Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/89 E. 2021/65 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/89
KARAR NO : 2021/65

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Tescil
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2021
İDDİA:
Davacı vekili 11.07.2018 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin … nolu marka başvurusuna davalı şirketçe yapılan itirazın ve diğer davalı kurum tarafından yapılan itirazın kısmen kabul edildiğini, 30. sınıftaki emtialar bakımından kısmen reddedildiğini, bu karar ile ilgili YİDK’ye yapılan itirazın reddedildiğini, redde gerekçe gösterilen … ve … nolu markalar aleyhine “kötü niyete” dayalı olarak hükümsüzlük davası açıldığını, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olması sebebiyle bu davaların sonucunun beklenmesi gerekirken bu kararın verildiğini, … numaralı marka ile ilgili hükümsüzlük kararı verildiğini dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu, … nolu marka ile ilgili açılan davanın bilirkişi inceleme aşamasında alınan raporda da marka tescilinin kötü niyetli olduğunun belirtildiğini davanın devam ettiğini, dolayısıyla iş bu dava yönünden de hükümsüzlük davalarının bekletici mesele yapılmasını, müvekkilinin birbirine çapraz biçimde konumlandırılmış 2 adet bayrak figürü üzerinde halihazırda kazanılmış hakkı bulunduğunu, davalı kurum tarafından bu hususun değerlendirmeye alınmadığını, … sayılı marka ile 29,30,31.sınıflar bakımından marka tescili bulunduğunu, iş bu davaya konu marka yönünden asli unsurun muhafaza edildiğini ve tüketici nezdinde izlenimin korunduğunu, markaların şekil unsurunun baskın olduğunu, kazanılmış hakkın söz konusu olduğu durumlarda iltibas iddialarının geçerliliğini yitireceğini, iş bu dava konusu marka başvurusunun imaj yenileme niteliğinde olduğunu, redde gerekçe gösterilen markalar ile müvekkili markasının arasında benzerlik bulunmadığını, ülkemizde Latin harflerinin kullanıldığını Arapçanın yaygın olarak bilinmediğini, ortalama tüketicinin Latin alfabesi ve Türkçeyi anadil olarak bildiğini, ancak YİDK kararında ortalama tüketicinin Arapça bilen kişiler sayıldığını, bu hususun hukuka aykırı olduğunu, tüketicilerin müvekkili markasını geri planda ki Arapça ibarenin Latin alfabesi karşılığı ile değil, baskın konumda yer alan şekil unsuru ile algılayacağını, müvekkili markasının tamamen farklı bir görselliği ve ayırt ediciliğinin bulunduğunu, hükümsüzlük davalarının kesinleşmediğini, davalının savunmasında belirttiği tasarım hakkında da hükümsüzlük davası açıldığını, henüz kesin hüküm bulunmadığını, markaların genel intiba olarak benzer olmadığını, müvekkilinin davalıdan çok öncedir faaliyette bulunduğunu ve tanınır olduğunu, kötü niyetli olmasının söz konusu olmayacağını beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı ret kararının iptaline karar verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru dosyası işlem aşamalarını açıklamış,YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, bir mal veya hizmetin potansiyel alıcıları, tüketicileri arasında iki ayrı işletmeye ait mal ve hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile markalar ya da işletmeler arasında bir bağ bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edileceğini, SMK 6/1 şartlarında yapılacak kümülatif değerlendirmede, henüz hükümsüzlük kapsamında bir karar verilmediği, başvuru tarihinin 13/05/2019 olduğunu, üzerinden uzun süre geçmekle makul sürenin aşıldığını bu nedenle mevcut durum üzerinden karar verilmesinin hukuka aykırı olmadığını, başvuru ile kısmi ret gerekçesi … sayılı markanın ihtiva ettiği şekil unsuru arasında yüksek derecede benzerlik bulunduğunu, çıkartılan malların itiraz mesnet bu marka ile de aynı mal/hizmetleri içerdiğini, … sayılı marka ile karşılaştırmada da dava konusu markanın Arapça ibarelerinin karşılığının “…” olduğunu Arapça bilen tüketiciler de dikkate alındığında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğunu, yine bu marka yönünden de çıkartılan mal ve hizmetlerin aynı tescil kapsamında olduğunu, bu nedenle ret gerekçesi markalar arasında ilişkilendirme/karıştırılma ihtimali bulunduğunu, YİDK kararında belirtilen hizmetler bakımından karıştırma/benzerlik ihtimali bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin uzun yıllardır yer aldığı tüm sektörlerde faaliyette bulunduğunu, onlarca marka hakkına sahip bulunduğunu, … , … numaralı markalar ve … numaralı endüstriyel tasarımın da maliki olduğunu, davacı tarafından … sayılı marka için açılan hükümsüzlük davasının akıbeti hakkında davacının yanlış bilgi verdiğini, hükümsüzlük kararının