Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/352 E. 2021/324 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/352
KARAR NO : 2021/324

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/10/2021
DAVA:
Davacı vekili 05.11.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ‘şekil’, ‘şekil’, ‘şekil’, ‘… sport … … şekil’, ‘… … …’, ‘… … …’, ‘… jeans co.’, ‘… jeans co’, ‘… by … …’, ‘… by … …’, ‘…’, ‘…’, ‘…’, ‘… crest’, ‘… sport … …’, ‘şekil’, ‘… … …’, ‘…’, ‘… … …’, ‘… sport’, ‘… … …’ ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini 35.sınıfta marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili markasının … … tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratıldığını ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük perakende satış mağazalarından biri olduğunu, müvekkili firmanın şu anda giyim ürünleri, aksesuarlar, kokular, mobilyalar, gözlükler üretmekte olduğunu ve Chicago’da RL adlı bir restoran işlettiğini, müvekkilinin kendisine ait ”…” markasını uzun yıllardır menşe ülke Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere dünya genelinde Türkiye dahil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını ve tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, davalı yanın 35.sınıfta başvuruya konu markasının “… …” kelime unusurlarından oluştuğunu, müvekkili şirketin Türk Patent nezdinde … sayı ile tescilli markalarının esas unsurunun da aynı şekilde “…” ibaresi olduğunu, davalı markasındaki “…” ibaresinin hem markadaki konumu, hem anlamı hem de markasal kullanım içerisindeki yeri itibariyle markanın esas unsuru olan “…” ibaresini sadece desteklediğini ve markanın esas unsurunun “…” olduğunu, yine dava konusu “… …” markasının, müvekkilinin tanınmış “…” markası ile 35.sınıftaki bir takım hizmetleri kapsaması itibariyle aynı sınıftaki aynı emtialar için tescil edildiğini, bu anlamda 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi bendi uyarınca tescil engellerinin oluştuğunu, müvekkili şirkete ait “…”markasının Paris Sözleşmesi ile 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddeleri anlamında tanınmış olduğunu vebirçok farklı Yerel Mahkeme ilamı, TPE kararı ile de bu hususun kabul edildiğini, davalı yanın kötü niyetli olduğunu, müvekkili markasının piyasada edindiği yerden ve bilinirliğinden faydalanmayı amaçladığını, davalının marka olarak sınırsız tercih seçeneği varken müvekkili markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan dava konu markayı tescil başvurusuna konu edilmesinin müvekkili markasına yakınlaşacak şekilde markasal kullanımda bulunmasının tesadüfi olmadığını, davaya konu marka başvurusunun başvuru tarihinden önce 06.03.2019 tarihinde davalı tarafa, aynı ibarelerden oluşan markasal kullanımı ile müvekkili markasına karşı gerçekleştirdiği tecavüz sebebiyle Ankara 4.FSHHM’nin … E. sayılı dosyası ile hukuk davasının ikame edildiğini, bu tarihten daha da önce 01.02.2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk görüşmesi yapıldığını, davalı tarafın ise tüm bu görüşmelerin aksine tecavüze konu bu markayı davaya konu başvuruya konu ettiğini, dolayısıyla davalı tarafın en kötü ihtimalle 01.02.2019 tarihi itibariyle müvekkili markasından haberdar olduğunu, bu noktadan itibaren müvekkili markası ile benzer kabul edilebilecek tüm marka başvurularının kötü niyetli olarak kabul edilmesi gerektiğini, Ankara 4. FSHHM’nin … E. sayılı dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda davalı yana ait … … ibareli marka ile müvekkili markalarının benzer ve karıştırma ihtimali kapsamında kabul edildiğini ve davalı fiillerinin marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturduğu yönünde görüş ve kanaatinin belirtildiğini de iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptali ile karara konu … sayılı “… …” ibareli markanın tescil olması durumunda tüm emtialar için hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış, davacı yanın hem YİDK kararının iptalini hem de dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep ettiğini, hükümsüzlük talebi