Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/393 E. 2021/265 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/393 Esas – 2021/265
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/393
KARAR NO : 2021/265

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka hükümsüzlüğünden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/07/2021

İDDİA:
Davacı vekili 15/12/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…”, “dengeli hayat”, “… …”, “biodenge”, “…”, “… …+şekil”, “… …, “… …”, “… biodenge şekil”, “…”, “biodenge”, “…”, “biodenge” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini 29, 30.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın Markalar Dairesince kısmen reddine karar verilerek başvuru kapsamından 29. Sınıftaki mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de YİDK tarafından reddine karar verilerek başvuru kapsamından, oysa müvekkilinin sektörde öncü kuruluşlardan olduğunu, çok sayıda “…” ibareli markalarının bulunduğunu, markaları kesintisiz ve fasılasız olarak kullanarak maruf ve meşhur hale getirdiğinimüvekkiline ait “…” ibareli markaların tanınmış marka olduğunu ve SMK 6/4 ve 6/5. Maddeler kapsamında tescil engeli bulunduğunu, yine marka benzerlik incelemesinde markaların tanınmış olmasının da göz önünden bulundurulmasının gerektiğini, “…” ibaresini gören tüketicilerin aklına müvekkilinin geleceğini ve davalının haksız kazanç sağlayacağını, davaya konu markaların ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunu ve bu sebeple SMK 5/1-ç maddesi uyarınca tescil engeli bulunduğunu, markaların esaslı unsurunun “…” olduğunu, “…” ibaresinin çatı marka olduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunması karşısında SMK 6/1. Madde uyarınca da tescil engeli bulunduğunu, müvekkilinin uzun yıllar kullanımları ile “…” ibaresinin ayırt edici unsur haline geldiğini, emsal yargılamalarda “…” ibareli markaların hükümsüzlüğüne karar verildiğini, YİDK kararında her ne kadar kullanım ispatı ile ilgili belgelerin yeterli görülmediği belirtilmişse de müvekkilinin bu markaları uzun süredir kesintisiz olarak kullanmakta olduğunu ve davaya konu marka başvurusunun SMK 6/3. Madde uyarınca reddinin gerektiğini, müvekkilinin, “… HOLDİNG A.Ş.” altında kurulu bir çok şirketten birisi olduğunu, faturaları düzenleyen … … PAZARLAMA DAĞITIM TURİZM VE TİCARET A.Ş.’nin de alt şirketlerden birisi olduğunu, davaya konu marka başvurusunun aynı zamanda SMK 6/6, 6/7 ve 6/8. Maddeler uyarınca da reddinin gerektiğini, davalının marka olarak başka ibareleri seçme özgürlüğü bulunurken “…” ibaresini seçmesinin kötüniyetli olduğunu ve SMK 6/9. Madde uyarınca da tescil engeli bulunduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptali ile davalının … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından yapılan incelemede davacıya ait … sayılı markaların başvuru konusu marka ile benzer olduğunun tespit edildiğini, bu markalar dışındaki markaların benzer görülmediğini, davacı tarafından sunulan kullanıma ilişkin delillerin … sayılı markaların kullanımının ispatı için yeterli görülmediğini, … sayılı marka yönünden ise benzer bulunan emtiaların başvurudan çıkartıldığını, kalan emtialar yönünden iltibas bulunmadığını, diğer markalar yönünden davaya konu marka başvurusu ile benzerlik bulunmadığını, SMK 6/5. Madde uygulama şartlarının oluşmadığını, davacının, davaya konu marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ispat edemediğini, dava konusu kararın yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin sıvıyağ sektörünün en bilinen markası olduğunu, Türkiye’nin en büyük sıvıyağ fabrikasının müvekkiline ait olduğunu, davacının marka serisi içerisine girerek bundan haksız kazanç sağlama ihtiyacının bulunmadığını, “…” markasının tanınmış marka olduğunu, bu markanın sonuna eklediği “…”, “KIZARTMA USTASI” vb. eklerle markalarının serisi yeni markalar ürettiğini, davaya konu marka başvurusunu gören tüketicilerin aklına davacının gelmeyeceğini, davaya konu marka başvurusunun kök ve tali unsur ayrımına tutulmasının doğru olmadığını, “…” ibaresini içeren toplamda 481 marka kaydının bulunduğunu, sicilde tescilli bulunan “UNO …” markasının mantık olarak müvekkiline ait marka başvurusundan hiçbir farkının bulunmadığını, davacı tarafından