Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/55
KARAR NO : 2021/104
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 21/09/2020
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2020
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA İDDİA:
Davacı vekili 18/02/2020 asıl ve 21/09/2020 harç tarihli birleşen dava dilekçeleri ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Sayılı ve “…” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı firmaca gerçekleştirilen … sayılı “…” ibareli başvurunun, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile benzer olduğu gerekçesiyle yaptıkları itirazların kurum tarafından reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, taraf markaları benzer oldukları gibi başvuru kapsamındaki emtiaların da benzer olduğunu, tüketici nezdinde taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin “…” markasını meşhur ve maruf hale getirdiğini, dava konusu marka ile karşılaşan tüketicinin aklına müvekkilinin markalarının geleceğini, tüketicinin dava konusu markayı, müvekkili markalarının serisi olarak algılayacağını, müvekkili markalarının faaliyet alanı itibariyle tanınmış olduğunu, tüketicilerin “…” ibaresini taşıyan “…” markaları ile aynı firmaya ait olduğunu, firmanın vermiş olduğu lisans ile açtığını ya da firma ile arasında özel bir anlaşma neticesinde kullanmakta olduğunu düşüneceğini, belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı iddialarının son derece zorlama olduğunu, “…+ŞEKİL” markasının tamamen özgün bir marka olduğunu, davacı markaları ile herhangi bir benzerlik taşımadığını, tüketicinin müvekkili marka işareti ile davacının iddia ettiği gibi bir bağlantı kurmasının söz konusu dahi olmadığını, “…” ve “…” marka işaretlerinin, gerek köken gerek anlam bakımından hiçbir ortak yön içermediklerini, müvekkili markasında yüzeysel olarak yüzde elliden fazlasının şekil unsurundan ibaret olduğu, şekil unsurunun ihtiva ettiği motiflerin kendine özgü ve dikkat çekici olduğu, marka işaretinin karakterine büyük oranda tesir ettiğinin görülebileceğini, taraf markalarının görsel anlamda farklılıkları dışında işitsel olarak da tamamen farklı olduklarını, davacıya ait markanın “Antalya” gibi algılanacağını, müvekkiline ait markanın ise kendine özgü bir cins isim olup telaffuzu sırasında vurgunun kurallı ve sonra olduğunu, anlamsal olarak da markalar arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, “…” kelimesi “…” kelimesinden esinlenilmiş olsa dahi tüketicide ne “…” ne de “ANADOLU” algısına sahip olduğunu, davacı markasının “ANTALYA” algısına sahip olduğunu, taraf markaları arasında bu halleriyle hiçbir benzerliğin dahi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 19/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 18/02/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Dava konusu marka ile ilgili açılan işbu dava sonrasında, anılan markanın dava dışı 3. Firma konumundaki … DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne devredildiği görülmüş olup davacı tarafça anılan firma aleyhine Ankara 5. FSHHM nezdinde ….K sayılı davanın ikame edildiği, anılan dosyanın işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 11/02/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “dava konusu … sayılı marka başvurusunda yer alan bütün emtialar ile davacı yanın önceki tarihli markası kapsamında yer alan emtiaların aynı, aynı tür ya da benzer olduğu, bununla birlikte taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldıklarında, ilgili tüketiciler nezdinde, markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğuna kanaat getirilmesinin mümkün olmadığı, davacı yanın tanınmışlık iddiasına yönelik olarak dosya kapsamında bu yönde bir kanaate varılmasını sağlayacak delillerin mevcut olmadığı” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalının 08/11/2018 tarihinde “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 29, 30. sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı