Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/318 E. 2021/153 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/309 Esas – 2021/161
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/309
KARAR NO : 2021/161

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 06/10/2020
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2021

İDDİA:
Davacı vekili 13.11.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DÜNYASI Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim ciddi kurumların işidir”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “FEN BİLİMLERİ MERKEZİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI+şekil”, “FEN BİLİMLERİ EĞİTİM KURUMLARI+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim Kurumları … beri+şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı …’in bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… FEN BİLİMLERİ” ibaresini 41.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa Türkiye’nin ilk üniversiteye hazırlık dersanesi olan Özel Fen Bilimleri Merkezi Dersanesini müvekkili şirketin 1997 yılında devraldığını, bu işletmeyi büyüterek bugünlere getirdiğini, Türkiye genelinde davacıya ait 140 adet “Fen Bilimleri Eğitim Kurumu”nun bulunduğunu, müvekkilinin www.fenbilimleri.com web sitesinin 1998 yılından beri sahibi olduğunu, yani davacının “Fen Bilimleri” ibaresini uzun yıllardır marka, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı hüviyetinde yoğun bir biçimde kullanageldiğini, “Fen Bilimleri” ibaresine Yeni unvanı; “Fen Bilimleri Merkezi Eğitim Hizmetleri A.Ş.” büyük emekler harcayarak yoğun ve yaygın kullanım ve tanıtım çalışmaları sonucunda eğitim ve öğretim hizmetleri ve ürünleri bakımından ayırt edici nitelik kazandırdığını, “Fen Bilimleri” ibaresinin doğrudan davacıyı çağrıştırdığı yani bu ibarenin davacı adına tanınmışlık ve bağımsızlık da kazandığını, davalı şahsın aynı ibareyi ihtiva eden markasının davacının tescilli markalarından doğan haklarını ihlal ettiğini, davalının davaya konu “… FEN BİLİMLERİ” marka başvurusunun “Fen Bilimleri” ibaresini olduğu gibi ihtiva ettiğinden davacının tescilli/tanınmış/seri markalarıyla iltibas yaratma ihtimalinin kuvvetli olduğunu, davalının bu markasını gören tüketicilerin davalıyı “davacının …’taki şubesi” olarak algılayacaklarını, taraf markalarının aynı/aynı tür emtialarda kullanılacağını, davalının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanılmak istenildiğini, zira davalının dava konusu marka başvurusunda bulunurken davacının markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, somut olaya benzer nitelikteki bir olayda Bakırköy 1. FSHHM’nin … Esas nolu dosyada davacının markalarının esas unsurunun “Fen Bilimleri” ibaresi olduğunu isabetli olarak tespit etmiş ve hükme bağlamış olduğunu, davalının dava konusu edilen markasında “Fen Bilimleri” ibaresinin kullanılmasının, davacının aynı zamanda ticaret unvanından doğan haklarını da ihlal ettiğini ve davacı ile haksız rekabet yarattığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve davalı şahsın … sayılı “… FEN BİLİMLERİ” ibareli markasının tescili halinde hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış, dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, davacının markalarının “Fen Bilimleri” ibaresi dışında başkaca unsurlar da ihtiva ettiğini, markalar benzemediği için de davacının tanınmışlık iddialarının somut olaya bir etkisi olmadığını, “Fen Bilimleri” ibaresinin taşıdığı yerleşik/bilinen anlamı nedeniyle bilim dünyasında ve özellikle de eğitim-öğretim hizmetlerinde doğrudan tanımlayıcı ve markasal anlamda ayırt edici niteliği bulunmayan bir ibare olduğunu, böyle bir ibarenin özellikle ayırt edici ek sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalkacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle,tescil ettirmek istediği markanın davacının tescilli markaları ile genel görünümü itibariyle hiç benzemediğini, davalının markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarında ortak olan “Fen Bilimleri” ibaresinin tanımlayıcı anlamı itibariyle bir markanın esas unsuru olarak kimsenin tekeline verilemeyeceğini, verildiği zaman ve takdirde SMK’nın 5/1(c), (d) ve (f) bendlerine aykırı bir durumun söz konusu olacağını, davalının da uzun yıllardır eğitim sektöründe faaliyet gösterdiğini ve davacı ile iltibas oluşturacak bir eylem ve işlem içinde olmadığını, zaten davacının da davalının kötüniyetini ispat edemediğini, TÜRKPATENT nezdinde yapılan basit bir araştırma sonucunda 41. Sınıflara giren hizmetlerde farklı kişi ve kuruluşlar adına tescilli “Fen Bilimleri” ibareli 83 adet markaya ulaşıldığını, bu durumun da “Fen Bilimleri” tanımlayıcı ibaresinin davacının tekeleinde olmadığını açıkça gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.

GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… FEN BİLİMLERİ” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 06.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 06.10.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DÜNYASI Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim ciddi kurumların işidir”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “FEN BİLİMLERİ MERKEZİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI+şekil”, “FEN BİLİMLERİ EĞİTİM KURUMLARI+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim Kurumları … beri+şekil” ibareli markalarının, davalı şahsa ait … sayılı “… FEN BİLİMLERİ” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 02/07/2019 tarihinde “… FEN BİLİMLERİ” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 41.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DÜNYASI Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim ciddi kurumların işidir”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “FEN BİLİMLERİ MERKEZİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI+şekil”, “FEN BİLİMLERİ EĞİTİM KURUMLARI+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim Kurumları … beri+şekil” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26.03.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “1)Davacının tescilli markalarından, itirazlarına/davasına mesnet aldığı (sadece) …sayılı markalar ile davalı markası arasında görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünüm itibariyle benzerlik bulunduğu, davacının diğer markaları açısından ise bulunmadığı, 2) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 41. Sınıfa giren tüm hizmetler açısından, emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 3) (1) ve (2) nolu bentte yer alan sebepten dolayı, karşılaştırılan markalar arasında, (1) nolu bentte sayılan davacı markaları açısından ve 41. Sınıfa giren tüm hizmetler yönünden karıştırılma/iltibas ihtimalinin bulunduğu, diğer davacı markaları açısından ise bulunmadığı, 4) Davacının “önceki kullanıma dayalı hak” iddiasının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, 5) Davacının “tanınmış”tan kaynaklanan iddiasının davalının markasının tesciline/hükmüne engel olabileceği, 6) Davacının ticaret unvanı ve alan adından kaynaklanan haklarının 41. Sınıftaki hizmetlerden “Eğitim ve öğretim hizmetleri” ile “Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” açısından, korunmasını kısmen talep edebileceği, 7) Davacının “kötüniyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 8) Dava konusu edilen 05.08.2020 tarihli ve … sayılı YİDK Kararının, (3), (5) ve kısmen de (6) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, 9) Davacının hükümsüzlük isteminin, (3), (5) ve kısmen de (6) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olduğu” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… FEN BİLİMLERİ” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 41.sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DÜNYASI Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim ciddi kurumların işidir”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “FEN BİLİMLERİ MERKEZİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI+şekil”, “FEN BİLİMLERİ EĞİTİM KURUMLARI+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim Kurumları … beri+şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 16, 35, 41.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 41.sınıftaki hizmetlerin tamamı, davacının tescilli muhtelif markalarının, …. sayılı markaların kapsamında hizmetler ile aynı olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… FEN BİLİMLERİ” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “… … FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ Dershanede doğru şıkkınız Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DÜNYASI Eğitim ciddi kurumların işidir+şekil”, “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim ciddi kurumların işidir”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “… FEN BİLİMLERİ OKULLARI”, “FEN BİLİMLERİ MERKEZİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ+şekil”, “FEN BİLİMLERİ OKULLARI+şekil”, “FEN BİLİMLERİ EĞİTİM KURUMLARI+şekil”, “…… FEN BİLİMLERİ Eğitim Kurumları … beri+şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markaları, kelime öbeklerinden, şekillerden ve renklerden oluşmuş karma markalardır; bir kısmında görselli doğrulama işaretinin basit bir şekli, bir kısmında ise bu basit şeklin yanında, tanınmış/tarihe mal olmuş bilim adamlarının portrelerinden oluşturulmuşşekli kullanılmıştır. Kelime unsurları incelendiğinde de, “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” görselli markalar haricinde, “……”, “…”, “…”, “…” gibi ayırt edici niteliği haiz sözcüklerin ve “dersanede doğru şıkkınız”, “eğitim ciddi kurumların işidir” gibi sloganların kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca, davacının markalarında “Fen Bilimleri” ibaresinin yanında “DERSANELERİ”, “OKULLARI”, “MERKEZİ”, “EĞİTİM KURUMLARI” gibi tanımlayıcı/tasviri/markasal anlamda ayırt edicilikten yoksun ibareler, “Fen Bilimleri” ibaresiyle birlikte bir isim tamlaması oluşturacak şekilde kullanılmıştır. Öncelikle, davacının “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” görsellerini haiz markaları dışında kalan bütün bu markalarında, kullanılan birden fazla unsurdan herhangi birinin tek başına öne çıkarak, baskın karakteriyle markanın esas unsuru haline geldiği, söylenememektedir. Yani; davacının “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” görsellerini haiz markaları dışında kalan markalarında geçen tüm şekil, renk, kelime unsurları, bütünleşik olarak algılanmakta ve her bir markanın tümüne hakim olan genel görünüme eşit oranda katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla; davacının markalarında, somut uyuşmazlığa konu “Fen Bilimleri” ibaresinin, davacının bir tek “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” markalarında esas unsur olarak algılanabilmesi mümkün görülmüştür. Zira; davacının bu görselleri haiz markalarında kelime unsurlarının baş tarafına konuşlandırılmış olan şekli, markalara ayırt edicilik katmamaktadır; zaten böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla yazılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, marka hukukundaki yerleşik görüşe göre, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”.Bu markalarda kullanılan “dersaneleri” ve “okulları” ibarelerinin, markanın ayırt ediciliğine bir katkısı olmayan tasviri/tanımlayıcı kelimeler olması, markalarda geçen “Fen Bilimleri” ibaresinin markaların ayırt ediciliği en yüksek/baskın unsuru olarak kabul edilmesini mümkün kılmaktadır.
