Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/94 E. 2021/219 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/94
KARAR NO : 2021/219

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 11/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 11.03.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “…”, “… şekil”, “… levent”, “… “…”, “radyo …”, “radyo …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili şirketin, 1952 yılından faaliyet alanını değiştirdiğini 2009 yılına kadar ulusal ilaç üretim sektöründe Türkiye’nin en önde gelen kuruluşlarından biri olduğunu, 2009 yılında faaliyet alanını değiştirmiş ve gayrimenkul geliştirme, sağlık, hızlı tüketim ürünleri, yapı ürünleri ve diğer endüstrilerde … Holding A.Ş.’ne bağlı olarak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, “…” markasının olarak ciddi bir bilinirliğe sahip olduğunu, dava konusu … numaralı “…” marka başvurusuna itiraz ettiklerini, yaptıkları itirazların nihai olarak reddedildiğini, söz konusu YİDK kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, ciddi kullanımın ispatlanamadığına yönelik kurul kararının hatalı olduğunu, dava konusu başvurunun yayımına yaptıkları itiraz üzerine başvuru sahibi davalı şirket tarafından … numaralı markalarının tescilli oldukları tüm mal/hizmetler için kullanımının ispatının talep edildiğini, müvekkilinin yarı hissedarı olduğu “… Alışveriş Merkezi”nin 01.06.2006 tarihinden bu yana ….Levent/İstanbul adresinde alışveriş merkezi olarak faaliyet göstermekte olup Türkiye’nin ve hatta Avrupa’nın en tanınmış alışveriş merkezlerinden biri olduğunu, müvekkilinin özellikle alışveriş merkezinin faaliyetlerinde “…” markasını aktif olarak kullanmakta olduğunu, söz konusu aktif kullanımlar için ek olarak sundukları görsel, broşür, kitapçık vs. belgelerin örnek olması açısından sınırlı sayıda sunulduğunu, mahkemece talep edilmesi halinde yüzlercesini daha mahkemeye ibraza hazır olduklarını, “…” markasının aktif bir şekilde kullanıldığını, bu markanın yüzbinlerce kişiye ulaştığını ve tanındığını, “…” markasının bu tanınmışlığı sayesinde İstanbul’da başlı başına bir lokasyon haline geldiğini, tescili istenen “…” markası ile müvekkilinin markaları arasında ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimali olacak şekilde benzerlik bulunduğunu, “…” ibaresinin ayırt edici özelliği haiz olmadığını, davalı tarafından marka olarak tescil edilmek istenen “…” ibaresinin SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca tescilinin mümkün olmadığını, markaların ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme/karıştırılma olasılığının bulunduğunu, davalı tarafın müvekkiline ait markanın toplumdaki tanınmışlığından ve bilinirliğinden faydalanmak istediğini, ciddi kullanımın ispatlanamadığı iddia edilen markaların müvekkili tarafından ticari faaliyetinde fiilen kullanılmakta olduğunu, müvekkiline ait markanın toplumdaki tanınmışlığının ve bilinirliğinin ispata muhtaç olmadığını, davalının bu tanınmışlık ve bilinirlikten faydalanmak istediğinin açık olduğunu, davalının bir kısmı henüz tescil dahi edilmemiş ibareleri gerekçe göstererek ileri sürdüğü müktesep hak ve seri marka iddiasının dinlenebilir nitelikte olmadığını belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi veya tescil edilmiş sayılması halinde geçmişe etkili olarak başvuru tarihinden itibaren hükümsüzlüğüne karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı markası ile davalı başvurusu arasındaki benzerlik değerlendirmesinde önce davacıya ait itiraza mesnet 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454, 2014 109106 sayılı markaların kullanılıp kullanılmadığı hususunun ortaya konulması gerektiğini, zira başvuru sahibinin davacının itirazına karşı kullanım ispatı talep ettiğini, yapılan değerlendirmelerde muterizin yayına itiraz aşamasında sunmuş olduğu belgelerin tetkikinde, kullanım ispatına konu olan itiraz gerekçesi 2014 109106 tescil numaralı marka için başvuru/rüçhan tarihinde Türkiye’ en az beş yıldır tescilli olmaması nedeniyle kullanım ispatı talebinin dikkate alınmadığını, diğer markaların başvuruda yer alan ve çekişme konusu mal/hizmetler bakımından ciddi kullanımının ispatlanamadığı kanaatine