Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/280 E. 2021/157 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/280
KARAR NO : 2021/157

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2021
İDDİA:
Davacı vekili 10.09.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 406 sayılı Kanunun Ek 33. maddesinde açıklanan faaliyetlerde bulunmak üzere TTK ve özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere kurulmuş anonim şirket statüsünde olduğunu, TÜRKPATENT nezdinde tescilli, yoğun ve yaygın kullanımı ile tanınmış hale getirdiği … sayılı ve “….” ibareli ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini 41.sınıf emtialarda kullanmak üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa “KABLO FİYATLARI” ibaresinin SMK m. 5/1-a,b,c maddesi yönünden ticaret alanında yaygın kullanıma konu olduğunu, doğrudan malın/hizmetin türüne atıf yaptığını, DÜNYASI ibaresinin markanın ayırt ediciliği üzerinde bir etkisi olmadığını, KABLO FİYATLARI DÜNYASI sözcük unsurlarının sıradan bileşke marka özelliğinde olduğunu, “KABLO FİYATLARI” ibaresinin ticari kaynak gösterme vasfının bulunmadığını, somut/soyut ayırt ediciliği olmadığını, dava konusu markalar arasında m.6/1 anlamında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunduğunu, aralarında ilişkilendirme ihtimali olduğunu, aynı mal/hizmet sınıfında yer aldıklarını, müvekkili şirket markasının m.6/5 anlamında tanınmış marka olduğunu, davalı markasının davacı markalarını çağrıştıracağını, onların tanınmışlık düzeyi ve ayırt ediciliğine zarar vereceğini, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanmasına neden olabileceğini, SMK m.6/9 gereğince davalının kötüniyetli olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış, dava konusu “…” ibaresinin bir bütün olarak başvuru kapsamındaki hizmetlerde asgari ayırt ediciliği haiz olduğunu, tanımlayıcı olmadığını, bir bütün olarak ticaret alanında herkesin kullanımına açık bir ifade olmadığını, başvurunun herhangi bir malın doğası gereği sahip olduğu şekli içermediğini, diğer yandan dava konusu markaların benzer olmadığını, karıştırılma ve tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirme ihtimali bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin tecilini talep ettiği markanın davacı markaları ile iltibas yaratmadığını, davalı markasında yer alan “kablo” ibaresinin “elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel” anlımına geldiğini, davacı markasında ise dava dilekçesinde de ayrıntılı olarak ifade edildiği üzere “yayın” anlamında kullanıldığını, dolayısıyla markalar aynı ibareyi içerse de ürünlerin benzer olmadığını, diğer yandan davalı markasın da ”kablo” ve “fiyatları” kelimelerinin “kablo fiyatları” olarak bir bütün şekilde değerlendirilmesi gerektiğini bu itibarla davacının online yayın-tv yayını gibi ticari faaliyetlerini çağrıştıracak bir anlam içermediğini, dava konusu YİDK kararında da markaların benzer olmadığının tespit edildiğini, iltibas ihtimali bulunmadığını, davalı markasının ayırt edici niteliğe sahip ve özgün bir marka olduğunu, markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığını, davalı markasının davacı markalarının ayırt edicilik niteliğine zarar vermeyeceğini, başvurunun iyiniyetli yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı“…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 21.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 10.09.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…” ibareli markanın, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 5/1-a, b, c, d, e, 6/1, 6/5 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 17/04/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 41.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…” ibareli marka ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 08.03.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Somut uyuşmazlıkta SMK m. 5/1 – a, b, c, d, e bentlerine konu iddialarının gerçekleşmediği, Davalı markası kapsamında bulunan 41. sınıf Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetlerinin davacı markaları ile aynı olduğu, Dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Davacının tanınmışlık iddiasının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Dava konusu 19.08.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı markanın hükümsüzlüğü talebinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 41.sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve … ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 16, 35, 37, 38, 41, 42.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 41.sınıftaki hizmetlerin itiraza mesnet markaların kapsamında yer alan 41.sınıftaki hizmetlerle aynı olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı … ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu markalarda “KABLO” sözcüğü ortak olmakla birlikte davalı işaretinde “akımı ileten metal tel” anlamı ile kablo fiyatlarının bir arada sunuma ilişkin bir isim tamlamasıdır. Davacı markalarında ise KABLO sözcüğü kelime anlamı ile kullanılmamaktadır ki öyle dahi kabul edilse davalı işaretinden yine farklılaşacaktır; zira davalı işaretinde kablonun kendisini değil fiyatları tanımlanmaktadır. Davacı markası Türkiye’de Kablo TV teknolojisini kullanarak yayın yapan, Türksat bünyesinde bir televizyon platformu olup davacı işaretinde kullanılan görsel unsurların tamamı birlikte değerlendirildiğinde aralarında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 5/1-a Kapsamında Değerlendirme:
6769 sayılı SMK m. 5/1-a ile “4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği” hüküm altına alınmış olup 4. maddeye göre “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir”. İşaretin ayırt ediciliği esas olarak farklı işletmeler tarafından üretilerek piyasaya sürülen mal ve hizmetlerin bu malların tüketicileri ya da hizmetlerin kullanıcıları tarafından birbirinden ayırt edilebilmesi fonksiyonuna işaret eder. Dolayısıyla, işaretin ayırt edilebilme işlevini ürünün tüketicileri nezdinde gösterebilmesi gerekir.