marka işlem dosyası sırasında sunulan kullanıma ilişkin faturaların firma unvanlarının farklı olduğunu, kullanımı ispatlamadığını, bir marka üzerindeki hak sahipliğinin tesisinin ancak ve ancak Türk Patent nezdinde yapılan tescilli hukuki sonuç doğurabildiğini, başka firmalara ait faturalara itibar edilemeyeceğini, davaya konu marka başvurusunda esas ve kök unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin zayıf bir unsur olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığını, davacının “…” ibaresini ayırt edici hale getirdiği beyanlarının samimi olmadığını, “…” ibaresinin başka şekilde yazılmasının mümkün olmadığını, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, “…” ibaresinin tanınmış marka olmadığını, davacı tarafından sunulan mahkeme kararının “…” markasının tanınmışlığına ilişkin olduğunu, davacının SMK 6/6, 6/7, 6/8 ve 6/9. Maddeler kapsamında yapmış olduğu itirazlarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRK PATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 16/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 15/12/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…”, “dengeli hayat”, “… …”, “biodenge”, “…”, “… …+şekil”, “… …, “… …”, “… biodenge şekil”, “…”, “biodenge”, “…”, “biodenge” ibareli markalarının, davalı şirketin … sayılı “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 5/1-ç, 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/7, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 15/05/2019 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 29,30. sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…”, “dengeli hayat”, “… …”, “biodenge”, “…”, “… …+şekil”, “… …, “… …”, “… biodenge şekil”, “…”, “biodenge”, “…”, “biodenge” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen reddine karar verilerek başvuru kapsamından 29. Sınıftaki mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de YİDK tarafından itirazın nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 28/05/2021 tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…6769 Sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi ve davalının kullanım ispatı talebi uyarınca, davaya konu marka başvurusunun: “Makarnalar, mantılar, erişteler. Puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Tuz. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları yönünden, davacıya ait … tescil sayılı markalarla, iltibasa sebebiyet verecek ölçüde benzer olduğu, 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/4. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/6 maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/7 maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/8 maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, 6769 Sayılı SMK’nın 6/9 maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında dava konusunu oluşturan başvuru kapsamında kalan 30.sınıftaki “30 Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “…”, “dengeli hayat”, “… …”, “biodenge”, “…”, “… …+şekil”, “… …, “… …”, “… biodenge şekil”, “…”, “biodenge”, “…”, “biodenge” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 05, 29, 30, 31, 32, 35, 39, 41, 42, 43.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Davacıya ait dava konusu markalardan …, 2011/56142, 2011/111080, 2009/11345, 2005/05637, 2002/27687, 99/006342, 99/006343, 99/004782, 99/004557, 98/018642, 98/018641, 98/016027, 98/016026 tescil sayılı markaların tescil sınıfları ile davaya konu marka başvurusunun tescil sınıfı aynı/aynı tür/benzer/ilişkilidir. Öte yandan davacıya ait 99/006343, 98/016027, 98/016026, 98/018642, 98/018641 sayılı markaların “MÜDDET” durumda olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu kapsamda anılan markalar bakımından SMK md.6/1 kapsamında emtiaların aynı/benzer/ilişkili olması şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “dengeli hayat”, “… …”, “biodenge”, “…”, “… …+şekil”, “… …, “… …”, “… biodenge şekil”, “…”, “biodenge”, “…”, “biodenge” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Değerlendirme
