Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/287 E. 2021/178 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/287
KARAR NO : 2021/178

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 17/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021
İDDİA:
Davacı vekili 17/09/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “… … …” ibareli markanın 03.sınıfta yer alan mallar için tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı …’ın 03 ve 16.sınıflarda tescilli … sayılı “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabul edilerek, başvurularının reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK karan ile nihai olarak reddedildiği, oysa müvekkili şirketin 1978 yılında kurulan ve dünya çapında 100’ün üzerinde mağazası bulunan bir şirket olduğunu, “…” markasının dünya çapında tanınmış bir marka olduğunu, Türkiye’de özellikle 1990’lı yıllardan bu yana yoğun kullanım sonucunda son derece güçlü bir tanınmışlık kazandığını, müvekkili şirketin “…” ibaresi üzerinde eskiye dayalı hakkı bulunduğunu, müvekkili şirket markasının tanınmış marka olması ve yüksek ayırt ediciliği haiz olması hususlarının davalı Kurum tarafından dikkate alınmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, davalının redde mesnet markalarına karşı müvekkili şirket tarafından hükümsüzlük davası ikame edildiğini, davalı tarafça da müvekkili şirkete karşı açılmış tecavüz ve haksız rekabet davası bulunduğunu, anılan dosyaların birleştiğini, birleşen dosyalar kapsamında alınan bilirkişi raporunda marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet şartlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiğini, ayrıca davalı tarafça müvekkili şirket ve Türkiye’deki distribütörleri aleyhine cezai şikayet yoluna başvurulduğunu, soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu “… …” ibareli markasının tescilini önlemeye çalıştığını, müvekkili şirket markasında “…” ibaresinin esaslı unsur olarak yer aldığını, bu ibarenin altında “…” ve “…” ibarelerinin daha küçük yazı karakteri ile yazıldığını, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığını, dava konusu markanın esas unsurunun tanınmış marka olan “…” ibaresi olması nedeniyle müvekkili şirketin önceki tarihli markalarının devamı niteliğinde olan seri marka olduğunun anlaşılabilir olduğunu, markalar arasında tek ortak unsur olan “…” ibaresinin ayırt ediciliği yüksek olmayan ve sulanmış bir ibare olduğunu, mitolojik bir Yunan tanrısının adı olan “…” ibaresinin tek başına bir kişinin tekeline verilemeyeceğini, davalının temel faaliyet alanının “Penis büyütücü hap, Penis büyütücü sprey” malları üzerinde olduğunu, bu malların herhangi bir markette veya kozmetik mağazasında bulunmadığını, satış kanalları ve hitap ettiği tüketici kesimi farklı olan malların karıştırılma ihtimalleri olmadığını, davalı diğer faaliyet alanının da parfüm ve kozmetik satışı olduğunu, davalının www…com.tr alan adlı sitesinde müvekkilinin “… …” markalı ürünlerini sattığını, müvekkil şirketin “…” markasının Türkiye’de 1988 tarihinden beri koruma altında olduğunu, “… … …” markasının bu markanın serisi niteliğinde olduğundan müktesep hak teşkil ettiğini, müvekkili şirketin “… …” ibareli kullanımının davalıya ait markanın başvuru tarihinden eskiye dayandığını, markanın tasarlanması ve hayata geçirilmesi evrelerinin çok daha önceye dayandığını belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru dosyası işlem aşamalarını açıklamış, başvuru markasının “… … …” kelime unsurundan oluştuğunu, redde mesnet markanın ise “…” kelime unsurundan müteşekkil olduğunu, başvuru konusu marka ve redde mesnet markada ön plana çıkan esas unsurun, birbirinin tıpatıp aynısı olan “…” kelimesi olduğunu, fonetik, biçimsel ve anlamsal benzerlik nedeniyle markaların umumi intibalarının da aynı