Yargıtay tarafından bozulduğunu ve sonrasında davanın reddedildiğini kararın davacı tarafından temyiz edildiğini dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, dolayısıyla bekletici mesele yapılması talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, YİDK kararının yerinde olduğunu markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davacı tarafça müvekkilinin şekil markasının birebir kullanıldığını, itiraza konu markanın bayrak şeklinin altında Arapça “…” yazdığını, okunuşunun bu şekilde olduğunu, itiraza konu markada asıl tescil edilmek istenilenin … ibaresi olduğunu, dikkat çekici hususun tamamen bu ibare olduğunu, itiraz edilen markanın esas unsurunun bu ibare olduğunu, markaların genel intiba olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların görsel olarak aynı olduğunu, itiraza konu markanın müvekkili markasına çağrışım yaptığını, davacı markasının ayırt ediciliğinin bulunmadığını, tüketiciler tarafından markaların ayırt edilemeyeceğini, markaların işitsel olarak da farklılık içermediğini, farklı bir yazı karakteri kullanılmasının ayniyeti ve iltibası ortadan kaldırmayacağını, markaların aynı satış noktalarında, yan yana ve aynı cinsteki mallar üzerinde kullanılmasının karışıklığa meydan vereceğini, müvekkilinin markasının tanınmış olması ve uzun yıllardır kullanılmakta olmasına binaen ve itiraza konu başvurunun aynısının … nolu başvuru ile yapılarak itirazlar sonucunda reddedilmesine rağmen tekrar başvurması sebebiyle davacının kötü niyetli olduğunu, Yargıtay’ın bozma kararıyla … markasının üstün ve öncelik hakkının müvekkilinde olduğunun kabul edildiğini, markaların aynı olduğunu ve karıştırılma ihtimali olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.

YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait itiraza mesnet marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 06.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 06.03.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait …, … sayılı “…” , “…” ibareli markalarının davacının … sayılı ve şekil unsuru içeren başvurusu yönünden SMK’nun 6/1 hükmü çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 17/08/2018 tarihinde şekil unsurlu ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 30, 31, 43.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şirketin …, … sayılı “…” , “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 30.sınıftaki “Kahve, çay, şeker, kakao, ve suni kahve ; pirinç; tapyoka ve sago; tahıllardan elde edilmiş her türlü unlar ve tahıl (hububat) mamulleri ; ekmekler, pastacılık ve fırıncılık mamulleri; yenilebilir buzlar; bal, pekmez; maya, kabartma tozu; tuz; hardal; sirke, soslar (yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler); baharatlar; buz” emtiası yönünden başvurunun reddine karar verdiğini, bunun üzerine, davacının yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile başvurularının nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 18.12.2020 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Davaya konu markaların iltibasa sebebiyet verecek ölçüde benzer olduğu, Davaya konu markadan çıkartılmasına karar verilen (30. sınıf) emtiaların tamamının, davalılara ait dava konusu markalarının tescil sınıfları ile aynı/aynı tür olduğu, Müktesep hak kuramının şartlarının oluşmadığı, Davaya konu YİDK kararının iptal şartlarının oluşmadığı,” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun şekil ibaresinden oluştuğu, kapsamında başvuru kapsamından çıkartılan çekişmeli 30.sınıftaki “”Kahve, çay, şeker, kakao, ve suni kahve ; pirinç; tapyoka ve sago; tahıllardan elde edilmiş her türlü unlar ve tahıl (hububat) mamulleri ; ekmekler, pastacılık ve fırıncılık mamulleri; yenilebilir buzlar; bal, pekmez; maya, kabartma tozu; tuz; hardal; sirke, soslar (yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler); baharatlar; buz” emtiasının bulunduğu, redde dayanak markanın ise …, … sayılı “…” , “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 29, 30, 35.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamından çıkartılan dava konusunu oluşturan çekişmeli 30.sınıftaki malların , redde dayanak markalar kapsamındaki mallar ile aynı/aynı tür/ilişkili oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvurusu şekil unsurundan oluşurken; itiraza dayanak marka standart karekterle yazılı “…” , “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka başvurusu, beyaz zemin üzerinde kırmızı beyaz çerçeve içerisinde, sapları çapraz şekilde birleşen iki adet kırmızı renkli bayrak ile altında Arapça kelime unsurundan oluşan kompozisyon bir markadır.
