Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/281 E. 2021/132 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/281
KARAR NO : 2021/132

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/03/2021
İDDİA:
Davacı vekili 14.06.2019 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “….” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili … Gıda’nın 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü olduğunu, “…” markasının Türk Patent tarafından tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkillerinin “mek” ibaresini ilk olarak 1986 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, müvekkillerine ait “mek” markalarının yoğun kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığını ve tanınmış marka hale geldiğini, müvekkillerinin 16.12.1986 tarihinde … sayı ile tescil ettirdiği “… mek” markasını taşıyan ürünlerini piyasaya sürdüğünü, o zamandan beri bu ana markaya dayalı birçok marka başvurusu yaptığını, bu ürünün pazarlanmasını sağlamak amacıyla ciddi yatırımlar yaparak büyük bir reklam bütçesi sağladığını, gıda ürünleri sektöründe bu anlamda bir ilki gerçekleştiren “mek” ibareli markalarını uzun yıllardır nizasız ve fasılasız bir şekilde kullandığını ve bu surette tanınmış bir marka haline getirdiğini, “… MEK” ibareli markalarına, ciddi maddi yatırım yaptığını, müvekkilinin tescilli “mek” ibareli markaları ile davalı tarafından tescil ettirilmek istenen “…” markasının bulunduğu mal ve hizmet sınıfının aynı olduğunu, bu durumun iltibas ihtimalini kuvvetle muhtemel kıldığını, davalının müvekkillerine ait tanınmış “mek” markalarına benzer marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, “mek” ibareli markalar ile davalı şirket tarafından tescil ettirilmek istenen “… ibareli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ortalama tüketici nezdinde iltibas oluşturacağını, “mek” ibareli markaların, tanınmış marka niteliğine haiz olup bu durumun iltibas ihtimalini arttırdığını, davalı şirkete ait “…” ibareli markaların tesciline cevaz verildiği takdirde bu durumun müvekkillerine ait “mek” ibareli tanınmış markalarının ayırt edici karakterine zarar verecek ve davalının müvekkilleri markalarından haksız yarar sağlamasına sebep olabileceğini belirterek; TÜRKPATENT’in 26.06.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayı ile tescil başvurusu yapılan “…” ibareli markanın tüm sınıflar yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu marka ile itiraza mesnet olan markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak asli ve tali unsurlarıyla bir bütün olarak benzer olmadığını, hedef tüketici kitlesi üzerinde iltibas ihtimali bulunmadığını, 6/5 hükmü kapsamında tanınmış marka nedeniyle ret koşullarının oluşmadığını, kötü niyete dayalı itirazda haklı bulunmayarak başvurunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının “…” ve “MEK” ibareli markalarının tanınmış olmadığını, böyle bir tanınmış marka tescillinin de bulunmadığını, müvekkilinin BAGET diye tabir edilen CİPS şeklinde ürünler üretip pazarlamadığını, satış koşulları ve ortamlarının farklı olduğunu, bu nedenle davacı markaları ile müvekkilinin markasının iltibas teşkil etmeyeceğini, davacının markalarının içinde MEK ibaresinin yer alıyor alması ile MEK ibaresinin kimsenin kullanımına izin vermeyeceği anlamına gelmediğini, “MEK” ekmek kelimesinden ayrılan bir master eki olarak kullanıldığını, … kelimesinin içinde MEK eki yer alıyor diye markanın benzer kabul edilmesinin hukuken uygun olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının dava dilekçesinde atıfta bulunduğu Yargıtay kararlarının müvekkilinin markası ile ilgili olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgeleri getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 29.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 11.09.2019 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 27.01.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Davaya konu olan … sayılı “…” markası ile davacının MEK, … ve … markalarının kapsamlarındaki 30. Sınıfta yer alan mallar birebir aynı olduğu taraf markaların görsel ve işitsel olarak da benzer olması nedeniyle 6769 S. SMK 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, Davaya mesnet gösterilen markaların tüketici nezdinde bir farkındalığının olduğu ancak uyuşmazlığın özümü zaten SMK 6/1 maddesi anlamında yapılmış olup 6/5 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, Dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiasına ait delil bulunmadığı, kötüniyet iddiaları hususunun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “MEK”, “… MEK+şekil”, “… MEK FORM+şekil”, “…”, “…”, “… MEK+şekil”, “MEK”, “Pörtletmek”, “… mek+şekil” ibareli markaların, davalının … sayılı “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 20/08/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 30.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “MEK”, “… MEK+şekil”, “… MEK FORM+şekil”, “…”, “…”, “… MEK+şekil”, “MEK”, “Pörtletmek”, “… mek+şekil” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30.sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise…. sayılı ve “MEK”, “… MEK+şekil”, “… MEK FORM+şekil”, “…”, “…”, “… MEK+şekil”, “MEK”, “Pörtletmek”, “… mek+şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 05, 29, 30.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 30.sınıftaki malların, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mallarla aynı/aynı tür oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.

Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “MEK”, “… MEK+şekil”, “… MEK FORM+şekil”, “…”, “…”, “… MEK+şekil”, “MEK”, “Pörtletmek”, “… mek+şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu olan markanın kelime ve şekil unsurundan oluşan karma bir marka olup dikdörtgen bir geometrik şeklin içinde kırmızı zemin içinde beyaz ve özel yazım ve yay formunda olacak şeklinde “…” ibaresinden oluştuğu görülmüştür. Buna göre, marka “MAXİ” ve “MEK” ibarelerinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur. Markada yer alan “MEK” ibaresi; kelime olarak tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Bu ibare bir mastar eki olup fiil kök ve gövdelerinin karşıladıkları oluş, kılış ve durumları gösteren fiil adları kurmak için kullanılmaktadır. Üç heceden oluşan davaya konu olan markanın son hecesi “MEK” tir. İlk heceyi oluşturan “MAXİ” ibaresi İngilizce kökenli olup büyük anlamını ihtiva etmektedir. “MEK” ibaresine nazaran ayırt ediciliğinin daha düşük olduğu ve “…” kelimesi içinde vurgunun “MEK” hecesinde toplandığı anlaşılmaktadır. Davacının davaya mesnet olan markalarından bazıları herhangi bir şekil içermeden düz yazı ile bazıları ise kelime ve şekil unsurundan “… ….” ibarelerinden oluştuğu görülmüştür.
Taraf markaların ortak unsuru “MEK” ibaresidir. Elbette markanın “MEK” kelimesinden yola çıkarak “gevrek ya da kızartılmış ekmek”, tazeyi çağrıştırması ya da çağrıştırma olasılığı taşıması tek başına bu işaretin gıda emtiaları yönünden herkesçe kullanılabilecek bir kelime olduğu sonucunu doğurmaz. Markanın, üzerinde kullanılacağı emtiaya dair bir mesaj vermesi, o emtianın niteliğine ilişkin dolaylı telkinde bulunması mümkündür. Burada ayrım noktası söz konusu telkinin, tüketiciler nezdinde ürünü doğrudan tanımlayan bir ibare yoluyla yaratılmadığıdır.
Yukarıda “MEK” in sözlük anlamı açıklanmış olup anlamının yaygın biçimde bilinmediği ve özellikle “gıda emtiası” bakımından tanımlayıcı bir yanı olmadığı açıktır. Davacı markalarındaki “mek” ibaresi, “ekmek” ürününü doğrudan tanımlayan, tasviri niteliğini veya karakteristik özelliğini ifade eden bir yöne de sahip değildir. Gıda sektöründe ve gıda mevzuatında “ekmek” emtiasını ifade etmek için “mek” hecesinin kullanıldığı, “mek” hecesinin “ekmek” emtiasını tanımladığı ve marka olarak ayırt ediciliğinin olmadığından da bahsedilemez. Ayrıca, davacının markasını eylemli olarak kullandığı ürün, biskot diye tabir edilen bir üründür. Bu ürün; ekmeğin üretiminden sonra tekrar fırınlanmak suretiyle kuru maddesi düşürülerek dayanıklı hale getirilmiş olan “dayanıklı ekmek” olarak da isimlendirilmektedir. Bununla birlikte, dosyadaki deliller, markaların yaratılması sürecinde davacının “ekmek” kelimesini çağrıştırmak üzere “…” üst markasına “mek” ibaresini ekleyerek kullandığı değerlendirilmiştir. Bu çağrışımı ilk kullanan ve bundan yararlanarak marka yaratan taraf davacı firmadır. Zihinsel bir çaba ve yaratıcılık ile oluşturulmuş olan “mek” markasının, yoğun kullanım ve tanıtımla da ayırt edici niteliği güçlendirilmiştir. Ayrıca, başına başka ayırt edici ilaveler getirilerek seri markalar da oluşturulmuş olduğu da ortadadır. Dolayısıyla davacının belli bir fikri çaba sonucu MEK ibaresinin, salt bir ürüne dair hatırlatma içerdiği gerekçesiyle herkesçe kullanılabileceği ileri sürülemez. Daha önce gıda ürünleri üzerinde hiç kullanılmamış olan MEK ibaresini davacı gerek şemsiye markası olan … ile birlikte gerekse münhasıran MEK biçiminde tescil ettirmiş bulunmaktadır. Gıda emtiası yönünden ayırt ediciliği olan bu işaret SMK kapsamında koruma altındadır.
