Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/400 E. 2021/245 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/400
KARAR NO : 2021/245

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021

İDDİA:
Davacı vekili vermiş olduğu 21/12/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle, müvekkilinin 41.sınıfta “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili için TÜRKPATENT’te başvuruda bulunduğunu, başvurunun … kod numarasını aldığını, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; bunun üzerine davalı şirketin … sayılı “…+şekil” ibareli markalara dayanarak yaptığı itirazın kabul edilerek başvurularının reddine karar verdiğini, bu ret kararına itirazda bulunduklarını itirazlarının da YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” kök kelimesinin esas unsurunu oluşturduğu … … Özel Eğitim Hizmetleri Danışmanlık İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanını da kurulduğu 2015 tarihinden bu yana aralıksız şekilde ve fiili olarak kullandığını, davalının, müvekkilinin ilk marka tescil başvurusundan bir buçuk yıl sonra, “…” ibareli markanın davacı şirket ile aynı (41) sınıfta tescili için TÜRKPATENT’e başvuruda bulunmuş olduğunu ve … numara ile haksız olarak davacı müvekkili ile iltibas oluşturacak şekilde tescil ettirmiş olduğunu, müvekkilinin öncelikli hak sahibi olduğu ve davalı şirket markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğunun TÜRKPATENT tarafından değerlendirilmemiş olduğunu, davalı şirketin haksız tescil edilen … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talebiyle Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında görülen davanın yargılama sürecinde dava dosyası markanın hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı ve benzerlik olup olmadığının tespiti için bilirkişi raporunda davalı markasının tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşulunun oluştuğu yönünde değerlendirme yapılmış olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun dava konusu … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru dosyası işlem aşamalarını açıklamış, başvuruya konu markanın, “…” kelime unsuru ile bu ibareyi çevreleyen bir şekil unsurundan oluştuğunu, redde mesnet markanın ise, “…” kelime unsuru ile bu ibarenin (“S” harfinin) sol tarafında yer alan şekil unsurundan müteşekkil olduğunu, başvuru konusu marka ve redde mesnet markada ön plana çıkan esas unsur, birbirinin tıpatıp aynısı olan “…” kelimesi olup, fonetik, biçimsel ve anlamsal benzerlik nedeniyle, markaların umumi intibalarının da aynı olduğundan şüphenin bulunmadığını, başvuru konusu markada yer alan “okulları” ibaresi; yapılan işin/verilen hizmetin cinsine, türüne işaret eden bir unsur olup, herhangi bir ayırt edici, dolayısıyla markaları birbirinden farklı hale getirici özelliğinin bulunmadığını, öte yandan, markalarda yer alan şekil unsurları da dikkat çekici bir özellik taşımamakta olup, ancak yardımcı unsur olarak nitelendirilebileceğini, dava konusu marka ile redde mesnet alınan markaların her birinin gözde ve kulakta bıraktıkları tesirin aynı olması karşısında, sonrakinin ilkinden ayırt ediciliğinin bulunduğunu söylemenin imkansız olduğunu, zira başvuru konusu işarete bakıldığında gözde bıraktığı iz, duyulduğunda kulakta kalan sesin, redde mesnet markayı hatırlattığını, davacı başvurusunun konusu olan işareti gören ve duyan tüketicilerin zihninde belirecek olan izin, hemen redde mesnet markanın bıraktığını hatırlattığını, bu hatırlatmanın, anılan işaretin, redde mesnet markanın bir başka versiyonu veya serisi yahut uzantısı olarak algılanmasına sebebiyet vereceğini, bunun sonucunun ise, redde mesnet marka sahibinin, bu markayı taşıyan ürünler için tüketiciler nezdinde tesis ettiği imaj, güven ve hatırlanırlıktan davacı tarafından haksız olarak istifade edilmesi olduğunu, davacının müktesep hak hususundaki söz konusu iddiasının da hukuka uygun olmadığını, alınan YİDK kararında bir isabetsizlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı zikretmiş olduğu marka tescilleri de dahil olmak üzere tüm markalaşma tasarrufunu gerçek dışı bir şekilde yalnızca “…” ibaresi üzerinden temellendirmekte ise de, davacının bu yaklaşımı tamamen manipülasyon amacını taşıdığını, zira davacıya ait marka tescilleri “… matematik” ve “… matematik taylan deniz doğan” ibaresinden oluşmakta