Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/339 E. 2021/234 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/339
KARAR NO : 2021/234

DAVA : TÜRK PATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 23/10/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 23/10/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Sayılı ve “…”, “… rare&pure”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… öyküsü+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa “…” ibaresinin gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında davacı adına tescilli marka olarak korunduğunu, bu markanın davacı tarafından halihazırda su ve maden suyu üretiminde kullanıldığını, dava konusu markanın da 35. Sınıf altında, davacının markalarının tescilli olduğu 30, 32 ve 33. Sınıflara giren emtiaların satışı hizmetleri için de tescil edilmek istendiğini, halbuki dava konusu markanın “…” ibaresine sadece bir unsur eklenmek suretiyle yani davacının tescilli markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde oluşturulmuş bir marka olduğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin davalının markasında esas unsur olduğunu ve markanın başında yer almasının bu ibarenin baskınlığını arttırdığını, davalının markasında bu ibareyi gören ortalama tüketicilerin bu markayı davacının tanınmış markalarından biri sanma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının “…” markasının tanınmışlığından haksız bir yarar elde edeceğinin açık olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… öyküsü+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, davacının TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı itirazlarına mesnet markaların dışındaki markalara YİDK kararının iptali istemli bir davada dayanamayacağını, taraf markalarının benzer olmadığını, zira tarafların markalarında kullanılmış olan renk ve şekil unsurlarının markaların genel görünümlerini farklı kılmaya yettiğini, markalarda ortak olan “…” ibaresinin, maruf bir coğrafi yer adı olması nedeniyle davacının tekelinde olamayacak bir ibare olduğunu, davalının markasında bu ibarenin ne konumlanış biçimi ne de sesçil olarak ön plana çıkan bir ibare olmadığını, markada “… öyküsü” ibaresinin bir tamlama olarak kullanılmış olduğunu, bu nedenlerle taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının SMK m. 6/5 hükmü kapsamındaki şartların gerçekleştiğine dair bir delil sunamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şahsın dava konusu markayı 7 yıl önce ihdas etmiş olduğunu ve 2014 yılından beri kullandığını, taraf markalarının görünüş, renk, okunuş ve telaffuz açılarından hiç benzer olmadığını, genel görünüşlerinin de benzemediğini, davalının markasında geçen “… öyküsü” ibaresinin bütünsel olarak görünüşü, okunuşu ve anlamı itibariyle davacının markalarından çok farklı olduğunu, taraf markalarında geçen kelimelerden bir tanesinin ortak olmasının taraf markalarını benzer kılamayacağını, ayrıca taraf markalarında ortak olan bu ibarenin bir coğrafi yer adı olduğundan markasal anlamda kimsenin tekeline verilemeyeceğini, taraf markalarının farklı mal ve hizmetlerde kullanılacağını, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının “…” markasının tanınmış marka olmadığını, olsaydı dahi davalının markası çok farklı olduğundan, bu markanın tanınmışlığından haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarının zarar görmesi veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşme ihtimalinin somut olayda gerçekleşmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… öyküsü+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 01/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 23/10/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 01/04/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, “30, 32 ve 33 sınıflar haricinde kalan sınıflara giren emtialar”ın toptan/perakende satışı hizmetleri ve 41. Sınıfa giren tüm hizmetler dışında kalan hizmetler açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının (kısmen) gerçekleştiği, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının “tanınmış marka” iddialarının davalının … sayılı markasının tesciline/hükmüne bir etkisinin olmayacağı dava konusu edilen 31.08.2020 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu, davacının hükümsüzlük talebinin bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı ” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … Sayılı ve “…”, “… rare&pure”, “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “… öyküsü+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 07/11/2019 tarihinde “… öyküsü+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35, 41, 43.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … Sayılı ve “…”, “… rare&pure”, “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… öyküsü+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 41, 43.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “…”, “… rare&pure”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 30, 32, 33, 35, 43.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, “30, 32 ve 33 sınıflar haricinde kalan sınıflara giren emtialar”ın toptan/perakende satışı hizmetleri ve 41. Sınıfa giren tüm hizmetler dışında kalan hizmetler açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliğinin gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… öyküsü+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “… rare&pure”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Açısından Değerlendirme
