Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/380 E. 2021/251 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/380
KARAR NO : 2021/251
DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 04/12/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2021

İDDİA:
Davacı vekili 04.12.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “…”, “… türkiye’nin en büyük online alışveriş merkezi+şekil”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… tek tıkla güvenli alışveriş”, “… … moda”, “….basics”, “hepsikredi …”, “…”, “türkiye’nin …’sı”, “…”, “keşfet….”, “…”, “… her şey ayağına gelsin” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “….com+şekil” ibaresini 35.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, resen incelenmesi sonucu başvuru kapsamından SMK 5/1-b maddesi gereğince bir kısım hizmetlerin çıkartılmasına karar verildiğini, marka başvurusunun kalan hizmetler yönünden Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu YİDK kararının SMK’nın 5 ve 6.maddelerine açıkça aykırı olduğunu, davalının dava konusu marka başvurusunun müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirketin markalarının tanınmışlığından haksız yarar elde edeceğini, davalının dava konusu marka başvurusunun müvekkilinin markalarının tescilli olduğu 35.sınıfta tescil edilmek istendiğini, müvekkili şirketin www…tr alan adının 09.05.2003 tarihinde tahsis edilmiş olduğunu, bu ibare üzerinde davacının fikri mülkiyet sahibi olduğunu, davalının aynı zamanda başvurusunda kötüniyetli olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “….com+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, … ibaresinin tek başına ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, markalar arasındaki genel izlenimin farklı olduğunu; tanınmışlığa bağlı sonuçların somut olayda oluşmadığını, dava konusu kararın yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin dava konusu marka başvurusundan 35.sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetlerinin çıkarıldığını; yine aynı şekilde davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamından 1-34.sınıf tüm emtiaların satış hizmetlerinin çıkarılmasına karar verildiğini; işbu davanın kalan hizmetler ile ilgili olduğunu; davalının fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olduğunu ve geleneksel, tamamlayıcı ve integratif tıp (…) uygulamaları konusunda eğitim vermekte ve danışmanlık yapmakta olduğunu; davalının aynı zamanda 41 ve 44.sınıfta tescilli … akademi markasının bulunmakta olduğunu; taraf markalarının benzer olmadığını; … ibaresinin ayırt ediciliği bulunmayan bir ibare olduğunu; … sözcüğünün işaret zamiri olduğunu; bu sözcüğün tek başına bir kişinin tekeline verilemeyeceğini; taraf markalarının hedef kitlelerinin aynı olmadığını; … ibaresinin geleneksel, tamamlayıcı ve integratif tıp uygulamalarının kısaltması olduğunu; dolayısı ile … ibareli marka başvurusunun hedef kitlesinin doktorlar başta olmak üzere sağlık çalışanları olduğunu; dava konusu markanın tüketicisinin bilgilenmiş kullanıcı olduğunu ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını; davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “….com+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 06.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 04.12.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “…”, “… türkiye’nin en büyük online alışveriş merkezi+şekil”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… tek tıkla güvenli alışveriş”, “… … moda”, “….basics”, “hepsikredi …”, “…”, “türkiye’nin …’sı”, “…”, “keşfet….”, “…”, “… her şey ayağına gelsin” ibareli markanın, davalı şahsın … sayılı “….com+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 12/07/2019 tarihinde “….com+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun, resen incelenmesi sonucu başvuru kapsamından SMK 5/1-b maddesi gereğince bir kısım hizmetlerin çıkartılmasına karar verildiğini, marka başvurusunun kalan hizmetler yönünden Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı “…”, “… türkiye’nin en büyük online alışveriş merkezi+şekil”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… tek tıkla güvenli alışveriş”, “… … moda”, “….basics”, “hepsikredi …”, “…”, “türkiye’nin …’sı”, “…”, “keşfet….”, “…”, “… her şey ayağına gelsin” ibareli marka ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 04.06.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Davalının dava konusu … sayılı marka başvurusunun kapsamında yer alan tüm emtialar yönünden hizmet ayniyetinin oluştuğu, Taraf markalarının benzer olmadığı, Somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı, Tanınmışlığa bağlı sonuçların oluşmadığı, Davacının fikri mülkiyet hakkına dayalı itirazının koşullarının oluşmadığı, Kötüniyetin ispat olunmadığı” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “….com+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markalarının ise … sayılı “…”, “… türkiye’nin en büyük online alışveriş merkezi+şekil”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… tek tıkla güvenli alışveriş”, “… … moda”, “….basics”, “hepsikredi …”, “…”, “türkiye’nin …’sı”, “…”, “keşfet….”, “…”, “… her şey ayağına gelsin” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 35, 38, 41, 42, 45.