Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/369 E. 2021/164 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/369 Esas – 2021/164
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/369
KARAR NO : 2021/164

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 21/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2021

İDDİA:
Davacı vekili 21.11.2020 harç tarihli dava dilekçesiyle özetle; davalı şirketin TÜRKPATENT nezdinde 32.sınıfta tescil edilmek üzere “… … … GAZOZLARI … … M+şekil” ibaresini 32.sınıfta marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili şirketin Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret topluluklarından, sektöründe ülkemizin önce kuruluşlarından olduğunu, üstün kaliteli ürünleri ile yurt içinde ve yurt dışında tüketici nezdinde haklı bir şöhrete ulaştığını, müvekkilinin dava konusu markanın yayınına Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK nezdinde yaptığı itirazda SMK’nın 5. ve 6.maddeleri yönünden itirazda bulunduğunu, YİDK nezdinde yalnızca iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet hususlarının incelendiğini, hatalı şekilde itirazın reddine karar verilmiş olsa da Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde yapılan itiraz incelemesinde dahi 5. ve 6.maddelerin incelendiğini, YİDK kararının eksik ve hatalı değerlendirmelere dayandığını ve iptalinin gerektiğini, davalı başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c ve 5/1-f hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, davalı başvurusnda … ibaresinin esas unsur olarak yer almasından dolayı markanın redddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte yardımcı unsur olarak kullanıldığı varsayılsa dahi başvurunun SMK’nın 5/1-f bendi gereğince reddinin gerektiğini, halk arasında iyi bir su olduğu yönünde olumlu bir intiba bulunan … ifadesi kullanılmak suretiyle ürünün kaynağının … Dağı olduğu konusunda haksız bir intiba yaratmayı amaçlayan ve … ifadesini esas unsur olarak kullanan davalının tüketici nezdinde müvekkil markasından ve … Dağı’nın bilinirliğinden faydalanmayı amaçladığını, davalının … Dağı’ndan su çıkarmaya yetkili olup olmadığının ya da dava konusu markanın kapsadığı mal ve hizmeti nereden temin ettiği hususlarının belirlenmesi için Aydın Valiliği Halk Sağlığı Merkezine müzakere yazılmasının talep edildiğini, müvekkili ile dava dışı başkaca şirketler arasında hukuki uyuşmazlıklar ve emsal birtakım davalar olduğunu, 32.sınıfta yer alan ve su içermesi zorunlu olan tüm mallar yönünden gazoz dahil) ürünün kaynağı olan … ibaresinin tüketiciyi yanıtıcı kabul edildiği emsal olarak verilen bu kararlar ile de sabit olduğunu, örnek verilen bilirkişi raporunda da Yargıtay kararlarına atıf yapılarak coğrafi alan adının kaynak belirtmek amacıyla kullanılabileceği kullanılmayan bir kaynağa yer vermenin tüketiciyi yanıltacağının ifade edildiğini, … Dağından su elde edilmediği halde kullanılmasının tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olacağını, Yargıtay tarafından da onandığını, başvurunun 5/1-f maddesi açısından tescil edilemeyeceğini emsal teşkil eden Mahkeme kararının bulunduğunu, emsal niteliğinde olan sunulan Mahkeme kararının gazozlar emtiası yönünden başvurunun tescil edilmemesi gerektiğini ortaya koyduğunu, sunulan emsal kararlar değerlendirildiğinde halk arasında iyi bir su olduğu yönünde olumlu bir intia bulunan … ifadesi kullanılmak suretiyle tescil edilmek istenen emtiaların içine katılan/katılabilecek suyun … Dağı’ndan çıkan bir su olduğu konusunda haksız bir intiba yaratmayı amaçlayan ve başvurusunda … ibaresini kullanan davalının tek başına … ibaresini tescil ettirmek istediğini ancak tek başına mümkün olmadığından … Gazozları … … ibaresini ve M logosunun ekleyerek başvuruda bulunduğunu, bu ibarenin markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, … ibaresinin özellikle su ve su içeriğinde su bulunan ürünler konusunda herkes tarafından bilinen bir coğrafi kaynak belirttiği için tek başına tescil edilemeyeceğini, bu ibarenin cins,çeşit,vasıf ve kaynak belirten bir ibare olduğunu, coğrafi kaynak konusunda halkı yanıltacağını, 5/1-a, 5/1-b ve 5/1-d maddeleri uyarınca reddinin gerektiğini, davalı başvurusnun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, TTK ve uluslararası sözleşmelerde de hüsniyet kaidelerine aykırı davranılmayacağı yönünde hükümler olduğunu, müvekkiline ait … markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olduğunu,… tanınmış markası altında müvekkili tarafından kullanılan … … Su markasının da tanınmış marka korumasından faydalanacağını, başvurunun 6/4 ve 6/5 maddeleri uyarınca reddedilmesi gerektiğini, dava konusu markanın müvekkil şirket adına tescilli … … Su markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve SMK’nın 5/1-ç bendi yönünden reddilmesi gerektiğini, markaların görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve müvekkili markalarının kapsadığı eşya sınıflarının benzer ürünleri için tescilinin istendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı kabul edilse de SMK’nın 6/1-b maddesi uyarınca reddinin gerektiğini, davalı başvurusndaki … Gazozları … … ibareleri ve M logosunun karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, bu ibarelerin dava konusu markaya ayırt edicilik katmadığını, markaya yapılan eklemeler ile müvekkile ait markalardan farklılaşamadığını, davalının başka bir marka seçme olanağı varken … ibaresini tercih etmesinin iltibas ve haksız rekabet şeklinde kötü niyetin bir göstergesi olduğunu, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan tüm emtialar yönünden dava konusu başvuru ile müvekkil markası