Davacının hem itirazlarına hem de davasına mesnet aldığı markalar incelendiğinde; bu markaların bir kısmını sırf kelime markası olduğu, bir kısmının da kelime unsurları yanında şekil ve bazen de renk unsurlarını da ihtiva ettiği görülmektedir. Bu markalarda ortak unsur “…” ibaresidir; hatta davacının görselli markasında bu ibare, markanın tek unsurudur. Davacının şekil ve renk unsurlarını ihtiva eden markalarında dahi markadaki esas unsurun “…” ibaresi olduğu söylenebilecektir. Zira; böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla yazılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, marka hukukundaki yerleşik görüşe göre, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Davalının tescil ettirmek istediği marka da, renk, şekil ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva eden karma bir markadır; stilize edilmiş zemini haiz, çerçevesi yaprak/kuş şekilleriyle birlikte bir ağaç dalı olarak biçimlendirilmiş dairesel bir şekil içine konuşlandırılmış, özel bir yazı karakteriyle yazılmış “… Öyküsü” kelime unsurunu ihtiva etmektedir. Öncelikle; davalının markasında geçen şekil unsurlarının, markanın genel görünümü itibariyle kelime unsurunun baskınlığı sebebiyle geri planda kaldığı söylenememektedir. Diğer bir ifadeyle; markadaki şekil unsurları, kelime unsuruyla bütünleşik bir biçimde algılanmakta ve göze çarpmaktadır. Ayrıca da; davalının markasında “…” ibaresi tek başına değil, “… öyküsü” şeklinde, yani bir isim tamlaması içinde geçmektedir ve bu tamlama içinde her iki kelime de aynı puntolarda, birebir aynı yazım karakterinde yazıldığından, tamlama içindeki kelimeler tek tek değil, yine bütünleşik olarak algılanmaktadır. Dolayısıyla; davalının markasının bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajı ile kelime unsurlarının/tamlamanın bütünleşik kompozisyonu, bu markada “…” ibaresinin tek başına ön plana çıkarak esas unsur olarak ele alınmasını mümkün kılmamaktadır. Yani, dava konusu markada mutlaka tek bir “esas unsur” tespit edilmesi gerektiği zaman ve takdirde dahi, bu esas unsurun bütünleşik olarak “… Öyküsü” tamlaması olduğu değerlendirilmektedir. Sonuçta, taraf markalarında ortak olarak “…” ibaresinin mevcudiyetinin, markaları görsel olarak benzer kılmaya yeten baskınlıkta bir durum yaratmadığı anlaşılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Değerlendirme
Görsel açıdan ortaya çıkan bu farklılıklar, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da, aynı sonucu vermektedir. Markalarda okunuşu aynı “…” ibaresinin ortak olarak bulunması, davalının markasında bu ibarenin tek başına değil, bir tamlama içinde/başka bir kelimeyle bir arada kullanılması nedeniyle, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları fonetik açıdan benzer hale getirmeye yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Açısından Değerlendirme
Kavramsal açıdan bakıldığında; markalarda ortak olan “…” ibaresi, ülkemizde yaygın olarak bilinen özel bir coğrafi yer adıdır, ancak “… Öyküsü” tamlamasının da “…’ı ayrıntılarıyla anlatılan olay” şeklinde bir anlamı vardır, yani; taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasının, markaların tüketici zihninde uyandırdığı ilk algı esnasında baskın olduğu ve markaları kavramsal açıdan birbirlerine yakınlaştırdığı söylenemeyecektir. Kaldı, ki; karşılaştırılan markalarda ortak olan “…” ibaresinin, bu anlamı itibariyle, herkes tarafından bilinen/bilinebilecek, toplumumuzda uyandırdığı yerleşmiş/genel/yaygın anlamı/yarattığı algı gözetildiğinde, herkes tarafından bilinen/kullanılan, ayırt edici niteliği zayıf ibarelerden oluşan markalarla iltibasın yapılacak küçük bir değişiklikle bertaraf edilebileceğine, bu tür zayıf ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğuna dair yerleşmiş/emsal yargı kararlarının18, somut olayımıza emsal olacağı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Buna özellikle zayıf unsurlardan oluşan markaların yaygın şekilde kullanıldığı durumlarda rastlanmaktadır. Böyle durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir. Dava konusu somut olayda, davacının “…”lı markalarının, davacı tarafından somut olaya konu, başta “perakende satış/mağazacılık/marketçilik” sektörü olmak üzere, 35, 41 ve 43. Sınıflara giren hizmetlerle ilişkili sektörlerde yoğun/ciddi kullanım ve tanıtım neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, davacının “…”lı markalarına korunması gereken ilave bir ekonomik değer kazandırdığı, davacının dava/itiraz dosyasına sunmuş olduğu delillerden anlaşılamamaktadır. Bütün bunlara göre; taraf markalarında ortak olarak “…” ibaresinin yer almasının, markaları görsel, fonetik ve kavramsal açılardan benzer kılmaya yetmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/06/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.