bakımından 6100 sayılı kanunun 57 vd. maddeleri kapsamında dava arkadaşlığının bulunmadığını, yine hükümsüzlük davası bakımından Kuruma husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını ve YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük davasının birlikte yürütülmesinin mümkün olamayacağını, YİDK kararında başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen 138834, 124664, 143105, 2014 35085 sayılı “şekil” markalarıyla görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı değerlendirmesine yer verildiğini, davacı taraf adına kayıtlı “…” ibareli markaların benzer olduğu değerlendirmesine yer verilmiş olmakla birlikte anılan markaların kapsadığı mal ve hizmetler ile davaya konu markanın kapsadığı hizmetlerin aynı yahut benzer olmadığını, davacı yanın kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, YİDK itiraz sürecinde itiraz dilekçelerinin eklerinde iddiayı ispatlar nitelikte bir delilin de sunulmadığını, sadece karıştırılma tehlikesi olduğundan bahsedilmesinin ya da tanınmışlık iddiasının ileri sürülmesinin kötüniyetin ispatı için yeterli olmadığını ve kötüniyet iddialarının da reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, huzurdaki davanın açılması gereken yetkili mahkemenin, davalı yanın yerleşim yeri olan İstanbul mahkemeleri olması gerektiğini, bu sebeple davanın yetkisizlik nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, yine davacı yanın aynı davada hem YİDK kararı iptali davası hem de marka hükümsüzlüğü davası açtığını, bu iki davanın konusu ve taraflarının birbirinden ayrı olduğunu, bu nedenle diğer davalı TÜRKPATENT’in de dilekçesinde beyan ettiği üzere her iki davanın aynı huzurdaki dava altında görülmelerinin hukuka uygun olmadığını, her iki davanın birbirinden ayrılmalarına karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın müvekkiline karşı ilk kez 6 Mart 2019 tarihinde Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi nezdinde dava tarihinde açıldığını, dosya numarasının … olduğunu, davacının bu davadaki taleplerinin, müvekkilinin 2010 29336 tescil numaralı markasının hükümsüzlüğü ile maddi ve manevi tazminat olarak özetlenebileceğini, müvekkilinin “… … yazı ve şeklini” içeren ilk marka tescilini 2010 yılında 82010 29336 tescil numaralı) yaptığını, yaklaşık 10 yıldır müvekkilinin ticari faaliyetlerinde kullandığı ve prestij kazandırdığı bir marka olduğunu, ancak ticari hayatın gerekleri, marka şekil ve yazı tiplerinin zaman içerisinde yenilenmesi gerektiğini, müvekkilinin de bu kapsamda “… … yazı ve şeklini” içeren yeni bir marka hazırlayarak … tescil numarası ile TÜRKPATENT nezdinde tescil ettirdiğini, dolayısıyla … tescil numaralı markanın esasen 2010 29336 tescil numaralı markanın devamı olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava açma süresinde sessiz kalarak hak kaybına uğradığını, davacı yanın kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin yeni tarihli markasının hükümsüzlüğünü isteyerek müvekkilinin ticari faaliyetlerin izedelemek istediğini, davaya konu markalardaki tek ortak kelimenin “…” olduğunu, ancak bu kelimenin markanın bütünü içerisindeki kullanımı, büyük – küçük harfle yazılması, puntosu ve yazı tipi gibi gibi birçok unsur vasıtayısla müvekkili markasının davacı markasından farklılaştığını, ortalama bir kişi nezdinde de davacı yan markasının farklılığını yaratan esas unsurun “…” değil “… …” ibaresi olduğunu, bu ibarenin tüm ürünlerinde ve neredeyse tüm markalarında bulunduğunu, bu hususun davacıya ait markalar ile müvekkiline ait markanın karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, TDK tarafından yayınlanan Türkçe sözlüklerde “…” kelimesinin “at üzerinde sopayla oynanan bir tür top oyunu, çevgen” şeklinde tanımlandığını ve bir spor dalı olduğunu, “…” kelimesinin tek başına tescil edilemeyecek, kamuya mal olmuş bir spor dalını ifade ettiğini, gıda sektöründen otomotiv sektörüne kadar birçok alanda marka olarak kullanıldığını ve tekele alınabilecek bir ifade olmadığını, her ikisinin de giyim sektöründe faaliyet göstermekte olan davacı şirket ile üçüncü kişi olan U.S. … …tarafından “…” markasının kullanıldığını, yine “…” kelimesinin “… yaka tişört” olarak da tanınmakta olduğunu ve tüm giyim sektörünce kullanılabildiğini, buna bağlı olarak müvekkilinin içerisinde “…” ibaresi geçen markasının iptalinin de hukuka aykırı olacağını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını da ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 20.