Taraf markalarının benzer olup olmadığının değerlendirilmesinde, yapılacak olan ilk değerlendirme, karıştırmaya konu markalar arasında görsel bir benzerliğin bulunup bulunmadığıdır. Söz konusu benzerlik, taraf markalarını oluşturan harflerin, sözcüklerin, sloganların, resim, logo, grafik ve benzeri diğer şekli unsurların aynı ya da benzer olması şeklinde kendisini göstermektedir Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında; davaya konu marka başvurusunda ön plana çıkan unsurun “… …” ibaresi olması, davacıya ait itiraza mesnet ve mal/hizmet sınıflarının aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olduğu tespit edilen … tescil numaralı markaların “…” ibaresi çerçevesinde yaratılan seri markalar olması, davaya konu marka başvurusunda bulunan “…” ibaresinin marka içerisinde bağımsız varlığını aynen sürdürmesi, tüketiciler bakımından ilk bakışta bağımsız bir ibare olarak rahatlıkla algılanabilmesi karşısında markaların görsel olarak benzer olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Değerlendirme
Bu kapsamda somut uyuşmazlığa bakıldığında; davaya konu markanın Türkçede “…” biçiminde telaffuz edilmesi, davacıya ait markaların “…” vb. biçiminde telaffuz edilmesi, “…” ibaresinin bir bütün olarak markada yer alması karşısında taraf markalarının sesçil benzerlik taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Kavramsal Benzerlik Alanında Değerlendirme
Bilindiği üzere işaretler arasında kavramsal benzerlik bulunması da markanın tescil edilmesine engel hallerden biridir. Kavramsal benzerlik, tek tek sözcükler değil bir bütün halinde markaların tekabül ettikleri anlam bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Bazı hallerde markalardaki şekil unsuru birbirinden çok farklı olsa bile, sözcük unsurlarından dolayı ortaya çıkacak tüketici algısı nedeniyle kavramsal benzerliğe bağlı olarak karıştırılma ihtimali sabit görülebilir. EUIPO, bir uyuşmazlıkta markaların her ikisinde yer alan “…” ibaresi “Sun (Tr: Güneş)” anlamına geldiğinden şekil unsurunu göz ardı ederek “… HOTELS+ŞEKİL” ve “…+ŞEKİL” markalarını benzer bulmuştur. Yine Tekinalp konu ile ilgili olarak, ambalajında siyah bir genç kız resmi olan “Siyah Bacı” markası ile “Arap Teyze” markasındaki gözlüklü yaşlı bir bayan resmini örnek vererek işaretlerin birbirini çağrıştırabileceğini ifade etmiştir. Yine Yüksek Mahkemenin “Crocodile-Lacoste” kararlarında “crocodile” ibaresinin İngilizcede “timsah” anlamına geldiği değerlendirilerek mezkûr ibarenin davacıya ait tanınmış “Timsah” şekli içeren markaları ile benzer olduğu tespiti yapılmıştır. Açıklanan bu hususlar kapsamında somut olaya bakıldığında; yapılan araştırmada çekişme konusu “…” ibaresinin Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük karşılığının “balans,uyum” olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda davaya konu markaya bakıldığında, dosyada mübrez bilgi, belge ve davalı beyanlarından, davalının “… KIZARTMA USTASI”, “… OMEGA” vb. markalarının bulunduğu da görülmekte olup başvuru konusu emtiaların gıda ürünleri olması da göz önüne alındığında “… …” ibaresinin ürün içeriğindeki maddelerin “orantılı, uyumlu, sağlıklı beslenmeye yönelik” olduğu bir gıda ürünü olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı markalarının bir kısmı sadece “…” ve “… …” ibaresinden oluştuğu, bir takım markalarının ise “…”, “…” ve “DENGELİ HAYAT” vb. ibarelerden oluştuğu tespit edilmiştir. Anılan markaların hepsinde “…” ibaresinin davaya konu marka başvurusunda olduğu gibi sözlük anlamında kullanıldığı, davaya konu markaların gıda emtialarına ilişkin olması karşısında bütünsel anlamlarının benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Genel değerlendirme açısından, söz konusu markaların görsel, fonetik (işitsel) veya kavramsal yönleri her zaman aynı öneme sahip değildir ve markaların piyasada bulunabilecekleri nesnel koşulların incelenmesi yerindedir. Sözcük/sözcüklerden oluşan bir işaretle karşılaşan ortalama bir tüketici, işareti belirli bir anlama karşılık gelen veya anlamlı kelimeleri anımsatan parçalara bölecektir. Bu çerçevede, önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikir de göz önüne alınmalıdır. Aynı düşünce sonraki markanın seçilmesi için de etkili olabilir. Sonuç olarak, davacı markalarının özellikle “süt” emtiası üzerinde belirli bir bilinirliğe ulaşması da göz önüne alındığında davalıya ait marka başvurusu ile davacıya ait markalardan … sayılı markaların kavramsal, sesçil ve görsel benzerliği göz önüne alındığında markaların bütünsel olarak benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
