Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/63 E. 2021/327 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/63 Esas – 2021/327
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/63
KARAR NO : 2021/327

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 21/02/2020
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2021

DAVA:
Davacı vekili 21/02/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “… v bot+şekil”, “v hep yeni vestellenmenin yeni yolu+şekil”, “v hep yeni teknolojin hep yeni+şekil”, “v taksit+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı …+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı+şekil”, “… v serisi+şekil”, “… vtab 7+şekil”, “… vtab10+şekil”, “… vtab 7.85+şekil”, “v-plasma plus+şekil”, “v-fashion+şekil”, “v …+şekil”, “v by …+şekil”. “v dost kart+şekil”, “… v-press+şekil”, “… v-care+şekil”, “… v-cook+şekil”, “… v-brunch+şekil”, “v”, “v”, “v”, “v serisi by …+şekil” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “v” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin Türkiye’nin lider elektronik eşya üreticisi olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli markanın, uzun yıllardır hem ticaret unvanın esaslı unsuru olarak hem de markasal anlamda nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanılmış ve bu surette tanınmış bir marka haline gelmiş olduğunu, T/00102 ve T/02680 sayıları ile tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin … ibaresinin baş harfi olan “V” harfini tanıtımlarında kullanmaya başladığını ve bu harften oluşan çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, … sayılı dava konusu markanın da müvekkili markaları ile benzer şekilde “V” harfinden oluştuğunu, başvuruya yönelik itirazlarının reddine karar verildiğini, davalı tarafından “V” ibaresinin 36. Sınıf bakımından tescili istenmiş olup, müvekkiline ait “V” ibareli markaların birçoğu aynı şekilde 36. sınıf bakımından tescilli olduğunu, 36. Sınıf emtiaların özellikle 9. Sınıf emtialar ile çok benzer olduğunu, aynı ve benzer sınıflar bakımından tescili istenen davalı markasının, müvekkili adına tescilli V ibareli seri markalara ait ürünler ile de aynı sınıflarda kullanılabileceğini, piyasada “V” harfli markaları gören tüketicinin aklına müvekkili markalarının geldiğini, nasıl ki “M” harfi Migrosu getiriyorsa V harfinin de …’i getirdiğini, müvekkilinin … başvuru numaralı “V-…” ibareli markası ile … başvuru numaralı “V-… MULTIVISION” ibareli markasından da açıkça anlaşılacağı üzere; müvekkilinin en azından 32 senedir “V” harfi ile marka yaratmakta olduğunu, … markası ile birlikte kullanılan V ibarelerini havi markaların, seri marka halini alarak tanınmışlık düzeyine ulaştığını, dava konusu markayı gören tüketicinin işbu markayı …’in “V” esas unsurlu markaları ile karıştıracağını, müvekkili firmaya ait“V” esas unsurlu ibareler ile davaya konu marka hem görsel ve işitsel, hem de kavramsal unsurlar dâhilinde benzerlik taşıdığını, hem müvekkiline ait markaların esas unsuru hem de davaya konu markanın tek harften oluştuğunu, müvekkiline ait markalarda yer alan … ibaresinin çatı markası konumunda olduğunu, markalar arasındaki asıl benzerliğin, V harfinin sol tarafının sağ kısmına göre daha kalın (bold) olarak oluşturulmasından da kaynaklı olduğunu, müvekkiline ait markaların tamamına yakınının bu şekilde oluşturulduğunu, dava konusu “V” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmaya ait esas unsuru “V” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşturacağı ve tüketicilerin dava konusu ibareyi müvekkili firmaya ait tanınmış “V” markalarıyla ilişkilendireceğini, kurum tarafından verilmiş kararın, önceki kararlar ile çelişki doğurduğunu, müvekkili markalarının tanınmış marka olması nedeniyle de korunması gerektiğini, başvurunun kötü niyetle gerçekleştirilmiş olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “V” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete ilanen tebligat yapılmış, bununla