Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/292 E. 2021/150 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/292
KARAR NO : 2021/150

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali ve hükümsüzlük)
DAVA TARİHİ : 22/09/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2021
İDDİA:
Davacı vekili 22/09/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının 1872 yılında kurulduğunu, su, gaz, buhar ve pompa üretimi için bağlantı parçaları üretimi yaptığını, başta Almanya olmak üzere birçok ülkede su arıtma, su dağıtımı, atık su, barajlar ile basınç yönetimi, gaz endüstrisi ve enerji santralleri dahil olmak üzere birçok farklı uygulama alanında faaliyet gösterdiğini, ürün yelpazesinde sürgülü vanalar, kapama vanaları, kontrol vanaları, havalandırma vanaları, kelebek vanaları ve ev bağlantı vanaları olduğunu, ilgili malların üretimini, satışını ve ihracatını “…” markası ile gerçekleştirdiğini, davacı şirketin faaliyet alanında kullandığı tanınmış markalarını özellikle Almanya’da, ABD’de, WIPO nezdinde birçok ülkede ve Türkiye’de tescil ettirdiğini, markasını bu ülkelerde fiilen kullandığını, “…” markasının Amerika, WIPO ve Avrupa Birliği’nde tescil koruması altında olmasının markanın tanınmışlığının kabulüne etkili olduğunu, dava konusu “…” ibareli markanın davacı şirketin “…” markasına görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların baskın unsurlarının ilk kısımları olduğunu, dava konusu markada yer alan … ibaresinin, tüm harfleri ve aynı sırasıyla davacı şirket markasında aynen yer aldığını, TÜRKPATENT marka inceleme kılavuzunda da ortak ibarelerden oluşan markalardan birisinde bir sayı da rakamın yer alması markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmaz denildiğini, dava konusu markada da davacı şirketin markası olan “…” unsurunun birebir yer aldığını, bunun yanına hiçbir ayırt ediciliği olmayan “10” ibaresinin getirilmek suretiyle oluşturulduğunu, “…” ibaresini tanıyan bilinç düzeyi yüksek olmayan tüketici kitlesinin davaya konu “…” ibareli marka ile karşı karşıya kaldığında davacın markasının devamı veya ilgili sınıflardaki hizmetler bakımından yeni bir versiyonu, serisi olarak algılamasının kuvvetle muhtemel olduğunu, davacıya ait … markanın ilgili sektörde ve tescil edilmek istenen mal ve hizmet sınıflarında son derece ayırt edici bir ibare olduğunu, bu ibarenin sonuna eklenen “10” ibaresinin seri marka algısı yarattığını, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerliğin daha büyük öneme sahip olduğuna dair veya ilave rakamların markaya ayırt edici nitelik katmayacağına ilişkin TÜRKPATENT’in de benzer kararları bulunduğunu, dava konusu marka ile davacı şirketin markalarının birebir aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, davacının … markasının 06 / 07 / 11 / 20. Sınıflar bakımından tescilli olduğunu, davaya konu “…” ibareli marka için de 35.sınıf içerisinde 06 / 07 / 11 / 20.sınıf malların satışına ilişkin hizmetler bakımından tescil talebinde bulunulduğunu, ticari bir malı üreten bir işletmenin ürettiği malı satmasının işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğu kabul edildiğinden doğal olarak dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 35.sınıf içerisinde yer alan 06, 07, 11 ve 20. sınıf emtiaların da davacı şirket markasının tescilli olduğu emtialar ile doğrudan ilişkilendirilmeye müsait olduğunu, 35.sınıfın anılan alt grubu ile mal grupları arasındaki ilişkinin varlığının pek çok Yargıtay kararında da açıkça vurgulandığını, YİDK kararında yer alan emtia benzerliği değerlendirmesinin hem hukuka hem de istikrar kazanmış Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m. 6/1’in uygulanması için markalar arasında öncelik sonralık ilişkisinin varlığı, markaların aynılığı ya da benzerliği, markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği, halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin bulunması gerektiğini, bahsi geçen şartların