Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/111 E. 2021/390 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/111
KARAR NO : 2021/390

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 29/03/2021
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2021
DAVA:
Davacı vekili 29/03/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin …, … sayılı ve “… …”, “… … şekil (arapça ve latince yazılışı)” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen reddine karar verildiğini, bu kısmi ret kararına karşı davalının yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak kabul edilerek başvurunun reddedildiği, oysa davalının, itiraz gerekçelerinin gerçek dışı olduğunu, müvekkili markasının davalı markası ile benzer olmadığını, davalının Türkiye’de marka kullanımının bulunmadığını, davalının itiraz ekinde sunulan dokümanların “…” markasıyla ilgili olarak Türkiye’de gerçekleşmiş, başvuru tarihinden önceki tarihlere dayanan, eskiye dayalı markasal kullanımı gösterir içerikte kanıtının yer almadığını, davalının haksız rekabete dayalı haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, markanın bazı ülkelerde itiraz sahibi adına tescilli olmasına dayanılarak hak sahipliği iddiasının, yurt dışı tescillerinin ülkesellik ilkesi doğrultusunda tek başına Türkiye’deki hak sahipliği iddiasını ispatlar niteliğinin bulunmadığını ve gerçek hak sahipliği iddiasını haklı kılan yeterli kanıt sunmadığını, eskiye dayalı kullanım gerekçeli itirazının reddi gerektiğini, davalının yurt dışı tescillerinin kendisine herhangi bir hak sağlamayacağını, müvekkilinin davaya konu markayı, marka tescil talebinde bulunulmadan önce kullandığını, söz konusu marka ile anıldığını, davalı Kurumun kararında, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaatte bulunduğunu, ancak müvekkilinin hangi gerekçelerle kötüniyetli olduğuna dair açıklamanın ve gerekçenin mevcut olmadığını, davalının kötü niyetli olarak iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma, engelleme, markayı fahiş fiyatlarla devretme amacı güttüğünü, bu nedenle davalı itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkilinin dava konusu markayı 20 yıla yakındır kullandığını, “… …” markasını, Türkiye’de ilk kullanan ve markaya ayırt edicilik ve bilinirlik kazandıranın müvekkili olduğunu, müvekkilinin 08.04.2011 tarihinden itibaren iş yeri unvanının “…” olduğunu ve bu şekilde kullandığını, müvekkilinin markaya ayırt edicilik ve bilinirlik kazandırdığını, İtiraza gerekçe gösterilen … sayılı ve … sayılı markalarda 35.sınıfın söz konusu olmadığını, müvekkilinin, www…com.tr alan adını bir fiil kullandığını, taraf markaları benzer kabul edilmesi durumunda bile tarafların söz konusu faaliyet alanlarının birbirine benzemediğini, farklı ürün gruplarını kapsadıklarını, Davalının, Türkiye’de herhangi bir bilinirliğinin bulunmadığını, herhangi bir ticaretle uğraşmadığını, davalının Türkiye’de herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığını, müvekkili markası ile davalı markasının benzer olmadığını belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu … sayılı başvuru ile diğer davalı adına kayıtlı markalar karşılaştırıldığında, markaların oluşturan şekil, renk ve ibarelerin ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun görüldüğünü, başvuru dosyasının incelemesinde, diğer davalı … vekilinin itiraz ekinde sunmuş olduğu Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/06/2018 tarih ve E: …, K: 2018/341 sayılı kararında davacı adına kayıtlı … sayılı “…” markasının tescilli olduğu 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği görüldüğünü, davacı tarafın artık diğer davalının markalarından habersiz olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, Van 3.ASHM Mahkemesinin hükümsüzlüğüne karar vermiş olduğu … sayılı markanın ve diğer davalı adına kayıtlı …, … markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan ibarenin tescili talebinin, hükümsüzlük kararını işlevsiz kılmaya yönelik olduğu değerlendirildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, 37 yıldır ticari faaliyetlerini sürdürmekle birlikte 20 yıl “…” markasını tescilsiz olarak kullandığını, 17 yıldır da markayı tescilli olarak kullanmaya devam ettiğini, “…” ibaresini ilk ihdas eden kişinin müvekkili olduğunu, özellikle Ortadoğu ve Güneybatı Asya ülkelerinde markanın tanınmışlığını müvekkilinin sağladığını, müvekkilinin “…” markasıyla arz ettiği ürünlerini ülkemize de ihraç ettiğini ve yine ülkemiz üzerinden başka ülkelere de ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, Müvekkili Firmanın “…” ibareli markasının yurtdışında tescilli olduğunu, 2006 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde 30 ve 35. sınıftaki emtialar için 72839 başvuru, 60727 tescil numarası altında tescil ettirdiğini, 27.07.2003 tarih 105921 numara ile de İran’da tescil ettirdiğini, davacı yanın müvekkili markasının Türkiye’de kullanmadığına ilişkin iddialarının hiçbir somut dayanağının olmadığını, Davacının, müvekkili