arasında 6/1 hükmü uyarınca iltibasın mevcut olduğunu, davalı başvurusunun aynı zamanda 6/3 ve 6/6 maddeleri uyarınca da reddinin gerektiğini ,müvekkile ait tanınmış … ibareli markaların uzun yıllardır kesintisiz ve fasılasız olarak kullanıldığını, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca müvekkilinin su emtiaları yönünden kullanımının ispatlandığını, … … Su ibareli markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler açısından kesintisiz olarak kullanıldığını, … ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanının kılavuz kelimesi olduğunu, müvekkilinin tanıtım,reklamla aynı zamanda ticaret unvanı olan … ibaresini maruf ve meşhur hale getirerek ayırt edici nitelik kazandırdığını, dava konusu markanın SMK’nın 6/7 ve 6/8 maddeleri gereğince de reddinin gerektiğini, dava konusu markanın tescil talebinin SMK’nın 5. ve 6. Maddeleri kapsamında reddedilmesi gerekirken müvekkilinin itirazının reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nın 21/09/2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline, tescil edilmiş ise dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu marka ile davacı markasının ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel,kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açacak düzeyde benzer olmadığını, iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığı gibi karıştırılma ihtimallerinin de bulunmadığını, başvuru konusu markanın … … … Gazozları … … M kelimelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunu, ortalama tüketicinin bu ibareyi parçalara bölerek içinden sadece … ibaresini seçip ön plana çıkartmasının makul ve beklenebilir olmadığını, … ibaresinin belli düzeyde bilinen bir coğrafi yer adı olduğu ve markasal algının tek başına çok güçlü olmadığını, markaların görsel,işitsel ve kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle farklılaştığını, başvuru konusu markada … ibaresinin tek başına ön planda olmadığını, … … … Gazozları … … M biçiminde görsel işitsel ve kavramsal bir bütün olarak algılanması uyuşmazlık konusu markaların tertip tarzları genel görünümleri kelime unsurlarının içerdiği toplam kelime harf ve hece sayılarının birbirinden farklı olmasının yanısıra markaların bütünüyle bıraktıkları izlenimin de farklılaşmış olması gibi hususlar dikkate alındığında markalar arasındaki farklılıkların benzerliklere göre daha belirleyici rol oynadığını, markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, dava konusu markayı bir bütün olarak bütün ibareleri ile birlikte ele almak gerektiğini, … kelimesini alarak iltibas ihtimalini ileri sürmenin hukuken kabul edilemez olduğunu, başvuru konusu marka örneğinin münhasıran … ibaresini ihtiva etmediği tespit edildiğinden SMK’nın 5.maddesi çerçevesinde reddedilmesi talebinin de yerinde görülmediğini, markalar karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından itirazın tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım da dahil olmak üzere tüm gerekçeleriyle reddinin gerektiğini, başvurunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği yönünde davacı tarafça itiraz aşamasında yeterli delil sunulmadığından ve kötü niyet iddiasının kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli sebep olamayacağından bu iddiaya itibar edilemeyeceğini, itiraz sahibinin bu iddiayı ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmadığından itirazın haklı bulunmadığını, her markanın özgünük derecesi tasarımı tescile konu mal/hizmetlerin ve tüketici grubunun özellikleri, markanın ayırt ediciliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından tüm unsurların birlikte değerlendirilmesi sonucunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşabileceğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların bu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesinin de haklı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının, dava konusu olan müvekkil markasının SMK’nın 5/1-c ve 5/1-f hükümlerine aykırı olduğunu öne sürdüğünü, … ibaresinin özellikle İzmir ve Aydın illerinde tanınmış ve birçok firma tarafından kullanılan genel bir ibare olduğunu, … ibaresinin aynısına eklenen ve ayırt ediciliği yüksek olan birçok ibare ile tescil alındığını, davacının … unsurunu içeren hemen hemen her markaya itiraz ettiğini, … … Su şekil markasıyla benzer olmayan birçok markanın tescil işlemlerinin devam etmesine karar verildiğini, davacının bu yöndeki itirazının haksız olduğunu, davacının Aydın Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasını istediğini, müvekkilinin … yılında kuruluşundan itibaren … Gazoları … … adı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü ve ticaret unvanı ile faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiğini, müvekkilinin itiraza gerekçe markalardan çok daha önceki tarihlerde ticari faaliyetlerine başladığını ve … markasına bilinirlik kazandırdığını, şirket sahibi ve kurucusu … …’in ticari faaliyetine 01.01.1970 tarihinde başladığını ve 01.04…. yılından itibaren gazoz üretimine devam ettiğini, müvekkil başvurusunun doğal kaynak suyuna ilişkin olmadığını, su çıkarmayla bir ilgisinin bulunmadığını, … Dağı’ndan su çıkarmaya yetkisi olmadığı halde birçok firmanın marka başvurusu yaptığını, davacının müvekkilin su çıkarma izni olmadığı iddiasında bulunmasının yerinde olmadığını, davacı tarafın emsal bir takım davalara ilişkin kararlar sunduğunu dava dilekçesinde 3 nolu bentte bahsedilen kararların hepsinde karşı tarafların su şirketleri olduğunu, bu yöndeki itirazın haksız olduğunu, müvekkil markasında … ibaresinin kullanılmasının tüketiciyi yanıltıcı bir unsur içermediğini, davacının müvekkil markasının