Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/361 E. 2021/214 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/361
KARAR NO : 2021/214

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 08/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 10/11/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 11, 35, 37, 40.sınıfta … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun 5/1-ç maddesi uyarınca 37.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkartılmasına karar verilerek, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; ilana davalı şirketin … sayılı ve “…”, “…”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabulüne karar verilerek bu kez 35.sınıftaki bir kısım emtianın başvuru kapsamından çıkartıldığını, bu kısmen kabul kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkiline ait marka ile benzer görülen ret gerekçesi … sayılı marka hakkında kendileri tarafından hükümsüzlük davası açıldığını(2019/133 E.), Kurumun bu davanın sonucunu beklemeden karar vermesinin yerinde olmadığını, ayrıca müvekkilinin …, … ve … nolu markalarının müvekkiline ait davaya konu markaya müktesep hak sağladığını, davalı Kurumun konu hakkındaki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin markalarına bakıldığında “…”, “… …” ve “…” markalarının esas unsurunun … ibaresi olduğunun açık olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin seri marka yaratma çabası içerisinde olduğu markanın … markası olduğunu, … sayılı markaya bakıldığında markada sırf “…” ibaresinin yer alması sebebiyle markanın müktesep hak kapsamında değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkil markalarındaki esas unsurun … ibaresi olduğunu, başvuruya/davaya konu markanın önceki markalar ile birebir aynı olmasının gerekmediğini, önemli olan hususun benzer görülen markaya yaklaşma gayesi içerisinde olunmaması ve önceki markaların esas unsurunu taşıması olduğunu, “… …” markası ile davaya konu markanın yazılış tarzı ve renginin dahi aynı olduğunu, bu sebeple davalı Kurumun … … markası ile markada “…” ibaresinin yer alması ile müktesep hakkın olmadığı yönündeki kararının hatalı olduğunu, “…” ibaresinin “arasında” anlamına gelen bir takı olduğunu ve esas unsur olmadığını, müvekkilinin seri marka yaratma çabası içerisinde olduğu ve önceki markalarının esas unsuruna davaya konu markada da yer verdiğinden müktesep hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 2013/28972 nolu ve … nolu markalarının farklı malları ve hizmetleri kapsadığı sebebiyle müktesep hak oluşmayacağı yönündeki Kurum değerlendirmesinin de yerinde olmadığını, zira … numaralı müvekkiline ait markanın 7. Sınıfta tescilli olduğunu ve iş bu sınıfta yer alan emtianın aynısının 35. Sınıfta tescil edilmek istendiğini, müktesep hakkın varlığı için “esas unsurun aynı olması” ve “emtia/hizmetlerin aynı/benzer olması” şeklinde iki şartın gerektiğini, huzurdaki somut olayda her iki şartın da oluştuğunu, mal ve hizmetlerin sadece aynısı bakımından değil benzer mal ve hizmetler bakımından da kazanılmış hakkın kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 2005 yılından bu yana … ibareli markalarını yoğun bir şekilde kullanmakta olduğunu, kongre ve konferanslara katıldığını, tüketiciler tarafından markanın tanınır hale geldiğini, bu husus göz önüne alındığında tüketicilerin müvekkilinin markası ile davalı markasını ayırmasının son derece kolay olacağını, müvekkilinin “…” markası bakımından kullanımı göz önüne alındığında da dava konusu marka üzerinde “Alternatörler, jeneratörler, elektrik jeneratörleri, güneş enerjisi ile çalışan jeneratörler. Boya makineleri, otomatik boya püskürtme tabancaları, elektrikli, hidrolik ve pnömatik zımbalama makineleri ve tabancaları, elektrikli yapıştırıcı tabancalar, basınçlı hava veya sıvı püskürtücü makineler için tabancalar, elektrikli el matkapları, motorlu el testereleri, dekupaj makineleri, spiral makineler, basınçlı hava üreticiler, kompresörler, araç yıkama makineleri ve yukarıda sayılan makine ve araçlarla aynı işleve sahip robotlar.” emtiaları bakımından gerçek hak sahipliğinin bulunduğunu, müvekkilinin davalı şirketten daha önce “…” markasını iş bu hizmetlerde kullandığını, tescil edilmek istenen hizmetlerin bilinçli tüketiciye hitap ettiğini ve tüketicilerin daha dikkatli olup iltibasa düşmeyeceğini, markalar arasında