Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/360 E. 2021/206 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/360
KARAR NO : 2021/206

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili vermiş olduğu 10/11/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle, müvekkili şirketin 2017 yılında kurulduğunu ve kurulduğu günden itibaren … markasını kullandığını, ilk olarak Türkiye’de … no ile …’nın kurucusu olduğu … Parfüm Ambalaj Sanayi ve Ticaret Limited şirketi adına müracaat edildiğini, daha sonra zanaatkarların üretip taktığı takıları … markası altında derlenip sunmak için yine kurucusu olduğu müvekkili … adı altında 4 adet marka müracaatının bulunduğunu, müvekkili şirketin 2014 yılında markasını oluşturduğunu ve 2016 yılından bu güne … markası ile ticari faaliyetlerine http://www…com/ , https://www.,,,, sosyal medya kanalında ve İstanbul adreslerinde kesintisiz ve yoğun şekilde “Geçmişten Geleceğe Mücevher ve Sanat Köprüsü” sloganıyla mücevherat ve takı tasarım sektöründe ürün ve hizmetlerini arttırdığını, müvekkilinin … başvuru nolu … ibareli markanın 03, 14, 35.sınıfları için tescil başvurusunda bulunduğunu, ancak Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının … sayılı YİDK kararı ile işbu markanın 5.2-h bendine göre dini mana taşıdığı ve İngilizce … (Türkçe …) olan ibarenin Kabenin örtüsü anlamına geldiği gerekçesiyle başvurunun reddedildiğini, … ibaresinin TDK tarifi ve dini anlam taşımadığına ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığından, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden ve Bursa Uludağ Üniversitesi Arap Dili ve Belagati Anabilim Dalı’ndan alınan yazılarda; … (…) kelimesinin Türkçeye Arapçadan girdiğini, orijinali … olan kelimenin Türkiye’de bu şekliyle değil, daha kolay olan … şeklinde halk tarafından kabul görerek kullanıldığını, Türkiye de … ibaresinin dini değerleri içeren işaret olarak görülmesi ve değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, … kelimesinin tek başına değil, …-i şerif olarak kullanıldığında bu kelimenin kabe örtüsü anlamına geldiğini, … ibaresi için internet ortamında yapılan incelemelerde daha çok al-… olarak kullanıldığını ve bu şekilde Suriye de bir şehir olduğu ve Suudi Arabistan’da otellere … şeklinde isim verildiğini, genel olarak … kelimesinin AL-… şeklinde kullanılıyor olumasının, müvekkili şirket marka başvurusunun 5/1 (h) maddesinden dolayı reddedilmesinin yersiz olduğunu gösterdiğini, … kelimesinin orijinalinin Arapça olduğunu ve kıyafet, örtü, giyilen elbise anlamlarına geldiğini, edebi olarak ise giyilen şeyin kişiye kattığı anlama vurgu yaparak gündelik kullanımda “şair kisvesi ile konuşur” şeklinde bir kullanımının da söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının gerçek hak sahibi olduğunu ve markasına yaptığı reklam ve tanıtım giderleriyle markayı tanınır hale getirdiğini, ayırt edicilik kazandırdığını da iddia ederek; Müvekkili şirketin … ibareli … sayılı marka başvurusunun SMK 5/1 bendine aykırılık teşkil edeceğine istinaden, … sayılı YİDK marka red kararının iptali ve … sayılı markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle, işlem sürecini özetleyerek, 6769 s. SMK’nın 5/1(h) bendi gereğince, “Dini değerleri veya sembolleri içeren işaretler”in tescil edilemeyeceği hükmü içerdiğini, başvurunun esas unsuru durumundaki “…” ibaresinin “Kabe’nin örtüsü” anlamına geldiğinini, başvuru konusu işaretin fiili olarak kullanılıyor olmasının SMK’nın 5/1-h bendi kapsamındaki tescil engelini ortadan kaldıran bir husus olmadığından bu yöndeki iddianın yerinde olmadığını, itiraz dilekçesinde sunulan argümanların da sonuca etki eder nitelikte görülmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, bu kapsamda davaya konu YİDK’nun … sayılı kararı, … sayılı marka başvurusuna ait işlem dosyası getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile mahkememizce getirtilen deliller incelenmiş, uyuşmazlığın, niteliğine göre teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş, Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile tescil işlemlerinin devamına ilişkindir. YİDK kararlarının davacı başvuru sahibine 09.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 10.11.2020 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 25.05.2021 tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” “…” kelimesinin, dinî değer veya sembol içeren bir işaret olmadığı ve somut olayda … sayılı “…+şekil” markası bakımından SMK m. 5/1-h bendi kapsamında tescil engelinden söz edilemeyeceği” ifade edilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusu yönünden 6769 Sayılı SMK madde 5/1-h bendi çerçevesinde tescil engeli oluşturup, oluşturmadığından ibarettir.