kümülatif nitelikte olduğunu, hükmün uygulama alanı bulabilmesi için iki marka arasındaki ilişkinin tüm şartları taşıması gerektiğini, bunlardan birinin dahi bulunmaması halinde itirazın reddedileceğini, benzerliğin sadece mallar ya da sadece işaret ve ibareler üzerindeki benzerlik olmadığını, çifte benzerlik ihtimalinin gerçekleşmesi gerektiğini, aksi halde markalar arasındaki 6. madde anlamında bir benzerlik olmadığı sonucuna varılmasının zorunlu olduğunu, kaldı ki bu benzerlik gerçekleşse dahi ortalama tüketici kitlesinin markaları karıştırıp karıştırmadığının diğer bir ifade ile markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunup bulunmadığının da tespitinin gerektiğini, dosya incelendiğinde markalar arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığının görüleceğini, markalar arasındaki benzerliğin değerlendirmesinin markada yer alan kelime ya da şekil unsurlarının birbirinden bağımsız olarak tek tek ele alınması yoluyla değil markada yer alan tüm unsurların birlikte yarattığı bütüncül izlenime göre yapılması gerektiğini, marka içerisinde yer alan unsurlardan sadece birisine bakılarak ve diğer unsurlar ihmal edilerek ayırt ediciliği varlığına veya yokluğuna hükmedilemeyeceğini, davacı markasının “…” ibaresinden oluştuğunu, münhasıran kelime unsurundan ve düz yazı karakteriyle siyah renkle kaleme alındığını, üç harf ve tek heceden oluşan kısa bir marka olduğunu, kısa markaların bir bütün olarak algılanmaları ve o şekliyle akılda kalmalarının kolay olduğunu, bu nedenle de onlarda yapılan ufak değişikliklerin dahi dikkat çekici olduğunu, dava konusu markada küçük farkların ötesinde farklar yer aldığını, taraf markalarının tamamen farklı olduğunu, dava konusu markanın ise “…” ibareli marka olduğunu, kelime, rakam ve renk unsurlarının bir araya getirildiğini, özgün bir yazı stili kullanıldığını, markanın başında özel tasarlanmış “tik” işaretine yer verildiğini, bu ibareden sonra “ag” harflerine ve bunların akabinde de “10” sayısına yer verildiğini, tik işareti ve 10 sayısının yeşil renk kullanılarak vurgulandığını, markanın genel görünümünü doğrudan doğruya değiştiren bu unsurların incelemede göz ardı edilmesinin mümkün olmadığını, davacı markasında yer almayan unsurlara davalı markasında esas unsur olarak yer verildiğini, bu durumun markaların sadece görsel değil işitsel ve anlamsal olarak da ayrılmasını sağladığını, zira davalı markasında bütün olarak özgün bir şekilde bir araya getirilmiş “…” ibaresi olduğunu ibarenin herkes tarafından bilinen anlamı ve algısı göz önüne alındığında “…” ibaresi ile arasında anlamsal ve işitsel bir bağ olmadığını, bu kapsamda inceleme yapılırken ibareler arasındaki belirgin anlamsal farkında göz ardı edilmemesi gerektiğini, davalı markasının davacı markasından farklı bir birlik ve bütünsellik içinde tüketiciye sunulduğunu, markaların tasarımları ve tertip tarzının farklı olduğunu, ibareler arasındaki bu farklılığın yanı sıra markaların kapsamlarının da farklı olduğunu, davalı markasının davacının tescilli olduğu sınıflarda tescilli olmadığını, iki marka arasındaki belirgin farklar karşısında tüketicilerin iki farklı marka karşısında olduklarının farkına varabileceklerini, markaların farklı üreticilere ait markalar olduklarını anlayabileceklerini, bu nedenle markaların üreticileri arasında idari veya ekonomik bir bağ kurmayacaklarını, markaları seri marka olarak algılamayacağını, aralarında benzerlik bulunmayan davalı markasının davacıya ait markalara zarar vermeyeceğini ve sulandırmayacağını, bu bağlamda verilen YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, bilindiği üzere farklı markaların farklı veya aynı sınıfta yer alan emtialarda tescilli engel bulunmadığını, bir markanın tanınmış marka olduğu varsayılması ve hatta bu durumun tescilli olmasının dahi marka başvurusunun farklı sınıflarda tescil engelli olması için tek başına yeterli olmadığını, gerçekten tanınmış markanın farklı mal ve hizmetlerde