benzerlik değerlendirmesinin genel izlenime bakılarak yapılmakta olduğunu, markalar arasında sadece harf benzerliğine dayalı olarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, markaların bıraktığı genel intibanın farklı olduğunu, “…” ibaresinin fizik birimi olması ve “frekans birimi” anlamına gelmesi nedeniyle fizik, makine, elektronik alanda çalışan birçok firma tarafından yoğun olarak kullanıldığını ve tescili talep edilen hizmetler bakımından zayıf bir ibare olduğunu, davalıya ait ret gerekçesi “…” ibareli markanın ise Almanca “yürek, kucaklamak” anlamına geldiğini ileri sürerek Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından … başvuru numaralı “…” ibareli marka hakkında verilen … nolu YİDK kararının “SINIF KODU: 35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Alternatörler, jeneratörler, elektrik jeneratörleri, güneş enerjisi ile çalışan jeneratörler. Boya makineleri, otomatik boya püskürtme tabancaları, elektrikli, hidrolik ve pnömatik zımbalama makineleri ve tabancaları, elektrikli yapıştırıcı tabancalar, basınçlı hava veya sıvı püskürtücü makineler için tabancalar, elektrikli el matkapları, motorlu el testereleri, dekupaj makineleri, spiral makineler, basınçlı hava üreticiler, kompresörler, araç yıkama makineleri ve yukarıda sayılan makine ve araçlarla aynı işleve sahip robotlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından iptali ile bu hizmetler bakımından davacı markasının tescil işleminin devamına karar verilmesi gerektiğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ibareli marka tescil başvurusunun davacı … vekili tarafından uluslararası sınıflandırma sisteminin 11, 35, 37 ve 40 ncı sınıflarında yer alan bir kısım emtia ve hizmetlerde kullanılmak üzere 17.07.2018 tarihli dilekçe ile yapıldığını, … başvuru numarası ile işleme alınan başvurunun mutlak ret nedenleri bakımından incelenmesi neticesinde başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1(ç) bendi uyarınca kısmen reddine karar verildiğini, mal/hizmetlerin bir kısmının çıkartılmasına ve kalan mal/hizmetler için başvurunun 29.07.2019 tarih ve 329 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilanına karar verildiğini, anılan başvurunun ilanına yasal süresi içerisinde … ELEKTRONİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. vekili tarafından 27.09.2019 tarihli dilekçe ile 2003 06255, 2014 57043 ve 2004 42844 sayılı “…”, “…”, “…” ibareli markalar mesnet gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/3, 6/6 ve 6/9 maddesi uyarınca itirazda bulunulduğunu, bahse konu itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından incelendiğini ve 6/1 maddesi gereğince itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, başvurunun kısmen reddi kararına başvuru sahibi (davacı) vekili tarafından 18.05.2020 tarihli dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine söz konusu itirazın incelenerek … sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, başvuruya konu markanın düz yazı karakteriyle yazılmış “…” kelime unsurundan oluştuğunu, redde mesnet markaların da yine kelime markası olduğunu ve düzyazı karakteriyle yazılmış “…” ve “…” ibarelerinden oluştuğunu, başvuru konusu markada silik biçimde yer alan “…” ibaresinin cins-çeşit-vasıf belirten bir unsur olduğunu, herhangi bir ayırt edici özelliği bulunmadığını, başvuru konusu marka ve redde mesnet markalarda ön plana çıkan esas unsurun birbirinin tıpatıp aynısı olan fantezi bir ibare olan “her(t)z” kelimesi olduğunu, fonetik, biçimsel ve anlamsal benzerlik nedeniyle markaların umumi intibalarının da aynı olduğundan şüphe bulunmadığını, öte yandan davacı vekilinin 2005 yılından bu yana “…” ibareli markalarının varlığı nedeniyle başvurunun müktesep hak kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki iddiasının hukuka uygun olmadığını, müktesep hakkın varlığının kabulü için öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması ve kabullenilmesi gerektiğini, ikinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan başvurunun da kazanılmış hak teşkil eden markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması gerektiğini, son olarak başvurunun önceki emtia/hizmetler ile aynı veya aynı tür emtia/hizmetleri içermesi ve kapsamını genişletme yoluna gitmemesinin zorunlu olduğunu, bunun yanı sıra seri markaya ilişkin söz konusu ilkeler