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 05.11.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ‘şekil’, ‘şekil’, ‘şekil’, ‘… sport … … şekil’, ‘… … …’, ‘… … …’, ‘… jeans co.’, ‘… jeans co’, ‘… by … …’, ‘… by … …’, ‘…’, ‘…’, ‘…’, ‘… crest’, ‘… sport … …’, ‘şekil’, ‘… … …’, ‘…’, ‘… … …’, ‘… sport’, ‘… … …’ ibareli markanın, davalı şirketin … sayılı “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 27/03/2019 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35.sınıftaki ‘’35.sınıf: (35/01) Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. (35/04) Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” hizmetlerin yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ‘şekil’, ‘şekil’, ‘şekil’, ‘… sport … … şekil’, ‘… … …’, ‘… … …’, ‘… jeans co.’, ‘… jeans co’, ‘… by … …’, ‘… by … …’, ‘…’, ‘…’, ‘…’, ‘… crest’, ‘… sport … …’, ‘şekil’, ‘… … …’, ‘…’, ‘… … …’, ‘… sport’, ‘… … …’ ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 15.06.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Davalının … sayılı … … ibareli dava konusu marka başvurusu ile davacının … ibareli markaları benzer olmakla birlikte, markaların kapsadığı mal ve hizmetler farklı olduğundan, aralarında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, Davacının, … … ibaresi üzerinde, 35. Sınıftaki dava konusu hizmetler bakımından SMK m. 6/3 kapsamında tescilsiz marka kullanımına dayalı gerçek hak sahipliği bulunmadığı, Davacının … markası tanınmış marka olmakla birlikte, somut olayda SMK 6/4 ve 6/5 maddelerinde sayılan koşulların gerçekleşmediği, Davacının, … … ibaresi üzerinde, SMK m. 6/6 kapsamında ticaret unvanından kaynaklı üstün ve öncelikli hakkı bulunmadığı; Davalının … sayılı … … ibareli dava konusu marka başvurusunun, Yargıtay içtihatları ile belirlenen ilkeler ışığında SMK m. 6/9 kapsamında kötü niyetli tescil olduğu” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki “(35/01) Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. (35/04) Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ‘şekil’, ‘şekil’, ‘şekil’, ‘… sport … … şekil’, ‘… … …’, ‘… … …’, ‘… jeans co.’, ‘… jeans co’, ‘… by … …’, ‘… by … …’, ‘…’, ‘…’, ‘…’, ‘… crest’, ‘… sport … …’, ‘şekil’, ‘… … …’, ‘…’, ‘… … …’, ‘… sport’, ‘… … …’ ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 03, 08, 09, 11, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 27, 35.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 35.sınıftaki “(35/01) Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. (35/04) Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” hizmetlerinin davacıya ait gerekçe markaların kapsamında yer alan hizmetlerle farklı oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı … sayılı ‘şekil’, ‘şekil’, ‘şekil’, ‘… sport … … şekil’, ‘… … …’, ‘… … …’, ‘… jeans co.’, ‘… jeans co’, ‘… by … …’, ‘… by … …’, ‘…’, ‘…’, ‘…’, ‘… crest’, ‘… sport … …’, ‘şekil’, ‘… … …’, ‘…’, ‘… … …’, ‘… sport’, ‘… … …’ ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalı şirketin “… …” ibareli dava konusu marka başvurusu ile davacının 138834, 124664, 143105, 2014 35085 sayılı markalarının birbirlerinden farklı ve ilişkisiz işaretler olduğu; işbu markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimaline yol açacak düzeyde benzerlik ve karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının … SPORT … … şekil, … … …, … … …, … JEANS CO., … JEANS CO, … BY … …, … BY … …, …, …, …, … CREST, … SPORT … …, … … …, …, … … …, … SPORT, … … … markaları ile … … ibareli davalı marka başvurusu karşılaştırıldığında ise; taraf markalarının … ibaresi itibariyle ortak unsur içerdikleri görülmektedir.