ile aynı sektörde ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili markaları ile iltibas teşkil eden internet sitesinde “http:/….com.tr uzantılı alan adları üzerinden, müvekkiline ait ürünleri kendi ürünleri gibi ticari faaliyetlerine konu ettiğini ve tüketicilere sunduğunu, Davacının müvekkili logosunu da taklit ettiğini, Müvekkilin “…” markasını davacı yandan çok seneler önce kullanmaya başladığı ve tüketici nezdinde bilinir hale getirdiği Müvekkil gerek davacı yana karşı gerekse de davacı yanın oğlu …’a karşı 2011 yılından bu yana sürekli olarak marka davaları ikame ettiğini, Dava dışı …’ın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde gerçekleştirdiği 05.01.2011 tarihli ve 2011/00757 başvuru numaralı “… …” ibareli marka başvurusu için Ankara 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde … Esas numarası ile Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve YİDK iptal davası açma süresi içinde tescil edilen marka bakımından markanın hükümsüzlük davası ikame ettiklerini, ilk derece mahkemesi kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24.06.2019 tarihli 2018/3384 Esas ve 2019/4779 Karar numaralı kararı ile onandığını, Anılan davada dava konusu 2011/00757 kod numaralı “… … şekil” ibareli marka başvurusunda müvekkillerine ait ürünün ambalajı üzerinde yer alan logonun fotoğrafını çekilerek başvuruda logo olarak kullanıldığını, …’ın müvekkiline ait ürün üzerinde yer alan ambalajdan çektiği fotoğraf üzerinde müvekkiline ait markanın İran’da bulunan marka tescilinin bilgileri yer aldığını, müvekkilinin logosunu kendi başvurusunun logosu olarak kullandığını, …’ın babası davacı … tarafından başvurusu gerçekleştirildiğini ve sonrasında 10.07.2012 tarihinde …’a devir edildiğini, yalnızca bu devir işleminin dahi …’ın ve babası davacının kötü niyetli olarak Müvekkiline ait marka bakımından haksız ve hukuka aykırı marka başvuruları gerçekleştirdiklerini gösterdiğini, Gerek …’ın gerekse de davacı …’ın “…” markası bakımından sürekli olarak marka başvuruları gerçekleştirmekte olmasının da kötü niyetli olarak hareket ettiklerinin açık göstergesi olduğunu, Ankara 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas numaralı dosyası üzerinden gerçekleştirdiği yargılama neticesinde davacının, dava konusu marka tescil başvurusunun kötü niyetle yapıldığı yönünde karar verildiğini, Ayrıca, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) … esas sayılı dosyasında davacı … adına tescilli olan “…” markasının hükümsüzlüğü talep edildiğini, mahkemece yapılan yargılama neticesinde de markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, Yine, davacının oğlu …’ın Türk Patent Ve Marka Kurumu nezdinde gerçekleştirdiği 2014/17215 kod numaralı markasına müvekkili tarafından yapılmış olan itirazlar neticesinde marka başvurusunun reddine karar verildiğini, Davacı …’ın müvekkili Sayed Majıd Behagh ile ticari ilişkisi olduğunu, davacının müvekkili markasından haberdar olduğunu, “…” ibareli marka açısından müvekkilinin gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğunu, markasını uzun yıllar verdiği emeklerle ve markayı sektörde etkin bir şekilde kullanımıyla tüketici nezdinde bilinir hale getirdiğini, kötü niyetinin mahkeme kararı ile kesin olarak tespit edildiği de göz önünde bulundurulmasını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 29/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 29/03/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “…” ibareli başvurnun, davalı şirkete ait …, … sayılı ve “… …”, “… … şekil (arapça ve latince yazılışı)” ibareli markaları yönünden SMK’nin 6/1, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 06/01/2020 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şirketin …, … sayılı ve “… …”, “… … şekil (arapça ve latince yazılışı)” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve kötüniyet iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak itirazın kabulüne karar verildiği ve başvurunun reddedildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 18/10/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan 35/05 Sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının, davalı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan mallar ile benzer/ilişkili oldukları, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler ile davalı yanın 2020 00854 ve 2015 73933 sayılı markaları ile dava konusu … sayılı marka arasında, tüketici tarafından, anılan markaların aynı iktisadi – idari kaynağa ait markalar oldukları yanılgısının edinilebileceği, bu durumun ise markalar arasında 35.05 de yer alan hizmetin kapsadığı tüm malların satış hizmetleri açısından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabileceği, başvuru konusu markanın kötü niyetli olarak başvuru konusu edilip edilmediği hususunun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olması gerektiği… ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki ” 35 35.01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35.02 Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. 