Davalının markasının ise, renk ve şekil unsurlarından yoksun sırf kelime markası olduğu görülmektedir; bu markada geçen “…” ve “FEN BİLİMLERİ” ibareleri iki ayrı satırda, aynı puntolarda, aynı siyah renkli büyük ve düz yazı karakterli harflerle yazılmıştır ve ilk anda biri diğerinden daha baskın/ön planda algılanmamaktadır. “…”, İstanbul’da bulunan ve çok bilinen/tanınan bir ilçenin coğrafi yer adıdır ve bir markada tek başına esas unsur olarak kullanılması/bir teşebbüsün faaliyetlerini ve ürünlerini bir başka teşebbüsün faaliyet ve ürünlerinden ayırt etmesi mümkün değildir. Aşağıda değindiğimiz üzere, “Fen Bilimleri” ibaresinin de tasviri/tanımlayıcı bir ibare olduğu gerçektir; ancak bu tespit, somut olaydaki markada ayırt ediciliği diğer unsura göre, yani nispeten daha yüksek olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Buna göre;
Somut uyuşmazlık, taraf markalarında “Fen Bilimleri” ibaresinin ortaklığının, markaları birbirleriye benzer kılmaya yetip yetmediği ve bu ibarenin bilinen/yerleşik anlamından dolayı bir markada tek başına esas unsur olarak himaye görüp göremeyeceği hususlarında toplanmaktadır. Zira; “fen bilimleri”nin Türkçe’de bilinen/yerleşik anlamı; “insanların maddesel çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği teknolojik bilgileri kapsayan akademik disiplinler grubu, gözlem ve deneye dayanan çalışmalarla elde edilen sistematik bilgiler”, diğer bir ifadeyle de; “fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin ortak adı” şeklindedir ve bu ibarenin, somut olaydaki gibi 41. Sınıfa giren hizmetler açısından ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu değerlendirilmektedir. Böyle ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve Yargıtay Kararları’nda yerleşmiş bir görüş bulunmaktadır. Bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Buna özellikle zayıf unsurlardan oluşan markaların seri marka olarak ve yaygın şekilde kullanıldığı durumlarda rastlanmaktadır. Böyle durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir. Dava konusu somut olayda da “Fen Bilimleri” markasının davacı tarafından eğitim-öğretim sektöründeki hizmet ve ürünlerde uzun yıllara sarih, Türkiye geneline yaygın, yoğun ve ciddi kullanımı ve tanıtımı neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, davacının “Fen Bilimleri”li markalarıyla bir “seri marka” yarattığı ve bunun sonucunda da dava konusu benzerliğin/ortaklığın dikkat çekici hale geldiği, davalının markasında “Fen Bilimleri” ibaresi dışında sadece bilinen bir coğrafi yer adının kullanılmış olmasının, bu işareti “Fen Bilimleri tanıtma vasıtası altında verilen/bilinen hizmetlerin yerini” göstermekten öteye gitmediği görülmektedir.
ANCAK; yukarıda da değinildiği üzere, davacının “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” görsellerini haiz markaları dışında kalan markalarında yer alan yan unsurların varlığının, esas unsurların yaratmış olduğu bu benzerliğin aşılmasına ve markaların genel görünüm itibariyle farklılaşmasına yol açtığı da göz ardı edilememektedir. Zira; davacının söz konusu işaretleri haiz markaları hariç diğer markalarında, “Fen Bilimleri” kelime unsurunun, baskın olmayan yan unsurlarla ve/veya spesifik şekillerle/ibarelerle/sloganlarla birleşik birer kompozisyonda kullanılmış olması, bu markaları, davalının düz/siyah harflerle yazılmış, hiçbir ilave özelliği/unsuru olmayan kelime markasıyla, markaların bütün olarak bıraktıkları genel izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılıklarını vurgulayan imajları açısından belli bir derecede farklı kıldığı değerlendirilmektedir.