olduğunu, başvuru konusu markada yer alan “…” ibaresinin yardımcı unsur olduğunu, herhangi bir ayırt edici, markaları birbirinden farklı hale getirici özelliği bulunmadığını, “…” ibaresinin davacı markasının çatı unsuru olduğunu, başvuru konusu işaretin gözde bıraktığı izin ve duyulduğunda kulakta kalan sesin redde mesnet markayı hatırlattığını, Bu hatırlatmanın anılan işaretin redde mesnet markanın bir başka versiyonu veya serisi yahut uzantısı olarak algılanmasına sebebiyet vereceğini YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle, adına tescilli markaların üstün hak sahibi olduğu, 2011 yılından önce ve sonra markayı faturalarında kullandığını, davacı şirketin iyi niyetle hareket etmediğini, davacı şirkete “…” ve “…” markalarını kullanmamaları yönünde ihtarda bulunması üzerine davacının… sayılı “… …” ibareli başvuruyu yapmış olmalarının tesadüf olmadığını, bu başvurunun kendisine ait markayı sulandırarak yapılan bir başvuru olduğunu, davacının “… …” başvurusuna itiraz ettiğini, itirazı üzerine marka başvurusunun reddedildiğini, davacı tarafın bu markaya ilişkin açtığı davada alınan üç raporun da lehine olduğunu, davalar sürerken davacının bu dava konusu marka başvurusunu yapmasının kötü niyetli olduğunu, davacının kötü niyetli olarak kendisine ait “…” ibareli markanın yanına ekler getirerek markasını almaya kalktığını, davacının “…” markasını aynı alanda kötü niyetli olarak kullandığını, “…” markasını 2011 yılından öncesinde de kullandıklarını, muhasebecisinin vefatı sebebiyle 2011 yılından önceki faturaları sağlayamadıklarını, 2011 yılı itibariyle kullanımlarını mahkemelere sunduklarını, davacı markasındaki yazı karakterinin küçük kullanılmasının benzerliği azaltmadığını, davacı başvurusunun taklit amaçlı olduğunu, markaların aynı sınıflarda olduğunu, markaların benzer olduğunu, davacı marka başvurularının kendisine ait marka tescillerinden çok sonra olduğunu, YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve itiraza mesnet marka tescil belgesi getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 20.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 17.09.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli markanın, davacının … sayılı “… … …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nin 6/1, 6/5, müktesep hak hükmü çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 17/01/2019 tarihinde “… … …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 03.sınıftaki bir kısım emtianın yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davalı şahsın … sayılı “…” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiği, bunun üzerine, davacı vekilinin yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 25.03.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan malların davalıya ait redde mesnet markada yer alan mal/hizmetleri ile aynı/ aynı tür/ benzer ve ilişkili olduğu, Davacıya ait dava konusu marka başvurusu ile davalıya ait gerekçe markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu ve dava konusu marka başvurusunun davalı markası ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, Davacı yanın önceki tarihli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı, “…” ibaresinin tanınmış marka olarak T/03235 sayı ile tescilli olduğu, tanınmışlığın somut olaya sirayet etmeyeceği ancak bu konudaki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… … …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03.sınıftaki “03. sınıf: Cosmetics, including night and day creams; preparations for cleaning the face and body; bath foam; shaving foam; after-shave; make-up foundations; lip gloss; shoe wax; mascara; cosmetic masks; eyebrow pencils; pencils for cosmetic purposes; nail varnish; deodorants for men and women; hand and body soap; shampoo and tints; hair lotions; lotions for