Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/347 E. 2021/79 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/347
KARAR NO : 2021/79

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
DAVA TARİHİ : 31/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2021

İDDİA:
Davacı vekili 31.10.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili …, davalı kurumun öğrencisiyken Milli Eğitim Bakanlığınca Ulusal düzeyde yapılan … yılı TEOG sınavında soruların tamamını doğru yanıtlamış en yüksek puanla öğrenci alan … Lisesi’ne girmeye hak kazandığını, davalı kurumun, internet sitesinde müvekkilinin başarısını reklam aracı olarak kullandığını, velisinden izin almaksızın müvekkili fotoğrafını ve başarısını web sitesinde kullanarak diğer özel okullardan daha başarılı olduğu algısını oluşturmak amacıyla ticari reklam aracı olarak kullandığını, davalı kurumun bu reklamlar nedeniyle öğrenci sayısı her yıl arttığını, eğitim öğretim alanında bu tür reklamların velileri etkilediği bilinen bir gerçek olduğunu, davalı kurumun kendi web sitesinde bu şekilde 3 yıl süreyle ticari reklam amacıyla müvekkilinin fotoğrafını yayınlamaya devam ettiğini, davalı kurumun eylemi hem borçlar kanunun 49. Maddesine hem de FSEK 70.maddeye aykırı olduğunu, müvekkillerinin fotoğrafının davalı kurumun internet sitesinde reklam aracı olarak yayınlanmasından son derece rahatsız olduklarını, kişilik haklarına saldırılan kişilerin çocuk olduğunu ve çocuk haklarına dair sözleşmenin ihlal edildiğini, müvekkili …’in, TEOG sınavının 2. aşamasında 1 yanlışla Türkiye 1. Liği hedefini yakalayamadığını, bu sınavda 1. olmamasının müvekkili … için üzüntü kaynağı olduğunu, davalının web sayfasında davacının 2.liğinin yayınlanması davacının büyük üzüntüler yaşamasına neden olduğunu, davacının 2. olması her ne kadar büyük bir başarı olsa da davacı için bir yıkım olduğunu, davalının, ticari kaygılarını ön plana alarak müvekkilini reklam aracı olarak kullanmış ve müvekkilinde açacağı ruhsal üzüntüleri göz ardı ettiğini, müvekkilinin kişilik haklarına saldırının … yılından itibaren kesintisiz yıllarca devam ettiğini, ….’ den olay raporu alındığını ve davalının Web sitesinde yayının kanıtlandığını belirterek, davalı taraf Anayasanın 44. maddesini ihlal ettiğini, müvekkili …’in bir anne olduğunu, çocuğunun 2. olmaktan duyduğu üzüntüyü yaşarken davalı tarafından oğlunun ruhsal sıkıntısını artıran nitelikte reklam aracı edilmesinden sarsıntılar yaşamış derin üzüntüler duyduğunu, davalı haksız ve hukuka aykırı eylemini yaklaşık 4 yıl sürdürdüğünü, Ankara …. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığımız … E sayılı davada istemlerinin kısmen hüküm altına alındığını, BAM görevsizlik kararı verdiğini, ardından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dava şartı arabulucu başvurularında anlaşmanın sağlanamadığını belirterek, davacılardan …’e 15.000,TL ,….’e 15.000,00 TL manevi tazminatın 26-27 Kasım … TEOG sınav tarihinden avans faiziyle davalıdan alınmasına, karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, bu davada görevli mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacı annenin kendisine asaleten dava açma hakkının bulunmadığını, zamanaşımının gerçekleştiğini, davacı …’ın annesi ve aynı zamanda velisi olan diğer davacı ….’in söz konusu web sitesindeki duyurunun yapıldığı sırada, davalıya ait okullarda Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak çalıştığını, bahse konu web sitesi duyurusunun hazırlanması ve yayınlanması aşamalarında bizzat hazır bulunduğunu, muvafakat verdiğini, davacı …’in de 2008-2009 eğitim-öğretim sezonundan …-2015 eğitim-öğretim döneminin sonuna kadar davalıya ait okullarda öğrenci olarak eğitim gördüğünü, diğer davacı …’in ise 01.09.2008 ile 07.10.2016 tarihleri arasında müvekkili şirkete ait okullarda Sosyal Bilgiler öğretmeni olarak çalıştığını, 07.10.2016 tarihinde bir kısım gerekçeler göstererek iş akdini fesih ettiğini ve işten ayrıldığını, davacının bu davayı husumet duygusu içinde açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacılardan …’e ait fotoğrafın izinsiz olarak reklam amacıyla kullanıldığı iddiasına dayalı manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de; davacı …’in davacı vekiline bizzat vekalet vermiş olması nedeniyle davalı vekilinin bu itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olduğu görüldüğünden, bu itiraza ilişkin yapılan değerlendirmede;
5846 sayılı FSEK’nun 86.maddesi; “Eser mahiyetin de olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüş ise 19 uncu maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe teshir veya diğer suretle umuma arz edilemez.
