Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/101 E. 2021/231 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/101
KARAR NO : 2021/231

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 22/07/2014
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/06/2021

İDDİA:
Davacı vekili 22.07.2014 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde “… … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabul edilerek, başvurularının reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT’in … sayılı YİDK karan ile nihai olarak reddedildiği, oysa markalar arasında bir ayniyet bulunmadığını, kaldı ki dava konusu ibare üzerinde 8/3 ve 8/5 maddeleri uyarınca hak sahibi olduğunu, dava konusu markanın esas unsurunun … … ibaresi olduğunu, … kelimesinin küçük yazıldığını, taraf markalarının görsel açıdan birbirine benzemediğini ve iltibasa yol açmayacağını, oluşturuluş biçimi, görsel ve fonetik açıdan farklılıklar bulunduğunu, davalı markasının tanınmış olmadığını, müvekkili markasının sektöründe dünyaca tanınan bir marka olduğunu ve dava konusu markanın müvekkili tanınmış markasının serisi olduğunu, “…” ibaresinin Tibet mitolojisinde Agarta’nın Avrupa’daki bilinen adı ve bir yer adı olduğunu, mitolojide …’nın bir bilinç hali ve duyarlı bir farkındalık safhası olduğunu ve ayrıca bu ibarenin bir bileklik türü olarak bilindiğini ve bir kişi tekelinde olmaksızın birçok firmanın bu ibareyi kullandığını, dolayısıyla müvekkili firmanın bu ibareyi anonim bir isim olması nedeniyle kullandığını, TÜRKPATENT tarafından verilen red kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili yanıtında özetle; başvuru dosyası işlem aşamalarını açıklamış, davacının 14. sınıfta … … ibaresi ile çok sayıda markasının bulunduğunu, bu nedenle bu ibarenin çatı markası olduğunu, dava konusu markada markalaştırılmaya çalışılan ibarenin … ibaresi olduğunu, … … ibaresinin şemsiye markası olduğundan marka algısı yaratacak unsurun … ibaresi olduğunu, davacı markasının incelenmesinde … ibaresinin alt marka şeklinde konumlandırıldığını ve çatı markadan bağımsız bir ayırt edici gücü bulunduğunu, davacının, dava konusu başvurunun seri marka olduğunu öne sürdüğünü ancak seri markalarda markanın esas unsurunun muhafaza edilmek şartıyla ve mal/hizmet kapsamı değiştirilmeden yeni bir imajla piyasaya sunulması olduğunu, dava konusu markada … ibaresinin markalaştırılmak istendiğini bu nedenle esas unsurun korunduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, taraf markalarının aynı ürünleri kapsadıkları ve başvuru konusu markanın, markalaştırılmaya çalışılan unsurun … ibaresi olduğu düşünüldüğünde karıştırılma tehlikesinin kaçınılmaz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ BOZMASI:
Mahkememizin 24.03.2016 tarih ve 2014/331 esas, 2016/42 karar sayılı davanın kabulüne dair verilen kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 23.10.2018 tarih ve 2017/888 esas, 2018/6610 karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“…. Mahkemece, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin “bileklik” emtiası için cins belirten bir ibare olduğu ve bu nedenlede dava konusu başvurunun asli unsuru niteliğinde bulunmadığı gerekçesi ile TPE YİDK kararının iptaline karar verilmiştir. Ancak, Dairemiz yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; bir ibarenin üzerinde kullanılacağı mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi kapsamında karakteristik özellik belirten işaret olarak kabulü için söz konusu ibarenin üzerinde kullanılacağı mal ve hizmet bakımından doğrudan tasviri anlam içeren işaretlerden olması gerekmektedir. Dolaylı yoldan (telmih/hatırlatma yoluyla) tasviri anlam taşıyan işaretler ise anılan madde kapsamında değerlendirilemez. Dava konusu başvuru 14. sınıftaki kuyumculuk emtiası, heykel, biblolar vb. emtia için yapılmıştır. “Bileklik” emtiası için cins belirten “…” ibaresinin söz konusu emtia için de doğrudan vasıf belirten bir işaret olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda, davalı muteriz şirket markasının tek ve asli unsurunun “…” işareti olması karşısında dava konsusu başvuru ile arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu halde yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı TPE yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ….” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş; davacı vekilinin karar düzeltme istemi Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 09.02.2021 tarih ve 2019/2986 E, 2021/1020 K.sayılı ilamı ile reddine karar verilmiş; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 05/04/2012 tarihinde “… … …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ne başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 14. sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalının … sayılı ve “…” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile özetle;
“… başvuru numaralı ve “… … …” ibareli başvurunun … sayılı ve “…” ibareli markaya dayanılarak 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesi uyarınca reddi kararına yapılan itirazın incelenmesinde, itiraz dilekçesinde de ifade edildiği üzere, ’’…” ibaresinin başvuru marka örneğinde alt marka şekilde konumlandırıldığı, dolayısıyla çatı/üst markadan bağımsız bir ayırt edici gücünün bulunduğu, dolayısıyla aynı ya da benzer mallar için başvuru ile ret gerekçesi olan … sayılı “…” markası arasında iltibas ihtimalinin yüksek olduğu, ayrıca başvuru ile tescili talep edilen malların ret gerekçesi markaların koruma kapsamında yer alan mallarla aynı ya da benzer olduğu tespit edildiğinden iş bu itirazın reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurusu kapsamında 14. sınıftaki “Kuyumculuk eşyaları ( taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları,(kronometreler, metronomlar ve parçaları, saat kordonları dahil)” mal ve hizmetler bulunurken itiraza mesnet markanın 09, 14, 18 ve 20.sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsadığı anlaşılmıştır.
Mallar/hizmetlerin örtüşmesinin karıştırma ihtimalini artıran bir unsur olduğu tekrar vurgulanmalıdır. Zira yukarıda ifade edildiği üzere, KHK’nın 8/1-b hükmündeki, markaların benzerliği ile mal ve hizmetlerin benzerliğine ilişkin unsurların karşılıklı bir bağımlılık ve dengeleme ilişkisi içinde olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Çünkü, kimi zaman karşılaştırılan mal ve hizmetler arasındaki aynılık veya yüksek düzeyli benzerlik, markalar (işaretler) arasında var olan düşük düzeyde benzerliği ikame edebilir.
İşaretlerin benzerliğinde ise, onların ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın ise, standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, taraf işaretlerinde başkaca bir şekil unsurunun olmadığı görülmektedir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; bir ibarenin üzerinde kullanılacağı mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi kapsamında karakteristik özellik belirten işaret olarak kabulü için söz konusu ibarenin üzerinde kullanılacağı mal ve hizmet bakımından doğrudan tasviri anlam içeren işaretlerden olması gerekmektedir. Dolaylı yoldan (telmih/hatırlatma yoluyla) tasviri anlam taşıyan işaretler ise anılan madde kapsamında değerlendirilemez. Dava konusu başvuru 14. sınıftaki kuyumculuk emtiası, heykel, biblolar vb. emtia için yapılmıştır. “Bileklik” emtiası için cins belirten “…” ibaresinin söz konusu emtia için de doğrudan vasıf belirten bir işaret olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda, davalı muteriz şirket markasının tek ve asli unsurunun “…” işareti olması karşısında dava konsusu başvuru ile arasında ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24.03.2016 tarih ve 2014/331 esas, 2016/42 sayılı bozma ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle; davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, YİDK kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle yeni SMK’nın yargılamanın yukarıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 25,20 TL harçtan düşümü 34,10 TL karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davalı TÜRKPATENT tarafından yapılan 31,40 TL Temyiz Karar Harcı, 154,30 TL Temyiz Yoluna Başvuru Harcı, 93,38 TL posta gideri olmak üzere toplam 279,08 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/06/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.