varılarak belirtilen markaların 6769 sayılı SMK m. 6/1 incelemesinde esas alınmasının mümkün görülmediğini, davacının itiraz gerekçesi olan ve kullanım ispatına tabi olmayan 2014 109106, 2015 27750, 2015 27761 sayılı markalarının başvuru ile benzer markalar olarak kabul edilmekle birlikte itiraza mesnet olarak gösterilen markalardan 2014 109106 sayılı markanın tescil kapsamında bulunan mallarla ayı malların 6/1 bendi kapsamında zaten Markalar Dairesi Başkanlığı itiraz biriminin incelemesinde başvuru kapsamından çıkarıldığını, bunun dışında kalan itiraza konu hizmetler için itiraza mesnet 2014 109106, 2015 27750, 2015 27761 sayılı markaların tescil kapsamında bulunan emtialarla başvuru kapsamında itiraza konu hizmetlerin benzerlik düzeyi ile işaretlerin benzerlik düzeyi hususları bir arada değerlendirildiğinde, itiraza konu hizmetler için markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmü anlamında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı görüşüne ulaşıldığını, halen başvuru kapsamında yer alan 35, 36, 37, 43. sınıftaki emtialar yönünden markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, davada çözümlenmesi gereken diğer hususun davacının “…” ibareli markasının tanınmış olup olmadığı, dava konusu markanın davacı markaları ile benzer/ilişkili olmayan emtialar için tescili halinde 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi anlamında tescil engelinin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığını, markaların kapsadığı farklı emtia ve hizmetler göz önüne alındığında “… +şekil” ibareli başvuru konusu markanın davacıya ait “…” ibareli markaları akla getirmediğini, onun itibarından haksız yere faydalanması veya ayırt edicilik karakterini zedelemesinin mümkün olmadığını, dava konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin uzun yıllardır faaliyette bulunduğu sektöre yön verdiğini ve “…” markası ile tanınmışlığa sahip olduğunu, davacının tanınmışlığından yararlanılması için başvuru yapıldığı iddiasının tamamen hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkilinin başta inşaat ve enerji sektörleri olmak üzere faaliyet gösterdiği tüm iş alanlarında yurt dışındaki ülkelerde de faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin faaliyet alanlarının geniş olduğunu ve pek çok projeye imza attığını, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin seri markalarında kullanılmakta olduğunu, müvekkilinin 03.07.2015 tarihinde çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri birleştirmek suretiyle holding şirket olarak yapılandırıldığını, bunun öncesinde ise şu an müvekkiline bağlı bulunan … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından “…” ibaresinin aktif bir şekilde kullanıldığını ve marka tescilleri yapıldığını, … İnşaat adına 201314503 sayılı markanın tescil edildiğini, bu markanın yanı sıra müvekkili veya bağlı şirketleri tarafından “…” ibaresini içeren pek çok marka tescili/başvurusunun da bulunduğunu, örnek olarak 2019/00638, 2018/ 79395, 2018/79394, 2018/76276, 2018/75576, 2018/73912, 2018/68447 numaralı markaları gösterebileceklerini, önceki tescillere dayanarak benzer bir marka müracaatında bulunma haklarının olduğunu, müvekkilinin ve bağlı bulunduğu şirketler grubunun “…” ibareli seri markaların hak sahibi olduğunun tartışmasız olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanında da yer alan ve kurucusu …’nun soyadında yer alan “…” ibaresinin marka değerine önem verdiğini ve ciddi yatırımlar yaptığını, gerek doktrin görüşleri gerek Yargıtay içtihatları kapsamında müvekkilinin … sayılı “…” markası üzerinde önceki tescillere ve seri markalarına dayalı olarak müktesep hak sahibi olduğunu, davacının itiraza dayanak 2004/02152, 2004/17890, 2004/02150, 2011/76454 sayılı markalarının marka hukuku prensipleri ve SMK hükümleri kapsamında ciddi şekilde kullanılmamakta olduğunu, bu kapsamda tesis edilen YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, davacının dayanak markalarının müvekkilinin markasının tescilli bulunduğu tek ortak sınıfın 36. sınıf olduğunu, ancak davacının sunduğu delillerde anılan sınıfa ilişkin hiçbir kullanım emaresi bulunmadığını, davacının sunduğu delillerin “…” ibaresinin tescil