uygulanırken başvuru sahibinin önceden adına tescilli bir markasının/markalarının bulunmasının yeterli olmadığını, başvuru sahibinin son başvurusunun konusu işaretin, davalı veya bir başkasına ait tescilli markalara yakınlaşmaması ve benzeşmemesi, bu suretle iltibas ve haksız yararlanmaya yol açmamasının gerektiğini, müktesep hak açısından somut olay ele alındığında yukarıda belirtilen şartların hiçbirinin iş bu davada oluşmadığını, öte yandan davacı vekili tarafından ileri sürülen ve ret gerekçesi marka hakkında açılan hükümsüzlük davasının sonucunun beklenmesi yönündeki talebin hukuka uygun olmadığını, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/133 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen davanın huzurdaki dava konusu YİDK kararının alındığı tarihte henüz kesinleşmediğini, Kurumun nihai kararını kararın verildiği tarihteki koşulları dikkate alarak vereceğini, YİDK’nın iş bu davaya konu kararı aldığı tarihte geçerli olan mevcut durum çerçevesinde işlem yapmak mecburiyetinde olduğunu, dolayısıyla Kurumun Mahkeme kararının sonuçlanmasını ve kesinleşmesini beklemek, Mahkeme kararlarını bekletici mesele yapmak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, son olarak konuya ilişkin emsal mahiyetteki bir dosyada, davacının yapmış olduğu “… generator” ibareli ve 2018/66341 sayılı marka başvurusunun, davalıya ait 2003 06255, 2014 57043 ve 2004 42844 sayılı “…”, “…”, “…” ibareli markalar sebebiyle reddedildiğini ve davacının müvekkil Kurumun … sayılı YİDK kararının iptali talebiyle açtığı davada alınmış olan Bilirkişi Raporları ile müvekkil Kurum kararının haklı olduğunun ortaya konulduğunu (Ankara 1. FSHHM E. … sayılı dosya), YİDK tarafından alınan kararın usule ve hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu “…” ibareli marka tescil başvurusunun … vekili tarafından uluslararası sınıflandırma sisteminin 35,37 ve 40 ncı sınıflarında yer alan bir kısım hizmetlerde kullanılmak üzere yapıldığını, başvurunun kısmen kabulü üzerine yasal süresi içerisinde olmak üzere müvekkili adına 2003 06255, 2014 57043, 2004 42844 sayılı “…”, “…”, “…” ibareli markalar mesnet gösterilerek 6769 s. SMK’nın 6/1, 6/3, 6/6 ve 6/9 maddesi uyarınca itirazda bulunulduğunu, itirazın diğer davalı Kurum Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul edildiğini ve davacının başvurusunun reddine karar verildiğini, bunun üzerine davacı tarafından başvurunun reddi kararına itiraz edilmiş, söz konusu itirazın YİDK’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, YİDK’nın kararı usul ve yasaya uygun olduğundan huzurdaki dava ile ileri sürülen istemlerin kabul edilemeyeceğini, müvekkiline ait markaların tümünde “…” kelimesinin ana marka konumunda olduğunu, buna karşılık dava konusu ve tescili istenen marka “…” olup “…” ibaresinin herhangi bir ayırt ediciliği bulunmadığını, tescili istenen “…” ibaresinin ise müvekkilinin tescilli markasındaki esas unsur olan “…” kelimesinden tek harf farklı olduğunu, sadece aradaki “T” harfinin eklendiğini, itiraz edilen başvuruda “…” markasının üçüncü ve dördüncü harfleri arasına “T” harfi getirildiğini, bu durumun “…” markasının serisi izlenimi yarattığını, farklı olan “T” harfinin sessel ve görsel açıdan benzerlik durumunu yok etmediğini, ilk harflerin ve son harfin aynı olmasının benzerlik algısının temel dayanağı olduğunu, tek harf farklılığının ayrıştırmayı sağlayacak güçte olmadığını, işitsel benzerlik bakımından da “…” kelimesi ile “…” kelimesi arasında büyük bir yakınlık olduğunu, “T” sesinin arada kaynamasından dolayı söyleniş sırasında çok büyük bir etkisi olmadığını, söylem sırasında yutulduğunu, tescili istenen dava konusu markanın ayırt edici unsuru olarak değerlendirilecek “…” ibaresinin hem görsel, hem yapısal, hem sessel, hem anlamsal hem de kelimesel bakımdan karşı başvuru müvekkilinin markalarının asli unsuru olan “…” kelimesi ile çok benzer olduğunu, markalar arasında iltibas oluşacağını, markaların sahibi firmaların idari ya da ekonomik ya da lisans ilişkisine dayalı bir bağ olduğu zannına ulaşılacağını, ayrıca davacının dava dilekçesinde örnek olarak sunduğu Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi kararında Makro Supercenter, Makrostyle, Makro Cooks ile Makro Teknik Flex+ şekil ibaresinin benzerlik teşkil etmediği yönündeki kararın huzurdaki dava ile ilişkilendirilebilmesi