Sadece, davacının “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” görsellerini haiz markaları açısından somut olay değerlendirildiğinde, davalının markasının, davacının bu markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu görülmektedir. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının “Fen Bilimleri” ibareli bu markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “… Fen Bilimleri” markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulması, davacının …’ta yerleşik yeni bir şubesinin açıldığını zannetmesinin ihtimal dahilinde olduğu değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu davalı markasının davacının “Fen Bilimleri” ibaresinin baskın/esas unsur olarak kullanıldığı bir kısım markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu görülmektedir; bu itibarla her ne kadar taraf markalarında geçen “Fen Bilimleri” ibaresi eğitim-öğretimle ilgili ürünler ve hizmetler açısından ayırt ediciliği zayıf bir ibareyse de, bu sektörde davacı tarafından “kazanılmış” ayırt ediciliği nedeniyle koruma kapsamının genişlediği ve dava konusu marka ile davacının “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil”, ve “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” markalarının benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu meyanda; markaların fonetik/duyusal/işitsel olarak karşılaştırılmasında, davacının esas unsuru “Fen Bilimleri” olan ve yukarıda bahsedilen iki markası ile davalının markasında ortak olan “Fen Bilimleri” ibaresinin varlığının, markaları kulakta bıraktıkları “tını” itibariyle işitsel açıdan da yakınlaştırdığı değerlendirilmiştir. Taraf markalarında geçen bu ibarelerin, yukarıda incelenen yerleşik/bilinen anlamından dolayı, markaların tüketici zihninde yarattığı algının farklılaştığının da söylenmesi mümkün görülmemektedir.

Somut davada, davacının sadece 2014/108592 sayılı “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil” ve … sayılı “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” markaları yönünden, davalının tescil ettirmek istediği marka ile görsel/işitsel/kavramsal ve genel görünüm itibariyle benzerlik şartının gerçekleştiği, davacının davasına ve itirazlarına mesnet aldığı diğer markaları açısından ise gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının sadece 2014/108592 sayılı “FEN BİLİMLERİ DERSHANELERİ+şekil” ve 2014/108601 sayılı “FEN BİLİMLERİ OKULLARI” ibareli markaları açısından, karşılaştırılan markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle birbirlerine benzer olduğu, davacının diğer markaları yönünden ise davalının dava konusu edilen markasının yeterli derecede farklılaşmış olduğu değerlendirilmiştir. Dava konusu markanın, davacının yukarıda bahsi geçen markalarının serisinin bir devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu görülmektedir. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davacının markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “Fen Bilimleri” ibaresini içeren markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması” ihtimalini doğuracağı değerlendirilmiştir. Davalının markası ile benzer bulunan bu markaların kapsamına giren emtialara bakıldığından, bunlardan 41. Sınıfa giren hizmetlerin davalının markasının kapsamına alınmak istenilen hizmetler ile aynı/benzer/türdeş olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyeleri nispeten yüksek de olsa, bahsi geçen davacı markası ile davalının markası arasındaki benzerlik nedeniyle, bu hizmetlerde “Fen Bilimleri” ibaresinin/işaretinin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılması halinde alıcıların söz konusu hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının söz konusu markasının kapsamına giren bu hizmetler açısından davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere; davacının (sadece) … sayılı markaları yönünden, taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünüm itibariyle benzerlik bulunduğundan ve bu markaların kapsamına giren hizmetler gözetildiğinde, davalının markasını tescil ettirmek istediği tüm hizmetler yönünden, taraf markaları aynı/benzer/türdeş hizmetlerde kullanılacak olduğundan, bahsi geçen davacı markaları ile dava konusu edilen markanın karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunduğu, davacının diğer markaları açısından ise bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği iddiası yönünden değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın “marka tescilinde nispi ret nedenleri”nin düzenlendiği 6. maddesinin 3. fıkrasında; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde başvuru tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ve bunları ispat etmesi gerekmektedir.