edildiği her sınıf ve alt sınıf açısından kullanımı göstermediğini, davacının gerek itiraz sürecinde gerek dava sürecinde markaların kullanımına ilişkin çeşitli deliller sunduğunu, davalı kurum nezdinde sunulan deliller dışında mahkemeye farklı bir delil sunulmasının usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle bahse konu evrakın yargılamada dikkate alınmamasını talep ettiklerini, davalı kurum nezdinde sunulan deliller incelendiğinde anılan markalara ilişkin ciddi bir kullanımın mevcut olmadığının açıkça görüldüğünü, davacının sunduğu evrakın herhangi bir tarih bilgisi içermediğini, sunulan fotoğraflarda hangi sınıf için ciddi kullanımdan bahsedildiğinin anlaşılamadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının dava ikame edilirken ibraz ettiği belgelerin de yine tarihsiz ve markasal kullanıma ilişkin olmayan bir takım evrak olduğunu, sunulan evrak arasında Türkçe olarak tanzim edilmemiş olanların da olduğunu, Türk mahkemelerinde yargılama dilinin Türkçe olduğunu, yabancı belgeye dayanarak iddia ve talepte bulunulamayacağını, anılan evrakın markaların kullanımına ilişkin delil niteliği taşımadığını, davacının beyanlarından ve sunulan delillerden anlaşıldığı üzere “…” ibaresinin bir AVM adı olduğunu, bu kapsamda sunulan marka kullanma delillerinde yer alan “…” ibaresinin de salt adres niteliğinde olduğunu ve bu nedenle markasal anlamda ciddi bir kullanım olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin markasının ayırt ediciliği haiz olduğunu ve davacı markaları ile benzer olmadığını, markalar arasında görsel ve kavramsal farklılıklar bulunduğunu, davacının “…” ibareli markalarının tescilinden önce davalı kurum nezdinde “…” ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, davacının işbu davayı açarken iyi niyet ve objektiflikten uzak olduğunu, somut uyuşmazlık açısından SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında yapılacak değerlendirmelerde esas alınacak ortalama tüketici kitlesinin dikkatli ve seçici olduğundan markalar arası iltibas ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının ileri sürdüğü hukuki mesnedi bulunmayan iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin yanı sıra Türkiye’nin hemen her yerinde mevcut bir projesinin bulunduğunu ve söz konusu projelere yapılan yatırımların büyüklüğü de dikkate alındığında davacıya ait tanınmışlıktan yararlanmak amaçlı marka başvurusu yapıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı, “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 20.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 11.03.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “…”, “… şekil”, “… levent”, “… “…”, “radyo …”, “radyo …” ibareli markanın, davalı şirketin … sayılı ve “…+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5, müktesep hak hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 14/08/2018 tarihinde “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 19, 35, 36, 37, 43.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı “…”, “… şekil”, “… levent”, “… “…”, “radyo …”, “radyo …” ibareli marka ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 19.sınıftaki “Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları” malları yönünden reddine, kalan mal ve hizmetler yönünden ise tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 23.11.2020 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “YİDK kararı iptali talebi bakımından; 1) Marka işlem dosyası kapsamında muteriz davacının kullanım ispatı talebine konu edilen ve kullanım ispatına konu olabilecek 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 tescil numaralı markalarının kullanımının ispat edilemediği, bu nedenle söz konusu markaların karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınamayacağı, 2) Muteriz davacının kullanım ispatına konu olmayan markaları ile dava konusu marka arasında herhangi bir kapsam aynılığı veya benzerliği bulunmadığı, bu nedenle de karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceği; Marka hükümsüzlük talebi bakımından; 1) Dava dosyası kapsamında davacının dayanak markaları hakkında ayrıca ve açıkça kullanmam def’inin ileri sürülmemesi karşısında davacının dayanak