SMK’nın 5/1-a, b ve d maddeleri uyarınca redddinin gerektiğini öne sürdüğünü YİDK kararında bu maddeler kapsamındaki talebin reddine karar verildiğini, bu yöndeki itirazın yerinde olmadığını, müvekkilin amacının kötü niyet kazanımı olmadığını aksine uzun yıllardan beri sahip olduğu hakkını koruduğunu, bu iddiaya yönelik dosyaya sunulan bir delil olmadığını, iddianın asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davacının tanınmış olan markasının … markası olduğunu, müvekkil markası ile ilişkilendirilebilecek bir husus bulunmadığını, markanın tanınmışlığından haksız bir avantaj sağlandığı iddiasının yerinde olmadığını,davacının SMK’nın 5/1-ç bendi uyarınca reddinin gerektiğinin savunulduğunu, müvekkiline ait markada … ibaresinin itiraza gerekçe markada da yer alıyor olmasının mutlak surette markalar arasında benzerlik olduğuna delalet etmeyeceğini, markaların görsel,işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığını,tüketicilerin markaları bir bütün olarak algılayacağını, tüketici gözünde markaların iltibasa neden olmayacağını, itiraza gerekçe markanın doğal kaynak suyu ürünleri için tescilli olduğunu, dava konusu markanın ise sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri meşrubatlar ürünleri için tescilinin talep edildiğini, taraflara ait ürünlerin benzer olmadığını ve karıştırılmayacağını, davacı tarafın zorlama bir benzerlik yaratmaya çalıştığını, müvekkiline ait markanın sadece … ibaresinden oluşmadığını birçok ibareden oluşan komplike bir marka olduğunu, itiraza gerekçe olan … … Su markasındaki … ibaresinin bile markaları farklılaştırmaya yettiğini, davacı tarafça 6/1 maddesi uyarınca dava konusu markanın reddedilmesi gerektiğinin iddia edildiğini markalar arasında benzerlik taşıyabilecek bir unsurun dahi olmadığını, davacı tarafça 6/3 ve 6/6 maddeleri uyarınca dava konusu markanın reddinin gerektiği iddia edilse de müvekkilinin itiraza gerkçe markalardan çok daha önceki tarihlerde ticari faaliyetine başladığını, buna rağmen … markasının davacı tarafça tanınmış hale getirildiğine ilişkin iddiaların kabul edilemeyeceğini, müvekkile ait markanın hiç bir kimse yada şirketin ihlalini düşünmeden kendi özgün ve nitelikli logosu ile dosyalandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, iptali istenen … sayılı YİDK kararı ve davalıya ait … sayılı ve “… … … GAZOZLARI … … M+şekil” ibareli marka işlem dosyası getirtilmiş, teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiş, ve Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. Kararın davacı vekiline 22.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 21.11.2020 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davalı şirketin … sayılı ve “… … … GAZOZLARI … … M+şekil” ibareli başvurusu yönünden, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(a),(b), (c),(ç), (d),(f) maddeleri ile 6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/7, 6/8, 6/9 madde ve bentleri anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığından ibarettir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 08/04/2019 tarihinde”… … … GAZOZLARI … … M+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 32.sınıftaki “Gazozlar” emtiasının yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 02.04.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu markanın 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a-b-c-d maddeleri kapsamında değerlendirilemeyeceği, Dava konusu marka ile davacı markası arasında 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı, Dava konusu markanın 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi yönünden halkı yanıltıcı nitelikte olduğu, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında benzerlik olmadığı, Dava konusu markada yer alan emtiaların davacı markası kapsamındaki mallar ile (orta düzeyli) benzer olduğu, Markaların benzer görülmemesinden dolayı dava konusu marka ile davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesinin uygulama koşullarının mevcut olmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/6 hükmünün uygulanamayacağı, Somut uyuşmazlığa 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 hükmünün uygulanamayacağı, 6769 sayılı SMK’nın 6/7 hükmünün uygulanamayacağı, 6769 sayılı SMK’nın 6/8 hükmünün uygulanamayacağı, 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi açısından kötü niyet kriterleri çerçevesindeki değerlendirme’nin nihai takdirinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu” ifade edilmiştir.

Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş, buna göre;
6769 s. Kanun Madde 5/1-a Açısından Değerlendirme:
SMK m. 5/1-a hükmü ‘’4. maddede belirtilen koşulları sağlamayan işaretler marka olarak tescil edilemezler’’ şeklindedir. SMK Madde 4 kapsamında, bir işaretin marka olabilmesi için 3 şartı sağlaması gerekmektedir. Bunlar;
(a) Bir işaret olmalı,
(b) Bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt etme yeteneğine soyut olarak sahip olmalı,
(c) Marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olmalıdır.
SMK Madde 4’e göre, yukarıdaki koşulları sağlamak kaydıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaret marka tesciline konu olabilir.
İşaretler, alıcılar ile işletmeler arasındaki iletişimi sağlamaktadır. Kelimeler kural olarak markanın anılan fonksiyonlarını sağlama işlevini gerçekleştirebileceklerinden ayırt edici fonksiyona sahiptirler. Diğer taraftan, kelimenin tescil olunduğu emtiayı/hizmeti akla getirmeyen, ürün/hizmetin cinsine uzak yaratılmış/tasarlanmış olanlar yahut zaten var olanlar ile ticaret alanında herkesin kullanımına açık olmayan işaretler ayırt edici nitelik taşırlar.