birlikte davalı davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “V” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 06/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 21/02/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 20/08/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “….dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan 36.sınıf hizmetlerin tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları bir kısım markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte olduğu, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler ile dava konusu marka görselinin, davacı yanın bir kısım markaları ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek düzeyde benzerlik gösterdiği, dosya kapsamında mevcut delillerden, davacı yanın, “v” harfinden ibaret markalarının tanınmışlığı yönünde bir kanaate varılması mümkün olmadığından, 6/5 şartlarının somut olayda meydana gelebileceği yönünde bir değerlendirmede bulunulamadığı… ” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “… v bot+şekil”, “v hep yeni vestellenmenin yeni yolu+şekil”, “v hep yeni teknolojin hep yeni+şekil”, “v taksit+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı …+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı+şekil”, “… v serisi+şekil”, “… vtab 7+şekil”, “… vtab10+şekil”, “… vtab 7.85+şekil”, “v-plasma plus+şekil”, “v-fashion+şekil”, “v …+şekil”, “v by …+şekil”. “v dost kart+şekil”, “… v-press+şekil”, “… v-care+şekil”, “… v-cook+şekil”, “… v-brunch+şekil”, “v”, “v”, “v”, “v serisi by …+şekil” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “V” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 09/10/2018 tarihinde “V” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 36.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı “… v bot+şekil”, “v hep yeni vestellenmenin yeni yolu+şekil”, “v hep yeni teknolojin hep yeni+şekil”, “v taksit+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı …+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı+şekil”, “… v serisi+şekil”, “… vtab 7+şekil”, “… vtab10+şekil”, “… vtab 7.85+şekil”, “v-plasma plus+şekil”, “v-fashion+şekil”, “v …+şekil”, “v by …+şekil”. “v dost kart+şekil”, “… v-press+şekil”, “… v-care+şekil”, “… v-cook+şekil”, “… v-brunch+şekil”, “v”, “v”, “v”, “v serisi by …+şekil” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “V” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 36.sınıftaki “Fon yatırımı, yatırım yönetimi, finansal varlık yönetimi, varlık yönetimi, finansal risk değerlendirmesi, finansal risk yönetimi, finansal yatırım komisyonculuğu, finansal varlıkların başkaları için finansal yönetim amaçlarıyla elde tutulması niteliğindeki finansal saklama hizmetleri, aktüeryal, finansal ve yatırım danışmanlığı, finansal emeklilik planlaması, finansal planlama, finans ve yatırım danışmanlığı, yatırım fonu transferi ve işlem hizmetleri niteliğinde yatırım işlemleri ve işleme ile bilgi ve araştırma sağlama niteliğinde finansal ve yatırım araştırma, haber ve bilgi hizmetleri finans ve finansal yatırımlar alanında; fon yatırımı, finans, tasarruf, finansal planlama, finansal emeklilik planlaması, finansal portföy yönetimi, finansal karar verme ve finansal risk yönetimi alanlarında interaktif bir web sitesi ve çevrimiçi bilgisayar veri tabanı aracılığıyla bilgi sağlamak; çalışanlara sağlanan fayda planlarının, tanımlanmış fayda planlarının, tanımlanmış katkı planlarının, çalışan emeklilik planlarının ve üniversite tasarruf planlarının mali yönetimi ve yönetimi; hayırsever fon toplama hizmetleri; emlak planlaması, mali tröst planlaması ve mali tröst yönetim hizmetleri” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “… v bot+şekil”, “v hep yeni vestellenmenin yeni yolu+şekil”, “v hep yeni teknolojin hep yeni+şekil”, “v taksit+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı …+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı+şekil”, “… v serisi+şekil”, “… vtab 