Taraf markalarında ortak unsur olarak bulunan … kelimesi Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “At üzerinde sopayla oynanan bir tür top oyunu, çevgen.” anlamına gelmektedir. … kelimesi davacı markalarının tamamında ayırt edici esaslı unsur konumundadır. Davalı markası ise … kelimesi ile “ay” anlamına gelen … kelimesinden türetilmiş fantezi bir markadır. Davalı markasında da … kelimesi ayırt edici esaslı unsur durumundadır. Görüldüğü üzere taraf markalarının ayırt edici esaslı unsurunu oluşturan … kelimesinin, çekişme konusu 35. Sınıftaki hizmetler bakımından herhangi bir çağrışımsal etkisi bulunmamaktadır. Bu bağlamda markalarının yüksek ayırt ediciliği haiz olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, 35. Sınıftaki hizmetler üzerinde, markalarda ortak unsur olan … kelimesini gören tüketicilerin, bu ibareyi davacının markası olarak algılama ihtimalleri yüksektir.
Kavramsal (Anlamsal) Yönden: … … ibaresi ile … ibarelerinin yukarıda açıklanan anlamları yahut kavramsal kurgulanışları itibariyle benzer oldukları;

İşitsel Yönden: Davalı markası …, davacı markaları ise … … şeklinde telaffuz edildiğinden ve … kelimesi her iki markada da aynı şekilde okunup, işitildiğinden markalar arasında işitsel bir benzerlik bulunduğu; kavramsal yakınlığın, telaffuz benzerliğini arttırdığı;
Görsel Yönden: Düz yazı karakteri ile benzer şekilde yazılmış olan ve genel görünüm bakımından birbirlerinden uzaklaşmayan markalar arasında görsel bir benzerlik bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Markaların görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzer olması dolayısıyla aralarında iltibasa yol açacak şekilde benzerlik ve ilişki bulunduğu düşünülmektedir. Markalar arasındaki benzerlik düzeyi aynı/aynı tür ve benzer mal ve hizmetler yönünden iltibas yaratabilecek mahiyettedir. Bu bakımdan da tüketicilerin, davalının … … ibareli marka başvurusunu, davacının önceden tescilli … ibareli markalarının ardılı, devamı, aynı kökenden türetilen ve aynı yelpazede yer alan benzeri olarak değerlendirmeleri ve/veya davalı ile davacı işletmeleri arasında bir ticari ilişki (lisans vb.) olduğunun düşünülmesi mümkündür. Bu tür bir ilişkilendirme, bağlantı kurma ihtimali de iltibas kapsamında yer almaktadır.
Davalı marka başvurusu “35. Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.”ni kapsamakta olup, işbu hizmetlerin tüketicileri ticari faaliyetleri esnasında tanıtım hizmetleri satın alması gereken profesyonel iş sahipleri ile açık arttırmalara/müzayedelere katılan bilinçli tüketicilerdir. Bu kapsamda, ilgili tüketici kesiminin tüketim sürecinde özen ve dikkat düzeyinin fazla olacağı ve bu durumun da iltibas eşiğini yükselteceği değerlendirilmektedir.
Bu noktada çözümlenmesi gereken; davalı markası kapsamında yer alan malların, davacı markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür veya benzer olup olmadığı ve ilgili tüketici kesimi nezdinde markalar arasında karıştırılma tehlikesi doğup doğmayacağıdır.
“Aynı” mal ve hizmet ile kastedilen, mal/hizmet listeleri arasındaki birebir örtüşmedir. “Aynı tür” mal veya hizmetten kasıt ise aynı sınıfın alt grubunda sayılan mal veya hizmetlerin birbirine göre durumudur. Farklı sınıf ve/veya alt gruplarda yer alan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığı ise; bahse konu mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle, bu mal veya hizmetlerin benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı, ikame imkânlarının bulunup bulunmadığı, birbirini tamamlayıcı niteliği bulunup bulunmadığı benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar veya marka sahibi işletmeler arasında bağlantı kurup kurmayacağı dikkate alınarak belirlenir.
Bu kapsamda taraf markalarının emtia listelerinin, benzer ve ilişkili hizmetlerden de oluşmadığı değerlendirilmektedir. Zira davacı markalarının kapsadığı mal ve hizmetler ile, davalı marka başvurusunun kapsadığı “35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” arasında benzer ihtiyaçları giderme, dağıtım ve satış yerlerinin aynı olması, ikame imkanı bulunması, tamamlayıcılık içermesi gibi yönlerden herhangi bir örtüşme, ilişki ve benzerlik söz konusu değildir.
Açıklanan nedenlerle; … sayılı “… …” ibareli davalı marka başvurusu ile … ibareli davacı markaları benzer olmakla birlikte, davalı başvurusunun kapsadığı “35. Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” bakımından mal ve hizmet listeleri farklı ve ilişkisiz hizmetler içerdiğinden, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nun 6/3 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/3 maddesi “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” hükmünü içermektedir.
