Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/304 E. 2021/203 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/304
KARAR NO : 2021/203

DAVA : Marka Alan Adından ve Ticaret Unvanından Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti ile Haksız Rekabetin Tespiti Durdurulması, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 01.10.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; temelleri 1926 yılında atılan müvekkili firmanın 11.12.1963 yılında kurulduğunu, dünyanın ilk 500 şirketinden birini olduğunu, ticaret unvanının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu ve kuruluşundan bu yana ticaret unvanını nizasız fasılasız kullandığını, ayrıca ticaret unvanının esas/ayırt edici unsuru olan … ibaresini marka olarak da tescil ettirdiğini, müvekkili adına kayıtlı … esas unsurlu yüzlerce marka olduğunu, “…” ibaresi özel/02387 ve özel/02386 numaraları ile Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından TANINMIŞ MARKA olarak kabul edildiğini, “…” ibareli markanın, hizmet verdiği tüm sektörlerde tanınan ve bilinen bir marka olduğunu ve müvekkilinin yaptığı yatırımlarla yurt içinde ve yurtdışında toplum nezdinde yüksek tanınmışlık düzeyine ulaştığını, müvekkilinin 09.02.1996 yılında yapılan tahsisle www…com.tr isimli alan adının da sahibi olduğunu, müvekkiline ait tescilli tanınmış markası ile ticaret unvanının/alan adının esas unsuru olan “…” ibaresinin ayırt edilemeyecek derecede benzeri/aynısının davalı şirket tarafından izinsiz olarak kullanıldığının tespit edildiğini, davalıya gönderilen ihtarnameyle konunun sulh yoluyla çözümü yoluna gidilmişse de davalının taraf markalının benzer olmadığını ve kullanmaya devam edeceğini belirttiğini, davalı şirketin, ….com adresli internet sitesinde, yazılı ve basılı evraklarında, “…” adresindeki tabela ve diğer görseller üzerinde markayı kullanmaya devam ettiğini, davalının “… OKULLARI” şeklindeki hukuka aykırı kullanımları ile müvekkiline ait tanınmış marka arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu, taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmasının yanı sıra, davalının faaliyet alanı ile müvekkili markaları kapsamında yer alan emtia grubunun da örtüştüğünü, müvekkilinin “… OKULU, … LİSESİ, … ÜNİVERSİTESİ” adı altında Türkiye’de tanınmış eğitim kurumları ile faaliyet gösterdiğini, davalının faaliyet alanı olan 41.sınıf eğitim ve öğretim hizmetlerinde müvekkilinin; …sayılı “…” ibareli markalarının 45 sınıfın tamamında tescilli olduğunu, davalı okulun internet sitesinde “HAKKIMIZDA” gibi bir sekmenin bulunmadığını, okulun kime ait olduğunun belirtilmediğini, bu nedenle kasti olarak iltibasa yol açılmak istendiğini, “…” ibareli kullanımda “…” ibaresinin özellikle farklı ve dikkat çekici bir renkte yazıldığını, tüketici nezdinde marka olarak algılanması muhtemel kısmın “…” ibaresi olduğunu, ayrıca davalının kelime markasının önüne eklenen “… BOYNUZU” şeklinin de iltibas boyutunu arttırdığını, davalı şirketin, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle, müvekkiline ait markaların itibarından haksız bir yarar elde ettiğini, itibarına zarar verdiğini ve ayırt edici karakterini zedelediğini, davalı kullanımının aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanına ve alan adına da tecavüz oluşturduğunu ve haksız rekabet niteliğinde olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek, müvekkilinin tescilli tanınmış … ibareli markalarından, www…com.tr ibareli alan adından ve ticaret unvanından doğan haklarına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ile haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesine, ….com adresli alan adının iptaline ve davalının “…” ibaresini içerir markasal anlamdaki tüm kullanımının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının markalarına ait korumanın amacını aşmaması gerektiğini, koruma çerçevesinin etik ve adaletle çizilmesi gerektiğini, salt … ibaresini ihtiva ettiği için yahut logosu … başını andırıyor diye yaşam alanı tanınmamasının hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmadığını, müvekkilinin ticaret unvanı ve logo hikayesinin tamamen bağımsız, münhasır, iltibas ve iltisak kurulamayacak mahiyette olduğunu, faaliyet alanının da uzun yıllardır eğitim sektörü olduğunu, insanlığın gelişiminde bilgi ve bilimin önemi nedeniyle ”BİL” ibaresi ve marka sahibinin ‘…” olan soyadından esinlenerek ”…” ibaresiyle birleştirilerek ”…” markasının yaratıldığını, ayrıca ”… kalem” şeklindeki logosunun oluşturulduğunu, kalemin bilgiyi, …’un müvekkilin soy ismini ve gücü, noktanın ise eğitimin başlangıç ve bitiş noktasını temsil ettiğini, burada kötüniyet aranamayacağını, davacı tarafın iddialarının kabul edilebilir olmadığını, ”… OKULLARI” markası ile ”…” markası ve logolar arasında benzerlik, karıştırılma ihtimali olmadığını, dikkatlice bir incelemeye gerek kalmaksızın markaların birbirinden kolaylıkla ayrıldığını, görsel, işitsel ve anlamsal olarak herhangi bir benzerlik bulunmadığını ve işaretlerin tüketici nezdinde toplu ve bütün olarak bıraktığı izlenim açısından müvekkil markasının gerek yazılış ve gerekse tasarlanış biçiminin, markada kullanılan renkler ve şekil unsuru ile bir bütün olarak değerlendirildiğinde karşı tarafın markası arasında herhangi bir ayniyet ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunmadığını, Türk Patent Kurumu tarafından tescil edilen “…” ibaresi taşıyan 2300 marka olduğunu, müvekkilin uzun yıllardır eğitim sektöründe başarıyla faaliyet gösterdiğini, grup firmaları ile Diyarbakır iline değer katan projelere imza attığını, şehirde saygınlığı ile bilinen, tanınan ve tercih edilen bir marka olduğunu, hiçbir velinin okulu, tanınmış … markası ile ilişkilendirmediğini, dolayısıyla, davacının münhasır hak ve yetkilerine vaki tecavüzden bahsedilemeyeceğini, bu müvekkili tarafında ihlal ve haksız rekabet söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış; konunun teknik yönlerine ilişkin bilirkişi raporu alınmış; raporlarda ortaya konulan görüşlerin teknik yönünden mahkememizin aşağıda açıklanacak kabulü doğrultusunda yararlanılmıştır.
GEREKÇE:
Dava, markadan alan adından ve ticaret unvanından doğan haklara tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ve haksız rekabetin tespiti durdurulması ve önlenmesi isteminden ibarettir.
TÜRKPATENT Hukuk Müşavirliği’nin 24.03.2021 tarih ve E-62912439-000-210086796 sayılı yazısı ekinde, … Holding A.Ş. adına tescilli … ibareli markalara ve T/02387 ve T/02386 sayılı tanınmış markalara ilişkin sicil kaydı örneklerinin gönderildiği; yaptırılan tespit sonucu dosyaya sunulan 14.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…. OKULLARI+şekil markasının Muhatap Taraf Özel Eğitim kurumu tabela ve diğer bazı tanıtım emtiasında kullanıldığı, …keşif anı itibariyle, Muhatap Taraf Özel Eğitim Kurumlarında eğitim ve öğretim materyalleri (kitap vs.) diğer tanıtım ürünlerinde kullanılmadığı …” kanaatine varıldığı; davacının delil dilekçesi ekinde, bir adet CD içerisinde; muhtelif haber örneklerini, basın bültenlerini, lisans sözleşmesi örneklerini, 2008 ve 2011-2019 yılları arasına ait yıllık faaliyet raporlarını, muhtelif Yargıtay ve ilk derece mahkemesi karar örneklerini, … Topluluğu bünyesindeki muhtelif marka görsellerini, ödüller listesini, muhtelif tevzi formlarını, www…com.tr ve www.kocsistem.com.tr. adreslerine ilişkin alan adı sorgulama ekran görüntülerini, www…com.tr adresli web sayfası ekran görüntüsünü, … Holding A.