Bu özelliğe sahip bulunan her türlü işaret, diğer istisnai hükümler dışında, marka olma vasfını taşır. Bu anlamda olmak üzere ayırt ediciliğin tespitinde işaretin hitap edeceği coğrafi alan ile hitap edeceği ortalama tüketici kesiminin, tescili talep edilen mal ve hizmetler dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
6769 sayılı SMK m. 5/1-a kapsamında bir işaretin “marka” olabilmesi için aranan ayırt edicilik “soyut ayırt edicilik” olarak adlandırılan, işaretin genel olarak bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir başka ifadeyle, işaretin soyut ayırt edicilik niteliğini taşıyıp taşımadığı hususu, tescile konu mal ve hizmetlerden bağımsız olarak değerlendirilir. İşaretin belli mal ve hizmetler için ayırt ediciliğinin olmaması, onun soyut anlamda ayırt edici olmadığı anlamına gelmez. Prensip itibariyle bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme işlevine sahip bir işaretin tescile konu mal ve hizmetler açısından ayırt edici olup olmaması ise “somut anlamda ayırt edicilik” olarak ifade edilir. Örneğin, işaretin tescile konu mal ve hizmeti tanımlaması veya bunların çeşitli özelliklerini nitelemesi halinde, ilgili mal ve hizmet açısından somut ayırt ediciliğe sahip olmaması söz konusudur.
Marka olabilecek işaretin soyut ayırt ediciliği sayesinde mal ve hizmetler bireyselleşerek piyasada teşhis edilebilir hale gelir, tüketici algısında marka ile işletme arasında bağ oluşur. Böylelikle piyasada şeffaflık sağlanmış olur. Bir işaretin markanın fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayacak şekilde soyut ayırt ediciliğe sahip olması için “bütünlük” arz etmesi gerekir. Bütünlük arz etme, işaretin fark edilebilir, bütün olarak tanınabilir, algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması demektir. İşaretin tüketici tarafından ancak ayrıntılı inceleme ve düşünme sonucu algılanabilmesi halinde bütünlük özelliğini taşımadığı kabul edilir. İşaretin bütünlük arz etmesi, onun benzer işaretlerden farklılıklarının belirlenmesinde önem taşır.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığı değerlendirdiğimizde, dava konusu markanın “…” ibaresinden müteşekkil kelime markası olduğu ve bu ibarenin 5/1-a maddesindeki aranan nitelikler yönünden marka olabilirlik için gerekli ve yeterli asgari objektif şartları taşıdığı düşünülmektedir. Zira bu ibare, ilgili mal ve hizmetlerden bağımsız olarak bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli, ilgili tüketici kitlesinin algısında belli bir işletmeyle bağ kurabilecek nitelikte bir işarettir. Ancak daha önce de vurgulandığı üzere, işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olması, mutlaka tescile konu mal ve hizmetler açısından somut ayırt ediciliğe sahip olduğu anlamına gelmez. Genel itibariyle işletmelerin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye “elverişli” olan bir işaretin belli mal ve hizmetler açısından somut ayırt ediciliğe sahip olmaması mümkündür. Örneğin “ice cream” markası dondurmalar açısından tanımlayıcı iken temizlik malzemeleri açısından ayırt edici niteliktedir. İşaretin somut anlamda ayırt edici nitelik taşıyıp taşımadığı hususunun ise her bir mal ve hizmet açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak “…” ibaresinin 6769 sayılı SMK’nın 5. maddesinde açıklanan “marka olabilecek işaretler” kategorisi içinde yer aldığı, bu nedenle, 5/1-a maddesi kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 5/1-b Kapsamında Değerlendirme:
