Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/54 E. 2021/250 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/54 Esas – 2021/250
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/54
KARAR NO : 2021/250

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2021

İDDİA:
Davacı vekili 18.02.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “….+şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şahsın, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini 05.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, resen incelenmesi sonucu başvuru kapsamından 05.sınıftaki “Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları” emtiasının çıkartıldığını, kalan emtia yönünden başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin 2000 yılından bu yana sağlık ürünleri konusunda ülkemizde ilklerin öncüsü olduğunu, her yıl Dünya’da yaklaşık 1.3 milyar bebek bezi 84 milyon hasta bezi ve 10 milyondan fazla ıslak havlu ürettiğini, ürün ve hizmetlerini 17 ülkede tüketiciye sunduğunu, pek çok ödüle layık görüldüğünü, yalnızca Türkiye’de faaliyet göstermekle kalmayıp, üretmiş olduğu ürünlerin %70’ini 32 ülkeye ihracat yaparak markalarını birçok ülkede tanıttığını, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu markaya eklenen Max ibaresinin markayı ayırt edici kılmaya yetmediğini, Max ibaresinin Maximum ibaresinin kısaltması olarak genel kullanılan ve önüne geldiği ibareye en çok, en yüksek anlamı katan ve ayırt edici bulunmayan niteleyici bir ek olduğunu, taraf markalarının esas unsurunun … ibaresi olduğunu, … ibaresinin bebek anlamına gelen anlamının ülkemizde tüketicisi tarafından çok iyi bilinen, üzerinde kullanıldığı ürünlerin bebek ürünleri olması nedeni ile bu ürünler açısından ayırt ediciliği olmayan bir ibare olduğunu, dava konusu markanın müvekkiline ait … ibaresini esas unsur olarak içeren markaları ile ayırt edilebilmesinin aralarında bağlantı kurulmamasının mümkün olmadığını, dava konusu markada kullanılan renkler ve yazım stilinin dahi aynı olduğunu ve logoda aynı yerde konumlandırıldığını, taraf markalarının anlamsal, görsel, işitsel olarak benzer olduğunu, müvekkilinin … ibareli çok sayıda seri markası bulunduğunu, davalı markasının da müvekkiline ait markaların seri markası izlenimi verdiğini, markalar arasında bağlantı kurulacağını, taraf markalarının benzerliklerinin yanında markaların aynı sınıfta yer alan ürün ve hizmetleri kapsadıkları bu durumda iltibas tehlikesinin oluşacağını, müvekkiline ait markaların tanınmış marka olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış … ibareli markalarıyla birebir aynı ve ilintili sınıflar için tescil edilmek istendiğini söz konusu başvurunun reddedilmesi gerektiğini, … markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan dava konusu markanın tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği … markalarının sulandırılmasına neden olacağını, söz konusu markanın tesciline izin verildiğinde … markalarının ayırt ediciliğinin zedeleneceğini, öncü ve toplumda saygınlığı yakalamış müvekkiline ait … markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ibarenin tesadüfen seçilemeyeceğini, tanınmışlığı ve itibarı dikkate alındığında dava konusu markanın müvekkilinin ününden yaralanacağını, marka başvurusunun iyi niyetle yapılmadığını, davalı markasının Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturduğunu dava konusu markanın müvekkilin tescilli markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer/aynı oluşunun Türk Ticaret Kanunun 54.maddesinde yer alan hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “… …” ibareli markanın tescili halinde tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış, dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markaları incelendiğinde tarafların bir bütün olarak farklı algılandığını, genel izlenimlerinin de farklı olduğunu, başvuru markasında ve davacı markalarının bir kısmında yer alan … ibaresinin görece zayıf bir ibare olduğunu ve ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, başvuru markasının esas unsurunun … ibaresi olduğunu anılan markanın tertip tarzı, yazım şeklinin ortalama tüketici nezdinde oluşacak marka algısının davacı markalarından farklı olup karıştırılmayacağını, taraf markaları arasında karıştırma yaratacak bir benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmayacağını, somut olayda taraf markalarının benzer olmamasından tanınmışlık koşullarının da oluşmayacağını, dava konusu marka kötü niyet açısından irdelendiğinde markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılamadığını, davacı tarafından davalı başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğu iddiasının ispat edilmediğini, müvekkili kurum tarafından alının kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.

GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 20.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, 18.02.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…şekil” ibareli markanın, davalı şahsın … sayılı “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 04/02/2019 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 05.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun, resen incelenmesi sonucu başvuru kapsamından 05.sınıftaki “Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları” emtiasının başvuru kapsamından çıkartıldığını, kalan emtia yönünden başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “….şekil” ibareli marka ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 22.04.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka ile davacı markası arasında benzerliğin bulunduğu, Dava konusu markada 05.sınıfta yer alan emtiaların tamamının davacı markalarının 05. sınıftaki emtiaları ile aynı/aynı türde olduğu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi açısından dava konusu marka ile davacı markası arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi açısından tanınmışlık iddialarını ispatlayacak yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı, SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötü niyet kriterleri çerçevesindeki değerlendirmenin nihai takdirinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu,” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında dava konusunu oluşturan çekişmeli 05.sınıftaki “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.” emtiasının bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı ve “….+şekil” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 03, 05, 10, 16, 21, 30.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki çekişmeli 05.sınıftaki emtianın davacıya ait gerekçe markaların kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “….şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
GÖRSEL AÇIDAN: Dava konusu markanın beyaz zemin üzerine mor renk ile yazılan … … ibarelerinden oluşturulduğu; davacı markalarının ise …. … ibarelerinden oluşturulduğu görülmektedir. Davaya konu markada “…” ibaresi büyük puntolarla yazılmış ve altına “…” ibaresi eklenmiştir. Çekişme konusu emtialar da dikkate alındığında “…” ibaresinin bebek bezinden hareketle kullanıldığı görülmüş olup, markanın esaslı unsuru bir bütün olarak “… …” ibaresidir. Bununla birlikte, davacı muterize ait markaların “…” ibaresi çerçevesinde yaratılan seri markalar olduğu, bir kısım markalarda “…-bebe-ped- -lady” gibi ek unsurlar bulunduğu ve yine bütünsel olarak ‘’neşeli’’, ‘’sevinçli’’ anlamını taşıyan “…”, bilinen bir anlamı tespit edilemeyen ’…’, davacının ticaret unvanının çekirdek unsuru olan … ibarelerinin bulunduğu görülmekle markaların esaslı unsurlarının bir bütün olarak bu unsurlar olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu kapsamda taraf markaları görsel benzerlik açısından incelendiğinde, dava konusu marka ile davacı muterizin itirazlarına mesnet markalarının tümünde “…” ibaresinin müşterek olarak bulunması, yine davacının doğrudan “… …” markasının da bulunması karşısında markaların görsel açıdan benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
İŞİTSEL AÇIDAN: Dava konusu marka Türkçe’de “Maks-…-Bey-Bi” şeklinde, davacı markaları ise “…-Bey-Bi”, “…-Ful”, ‘’…-Jo’’ “Pak-Ten-…-ful” şeklinde telaffuz edilecektir. Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, markaların ortak “…” ve “… …” ibarelerini içermesi, markaların bitiş seslerinin aynı olması, davaya konu marka başvurusunda bulunan “maks” ibaresinin telaffuzda baskın nitelikte olmaması, markadaki dört heceden üçünün ortak olması karşısında taraf markalarının işitsel açıdan benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