ve “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29, 30.sınıftaki “29.sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 29, 30.sınıftaki “29.sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri; et mamülleri, et hülasaları, et suları, bulyonlar; işlenmiş su ürünleri (yumuşakçalar ve kabuklu hayvanlar); kurutulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, konservelenmiş, dondurulmuş et ürünleri…Pastırma,sucuk,salam,sosis,jambon,kavurma… Kuru bakliyat hariç kurutulmuş, pişirilmiş, konservelenmiş, dondurulmuş sebzeler, yemek pişirmek için sebze suları… Kuru bakliyat, yani fasulye, bezelye, nohut , mercimek, soya … Hazır çorbalar ve hazır yemekler… Zeytinler, turşular… Süt ve süt ürünleri: Her türlü süt, beyaz peynirler, kaşar peynirler, yoğurt, ayran, kaymak, krema, krem şanti, süttozu, kefir, süt oranı fazla sütlü içecekler, meyveli sütler, meyveli yoğurtlar, kımız, süt ve süt ürünlerinden (süt oranı fazla ) tatlılar… Yenilebilir sıvı ve katı yağlar, margarinler, tereyağlar… Konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş meyveler; pekmezler, reçeller, marmelatlar, meyve ezmeleri, kompostolar… Kuru yemişler, kurutulmuş meyveler, pestiller … Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin (susam tohumu macunu). Yumurtalar, yumurta tozları, Jöleler, jelatinler, Tıbbi amaçlı olmayan ve tamamlayıcı gıda maddeleri niteliğindeki perhizle ilgili olan veya olmayan ürünler için bitkisel ve vitamin bazlı ürünler olarak kullanılan proteinler, karbonhidratlar, madensel maddeler, az miktarda bulunan kimyasal elementler, aminoasitler, yağ asitleri , polen müstahzarları… Patates cipsleri, patates kızartmaları 30.sınıf: Kahve, kakao, suni kahve, moka (kahve), kahve yerine geçen maddeler, kahve veya kakao esaslı içecekler… Tapyoka, sago… Makarnalar, mantılar, erişteler… Bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler… Baklavalar, şöbiyet , tulumba tatlıları, bülbül yuvaları… Pudingler, kazandibi, sütlaç, sup, muhallebiler, aşureler… Bal, arı sütü, propolis … Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler: Ketçaplar, mayonezler, hardallar, limon suları, soslar, salata sosları, salçalar, sirkeler, yiyecekler ve içecekler için koku vericiler (aromalar), baharatlar… Mayalar, kabartma tozları, vanilyalar; ekmeğin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler… Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri… Çaylar, buzlu çaylar… Şekerlemeler, lokumlar, helvalar, pişmaniyeler, donmuş yoğurt (şekerleme), çikolatalar, çikolata ürünleri, çikolata veya şekerle kaplanmış ürünler, yılbaşı ağacı süsü olarak şekerli ve çikolatalı ürünler, çikolata esaslı içecekler … Sakızlar, Dondurmalar, buz kremler, yenilebilir buzlar… Tuz, Pirinç, bulgur, keşkek, yarmalar, gıdalar için malt… Hububat (tahıl) ve undan mamül çerezler, patlamış mısır, mısır gevrekleri, yulaf ezmeleri, kahvaltılık hububat..” hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 29,30.sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır. dava konusu marka incelendiğinde “…+şekil” şeklindeki başvurunun şekil ve sözcükten oluşan bir bileşke marka olduğu, markanın üst bölümünde ve geneline hakim bir logo yer aldığı, bu logonun hemen altında ise “…” şeklinde bir sözcüğe yer verildiği, tüketicinin şekil ve sözcük unsurlarından oluşan markalarda, sözcük unsuruna daha çok önem atfettiği zira ortalama tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade edeceğinin doktrinde kabul edildiği,6 bu nedenle her ne kadar başvuruda kullanılan logo, markanın bütününe hakim unsur gibi görülmekte ise de marka içerisinde esas unsurun “…” kelimesi olacağı görülmektedir. Yapılan araştırmalar anılan ibarenin bilinen bir anlamının mevcut olmadığı görülmüştür. Davacı yanın dayanak markası ise şeklinde bir kelime markası olup anılan ibarenin üçüncü sırasında yer alan “a” harfi dışında gerek görsel gerek kavramsal gerekse de işitsel olarak “ANTALYA” ilinin adını anımsatır nitelikte bir