Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/50 E. 2022/48 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/50 Esas – 2022/48
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/50
KARAR NO : 2022/48
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
DAVA:
Davacı vekili 14/02/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. sayılı “…. şekil” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin A … mağazasının sektöründe bilinen/tanınan bir marka olduğunu, Türkiye çapında 5000’den fazla mağazası olduğunu, 2009 yılında Türk Patent tarafından en fazla marka tesciline sahip ulusal firma ile ödüllendirildiğini, Türk Patent nezdinde tescilli birçok markasının olduğunu, markanın Türk Patent tarafından T/03083 sayı ile Tanınmış Marka olarak kabul edildiğini, müvekkilinin markasının orijinal niteliği ve ayırt ediciliği sebebiyle … ibaresi üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, ayırt edicilik vasfı kazandığını, davaya konu olan … başvuru numaralı “… …” markasının markanın incelemesi sonucunda müvekkilinin markasının esas unsurunu ihtiva edecek şekilde … ibaresini içerdiğini, davalı şirketin 43. Sınıfta tescil talebinde bulunduğunu, bu sınıfın müvekkilinin tescilli markalarının tescil kapsamında bulunduğunu, bu başvurunun müvekkilinin markaları ile ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olduğunu, “…” ibaresinin markaya ayırt edicilik katmadığını, aynı görsel ve işitsel etkiye sahip olduğunu, başvuru sahibinin müvekkilinin markasının imajından, itibarından yararlanma gayesinde olduğunu ve bu nedenle başvurunun kötü niyetli yapıldığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuruya konu … … ibareli işaret ile davacı adına tescilli “A …” ibaresini münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu bu durumun iltibasa neden olacağı iddiası yerinde olmadığını, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşul sağlanamadığını, davalı adına tescili talep edilen işaret, “…” ibaresi ile bir sayı grubundan ziyade şekil olarak algılanan “IOI” görselinden oluşmaktadır. Bu noktada, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, tescili talep edilen dava konusu işaretin, tanınmışlığı iddia edilen “A …” ibaresini esas ya da münhasır unsur olarak içeren markalar ile söz konusu durumları doğuracak bir ilişki içinde olduğu iddiası yerinde olmadığını, kötüniyete ilişkin iddialarını delillerle desteklemediğini, bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin otelcilik sektöründe faaliyette bulunan Filipin merkezli bir şirket olduğunu, 2017 yılında, seyahat ve turizm alanında “… …-Manila” ibaresi ile resmi olarak hizmete açıldığını, … tarafndan 2021 yılında… ödülü aldığını, müvekkilin yoğun emek ve çaba sarf ederek yüksek kalite ile yürüttüğü faaliyetleri doğrultusunda dünya çapında tüketicilerce tercih edilen, tanınan ve bilinen bir marka haline geldiğini, müvekkilinin markasının başta Filipinler olmak üzere Moğolistan, İzlanda, Avustralya, Küba, …… ülkelerinde tescilli olduğunu, davaya mesnet gösterilen bazı markaların müvekkil başvurusundan sonraki tarihli olduğunu, davacının dilekçesinde yer verdiği markaların bir kısmının kapsamındaki tüm mal ve hizmetlere dair SMK’nın aradığı biçimde Türkiye’de gerçek, ciddi ve yoğun kullanımını ispatlayamaması halinde, SMK 6/1 kapsamında inceleme yapılmaksızın davacının bu markalar bakımından iddialarının reddine karar verilmesi gerektiğini, taraf markaların bütünsel olarak birbirinden tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin markasının, yeşil zemin üzerine beyaz yazıldığını, üstte “…” ibaresi, bu ibarenin altında yatay beyaz bir çizgi ve bu çizginin altında stilize bir biçimde beyaz yazılmış “I0I” ibaresinden oluştuğunu, markalarının yazılış, okunuş, söyleniş, duyuluş, konsept, imaj, gözde- kulakta-zihinde bıraktığı izlenim açıdan tamamen farklı olduğunu, müvekkil markasında yer alan IOI ibaresinin … olmadığını tüketicinin