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 35.sınıftaki hizmetlerin davacıya ait gerekçe markaların kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı veya benzer mal/hizmetler olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “….com+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “… türkiye’nin en büyük online alışveriş merkezi+şekil”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… tek tıkla güvenli alışveriş”, “… … moda”, “….basics”, “hepsikredi …”, “…”, “türkiye’nin …’sı”, “…”, “keşfet….”, “…”, “… her şey ayağına gelsin” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalının dava konusu marka başvurusu kelime ve şekil markası olup kelime unsuru ….COM ibareleridir. Söz konusu kelime unsurlarından … ibaresi markada yeşil renk ile markanın orta bölümünde ön planda yer alacak şekilde konumlandırılmış, … ibaresi ise … ibaresinin altında beyaz renk ile kaleme alınmıştır. Markada yer alan.com ibaresi ise son derece küçük punto ile yazılı bulunmakta olup markada ikincil planda yer almaktadır. Davalının dava konusu marka başvurusu turuncu zemin üzerine yine aynı zeminin içinde sol tarafta … ibaresi ile aynı renk yeşil ile oluşturulmuş bir karesel şekil üzerine market arabasının yer aldığı bir kompozisyonu içermektedir. Renk ve şekilden oluşan bu kompozisyon markanın şekilsel unsurunu oluşturmaktadır. Davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan … ibaresi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarının kısaltılmış halidir. … ibaresi ise esasen işaret zamiri olup davalının dava konusu marka başvurusunda … ibaresini tamamlayan ikincil bir ibare durumundadır. Böylelikle markada ikincil bir etki yaratmakta, markanın tümüne etki eden asli bir etkisi bulunmamaktadır. Davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan .com ibaresi görsel olarak son derece küçük yazıldığı gibi ilgili web sayfasına yönlendirme yapan bir uzantı niteliğinde olup markada esli bir etkisi bulunmamaktadır. Sonuç olarak davalının marka başvurusunun esaslı unsurunun bir bütün olarak … ibareleri olduğu kanaatine varılmıştır. Zira bir tamlama niteliğindeki ibarelerin ayrılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak söz konusu kalıpta … ibaresinin ayırt ediciliğinin … ibaresine göre çok daha fazla olduğu ve markada ayırt edici niteliği sağlayan unsurun … ibaresi olduğu açıktır.
Diğer yandan davacının adına tescilli markalarına bakıldığında, genel olarak …, … ibarelerinin tek başına kullanıldığı veyahut bu ibarelerin yardımcı tali unsurlar (slogan ya da ilave kelime) eklenerek oluşturulmuş kelime, kelime ve şekil unsurlarından oluşan markalar olduğu görülmektedir. Davacının markalarına genel olarak bakıldığında markanın esaslı unsurunun bir bütün olarak … … olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle davacının bir kısım markalarında şekil unsuru yer almakta bir kısmında yer almamakla birlikte taraf markalarının genel kompozisyonlarının farklı olduğu, davalının marka başvurusunda yer alan şekil ve renk kompozisyonunun davacının markaları ile aynı ya da benzer olmadığı, davacının bir kısım markalarında da şekil unsuru yer almadığından taraf markalarının görsel olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan anlamsal olarak her ne kadar taraf markalarında ortak ibare … kelimesi olsa da davalının marka başvurusunda yer alan … Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarının kısaltılmışı olmakla … ibaresinden anlamsal olarak ayrılmakta markalarda yer alan … ibareleri ise … ve … ibareleri ile birlikte işaret zamiri olarak bir tamlama oluşturmaktadır. Dolayısı ile … ve … ibareleri markaları anlamsal olarak farklılaştırmış olup markaların anlamsal olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Markalar sesçil olarak değerlendirildiğinde de aynı şekilde markaları oluşturan ilk kelimeler …, … olup ortak ibarenin … kelimesi olarak bu ibarelerden sonra gelmesi tek başına markaları benzer kılmamaktadır. Zira soldan sağa okuma ilkesi çerçevesinde markalar, ortalama tüketici zihninde sesçil olarak da farklılaşmaktadır. Diğer yandan ortalama tüketici kelimenin ilk hecesine, kelimenin diğer kısımlarına nazaran daha büyük dikkat vermektedir. Özellikle kelimelerin sonunda yaygın biçimde karşılaşılan son ekler veya heceler, kelimenin işitsel karakteri üzerinde daha az etkiye sahiptir.
Taraf markalarında yer alan … kelimesinin gerek ayırt ediciliği düşük bir zamir konumunda olması gerekse her iki markada ayırt ediciliği sağlayan başkaca kelime, şekil unsur ve kompozisyonlarının olması nedeni ile markaların tek başına … ibaresinden yola çıkarak benzer olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte kendi unsurlarını içerisinde barındıran kompozit bir markanın önceki marka ile iltibas oluşturup oluşturmadığına karar verilebilmesi için önceki markanın kendi başına, bağımsız bir ayırt edici karakterinin (independentdistinctive role) olup olmadığının ve taraf markalarındaki ortak unsurun sonraki markada dominant bir etkiye sahip olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Tüm bu hususlar çerçevesinde markaların benzer olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut davada davalı şahsın başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.