Kullanım İspatı Yönünden Değerlendirme
Davalı firma marka işlem dosyası aşamasında, davacının itiraza mesnet markalarından … tescil numaralı markaları hakkında kullanım ispatı talebinde bulunmuş; davalı kurum tarafından yapılan incelemede, davaya konu marka başvurusu ile benzer bulmuş olduğu … tescil numaralı markanın kullanımının ispat edilemediğini ifade ederek bu markaları SMK 6/1. Madde kapsamında incelemeye dahil etmemiştir. Davacının … tescil numaralı markaları ile davaya konu marka başvurusu arasında iltibas ihtimali bulunmakla birlikte, davalı başvuru sahibinin marka işlem dosyası aşamasında bu markaların tamamı hakkında kullanım ispatı talebinde bulunduğu görülmüştür. Davaya konu marka başvuru tarihi 15/05/2019 olup, davalı firmanın kullanım ispatı talebi kapsamında anılan markaların 5 yıllık tescillilik süresini doldurup doldurmadığı incelenmelidir. Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında anılan markalardan … sayılı markanın tescil tarihinin 13/12/2016 olduğu, başvuru tarihi itibariyle 5 yıldır tescilli olmadığı, dolayısıyla bu marka açısından kullanım ispatının istenemeyeceği, buna karşın sair markalarda hakkında kullanım ispatı talebinde bulunulabileceği kanaatine varılmıştır. Celbedilen marka işlem dosyası incelendiğinde, davacı muteriz tarafından sunulan itiraz dilekçesi ekinde kullanıma ilişkin … … Pazarlama Dağıtım Turizm ve Tic. A.Ş. tarafından çeşitli firmalara kesilmiş faturaların, reklam materyallerinin, internet sitelerinden alınmış ekran görüntülerinin, kutu tasarımlarının, süpermarketlerde çekilmiş fotoğrafların, görülmüştür. Davacı tarafından işbu dosya kapsamında da aynı belgeler sunulmuştur. “Markanın kullanılması” kavramının daha iyi anlaşılabilmesi adına 6769 sayılı SMK’nın 9. Maddesine değinmek lazım gelmektedir. Anılan madde uyarınca aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
SMK m. 14 gerekçesinde markanın kullanımından kastedilenin markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, yani ticari hayatın içinde, markanın fonksiyonlarının yerine getirilmesi için kullanım olduğu belirtilmiştir. Markanın temel işlevine uygun kullanımı “markasal kullanım” olarak da kabul görmektedir. Markanın işlevine uygun kullanımı, markadan ekonomik anlamda yarar sağlamak amacıyla, işaretlediği mal veya hizmetin niteliğine uygun şekilde ilgili piyasaya sunulması, tüketicinin marka ile işaretlediği mal veya hizmet ile bir bağlılık kurması ve tüketicinin bu mal ve hizmetleri piyasada tanıması ve benzerlerinden ayırt edilmesiyle sağlanır. Markanın temel işlevine uygun kullanımı, markanın işaretlediği mal veya hizmetin reklamının ve tanıtımının yapılması, faturalarda veya teşebbüse ait evrakta veya katalogda kullanılması veya çalışanlarının kıyafetlerinde, hizmet sırası veya sonrasında kullanılan eşyalarda bulunması, mal markalarında ürünün veya ambalajın üzerine konulması gibi birçok şekilde karşımıza çıkabilir. Bu kapsamda marka sahibi markayı sadece sembolik amaçlı değil markanın tescilinden doğan haklarını kullanmak ve korumak için kullanmalıdır. Ciddi kullanım ise markanın tescil olunan mal veya hizmetin kökenini göstermeyi garanti altına alma işlevine uygun olarak fiili kullanımı şeklinde açıklamıştır. Markanın ciddi kullanımının sağlanması için markanın işaretlediği mal veya hizmetin, öncelikle, piyasaya sunulmuş veya sunulmak üzere olması gerektiğine, teşebbüsün içindeki kullanımın ciddi kullanım anlamına gelmediğini hükme bağlamıştır. Ciddi kullanımı değerlendirirken, markanın sadece nicel kullanımı değil, ilgili piyasanın özelliklerinin de dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle markanın ciddi olarak kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilirken, ticari istismar amacıyla kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi gerekmekte, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler için bir pazar yaratmak veya var olan pazarı korumak amacının bulunması gerekmektedir. Pazar payının oluşup oluşmadığı veya değişip değişmediği değerlendirilirken, pazarın özellikleri, mal veya hizmetin özellikleri, markanın kullanımın sıklığı ve ölçüsünün denkleme katılması gerektiğine karar vermiştir.