Tescil, bir markanın daha özel hükümlerle korunmasını sağlar. SMK, istisnai olarak, marka hakkının tescile dayanmadan ilk kullanım yoluyla da elde edilebileceğini ve korunabileceğini de kabul etmiştir. Ancak, bu hakkın ne zaman ve nasıl oluşabileceğinin kriterlerini düzenlememiştir. 6769 sayılı SMK’nın “Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri” başlıklı 6. maddesinde, marka olarak tescil ettirilmek istenen işaret üzerinde tescil başvurusundan önce hak kazanmış kişilerin hukukunu korumaya yönelik hükümler bulunmaktadır. Söz konusu maddenin 3. fıkrasına göre bir işaret üzerinde, bu işaretin –üçüncü bir kişi tarafından-marka olarak tescili amacıyla başvurusu yapılan tarihten veya başvuru tarihinde belirtilen rüçhan tarihinden önce, bir hak elde edilmiş ise, bu hakka sahip kişi, söz konusu işaretin tesciline itirazda bulunabilir. Bu hüküm, işaret üzerinde ilk kullanma yoluyla haksız rekabet hükümlerine göre kazanılan hakkı üstün tutmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda hak sahibinin işaretin sonradan bir başkası tarafından kullanılmasını yasaklaması TTK 57/5 ve 58/I, b’den kaynaklanmaktadır.
İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (SMK 6/3) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi”ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz. Bütün bunlara göre;
Herşeyden önce; SMK m. 6/3 hükmü açık olup, bu hüküm “tescilsiz bir markanın/işaretin ticarette kullanılmasından doğan bir öncelik hakkı”nı korumaktadır. Davacının huzurdaki davasına mesnet aldığı markaları ise tescillidir ve korunması SMK m. 6/3 hükmüne göre değil, m. 6/1 hükmüne göre istenebilir. Bu nedenle de; somut olayda, davacının önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği iddiasının dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı firmanın itirazına/davasına mesnet aldığı markaların tanınmışlığı iddiasının davalının … sayılı marka başvurusuna etkisi yönünden değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir……..” denilmektedir. Buna göre;
Marka, bir veya bir grup üretici ve/veya satıcının mallarını veya hizmetlerini belirlemeye, tanıtmaya ve rakiplerinden ayırıp farklılaştırmaya yarayan isim, terim, sözcük, simge (sembol), tasarım (dizayn), işaret, şekil, renk veya bunların çeşitli bileşimleridir29. Ayrıca markalar, tüketicilerin ve endüstriyel kullanıcıların satın alma sürecinde, ürünleri seçmeyi kolaylaştırırken aynı zamanda üstlendikleri riski de azaltmaktadır. Bu bağlamda pazara sonradan giren markalar, farklılaşmayı sağlamak ve ayırt edicilik yaratmak için pazara ilk veya önce giren olası rakip markalardan ve hatta rakip olmayanlardan bile farklılaşmak isterler. Bu farklılaşmayı, markalarında seçecekleri esas unsur, kelime, işaret, sembol ve renk ile yaparlar. Günümüzde markalar birbirlerinden farklılaşmayı sağlamak, ünlerini kendileri sağlamak amacıyla iletişim, tasarım ve görsel iletişim/tasarım uzmanlarına özgün tasarımlarla marka yaratmaları konusunda ciddi ücretler öderler. Bu anlamda, farklılaştırma yaratma çabası içinde olmayan ve bu konudaki maliyete katlanmak istemeyen firmalar önceki markalara benzer marka kullanma yoluna giderek ticari yarar sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu sebeple de, farklılaşmış, tanınmış markaların korunması, gerek ulusal, gerekse uluslararası mevzuatlar ile koruma altına alınmıştır.
Mevzuat tarafından ilave bir takım korumalar tanınan tanınmış markaların, hangi kriterlere göre belirleneceği, bu sebeple, önem arz etmektedir. Markanın tanınmışlığının tespitinde önem arz eden marka değeri (brand equity) kavramına değinmek gerekmektedir. Marka değeri, markanın ismine ve sembolüne bağlı olarak tüketiciye ya da firmaya ilave bir değer kazandıran (veya kaybettiren) varlıklar grubudur ve söz konusu varlıklar grubu dört ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar; marka farkındalığı, marka sadakati, algılanan kalite, marka çağrışımları (marka özdeşliği)dır30.Markaların finansal değerleri yanında ona etki eden ve artı değerler kazandıran insanların belleklerinde oluşturulan marka değeri (brand equity) söz konusudur. İşletmeler, rekabet edebilmek amacıyla sahip oldukları markalarının marka değerlerini yükseltmek için markalarına sürekli yatırım yapmak zorundadırlar. Marka yaratma bir süreçtir ve finansal yatırım gerektirir.
Tüketicinin satın alma karar sürecinde marka farkındalığı, markayı tanıma ve hatırlama performansını içeren bir olgudur. Marka farkındalığı, markayı hatırlamak üzere tüketiciye verilen ürün kategorisi arasında, o ürünün seçilebilme yeteneğidir. Farkında olma eşiği; farklı koşullar ve çeşitli iç-dış faktörler altındaki tüketicinin, markayı tanımlayabileceği güçte belleğinde iz kalması demektir.