Somut davada davalı başvurusu tek başına … …/ … ibaresi için gazoz emtiasında yapılmış bir marka başvurusu değildir. Dava konusu marka … … ibaresine ek olarak … … … M şekil unsurlarından oluşan bir marka olup, bu yönü ile markanın tanımlayıcı bir ibare olmadığı, içerdiği ibare ve şekil unsurları ile birlikte kapsadığı ürünler bakımından alıcılar nezdinde marka algısını yarattığı, markanın kaynak gösterme fonksiyonunu yerine getirebilecek türden ibarelerden oluştuğu, marka … ibaresi bakımından kapsadığı emtia ile bilinen bir ibare olsa da … … … M şekil unsurları ile birlikte başvuru kapsamındaki ürünlerin ortalama tüketiciler tarafından bir bütün olarak algılanacağı ve bu ifadelerin belirli bir işletemeye ait bir marka olduğu yönünde bir çıkarımda bulunacağı düşünülmektedir. Dolayısı ile 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a maddesi anlamında tescil engeli oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 5/1-b Açısından Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” in marka olamayacağını belirtmektedir. “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” hakkındaki mutlak tescil engeli, markanın ayırt edicilik işlevi ile ilgilidir.
Buradaki ayırt edicilik koşulu, marka olabilecek işaretler için aranan bağımsız ayırt edicilikten farklı olarak başvuru veya tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerle bağımlılık içinde olan ayırt ediciliği nitelemektedir. Başka bir ifadeyle burada aranan, somut ayırt ediciliktir1.
Söz konusu düzenlemenin gerekçesinde “Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ‘ilgili mal veya hizmetler için’ ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. …” şeklinde bir açıklama yapılmıştır. Madde gerekçesinde kullanılmış olan “ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olma” ifadesi, buradaki ayırt ediciliği, marka olarak seçilmiş işaretin, kapsamındaki mal veya hizmetlere “bağlı/bağımlı ayırt edicilik” olarak yorumlamamıza imkân vermektedir.
Değerlendirmeye konu olan tescil engelini örneklendirmeye çalışırsak; bira şişesi şeklinin “bira” malları için tescil edilmek istenmesi durumunda şeklin, tescil kapsamındaki mala bağlı/bağımlı bir işaret olması nedeniyle SMK m. 5/1(b) hükmündeki mutlak tescil engeli söz konusu olacaktır. Aynı şekilde “anahtar” sözcüğünün “anahtarlıklar, çilingir hizmetleri” gibi mal veya hizmetler için tescil edilmek istenmesi durumunda da marka olarak tescil edilmek istenen işareti oluşturan sözcük unsurunun, tescil edilmek istendiği mal veya hizmetlere bağlı/bağımlı olması nedeniyle tescil edilebilmesi mümkün olmayacaktır3. Yine Türkiye’deki il/ilçe adları münhasıran marka olma niteliğini haiz olmayıp yanlarına gelen ikinci bir ibare ile birlikte kullanıldıklarında ayırt edici niteliğe sahip oldukları kabul edilmektedir4. Diğer coğrafi yer adları ise tescili talep edilen mal ve hizmetler için tanımlayıcı ya da yanıltıcı bir niteliği bulunmuyorsa münhasıran marka olma niteliğini haizdir.
Dava konusu marka, kırmızı zemin üzerine beyaz renk ile yazılan … … M harfi şekli, … Gazozları … … ibarelerinden oluşturulmuş bir kelime ve şekil markasıdır. Markada … … ibaresi yer almaktadır. … ibaresi Aydın İli’nin ilçelerinden biridir. … ise … ilçesinin doğusunda bulunan Aydın ilinin en yüksek dağıdır. Bu ibarelerin ilçe adı ve dağ adı olarak kullanıldığı görülmektedir. Markada aynı zamanda … ibaresi isim soy isim olan … … ibaresi ve şekil unsuru bulunmaktadır. Bir markanın ayırt edici gücünün başvuru kapsamındaki emtialar ve markanın bütünsel açıdan bıraktığı algı göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava konusu markada gazozlar emtiaları bulunmaktadır. Her ne kadar dava konusu markada ayırt edici nitelikte olmayan … … ibaresi ve eşya kapsamında gazoz emtiası bulunuyor olsa da markanın sadece bu ibareden oluşmadığı … … … ibaresinden ve M şekil unsurundan oluştuğu, bu unsurlardan kaynaklı yeterli ayırt ediciliğe sahip bir marka olduğu değerlendirilmektedir.
6769 s. Kanun Madde 5/1-c Açısından Değerlendirme
6769 sayılı SMK’nın 5/1-c maddesi “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. ” in marka olamayacağını belirtmektedir.
Bu madde sadece ürün ve hizmetlerin adının tescilini değil, ürün veya hizmetlerle ilgili herhangi bir şekilde vasıf bildiren her türlü işaretin tescilini yasaklar. Bu hüküm kapsamına giren ibarelerin tek bir işletme adına tescil edilmesini engeller. Hüküm kapsamına giren ibarelerin herkes tarafından serbestçe kullanılmasını sağlayarak kamu yararına bir amaç gözetir. Bu madde kapsamına giren işaretler de mal veya hizmetlerin ticari kaynak gösterme biçimindeki asli işlevini de yerine getiremezler.