Burada söz konusu olan; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. Dolayısıyla; gerçek hak sahipliği iddiasına dayanak gösterdiği … … marka işareti üzerinde anılan madde kapsamında gerek “tescilsiz marka” gerekse “ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret” olarak bir hak elde edip etmediğinin tespiti gerekmektedir. İtiraz hakkının varlığı, tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasına bağlıdır. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir.

Davacı tarafça sunulan tescilli markalar listesi, basında yer alan haberler, … markasının tanınmışlığına ilişkin yargı kararları ile TÜRKPATENT marka işlem dosyası içeriğindeki sair belgeler incelendiğinde; davacının … esas unsurlu markasının 25. Sınıftaki “giyim” emtiası ile bunların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki mağazacılık hizmetleri üzerinde, davacı marka başvurusundan önce eylemli biçimde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı delilleri arasında, … … markasının ülkemizde davacı tarafından “35. Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” üzerinde kullanıldığını tevsik eden herhangi bir belge bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle; dosya kapsamında, davacının … … markası üzerinde “35. Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” bakımından 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında ülkemizde üstün (gerçek) hak sahibi olduğunu ispatlayan herhangi bir belge bulunmadığından; somut olayda bu madde kapsamında bir tescil engelinin söz konusu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nun 6/4 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
SMK madde 6/5 gereğince; “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.”
Bir markanın 6769 sayılı SMK’nın 6/4 maddesi anlamında “tanınmış marka” olması, markanın aynı veya benzeri işaretler için 3. kişilerce yapılacak tescil başvurularının AYNI VEYA BENZER MAL VEYA HİZMETLER İÇİN tescil edilememesi sonucunu doğurmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalardan çıkan sonuç; bir hizmet ya da ticaret markasının m. 6/4 anlamında tanınmışlığından söz edilebilmesi için; toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, başka bir anlatımla o marka telaffuz edildiğinde ilgili sektördekilerin hiç düşünmeden refleks halinde hatırlaması gerekmektedir. Tanınmışlığın koruma talep edilen ülkede gerçekleşmesi gerekli olup; tescil veya markanın kullanılması şartı aranmaz. Markanın niceliksel olarak tanınması yeterli olup ayrıca niteliksel tanınmışlık aranmaz.
Dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde; davacının … markasının, T/03171 sayı ile TÜRKPATENT nezdinde 2017 yılından bu yana “tanınmış marka” olarak tescili olduğu anlaşılmaktadır. Ankara 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … K. sayılı kararı ile; “Davacının ticaret unvanının THE …/… COMPANY, LP biçiminde olduğu; …, …+Şekil ve … oynayan sporcu figüründen oluşan şekil ibare ve biçimli 3, 8, 9, 14, 16, 18, 21, 24, 25, 27. sınıf ürünleri içeren 74377, 1993/134106 (7786), 1992/138845 (7537), 1993/76708, 1998/102059, 1990/124664, 1992/138834, 1993/143105 sayılı markaların sahibi olduğu, bunlardan 74377 ve 143109 sayılı markaların yenilenmemek suretiyle hükmünü yitirdiği, ilk olarak ABD’de 1967 yılında vücuda getirilen markanın dünyanın değişik ülke ve şehirlerindeki 326 satış noktasında halka sunulduğu, davacının 2000 yılında oluşturduğu www…com alan adını taşıyan web sayfasında da ürün satışı gerçekleştirdiği, 2007 yılı itibariyle Amerika’nın en büyük satış yapan perakende satış mağazası olduğu, 1975 yılından itibaren değişik kuruluşlar tarafından dağıtılan birçok ödülün sahibi olduğu, yüzden fazla ülkede tescilli biçimde yoğun ve yaygın olarak kullanıldığı, uzun süreli kullanım, yaygın dağıtım, kaliteli üretim ve reklam faaliyetleri sonucunda Paris Sözleşmesi ve 556 KHK kapsamında tanınmış bir marka olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde karar verilmiş, bu karar onanarak kesinleşmiştir. Yine Bakırköy 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …K. sayılı kararında “Davacının markasının tanınmışlığı, davalı markasının tescil edildiği tarihten itibaren dikkate alındığında, davacı markasının kapsadığı coğrafi alan, parasal değer, kullanıldığı süre, bilinirlik düzeyi, tanıtım faaliyetleri göz önüne alındığında tanınmış marka vasfına haiz işarettir.” denilmektedir.