6769 sayılı SMK m. 5/1-b ile “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilmeyeceği” hüküm altına alınmıştır. Madde metninden anlaşılması gereken ayırt edicilik m. 5/1-a düzenlemesinin aksine “somut ayırt edicilik” olmakla davalının tescil talebinde bulunduğu istenen 41. Sınıf hizmetler bakımından işaretinin ele alınması gerekmektedir. Şayet davalı işareti söz konusu
hizmetlerde ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak bir ibare ise m. 5/1-b kapsamında
olduğundan bahsedilebilecektir. Buna göre; davalının markasında yer alan “kablo” sözcüğü TDK sözlüğünde “Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel” ve “fiyat” kelimesi “Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha” olarak tanımlanmıştır. “Fiyat” sözcüğünün marka işaretinde çoğul olarak ve “kablo” kelimesine bitişik şekilde kullanıldığı görülmüş ancak bitişik yazım sonucu yeni bir sözcük ve farklı bir anlam ortaya çıkmadığı, kelimelerin kendi anlamlarını koruğu görülmüştür. “kablofiyatları” ibaresinden sonra gelen “dünyası” sözcüğü ile işaret bir isim tamlaması halini almış ve anlamı itibariyle “dünya” kelimesinin “yeryüzü” anlamı ile değil “kablofiyatları” nın bir arada sunulduğu topluluğu/ortamı ifade etmek için kullanıldığı görülmüştür. Dolayısıyla “…” bütünlük arz etmekte olup çeşitli kablo fiyatlarının bir arada sunulması şeklinde bir anlam yarattığı değerlendirilmiştir. Bu anlamı itibariyle de 41. sınıf hizmetler için ayırt edici niteliği haiz olduğu kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 5/1-c Kapsamında Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 5/1-c maddesi ile “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği” hükme bağlanmıştır. Bu hükmün temelde amacı, ilgili sektörde faaliyet gösteren yani herkesin kullanımına açık tanımlayıcı işaretlerin tek kişinin kullanımına verilmesinin önüne geçmektir. Böylece tanımlayıcı bir işaret tek bir kişinin tekeline verilmek suretiyle diğer işletmelere ve rakiplerine karşı haksız bir avantaj sağlaması engellenmekle işaret, ilgili herkesin kullanımına temin edilmiş ve kamu yararı gözetilmiş olacaktır. Tüm modern marka sistemlerinde ve AB Marka Tüzüğü’nün 7. maddesinde aynen yer alan hükme göre bu tür işaretler, herkesin kullanımına açık tutulması gereken, ayırt ediciliğe sahip bulunmayan ve hiç kimsenin tekeline verilemeyecek işaretlerdir. Söz konusu işaretleri, münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların red nedeni olarak yer alması, rekabetin bozulmasının ve diğer üreticiler ile tüketicilerin bundan zarar görmesinin önlenmesine yönelik olarak tercih edilmiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus; bir işaretin tanımlayıcı olarak kabul edilebilmesi için, işaret ile mal veya hizmet arasında doğrudan ve spesifik bir ilişkinin bulunması, işaretin mal veya hizmetin bir özelliğini veya kompozisyonunu doğrudan doğruya ve derhal düşündürmesi, bu ilişkinin tüketicinin algısında ekstra bir irdeleme ya da analize gerek olmadan doğrudan kurulabilmesi gerektiğidir. Örneğin Yargıtay 11. HD. 02.05.2017 tarihli E. 2015/15518 ve K. 2017/2542 sayılı kararında “Yerinden” ibaresinin 29. Sınıftaki gıda ürünleri için doğrudan tasviri işaret niteliğinde olmadığı gerekçesi ile tescil edilebileceğine karar vermiştir.