markalarının tamamının karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınması gerektiği, 2) Dava konusu markanın tescile bağlandığı hizmetlerin tamamının davacının 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 tescil numaralı markalarının kapsamındaki bazı hizmetlerle aynı veya benzer olduğu, marka işaretleri arasında benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu, bu nedenle de markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimali bulunduğu, 3) Davacının ileri sürdüğü tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiasını ispat edemediği, 4) Davalı şirketin müktesep hak iddiasını dayandırdığı markalar bakımından müktesep hakka ilişkin koşulların oluşmadığı ve bu nedenle davalı şirketin dava konusu markadan önceki tarihli bir markasından kaynaklı müktesep hak sahipliğinin bulunduğundan söz edilemeyeceği,2019/ 41901 sayılı ibareli davalı marka başvurusu ile itiraza mesnet gösterilen davacı markaları arasında tüketiciler nezdinde benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı, Davacı yanın “…” markasının tanınmış marka olduğu iddasının ispatlanamadığı”;
26.03.2021 tarihli ek raporda: “Kök raporda varılan kanaatlerimizin devam ettiği, Marka hükümsüzlük davasıyla ilgili kullanmam def’iyle ilgili olarak terditli kanaat bildirmek gerektiği ve kanaatlilerimizin; Marka hükümsüzlük talebi ile ilgili olarak açıkça, hangi markalar için ve tescil kapsamlarındaki hangi mal veya hizmetler için kullanımının ispat edilmesiyle ilgili olarak kullanmama def’inin ileri sürülmediği savunmalardaki tüm beyanlardan hareketle gözlemlenmiştir. Bu doğrultuda davacının dava dilekçesinde dayanak olarak gösterdiği markalarının tamamının hükümsüzlük davası bakımından dikkate alınması gerekmiştir. Bunun sonucunda da dava konusu markanın tescile bağlandığı hizmetlerin tamamının davacının 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 tescil numaralı markalarının kapsamındaki bazı hizmetlerle aynı veya benzer olduğu, marka işaretleri arasında benzerlik ve ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu, bu nedenle de markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimali bulunduğu yönündeki görüşümüz devam etmektedir. Sayın Mahkemece davalı şirket savunmalarında açıkça kullanmama def’inin ileri sürüldüğü hususu benimsenecek olursa; davacının 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 tescil numaralı markalarının dosyada mübrez delillerin markanın ciddi kullanımını ispata elverişli olmaması karşısında dikkate alınmaları mümkün olmayacaktır. Böyle bir durumda da dava konusu markanın kapsam benzerliği tespit edilebilecek davacı markası bulunmaması nedeniyle davacı markalarıyla karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyecektir”ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında dava konusu oluşturan başvuru kapsamındaki çekişmeli 35, 36, 37, 43.sınıftaki “35Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 36 Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri. 37 İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri.Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri.Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar” mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı “…”, “… şekil”, “… levent”, “… “…”, “radyo …”, “radyo …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 19, 35, 36, 37, 38, 41, 42, 43, 44, 45.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 35, 36, 37, 43.sınıftaki mal ve hizmetlerin itiraza mesnet 2004/02152, 2004/17890 ve 2004/ 02150 tescil numaralı markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “… şekil”, “… levent”, “… “…”, “radyo …”, “radyo …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu marka, tamamlanmamış bir çember içinde “K” harfinin dikey çizgisi dışındaki parçalarını içeren bir şekil unsurunu, bu şekil unsuru ile aynı renk tonundaki koyu füme rengindeki “…” ibaresi ile bunlara nazaran son derece silik durumda olan “gy” kısaltmalarını içermektedir. Markanın bütünsel izleniminde “…” ibaresi, ilgili tüketici kesimi tarafından markasal algıyı üzerine çeken unsur durumundadır. Bu sözcük, “Yelkenle ve kürekle yol alan savaş gemilerinin en büyüğü”20 anlamına gelmektedir.