Davacı … tarafından “…+şekil” markasının “03.sınıf: (03/01) Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. (03/02) Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). (03/03) Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). (03/04) Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. (03/05) Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. (03/06) Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. 14.sınıf: (14/01) Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); Altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. (14/02) Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). (14/03) Değerli metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar. (14/04) Tespihler. 35.sınıf: (35/01) Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. (35/02) Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. (35/03) İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. (35/04) Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. (35/05) Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (03. Sınıf) Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. (08. Sınıf) Kesici ve dürtücü silahlar. (09. Sınıf) Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. (14. Sınıf) Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Değerli metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Tespihler. (21. Sınıf) Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde tescili için 13.08.2020 tarihinde başvuruda bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun incelenerek 6769 s. SMK 5/1(h) bendi gereğince başvurunun reddine karar verildiği, ilgili Dairenin bu kararına, davacı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraza edildiği, 09.09.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararı ile özetle;
“… başvuru numaralı ‘…’ ibareli başvurunun 6769 s. SMK’nın 5/1-(h) bendi uyarınca reddine yönelik Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı yapılan itiraz incelenmiştir.
Bilindiği gibi SMK’nın 5/1-(h) bendine göre dini değerleri veya sembolleri içeren işaretler marka olarak tescil edilemezler. Yapılan inceleme neticesinde, başvurunun esas unsuru durumundaki ‘…’ ibaresinin ‘Kabe’nin örtüsü’ anlamına geldiği tespit edilmiştir.
‘…’ ibaresinin ihtiva ettiği bu anlam ve esas unsuru ‘…’ ibaresinden oluşan …, 2018/11888 sayılı başvurular hakkında verilmiş olan … sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararları da göz önüne alındığında, başvurunun tescilinin 6769 s. SMK’nın 5/1-(h) bendine aykırılık teşkil edeceği görüşüne varılmış ve Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen ret kararı yerinde görülmüştür.
Başvuru konusu işaretin fiili olarak kullanılıyor olması, SMK’nın 5/1-(h) bendi kapsamındaki tescil engelini ortadan kaldıran bir husus olmadığından bu yöndeki iddia yerinde bulunmamıştır. Ayrıca itiraz dilekçesinde sunulan diğer argümanlar da sonuca etki eder nitelikte görülmemiştir. Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir.” gerekçesiyle itirazın ve başvurunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-h bendine göre; “Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler, marka olarak tescil edilemez.” İşbu hüküm mülga 556 sayılı KHK’nın 7/1-j bendine karşılık gelmekte olup, söz konusu madde kapsamında verilen kararlar SMK 5/1-h hükmü bakımından da emsal mahiyetindedir.
SMK 5/1-h maddesi ile Müslümanlık dinine ait değerler yanında, diğer semavi dinlerin de korunması amaçlanmaktadır. Buna göre örneğin KABE sözcüğü ya da resminin marka olarak tescili mümkün değildir. Aynı şekilde Hristiyanlık için kutsal olan haç işaretinin de tescili söz konusu olamayacaktır. “Kur’an”, “Cami”, “Hazreti Muhammed”, “Hazreti İsa”, “Elhamdülillah”, “Ezan”, “Zemzem”, “Tekbir” (Yargıtay 11. HD, 12.12.2012 T, 2011/14095 E, 2012/20546 K.) Meryem Ana” gibi kutsal adlar, dini değerler marka olarak tescili mümkün olmayan adlardandır. Hristiyanlar için kutsal olan “jesus” ve benzeri sözcükler için de aynı şey geçerlidir. (HOLYOAK / TORREMANS s. 413-414, CORNISH / LLEWELYN / APLIN s. 751)1
Semavi dinler arasında yer almayan bir inancın veya ona ait simgelerin tescili hususunda ise kural olarak bir engel bulunmamakla birlikte, toplumda belirli bir yeri olan dini değerlere de koruma sağlamak gerekir. (Alman Patent Mahkemesi “RCQT” sözcüğünün İslam düşmanlığını çağrıştırdığı gerekçesiyle tescilini uygun görmemiştir. Zira bu işaret “reconquista” sözcüğünün bir kısaltmasıdır ve reconquista ise İlber yarım adasının Müslümanlardan geri alınması anlamında, ancak bugünkü kullanımıyla ırkçı ve İslam düşmanı bir söylem olarak kullanılıyor olması sebebiyle başvurunun reddine karar verilmiştir, GRUR-RR, 11/311 – RCQT.) Bu anlamda semavi bir din olmamasına karşı Budizm inanışının önderlerinden “Dalailama” adının marka olarak tescili Alman Patent Mahkemesi tarafından uygun görülmemiştir. (BPatGE 24 W 140/01 – Dalailama)
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 07.02.2006 tarihli, 2005/899 E. ve 2006/1071 K. sayılı kararı ile “556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 7 nci maddesinin I. fıkrasının (f) bendinde mutlak ret sebeplerinden olarak tescili talep olunan markanın `dini değerleri ve sembolleri içermesi` sayılmıştır. Böyle bir tescil yasağı getirilişinin sebebi, halka mal olmuş dini değerlerin rencide edilmesini ve bir çıkar uğruna kullanılmasını önlemektir. Bu itibarla kutsal kitaplardan veya peygamberlerden birinin adından oluşan ya da ibadet mekanlarının veya sembollerinin resmini içeren markaların tescili mümkün değildir.
