Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/303 E. 2021/195 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/303
KARAR NO : 2021/195

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2021
İDDİA:
Davacı vekili 08/04/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “…”, “…”, “…”, “… selekt”, “…”, “… penta” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… makina” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” markalarının sahibi olduğunu, otomobil, kamyon, otobüs, iş makinesi ve deniz ve endüstriyel motor üreticisi olduğunu, bu sektörler ile bağlantılı servis hizmetleri ve yedek parça üretim ve satışı hizmetleri de yaptığını, “…” markasının … sayı ile tanınmış marka olarak tescil edildiğini, tüm dünyada 100’den fazla ülkeye satış yaptığını, Türkiye’de 32 yetkili servisi bulunduğunu, müvekkiline ait “…” markasının tanınmış marka statüsüne ulaştığını, dava konusu “… MAKİNA” marka başvurusunun, iş makinaları yedek parçacılığı sektöründe faaliyette bulunmak üzere yapıldığını, yapılan başvuruya SMK 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 maddeleri kapsamında itirazda bulunduklarını, itirazın reddedildiğini, YİDK başvurusu uyarınca verilen kararda ise markalarda “VOL” sözcüğünün ortak yer almasının markalar arasında belirli bir düzeyde benzerlik yarattığının kabul edildiğini, ancak renk ve renk kombinasyonunun bulunmaması sebebiyle YİDK başvurusunu da reddedildiğini, markaların iltibasa sebebiyet verecek ölçüde benzer olduğunu, “MAKİNA” ibaresinin markaya hiçbir ayırt edicilik katmadığını, benzerliğin ilk hecede olduğunu ve müvekkili ile özdeşleşmiş “mavi” rengin kullanıldığını, daha önceden “…”, “…”, “…” markalarına karşı açılan davalarda markaların tüketiciyi yanıltacak düzeyde benzer olduğunun kabul edildiğini, yine daha önceden Türk Patent nezdinde … markalarına yönelik yapılan itirazların kabul edildiğini ve başvuruların reddedildiğini, dava konusu markaların otomotiv sektöründe kullanılacağını, dava konusu markaların tescil sınıflarının aynı/aynı tür olduğunu, davalının internet sitesinde bulunan açıklamalarda davalının doğrudan “…” tüketicilerine yönelik hizmet verdiğini, bu kapsamda SMK 6/1. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış marka olması, müvekkiline ait markaların tanınmışlığından haksız kazanç sağlanması ihtimali bulunması, markanın tescili halinde müvekkiline ait “…” markalarının ayırt ediciliğinin düşecek olması, markaların itibarının zarar görecek olması karşısında SMK 6/5. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, davalının, “…” markalarından haberdar olmamasının mümkün olmaması, marka renginin “mavi” olması, faaliyet alanlarının aynı olması karşısında dava konusu markanın tesadüfi olmadığını, bu kapsamda SMK 6/9. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, bu kapsamda SMK 6/3. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanını oluşturduğunu, bu kapsamda SMK 6/6. Madde uyarınca tescil engeli bulunduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… makina” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu markaların bir bütün olarak inceleneceğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, SMK 6/5. Maddede sayılan şartların gerçekleşmeyeceğini, itiraz ve dava konusu başvurunun SMK 6/6. Madde bağlamında bir niteliğinin bulunmadığını, kötüniyet iddiasının ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs …’a usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.

GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… makina” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 17.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 01/10/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 08/04/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “… Davaya konu marka başvurusu ve davacıya ait dava konusu markaların SMK 6/1. Madde bağlamında benzer olduğu, davaya konu marka başvurusunda bulunan:“Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” “madencilik ve maden çıkarma hizmetleri” Hariç, kalan hizmetler bakımından SMK 6/1. Madde bağlamında iltibas ihtimali bulunduğu, 6769 sayılı SMK md.6/3’ün uygulama şartlarının oluşmadığı, davacı markasının ulaştığı tanınmışlık düzeyinin, SMK 6/1. Madde bağlamında benzer bulunmayan hizmetler bakımından SMK 6/5 bağlamında tescil engeli yaratıp yaratmayacağı konusunda nihai takdir yetkisinin Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, 6769 sayılı SMK md.6/6’nın uygulama şartlarının oluşmadığı, kötüniyet değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu… ” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “…”, “…”, “…”, “… selekt”, “…”, “… penta” ibareli markalarının, davalının … sayılı “… makina” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 19/01/2019 tarihinde “… makina” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 37.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı “…”, “…”, “…”, “… selekt”, “…”, “… penta” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… makina” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 37.sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “…”, “…”, “…”, “… selekt”, “…”, “… penta” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 03, 05, 06, 07, 08, 09, 11, 12, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 25, 27, 28, 36, 37, 39, 41, 57.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede,davacı muterize ait dava konusu markaların tescil sınıfları ile davaya konu marka başvurusunda bulunan “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” ve “madencilik ve maden çıkarma hizmetleri” hariç hizmetler, aynı/benzer/ilişkili olarak yer almaktadır. Bu kapsamda anılan markalar bakımından SMK md.6/1 kapsamında emtiaların aynı/benzer/ilişkili olması şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… makina” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı”…”, “…”, “…”, “… selekt”, “…”, “… penta” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Değerlendirme:
Taraf markaları arasında görsel benzerlik olup olmadığının değerlendirilmesinde, yapılacak olan ilk değerlendirme, karıştırmaya konu markalar arasında görsel bir benzerliğin bulunup bulunmadığıdır. Söz konusu benzerlik, taraf markalarını oluşturan harflerin, sözcüklerin, sloganların, resim, logo, grafik ve benzeri diğer şekli unsurların aynı ya da benzer olması şeklinde kendisini göstermektedir. Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında; davaya konu marka başvurusunda ön plana çıkan unsurun “…” ibaresi olması, davacıya ait itiraza mesnet markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olması, “…” ibaresindeki “V” ibaresinde şekil unsuru bulunsa da bu şekil unsurunun markaya ayırt edicilik katabilecek bir seviyede olmadığının değerlendirilmesi karşısında markaların düşük dereceli görsel benzerlik taşıdığı kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Değerlendirme:
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. Bu başlık altında yapılacak inceleme özellikle ses ve sözcük markaları bakımından önem arz etmektedir. Zira kimi durumlarda bir marka görsel olarak bir diğerinden farklı olsa dahi tüketicinin kulağında kalan imaj yine de aynı/benzer olabilmektedir. Bu kapsamda somut uyuşmazlığa bakıldığında; davaya konu markanın Türkçede “…” biçiminde telaffuz edilmesi, davacıya ait markaların “…” biçiminde telaffuz edilmesi, markaların başlangıç seslerinin aynı olması, markaların ikişer heceden oluşması, “VOL” ibaresinin markaların okunuşunda baskın olması karşısında taraf markalarının düşük dereceli sesçil benzerlik taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Değerlendirme:
Bilindiği üzere işaretler arasında kavramsal benzerlik bulunması da markanın tescil edilmesine engel hallerden biridir. Kavramsal benzerlik, tek tek sözcükler değil bir bütün halinde markaların tekabül ettikleri anlam bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Bazı hallerde markalardaki şekil unsuru birbirinden çok farklı olsa bile, sözcük unsurlarından dolayı ortaya çıkacak tüketici algısı nedeniyle kavramsal benzerliğe bağlı olarak karıştırılma ihtimali sabit görülebilir. Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; yapılan araştırmada davaya konu davacı markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin Latince “Yuvarlanıyorum” anlamına geldiği, simgelerindeki “yuvarlak” ve “ok” unsurunun, simyadaki 7 metalden biri olan demiri ve sağlamlığı simgelediği, isim ve logo birleştirildiğinde markanın anlamının “devinimdeki sağlamlık” olduğu görülmüştür. Davaya konu davalı markasının esaslı unsurunu içeren “…” ibaresinin Latince “Sakalsız” anlamına geldiği görülmüştür. Yine markada bulunan “MAKİNA” ibaresinin, başvuru konusu sektörde yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğu, kelime anlamı olarak da markaya farklı bir anlam katmadığı düşünülmektedir. Tüm bu kapsamda sonuç değerlendirmesi yapıldığında “…” ve “…” ibarelerinin farklı ve birbirinden oldukça uzak anlamlarının olması, kaldı ki tüketicilerin, kelimelerin Latince anlamını bilmelerinin beklenemeyecek olması, karşısında taraf markalarının kavramsal olarak benzer olmadıkları kanaatine varılmıştır.
