Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/390 E. 2021/358 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/390
KARAR NO : 2021/358

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2021

DAVA:
Davacı vekili 14/12/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, davacı vekili 14/12/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “… … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin …sayılı “…”, “…”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen reddine karar verilerek 09, 12. Sınıftaki mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, bu kısmi ret kararına karşı müvekkilinin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin dünyanın en tanınmış lüks otomobil markalarından olduğunu, müvekkil adını kendi yarış takımı … …’yi kuran kurucusu … …’den aldığını, müvekkilinin adının, tarihinin ve arabalarındaki logonun “…” takımı … … ile yakından ilgili olduğunu, müvekkilinin … markasının marka değerlendirme kuruluşlarından … tarafından 2017,2019,2020 yıllarında Global 500 listesinde yer aldığını ve 2020 yılında En Güçlü Marka sıralamasında 1. Sırada olduğunu, müvekkilinin “…” markasının Türk Patent nezdinde tanınmış marka siciline kayıtlı olduğunu, yine kurum nezdinde … ibareli birçok markası bulunduğunu, WIPO Global Database’de yapılan aramada 1465 adet tescilli/başvuru işlemi devam eden markası bulunduğunu, birçok YİDK kararında … markasının tanınmış marka olarak kabul edildiğini, “…” ibaresinin Wikipedia da belirtildiği üzere “İtalya’nın kuzeyinde Lambordiya bölgesinde bulunan bir şehir ve yerel idare bakımından bir komün olduğunu, …’nın ününün GrandPrix otomobil yarışları F1’in en eski pistinin burada olduğunu, 1922 ‘den beri yarış yapıldığını, … ibaresinin F1 araba yarışının İtalya pisti olmakla 12. Sınıfta yer alan kara taşıtları ile parçaları için ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, 12. sınıfta birçok kişi ve firma adına “…” ibaresinin tescilli olduğunu, … ibaresinin İtalya’da bir yer ismi özellikle otomobil yarışları ile tanınan ve sektörden bir yer ismi ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, …’nın kamuyu ilgilendiren tarihi, kültürel bir değer olduğunu, davalı şirketin otomotiv sektöründe faaliyet gösteren göstermek üzere kurulduğunu, markayı tescil ettirdiğinde sektörde yaygın bir şekilde kullanılan yer adı olduğunu bildiğini ve bu ad altında bir yarış pisti olduğunu bildiğini, ayırt edici niteliğinin düşük olması sebebiyle … ibareli marka başvurularına katlanmak zorunda olduğunu, davalının markayı İtalya bayrağı ile birlikte kullandığını, davalı şirketin … sayılı … markasını 12. Sınıftaki mallar yönünden … Automobile Gmbh’ye devir edildiğini, yine 2014/70816 sayılı markasının da motorlu kara taşıtları ve bu taşıtlar için motorlar(motosikletler, mobilet dahil) eşyaları için yine aynı şirkete devredildiğini, müvekkili şirketin “… … SP1” ve “… … …” markalı özel seri otomobilleri bulunduğunu, “… 750 …” ve “… 860 …” modelli araçlar da bulunduğunu, dava konusu marka başvurusunun bu önceki iki araca dayandığını, dava konusu … … … isimli markanın bir çok ülkede tescilli veya tescil işlemlerinin devam ettiğini, kullanım ispatı istenen … numaralı markanın kullanımına ilişkin sunulan faturaların bir kısmının okunmadığını bir kısmında ise bu ibarenin geçmediğini, kullanımın ispat edilemediğini, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığını, müvekkilinin markasının bir bütün olduğunu, … ibaresinin öne çıkaran bir durum olmadığını “… …” ibaresinin bir bütün olarak yer aldığını, markaların eşyalarının da aynı ya da benzer olmadığını, davalı şirketin … ve 2014/70816 sayılı markalarının “ motorlu kara taşıtları ve bu taşıtlar için motorlar (motosikletler, mobilet dahil)” ürünleri için tescilli olmadığını, markaların karıştırılma ihtimalinin olmadığını, ortalama tüketicinin dikkat ve özen seviyesinin ürünlerin çok pahalı ürünler olması, halkın belli bir kesimine hitap etmesi sebebiyle çok