ve emsal olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zira “Makro” kelimesinin ve kullanım yaygınlığının “…” kelimesi ve kullanım yaygınlığından bir hayli fazla olduğunu, bununla birlikte emsal gösterilen karara dayanılırken markaların tescil olduğu sınıfların gözardı edildiğini, “Supermarket” kelimesi ile teknik flex ve şekil ibaresinin karıştırılma olasılığı ile aynı sınıflarda tescil edilmiş aynı şekilde telaffuz edilen aynı hizmet gruplarında hizmet gösteren iki markanın karıştırılması olasılığının aynı olmadığını, tescili istenen markanın kapsadığı sınıflar(35, 37, 40) ve mal/hizmetlerin davalı müvekkilinin markalarının sınıfları (9,35,37,40) ve kapsamı ile aynı olduğunu, markaların kapsamında 35., 37. ve 40. Sınıfların aynı olduğunu, davalı müvekkilinin seri marka niteliğindeki markalarına ilaveten “…” şeklindeki bir markanın seri marka algısı yaratabileceğini, öte yandan davacının müktesep hakkı olduğu yönündeki iddiasının kabul edilemeyeceğini, müktesep hakkın varlığından söz edebilmek için aynı veya benzer olarak başkası adına tescil olunmuş marka ile yakınlaşma ve benzeştirme amacı taşımaması şartının söz konusu olduğunu, yerleşik Yargıtay kararlarında dile getirilen bu konunun gerçekleşmediğini, davacının müktesep hak talebinin davalı müvekkilinin SMK kapsamında korunması gereken hakkına aykırılık teşkil ettiğini, davalı müvekkilinin markaları ile karıştırılma ihtimali doğuracak derecede benzer ve aynı sınıfta tescil edilmek istenen markaya müktesep hak altında haksız rekabet imkanı verilmemesi gerektiğini, davalı müvekkilinin tescilli markasının korunması gerektiğini, bununla birlikte “müktesep hak” kriterinin “aynı marka aynı kapsam” için uygulanacağını, müktesep hak talebinde esas unsur kriterinin işletilmeyeceğini, birebir ayniyet durumunda kriterin işleyeceğini, ayrıca davaya konu markanın tescilini talep eden davacının önceki tarihlerde de “…” ibareli birçok marka başvurusunda bulunduğunu, yapılan başvuruların mevzuat kapsamında davalı müvekkilin markasına zarar verecek olması nedeni ile kendilerince her seferinde itiraz edildiğini, tüm itirazlarının kabul edildiğini, davacı tarafından yapılan tüm marka tescil istemlerinin müvekkil adına tescilli markalarla karıştırılma ihtimali barındırdığından reddedildiğini, huzurdaki davaya emsal olarak gösterilebilecek ve yargılaması devam eden bir dosyanın da bulunduğunu, Ankara … ve Sınai Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden görülen bu dosyada davacı tarafın “… GENERATOR” markasına ilişkin verilen kurul kararının iptalini talep ettiğini, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporlarında da huzurdaki davada söz konusu olduğu gibi müktesep hak talebinin kabul edilemez olduğunun açıklığa kavuşturulduğunu, davacı tarafın müvekkiline ait markalar hakkında açtığı iptal davasında markaların benzer olduğunu iddia ettiğini ve iş bu dosya için de çelişen iddiasının bekletici sebep sayılmasını talep ettiğini, bu çelişkili taleplerin kabul edilmemesi gerektiğini, hali hazırda Yerel Mahkeme yargılaması devam eden bir yargılamanın davalı Kurum tarafından bekletici mesele yapılması gerektiği yönündeki talebin Mevzuatta olmadığını, uygulamada da yer bulamayacağını ileri sürerek tescili istenen markanın müvekkilinin markası ile benzerliği ve tescil isteminin reddine ilişkin davalı Kurum Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından alınan dava konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 13/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 10/11/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacı şirkete ait … sayılı ve “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nin 6/1, 6/3, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 17/07/2018 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 11, 35, 37, 40.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun 5/1-ç maddesi uyarınca 37.