bunu … olarak algılamayacağını, davacının markalarının büyük çoğunluğunun sınıflarda olduğunu, müvekkilinin markasının 43.sınıftaki “Otel ve restoran hizmetleri”ni kapsadığını, faaliyet alanın konaklama alanına hitap ettiğini, davacının “…” konsepti ile faaliyet gösteren bir perakende satış firması olduğunu, tarafların faaliyet alanları tamamen farklı olduğunu, tüketici kesimlerinin de farklı olduğunu, davacı markasının tanınmış olmadığını, müvekkilin faaliyet yürüttüğü ve markasını tescil ettirmek istediği alanda hiçbir zaman kullanımının bulunmadığını, davacının kötüniyet iddiasının hiçbir mesnedinin olmadığını beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 16/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 14/02/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 14/01/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davalıya ait … sayılı ibareli marka ile davaya mesnet gösterilen davacının mesnet gösterdiği “…” markaları arasında benzerlik bütünsel olarak görsel, işitsel olarak benzerlik bulunduğu, taraf markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerin de birebir aynı olması nedeniyle 6769 S. SMK m.6/1 anlamında iltibas tehlikesinin olacağı, davaya mesnet gösterilen markaların tüketici nezdinde bir farkındalığının olduğu, ancak uyuşmazlığın çözümü zaten SMK 6/1 maddesi anlamında yapılmış olduğundan 6/5 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, davacının … ibaresi üzerinde dava konusu 43. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından SMK m.6/3 hükmüne göre öncelik hakkının olmaması nedeniyle davaya konu olan markanın tesciline engel bir durum oluşturmayacağı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiası ispata elverişli delilin dosyada mevcut olmadığı, bununla birlikte bu hususun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … başvuru numaralı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 43.sınıftaki “43. SINIF: … and restaurant services. (Otel ve restaurant hizmetleri)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise ….şekil” ibarelerinden meydana geldiği yapılan değerlendirmede, davalının dava konusu marka başvurusunun tescil talebinde bulunduğu 43. sınıfta yer alan hizmetler, davacının davaya mesnet gösterdiği sadece …. sayılı markaların tescil kapsamında yer almaktadır. Davalının marka başvurusunun tescil talebi kapsamında yer alan hizmetler ile davacının markalarının tescilli hizmetleri birebir aynı olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “… ……. şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu olan marka yeşil zemin üzerine beyaz renkle üstte standart harf karakteri ile “…” ibaresi ve bu ibarenin altında da daha büyük punto ile özel yazım ile daha kalın punto ile “…” ibaresinin yer aldığı görülmektedir. Davaya mesnet olarak gösterilen davacı markaları ise biri kenarları dikdörtgen formun içinde turkuaz mavi zemin üzerine beyaz renkle … ibaresinden; diğer marka ise yuvarlak geometrik formun içinde turkuaz mavi zemin üzerine alt alta sırası ile önce beyaz renkle … ibaresinden (Bu ibaredeki sıfır rakamı gülen adam şeklindedir.), sonrasında ise siyah renkle “ALIŞVERİŞİN GÜLEN YÜZÜ” ibaresinden oluşmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında davaya konu olan marka … ibaresini içerse de, İngilizce kökenli bu kelimenin sözlük anlamı, “OTEL”dir. Dolayısıyla, tescili talep edilen bazı hizmetler için ayırt ediciliğinin olmadığı, bu anlamda markada kalın punto ile konumlandırılan ve dikkat çeken unsurun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenledir ki taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde iktisadi ve idari anlamda bir ilişkilendirme yanılgısı doğurabilecek mahiyette bir benzerlik olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca ilgili tüketici kesiminin her zaman iki markayı yan yana görme ihtimali olmadığı, hafızasında kalan etkiye bağlı olarak markalar arasındaki