yüksek olduğunu, lüks ve pahalı ürünlerin hitap ettiği halk kesiminin farklı olduğunu, markalarda ortak olan ve olmayan ibarelerin tanınmışlık ve ayırt edicilik gücünün yüksekliğinin de markaların karıştırılmasında dikkate alınacak diğer bir faktör olduğunu, … ibaresinin dikkate alınmasına gerek olmadığı yönündeki kararın hukuka aykırı olduğunu, markaların global olarak bir bütün olarak değerlendirdiklerinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını beyanla, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, taraf markalarının görsel ve işitsel olarak benzer olduğunu, kısmi ret gerekçesi markaların tek unsurunun … ibaresi olduğunu, bu ibarenin başvuru ve dava konusu markada bağımsız ayırt edicilik işlevine sahip unsurlardan biri olduğunu, aynı zamanda bu ibarenin … ibaresine kıyasla görsel olarak da ön planda olacak şekilde düzenlendiğini, mal ve hizmetler açısından yapılan değerlendirmenin de hukuka uygun olduğunu, kısmi ret kararına konu 9 ve 12. Sınıflara dahil mallarla aynı/aynı türmalların kısmi ret gerekçesi markaların tescil kapsamında bulunduğunu, ilgili tüketici nezdidne malların aynı ticari kaynak tarafından sunulduğu, veyahut marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde de izlenim oluşacağını, tanınmışlık beyanlarının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, … ibaresinin hem davacı hem de davalı adına tescilli olup hüküm ifade ettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır otomotiv sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, alanında ürün kalitesi ve müşteri memnuniyeti ile bilindiğini, … ibareli tescilli bir çok markası bulunduğunu, marka serisi olarak … ibaresi altında ürünlerini piyasaya arz eden müvekkilinin bu markayı Türkiye’de meşhur ve maruf hale getirdiğini, … ibaresinin müvekkilinin kurumsal tanımı haline geldiğini, müvekkilinin bu markayı kullandığını, tüm ürünlerini bu marka ile tanıttığını ve sattığını, markasını ve işletmesini bilinir hale getirmek için yoğun reklam ve tanıtım faaliyetinde bulunduğunu, dava konusunun … markası olmadığını, tanınmışlık iddiasının uyuşmazlık ile bağlantısının olmadığını, … ibaresinin yanına eklenen her ibarenin kendiliğinden tanınmış sayılmayacağını, marka hukukunda ülkesellik prensibi geçerli olduğunu, … ibaresinin farklı ülkelerde farklı kişiler adına tescilli olmasının ülkemiz açısından bağlayıcı olmadığını, … ibaresinin kültürel değer olduğu ve ayırtediciliğinin düşük olduğu beyanının da mesnetsiz olduğunu, bir markanın uzun yıllardır sektörde kullanılmış ve ayırtedici hale getirilmesi durumunda markanın tescili gerektiğini, zaten tescilli de olduğunu, … ibaresinin ortalama tüketici bakımından bir anlam ifade etmediğini, tescilli olduğu 12. Sınıf yönünden doğrudan bir bağlantısı olmadığını, bir an için ayırt ediciliğinin düşük olduğu düşünülse dahi müvekkilinin 2004 yılında tescil ve kullanımları ile marka ile bütünleştiğini ve bilinir hale getirdiğini, Bakırköy FSHHM … E. Sayılı dosyasında da … markasının tanınır hale geldiğinin ve kullanıldığının tespit edildiğini, markanın her halükarda kullanım yolu ile tanınır hale geldiğini, davacı ile müvekkilinin bulunduğu sektörün aynı olduğunu, bu sebeple markaların karıştırılma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, Bakırköy FSHHM … E. Sayılı dosyada da markanın kullanıldığının tespit edildiğini, faturaların okunmadığı gibi bir hususun söz konusu olmadığını, davacı markasının müvekkilinin markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, davacının marka başvurusunda yer alan ve çatı marka özelliğinde olan … ibaresinin markaların benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmayacağını, markaların aynı tüketici kitlesine hitap ettiğini, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait itiraza mesnet marka tescil belgesi getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 16/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 14/12/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şirkete