Bu çerçevede yapılan karşılaştırma neticesinde; markalarda ortak unsurun “MEK” hecesi olduğu görülmektedir. Davacı adına tescilli “MEK” markasının bütün halinde davalının “…” markası içinde yer aldığı, yine davacının … ve … markası ile davalının … markasının son üç harfinin aynı olduğu ve aynı dizilimle marka işareti içinde bulunduğu, bu durumun ciddi bir telaffuz benzerliği yarattığı anlaşılmıştır. Yine davacının “…” markası ile davalının “…” markası arasında baskın hece olan MEK ibaresi dolayısıyla benzerlik olduğu açıktır. Davacı tarafın, MEK ibaresini esas ve/veya yan unsur olarak içeren pek çok seri markası bulunmaktadır. Davalı markasının davacı başvurusunun, serisi içerisine sızmış bulunması ve her iki işaretin göz ve kulakta bıraktığı bu izin bu kabulü zorunlu kıldığı, markaların benzer olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca markaların benzerlik düzeylerinin değerlendirilmesinde; mal ve hizmetlerin niteliği, bunlara ilişkin satın alma kararları ve tüketici davranışları da dikkate alınmalıdır. Örneğin bir iş makinesinin ortalama tüketicisinin satın alma sürecinde gösterdiği dikkat düzeyi ile bir giysi ya da gıda ürünü ve/veya bu gıda ürününe ilişkin hizmeti tercih eden ortalama tüketicinin satın alma sürecinde gösterdiği dikkat düzeyi farklıdır. Ürün ya da hizmetin satış zincirinde uzman kişiler, tedarikçiler ve bu kişilerle aynı bilgi ve dikkat seviyesine sahip olmayan nihai tüketiciler varsa, markaların benzerliğinin incelenmesinde çekişmeli mal veya hizmetin temini için en az dikkat gösteren tüketici/müşteri grubu esas alınmalıdır. Davaya konu marka başvurusunun tescil edilmek istendiği 30.sınıfın hitap etmiş olduğu tüketici kesimi, daha çok nihai tüketicilerdir. Nihai tüketici, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı mallar/hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki malları/hizmetleri alım aşamasında kullanan bir niteliği haizdir. Bir diğer ifadeyle, bahse konu tüketici kesimi; çok dikkatli kişilerden oluşmayan, davaya konu ürün ve hizmetler hakkında normal bir bilgi seviyesine sahip; yeteri kadar dikkatli ve tedbirli; marka ve işareti aynı anda göz önünde bulundurmayan; bunları seyrek olarak karşılaştırma imkanına sahip olan ve aradığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan, bu şekilde daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın ya da hizmetin markasının göz ve kulağında kalan ize; hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı mal veya hizmete ilişkin alış verişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isteyen özelliklere sahiptir. Öyleyse, karşılaştırılan markalar arasındaki karıştırma olasılığının değerlendirmesinde amaç; doğal olarak ticari marka sahiplerinin niyetlerine bağımlı olmaksızın, özellikle karşılaştırmaya konu markaların görsel, fonetik ve kavramsal olarak verilen yönlerine ağırlık verilerek, kapsadıkları mal ve hizmetlerin karıştırılma olasılığı da dikkate alınarak değerlendirmektedir. Bu bilgilerden hareketle, somut olaya dönersek, dava konusu vakada; taraf markaların 30. Sınıfta yer alan mallarda “iltibas tehlikesi yaratacak benzerlikte” olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu noktada, aynı mekanda ve hatta aynı reyonda … ibaresi ile MEK ibarelerini yan yana gören ve yukarıda izah edilmeye çalışılan niteliklere sahip tüketicinin, her iki markayı karıştırabilmesi ihtimalinin yükseleceği düşünülmektedir. Açıklanan tüm bu tespitler çerçevesinde markalar görsel ve işitsel olarak benzer olduğu ve mallarının da birebir aynı olması nedeniyle markalar arasında 6769 S. SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında dava konusu tüm mallar bakımından karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise, davacının Türk Patent nezdinde de itiraz dayanaklarından birisi tanınmış marka olduğudur. Türk Patent özel korunan markalarda yapılan aramada davacıya ait “…” markasının özel korunan markalar listesinde yer aldığı saptanmıştır. Bununla birlikte tanınmışlık iddiasını ispata yönelik olarak gerek itiraz sürecinde gerekse dava sürecinde yeterli belgeler sunulmuştur. Tescil belgelerinden 2005 yılından itibaren “MEK ya da …” esas unsurlu seri markaların giderek çeşitlenen mal ve hizmetler için çok sayıda tescile konu edildiği, davacı adına tescil ile korunmakta olduğu anlaşılmaktadır. Markanın tanınmışlığına dair bir dizi yargı kararları dosya kapsamında bulunmaktadır. Ancak davacının markası Türkiye’de sektöründe bilinen bir marka olması nedeniyle bu anlamda herkesçe malum ve maruf olan vakıaların ispatının gerekmemesi, “…” markasının “uzun ömürlü (dayanıklı) endüstriyel ekmek bilinir olduğu kanaatine varılmıştır. Somut olayda Değerlendirme kısmında da belirtildiği üzere davalı markasının kapsadığı tüm hizmetler bakımından taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu belirlendiğinden, uyuşmazlığın çözümü zaten SMK 6/1 maddesi anlamında yapılmış olup 6/5 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut davada davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.024,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/03/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 107,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 1.800,00.-TL
Toplam 2.024,10.-TL