Genel değerlendirme açısından, söz konusu markaların görsel, fonetik (işitsel) veya kavramsal yönleri her zaman aynı öneme sahip değildir ve markaların piyasada bulunabilecekleri nesnel koşulların incelenmesi yerindedir. Sözcük/sözcüklerden oluşan bir işaretle karşılaşan ortalama bir tüketici, işareti belirli bir anlama karşılık gelen veya anlamlı kelimeleri anımsatan parçalara bölecektir. Bu çerçevede, önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikir de göz önüne alınmalıdır. Aynı düşünce sonraki markanın seçilmesi için de etkili olabilir. Sonuç olarak, davacı markalarının sektörde belirli bir bilinirliğe ulaşması da göz önüne alındığında markaların bütünsel olarak benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
Gerçek Hak Sahipliği İddiası Kapsamında Değerlendirme:
Bilindiği üzere marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir. Marka hakkının kazanılması ile ilgili farklı hukuk düzenlerinde çeşitli sistemler olmakla birlikte özünde iki gruba ayrılmaktadır. Bu sistemlerden birincisi kullanma sistemi, ikincisi ise tescil sistemidir. Ülkemiz açısından marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Bununla birlikte tescilsiz marka sahibine de bazı istisnalar tanınmıştır. Öyle ki, marka başvuruları bakımından nispi red gerekçelerinden birisi de “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” düzenlemesidir. Öncelik hakkının kabul edildiği durumlarda markanın tescili sadece açıklayıcı etkiye sahiptir. Diğer bir deyişle, marka üzerindeki hak tescilden önce doğmuş bulunmaktadır. Eskiye dayalı kullanım kavramı, tescil veya başvuru tarihinden önce markanın veya işaretin çeşitli alanlarda ve çeşitli şekillerde kullanımını ifade etmektedir. Bu kullanım, SMK’nın 5/2 b, c ve d bentleri uyarınca tescil edilemeyecek bir işaretin tesciline hak kazandırma sonucu doğurabileceği gibi sonradan yapılan başvuruların reddini talep etme hakkı da verebilmektedir. Bununla birlikte, huzurdaki işbu dava bakımından ikinci hukuki sonuç yani sonraki başvurunun reddine karar verilmesini talep etme yetkisi üzerinde durulacaktır. Önemle belirtilmelidir ki, bir kimsenin bir markayı sadece ilk defa kullanmaya başlaması ile o marka üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu kabul edilemez. Bu bağlamda kullanımın niteliği, bilinirlik şartı ve kullanımın kapsamı başlıkları altında inceleme yapılması gerekmektedir.
1) Kullanımın Niteliği
Tescilsiz olarak ticarette kullanılan işaret ve tescilsiz marka sahiplerinin marka korumasına ulaşabilmeleri için, bu kullanımın markasal biçimde olması gereklidir. Markasal kullanımdan kasıt, işaretin gerçekten üretimde ve ticarette özetle ticari hayatta, mal veya hizmeti belli bir kimlik altında sunarak marka algısı yaratacak şekilde kullanılmasıdır. Bu düzenlemenin amacı bir işareti ilk kez kullanan ve ona bilinirlik kazandıranın meydana getirdiği ekonomik değerden başkasının haksız ve sebepsiz yararlanmasının engellenmesidir. Böylece bir markayı ilk kez kullanıp bilinir kılanların, o markanın gerçek hak sahibi olmasının önü açılmış bulunmaktadır.