Marka farkındalığı, müşterinin bir markayı nasıl hatırladığının değişik yollardan ölçülmesi ile belirlenmektedir. Bu yollar; tanınmışlık, hatırlanırlık, hatırlanan ilk marka olmak ve akla gelen tek marka olmak şeklindedir. “Daha önce “x” markasıyla karşılaştınız mı ?” sorusu tanınmışlığı belirlemektedir. “Bu ürünlerin hangi markalarını sayabilirsiniz ?” sorusu hatırlanırlığı (ilk akla gelmeyi), ve bu soruya sadece bir marka söyleniyorsa “marka ismi hakimiyeti” söz konusudur.
Marka farkındalığına bağlı olarak marka tanınmışlığı, geçmişte kazanılan aşinalığı yansıtmaktadır. Markayla nerede, niçin, ne zaman karşılaşıldığı ve markanın hangi ürün sınıfına girdiğinin hatırlanması önemli değildir. Basit olarak söz konusu marka ile daha önce karşılaşılmış olmayı ifade etmektedir. Diğer bir anlatımla, marka tanınmışlığı, tüketiciye markanın ipucu olarak verildiği durumda, geçmiş bilgi ve deneyimlerini kontrol eden tüketicinin zihninde bilginin belirmesi sürecidir33. Yapılan bilimsel araştırmalar, geniş reklam bütçesine sahip işletmelerin daha yüksek düzeyde marka farkındalığı/tanınmışlığı yarattıklarını göstermektedir. Reklam, sponsorluk, kişisel satış, halka benimsetme ve promosyon gibi tutundurma çalışmaları ile görsel ve yazılı basında çıkan haber niteliğindeki yazı ve dökümanlar, saygın ticari listelerde yer edinme, tanınmışlığı arttırıcı yollar olarak değerlendirilmektedir.
Tanınmışlığı belirleyebilmek için en etkili yol pazar araştırmaları yaptırmaktır. Bunun dışında yukarıda sayılan tutundurma araçları (reklam, sponsorluk, tanıtım, halka benimsetme) için yapılan harcamalarda bir gösterge olarak kabul edilebilir. Ayrıca markaların perakendecilerin raflarında uzun süre sergilenmesi (mağaza ismi tabelası asması ve ön cephede yer alması), tanınmış ve saygınlığı kanıtlanmış kuruluşların oluşturduğu yıllık başarılı firmalar (ürünler) sıralama listelerinde yer almak, internet sitelerinde yer almak yoluyla tüketicilerin hafızasında yer edinebileceği görüşü, yine “marka tanınmışlığı/ farkındalığı” yaratabilen eylemler olarak değerlendirilmektedir.
Algılanan kalite, subjektif bir kriter olup tüketicinin beş duyu organına bağlı olarak edindiği bilgi girdilerini seçmesi, sıraya koyması ve yorumlamasıdır. Tüketiciler mal veya hizmetle bağdaştırdıkları çeşitli içsel ve dışsal ipuçlarını baz alarak değerlendirmeye tabi tutarlar. Dolayısıyla, algılanan kalite, tüketicinin zihninde oluşan ve tatmine bağlı olarak gelişen bir kavramdır. Satış hasılatları, saygın ticari listelerde yer edinme birer gösterge olarak kabul edilebilir.
Marka sadakati, müşterilerin belli bir ürün kategorisinde özel bir markaya karşı devamlı olarak geliştirdikleri satın alma davranışıdır. Diğer bir yaklaşımla sadakat, bireyin aynı ürün kategorisinde bulunan alternatif markalar arasında yapmış olduğu karşılaştırma sonucunda, belirli bir markaya karşı geliştirmiş olduğu göreceli tutum ile bu göreceli tutumun kuvveti nispetinde markanın birey tarafından tekrarlı olarak satın alınması şeklindeki davranıştan oluşmaktadır. Marka cirosundaki artış, tüketici sayısındaki artış ya da aracıların ve endüstriyel kullanıcıların sürekli aynı markayı tercih etmeleri (dağıtım ağının genişliği, çok fazla satış noktasında dağıtımın olması ve markaya ait servis acentalarının olması) marka sadakati olarak değerlendirilebilir.