cosmetic purposes; hair lacquers; dentifrices and fragrances; perfumery, cologne, lavender water, scented water and essential oils for personal use, for men and women; flower perfumes (bases for -); sun-tanning preparations (cosmetics); baths (cosmetic preparations for -); cleansers for intimate personal hygiene purposes, non medicated; personal deodorants; skincare cosmetics; make-up preparations; cleaning preparations; shaving preparations; toiletries; make-up removing preparations; talcum powder, for toilet use. (ÇEVİRİSİ: Kozmetikler, gece ve gündüz kremleri dahil; yüz ve vücut temizliği için müstahzarlar; banyo köpüğü; tıraş köpüğü; tıraş losyonu; fondötenler; dudak parlatıcısı; ayakkabı cilası; maskara; kozmetik maskeler; kaş kalemleri; kozmetik amaçlı kalemler; tırnak cilası; kadın ve erkekler için deodorantlar; el ve vücut sabunu; şampuan ve saç boyaları; saç kremleri; kozmetik amaçlı losyonlar; saç spreyi; diş macunu ve kokular; parfümeri, kolonya, lavanta suyu, kişisel kullanım amaçlı parfümlü su ve esanslı yağlar, kadın ve erkekler için; çiçek parfümleri (- için bazlar); bronzlaştırıcı müstahzarlar (kozmetikler); banyo suları (- için kozmetik müstahzarlar); kişisel hijyen amaçlı temizleyiciler, ilaçsız; kişisel deodorantlar; cilt bakımı kozmetikleri; tuvalet müstahzarları; temizlik müstahzarları; tıraş müstahzarları; makyaj malzemeleri; makyaj temizleme müstahzarları; talk pudrası, makyaj için.)” mallarının bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 03, 35.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki çekişmeli 03.sınıftaki malların itiraza dayanak marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer/ilişkili oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibaresinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka başvurusu, herhangi bir renk ve şekil unsuru içermeyen kelime markasıdır. Üst satırda “…”, alt satırda ise “… …” ibareleri yer almaktadır. “…” ibaresi, alt satırdaki kelimelere nazaran daha büyük punto ile yazılmıştır. …, Yunan mitolojisinde aşk, seks ve şehvet tanrısıdır. “…” ibaresi ise, İngilizce’de “alev, ateş, alaz, yalım” anlamlarını haizdir.Bileşke markalarda yer alan (münhasıran ayırt edici niteliğe sahip olan) bazı kelime unsurları, markada baskın unsur konumunda olmasalar da karıştırılma ihtimaline yol açabilirler. Bu tip durumlarla, uygulamada özellikle ticaret unvanı veya tüketicilerce tanınan çatı markasıyla birlikte kullanılan ikinci markalarda karşılaşılmaktadır. Şemsiye marka olarak da adlandırılan çatı marka, bir markanın üst kimliğini, ürünün firma aidiyetini vurgulayan işarettir. Bu işareti muhtelif ürünlerde gören tüketiciler ürünün kalitesi ve standardı konusunda bir garanti mesajı alırlar ve yeni gördükleri markalara karşı bile olumlu bir mesaj aktarımı ile yaklaşabilirler. Dolayısıyla çatı markayı içeren markada ayırt ediciliği üzerinde toplayan bu çatı/şemsiye markalar değil, bu markanın yanında kullanılan ve asıl olarak ürünü başka ürünlerden ayırma fonksiyonunu yerine getiren kelimeler/işaretlerdir. Bu bağlamda, davacının önceki tarihli markaları incelendiğinde, “…” ibaresinin tanınmış marka olarak T/03235 sayı ile tescilli olduğu ve “…” ibaresini içeren 11 adet tescilli markası olduğu tespit edilmiştir. “…” ibaresi, aynı zamanda davacının ticaret unvanında da yer alan bir ibaredir. Dolayısıyla, dava konusu marka başvurusu yönünden tüketicilerce marka olarak algılanacak kısmın “… …” ibaresi olduğu, “…” ibaresinin çatı markası niteliği taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Davalıya ait redde mesnet marka ise, küçük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmakta olup, marka kapsamında başka bir unsur bulunmamaktadır. … ibaresi, yazıldığı gibi okunmaktadır. Davalı markasının tek ve esas unsuru “…” ibaresidir.