35.03 İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 35.04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 35.05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise “… …”, “… … şekil (arapça ve latince yazılışı)” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında. 29, 30, 32. Sınıflardaki “29. SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez. 32.SINIF: Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar.” mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki çekişmeli dava konusu marka ile davacı markaları arasında, sınıflar açısından, aynı/aynı tür sınıflara rastlanılmamıştır. Diğer taraftan, genel olarak davacı ve davalı mal-hizmetlerini değerlendirdiğimizde; davada redde mesnet davalı markaları kapsamındaki mallar, gıda ürünleridir. Dava konusu marka kapsamındaki 35. 05 deki hizmet kolu da gıda emtialarının perakende satış hizmetidir ve ticari sınıftaki malların ticareti ve satış hizmeti aynı kanallar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla karşılaştırmaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettikleri tüketici kitlesi aynı/benzer olduğu gibi, karşıladıkları ihtiyaçlar, birbirleri yerine ikame edilebilirlikleri ve birbirlerini tamamlayıcı özelikleri ile satış, sunum ve dağıtım kanalları arasında da yüksek düzeyli bir benzerlik bulunmaktadır. Zira, gıda ürünlerinin ortalama tüketicisi günlük gıda ihtiyaçlarını karşılamak için marketten un, kabartma tozu, maya alarak pasta ve çörek yapabileceği gibi, hazır satılan fırıncılık mamulleri veya pasta alabilir, un alarak erişte yapabilir yada hazır erişte alabilir. Sonuç olarak hedef kitle söz konusu ürün ve markalar için ortak olup, başvurunun kapsadığı 35.05 deki 29, 30, ve 32. sınıflarda yer alan davalı markaları kapsamındaki mallarla benzer/ aynı olan ve aynı olmayan alt gruplarda yer alan mallar, temel gıda ihtiyaçlarına yönelik mallar olması sebebiyle iltibas eşiği yüksek mallar olup, söz konusu markalar arasındaki imaj transferi ihtimali oluşma ihtimali, tüketicilerin bu markaları/marka sahiplerini söz konusu mallar bağlamında da ilişkilendirebilecekleri tespit ve kabul edilmiştir.
Somut olayda taraf markalarının emtia listelerinin 35. Sınıfta yer alan 35.01-04 alt grupta yer alan hizmetlerin davalı markaları kapsamında yer alan mallar ile ilişkili benzer görülmediği, karıştırılma ihtimalinin öncelikli şartının anılan hizmet grubu bakımından meydana gelmediği, ancak, 35/05 alt grubundaki mağazacılık hizmetleri bakımından ise benzer/ilişkili mal ve hizmetlerden oluştuğu değerlendirilmektedir. Dava konusu markanın ve kısmi redde mesnet davalı markaları kapsamında yer alan 29, 30 ve 32. Sınıf emtialar, gıda emtiaları olup ilgili emtialar kolayda mallar olarak değerlendirilmelidir. Kolayda mallar, tüketicilerin az çaba harcayarak, diğer ürünlere nazaran daha sık satın alınan, göreli olarak düşük fiyatlara sahip ürünlerden oluşmaktadır. Bu malların satın alınması sırasındaki refleksler; malları satın almadan önce herhangi bir plan yapmamak ve bu malları düzenli olarak satın almaktır. Başka bir ifade ile kolayda mallar, tüketicinin çok düşünmeden ve sıklıkla/düzenli olarak satın aldığı mallardır. Ayrıca, günlük tüketime konu olan mallardan olmaları ve kasa yanı hızlı yeme içme malları arasında yer almaları nedeniyle söz konusu malların hitap ettiği tüketici kitlesi orta seviyedeki tüketicilerden oluşmaktadır. Davalı markaları kapsamında yer alan 29, 30 ve 32. sınıflarda yer alan mallarının tüketicisi; Gıda Malları/Kolayda Mallar olarak nitelendirilen mal grubuna sahiplerdir. Davacı yanın markası kapsamında 35. Sınıf 05 alt grubundaki satış hizmetlerinin 29, 30 ve 32. sınıf malların satışına özgülenmiş olmasından kaynaklı olarak anılan sınıflar arasında mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı da satışa konu edeceği kabul edilmekte olduğundan yine benzerlik seviyesinde yer alan bir ilişki bulunmaktadır. Bu bağlamda; davalı markaları kapsamında yer alan gıda emtiaları açısından taraf markalarının kapsadığı emtiaların aynı olduğu alt gruplar açısından; ilgili mal ve hizmetin aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan mallar olması nedeniyle aralarında yüksek düzeyli benzerlik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davalı markaları kapsamında bulunmayan, Gıda Malları/Kolayda Mallar olarak nitelendirilen mal grubuna giren 30. sınıf “Makarnalar, mantılar, erişteler.” ve “Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” malları yönüyle; ilgili mal ve hizmetin aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan, birbirini tamamlayan ya da birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, birbirleri yerine tercih edilebilirliği bulunan mallar olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla, işaretler arasında güçlü bir benzerlik olması halinde karıştırılma ihtimali yükselebilecek olan mallardan olduğuna kanaat getirilmiştir.