olup, diğer bahsi geçen markasal kullanımlarının da “…” ibaresini tek başına esas unsur olarak içermediğini, buna karşılık “…” ibaresini esas unsur mahiyetinde müstakil olarak marka tesciline konu eden müvekkilinin ise, bu şekildeki marka hakkının gerçek hak sahibi olduğunu, her ne kadar davacı markalarında aynı ibare geçmekte ise de, adı geçen ibareyi müvekkilinden önce müstakil olarak esas unsur şeklinde tescil konusu yapma imkânını elinde bulunduran davacı, markalaşma tasarrufunu bu yönde kullanmamış, iradesini bilinçli bir şekilde “… matematik” ve “… matematik taylan deniz doğan” şeklinde kullanmış olduğunu, dolayısıyla davacının marka korumalarını aşan iddialarına itibar edilmemesi gerektiğini, bununla birlikte davacı tarafın gerçek dışı bir şekilde … marka meydana getirdiğini iddia ettiği, bu iddialarını ise “… matematik özel öğretim kursu şehitkamil şubesi”, “… matematik özel öğretim kursu değirmicem şubesi”, “… biyoloji özel öğretim”, “… fizik özel eğitim”, “… kimya özel eğitim” ve “özel … kişisel gelişim” şeklindeki kurs isimlerine dayandırdığının görüldüğünü, adı geçen kursların ruhsat tarihlerine bakıldığında, davacının iddia ettiği kursların 3 tanesi dışında tümünün müvekkilinin … nolu “…” ibareli marka tescilinden sonra ruhsat aldıklarının göründüğünü, kaldı ki, ruhsat alınmasının dahi fiilen davacının markayı kullandığını ya da kullanımın iddia edilen şekilde olduğunu göstermediğini, davacının ruhsat almasına rağmen fiilen tabela ve tanıtım vasıtalarında markayı aynı tarihte kullanmamış olmasının, marka kullanımına takip eden öğretim yılında başlamış olmasının mümkün olduğunu, nitekim davacı tarafça özel öğretim kurslarına ilişkin sunulan fotoğraflarda yer alan kullanımların alınan ruhsatlarda yer alan şekilde olmadığını, fotoğrafların birçoğunda, ruhsatlardan farklı olarak “taylan doğan” ibaresinin de yer aldığını, bu da ruhsatların marka kullanımı konusunda müphem belgeler olduğunu gösterdiğini, diğer yandan davacı şirketin ticaret unvanında da “… … (…)” ibaresi yer almakta, bu kullanımda dahi marka tescillerinde ve kullanımlarında olduğu gibi “…” ibaresi yalnız başına değil, “…” ibaresi ile birlikte kullanıldığını, kaldı ki davacının ticaret unvanında “…” ibaresinin geçiyor olması ibarenin markasal anlamda kullanılmış olduğunu ya da adı geçen ibare üzerinde öncelikli hak sahibi olduğunu göstermediğini, davacı taraf dilekçesinde, müvekkili ile arasında yargılaması devam eden davada alınan bilirkişi raporuna yer vererek, bu hususu nihai bir kararmış gibi mesnet gösterdiğini, söz konusu rapor elverişsiz ve gerekçesiz görüşlerden ibaret olup, tamamen bilirkişilerin subjektif görüşlerinden ibaret olarak tanzim edilmiş olduğunu, kaldı ki söz konusu yargılama sürecinin de ilk derece mahkemesi nezdinde devam ettiğini, hepsinden önemlisi, başvuru tarihi itibarıyla müvekkilinin markasının tescilli olduğunu, bu nedenle yargılaması devam eden dava konusu YİDK kararının bu durum dikkate alınarak verilmesinin hukuken isabetli olduğunu, davacı tarafın YİDK kararına konu olan marka başvurusu ile aynı kararda redde mesnet gösterilen müvekkili markasının, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik teşkil ettiğini, zira görüleceği üzere, söz konusu marka başvurusunun müvekkilinin marka tescilinin koruma kapsamında bulunan mal ve hizmetlerle birebir aynı içerikte olacak şekilde “…” ibaresi için tescil konusu edildiğini, gelinen noktada davacı tarafın öncelikli hak sahipliği iddiasının yersiz olduğu, davacı tarafa ait tescilli markaların “…” ibaresi ile birlikte “matematik” ve “taylan deniz doğan” şeklindeki ibareleri içerdiği, hiçbir tescilli markasında ya da kullanım şeklinde “…” ibaresinin müstakil bir biçimde yer almadığı, buna karşın YİDK kararına konu olan markasında “…” ibaresini asli marka unsuru olarak müstakil bir biçimde koruma altına almaya çalıştığı, bu şekildeki markasal kullanımın ve marka tescilinin gerçek hak sahipliği noktasında yalnızca müvekkiline ait olduğunun görüldüğünü, dolayısıyla davacının marka başvurusunun öncelikli hak sahipliği iddiası kapsamında dinlenemeyeceğini, başka bir deyişle davacı taleplerinin bizzat kendi marka kullanımı ve tescil iradesini aştığı, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve bu nedenle YİDK kararının yerinde olduğunun kabul edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait itiraza mesnet marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 20.