Ş kuruluş ana sözleşmesi İngilizce metnini, kuruluş gazetesini ve sicil tasdiknamesini, Rahmi … Müzesi ve Sevim-Necdet H. Kent Kitaplığı’na ait fotoğraflarını, …. Dergileri bilgileri, “… Holding” Google arama motoru sonuçlarına ilişkin ekran görüntüsünü, marka listesini, … Holding ve … Üniversitesi Twitter hesabı görsellerini, … Holding Youtube sayfası görselini, 2008 yılına ait kurumsal sosyal sorumluluk raporunu, özel/02386 ve özel/02387 sayılı markalara ait TÜRKPATNET ekran görüntülerini, 7 Mart 2014 tarihli Türkiye İtibar Endeksi tarafından verilen Takdir Beratı tören davetiyesini, yurt dışı marka listesini; İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 17.03.2021 tarih ve 24508 sayılı yazısıyla … Holding AŞ’ye ait sicil kaydı bilgilerinin gönderildiği; TÜRKPATENT Hukuk Müşavirliği’nin 24.03.2021 tarih ve E-…. sayılı yazısı ekinde, davacıya ait T/02387 ve T/02386 sayılı marka sicil kaydı örneklerinin gönderildiği; Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 19.03.2021 tarih ve … sayılı yazısıyla Özel Diyarbakır … İlkokulu, Ortaokulu, Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi’ne ait kurum açma izni ve iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ve muhtelif belgelerin gönderildiği; Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın bila tarihli ve 933-99 sayılı yazısıyla, … Temizlik Özel Eğitim ve Öğretim Hiz. İnş. Taş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. ünvanlı şirkete ait genel bilgiler, ortak ve yetkililerinin kimlik ve adres bilgilerinin gönderildiği tespit edilmiştir.
Davacının Tecavüz İddiasına Konu Markaları:
12.08.2003 başvuru, 30.12.2005 tescil tarihli 2003/21298 sayılı 05 / 16 / 21 / 41 / 42 / 45.sınıflarda tescilli “… ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU VE LİSESİ THE … SCHOOL+şekil” ibareli;
25.05.2004 başvuru, 09.05.2005 tescil tarihli 2004/15189 sayılı 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45.sınıflarda tescilli “…” ibareli;
02.06.2006 başvuru, 22.05.2007 tescil tarihli 2006/26422 sayılı 05 / 07 / 08 / 09 / 14 / 16 / 18 / 21 / 24 / 25 / 27 / 28 / 35 / 38 / 41 / 42 / 43 / 45.sınıflarda tescilli “… ÜNİVERSİTESİ” ibareli;
15.05.2006 başvuru, 28.05.2007 tescil tarihli 2006/22509 sayılı 41 / 42 / 44 / 45.sınıflarda tescilli “…” ibareli;
05.04.2006 başvuru, 12.03.2007 tescil tarihli 2006/13589 sayılı 07 / 08 / 09 / 10 / 21 / 28 / 35 / 38 / 41 / 42 / 45.sınıflarda tescilli “… akademi+şekil” ibareli;
18.02.2019 başvuru, 13.08.2020 tescil tarihli 2019/15845 sayılı 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45.sınıflarda tescilli “…+şekil” ibareli;
11.06.2020 başvuru, 20.11.2020 tescil tarihli 2020/61057 sayılı 16 / 35 / 38 / 41 / 42.sınıflarda tescilli “… OKULU İLK-ORTA-LİSE+şekil” ibareli markalarının bulunduğu anlaşılımıştır.
Davalı Kullanımları:
Davalının https://…com/ adresli web sayfası üzerinde yapılan incelemelerde; görselini, web sayfasının başında, okul binası üzerinde ve web sayfasındaki anlatım ve tanıtımlarında kullandığı anlaşılmıştır.
Davalının Kullanımlarının Davacı Markalarından Doğan Haklara Tecavüz Oluşturup Oluşturmadığı:

6769 sayılı SMK’da belirtildiği ve uygulamada da kabul edildiği üzere markayı kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir. Tescil edilmiş bir marka sahibi, marka üzerindeki bu münhasır hakkına dayanarak SMK’nın 7/2. maddesi uyarınca;
➢ kendisinin izni alınmadan, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını,
➢ tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını,
➢ aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılmasını engelleyebilir.
6769 sayılı SMK’nın 29/1-a bendine göre; “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak”, b bendine göre; “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.” ve c bendine göre; “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” eylemleri marka hakkına tecavüz sayılan fillerdendir.