Somut uyuşmalıkta, davacı tarafından tescili istenilen `A’la` ibaresi 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/1 (f) maddesi kapsamında görülerek davanın reddine karar verilmiş ise de, tescile konu ibarenin salt Kuran-ı Kerim’de yer alması nedeniyle ile yukarıda açıklanan ilkeler ışığında bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar vermiştir. Bu içtihat gereği bir işaretin işbu tescil engeli kapsamına girebilmesi için halka mal olmuş dini değerlerden olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Bu kapsamda Yargıtay 11. H.D. 05.10.2015 tarihli, 2014/18537 E. ve 2015/9891 K. sayılı emsal kararı ile 2009/53583 (Herşey Aşk’tan) markasının hükümsüzlüğüne ilişkin yerel mahkeme kararını şu gerekçe ile bozmuştur: “…bir ibarenin halka mal olmuş kültürel değer niteliğinde bulunması, o ibarenin marka olarak tesciline engel teşkil etmektedir. Her ne kadar somut uyuşmazlığın çözümünde bilgisine başvurulan bilirkişi heyeti uyuşmazlık konusu sözün Şeyh Galip’in şiirinden alıntı olduğunu belirtmiş ise de, bu açıklama söz konusu ibarenin tek başına marka olarak tesciline engel oluşturmaz. Bu bakımdan, öncelikle anılan sözlerin hangi anlamda bir kültürel değer niteliğinde olduğu ve herhangi bir öğretiyi simgeleyip simgelemediği, bu anlamda toplumsal, dini ve tasavvufi bakımlardan topluma mal olmuş ve toplum belleğinde önemli yer tutan, herhangi bir kişinin tekeline verilmesinin mümkün görülemeyeceği ibare niteliğinde olup olmadığı ve bu şekilde bir kullanımın aynı zamanda kültürel değerin istismarını oluşturup oluşturmadığı hususunun belirlenmesi gerekir.”. Davalı kurum, dava konusu YİDK kararında “başvurunun esas unsuru durumundaki ‘…’ ibaresinin ‘Kabe’nin örtüsü’ anlamına geldiği”ni ileri sürmekle birlikte, bu tespit ve değerlendirmenin İslami ve bilimsel dayanağını belirtmemiştir.
“…” ibaresine ilişkin yaptığı araştırmada, bu kelimenin dilimize “…” şeklinde geçtiğini ve TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “1- Kılık kıyafet. 2- Hacıların Kâbe’de giydikleri beyaz üstlük.” anlamına geldiğini tespit etmiştir. Ancak “…” ibaresinin “Kabe’nin Örtüsü” anlamına geldiğini belirten İslami bir kaynağa rastlanmamıştır. Aksine, pek çok haber ve makalede “Kabe’nin Örtüsü” olarak ifade edilenin “…-i Şerif” olduğu görülmüştür.4 Bir kısım İngilizce haber ve kaynakta ise “…-i Şerfif”in sadece “Kaaba(’s) …” veya “The …” olarak belirtildiği görülmüştür. “…” konu başlığına ilişkin https://en.wikipedia.org/wiki/… sayfasındaki, refesans linklere ise rapor tarihi itibariyle erişilemediğinden, söz konusu içeriğin bilimsel ve İslami dayanağını teyit etmek mümkün olmamıştır.