ait …sayılı “…”, “…”, “…” ibareli markalarının, davacının … sayılı ve “… … …” ibareli başvurusunun 09, 12. Sınıflardaki emtialar yönünden 6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 15/01/2019 tarihinde “… … …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını, davalı şirketin yaptığı itirazın kısmen reddine karar verilerek 09, 12. Sınıftaki emtiaların başvuru kapsamından çıkartıldığını, bunun üzerine davacının bu kısmi ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT’in … sayılı YİDK karan ile nihai olarak reddedildiğini, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce uzman bilirkişi heyetinden alınan 31/08/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olmadığı, 2. Davaya konu marka başvurusunda bulunan ve çıkarılmasına karar verilen SINIF 09 ve 12 yönünden SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu … sayılı YİDK kararının iptal koşullarının oluştuğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir. Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… … …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 12, 16, 18, 25, 28, 35.sınıftaki hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise …sayılı “…”, “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 02, 04, 05, 07, 08, 09, 11, 12, 21, 27, 28, .sınıftaki hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacıya ait marka başvurusunun NICE Sınıflandırma sisteminin 09 ve 12. Sınıfındaki emtialar ile aynı olduğu bu suretle SMK md. 6/1’de sayılan emtiaların ilişkili olması şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Değerlendirme
Davaya konu davacı markası beyaz zemin üzerinde üstte siyah harflerle “…” ibaresi yanında düz uzun çizgi ve altında kalın fontta “… …” kelime unsurundan oluştuğu görülmüştür. Anılan marka kompozisyonunda bulunan “…” ibaresi çatı/lider marka olup tek başına tescilldir. Yine markanın tamamına göre daha küçük fontlarda kullanılmıştır. Davalı tarafa ait markalardan … sayılı markanın açık mavi font üzerine siyah ve kırmızı harften oluştuğu, diğer iki markanın ise beyaz zemin üzerine siyah harflerle “…” ibaresinden olştuğu görülmüştür. Birden fazla kelimeden oluşan markalarda karşılaştırmada bu kelimelerden hangisi ya da hangilerinin asli, baskın ve ayırt edici nitelikte olduğuna bakılmalıdır. Bu kapsamda markanın alt kısmında kısmında yazılan “… …” ibaresinin, marka imajını aktaran esaslı/asli unsur olduğu, font olarakda büyük ve daha dikkat çekici şekilde kullanıldığı kanaatine varılmıştır.
Davaya konu marka ile daha önceden davalı adına tescilli markaların ilk bakışta göze çarpan unsuru olan “…” ibaresinin aynı olması söz konusu ise de bu ibarenin coğrafi yer adı olması, bu coğrafi yer adının da belirli ve kabul edilebilir bir bilinirliği de bulunması karısında tek başına kullanılması halinde ayırt ediciliği düşük bir ibare olması ve davacı markasının “…” tanınmış markası ve “…” ibaresini de markada esaslı olarak kullanması ile bütüncül olarak birbirinden ayırt edilebilen bir yapıya kavuştuğu karşısında taraf markalarının görsel olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Değerlendirme
Bazı hallerde markalardaki şekil unsuru birbirinden çok farklı olsa bile, sözcük unsurlarından dolayı ortaya çıkacak tüketici algısı nedeniyle kavramsal benzerliğe bağlı olarak karıştırılma ihtimali sabit görülebilir.22 Benzer bir uyuşmazlıkta EUIPO, markaların her ikisinde yer alan “SOL” ibaresi “Sun (Tr: Güneş)” anlamına geldiğinden şekil unsurunu göz ardı ederek ve markalarını benzer bulmuştur. Bu noktada Yüksek Mahkemenin “…” kararlarına da değinmek istemekteyiz. Anılan kararlarda davaya konu “crocodile” ibareli marka başvurusundaki kelimenin İngilizce ve Fransızcada “timsah” anlamına geldiği, yine dilimizde timsah derisi anlamına gelecek şekilde krokodil olarak girdiği tespiti yapılarak mezkur ibarenin davacıya ait markaları ile benzer olduğu tespiti yapılmıştır. Açıklanan tüm bu hususlar kapsamında