Bir işaretin kamunun kullanımına açık/yeterince ayırt edici olup olmadığının tespit edilebilmesi için işaretin oluşturduğu bütünün göz önünde tutulması ve tasviri karakterinin olup olmadığının değerlendirmesinde o işareti taşıyan marka altında pazarlanan ürünün hitap ettiği tüketicinin üzerindeki görsel etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
Marka hukukunda yerleşik içtihat gereği; “bir işaret, olası anlamlarından en az birisinin marka kapsamında bulunan mallarla veya bir işaret, olası anlamlarından en az birisinin marka kapsamında bulunan mallara veya hizmetlere ilişkin karakteristik özellik belirtmesi durumunda marka olarak tescil edilmemelidir.” (bkz. Avrupa birliği adalet Divanı, OHIM v. Wrigley kararı, C-191/01, 23/10/2003, paragraf 32).
… … ibaresi Türkiye’nin Aydın ilçesinde bulunan bir ilçe ve dağ adıdır. … ibaresi doğal kaynak suyunun çıkarıldığı dağın adı olarak kullanılmaktadır ve … Dağı suyu ile ünlü bir bölgedir. SMK’nın 5/1-c maddesi, sadece ürün/hizmetin adının tescilini değil, ürün/hizmetle ilgili herhangi bir şekilde vasıf bildiren her türlü işaretin tescilini yasaklar. Yer adı olarak kullanılan bu gibi ibarelerin tescil kapsamındaki emtialar ve yer adı ilişkisi göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir. … … /… ibaresi bir bölge coğrafi kaynak olmakla birlikte bu ibarelerin markanın esaslı unsurunu oluşturmadığı, … … … M şekil ibaresinin esaslı unsuru oluşturarak marka işlevini sağladığı görülmektedir. Sonuç olarak dava konusu marka tek başına … şeklinde oluşturulmuş bir marka değildir. Dava konusu ibarenin anlamsal olarak isim ve soy isimle oluşturulduğu şekil unsuru ile desteklendiği yani bir bütün olarak ilgili ibarenin kapsamında yer alan emtialar bakımından 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c maddesi anlamında tescil engeli oluşturmadığı sonucuna varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 5/1-ç Açısından Değerlendirme:
Bir marka başvurusunun önceki tarihli marka ya da başvurudan kaynaklı olarak mutlak tescil engelinin bulunup bulunmadığı ile ilgili düzenleme; “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” in tescil edilemeyeceği yönündedir.
İlgili düzenleme kapsamına “aynı” veya “aynı türdeki” mallar ve hizmetler ile “aynı” veya “ayırt edilemeyecek kadar benzer” olan markalar girmekte olup; bu düzenleme ile daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Nitekim öncelik ve bir markanın tek bir sahibinin olması ilkeleri marka hukukuna hâkim olan ilkelerdendir. “Aynı marka”dan kasıt; karşılaştırılan markaların farksız, tıpa tıp olması, müşterileri nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmeleridir.
Belirtilen düzenleme anlamında bir tescil engelinden söz edilebilmesi için sadece işaretler arasında aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması yeterli olmayıp aynı zamanda mal veya hizmetlerin de aynı veya aynı türden olması gerekmektedir. Esasında söz konusu düzenlemede mal/hizmet ile işaretler arasındaki ilişkinin varlığı ile birlikte markaların karıştırılması, başkaca bir araştırmaya gerek kalmaksızın peşinen kabul edilmiş durumdadır.
Somut davada taraf markalarında farklı kelimelerin bulunması markaları ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan çıkarmaktadır. Somut uyuşmazlık kapsamında dava konusu markada 32.sınıf gazozlar emtiası davacı markasında ise doğal kaynak suları emtiası bulunmaktadır. Söz konusu emtialarda emtia benzerliği bölümünde açıklandığı üzere, temelde içecek olmalarına dayalı olarak orta düzeyli benzerlik olduğu düşünülmektedir. Diğer yandan taraf markalarında … ibaresi ortak olarak kullanılmakta ise de dava konusu markada yer alan … … … M şekil unsurunun varlığı ve davacı markasındaki davacının çatı markası olan … ibaresi ve şekil unsurundan kaynaklanan farklılıklar nedeniyle markalar arasında gerek içerdikleri ibareler gerekse de şekil unsurları açısından ayırt edilemeyecek derecede bir benzerlik bulunmamaktadır. Dolayısı ile 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında tescil engeli oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 5/1-d Açısından Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 5/1-d maddesi ‘’Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler’in tescil edilemeyeceğini belirtmektedir.
Marka başvurusunu oluşturan işaretin ortak kullanımda olup olmadığı değerlendirilirken ilgili terimin tanımlayıcı olup olmadığına bakılmamaktadır. Sadece ticari hayatta ilgili sektörde hali hazırda farklı ticari aktörler tarafından kullanılıp kullanılmadığı göz önünde bulundurulur. Marka başvurusunda münhasıran veya esas unsur olarak yer alan ibarenin 5/1(d) maddesi kapsamına girip girmediği, tescili talep edilen mal ve hizmetler dikkate alınarak değerlendirilir. Yine aynı maddede belirli bir meslek, sanat, ticaret veya meslek grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adların marka olarak tescil edilemeyeceğini hükme bağlamaktadır. Bu inceleme yapılırken başvuruya konu ibare ile tescili talep edilen mal veya hizmetler arasında ilişki olması hususu göz önünde bulundurulmaktadır. İşaret ile mal ve hizmetler arasında bu ilişkinin kurulamaması halinde başvuru 5/1(d) maddesi kapsamında değerlendirilemeyecektir. Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaretler değerlendirilirken, mal veya hizmet listesinin dikkate alınması ve ilgili sektörle bağlantı kurulması gerekmektedir. Ticaret, meslek veya sanat grubunun adı başka anlamlarda kullanılıyor olsa bile, mal veya hizmet ilişkisine göre bir değerlendirme yapılmalıdır. Herkesin kullanımına açık olan işaretlerin marka üzerinde ayırt ediciliği olmadığı gibi, bunların bir kişi adına tescil edilmesi rekabeti haksız hale getirmektedir.