Bu kez davalılara ait markalar ele alınacaktır. Davalılardan …’ne ait … tescil sayılı markanın beyaz zemin üzerinde kırmızı beyaz çerçeve içerisinde, sapları çapraz şekilde birleşen iki adet kırmızı renkli bayrak ile altında Latin harfleriyle “…” kelime unsurlarından oluştuğu; diğer davalı …’e ait (Türk Patent güncel kayıtlarında markanın iki sahibinin bulunduğu, diğer sahibinin … İTHALAT İHRACAT ULUSLARARASI TAŞIMACILIK TURİZM HAYVANCILIK GIDA TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (…) olduğu tespit edilmiştir.) … tescil numaralı ve … tescil numaralı markaların herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markaları olduğu, markalarda başkaca bir şekil unsuru bulunmaması karşısında esaslı unsurun bu ibareler olduğu tespit edilmiştir.
Görsel Benzerlik Değerlendirmesi:
Taraf markalarının benzer olup olmadığının değerlendirilmesinde, yapılacak olan ilk değerlendirme, karıştırmaya konu markalar arasında görsel bir benzerliğin bulunup bulunmadığıdır. Söz konusu benzerlik, taraf markalarını oluşturan harflerin, sözcüklerin, sloganların, resim, logo, grafik ve benzeri diğer şekli unsurların aynı ya da benzer olması şeklinde kendisini göstermektedir. Somut uyuşmazlık ele alındığında markalarda bulunan ve Arap alfabesiyle yazılmış unsurların da dikkate alınmasının gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu doğrultuda inceleme yapılırken davaya konu marka başvurusunda bulunan “الشعلان ” ibaresinin Latin harflerindeki karşılığının “…” olduğu göz önünde bulundurulacaktır. Davaya konu marka başvurusunda ön plana çıkan unsurun bir bütün olarak ŞEKİL ibaresi olması, itiraza mesnet markalardan “…+şekil” ibareli markanın genel kompoze biçiminin, şekil unsurunun ve “…” – “…” ibaresinin benzer olması karşısında taraf markalarının görsel olarak benzer olduğu; yine diğer davalıya ait “” ve “” markaları ile davacıya ait marka başvurusunda bulunan ve Latin alfabesindeki karşılığı “…” olan “الشعلان ” ibaresinin görsel olarak benzer olduğu sonuç kanaatine varılmıştır.
Kavramsal Benzerlik Değerlendirmesi:
Bilindiği üzere işaretler arasında kavramsal benzerlik bulunması da markanın tescil edilmesine engel hallerden biridir. Kavramsal benzerlik, tek tek sözcükler değil bir bütün halinde markaların tekabül ettikleri anlam bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Somut olaya bakıldığında; “الشعلان ” ibaresinin yahut “…” ibaresinin Türkçe karşılığı tespit edilememiştir. Bununla birlikte anılan arapça ibarenin Latin alfabesindeki okunuşunun ortak olması yine davalı şirkete ait marka başvurusunun aynı şekil kompozisyonuna sahip olması karşısında taraf markalarının kavramsal benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Değerlendirmesi:
Son olarak taraf markaların işitsel olarak karşılaştırılmaları gerekmektedir. İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. Bu başlık altında yapılacak inceleme özellikle ses ve sözcük markaları bakımından önem arz etmektedir. Zira kimi durumlarda bir marka görsel olarak bir diğerinden farklı olsa dahi tüketicinin kulağında kalan imaj yine de aynı/benzer olabilmektedir. Somut uyuşmazlığa bakıldığında; davaya konu markanın Latin harfleriyle “…” biçiminde telaffuz edilmesi, davalıya ait markaların “…” biçiminde telaffuz edilmesi, markaların başlangıç seslerinin ve bitiş seslerinin aynı olması karşısında taraf markalarının sesçil benzerlik taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Bütünsel Değerlendirme:
Genel değerlendirme açısından, söz konusu markaların görsel, fonetik (işitsel) veya kavramsal yönleri her zaman aynı öneme sahip değildir ve markaların piyasada bulunabilecekleri nesnel koşulların incelenmesi yerindedir. Sözcük/sözcüklerden oluşan bir işaretle karşılaşan ortalama bir tüketici, işareti belirli bir anlama karşılık gelen veya anlamlı kelimeleri anımsatan parçalara bölecektir. Bu çerçevede, önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikir de göz önüne alınmalıdır. Aynı düşünce sonraki markanın seçilmesi için de etkili olabilir. Sonuç olarak, davacı markalarının belirli bir bilinirliğe ulaşması da göz önüne alındığında “…” ibaresinin münferit varlığını koruması da göz önüne alındığında markaların görsel, sesçil ve kavramsal olarak birbirlerine benzemesi karşısında markaların bütünsel olarak benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
İltibas ihtimali olup olmadığı:
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus; ortalama düzeydeki halk nezdinde bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurulmasıdır. Hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. Tüketicinin iki işaret arasında doğrudan ya da kaynakları bakımından idari – iktisadi bir ilişki kurma yanılgısına düşmesi iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olacaktır.