Marka çağrışımı, tüketicinin zihninde marka ve onun özellikleri arasında belli temel özdeşleştirmelerin (çağrışımlar) oluşturulmasıdır. Bu özellikler; tüketicilerin marka ile ilişkilendirdikleri belli bir sembol, ürün nitelikleri, renk veya ünlü bir kişi olabilmektedir. Çağrışımlar, benzersiz çağrışımlar olabileceği gibi bir grup çağrışımı da yaratılabilir.Bütün bunlardan sonra;
Ülkemizde tanınmış markanın tanımı şöyle yapılmıştır; “Tanınmış markalar, toplumun ilgili sektöründe tanınan, yani ilgili sektördekiler tarafından refleks halinde müdahaleye ihtiyaç duymadan hatırlanan hizmet veya ticaret markalarıdır…….”, “Tanınmış marka, bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı; garanti, kalite, güven, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren; müşteri, akraba, dost ve düşman ayrımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin, aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışımdır……”. İlgili sektör, markanın kullanıldığı mal veya hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, bu alandaki iş çevreleri ve markanın kullanılacağı mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarında yeralan kişilerdir. Markanın tanınmış kabul edilebilmesi için hitap ettiği kitlenin (tüketici/müşteri) önemli bir kesimince bilinmesi gerekmektedir. Dünya Ticaret Örgütü (“WTO”) Kuruluş Anlaşması’nın 1-C numaralı Ekini oluşturan Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşmasında (“TRIPS Anlaşması”), “1883 tarihli Sınai Mülkiyetin Himayesine Mahsus Uluslararası Bir Birlik Oluşturulması Hakkındaki Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesiyle tanınmış markalara aynı ve benzer mallar kapsamında getirilen koruma, bu kez, farklı mal ve hizmetleri de kapsayacak şekilde genişletilmiş (md.16/3) ve bunun yanı sıra tanınmışlığın herkesçe bilinme koşuluna bağlanamayacağı, toplumun ilgili kesiminin bilgi edinmiş olması ve promosyon (tutundurma- alıcı ile satıcı arasındaki pazarlama iletişimi) ile elde edilen bilginin yeterli olduğu hükümleri düzenlenmiştir (md.16/2).İçtihatlarda38, toplumda tanınmışlığın tespitinde 1999 tarihli “WIPO Ortak Tavsiye Kararları” adı altındaki ölçütlerden yararlanılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu ölçütler; • Halk arasında ve ilgili sektörde söz konusu markanın bilinme ya da tanınma derecesi, • Söz konusu markanın kullanımının süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, • Söz konusu markanın uygulandığı ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumlarının süresi, derecesi ve coğrafi bölgesi, • Söz konusu markanın tanınması ya da kullanımını etkileyen başka tescillerin ve/veya tescil başvurularının süresi ve coğrafi bölgesi,
• Söz konusu markanın haklarının etkili korunmasının kayıtları ve özellikle taraf ülkelerin idari ya da yargı açısından yetkili kuruluşlarının markayı tanınmış marka olarak tanımalarının derecesi, • Marka ile özdeşleşen ekonomik değeridir.
Ayrıca, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. Maddesi kapsamında bir korumadan yararlanılabilmesi için; • Tanınmış marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali, • Haksız yarar sağlama, • Tanınmış markanın itibarına zarar verme,• Tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleme, gibi şartlar aranmaktadır. Bütün bunlardan sonra;
Somut olayda ise; “FEN BİLİMLERİ” işaretinin/markasının/tanıtma vasıtasının “eğitim ve öğretim hizmetleri ve ürünleri”nde davacının uzun yıllara sarih yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde Türkiye genelinde kullanıldığı ve tanıtıldığı, bu markanın eğitim/öğretim sektöründe iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı, davacı ile özdeşleştiği ve dahi bu tanınmışlığın ve yaygın kullanımın davacı tarafından dava dosyasına sunulan belgelerle ispatlanmış olduğundan, dava konusu marka başvurusunda bu ibarenin aynısının geçmesi ve davalının söz konusu ibareyi, davacının markasının tanınmış olduğu sektörde, birebir aynı hizmetlerde kullanması halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karekterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşebileceği ihtimalinin söz konusu olabileceği, davalının markasında “Fen Bilimleri” ibaresi haricinde yer alan tek unsurun “…” ibaresi olduğu ve bu coğrafi yer adından dolayı, davalının bu marka altında verdiği hizmetlerin, davacının “… şubesi”nin hizmetleri olarak algılanabileceği göz önüne alındığında, davalının başvuruya konu markasının, davacının markalarının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşabileceği düşünüldüğünden, davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın tesciline/hükmüne engel olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının ticaret unvanına ve alan adına dayalı hak iddialarının davalının … sayılı markasına etkisi hususunda değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı, alan adı girer.
Yargıtay içtihatlarında da açıkça dile getirildiği üzere; KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.

SMK md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına ve alan adlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları/alan adları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Ayrıca, bu işaretin ticaret unvanı/alan adı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir.