Yine davaya konu marka başvurusu kapsamında 35.05. alt grubunda yer alan 32. Sınıf “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” emtiaları da Gıda malları/ Kolayda mallar olarak nitelendirilen mal grubuna girmekte olup, bu mallar da aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer ihtiyaçlara yönelik, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan, birbirini tamamlayan ya da birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde olan, birbirleri yerine tercih edilebilirliği bulunan mallardandır. Dolayısıyla, işaretler arasında güçlü bir benzerlik olması halinde karıştırılma ihtimali yükselebilecek olan mallardan olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… …”, “… … şekil (arapça ve latince yazılışı)” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu marka incelendiğinde, başvurunun “…” şeklinde bir kelime+şekil markası olduğu, markanın sarı ve yeşil renklerin hakim olduğu, kelimenin bir daire şeklinin içine konumlandırıldığı, dairenin sol yanında yaprak figürlerinin yer aldığı görülmektedir. Markayı oluşturan unsurlar bütün olarak değerlendirildiğinde markanın esaslı unsurunun … kelimesi olduğu görülmektedir.
Davalı yana ait kısmi red gerekçesi markalar incelendiğinde; her iki markanın da şeklinde kelime+şekil markası olduğu, markada sarı ve mavi renklerin hakim olduğu, … kelimesinin bir dairenin orta kısmına konumlandırıldığı, kelimenin üst kısmında kelimenin Arapça ve Latince yazılışlarının yer aldığı, markaların ayırt edici esaslı unsurunun … ibaresi olduğu sonucuna varılmaktadır.
Davacı ve davalı markalarının ayırt edici esaslı unsurunun … kelimeleri olduğu görülmektedir. Buna göre; “…” ibaresinin her iki taraf markasında esas unsur olduğu, markaların okunuşları aynı olduğu, görsel olarak da davacı markasında yer alan daire şeklinin ve her iki markanın logo şekillerinin, kelimelerin yer aldığı sarı zeminin benzer olduğu, logo örneklerinin kelimelerin aynı şekilde ön plana çıkarıldığı, taraf markalarında yer alan diğer şekil ve renk unsurların ise bu benzerlik derecesini düşürmeye veya kesmeye yetemediği değerlendirilmiştir. Bu bakımından da …MERH kelimesini aynen içeren davacı markasının tüketiciler tarafından müstakil ve ayırt edici bir marka olarak algılanmayacağı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak taraf markaları bir bütün olarak ele alındıklarında, davacının dava konusu “…” markasının, davalı markaları ile görsel ve işitsel olarak aynı olduğu, ilişikli olarak görülen emtialarda taraf markaları arasında ilgili tüketici nezdinde iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik yaratacağına kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça eskiye dayalı kullanım ve dolayısıyla gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulmuş ise de, bu iddia ile başkalarının başvurularına itiraz, tescil halinde hükümsüzlük davası açma hakkı verdiği, ancak kendi başvurusu yönünden kendinden önce başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş benzer markaya rağmen kendi başvurusunu tescil ettirme yönünde bir hak vermediğinden, (Yargıtay 11. H.D 2017/3679 esas) davacının bu yöndeki talebi dikkate alınmamıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesinde “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” düzenlemesi yapılmıştır. Markanın yaratılmış marka olması, herkesin aklına gelmesinin ticari hayatın olağan akışı ile bağdaşmaması hallerinde kötüniyetin varlığı kabul edilmektedir. Tescili istenen markanın iltibasa yol açması, tarafların uzun süredir aynı sektörde faaliyette bulunması kötüniyetin tespiti için göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdendir. Fakat bu sebepler tek başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz. Ancak somut uyuşmazlık ele alınacak olursa; başvuru dosyasının incelemesinde, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/06/2018 tarih ve E: …, K: 2018/341 sayılı kararında davacı adına kayıtlı … sayılı “…” markasının tescilli olduğu 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği görülmektedir. Van 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin hükümsüzlüğüne karar vermiş olduğu … sayılı markanın ve davalı adına kayıtlı …, … markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan ibarenin tescili talebinde bulunduğu görülmektedir. Başvuru konusu markanın kötü niyetli olarak yapıldığı kanaatine varıldığından başvuru konusu tüm hizmetler yönünden redde ilişkin YİDK kararı yerinde görülmüştür.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.395,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.