Karıştırılma olasılığının değerlendirmesi, inceleme konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği bakımından, markaların ayırt edici ve baskın unsurları özellikle göz önüne alınarak, markaların bütünsel olarak ortaya çıkardıkları izlenim esasında yapılmalıdır. İnceleme konusu malların veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin markaları algılayış biçimi, karıştırılma olasılığına yönelik genel değerlendirmede belirleyici rol oynar. Bu bağlamda, ortalama tüketiciler markayı genellikle bütün olarak algılar ve markanın çeşitli detaylarını analize girişmez.
Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global olarak yapılmalıdır. Global değerlendirmede dikkate alınacak tüm faktörler birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikten birisinin mevcudiyeti eğer bir bütün olarak markaların bıraktıkları genel izlenim farklı ise, karıştırma ihtimaline yol açmayabilir. Bununla birlikte yine ….’nun vermiş olduğu bir başka kararda da ifade edildiği üzere söz gelimi markaların sözcük unsurları ve işitsel duyumları birbirinden farklı olsa dahi figüratif unsurun benzerliği sebebiyle benzerlik de doğabilecektir. İki marka arasındaki benzerlik değerlendirmesi, karma markanın sadece bir unsuru alınarak diğer bir markayla karşılaştırılmasından daha fazla anlam taşır. Ancak belli şartlarda bir karma markanın ilgili tüketiciye ilettiği genel izlenimin, markanın bir veya daha fazla unsurunun hâkimiyeti ile sağlanmadığı anlamına gelmez.
Bunun yanı sıra bu başlık altında değinilmesi gereken ve işbu dava bakımından büyük önem arz eden bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Somut uyuşmazlığa bakıldığında davaya konu çekişme konusu emtialar her yaştan her kesimden kişiye hitap eden, üstelik internet vb. bütün mecralardan ulaşılabilen emtialardır. Dolayısıyla bu hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesi ortalama tüketicilerdir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut uyuşmazlık ele alınacak olursa, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik taşıması, hedef tüketici kitlesinin ortalama tüketiciler olması dikkate alındığında markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Gerçek hak sahipliği ve seri marka iddiası kapsamında değerlendirme:
Bilindiği üzere ekonomik gelişmeler, yeni kreasyonlar, ürün çeşitlendirmesi, pazarlama teknikleri gibi nedenlerle markaların güncellenip yeni markaların tescili ancak önceki kök markanın tescilli olduğu mal ve/veya hizmetler bakımından söz konusu olabilir. Seri marka, marka sahibinin ya da markalarıyla bağlantılı olduğu mesajını veren yeni bir marka yaratmasını ifade etmektedir. Buna göre tescilli markanın asli unsuru korunmakta, bu asli unsurun yanına başka yeni unsurlar eklenmektedir. Böylece bir markalar dizisi oluşturulmaktadır. Somut davaya konu marka başvurusunun tarihi 17.08.2018’dir. Dolayısıyla müktesep hak iddia edilecek tarih bu tarihtir. Tüm bu kapsamda sonuç değerlendirmesi yapıldığında; işbu davaya konu başvurudan daha önceki tarihli markalar …. sayılı markanın tescil tarihinin 27/05/2016 olduğu, .. sayılı markanın tescil tarihinin 11/01/2016 olduğu, … sayılı markanın ise reddedildiği, dolayısıyla anılan markaların tescil tarihleri üzerinden 5 yıl geçmeden davaya konu marka başvurusunun yapıldığı, öte yandan…. sayılı markanın tescil sınıfının işbu davada çekişme konusu yapılan emtiaları kapsamadığı gözetildiğinde müktesep hak kuramının şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Gerçek hak sahipliği başkalarının başvurularına itiraz, tescil halinde hükümsüzlük davası açma hakkı verdiği, ancak kendi başvurusu yönünden kendinden önce başvurusu yapılmış veya tescil edilmiş benzer markaya rağmen kendi başvurusunu tescil ettirme yönünde bir hak vermemektedir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar TÜRKPATENT ve … için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/02/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.