Davacının dayanak markalarından olan ve yukarıdaki tabloda kapsam benzerliğine konu oldukları tespit edilen 2004/02152, 2004/17890 ve 2004/02150 tescil numaralı markaları ise siyah ve koyu vurgulu renkteki “…” sözcüğünü veya bu sözcüğe ilave olarak iki renkli görünüme sahip düz veya eğimli çizgilere sahip bir şekil unsurunu ya da “levent” sözcüğünü içermektedir. Davacı markalarının ortak ve asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu söylemek mümkündür. Zira bu sözcük ya tek unsur, ya markasal etkiyi üstlenen unsur ya da ilk sözcük olarak tercih edilmiş olması nedeniyle tüketicilerde markasal algı oluşturacaktır. “…” sözcüğü; “Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki vadi, dar boğaz, kapuz, kısık, klüz”21 anlamındadır. Davacının 2004/02150 tescil numaralı … Levent markasındaki “levent” sözcüğü ise; “isim, tarih Osmanlı donanmasında ve kıyılarında görev yapan asker sınıfı; sıfat Uzun; sıfat, mecaz Boylu boslu, yakışıklı (kimse).”22 anlamlarına gelmektedir.
Karşılaştırma konusu taraf markalarının gerek asli unsurları bakımından gerek bütünsel karşılaştırmaları bakımından … ve … sözcüklerinin tek harften kaynaklanan bir benzerlik içermeleri karşısında görsel işitsel veya anlamsal olarak birbirlerine benzer olduklarının düşünülebileceği kanaatine ulaşılmıştır. Çünkü her ne kadar ilgili tüketici kesimi içinde dikkat seviyesi daha yüksek olan bilinçli tüketiciler de bulunsa da karşılaştırma konusu markaların her zaman yan yana getirilmesi söz konusu olmayacağından tüketiciler, zihinlerinde kalan imaj üzerinden veya ortaya çıkan çağrışım üzerinden de hareket edebileceklerdir. Bu durumda asli unsur durumundaki sözcüklerin ortasında yer alan tek harften kaynaklı ve detay düzeyinde olan farklılığın ilgili tüketici nezdinde taraf markalarının kesin olarak birbirinden ayırt edilmesine imkân verecek düzeyde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Bütünsel izlenim açısından da aynı durum geçerli olup tüketicilerin anlamlandırabildikleri unsurlar üzerinden tercihleri ortaya çıkacağından markaların birbiri ile benzer veya ilişkili olarak algılanmasının söz konusu olabileceği kanaatine varılmıştır.