kelime olduğu, bu haliyle bilinen bir anlamının bulunmadığı, markada başkaca hiçbir ek unsur yer almadığından anılan ibarenin davacı markasının esas unsuru olduğu görülmüştür. Bu bağlamda tespiti gereken husus taraf markalarının esas unsurunu oluşturan sözcüklerin, ilgili tüketici kitlesi nezdinde, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan yarattıkları izlenimler itibariyle benzer olarak algılanıp algılanmayacakları ve buna göre markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığıdır. Taraf markaları görsel anlamda kıyaslandıklarında dava konusu marka ile davacı markası arasında salt harf dizilimsel açıdan birtakım ortak harfler yer aldığı görülmekte ise de gerek markalarda yer alan sözcük unsurlarının bütünsel anlamda birbirlerinden farklı algılar yaratacak harf dizilimlerine sahip olması gerekse de dava konusu markanın görsel anlamda sahip olduğu unsurlar itibariyle taraf markaları arasında görsel bir benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu markada yer alan sözcük unsuru dokuz harften meydana gelmekte olup anılan ibarenin “…” şeklinde dört heceli ya da “…” şeklinde beş heceli olarak olarak telaffuz edileceği değerlendirilmiştir. Davacı markası ise sekiz harften meydana gelmekte olup “A-NA-TAL-YA” şeklinde yine dört heceli olarak telaffuz edilecektir. Her ne kadar taraf markalarının başlangıçlarında ilk iki hece ve yine ilk dört harf aynı sıralamada (A-N-A-T) yer almakta ise de markaların üçüncü ve dördüncü heceleri itibariyle birbirlerinden ciddi anlamda farklılaştıkları görülmüş olup bu farklılaşmanın markaların bütünsel algılarının da uzaklaşmasına neden olduğu değerlendirilmiştir. Zira her ne kadar markaların başlangıç sesleri, soldan sağa okuma ilkesi uyarınca daha ön planda iseler de karşılaştırmanın kelimelerin bütünsel algıları üzerinden yapılması gerekmektedir. Bu bağlamdaki markaların başlangıç seslerindeki benzerliğin, devam hecelerde oluşan somut farklılaşma nedeniyle taraf markalarının işitsel olarak da birbirlerinden uzaklaştıklarına kanaat getirilmiştir. Davacı yanın önceki tarihli markası “…” şeklinde oluşturulmuş ve anılan ibarenin bilinen bir anlamı bulunmamakta ise de anılan ibarenin tüketici nezdinde öncelikli olarak yaratacağı kavramsal algının “ANTALYA” ili ile ilişkilendirileceği, halbuki dava konusu markanın yabancı bir sözcük markası şeklinde algılanarak bu doğrultuda yorumlanacağı düşünüldüğünde, taraf markaları arasında kavramsal açıdan da tüketici nezdinde oluşabilecek bir benzerliğin mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak taraf markaları karşılaştırıldıklarında, ilgili tüketicilerin tamamı dikkate alındığında, işaretler arasındaki farklılıkların, ortak unsurlara nazaran daha üstün olduğu, bu durumun ise işaretlerin farklı genel izlenimler yarattıklarını göstermekte olduğu, taraf markaları arasından sadece ilk birkaç harfin benzer olmasının işaretler arasındaki farklılıkların genel izlenim üzerinde birkaç benzerliğe üstün geldiği sonucunu değiştirmeyeceği, her ne kadar taraf markaları kapsamında yer alan emtialar benzerlik göstermek iseler de, markalar arasındaki somut farklılığın, tüketicinin, taraf markalarının aynı iktisadi ya da idare kaynaktan çıktığı yönünde bir algıya kapılmasını engelleyeceği, tüketicinin taraf markaları ile karşı karşıya kaldığında, iki farklı marka karşısında olduğunu derhal algılayabileceği, taraf markalarının aynı raflarda, yan yana satılma ihtimalinde dahi tüketicilerin markaları birbirleri ile karıştırma ihtimallerinin mevcut olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Asıl ve Birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl ve Birleşen davada alınması gereken 118,60 TL harcın peşin alınan 108,80 TL harçta düşümü ile 9,80 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Vekille temsil olunan davalılar Türkpatent ve … DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/03/2021
Katip …
¸
Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.