan davalı markası kelime ve şekil markasından oluşan karma bir marka olup aynı sıra da el yazısı ile … ve … ibaresi ve bu ibarelerin arasında ise “Alaadinin sihirli lambasına” benzer bir şeklin konumlandırıldığı görülmektedir. Davaya mesnet olarak gösterilen davacı markaları ise bir kısmı üstte mavi ve kalın punto ile üstte … ibaresi ve bu ibarenin altında ise Almanca Ev Aletleri anlamına gelen “…” ve “…” ibareleri ile bir diğer mesnet olan marka üstte küçük punto ile … ibaresi ve bu ibarenin altında ise Kahve fincanı şekli ile … ibaresi, diğer mesnet olan markalar ise herhangi bir şekil unsuru içermeden düz yazı ile …, … ve … ibarelerinden oluştuğu görülmektedir. Davaya mesnet olan “…” ibareli markaların yanına ya da altına konumlandırılan “…”, “…”, “…”, “…” ibareleri görece olarak ayırt ediciliği düşük ibareler olup markaların esaslı unsurunun … ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan davaya konu olan marka … ibaresini içerse de, Arapça kökenli bu kelimenin sözlük anlamı, “Padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan, Belli bir alanda en üst düzeyde olanlar için kullanılan bir söz”dür. Dolayısıyla, bu kelime yaygın olarak kullanılan bir ibaredir. Ayırt ediciliği yüksek olmamaktadır. Bu anlamda markada kalın punto ile konumlandırılan ve dikkat çeken unsurun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir. Ek olarak tüketiciler psikolojik olarak farklılığı gösteren noktalara değil, benzerliği sergileyen noktalara dikkatlerini yoğunlaştırmaktadır. Bunlara ilaveten ortalama tüketici sözcüklerin başlangıcına daha çok dikkat eder. Nitekim bu durum, OHIM nezdindeki bazı kararlara da konu olmuş ve marka işaretinin başlangıç kısmının iltibas değerlendirmesinde daha ön planda olduğu teyit edilmiştir. Dolayısıyla, sözcüklerin ilk hecesinde veya sözcük grubu söz konusu ise ilk sözcükteki ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilir. Taraf markalarda ortak unsur durumundaki ilk kelime olan … ibaresinin birebir aynı olması ve markaların bu ibare ile başlaması, son olarak telaffuzları açısından da benzerlik bulunması nedeniyle markalar arasında işitsel açıdan benzerlik bulunduğu, markaların göz ve hafızada bıraktığı etkinin benzer olması ve ortalama tüketici nezdinde iktisadi ve idari anlamda bir ilişkilendirme yanılgısı doğurabilecek mahiyette bir benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespitler neticesinde dava konusu marka ile mesnet olan markanın bütünsel anlamda yapılan karşılaştırma sonucunda, markaların birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı niteliğinde olduğunu, “… …” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davacının markası olarak yorumlama yoluna gidebileceği dava konusu markanın görsel mizanpajındaki farklılıkların benzerliği bertaraf edecek nitelikte olmadığı düşünülmektedir. Hal böyleyken, başvuru konusu marka ile itiraza mesnet markanın genel izlenim yönünden benzer olduğu ve aralarında ilişkilendirme ve karıştırma olasılığının olacağı kanaatine varılmıştır.
Davacının Ticaret Unvanına Dayalı Fikri ve Sınai Mülkiyet Hak İddiası Hususunda Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Yargıtay 11. HD’ nin 12.01.2004 tarih ve 2003/5034 E., 2004/127 K. sayılı kararında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir. SMK m. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir3. Davacının ticaret unvanının ayırt edici unsuru “…”, davalı marka başvurusunun esas unsurunun ise “…” olduğu, tarafların markalarının birbirine benzer olduğu görülse de faaliyet alanlarının tamamen farklı olması nedeniyle SMK’nın 6/6 maddesinin uygulanabilmesi için gereken koşulların oluşmadığı değerlendirilmektedir.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davacının TÜRKPATENT nezdinde de itiraz dayanaklarından birisinin tanınmış marka olduğu görülmektedir. TÜRKPATENT resmi web sitesi üzerinden yapılan sorgulamada, davacıya ait “…” markasının özel korunan markalar listesinde yer aldığı saptanmıştır. Tescil belgelerinden 1997 yılından itibaren “…” esas unsurlu seri markaların giderek çeşitlenen mal ve hizmetler için çok sayıda tescile konu edildiği, davacı adına tescil ile korunmakta olduğu anlaşılmaktadır. Markanın tanınmışlığına dair yeterli belge dosya kapsamında bulunmamaktadır. Ancak davacının markası Türkiye’de sektöründe bilinen bir marka olması nedeniyle bu anlamda herkesçe malum ve maruf olan vakıaların ispatının gerekmemesi değerlendirildiğinde “…” markasının “ELEKTRONİK EV ALETLERİ” mallarında bilinir olduğu kanaatine varılmıştır. Dava konusu marka başvurusunun kısmen tesciline karar verilen 18 ve 25. Sınıftaki mallar bakımından davacının markalarının “elektronik ev aletleri” için sahip olduğu sınırlı tanınmışlık düzeyinden haksız bir yarar sağlaması, markaların itibarına veya ayırt ediciliğine zarar vereceğine ilişkin bir kanaate ulaşılmamıştır. Zira dava konusu marka başvurusunun kısmen tesciline karar verilen mallar, giyim eşyaları veya aksesuarlar gibi mallarla ilgilidir. Bu mallar bakımından davacının tanınmışlık düzeyine ulaşmış markalarından herhangi bir imaj transferinin oluşacağından söz edilemeyecektir. Dolayısıyla somut uyuşkazlık bakımından tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının davacının itirazının reddi yönünden iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-… hesaplarına erişimin engellenmesine,
5-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına
6-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.304,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/12/2021