Davacıya ait dava konusu marka başvurusunun esas unsuru “… …” ibaresi iken, davalıya ait redde mesnet markanın esas unsuru “…” ibaresidir. Taraf markaları arasındaki uyuşmazlık, “…” ibaresini ortak olarak içermelerinden kaynaklanmakta olup, bu ibareyi ortak olarak içermeleri nedeniyle aralarında belli seviyede görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu değerlendirilmiştir.
Taraf markaları arasında belli seviyede bir benzerliğin tespiti akabinde, bu benzerliğin karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağının tespiti gerekmektedir. Dava konusu markanın esaslı unsuru olan “… …” ibaresini oluşturan hem “…” ibaresi hem de “…” ibaresi anlamları/tüketicide karşılığı olan ibareler olup, davacı tarafından oluşturulmuş orijinal ibareler değildir. Buna karşın, bu kelimeler anlamları dolayısıyla 3. sınıfta ortak olarak işaretlenen emtia ile ilişkilendirilmesi mümkün kelimeler de değildir. Dolayısıyla, 3 sınıf emtia yönünden ayırt edici niteliği yüksek ibareler olarak değerlendirilmiştir. Davacı taraf, “…” ibaresinin 3. sınıf emtia bakımından sıklıkla kullanılan bir ibare olduğunu iddia etmişse de, Türk Patent ve Marka Kurumu online veri tabanı kontrol edildiğinde, “…” ibaresinin gerek esas gerekse yardımcı unsur olarak farklı firmalar adına kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusunda “… …” ibaresi aynı satırda aynı boyutta yazılmışsa da, bu kelimeler birlikte yazılarak yeni bir anlam oluşturmamış, her kelime ayrı ayrı varlığını devam ettirmeye devam etmiştir. Bir diğer deyişle, “…” ve “…” ibareleri bütünleşmemiştir. Dolayısıyla, davalı yana ait marka, davacı yanın başvurusunda aynen yer almakta olup, taraf markalarının 3. sınıf emtia yönünden ayniyet taşıdığı gözetildiğinde, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davalı markası ile davacının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğu, aralarında ticari-ekonomik bir ilişki olabileceğini düşünmesinin muhtemel olduğu değerlendirilmiş olup, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davacının Önceki Tarihli Tescilli Markalarına Binaen Müktesep Hakkının Bulunup Bulunmadığı:
Davacı yanın iddiaları kapsamında davacı adına kayıtlı önceki tarihli markalarının, dava konusu başvuruya müktesep hak oluşturup oluşturmadığı hususu incelenmiştir.
Yargıtay kararlarında kazanılmış hak sağlayan önceki markaların belirlenmesi yönünden bazı ölçütler getirilmiş ve getirilen bu kriterler güncel kararlarda da geçerliliğini korumuştur. Buna göre;
• Öncelikle kazanılmış hak sağlayan markanın tescilli olması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. (Bkz. aynı doğrultuda Yargıtay 11. H.D. 2016/9248 E., 2018/2132 K.)
• İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan sonraki başvuruda kazanılmış hak sağlayan markanın asli unsuru muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması gerekmektedir. Zira önceki markanın asli unsuru dahi değişmiş ise bu artık yeni bir marka başvurusu olacağından önceki markanın zaman içindeki değişikliklere uyarlanması için yapılmış bir başvuru olduğu kabul edilemez. (Bkz. aynı doğrultuda Yargıtay 11. H.D. 2016/11384 E., 2018/3260 K)• Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları içermesi, kapsamını genişletme yoluna gitmemesi zorunludur.
Dava konusu marka başvurusu 18.01.2019 tarihinde tescil başvurusuna konu edilmiştir. Davacı yanın önceki tarihli markalarına bakıldığında davacının “…” ibareli markalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu marka başvurusu ise “… … …” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının önceki tarihli markaları ile işbu davaya konu marka başvurusunun asli unsurları farklılık arz etmekte olup, davacı yanın önceki tarihli “…” ibareli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 44,40 TL harçta düşümü ile 14,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,

5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/04/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.