Tüm dosya kapsamı uyarınca; davacının … ibareli markasının, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarih itibariyle ülkemizde “giyim” sektöründe bilinir (maruf) durumda olduğu, yani Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında “tanınmış marka” statüsünde olduğu değerlendirilmektedir. Ancak yukarıda da incelendiği üzere, davalı marka başvurusunun kapsadığı 35. Sınıftaki hizmetler ile davacı markasının tanınmışlığı haiz olduğu giyim sektörüne ilişkin mal ve hizmetler, aynı veya benzer mal veya hizmetler değildir. Bu nedenle; somut olayda 6769 sayılı SMK’nun 6/4 maddesi kapsamında bir tescil engelinin söz konusu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

6769 sayılı SMK’nın 6/5 Maddesi Açısından Tanınmışlık Değerlendirmesi:
SMK 6/5 maddesi gereğince; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Markanın ulaştığı tanınmışlık düzeyi tespit edilirken her somut olayın özellikleri ve tanınmışlık düzeyine ulaşıldığı iddiasında bulunan marka veya başvuru sahibinin iddiasını ispat için sunduğu deliller göz önünde tutularak, markanın veya başvurunun kapsamındaki mal veya hizmet çeşidinin mevcut ve gelecekteki tüketici kitlesi esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir11. Belirtilenler ışığında tescile engel olduğu ileri sürülen markanın “tanınmışlık düzeyine ulaşmış” olmasının yanı sıra başvuru ile aynı/benzer olması ve tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi sonuçlarının doğabileceği hallerin bulunması gerekmektedir.
Davacı, dava konusu başvurunun, müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını iddia etmektedir. Bir markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi için, tanınmış markanın sahip olduğu imajın, sonraki tarihli markaya transfer olması gerekmektedir.
Yukarıda da incelendiği üzere, davacının … ibareli markasının, “giyim” emtiası bakımından dava konusu başvuru tarihi itibariyle tanınmışlık düzeyine erişmiş marka olduğu sonucuna varılmıştır.
Somut olayda davacı markaları “giyim” emtiası üzerinde tescilli ve tanınmıştır. Davalı markasının kapsadığı farklı addedilen “35. Sınıf: 35/01 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. 35/04 Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” davacı markasının tanınmış olduğu mallardan farklı ve ilişkisiz hizmetlerdir.
Davalının … … markasını söz konusu reklamcılık ya da açık arttırma hizmetlerinde kullanması durumunda, davacının tanınmış … markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğması mümkün görünmemektedir.
Tüketiciler “giyim” emtiası üzerinde bilip tanıdıkları … ibaresinin benzeri olan … … ibaresini reklamcılık veya açık arttırma hizmetleri üzerinde gördüklerinde, taraf markalarını ilişkilendirmeyecekler ve tanınmış … markasından edindikleri izlenimi kanaatimizce davalı markasına nakletmeyeceklerdir. Zira markalar arasında benzerlik olsa da, mal ve hizmet sektörlerinin farklılığı bu şekilde imaj transferine uygun değildir Bu koşullarda, davalı markasının, davacının tanınmış markasından haksız yarar sağlaması mümkün görünmemektedir. Ayrıca, “giyim” emtiası üzerindeki tanınmışlığın, 35. Sınıftaki çekişme konusu hizmetler bakımından imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açmayacağı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; somut olayda, davacı markasının tanınmışlık düzeyine erişmiş olmasının tescil engeli yaratmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nun 6/6 Maddesi Kapsamında Değerlendirme:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 50. Maddesi; “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” şeklindedir.
Görüldüğü üzere usulüne uygun biçimde Ticaret Sicili’ne tescil edilmiş ticaret unvanı koruma altındadır. Bu korumanın ticaret unvanı olarak kullanımla sınırlı olduğu tartışmasızdır. Yani tescilli ticaret unvanı, sahibine unvanın marka olarak da korunması yönünde bir hak bahşetmez. Markasal bir koruma için işaretin TÜRKPATENT nezdinde tescil edilmesi gerekmektedir. Bunun tek istisnası 6769 sayılı SMK’nun 6/6 maddesidir. Bu madde; “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü içermektedir. SMK 6/6 maddesi mülga 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi ile paralel bir düzenlemedir.