tescil engel olabilmesi için tescil durumunda sonraki markanın tanınmış markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlayabileceği, tanınmış markanın itibarına zarar verebileceği ya da ayırt edici karakterini zedeleyebileceği ihtimalinden birisinin bulunması gerektiğini, bu hallerden en az biri mevcutsa sonraki marka başvurusunun reddedileceğini, sayılan bu ihtimallerden en az birinin gerçekleşeceği ihtimalinin ispatının da iddia eden davacı tarafa ait olduğunu, oysa bu durumların somut olayda gerçekleşeceğine ilişkin davacı tarafça bilgi ve belge sunulmadığını, bu nedenle bu talebinin de reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …’ın vekili 01/04/2021 tarihinde bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ile davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 22/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 22/09/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 10/03/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” … kodlu “…” ibareli marka kapsamında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 06.sınıf: Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller. Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler. Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller. Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular, sondaj boruları ve bunların bağlantı parçaları: metalden vanalar, manşonlar, dirsekler, klipsler, uzatmalar. Metalden mamul demiryolu malzemeleri: raylar, ray bağlantıları, makaslar. Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular, sondaj boruları ve bunların bağlantı parçaları: metalden vanalar, manşonlar, dirsekler, klipsler, uzatmalar. 07.sınıf: Ahşap, metal, cam ve plastik malzemelerin ve madenlerin işlenmesi, bunlara şekil verilmesi için makineler, takım tezgahları ve bu amaçla kullanılan endüstriyel robotlar, üç boyutlu yazıcılar. Kara taşıtları için olanlar hariç motorlar, elektrikli motorlar, bunların parçaları ve tertibatları: Elektrikli el matkapları, valfler. 11.sınıf: Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar. Buhar, gaz ve sis (duman) üreteçleri (jeneratörleri). İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar. Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı. Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. 20.sınıf: mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları.”nın bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).”emtialarının, davacı markasının kapsamında yer alan 06-07-1120.sınıf emtialar ile BENZER OLDUĞU, taraf marka işaretleri arasında ilgili tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olacak derecede bir benzerliğin bulunmadığı ve markalar arasında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığı, davacının eskiye dayalı kullanımı ispat eder nitelikte bilgi ve belgeye dosya kapsamında yer verilmediği, davacı markasının tanınmış olduğu yönünde bir kanaate varılmamakla birlikte, taraf markaları benzer görülmediğinden davacı markasının tanınmış olup olmadığı hususunun somut olaya etkisinin bulunduğundan söz edilemeyeceği, kötü niyet değerlendirmesinin Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu ” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … Sayılı ve “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/3, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 25/04/2019 tarihinde “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … Sayılı ve “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki “35.sınıf Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (01- 02- 03- 04- 05- 06- 07- 08- 09- 10- 11- 12- 13- 14- 15- 16- 17- 18- 19- 20- 21- 22- 23- 24- 25- 26- 27- 28- 29- 30- 31- 32- 33- 34. SINIFLARA AİT) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir). Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıların toptan ve/veya perakendeciliği hizmetleri. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 06, 07, 11, 20. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 35.sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının itirazına gerekçe markası ise standart karakterlerle yazılmış … ibaresinden oluşan bir kelime markasıdır. Davalı adına … no ile marka başvurusu yapılan “…+şekil” markasının “…” ibaresinden oluşturulduğu, markada başta yer alan “V” harfinin karakterize bir şekilde ve yeşil renkte yazıldığı, aynı yeşil renkle sonra yer alan “10” rakamının da yazılmış olduğu görülmektedir. Taraf beyanlarından, dava konusu markanın baş kısmında yer alan “V”harfinin ise günlük hayatta da yaygın kullanım alanına sahip “tik / check” işareti şeklinde dizayn edildiği görülmektedir. Diğer “ag” ve “10” unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde dava konusu markanın “…” kelimesi olduğu görülmüştür. Bu haliyle dava konusu marka davacının … markasına benzer olduğuna kanaat getirmek yerinde olmayacaktır. Dava konusu marka fantezi bir şekilde yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. Eldeki olguda itiraz gerekçesi markanın ayırt edici bir ibare olan “…” unsurunu içerdiği, dava konusu markanın ise “…” unsurunu içerdiği bilgisi ışığında yapılan bütünsel değerlendirme sonucunda, dava konusu markada yer alan unsurların tamamının markaların genel itibariyle farklılaşmasına yetecek düzeyde bulunduğu ve dava konusu “…+şekil ” markası ile itiraz gerekçesi “… ” markası arasında karışıklığa sebebiyet verecek derecede bir benzerliğin mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu markada, itiraz gerekçesi markada bulunmayan unsurların bulunması (Tik işareti ile stilize edilmiş V harfi, 10 rakamı, yazım şeklinin farklı olması, yeşil renk unsuru) markaların bütün itibariyle bıraktıkları izlenimlerin farklı olmasına sebep olmaktadır. Dava konusu marka davacı markasından ayırt edilmeyi sağlamaktadır. Dava konusu “…” markası bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalının “… ibaresini haiz itiraz gerekçesi markasına benzerlik teşkil etmediği kanaatine varılmıştır.
Davacının “…” ibareli markasının, davacının “…” kelimesini haiz markasından farklı ve yeni bir marka olduğu, tüketicilerin de markaları bu şekilde algılayacakları, işletmeler arasında herhangi bir şekilde ilişki kurmayacağı, markaların aynı ticari kaynaktan geldiğini düşünerek hareket etmeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu anlamda, ortalama tüketiciler nezdinde markalar arasında çekişme konusu 35.sınıf 05. alt grupta yer alan perakendecilik hizmetleri bakımından karıştırılma ihtimali de dahil iltibas ihtimali bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Eskiye Dayalı Kullanım İddiası Yönünden Değerlendirme
Davacının itiraz gerekçelerinden bir diğer olan düzenleme “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” şeklindedir. Bu düzenleme kapsamında bir tescil engelinden söz edebilmek içim itiraz eden tarafın, itiraz ettiği başvurunun aynısı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini, itiraza konu başvurunun başvuru tarihinden önce itiraz edilen mal/hizmetlerde (tescilsiz)marka olarak kullandığını veya ticaret hayatında bir şekilde (iş evrakında, tabelasında, faturasında)kullandığını ispat etmesi gerekmektedir. Burada esas dikkate alınacak nokta, markalar arasındaki benzerliğin çok yüksek düzeyde gerçekleşmiş olmasıdır. Somut olayda taraf markaları arasında benzerliğin olmadığı kanaatlerimiz yanında, dosya kapsamı incelendiğinde de, dava konusu marka başvurusunun eşya listesinde yer alan mallar/hizmetler ile aynı/benzer mal veya hizmetler için davacının, “…” ibareli başvurunun başvuru tarihinden önce bu ibarenin aynısı veya benzeri için tescilsiz şekilde ticari bir kullanımı olduğu yönünde bir bilgi veya belge sunulmadığı görülmektedir.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.

Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahısın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/04/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.