Bu bağlamda Kanun’un 7. ve 29. maddeleri bir arada ele alındığında öncelikli olarak tespiti gereken husus, dosya kapsamına davacı yanca sunulan delillerin incelenerek, davalı yanca gerçekleştirildiği iddia edilen kullanımların, davacının tescilli markasından doğan hakları ihlal eder mahiyette olup olmadığı ve bu nedenle davacı yanın marka tescilinden doğan haklarının ihlal edilip edilmediğidir. Bu iddiaların tespitinde ise, markaları oluşturan ibarelerin esas unsurları arasındaki benzerliğin, ilgili tüketici kitlesi algısında iltibasa sebebiyet verebilecek veyahut taraf markaları arasında en azından iktisadi veya idari bir bağ kurulmasına neden olacak düzeyde olması gerektiği kabul edilmektedir.
Karıştırılma ihtimali, hem bir tescil engeli, hem de bir tecavüz eylemidir. Karıştırılma ihtimali kavramı tecavüz yönünden ele alındığında, özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: karıştırılma ihtimalinin varlığı için, mütecaviz tarafından kullanılan işaretin tescil edilmiş markanın aynısı veya onun benzeri olması ve tescil edilmiş markanın, tescil edildiği mal ve hizmetlerle aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması şarttır. Bu ikisi bir arada bulunmalıdır. Bunun yanı sıra, karıştırma halk yönünden olmalıdır. Yani tescilli marka ile tescilsiz olarak kullanılan işareti halkın karıştırması ihtimali bulunmalıdır. Çünkü işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “bağlantı olduğu ihtimali” de “karıştırılma ihtimali” kavramına dâhil kabul edilmiştir. Zira iltibasta halk, marka ile işareti kullanan işletmelerin aynı olduğu yanılgısına düşmekte, düşürülmektedir. Yani düşündüğü, tasarladığı işletmenin malını aldığını zannederken iltibas sonucu başka bir işletmenin malını almaktadır. “Karıştırılma ihtimali”nde ise halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurması yeterlidir. Halk aldığı malın başka bir işletmeye ait olduğunu bilse, fakat güvendiği işletme ile malını aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetse yine “karıştırılma ihtimali” vardır.
Başka bir ifadeyle, tescilli marka ile kullanılan işaret arasında görsel ve sesçil (fonetik) yönden benzerlik bulunmasa, hatta genel görünüş (umumi intiba) açısından ayniyet veya benzerlik bulunmasa dahi, halk bunlar arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kuruyorsa karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti kabul olunacaktır. Böylece görsel, biçimsel, sesçil benzerlik olmasa bile, halkın iki işaret arasında herhangi bir sebeple bağlantı kurduğu hallerde “karıştırılma ihtimali” bulunabilmektedir. İltibasın varlığı için, genel olarak normal ve orta seviyedeki bir alıcının piyasaya sürülmüş malı alırken aldanıp aldanmayacağının tespiti gerekir. Karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir.
Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 13.11.2003 tarih ve 2003/4003E., 2003/10839 K. sayılı kararında “Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir” denilerek, halk tarafından karıştırılma ihtimalinden anlaşılması gereken açıklanmış bulunmaktadır.
Türk hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır. Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. “Halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır. Benzerlikte, görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir4. İlgili tüketici kitlesi belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır.” (C -251/95 Sabel / Puma [1997]).
Karıştırılma ihtimaline ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 13.06.2012 tarihli, 2012/11-155 E. – 2012/376 K. sayılı kararında; “… karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki ‘ihtimal’ kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile ‘umumi intiba ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde bir değerlendirme yapmıştır.
İltibas ihtimalinin araştırılmasında, markalar arasında benzerlik bulunup bulunmadığı hususunda markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. Marka farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markayı çağrıştırabilir. Tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen markalar tamamen farklı etki bırakabilirler. Markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılması ve özellikle markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tasviri işaretlerden oluşan kısımlarının aynı veya benzer olup olmadıkları üzerinde durulmasına da gerek yoktur. Ancak bunlar, markanın genel görünümüne etkileri ölçüsünde incelemede dikkate alınabilirler. Buna karşılık markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir.
Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde; tecavüz iddiasına konu davacı markaları ile davalı kullanımları incelendiğinde;
Anlamsal açıdan yapılan karşılaştırmada; davacının tecavüz iddiasına mesnet markalarındaki esas unsurun “…” ibaresi olduğu, “damızlık erkek koyun” anlamına gelen “…” ibaresinin davacının markasal kullanımlarında bu anlamlarından arî hale geldiği, kaldı ki dava konusu 41. sınıf hizmetler bakımından yüksek ayırt ediciliği olduğu, davacı markalarındaki “özel ilköğretim okulu ve lisesi school, üniversitesi, akademi, ilk-orta-lise” gibi ibarelerin ise markaların tescilli olduğu 41.sınıftaki eğitim ve öğretim hizmetleri açısından tanımlayıcı olduğundan ayırt edici olmadığı, davalı kullanımındaki “…” ibaresindeki “Bil” hecesinin “bilim, bilgi” gibi kelimelerin ilk hecesi olduğu, bir fiil kökü olarak “bilmek” sözcüğünün “bir şeyi öğrenmiş, anlamış olmak, bir bilim, sanat ya da zanaat dalında yeterli bilgisi bulunmak” anlamlarına geldiği dolayısıyla ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu, markadaki “okulları” ibaresinin ise davalının eğitim ve öğretim hizmetlerindeki kullanımı için ayırt edici olmadığı, her ne kadar marka işaretinde “…” kelimeleri bitişik yazılmışsa da farklı renklerle vurgulanmış olmalarının yanı sıra “bil” ve “…” sözcüklerinin bu anlamlarından sıyrılarak yeni bir sözcük meydana getirmemiş olmaları sebebiyle markalarda ortak “…” kelimesinin anlamsal olarak karıştırılma ihtimali doğurabileceği kanaatine ulaşılmıştır.
Fonetik açıdan yapılan karşılaştırmada; davacı markalarının ve davalı kullanımının öne çıkan “…” ibaresi açısından fonetik olarak karıştırılma ihtimalinin olduğu, … ve … kelimelerinin kulakta bıraktığı tını bakımından işitsel benzerliği haiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Görsel açıdan yapılan karşılaştırmada ise; davacı markalarının ve davalı kullanımının renk ve şekil unsurları sebebiyle işaretlerinde kısmi görsel farklılıklar bulunmakla birlikte bu “…” kelimesi ile “… boynuzu” şeklinin birlikte kullanıldığı, davalı kullanımında BİL ve OKULLARI sözcükleri beyaz ile yazılmışken aralarında bulunan … sözcüğünün yeşil renkle tasarlanarak görsel olarak ön plana çıkarıldığı, dikkatin … sözcüğüne yöneltildiği görülmüştür.
Davacı markalarının ve davalı kullanımının işitsel, görsel ve kavramsal olarak bir bütün olarak bıraktığı intibaın benzer olduğu, davalı markası ile davacı markaları arasında tüketicilerin ilişki kurma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu, davacı hizmetlerinden yararlanan tüketicilerin davalı kullanımını, davacı markalarının bir devamı olarak algılayabileceği, davacının; “…+şekil”, “…” ibareli tanımış markalarının da bu algıyı artıran bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davacı markalarının ve davalı kullanımının anlamsal, fonetik ve görsel anlamda karıştırılma tehlikesi olduğu, davalının web sayfasının başında, okul binası üzerinde ve web sayfasındaki anlatım ve tanıtımlarında kullandığı, tabela ve diğer bazı tanıtım emtiası kullanımlarında, davacının markalarındaki “…” ibaresi ile “… boynuzu” figürüne yer vermesinin, davacıya ait markaların tescilinden doğan hakların ihlali olarak SMK 7. ve 29. maddeleri kapsamında değerlendirilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalının Kullanımlarının Haksız Rekabet Oluşturup Oluşturmadığı:
Bilindiği gibi haksız rekabet 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 6762 sayılı eski TTK’nin aksine yeni TTK’da haksız rekabetin tanımı yapılmamıştır. Yeni TTK m. 54 f.2’de “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” biçiminde haksız rekabet oluşturan fiiller genel olarak belirtilmiştir.