Taraf Markaları Arasında Karıştırılma İhtimali Bulunup Bulunmadığı:
Karıştırılma ihtimaline ilişkin düzenlemeye göre halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa marka başvurusu tescil edilemez. İki marka arasında benzerliğin bulunması, bu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu anlamına gelmez. Nitekim gerek marka hukuku, gerek haksız rekabet hukuku, benzerliğe hukuki sonuç bağlamamakta, benzerliğin karıştırma ihtimaline yol açmasına hukuki sonuç bağlamakta ve markaya tecavüze veya hükümsüzlüğe yol açtığı kabul edilmektedir. Markalar arasındaki benzerliğin hukuki sonuç doğurabilmesi için, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunması gerekmektedir. Her benzerlik otomatik olarak karıştırılma sonucunu doğurmaz, bu nedenle ancak ilgili tüketici nezdinde karışıklığa yol açan markalar söz konusu ise, bu benzerliğe hukuki sonuç bağlanır. Bir markanın “benzer” olarak nitelendirilebilmesi için, onun tescilli bir marka ile aralarında bağlantı olduğu ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin söz konusu olması gerekmektedir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi marka tescilinde -değerlendirme konusuna ilişkin- nispi tescil engeliyle ilgili olarak sonuç bağlanan asıl husus, ilgili tüketicinin karşılaştırma konusu markaları ilişkilendirmesidir. Başka bir ifadeyle kapsam ya da işaret benzerliği tescil engeli bakımından sonuç bağlanan nokta değildir. Bu bağlamda taraf marka işaretlerinin benzerliği ve karıştırılma ihtimali değerlendirilirken, redde mesnet markanın ayırt edici özelliğinin ve bilinirliğinin dikkate alınması gerekmektedir. Zira ilgili tüketicide oluşacak bütünsel algı, markaların ilişkilendirilme ihtimalinin tespitinde esastır.

Tescilli marka ile kullanılan işaret arasında görsel ve işitsel yönden benzerlik bulunmasa, hatta genel görünüş (umumi intiba) açısından ayniyet veya benzerlik bulunmasa dahi, halk bunlar arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kuruyorsa karıştırılma ihtimalinin varlığı kabul edilecektir. “İşaret ile tescilli marka arasında halk nazarında ‘bağlantı olduğu ihtimali’ de ‘karıştırılma ihtimali’ kavramına dâhil kabul edilmiştir. Zira iltibasta halk, marka ile işareti kullanan işletmelerin aynı olduğu yanılgısına düşmekte, düşürülmektedir. Diğer bir anlatımla düşündüğü, tasarladığı işletmenin malını aldığını zannederken iltibas sonucu başka bir işletmenin malını almaktadır. ‘Karıştırılma ihtimali’nde ise halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurması yeterlidir. Halk aldığı malın başka bir işletmeye ait olduğunu bilse, fakat güvendiği işletme ile malını aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetse bile ‘karıştırılma ihtimali’ vardır”.
a) YİDK kararı iptali talebi bakımından;
Marka işlem dosyası kapmasında davalı şirket başvurusuna yapılan itiraza dayanak gösterilen markalardan bir kısmı için açık ve net olarak kullanım ispatı talebinde bulunulmuştur. Muteriz davacının kullanım ispatına konu olan 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 tescil numaralı markalarının kullanımının ispatının gerçekleştirilememiş olması karşısında söz konusu markaların karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınabilmesi mümkün değildir. Zira açıkça kullanım ispatı talebine konu olan ve ispata muhtaç markaların kullanımının veya haklı bir sebep nedeniyle kullanılmadığının ispat edilememesi durumunda itiraz reddedilecektir (veya kullanımının ispatı gereken markalar dikkate alınmayacaktır).
YİDK kararının dayanağı olan marka işlem dosyasında dava konusu marka ile kapsam benzerliği içeren davacı markaları, kullanımının ispatı gereken markalardandır. Söz konusu ispatın gerçekleştirilememesi karşısında bu markalara dayalı olarak karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi mümkün değildir.