7+şekil”, “… vtab10+şekil”, “… vtab 7.85+şekil”, “v-plasma plus+şekil”, “v-fashion+şekil”, “v …+şekil”, “v by …+şekil”. “v dost kart+şekil”, “… v-press+şekil”, “… v-care+şekil”, “… v-cook+şekil”, “… v-brunch+şekil”, “v”, “v”, “v”, “v serisi by …+şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 07, 08, 09, 11, 28, 35, 36, 41, sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamında 36. Sınıfta yer alan ve genel olarak “finansal hizmetler” başlığı altında değerlendirilebilecek hizmetlerin tamamı, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında aynı sınıfta yer alan “finansal hizmetler” ile birebir aynı tür hizmetler olup bu kapsamda detaylı bir değerlendirme yapılmasına gerek olmaksızın taraf markalarının birebir aynı ihtiyaçlara dönük, benzer tüketici kitlelerine hitap eden, birbirleri ile rekabet içerisinde, birbirleri yerine ikame edilebilir, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak hizmetleri kapsadıkları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “V” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “… v bot+şekil”, “v hep yeni vestellenmenin yeni yolu+şekil”, “v hep yeni teknolojin hep yeni+şekil”, “v taksit+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı …+şekil”, “v … türkiye’nin akıllısı+şekil”, “… v serisi+şekil”, “… vtab 7+şekil”, “… vtab10+şekil”, “… vtab 7.85+şekil”, “v-plasma plus+şekil”, “v-fashion+şekil”, “v …+şekil”, “v by …+şekil”. “v dost kart+şekil”, “… v-press+şekil”, “… v-care+şekil”, “… v-cook+şekil”, “… v-brunch+şekil”, “v”, “v”, “v”, “v serisi by …+şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Somut olayda ise dava konusu marka tek bir harften oluşan ve şeklinde görsel izlenimi bulunan bir logodan ibarettir. “V” harfinin sol kanadı daha kalın/etli, sağ kanadı daha ince şekilde tasarlanmış bu logonun, temel “V” harfi formundan çok uzaklaşmamış bir marka olduğu değerlendirilmektedir. Davacı yanın ise, dava konusu marka ile ortak hizmet sınıfı içerir markaları “v+şekil”, “… v serisi+ şekil”, “v hep yeni vestellenmenin yeni yolu”, “v hep yeni teknolojin hep yeni+şekil”, “v dost kart+şekil”, “v serisi by …”, “v taksit” şeklindeki markalarıdır. Davacı markaları arasında tek başına kırmızı renkte “V” harfinden oluşan marka bulunduğu gibi “V” harfinin çeşitli biçimlerde ve fakat her birinde sol kanadı etli/kalın, sağ kanadı daha ince olacak şekilde tasarlanması ile oluşturulmuş kullanımlarının bulunduğu, bu kullanımların bir kısmında davacının “…” çatı markasının mevcut olduğu, bir kısmında ise “seri, dost kart, taksit, hepyeni” gibi ek sözcük unsurlarının ve “vestellenmenin yeni yolu, teknolojin hep yeni” sloganın kullanıldığı görülmektedir. Davacı markalarından özellikle “v taksit+şekil”, “v serisi by …”, “”… v serisi+ şekil”, “v dost kart+şekil” ve markalarında sözcük unsurları kadar “V” harfinin de ön plana çıkartıldığı görülmektedir. Bu bağlamda tartışılması gereken husus taraf markaları kapsamında çeşitli biçimlerde kullanıldığı görülen “V” harfinden kaynaklı olarak, markaların, bütünsel algılarında, birbirleri ile benzer etkiler oluşturup oluşturmadıkları ve yine buna bağlı olarak tüketicilerin, taraf markalarını birbirleri ile iktisadi kaynakları bakımından ilişkilendirip ilişkilendirmeyecekleridir. Bu şekilde uyuşmazlığın tek harften kaynaklı ortaklık nedeniyle oluştuğu hallerde markalar arasında özellikle görsel anlamdaki değerlendirmeler tüketici açısından ön planda olmaktadır. Zira alfabede sınırlı sayıda harfin yer alıyor oluşu açısından harf markaları, ayırt ediciliği düşük, zayıf markalar olarak kabul edilmektedir. Buna göre ayırt ediciliği düşük harf öbeğinden oluşan markaları seçen marka sahiplerinin başka kişilerin küçük farklarla aynı harflerin benzerlerini seçip kullanabileceklerini kabul etmeleri, daha açık bir ifade ile bu duruma katlanmaları gerekmektedir. Özetlemek gerekirse, harf markaları açısından toplu intibaın belirlenmesi açısından daha sert bir ölçünün uygulanması gerekmektedir.