TTK m. 55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme metodu ile belirtilmiştir. Madde düzenlemesinde belirtilen başlıca haksız rekabet halleri; dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar (kötüleme, avantaj sağlama, hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanma, karıştırılmaya neden olma, karşılaştırma ya da üçüncü kişiyi benzer yollarla öne geçirme, tedarik fiyatının altında fiyatla satışa sunma yoluyla aldatma, gerçek değer hakkında yanıltma, karar verme özgürlüğünü sınırlama, nicelik ve nitelikte yanıltma, hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanın açık olmaması, tüketici kredilerine ilişkin açık beyanda bulunmamak, yanıltıcı sözleşme formüllerini kullanmak), sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartlarını kullanmak olarak belirtilmiştir. Uyuşmazlık ile ilgili olan ve eski TTK m.57/5’ in muadili olan düzenleme ise m.55 f.1 (a) bendinin dördüncü alt bendi olup, hüküm “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilini haksız rekabet olarak düzenlemiştir. Belirtildiği üzere; davalının web sayfası, okul binası, tabela ve diğer bazı tanıtım emtiası üzerindeki kullanımlarının, davacının tescilli markalarıyla iltibas yaratacak nitelikte olduğundan, davalı kullanımlarının davacı adına tescilli markalar açısından haksız rekabet oluşturabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının Ticaret Unvanına ve Alan Adına Dayalı Hak İddiası Yönünden Değerlendirme:
6102 sayılı TTK’nın 39. maddesine göre “(1) Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.” TTK m. 50 ise; “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” şeklindedir.
Görüldüğü üzere, usulüne uygun biçimde Ticaret Sicili’ne tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanı koruma altındadır. Bu korumanın ticaret unvanı olarak kullanımla sınırlı olduğu tartışmasızdır. Yani tescilli ticaret unvanı, sahibine unvanın marka olarak da korunması yönünde bir hak bahşetmez. Zira markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı veya sunduğu benzer hizmeti birbirinden ayırt etmeye yarar iken, ticaret unvanları işletmenin kendisini tanımlar.
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”. Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Yargıtay emsal kararlarında6 da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.
Somut davada; davacının ticaret unvanının ve alan adının eki-özü “…” ibaresidir. Bu ibare, davalının kullanımlarında da birebir mevcuttur. Ancak SMK md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Ayrıca bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir. Davacının sunmuş olduğu delillerden “…” ibaresinin 41.sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri” açısından kendisine SMK’nın 6/6 bendi anlamında koruma sağlayabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kötüniyet Değerlendirmesi:
Yargıtay, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmayı ve gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapma amacına ya da şantaja yönelik başvuruları kötü niyet olarak kabul etmektedir.
Somut davada davalı şirketin kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerde, davanın kabulüne, davalının özel eğitim kurumu tabela ve diğer bazı tanıtım emtialarında “…” ibaresi ve … boynuzu figürünü kullanmasının davacıya ait markaların tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, markaya tecavüzün durdurulmasına, önlenmesine, tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına, davalının dava konusu ibareyi tanıtma vasıtası olarak internette dahil olmak üzere reklamların durdurulmasına ve kaldırılmasına, dava konusu ibareyi ihtiva eden her türlü cins etiket, muhafaza ve ticari evrakın basılı her türlü evrakın tanıtım malzemelerinin, işyeri tabelasının bulunuğu her yerden kaldırılmasına, “….com” adresli alan adının davalıya tahsisinin iptaline, kullanımına son verilmesine, kararın masrafı davalıya ait olmak üzere kararın kesinleşmesi ve davacının süresinde talebi halinde ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının özel eğitim kurumu tabela ve diğer bazı tanıtım emtialarında “…” ibaresi ve … boynuzu figürünü kullanmasının davacıya ait markaların tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, markaya tecavüzün durdurulmasına, önlenmesine, tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına,
3-Davalının dava konusu ibareyi tanıtma vasıtası olarak internette dahil olmak üzere reklamların durdurulmasına ve kaldırılmasına,
4-Dava konusu ibareyi ihtiva eden her türlü cins etiket, muhafaza ve ticari evrakın basılı her türlü evrakın tanıtım malzemelerinin, işyeri tabelasının bulunuğu her yerden kaldırılmasına,
5-“….com” adresli alan adının davalıya tahsisinin iptaline, kullanımına son verilmesine,
6-Kararın masrafı davalıya ait olmak üzere kararın kesinleşmesi ve davacının süresinde talebi halinde ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına,
7-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçtan düşümü ile bakiye 4,90 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8- Davacı için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.902,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalanının üzerinde bırakılmasına,
10-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/06/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 685,90.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.100,00.-TL
Toplam 2.902,50.-TL