Bu noktada özellikle değinilmesi gereken husus, markayı kullanan kişinin kim olduğunun önemidir. Zira dosya kapsamında celbedilen YİDK kararında ve işbu dava aşamasında sunulan davalı beyanlarında, davacı tarafından kullanım ispatı kapsamında sunulan deliller arasında bulunan faturaların “… … PAZARLAMA DAĞITIM TURİZM VE TİCARET A.Ş.” tarafından kesilmiş olmasına karşın davacının “… SÜT MAMÜLLERİ A.Ş.” olduğu ve dolayısıyla bu faturaların kullanım ispatı kapsamında değerlendirilemeyeceği beyan edilmiştir. Kanun lafzında pek tabiidir ki markanın marka sahibi yahut onun izniyle üçüncü kişi tarafından kullanılması durumu düzenlenmiş olmakla birlikte CJEU’nun, “NOW” ve “FRİBOİ” kararlarında, hâkim şirkete yahut grup şirketlerden birisine ait olan markanın bağlı şirket tarafından kullanılması durumunda, mezkûr şirketlerin ekonomik açıdan birbirine bağlı olması karşısında bu kullanımın marka sahibinin izni ile kullanım olarak kabul edildiğini belirtmiştir. Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, yapılan Ticaret Sicil Gazetesi sorgularında, mezkûr şirketlere ait en eski tarihli ticaret sicil kayıtlarında kurucularının ortak olduğu, yine davacıya ait internet sitesi incelendiğinde davacının … HOLDİNG bünyesinde bulunan şirketlerden birisi olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından sunulan faturalar, her ne kadar bir başka firma tarafından kesilmiş olsa da aynı grup çatısı altında bulunmaları karşısında markanın izin dahilinde kullanıldığı dolayısıyla da kullanım ispatı talebi kapsamında incelemeye alınabileceği kanaatine varılmıştır. Davacı yanın dosya kapsamına sunduğu deliller incelendiğinde, dosyada mübrez belgelerden faturalar hariç diğerlerinde tarih bulunmadığı, bu kapsamda kullanım ispatı bakımından yeterli donelere sahip olunamadığı, bunula birlikte mezkûr görsellerde davacının “…+şekil” ibareli markalarını, “SÜT” ve “YOĞURT” emtiaları üzerinde kullandığı, aynı şekilde faturalarda yalnızca “…” ibaresinin geçtiği herhangi bir şekil unsuru bulunmadığı, 2005/05637 sayılı markanın “ …” ibaresinden oluştuğu, 99/004557 sayılı markanın “…” ibaresinden oluştuğu, 2002/27687 tescil sayılı markanın ise “… …+şekil” ibaresinden oluştuğu, tespit edilmiş olup tüm bu kapsamda mezkûr kullanımların 2005/05637, 99/004557 ve 2002/27687 sayılı markaların “süt” ve “yoğurt” emtiaları bakımından markasal olarak kullanıldığı kanaatine varılmıştır. Buna ek olarak … sayılı markanın tescili üzerinden 5 yıl geçmemiş olup kullanım ispatı talep edilemeyeceği görülmüştür. İltibas incelemesinde benzer bulunan markalar arasında 30. sınıf emtiaları içeren markalar bulunmakta ise de anılan markaların 30. sınıf emtialarda kullanıldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmaması karşısında 2005/05637, 99/004557 ve 2002/27687 tescil sayılı markalarının kullanıldığı tespit edilen “süt” ve “yoğurt” emtiaları yanında … tescil sayılı markanın tescilli olduğu emtialar bakımından nihai incelemenin yapılmasının gerektiği kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, davaya konu marka başvurusunda bulunan; “Makarnalar, mantılar, erişteler. Puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Tuz. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” Emtiaları bakımından SMK 6/1. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
SMK 6/3. Madde Uyarınca Gerçek Hak Sahipliği İddiası Kapsamında Değerlendirme