Somut davada; davacının ticaret unvanında ve alan adında geçen ve davacı tarafından eğitim-öğretimle ilgili hizmetlerde ve ürünlerde, yoğun ve ciddi biçimde uzun yıllardır kullanılan “Fen Bilimleri” ibaresinin himayesinin, yine aynı sektör altında gösterilen ticari faaliyetler açısından talep edilebileceği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 41. Sınıftaki hizmetlerden “Eğitim ve öğretim hizmetleri” ile “Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil)” açısından, somut olayda, davacının ticaret unvanı ve alan adından kaynaklanan haklarının korunmasını talep edebileceği değerlendirilmiştir.
Davacı tarafın kötüniyete ilişkin iddiasının davalı şahsın … sayılı markasının tesciline/hükmüne etkisi hususunda değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/9. maddesinde; “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir” denilmektedir. Buna göre;
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötüniyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötüniyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötüniyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden bilme, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötüniyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir.
Bu değerlendirmede, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığının bilinmesi halinde marka tescil başvurusunda bulunulması, markanın köken gösterme amacı dışında bir amaçla tescil edilmesi, örneğin esasen kullanılması planlanmayan bir markanın sırf bir başka işletmenin piyasaya girmesinin engellenmesi amacıyla tescil ettirilmesi ya da tescil başvurusunda bulunanın rakipleri ile haksız rekabete girişme amacı gibi kriterler dikkate alınabilir.
Marka tescil başvurusunun kötüniyetli olup olmadığı hususunun belirlenmesinde genel geçer kriterler bulunmamakta, konunun her somut olay bazında değerlendirilmesi gerekmektedir. Doktrine ve yerleşik içtihatlara göre; kötüniyetli tescilden söz edilebilmesi için başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp, yedekleme, marka ticareti yapmak amacına yönelik bir davranışta bulunmak kötüniyet göstergesi kabul edilebilir. Nitekim C-529/07 sayılı ATAD kararında da, “Başvuru sahibinin, bir markanın aynısı veya benzerinin, aynı veya benzer mal ve / veya hizmetlerde kullanılmakta olduğunu bildiği halde, o markayla karıştırılabilecek bir markayı tescil ettirmek istemesi ve söz konusu işaretin asıl sahibinin markayı kullanmasını önlemek amacıyla marka tescil ettirmesi” gibi unsurların, kötüniyetin varlığına karar vermeye yarayacak işaretler olduğu ifade edilmiştir. Adalet Divanı diğer kararlarıyla kötüniyet kavramının uygulama alanı hakkında daha net bir çerçeve çizmeye çalışmıştır. Buna göre; “Başvuru sahibinin, başvurusu yapılan markayla karıştırılması olası bir markanın yurtdışında üçüncü bir kişi tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekliliği hususu, tek başına, başvuru sahibinin ilgili hüküm kapsamında, kötüniyetle hareket ettiği sonucuna varılması için yeterli değildir.”40 ve “İnceleme konusu işaretlerin aynı olması, diğer faktörlerden hiçbirisi mevcut değilken kötüniyetin varlığını ortaya çıkarmaz.” Hukukumuzda “kötüniyet” tanımlanmamıştır. Buna karşın kavramı izah için özellikle de subjektif olgunun tespiti için iyi niyete başvurulmaktadır. İyi niyete sadece bir hüküm olarak değil, özel hukuka yön veren bir ilke anlamında Medeni Kanun m. 3’te yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca, Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz. İyi niyet ve kötüniyet bir madalyonun iki yüzü gibi olduğundan kötüniyetin tanımını yapabilmek için öncelikle iyi niyetin ortaya konması yararlı olacaktır. İyi niyet, bir hakkın geçerli surette kazanılmasını önleyen herhangi bir hususun hakkı kazanacak olan kimse tarafından bilinmemesi demektir. O halde kötüniyeti, bir bakıma “iyi niyetli olmama hali”, yani “bir hakkın geçerli surette kazanılmasını önleyen hususu bilmesine rağmen hareket etmek veya susmak suretiyle başkalarına zarar vermek” şeklinde tanımlamak mümkündür.
Somut olayımıza dönüldüğünde; davalının “… FEN BİLİMLERİ” işaretini kendisine marka olarak seçerken spekülasyon, yedekleme, şantaj vs. gibi amaçlarla veya davacının markası ve faaliyetleriyle haksız rekabet doğuracak eylemlere giriştiği hususlarında dava/itiraz dosyalarına herhangi bir delil sunulmamış olduğundan, dava konusu edilen marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının ispat olunamadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alındığından 54,40 TL harçtan düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.346,35 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekiline AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/04/2021