Davacı taraf TÜRKPATENT nezdindeki itirazlarında dava dışı … … MAĞAZACILIK VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin sicil tasdiknamesi ile bu şirketin dava dışı … … EUROPE … şirketinden yaptığı ithalata ilişkin bir kısım belgeleri sunmuştur. Söz konusu şirketler ile davacı arasında bir ticari ilişki, bağlantı olduğu anlaşılmakla birlikte; dosya kapsamında, davacı …/… COMPANY, LP şirketin ticaret unvanının ülkemizde tescilini ve 35. Sınıftaki çekişmeli hizmetler bağlamında eylemli kullanımını tevsik eden somut bir bilgi ya da belge bulunmadığından, davalının “… …” markasını tescil ettirmesinin, 6769 sayılı SMK’nun 6/6 maddesine aykırı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
6769 sayılı SMK’nun 6/9 Maddesi Açısından Değerlendirme:
6769 Sayılı SMK’nun 6/9 Maddesi; “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddenin açık hükmünden anlaşılacağı üzere; kötü niyetle yapılan marka başvurularının tescili mümkün değildir.
Bu maddenin açık hükmünden anlaşılacağı üzere; kötü niyetle yapılan marka başvurularının tescili mümkün değildir. “Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir.”
Somut dava itibariyle, taraflar arasında, davalının 2010/29336 sayılı … … ibareli markasının hükümsüzlüğü istemiyle Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile 06.03.2019 tarihinde açılmış bir hükümsüzlük ve yine aynı tarihte Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … dosyası ile açılmış marka hakkına tecavüzün meni ve maddi/manevi tazminat davası bulunduğu anlaşılmaktadır.
TÜRKPATENT sicil kayıtları uyarınca hükümsüzlüğü istenen marka incelendiğinde; davalı … adına 25.05.2010 başvuru, 09.06.2011 tescil tarihli 2010/29336 sayılı “… … …+şekil” ibaresinden meydana geldiği ve kapsamında 07, 09.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı tespit ve kabul edilmiştir.
Yukarıda görüldüğü üzere, taraflar arasında derdest olan davaya konu 2010 29336 sayılı marka işareti, huzurdaki davaya konu 2019 31529 sayılı marka işareti ile aynıdır. Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile görülen hükümsüzlük davası 06.03.2019 tarihinde açılmış olup, dava konusu marka başvurusu bu davadan 21 gün gibi kısa bir süre sonra 27.03.2019 tarihinde yapılmıştır. Dava konusu marka başvurusunun, hükümsüzlük davasına konu markadan farklı olarak, 35. Sınıftaki hizmetleri kapsadığı görülmekle birlikte; davalı şirketin, hükümsüzlük tehdidi ile karşı karşıya olan markasının aynısı için başvuru yapmak suretiyle bu markayı yedeklemeyi, yargılama sonucu verilebilecek olası hükümsüzlük kararını etkisiz kılmayı ve hükümsüz kılınabilecek markadan kaynaklı tescilin sağladığı hak ve güvenceleri muhafaza edip markasal kullanımını sürdürmeyi amaçladığı kanaatine varılmıştır.
Davacı yan her ne kadar hükümsüzlük davası kapsamında alınan Bilirkişi Raporunun kendi lehine olduğunu ileri sürerek huzurdaki davanın reddini istemişse de; bu noktada önemli olan, hükümsüzlük davasının davalının lehine veya aleyhine sonuçlanması değil, davalının açılmış hükümsüzlük davasının sonucunu beklemeden, aynı markayı yedekleme yoluna gitmesidir. Bu bağlamda davalının … sayılı dava konusu markayı, 2010/29336 sayılı markanın aynısı/benzeri olarak tescil ettirerek, hükümsüzlük tehdidi karşısında yedeklenmiş marka ile sicildeki durumu koruma ve olası hükümsüzlük kararını etkisiz kılma niyetinde olduğu açıktır. Yukarıda yer verilen dava ve tescil tarihleri bu durumu tevsik etmektedir.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, bu durumun yerleşik içtihatlar uyarınca kötüniyet teşkil ettiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçtan düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5- Davacı için AAÜT uyarınca 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 2.342,10-TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,

Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 125,50.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.100,00.-TL
Toplam 2.342,10.-TL