Birinci fıkradaki muvafakatin alınması;
1.Memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimleri;
2.Tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmi veya resmi tören yahut genel toplantıları
gösteren resimler;
3.Günlük hadiselerin müteallik resimlere radyo ve film haberleri;için şart değildir.
Birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında borçlar kanunun 49 uncu maddesi ile
Türk ceza kanunun 134, 139 ve 140 uncu maddelerin hükümleri uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hallerde ve medeni kanunun 24 üncü maddenin hükmü mahfuzdur.” şeklindedir.
BK 49.maddesi ise “MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmü amirdir.
Yine BK 72.maddesinde “MADDE 72- Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklindedir.
TCK Madde 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Davacı …, davalı kurumun öğrencisiyken Milli Eğitim Bakanlığınca Ulusal düzeyde yapılan … yılı TEOG sınavında soruların tamamını doğru yanıtlamış en yüksek puanla öğrenci alan … Lisesi’ne girmeye hak kazanmış, davalı okulun web sitesinde davacı …’ın puanının ve fotoğrafının 2015 tarihinde yayınlandığı görülmüştür. Davacılarda Ankara…. Asliye Hukuk Mahkemesinde 13.06.2017 tarihinde dava açmışlar ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 19.03.2020 tarihli kararı ile kesin olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş sonrasında da mahkememize aynı gerekçelerle iş bu dava 31.10.2020 tarihinde açılmıştır.
Öncelikle davalının eylemi, öğrencisi olan ve sınavda başarı gösteren davacının fotoğrafını web sitesinde yayınlamaktan ibarettir. Bu eylemin TCK 134. Maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğin ihlal suçu, anılan maddenin gerekçesinden de belirtildiği üzere; özel hayatın gizliliğinin ihlâli suç olarak tanımlanmaktadır. Kişilerin gizli yaşam alanına girerek veya başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması ve kaydedilmesi halinde cezalandırılmaktadır. Davacının okula verdiği fotoğrafının iftihar listesinde yayınlanması kişilerin özel hayatını ihlal suçunu oluşturmadığı, ceza kanunlarında tanımlanan başka bir suçu da oluşturmadığı, böylece Borçlar kanununun 72. Maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinden daha uzun bir sürenin uygulanmasının söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacılar da bu eylemi en geç Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde davanın açıldığı 13.06.2017 tarihinde öğrenmişlerdir. Dava tarihinden sonrada davalının bu eyleme devam ettiği iddia edilmemiştir. Dolayısıyla 13.06.2017 tarihinden iş bu davanın açıldığı 31.10.2020 tarihe kadar Borçlar Kanununun 72 maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan, FSEK 86 ve BK 49 ve 72.maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- FSEK 86 ve BK 49 ve 72.maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeni ile REDDİNE
2-Alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 512,33 TL harçtan mahsubu ile 457,93 TL fazla harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
3-Taraflar aralarında anlaşamamış olmaları nedeniyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi m.7/3 hükmü uyarınca 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı için AAÜT nin 7. Madde uyarınca ön inceleme zaptı imzalanmadan önce karar verilmiş olduğundan manevi tazminat yönünden 2.950,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.