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, son günün hafta sonu olması nedeniyle 21.12.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait … sayılı “…+şekil” ibareli markanın davacının … sayılı ve “…+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/4, 6/5, müktesep hak hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 17/04/2019 tarihinde “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 41.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şirketin … sayılı “…+şekil” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiğini, bunun üzerine, davacının yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile başvurularının nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 02.06.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka başvurusunun kapsamındaki dava konusu “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin davalının markasının kapsamında aynı olarak yer aldığı, Dava konusu marka başvurusu ile davalı markası arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunduğu, Dava konusu marka ile davalı markası arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, Davacının müktesep hak iddiasının yerinde olmadığı, Dava konusu … sayılı YİDK kararının yerinde olduğu ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında41.sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, redde dayanak markanın ise … sayılı “…+şekil” ibarelesinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 41.sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 41.sınıftaki hizmetlerin, redde dayanak markalar kapsamındaki hizmetler ile aynı oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak marka standart karekterle yazılı “…+şekil” ibaresinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu “…+şekil” ibareli marka, siyah büyük harflerle ile “…” ibaresi, altında kırmızı zemin üstüne beyaz renkte “OKULLARI” ibaresi ve bu ibareleri dairesel olarak çevreleyen şekil unsurunun yer aldığı, davacının markasının ise siyah büyük harflerle, ibarenin sol tarafında dört çizginin alt alta sola doğru yer aldığı, kelime unsurlarının ön planda olduğu markalardır. Dava konusu markada yer alan “okulları” ibaresinin dava konusu hizmetler bakımından ayırt edici niteliğe haiz olmayan tanımlayıcı bir ibare olduğu dikkate alındığında, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi, davalının redde mesnet markasının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. Yukarıda açıklananlar doğrultusunda, dava konusu marka ile davalının redde gerekçe markası, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, hem dava konusu markanın hem de davalı markasının esas unsurunun “…” ifadesi olduğu, marka işaretlerinde yer alan diğer kelime unsurlarının ayırt edici niteliğe haiz olmayan veya ayırt edici niteliği zayıf ibareler olduğu, markalarda yer alan şekil unsurlarının ayırt ediciliği yüksek ibareler olmadığı, kelime unsurlarının şekil unsurlarına kıyasla daha baskın olduğu, görsel, işitsel bakımdan dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyici mahiyette olmadığı, dolayısıyla işletmeler arasında bir farklılığa yol açamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davalının redde gerekçe markası arasında marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel bakımdan karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, dava konusu markanın kapsamında yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetleri ile redde gerekçe markanın kapsamındaki hizmetlerin aynı olduğu, dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında işitsel ve görsel olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu sonucuna ulaşılmıştır
Davacının Müktesep Hak İddiası Bakımından Değerlendirme:
Davacı şirketin müktesep hak iddiasında bulunduğu markaları, … sayılı ve “… MATEMATİK+şekil” ibareli ve … sayılı ve “… MATEMATİK …+şekil” ibareli markalarıdır. Markaların tescil tarihleri sırasıyla 12.08.2016 ve 10.05.2017 olup, dava konusu marka başvuru tarihi 17.04.2019 ve dava tarihi 14.10.2020 itibariyle 5 yıl sürenin geçmediği tespit edildiğinden söz konusu markaların müktesep hakka konu edilemeyeceği tespit edilmiştir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/06/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.