Davacı yan, … kelimesinin dini bir terim ya da söylem olmadığını ileri sürerek; İslam Dini alanında uzman kurumlardan aldığı çeşitli görüşleri dosyaya sunmuştur. Bu görüşlerden ilki T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir.
Bilindiği üzere Anayasa’nın 136. Maddesi uyarınca; “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.” 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. Maddesi uyarınca ise “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.” Dolayısıyla söz konusu kurum, İslam Dininin esasları ile ilgili işleri yürüten en yetkin kamu makamıdır.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Bakanlığı’nın 08.08.2020 tarihli ve …. sayılı yazısında; “…; Arapça’dan Türkçe’ye hiçbir değişikliğe uğramadan olduğu gibi geçmiş bir kelimedir. İsim olarak kullanıldığında manası “kılık kıyafet” demektir.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Anaların yiyecek ve giyeceğini (kisvesini) uygun bir şekilde sağlamak çocuk kendisinin olan babaya borçtur” (Bakara, 2/233) bu anlamda kulanılmıştır.
Bu kelimenin mazisi olan “kesa” fiili, “bir başkasına elbise giydirmek, bir şeyi örtmek” anlamında kullanıldığından daha sonraları Kâbe’ye giydirilen örtüye de “…” denmiştir. Kullanım karışıklığını önlemek için Kâbe’ye giydirilen örtüye “…-i şerif” denmiştir. Şu kadar var ki, Arapça’da “el-…”; İngilizce’de “…” şeklinde yazılan bu kelime, dini bir şiar veya dini bir terim değildir.” denilmektedir.
Davacı yanın sunduğu diğer iki belge ise, iki kamu üniversitesinin ilahiyat fakültelerinden alınmış görüş yazılarıdır. Bilindiği üzere ilahiyat fakülteleri; dinler, dinlerin karşılaştırılması, dinler tarihi ve dinlerin değişik bilim alanlarıyla ilgili eğitiminin verildiği yükseköğretim kurumlarıdır. Ülkemizde ise ilahiyat fakülteleri, özellikle İslam Dini konusunda çalışma ve araştırmalar yapmaktadır. Dolayısıyla söz konusu fakütelerin islami kavramların mahiyetine ilişkin görüşlerinin “bilimsel veri” niteliği taşıdığı değerlendirilmektedir.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’nın … tarih ve sayılı yazısı ise; “…, kökeni Aarapça olmakla birlikte Türkçeye de yerleşmiş olan ve kılık, kıyafet anlamına gelen … kelimesinin İngilizce transliterasyonudur. İngilizce’de Kabe’nin örtüsü anlamında ‘Kiswat al-Ka’be’, ‘Ksiwah Cover’ ya da ‘… Ghilaf’ gibi ifadeler kullanılmakla birlikte tek başına … ifadesi minhasıran Kâbe örtüsü anlamını zorunlu kılmaz. Öte yandan Kâbe örtüsü ile ilgili meslek dalının uğraş alanı arasında doğrudan herhangi bir ilişki de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle … kelimesinin tek başına dini sembol içerdiği görüşü uygun değildir.” şeklindedir.
Yine Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’nın Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığına hitaben yazılan, 03.04.2019 tarihli (İlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagati Öğretim Üyesi ve Arap Dili ve Belagati Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. … imzalı) görüşünde; “…’nin başkanlığınıza yapmış olduğu marka tescil başvusuna karşılık olarak ilgideki yazınızda “…” kelimesinin ‘kâbe örtüsü’ anlamında olduğu ve bu nedenle dini değerler ve semboller içerdiği gerekçesiyle talep reddedilmiştir.
Ancak Arap dilini bilenlerin malumu olduğu ve Arapça-Türkçe sözlüklerde yer aldığı üzere, bu kelime kabe örtüsü anlamında bir isim olmayıp mutlak anlamda örtü, giysi, örtünülen şey, elbise, takım elbise, üniforma, örtme, kapatma gibi anlamlara gelmektedir.
Özel olarak kabe örtüsünü ifade edebilmek için Satâre, hicap kelimelerinin yanı sıra, kiswe kelimesi de ancak yanına ‘şerife’ sıfatı eklenerek ‘kiswe-i şerif’ veya ‘el-kiswe al shareeipha’ yazılmak suretiyle kabe örtüsü anlamına gelebilir.” denilmektedir. İslam Dini uzmanlarının yukarıda yer alan bilimsel güncel görüş ve değerlendirmeleri doğrultusunda; “…” kelimesinin, dinî değer veya sembol içeren bir işaret olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.277,10 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/06/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸ ¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 60,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.100,00.-TL
Toplam 2.277,10-TL