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkartılarak başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; ilana davalı şirketin … sayılı ve “…”, “…”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabulüne karar verilerek bu kez 35.sınıftaki bir kısım emtianın başvuru kapsamından çıkartıldığını, bu kısmen kabul kararına karşı davacının yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 27/04/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “….Dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli marka hakkında verilen … nolu YİDK kararının kısmi iptaline ilişkin koşulların oluşmadığı, sonuç ve kanaatine varıldığı takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında dava konusunu oluşturan çekişmeli 35.sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Alternatörler, jeneratörler, elektrik jeneratörleri, güneş enerjisi ile çalışan jeneratörler. Boya makineleri, otomatik boya püskürtme tabancaları, elektrikli, hidrolik ve pnömatik zımbalama makineleri ve tabancaları, elektrikli yapıştırıcı tabancalar, basınçlı hava veya sıvı püskürtücü makineler için tabancalar, elektrikli el matkapları, motorlu el testereleri, dekupaj makineleri, spiral makineler, basınçlı hava üreticiler, kompresörler, araç yıkama makineleri ve yukarıda sayılan makine ve araçlarla aynı işleve sahip robotlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise “…”, “…”, “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 35. sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacıya ait başvurunun tescil kapsamından çıkartılan dava konusunu oluşturan çekişmeli mal ve hizmetlerin itiraza mesnet markalar kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacıya ait … numaralı “…” ibareli dava konusu markanın mavi renkte yazıldığı ve münhasıran “…” ve “…” kelime unsurlarından oluştuğu, kalın puntoda yazılmış “…” ibaresinin “…” ibaresinin üzerinde daha baskın ve göze çarpar şekilde konumlandırıldığı, “…” ibaresinin gerek Almanca’da “kompresörler” anlamına gelmesi ve ürün adını işaret etmesi nedeniyle ayırt ediciliğinin bulunmaması gerekse de markadaki konumu itibariyle markada tali(yardımcı) unsur pozisyonunda olduğu, öte yandan davalıya ait ret gerekçesi … tescil numaralı “…” ibareli marka incelendiğinde, markanın münhasıran standart büyük harflerle yazılmış “…” kelimesinden oluştuğu, markaların …” harflerini ortak olarak içermesi nedeniyle görsel açıdan benzer olduğu, ayrıca davacı markasında bulunan ilave “T” harfinin markalar arasında kayda değer bir işitsel farklılık oluşturmadığı, bu nedenle markalar arasında işitsel(fonetik) anlamda da ciddi düzeyde bir benzerlik bulunduğu, davacıya ait markanın asli unsuru konumunda bulunan “…” ibaresinin bir kısım tüketiciler açısından “frekans birimi (Hz)” olarak algılanabileceği düşünülse bile bu anlamın ortalama Türk tüketiciler nezdinde yaygın şekilde bilinmediği, davalıya ait “…” ibaresinin ise Almanca’da “kalp” anlamına geldiği tespit edilmekle beraber ortalama tüketici açısından ilgili kelimenin anlamının bilinemeyeceği, dolayısıyla iki marka açısından toplumun geneli itibariyle kavramsal bir karşılaştırma yapmanın olanaksız olduğu, hal böyleyken tüketicilerin markaları sadece görsel ve işitsel boyutta değerlendirebileceği, bu nedenle davacıya ait marka ile davalıya ait ret gerekçesi markanın içerdiği ortak harflerin fazlalığı itibariyle görsel ve işitsel düzeyde karıştırılma ihtimali oluşturabilecek düzeyde benzer markalar olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının Müktesap Hak İddiası Bakımından Değerlendirme:
Davacı tarafın müktesep hak iddiasında bulunduğu …, …, … sayılı markalar incelendiğinde, davacıya ait … ve … numaralı “…” ve “…” ibareli markaların tescil kapsamında 07.Sınıfa dâhil malların bulunduğu, müktesep hakka ilişkin yargı içtihatları dikkate alındığında, davacıya ait söz konusu markaların 35. Sınıftaki hizmetleri içeren dava konusu marka başvurusu için davacı lehine müktesep hak oluşturamayacağı, zira önceki markaların tescil kapsamında yer alan mallar ile davacının yeni başvurusuna konu hizmetlerin aynı/aynı tür mal/hizmetler olmadığı, öte yandan davacıya ait diğer müktesep hak iddiasına dayanak oluşturan … Numaralı “… …” ibareli markanın ise dava konusu “…” ibareli marka ile farklı olduğu, davacının önceki markasında bulunan “…” ibaresinin yeni marka başvurusunda bulunmadığı, dolayısıyla bu durumun markanın ayırt edici niteliğini değiştirdiği ve davacının … Numaralı markası bakımından da müktesep hak koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, davacının müktesep hak iddiasının iş bu dava bakımından isabetli olmadığı ve YİDK kararının iptaline yol açmayacağı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,

Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.