ANLAMSAL AÇIDAN: Davaya konu marka başvurusunun bütünsel olarak Türkçe’de doğrudan bir anlamı bulunmamakla birlikte, markada yer alan “Max” ibaresi İngilizce bir ibare olup, en çok, en fazla, en büyük gibi anlamları taşıyan Maximum kelimesinin kısaltması olarak ülkemizde de yoğun şekilde kullanılan ve bilinen bir ibaredir. “…” ibaresi ise yine İngilizce bir ibare olup Türkçe’ de neşe, sevinç gibi anlamlara karşılık gelmektedir. Davacı muterize ait markaların da İngilizce kelimelerden oluşturulduğu görülmüştür. Tüm bu kapsamda markalar kavramsal olarak ele alındığında, markalardaki farklı kelime unsurlarının da bulunması, markaların İngilizce olması ve bu kelimelerin yaygın olarak bilinen yabancı dil kelimelerden olmaması karşısında kavramsal benzerliğin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Yargıtay, 11. H.D., somut uyuşmazlıkla benzer nitelikteki “PORT/INTERPORT” kararında: “-Asıl unsuru markanın bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim, tümüne hâkim olan görünüş ve ayrıcalığını vurgulayan imajda aramak lazımdır. -Tespit edilen asıl unsur sözcükten ibaret ise markalarda ortak olarak kullanılan kök kelime ve başvuru sahibinin varsa ilave ettiği ekler belirlenmelidir. -Son olarak başvuru sahibinin markasındaki mevcut eklentinin başlı başına ayırt edicilik vasfının olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.” hususlarına değinerek, sonraki başvurunun, önceki markayı aynen içermesi halinde benzerlik için önemli olan hususun, anılan ibarenin markadaki bağımsız varlığını halen sürdürüp sürdürmediği olduğunu ifade etmiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında ve dosyadaki tüm delillerin incelenmesi neticesinde, taraf markalarının, bütüncül açıdan incelendiğinde, dava konusu markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu olan marka ile davacı markaları genel izlenim yönünden incelendiklerinde dava konusu markanın bütünü itibariyle bıraktığı etkinin davaya mesnet markadan yeterince farklılaşmadığı görülmektedir. Markanın hitap ettiği tüketici üzerinde benzerlik oluşan ibareye yoğunlaşarak yapılacak bir karşılaştırmada marka ve işareti aynı anda göz önünde bulundurmayan ve seyrek olarak karşılaştırma imkanına sahip bulunan ve aradığı markanın etkisinde olan tüketici her ikisinin de aynı emtialarda kullanılmasından dolayı taraf markaları arasında bağlantı kurabilecek dava konusu ibare ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davacı markası olarak yorumlama yoluna gidebileceği değerlendirilmektedir.
İşaretler arasında benzerlik bulunuşunun özellikle iktisadi – idari kaynak bakımından tüketici algısında markaların, aynı kaynaktan gelen ürünler olduğu yanılgısına düşmesi sonucunu doğurabileceği, önceki tarihli davacı markası ile bir şekilde karşılaşmış, markayı duymuş, görmüş, deneyimlemiş bir tüketici, sonraki tarihli dava konusu marka ile benzerliği tespit olunan emtialarda karşı karşıya kaldığında, işaretler arasındaki benzerlik nedeniyle bir ilişki kuracağı ve markaları aynı iktisadi kaynağın farklı ürünleri için yarattığı yeni bir marka olarak algılayacağı, iltibas ihtimalinin temelinde tüketicinin iki işaret arasında doğruda doğruya ya da kaynakları açısından yanılgıya düşme ihtimali yer alırken, işaretlerin ve emtiaların bu denli yakın oldukları, ilişkilendirilmelerinin, birbirinin devamı olarak algılanmasının mümkün olması karşısında dava konusu marka ile davacı markası arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise; dosya kapsamında yapılan incelemede sunulan Usb bellek içerisinde 2013-2014-2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait … markasına ilişkin faturaların, 2014-2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait …, Super … markasına ilişkin faturaların, …, Super …, … Super … marka görsellerinin, 2014-2015 yılları Süper …, 2017-2018-2019-2020 yıllarında … markalarının satış rakamlarının, raporlarının ve … markasının reklam filminin sunulduğu görülmektedir. Somut olayda yukarıda yer alan kıstaslar kapsamında değerlendirme yapıldığında sunulan delillerin tanınmışlığın ispatlanması için yeterli olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Somut davada davalı şahıs başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı için AAÜT uyarınca 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.548,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2021