Kullanımının ispatı gerekmeyen davacı markaları ile dava konusu marka arasında ise herhangi bir kapsam benzerliği bulunmaması dikkate alındığında yine karıştırılma ihtimalinin varlığı sonucuna ulaşılamayacaktır. Açıklanan nedenler ışığında dava konusu yapılan YİDK kararı ile varılan sonuçların yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
b) Marka hükümsüzlük talebi bakımından;
Davalı tarafın savunmalarında kullanmama defini ileri sürdüğü hususu dikkate alındığında, işlem dosyasında sunulan ve dava dosyasında tekrar edilen delillerin davacı markasının kullanımını kanıtlamadığı, davacının 2004/02152, 2004/17890, 2004/02150 ve 2011/76454 tescil numaralı markalarının dosyada mübrez delillerin markaların ciddi kullanımına ispata elverişli olmaması karşısında dikkate alınmaları mümkün olmayacaktır. Kullanımının ispatı gerekmeyen davacı markaları ile dava konusu marka arasında ise herhangi bir kapsam benzerliği bulunmaması dikkate alındığında dava konusu markanın hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise, davacının, özel olarak tanınmışlık tevsiki için delil ibraz etmemiştir. Ancak, marka işlem dosyasında markasının kullanımının ispatlanamadığına ilişkin kararı çürütmek adına işlem dosyasındaki kullanım ispatı delillerini (İngilizce tanıtım broşürü eklemek suretiyle) tekrar etmiştir. Bu delillerin incelenmesi sırasında da açıklandığı üzere özellikle genel olarak tarih kaydı içermemeleri karşısında tanınmışlık düzeyini de tevsik edebilecek nitelikte olmadıkları düşünülmektedir. Şu durumda davacı markalarının tanınmışlık düzeyinin ispat edilemediği gözlemlenmiştir. Dolayısıyla ispatlanamamış bir olgundan hareketle herhangi bir tescil engelinin varlığından söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davalı Şirketin Müktesep Hak İddiasına İlişkin Değerlendirme:
Davalı şirket tarafından davacının iptalini talep ettiği YİDK kararına ilişkin marka işlem dosyası kapsamında, müktesep hak iddiasına dayanak yapılan … İnş.San.Tic.A.Ş. ait 22.08.2017 başvuru, 09.02.2015 tescil tarihli 2013/14503 sayılı “… inşaat” ibareli marka olduğu, kapsamında 19, 35, 37.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava aşamasında ise müktesep hak iddiasına dayanak yapılan markalar, yukarıda bilgileri verilen markanın yanı sıra;
…ait 04.01.2019 başvuru tescil tarihli 2019/00638 sayılı “… havacılık” ibareli markanın kapsamında 04, 16, 19, 37, 39, 41,.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu;
… İnş.San.Tic.A.Ş. ait 04.09.2018 başvuru, 20.02.2020 tescil tarihli 2018/79395 sayılı “kalyonpark üsküdar” ibareli markanın kapsamında 16, 35, 36, 37, 41,.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu;
… İnş.San.Tic.A.Ş. Ait 04.09.2018 başvuru, 20.02.2020 tescil tarihli 2018/79394 sayılı “kalyonpark” ibareli markanın kapsamında 16, 19, 35, 36, 37, 41,.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu; …ait 16.08.2018 başvuru, 18.12.2018 tescil tarihli 2018/76276 sayılı “… enerji” ibareli markanın kapsamında 07.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu;
…ait 14.08.2018 başvuru, 18.12.2018 tescil tarihli 2018/75576 sayılı “… enerji” ibareli markanın kapsamında 39.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu;
…ait 08.08.2018 başvuru, 16.01.2019 tescil tarihli 2018/73912 sayılı “… enerji” ibareli markanın kapsamında 09.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu;
… İnş.San.Tic.A.Ş. Ait 23.07.2018 başvuru tarihli 2018/68447 sayılı “… … üsküdür” ibareli markanın kapsamında 16, 19, 35, 36, 37, 41.sınıflardaki mal ve hizmetlerin bulunduğu görülmüştür.
Bilindiği üzere; eski tescilin kazanılmış hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “…” yine, 14.11.2008 gün ve 11505/12839 sayılı “…DONUT” kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
Bu kıstaslar aşağıda belirtilerek hemen altında somut uyuşmazlığa ilişkin değerlendirmeler yapılacaktır:
 Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
 Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsurunu muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır).
 Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir.