Bu maddeyle ticaret alanında ortak kullanımda olan işaretlerin tek bir teşebbüsün tekeline verilmesinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Bu sebeple bu işaretler bir markanın içerisinde yer alabilmekte ancak tek başına marka olamayacağı gibi bir markanın esaslı unsurunun da oluşturamayacaktır.
Somut davada … Dağı/… ibaresi su emtiası ile özdeşleşmiş ve o bölgeden çıkarılan sularda kullanılan bir ibare durumundadır, … ibaresinin su emtiası ile arasında doğrudan bir anlam bağlantısı bulunduğu, hammaddesi su ve şeker olan, aroma maddelerinin ilavesi sonra karbondioksit basılması ile gazlı içecek halinde dönüştürülen gazoz emtiası ile de ilişkili emtialar olduğu değerlendirilmektedir. … ibaresi, coğrafi kaynak bildiren bir ibare olduğundan, bu ibare, bir kişinin tekeline verilemez. Ancak dava konusu marka yalnızca … ibaresinden oluşmuş bir marka olmadığı gibi markanın esaslı unsuru da değildir.Markada esaslı unsur konumunda olan ibare … … … M şekil ibaresidir. Bununla birlikte … ibaresi markanın esas unsurunun yanında tali unsur olarak kullanılmakta ve marka bir bütün olarak koruma sağlamaktadır. Dolayısı ile 6769 sayılı SMK’nın 5/1-d maddesi anlamında tescil engeli oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 5/1-f Açısından Değerlendirme:
Bir işaretin mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı vb. hususlarda mal veya hizmet ile ilgili halkı yanıltıcı nitelikte olması mutlak tescil engeli teşkil etmektedir. Doktrinde de belirtildiği üzere “buradaki ölçü, orta seviyedeki halkın yanılmasıdır. Diğer bir ifade ile önemli olan, malın veya hizmetin satıcıları, pazarlayıcıları veya bunlar üzerinde uzman olan kişilerin değil, malın hitap ettiği halk kitlesinin yanılıp yanılmamasıdır.5 Bir markanın bu madde kapsamına girmesi için yanılgının açık olması ve Türk Patent’tin bu konuda bir şüphesinin bulunmaması gerekir.6 Şüpheye veya yoruma müsait bir işaret söz konusu olduğunda Türk Patent’tin bu başvuruyu reddetmesi gerekir.”. Örneğin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.06.2008 tarihli ve 2008/6483 E., 2008/7643K. sayılı kararı ile “14, 35 ve 40. sınıflardaki … ibareli marka başvurusunun CENEVRE’yi işaret ettiği; bu şehrin, markanın kapsamındaki mallardan özellikle saatler için tüm dünyada ün sahibi olduğu; İngilizcede GENEVA, Fransızcada GENEVE olarak yazıldığı…” gerekçesi ile bahsi geçen ibarenin yanıltıcı olduğuna hükmedilmiş ve marka hükümsüz kılınmıştır.
Bu noktada önemli olan husus, yanılgıya yol açacağı iddia edilen kelime ya da işaretin, tüketici nezdinde böyle bir algı oluşturacak düzeyde bilinmesi gerekliliğidir. Örneğin Yargıtay 11 HD’nin 2010/7589E – 2012/9425K sayılı “TOSCANA” kararında “anılan ibarenin İtalya’da bir bölgenin adı olmasına rağmen, mobilya emtiası bakımından bu bölgenin ününün bulunmaması nedeniyle, halkın yanıltılma ihtimalinin söz konusu olmayacağı”na hükmedilmiştir. Nitekim uygulamada da markanın mutlak tescil engeli içerecek şekilde yanıltıcı olabilmesi için tüketicinin sırf o işarette yer alan sözcük ya da anlatım nedeniyle markadan yararlanma yoluna gitmesi gerektiği, yeterince bilinmeyen bir kelimenin anılan ürünler yönünden yanılgı doğuracağından bahsedilmesinin gerçekçi olmadığı kabul edilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.04.2011 tarih ve 2009/11982E. 20111/4805K. sayılı kararında Pırlanta Sonsuza Kadar şekil ibareli markanın taklit mücevherler yönünden halkı yanıltıcı olabileceği şeklinde karar verilmiştir. Yanıltıcı markalarda esas sorun tescili talep edilen işaretin ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanıp algılanmaması değil, o markada yer alan bir unsur nedeniyle tüketicinin bu mal veya hizmetlerle ilgili olarak yanılgıya düşüp düşmemesidir. Dosya içeriğinden, Aydın Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yazılan yazıda ‘’davalının Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda tesis ve üretim izni için bir talebinin bulunmadığı, gazoz emtiasının üretim ve izni ve denetim yetkisinin ise Tarım ve Orman Bakanlığı ve Taşra Teşkilatının yetkisinde olduğu’’ bildirildiği, davalının bu yönde bir yetkisinin olduğunun ispatlanamadığı, davalı yanca … bölgesi suyunun kullanımı ile çekişmeli malların üretiminin gerçekleştirildiğine dair bir delilin de sunulmamış olduğu anlaşılmıştır. Bu durum karşısında; dava konusu markada ayırt edici ve esaslı unsur konumunda olan ibareler yer alsa da … ibaresinin ürünlerin coğrafi kaynağı, üretim yeri ve niteliğine atıf yapmasından dolayı tüketici tercihini etkileyebileceği, tüm bunlara bağlı olarak ürünün kaynağı konusunda yanıltıcı bir marka olacağı, ilgili maddede yanıltıcı ibarelerin marka olarak tescil edilemeyeceği hükmünün bulunduğu dolayısı ile 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi anlamında tescil engeli oluşabileceği sonucuna varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 6/1 Açısından Değerlendirme:
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… … … GAZOZLARI … … M+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 32.sınıftaki “Gazozlar” emtiasının bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise …. sayılı “… … Su+şekil” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 32.sınıftaki “Doğal kaynak suyu” emtiasının yer aldığı gözlenmektedir.
Açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede; Gazoz; bir çeşit meşrubat olup, ana maddesi sudur ve diğer girdiler (şeker, meyve esansı, karbondioksit, vd.) kullanılarak özel tekniğinde üretilmektedir. Üretiminde kullanılan suyun bileşimi/nitelikleri, gazozun duyusal niteliklerini de etkileyebilmektedir. Ülkemizde yöresel olarak üretilmekte olan gazoz çeşitlerinin olduğu bilinmektedir. … gazozu da bunlardan biridir. Bilirkişi heyeti tarafıdan Aydın ili Bozdoğan Kaymakamlığı’na ait http://www.bozdogan.gov.tr/…-gazozu resmi sitesinde yapılan incelemede Bozdoğan’ın marka değerleri arasında yer alan … Gazozununda doğal şekerin kullanıldığı, Türkiyenin en kaliteli sularından biri olan Doğal … suyu ile üretildiği bilgisi bulunmaktadır. Bu kapsamda dava konusu markadaki emtianın davacı markaları kapsamındaki emtialar ile orta düzeyli benzer olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … … GAZOZLARI … … M+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… … Su+şekil” ibaresinden oluştuğu görülmektedir.
GÖRSEL AÇIDAN: Dava konusu marka başvurusu, kırmızı zemin üzerine beyaz renk ile yazılan … … M harfi şekli, … Gazozları … … ibarelerinden oluşturulmuş bir kelime ve şekil markasıdır. Davacı marka ise mavi ve beyaz zemin üzerinde üst kısımda … ibaresi ve şekil unsuru, alt kısımda ise … Su ibarelerinde oluşturulmuş bir kelime ve şekil markasıdır. Taraf markalarında … ibareleri ortak olarak kullanılıyor olsa da dava konusu markanın esas unsurunun … … M şekil unsuru olduğu, davacı markasının esas unsurunun ise … ibaresi olduğu esas unsurların markaların farklılaşmasını sağladığı görülmektedir. Ayrıca taraf markalarının şekil unsurları yönünden de benzerlik içermediği değerlendirilmektedir.
İŞİTSEL AÇIDAN: Taraf markalarında … unsurunun kısmen benzerlik taşıdığı düşünülmekte, markalarda yer alan … … … … ve … ibarelerinden kaynaklanan işitsel farklılık olduğu görülmektedir.
ANLAMSAL AÇIDAN: Taraf markalarında ortak unsur olarak yer alan … sözcüğü yönünden tdk.gov.tr internet sitesinde yapılan incelemede; … ibaresinin ‘Testi’’ anlamını taşıdığı tespit edilmiştir. Diğer yandan … ibaresi … ilçesinin doğusunda bulunan Aydın ilinin en yüksek dağı olup … Dağı doğal kaynak suyu ile ünlü bir bölgedir. Bu ibareler ilçe adı ve dağ adı olarak kullanılmaktadır. Markada aynı zamanda isim soy isim olan … … ibaresi bulunmaktadır. Davacı markasında yer alan … ibaresi ise davacı markasının esas unsuru ve ticaret unvanın kılavuz unsururudur. Markalarda ortak olarak … ibaresi kullanılıyor olsa da genel izlenim yönünden inceleme yapıldığında dava konusu markanın bütünü itibariyle bıraktığı etkinin davaya mesnet olan markadan ayrıca içerdiği ibareler ile birlikte renk ve şekil unsurları yönünden farklılaştığı ve bir bütün olarak hatırda kaldığı düşünülmektedir. Dava konusu marka ile davacı markaları arasında görsel, işitsel, anlamsal olarak farklılıklar olması ve bu farklılıkların ilk bakışta fark edilebilecek düzeyde farklılıklar olması karşısında işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimin de iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzerlik taşımadığı, taraf markalarının benzer bulunmamasından dolayı, tüketicinin bu iki markanın farklı markalar olduğunu anlayabileceği düşünülmektedir. Her ne kadar yukarıda yer alan tabloda dava konusu marka kapsamındaki mallar bakımından (orta düzeyli) benzer mallar bulunduğu tespiti yapılmışsa da, yukarıda açıklanan gerekçelerden dolayı markalar arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 6/3 Açısından Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6//3 maddesi ‘’Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine marka başvurusu reddedilir’’ şeklindedir.
Bu hüküm markasını tescilsiz olarak kullanan kişilerin kullanım yoluyla elde ettiği hakkını korumaya yöneliktir. Burada sözü edilen kullanım ise markanın, hukuka uygun olarak ticarette aktif olarak kullanılmasıdır.