2) Bilinirlik Şartı
Yukarıda da değinildiği üzere bir kimsenin bir markayı sadece ilk defa kullanmaya başlaması ile o marka üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğu kabul edilemez. Bu kullanım sonucunda işaretin belli bir ulaşması da gerekmektedir. Zira amaç, tescilsiz marka yahut işaret sahibinin sarf ettiği emek dolayısıyla hakkaniyet kapsamında hukuken muteber bir hak elde etmesidir.
3) Kullanımın Kapsamı
Bilindiği üzere tanınmış markalarla ilgili olarak getirilen istisnai durum haricinde nispi red nedenleri bakımından genel sistematik, tescil engelinden bahsedebilmek için sonraki başvurunun aynı/aynı türden emtia/hizmetlere yönelik olmasıdır. Dolayısıyla bir nispi red nedeni olan “eskiye dayalı kullanım” bakımından da sonradan yapılan başvurunun, eskiye dayalı kullanım ile aynı emtia/hizmetlere yönelik olması kuralı aranacaktır. Bir başka anlatımla, eskiye dayalı kullanım nedeniyle üstün ve öncelikli hak hangi mal ve/veya hizmetler için elde edilmiş ise, sadece bu mal ve/veya hizmetler ile benzer sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden tescil engelinden bahsedilebilecektir.
4) Eskiye Dayalı Kullanım Kapsamında Hükümsüzlük Şartlarının Oluşup Oluşmadığı
Yukarıda değinilen tüm hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında; davacının tescilli markalarına dayandığı, dosyada mübrez belgelerde davacının “…” ibareli bir kullanımının bulunmadığı göz önüne alındığında SMK 6/3. Madde bağlamındaki talebin kabul edilebilir olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK 6/6. Madde Kapsamında Değerlendirme:
Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinin 6. fıkrası: “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” hükmünü amirdir. SMK’nın 6/6. maddesine göre daha genel bir ifade taşıyan 6/3. maddenin önceki unvan sahibi açısından olanak sağlayıp sağlamadığı tartışmalı bir konudur. Somut olayın özelliklerine göre kayıtlı unvan sahibi aynı zamanda unvan kılavuz sözcüğünü marka gibi kullanarak öne çıkarmış ve malları veya hizmetleri ile anılmasını sağlamış, belli bir ayırt edicilik kazandırmış olabilir. Bu takdirde tescilsiz bir marka hakkından söz edilecektir. Yargıtay kararlarında, ticaret unvanına dayalı taleplerde ticaret unvanının çekirdek unsurunun sonraki başvuruda aynen bulunması gerektiği belirtilmektedir. Bu madde kapsamında yapılacak inceleme SMK 6/1. Maddeden farklı olarak benzerlik değerlendirmesi değil ticaret unvanının çekirdek unsurunun ayniyetini aramakta bu bakımdan SMK 5/1-ç maddesine yaklaşmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının ticaret unvanının çekirdek/esaslı unsuru “…” ibaresi iken davalının davaya konu başvurusu “… MAKİNA” biçimindedir. Bu kapsamda yalnızca “VOL” ibaresinden ibaret benzerliğin SMK’nın 6/6. maddesine uygulama alanı yaratmayacağı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından davacı yan “…” markasının kendi adına tanınmış marka olduğunu beyan etmiştir. Bu doğrultuda Türk Patent Markalar Sicili’nde yapılan araştırmada, anılan ibarenin davacı adına tanınmış marka olarak tescil edilmiş olduğu görülmüştür. “…” markasının motorlu kara taşıtlarında ve taşıt motorlarında belirli bir bilinirliğe ulaştığı görülmüştür. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davaya konu marka kapsamında yer alan davacı marka kapsamında yer almayan farklı 37. Sınıf “Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri.” ve “madencilik ve maden çıkarma hizmetleri” yönünden “…” ibaresinin tescili halinde “…” markasının ayırt ediciliğinin düşebileceği, tanınmışlığın farklı olan bu hizmetlere de sirayet edeceği kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahısın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine
4-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5- Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.390,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüme karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/05/2021 Katip …
¸

Hakim …
¸ ¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 174,00.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.100,00.-TL
Toplam 2.390,60-TL