Davalı şirketin dayanakları ve yukarıdaki açıklama doğrultusunda öncelikle hak sahipliği bakımından ayrımın ortaya konulması gerekmektedir. Huzurdaki davaya konu markanın sahibi …’dir. Ancak, marka işlem dosyasında müktesep hak iddiasına dayanak yapılan 2013 14503 tescil numaralı marka ile dava aşamasında dayanak yapılan 2018 79395, 2018 79394, 2018/68447 numaralı marka veya marka başvuruları dava dışı … İnş. San. Tic. A.Ş.’ye aittir.
Başkasına ait marka hakkına dayanılarak müktesep haktan söz edilebilmesi mümkün olmadığından belirtilen markaların müktesep hak iddiası bakımından dikkate alınabilmesi mümkün değildir. Davalı şirket tarafından her ne kadar söz konusu şirketler arasında bağlantı bulunduğu yönünde beyanlara savunmalarda yer verilmişse de sadece sözle ifade edilen bağlantının bağımsız tüzel kişiliklerle karşı karşıya olunduğu durumunu ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir.
Şu halde marka işlem dosyası kapsamında dayanak yapılan ve fakat başkasına ait olan bir markadan dolayı davalı şirketin müktesep hakkının bulunduğunun söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Dava aşamasında dayanak yapılan ve davalı şirketin sahibi olduğu diğer markalar ise; 2019/00638, 2018 76276, 2018 75576, 2018 73912 başvuru veya tescil numaralı markalardır.
2019/00638 numaralı marka dava konusu yapılan 2018 75563 tescil numaralı markanın başvurusunun yapıldığı 14.08.2018 tarihinden sonra başvuruya konu edilmiş ve halen tescili gerçekleşmemiştir.
2018/76276 tescil numaralı marka, 16.08.2018 tarihinde tescil talebine konu edilmiş olmakla dava konusu marka başvurusundan (14.08.2018) sonraki tarihte koruma süresi başlamış bir markadır. Üstelik tescil tarihi de 18.12.2018 olup yine dava konusu marka başvurusundan sonradır.
2018/75576 tescil numaralı davalı şirket markası, dava konusu marka ile aynı tarihte başvuruya konu edilmiştir.
2018/73912 tescil numaralı marka, dava konusu markadan kısa bir süre önce (08.08.2018) başvuruya konu edilmişse de tescil tarihi dava konusu markanın başvurusundan sonraki (16.01.2019) tarihtir.
Ayrıca, müktesep hak bakımından yukarıda belirtilen genel açıklamalar kapsamında müktesep hak iddiasına dayanak yapılan önceki tarihli markaların, tescilli olarak uzun süre kullanılmış olmaları – tescilin taraflar arasında çekişmesiz olmaktan çıkmış olması gerektiği ve diğer koşullar belirtilmiştir. Ancak, bu en önemli koşul somut olayda gerçekleşmiş durumda değildir.
Davalı şirketin seri marka oluşturmak niyetinde olması, somut veriler karşısında uyuşmazlığa tesir edebilecek düzeyde bulunmamıştır. Zira dayanak yapılan markaların tamamı birbirine son derece yakın zamanlarda olup tescilin tartışmasız hale geldiğinden söz edilebilmesi mümkün değildir.
Davalı şirketin dava aşamasında birkaç sayfadan ibaret olarak sunduğu internet siteleri incelendiğinde yoğun olarak inşaat sektörü ile ilgili bilgilere erişilmiştir. İnternet sitesindeki kullanımların tek başına müktesep hak olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp, tescili çekişmesiz durumda olan önceki tarihli asli unsuru ve kapsamı muhafaza edilmiş olan markaların varlığı halinde uzun süreli kullanım açısından etki göstermesi söz konusu olabilir.
Tüm bu hususlar birlikte dikkate alındığında davalı şirketin dayanak yaptığı markalar bakımından tescilin çekişme konusu olmaktan çıkmasının söz konusu olmaması karşısında davalı şirketin müktesep hakkının varlığından söz edilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/06/2021