Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/100 E. 2021/177 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/100 Esas – 2021/177
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/100
KARAR NO : 2021/177

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 14/04/2014
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2021
İDDİA:
Davacı vekili 18.04.2014 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … sayılı ve “…”, “…”, “…+şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu; davalı şirketin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa söz konusu markanın görsel ve işitsel bakımdan “…” esas unsurlu markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, iki marka arasında bağlantı kurulacağını, söz konusu markaların aynı emtialar üzerinde kullanılacağını ve aynı tüketici kitlesine hitap edeceğini, seri marka olarak algılanacağını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, … sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili yanıtında özetle; davalı başvuru ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinden de söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hulusi Kaya vekili cevap dilekçesinde, müvekkili başvurusu ile itiraza mesnet markaların benzer olmadığını, “…” markasının sonundaki “VİK” ibaresinin markalara yeterince ayırt edicilik sağladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ BOZMASI:
Mahkememizin 24/12/2015 tarih ve 2014/130 esas, 2015/345 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27/03/2019 tarih ve 2018/422 esas, 2019/2383 karar sayılı ilamıyla özetle;
“…Dava, marka başvurusuna itirazın reddine dair TPMK YİDK kararının iptali ile davalı adına tescil olunan markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Davacının itiraza gerekçe markaları “…”, davalının başvurusuna konu markanın ise “…” ibaresinden oluştuğu, başvuru kapsamındaki 03.sınıf malların, itiraza gerekçe markaların kapsamında da bulunduğu anlaşılmaktadır.
Markaların karıştırılma ihtimallerinin tespitinde, taraf markaları işaretsel yönden karşılaştırılırken, tescil kapsamındaki malların ortalama alıcı kitlesinin farazi bakış açısına göre değerlendirme yapılmalıdır. Söz konusu değerlendirme yapılırken, markaların ayırt edicilik niteliği ve ayırt edicilik gücü özellikle dikkate alınır. Değerlendirme sırasında, markaların özellikle başlangıç kısımlarının tüketiciler üzerinde daha çok etki doğuracağı ve akıllarında daha çok kalacağı hatırdan çıkartılmamalıdır.
Somut olayda, 03.sınıf malların ortalama tüketicilerinin halkın geneli olmakla birlikte, ürünlerin niteliği itibariyle tüketicilerin markanın seçiminde nispeten dikkatli davranacak bir kitle olduğu, bununla birlikte “…” ibaresinin, 03.sınıf malların ortalama tüketici kitlesi itibariyle Türkçe’deki anlamı bilinebilecek bir ibare olmadığı, bu itibariyle ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğu, 03.sınıf mallarda “…” markalı ürünleri daha önce almış, kullanmış veya bir şekilde tecrübe etmiş ortalama tüketici kitlesinin, daha sonraki bir tarihte aynı tür mallar üzerinde “…” ibaresini gördüğünde, derhal her iki marka arasında irtibat olduğunu, malların aynı veya aralarında ticari, ekonomik veya idari bağlantı bulunan firmalar tarafından üretildiğini ve pazarlandığını düşünme ihtimallerinin yüksek olduğu, davalı markası tescil olunduğu takdirde önceki davacı markalarının ayırt edicilik ve garanti işlevlerinin zarar görme olasılıklarının yüksek olduğu, bu itibarla mahkemece her iki markanın karıştırılma ihtimaline maruz kalacağının kabulü gerekirken, hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir……” gerekçesi ile bozulmuş; davalı kurum vekilinin karar düzeltme istemi Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 11.02.2021 tarih ve 2019/3421 esas, 2021/1129 karar sayılı ilamıyla reddedilmiş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalının 28/04/2011 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 03. sınıftaki tüm emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…”, “…”, “…+şekil” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiği iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile özetle;
“… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun 556 s. KHK’nin 8.maddesi uyarınca … sayılı ve “…”, “…”, “…+şekil” ibareli markaya/markalara dayanılarak reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
Yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından işbu itirazın da reddi gerekmiştir” gerekçesiyle nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03. sınıftaki “Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler ( Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b.için)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 03, 06, 16.sınıflardaki malları kapsadığı gözlenmektedir. Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 03.sınıf malların itiraza dayanak 2002/08862 ve … sayılı markaların kapsamındaki aynı yani 03.sınıftaki mallar aynı ya da benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların da “…”, “…”, “…+şekil”ibarelerinden oluştuğu, … sayılı markada şeklin mavi oval, balona benzer çizgiler ile çevrili yatay duran bir damlayı andırdığı, ancak markada baskın unsur olarak öne çıkmadığı, taraf işaretlerinde başkaca bir şekil unsurunun olmadığı görülmektedir.
Davacının itiraza gerekçe markaları “…”, davalının başvurusuna konu markanın ise “…” ibaresinden oluştuğu, başvuru kapsamındaki 03.sınıf malların, itiraza gerekçe markaların kapsamında da bulunduğu anlaşılmaktadır.
Markaların karıştırılma ihtimallerinin tespitinde, taraf markaları işaretsel yönden karşılaştırılırken, tescil kapsamındaki malların ortalama alıcı kitlesinin farazi bakış açısına göre değerlendirme yapılmalıdır. Söz konusu değerlendirme yapılırken, markaların ayırt edicilik niteliği ve ayırt edicilik gücü özellikle dikkate alınır. Değerlendirme sırasında, markaların özellikle başlangıç kısımlarının tüketiciler üzerinde daha çok etki doğuracağı ve akıllarında daha çok kalacağı hatırdan çıkartılmamalıdır.
Somut davada, 03.sınıf malların ortalama tüketicilerinin halkın geneli olmakla birlikte, ürünlerin niteliği itibariyle tüketicilerin markanın seçiminde nispeten dikkatli davranacak bir kitle olduğu, bununla birlikte “…” ibaresinin, 03.sınıf malların ortalama tüketici kitlesi itibariyle Türkçe’deki anlamı bilinebilecek bir ibare olmadığı, bu itibariyle ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğu, 03.sınıf mallarda “…” markalı ürünleri daha önce almış, kullanmış veya bir şekilde tecrübe etmiş ortalama tüketici kitlesinin, daha sonraki bir tarihte aynı tür mallar üzerinde “…” ibaresini gördüğünde, derhal her iki marka arasında irtibat olduğunu, malların aynı veya aralarında ticari, ekonomik veya idari bağlantı bulunan firmalar tarafından üretildiğini ve pazarlandığını düşünme ihtimallerinin yüksek olduğu, davalı markası tescil olunduğu takdirde önceki davacı markalarının ayırt edicilik ve garanti işlevlerinin zarar görme olasılıklarının yüksek olduğu, bu itibarla her iki markanın karıştırılma ihtimaline maruz kalacağını sonuç ve kanaatine varılmıştır.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, YİDK kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle yeni SMK’nın yargılamanın yukarıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27/03/2019 tarih ve 2018/422 esas, 2019/2383 sayılı ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle; davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 34,10 TL karar harcının davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5- Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.081,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/04/2021

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 50,40.-TL
Posta Masrafı 345,30.-TL
Bilirkişi Masrafı 1.500,00.-TL
Temyiz Karar Harcı 31,40.-TL
Temyiz Y.B.Harcı 154,30.-TL
Toplam 2.081,40.-TL

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.