Örneğin 02.12.2015 tarih ve 002496027 sayılı bir EUIPO kararında”T şekil”, “T şekil” ve işaretleri arasında her iki markanın da “T” harfi olmasından öte herhangi bir benzerliğin mevcut olmadığı ve bu nedenle 30. Sınıf emtialar yönünden karıştırılma ihtimaline sebebiyet vermediği tespit edilmiştir.
Başka bir kararda ise yine Genel Mahkeme “e+şekil” ve “e+şekil” şeklindeki harf markalarının genel olarak stilize edilmiş “e” harfi olduklarını, her ne kadar her iki markada da dairesel figürlere yer verilmiş ise de tüketicinin bu iki marka ile karşı karşıya kaldığında, markalar arasındaki farklılıkları (renk ve bütünsel mizanpaj) algılayabileceğini belirterek, işaretler arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu anlamda harf markalarında, aynı harfin farklı şekillerde karakterize edilmeleri veyahut harflerin ayırt edici niteliği bulunan çeşitli sözcük unsurları ile birlikte kullanımının da, bütünsel algılarda birbirlerine yönelik bir yanaşmaları olmaması halinde markalar arasında ilişkilendirilme ihtimalini tetikleyebilecek herhangi bir ihtimal de doğmayacaktır.
Örneğin HILTON markasının “H+şekil” , HOLIDAY INN markasının “H+şekil” , yine HONDA “H+şekil” markasının şeklindeki harf markalarının tamamı “H” harfini ortak olarak içermekle farklı görsel tasarımlara sahip markalar olup birbirlerinden yeterince farklılaşmayı başaran her biri ayrı ayrı tanınmış markalardır. Zira harf unsurlarına bu şekilde karakteristik özellikler yüklenmesi aslında tek harften oluşan bu markalarda harfin tasarımsal olarak da bir hüviyet kazanmasına neden olmakta ve tüketici artık bu harfi, tasarımsal özellikleri ile anımsamaktadır. Bununla birlikte pek tabii harf markalarının da uzun yıllara dayalı kullanımlar, yapılan yatırımlar, markanın tanıtım kampanyaları, reklam ve promosyonlar, markaların ulaştıkları kitlenin genişliği, sektörde bulundukları sürenin uzunluğu gibi pek çok etken sebebiyle ayırt ediciliğinin artabileceği şüphesizdir. Ancak burada dahi tanınmışlığa rağmen bütünsel kompozisyonlardaki benzerliğin düzeyi önem teşkil etmektedir. “İlk derece mahkemesince, davacının biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle özgün niteliği tartışmasız olan “Z” harfini içeren markalarıyla davalının standart ve bilinen bir Z harfinden hareketle stilize edilmiş inceden kalına doğru giden hat şeklinde tasarlanmış “Z” harfini içeren başvurusu arasında mizanpaj, kaligrafi, renklendirme, biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötü niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.”