6769 sayılı SMK’nın 6/3 hükmü çerçevesinde yapılan bir itirazın kabulü için aranılan diğer bir şart, itirazda dayanılan işaret ile itiraz edilen marka başvurusu arasında bir ayniyet veya benzerliğin bulunmasıdır. Öğretide, bir görüşe göre hükmün uygulanması için kullanıma konu işaretle başvuruya konu işaretin aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması gerektiği kabul edilmektedir. Diğer bir görüşe göre ise, aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerliğin yanında iltibas tehlikesinin varlığı da bu kapsamda yapılan itirazın kabulü için yeterli görülmektedir. korunacağı ile ilgili düzenlemeye göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” hükmü amirdir. Davacının öncelikli ‘tescilsiz bir marka kullanımına’ dayalı marka hükümsüzlüğü talebinin dinlenebilmesi için, aynı veya benzer işaretin davacının marka tescil talebi tarihinden önceki bir tarihte ve yine aynı ya da benzer mal veya hizmetler üzerinde tescilsiz marka olarak kullanıldığının kanıtlanması gereklidir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, eskiye dayalı kullanımın kabul edilebilmesi için markalar arasında benzerlik mevcudiyeti aranır. Somut olayda dava konusu marka ile davacı markaları arasında benzerlik görülmediği için 6/3 maddesinin uygulama koşullarının mevcut olmadığı değerlendirilmiştir. Öte yandan davacının dayanağı tescilli markaya ilişkindir. Davacının 6/3 maddesindeki öncelikli ‘tescilsiz bir marka kullanımına’ dayalı marka hükümsüzlüğü talebinin dinlenebilmesi için, aynı veya benzer işaretin davacının marka tescil talebi tarihinden önceki bir tarihte ve yine aynı ya da benzer mal veya hizmetler üzerinde tescilsiz marka olarak kullanıldığının kanıtlanması gereklidir. Dava dosyasında bu hususu kanıtlayacak delil bulunmamaktadır. Diğer yandan davalı vekili müvekkilinin itiraza gerekçe markadan çok daha önceki tarihlerde ticari faaliyetlerine başladığını ve … markasına bilinirlik kazandırdığını ifade etmektedir.Dosya içerisinde davalı tarafça 06/09/1990 tarihli İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı, Ticaret Sicil Gazetesi sorgulama sonuç sayfası sunulmuştur.Söz konusu gazetede davalının unvanı … Gazozları … … şeklinde olup, davalı tarafça markasal kullanımı gösteren herhangi bir delil sunulmadığı görülmüştür.
6769 s. Kanun Madde 6/4 ve 6/5 Açısından Değerlendirme:
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise; davacı, markasının tanınmış marka olduğunu ileri sürmektedir. TPMK kayıtlarında … ibaresinin T/00116 sayı ile tanınmış marka olarak kabul edildiği görülmektedir. Somut olayda uyuşmazlık konusu olan ibare ise … ibaresidir. … ibaresinin davacının tanınmış markası olduğuna ilişkin dosya kapsamında bir delil sunulmadığından, … ibaresinin davacı adına tanınmış marka olmasının somut uyuşmazlığa uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır. Ayrıca ayniyet veya benzerlik 6/5 maddesinin uygulanabilmesi için ön şart olup, taraf markalarının markaların benzerliği bölümünde açıklandığı üzere benzer olmamasından dolayı SMK’nın 6/5 hükmünün uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 6/6 Açısından Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi; “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” şeklindedir. Bu hüküm kapsamına, Türk Medeni Kanunu’ndaki şahsiyet haklarından isim ve fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamındaki telif hakları ile sınai mülkiyet hakları girer. Sınai mülkiyet hakları, markalar dışında, patent ve faydalı modeller, endüstriyel tasarımlar ile ticaret unvanı, işletme adı, alan adı vb. ayırt edici işaretler üzerindeki haklardır.
Davacı vekili, … ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının kılavuz kelimesi olduğunu ifade etmektedir. Somut olayda uyuşmazlık konusu olan ibare … ibaresi olup, marka benzerliği bölümünde açıklandığı üzere taraf markaları arasında benzerliğin bulunmadığı, dolayısı ile SMK’nın 6/6 hükmünün uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 6/7 Açısından Değerlendirme:
Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir. Dosya kapsamında yapılan incelemede SMK’nın 6/7 maddesinde koruma altına alınan bir ortak veya garanti markası tespit edilememiş olup, somut uyuşmazlıkta bu maddenin uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 6/8 Açısından Değerlendirme:
Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir. Söz konusu hüküm gerekçe gösterilerek yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın yenilenmeme nedeniyle koruma süresinin sona erdiği tarihten sonra, tescil kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde kullanılmaya devam ettiğini kanıtlar nitelikteki belgelerin sunulması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamında Kanunun 6/8 maddesinde koruma altına alınan yenilenmeme sebebiyle koruma süresi sona ermiş marka bilgisi tespit edilememiş olup, SMK’nın 6/8 hükmünün uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
6769 s. Kanun Madde 6/9 Açısından Değerlendirme
Kötü niyet, 6769 sayılı kanun 6. maddesinde başlı başına bir itiraz sebebi olarak düzenlenmiştir. “ (9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükmü amirdir.
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden bilme, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir. YHGK’nun … sayılı kararında da “Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca iyi niyetin asıl, kötü niyetin istisna olması sebebiyle davalının kötü niyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğinden yerel mahkemenin bu yöndeki gerekçesine itibar olunamaz. Davacı, davalının kötü niyeti bulunduğunu kanıtlamalı ve mahkemece de bunun delil ve gerekçesi gösterilmelidir.” denilerek, kötü niyetin ispat edilmesinin önemi vurgulanmıştır.
Kötü niyetin her somut olayda net olarak ortaya konması gerekir. Somut davada davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulü ile TPMK YİDK’nun … sayılı kararının iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacının kendisini vekille temsil etmesi nedeniyle 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.316,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,

Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/04/2021