Somut uyuşmazlığa bakıldığında; davacının tescilli markalarına dayandığı, dosyada mübrez belgelerde “…” ibaresinin SMK 6/1. Madde bağlamında benzer bulunmayan ürünler üzerinde kullanımına dair herhangi bir bilgi yahut belgenin bulunmadığı göz önüne alındığında SMK 6/3. Madde bağlamındaki talebin kabul edilebilir olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’NIN 6/4. Maddesi Kapsamında Değerlendirme
SMK’nın 6/4 maddesinde, “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. SMK m. 6/4 anlamında bir tescil engelinden söz edilebilmesi için Türkiye’de tescilli olmayan ancak Paris Sözleşmesi’nden yararlanabilecek bir kişinin markasıyla aynı veya benzer markanın varlığı gerekmektedir. Davacı, Türkiye’de tescilli markalarına dayanarak başvuruya itiraz etmiş ve huzurdaki davayı açmıştır. Belirtilen hususlar karşısında somut uyuşmazlığa SMK m. 6/4 hükmünün uygulanma imkânı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise; davacının “…” ibareli markalarının tanınmış olduğuna dair bir kanaat oluşmamış, bununla birlikte SMK 6/1. Madde bağlamında benzer bulunmayan emtialar yönünden SMK 6/5. Maddenin aradığı sair şartların oluşacağına ilişkin herhangi bir emare bulunmamakla SMK 6/5. Madde uygulama şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
SMK 6/6. Madde Kapsamında Değerlendirme
Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinin 6. fıkrası: “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü amirdir. Bu madde kapsamında yapılacak inceleme SMK 6/1. Maddeden farklı olarak benzerlik değerlendirmesi değil ticaret unvanının çekirdek unsurunun ayniyetini aramakta bu bakımdan SMK 5/1-ç maddesine yaklaşmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının SMK 6/6. Madde bağlamında “…” ibaresi üzerinde sair bir sınai mülkiyet hakkının bulunduğuna dair bir delil sunmamış olup SMK’nın 6/6. maddesine uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/7. Maddesi Kapsamında Değerlendirme
Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinin 7. fıkrası: “Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü amirdir. Tüm bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, davacının “…” ibareli markalarının ortak yahut garanti marka olmaması, yine maddenin aradığı “koruma süresinin 3 yıl içinde yeni bir başvuru yapılması” gibi bir durumun somut olayda vücut bulmaması karşısında SMK 6/7. Maddenin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’NIN 6/8. Maddesi Kapsamında Değerlendirme
Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinin 8. fıkrası: “Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.” hükmünü amirdir. Somut uyuşmazlık bu kapsamda ele alındığında, davacının tescilli markalarına dayanması, bir başka deyişle, koruma süresi sona eren bu kapsamda değerlendirilebilecek herhangi bir markaya dayalı olarak hükümsüzlük talebinde bulunmaması karşısında SMK 6/8. Maddenin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın Kısmen Kabulüne,
2-Türkpatent YİDK nın … sayılı kararının 30. sınıf “ Makarnalar, mantılar, erişteler. Puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Tuz. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. ” emtialar yönünden Kısmen İPTALİNE,
3-Dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım itibariyle davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.325,60 TL yargılama giderinden payına düşen 1.162,80 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2021