iltibas değerlendirmesini yapacağı hususu göz önüne alındığında davalıya ait marka ile davacıya ait markalar arasında benzerliğin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalıya ait “… …” markasının davacı markalarından farklılaşmış olduğu noktaların, taraf markalarını 6/1 anlamında birbirinden farklılaştırmaya yetmediği, dolayısıyla ilgili tüketicinin tamamında olmasa bile belli bir kısmı nezdinde karıştırılma ihtimalinin söz konusu olacağı, markalar arasındaki farklılığın iltibası kaldırmaya yetecek düzeyde olmadığı, zira hizmetlerin aynı olduğu bir durumda, tespit edilen görsel farklılıkların özellikli alıcı kitlesi yönünden dahi yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle, davacıya ait davaya mesnet gösterilen markalar ile davaya konu olan marka arasında bir benzerliğin olması, kapsamlarında yer alan hizmetlerin de aynı olması sebebiyle ortalama tüketici gözünde karışıklığa yol açma ihtimali olduğu dikkate alındığında; taraf markalar arasında bağlantı kurulması durumu gündeme geleceği ve son olarak tüketicilerce yanılgıya düşmeleri muhtemel olduğundan işaretlerin SMK md. 6/1 anlamında başvuru konusu tüm hizmetler bakımından iltibas tehlikesinin söz konusu olduğu kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin söz konusu markayı daha önce kullandığını ifade ederek, bu marka üzerinde 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında hakkı olduğunu ifade etmektedir. 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesinde; “ Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescil edilemeyeceği” hükmü öngörülmüştür. Yasal düzenlemeler, doktrin ve yargı kararlarında kabul gören bu görüşler çerçevesinde somut uyuşmazlığa döndüğümüzde huzurdaki davaya konu uyuşmazlıkta; davacının markasal kullanımına konu ibarenin “… ibaresi olduğu, eskiye dayalı nitelik ve nicelikte dava konusu 43. Sınıfta yer alan hizmetlerde herhangi bir belge sunamadığı dikkate alındığında, çekişme konusu olan 43. Sınıftaki hizmetler bakımından uzun yıllardır kullanımının olmadığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacının mesnet olan “…” işaretinin 43. Sınıfta yer alan hizmetlerdeki kullanımının, SMK m. 6/3 hükmünde aranan “markasal kullanım”, “ciddi kullanım” ve “geniş bir coğrafyada kullanım” koşullarını karşılayamadığı, davacının önceki kullanımlarının tamamen PERAKENDE SEKTÖRÜNE yönelik olduğu ve önceki bu yoğun/ciddi markasal kullanıma dayalı hakkın ise iş bu davaya konu olan hizmetler bakımından bir etkisinin olmayacağından davacının 43. Sınıftaki hizmetler bakımından gerçek hak sahipliğinden doğan haklarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, dava dosyası incelendiğinde, davacının Türk Patent nezdinde de itiraz dayanaklarından birisinin tanınmış marka olduğu görülmektedir. Türk Patent’in resmi web sitesi üzerinden yapılan sorgulamada, davacıya ait “…” markasının özel korunan markalar listesinde yer aldığı saptanmıştır. Tescil belgelerinden … esas unsurlu seri markaların giderek çeşitlenen mal ve hizmetler için çok sayıda tescile konu edildiği, davacı adına tescil ile korunmakta olduğu anlaşılmaktadır. Davacının markası Türkiye’de sektöründe bilinen bir marka olması nedeniyle “…” markasının “PERAKEDE SEKTÖRÜNDE” oldukça bilinen tanınmış bir marka olduğu kanaatine varılmıştır. Somut olayda değerlendirme kısmında da detaylı olarak belirtildiği üzere davalı markasının kapsadığı tüm hizmetler bakımından taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu belirlendiğinden, uyuşmazlığın çözümü zaten SMK 6/1 maddesi anlamında yapılmış olup 6/5 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı değerlendirilmektedir.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın düşümü ile 26,30 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı vekili AAÜT uyarınca için 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 4.081,30 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/02/2022