somut olaya bakıldığında; yapılan araştırmalarda taraf markalarında ortak bulunan “…” ve ibaresinin TDK sözlüğünde herhangi bir anlamının bulunmadığı Vikipedia’da ise İtalya’nın kuzeyinde Lombardiya bölgesinde bulunan bir şehir olduğu, yine Formula-1 takviminde yer alan aldığı bilgisi görülmüştür. Davacıya ait markada bulunan “…” ibaresinin ise bir anlamının bulunmadığı görülmektedir. Davalı tarafça da markaların kavramsal olarak olarak aynı olduğu beyan edildiği de görülmekle bu kapsamda taraf markalarının kavramsal olarak benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Değerlendirme
İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin son kısmına nazaran başlangıcına daha fazla dikkat ederler. Bu nedenle sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerinde ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmekte, buna karşılık sözcüğün son kısmındaki benzerlikler karıştırma ihtimali incelemesinde göz ardı edilebilmektedir. Söz gelimi EUIPO, “BECK” ve “ISENBECK” markaları arasında bu nedenle karıştırma ihtimali görmezken, “…” ve “EUDERMIN” markaları arasında aynı nedenle karıştırma ihtimalinin bulunduğuna karar vermiştir. Yine yüksek mahkeme “ÇALIM”, “ÇALIK” kararında, son harfteki farklılığa karşın, her iki marka arasındaki anlamsal farklılığı da dikkate alarak bu iki marka arasında karıştırma ihtimali görmeyen yerel mahkeme kararını onamıştır. Aynı şekilde CJEU, “THE BRIDGE” ve “FOOTBRIDGE” markaları ile “BAINBRIDGE” markaları arasında karıştırma ihtimali görmemiştir. Zira, markalar arasında zayıf bir işitsel benzerlik bulunsa bile görsel ve kavramsal benzerlik mevcut değildir. Yargıtay, “… CASSİ v. … CARDİN” kararında her ne kadar “…” ibaresinden sonra farklı kelimeler eklenmişse de markaların iltibasa meydan verebilecek derecede benzer olduğuna hükmetmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar kapsamında somut uyuşmazlığa bakıldığında; davaya konu markalarda telaffuza konu olabilecek sözcüklerin “… … …” ve “…” ibareleri olması karşısında taraf markalarının sesçil olarak düşük derecede benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Genel değerlendirme açısından, söz konusu markaların görsel, fonetik (işitsel) veya kavramsal yönleri her zaman aynı öneme sahip değildir ve markaların piyasada bulunabilecekleri nesnel koşulların incelenmesi yerindedir. Bu çerçevede, önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikir de göz önüne alınmalıdır. Aynı düşünce sonraki markanın seçilmesi için de etkili olabilir. Sonuç olarak, markaların ortak “…” ibaresini içermesi, bir coğrafi yer ismi olan “…” ibaresinin herhangi bir tamlama olmadan kullanılması, ayırt ediciliği düşük ve zayıf marka niteliğinde olması, davacı tarafça eklenen ibarelerle ayırt edicilik sınırının aşıldığı değerlendirilmekle markaların bütünsel olarak benzer ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davacı tarafça kullanılan tanınmış marka olan “…” ibaresi ve “…” ibaresi ile birlikte markada genel görünüme baskın etkisi olacak şekilde yer aldığı “…” ibaresinin markaya yeterli düzeyde ayırtedicilik kazandırdığı, her iki markayı gören ortalama alıcının dikkat düzeyi de dikkate alındığında bu algı dolayısıyla iki markayı hemen hemen aynı gibi algılamasına olanak bulunmadığı ve tüketicinin iki ayrı marka ile karşı karşıya kaldığını fark etse dahi her iki markanın da aynı iktisadî veya idarî kaynağa ait olduğu yanılgısına düşebilecek olmaması, bu coğrafi yer adının herhangi bir ürün ya da hizmet bakımından marka olarak alındığında da doğrudan belli bir firma ya da işletmeye atfetmek gibi bir yanılgıya düşmeyecekleri karşısında davaya konu çıkarılan mallar yönünden SMK’nın 6/1. Madde bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı için AAÜT uyarınca 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.469,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 253,00.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.100,00.-TL
Toplam 2.469,60.-TL