Dolayısıyla alfabede yer alan sınırlı sayıdaki harflerin, tek bir kimsenin tekeline bırakılması, o kişi lehine çok geniş bir korumanın varlığı sonucunu doğuracaktır -ki bu şekildeki bir koruma tanınmış markalar için dahi kabul edilen kriterler göz önüne alındığında, çok geniş bir hukuki menfaat ve tekelleşmeye sebebiyet verecektir. Bu nedenle özellikle tek bir harften oluşan markalarda markanın mizanpajı ön plana çıkacak ve korumanın sınırını da şüphesiz ki harfin kendisi değil yazım biçimi, şekli, rengi vs özellikleri ile belirlenecektir. Bununla birlikte somut olayda dava konusu markanın sahip olduğu “V+şekil” itibariyle hususiyeti yüksek olmayan bir “v” harfinden ibaret olduğu, siyah renk tasarlanmış bu “V” harfinin en karakteristik özelliğinin sol ve sağ kolları arasındaki kalınlık farkından ibaret olduğu ve kolların birleştirilme açısı görülmektedir. Davacının da benzer şekilde kırmızı(V ), beyaz(V) ve gri renklerden (V ) oluşturduğu markalarının her birinde “V” harfinin sol ve sağ kolları arasında kalınlık farkının mevcut olduğu görülmektedir.. Bu çerçevede her ne kadar harf markaları zayıf ayırt ediciliğe haiz markalar ise de karşılaştırılan logoların birbirlerinden görsel/tasarımsal unsurlar itibariyle yeterince uzaklaşmadığı hallerde, tüketicinin iki logo arasında bir benzerlik kurması ve buna bağlı olarak logoları aynı iktisadi kaynağa ait olduğunu zannetmesi ihtimal dahilinde olacaktır. Kaldı ki davalının “V” harfi temeli ve yukarıda belirtilen özellikleri taşıyan mahiyette birden fazla alternatif renkte yarattığı markasının varlığı gözetildiğinde, dava konusu marka gibi ayırt edici karakteristik unsurları itibariyle yeterince farklılaşmış bir harf markasının, tüketiciler tarafından, daha evvelden karşılaşılan davacı markalarının yeni bir versiyonu, güncellenmiş/edit edilmiş yeni hali, önceki markaların bir serisi olarak algılanması ve bu durumun tüketiciler nezdinde işaretlerin aynı iktisadi – idari kaynağa ait markalar oldukları yönünde bir algı yaratması mümkündür. Nihayetinde taraf markalarının başvuru kapsamındaki hizmetler açısından aynı tür hizmetleri kapsadıkları bir durumda, harf markalarını oluşturan görsel unsurların birbirlerinden daha somut bir şekilde uzaklaşmış olmalarının bekleneceği, halbuki somut olayda taraf markalarının, temel karakteristik özellikleri itibariyle birbirlerinden yeterince farklılaşmadıkları, aynı iktisadi kaynakça yaratılmış markalar olarak algılanmaya müsait oldukları, nitekim davacının birden farklı markasının varlığı karşısında, dava konusu markanın da bu serinin yeni bir üyesi olarak algılanabileceği, dava konusu markanın başkaca hiçbir ek unsur taşımadığı, hal böyleyken tüketici kitlesinin niteliğine rağmen, ilgili tüketicilerin taraf markaları arasında kuracağı benzerlik hali nedeniyle işaretler arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin olduğu kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, Somut olayda ise davacı yanın, “…” tanınmış markalarından bağımsız olarak dosya kapsamına dayanak yaptığı harf markalarının tanınır olduğunu gösterir mahiyette delillere işlem ve dava dosyası ekinde yer vermediği, bu anlamda salt iddialara ve sınırlı sayıdaki bazı görsel içeriklere dayalı ileri sürülen tanınmışlık hali ve dava konusu markanın tesciline izin verilmesi durumunda bu tanınmışlığın zarar görebileceği, ayırt ediciliğin zedelenebileceği ya da haksız menfaat teminine yol açabileceği yönündeki iddiaların, somut deliller ile desteklenmediği, hal böyleyken davacı yanın tanınmışlık temelli ayrıca bir korumadan yararlanabileceği yorumunda bulunulmasının mümkün olmadığına kanaat getirilmiştir.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5- Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 4.597,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/09/2021