Ayırt edicilik, markanın, toplumun ilgili kesiminde ne şekilde algılandığına ve ilgili mal ve hizmete göre değerlendirilmelidir. İşaretin ayırt ediciliği, esas olarak farklı işletmeler tarafından üretilerek piyasaya sürülen mal/hizmetlerin bu malların tüketicileri ya da hizmetlerin kullanıcıları tarafından birbirinden ayırt edilebilmesi koşulunu ifade eder. Bu nedenle, işaretin ayırt edici olma özelliğini tüketiciler nezdinde göstermesi gerekir. Her zaman için, söz konusu olmamakla birlikte genellikle ayırt edici olmayan işaretlerin tanımlayıcı olmasından söz edilebilir. 207/2009 sayılı AB marka tüzüğünün 7/1-c ve KHK’nin 7/1-c (SMK m. 5/1-c) maddesi anlamındaki işaretler hedef tüketici kitlesinin bakış açısına göre normal kullanımda doğrudan ya da dolaylı olarak tescil edilmek istenen mal veya hizmetin karakteristik özelliklerini gösteren işaretlerdir. Bir markanın KHK’nin 7/1-c maddesi (SMK m. 5/1-c) kapsamında kalmadığının söylenebilmesi için toplumun ilgili kesimi tarafından fazlaca düşünmeye gerek kalmadan marka ile ilgili mal veya hizmet arasında yeteri kadar doğrudan ve özel bir ilişki kurulmalıdır. Ayırt edici nitelikte bir işaret, toplumun ilgili kesiminin zihninde malların ticari kökenine karşı bir algı oluşturabilmelidir. Önemli olan, marka olarak tescili istenen işaretin toplumun ilgili kesimindeki ortalama tüketici nezdinde ürünün kaynağına işaret etmesi, marka olarak algılanabilmesidir. Ayrıca, birden çok unsur içeren markalarda bu unsurlardan her biri tek başına ayırt edici olmasa bile bir bütün olarak bıraktıkları genel intibaa göre eğer bir marka algısı oluşuyor ise, o markanın da ayırt edicilik özelliğine sahip olduğu kabul edilebilir. Yukarıda m. 5/1-b kısmında incelendiği üzere bir bütün olarak çeşitli kablo fiyatlarının bir arada sunulması anlamına gelmektedir. Bu anlam göz önüne alındığında davalı işaretinin, 41. sınıf hizmetler ile ilgili olarak ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren bir işaret olmadığı, bu hizmetler açısından davalı işaretinin m. 5/1-c anlamında tanımlayıcı olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 5/1-d Kapsamında Değerlendirme:
SMK m. 5/1-d maddesi ile “ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği” hükme bağlanmıştır.
Marka başvurusunu oluşturan işaretin ortak kullanımda olup olmadığı değerlendirilirken ilgili terimin tanımlayıcı olup olmadığına bakılmaz. Sadece ticari hayatta ilgili sektörde hali hazırda farklı ticari aktörler tarafından kullanılıp kullanılmadığı göz önünde bulundurulur. Marka başvurusunda münhasıran veya esas unsur olarak yer alan ibarenin 5/1-d maddesi kapsamına girip girmediği, tescili talep edilen mal ve hizmetler dikkate alınarak değerlendirilir. Bir işaretin 5/1-d maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için işaret ile tescili talep edilen mal ve hizmetler arasında sıkı bir ilişki aranır ancak burada dikkate alınması gereken temel husus, ibarenin tescili talep edilen mallar ve hizmetlerle ilişkili olarak ticaret alanında yaygın kullanımı bulunup bulunmadığıdır.
Yukarıda SMK m. 5/1-c incelemesinde belirtilen açıklamalar esasen burada da geçerli olup “…” ibaresinin ticaret alanında farklı ticari aktörler tarafından 41. sınıf hizmetlerde kullanılan bir işaret olmadığı, ilgili hizmet sektörlerinde belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları içermediği aksini ispata yarar herhangi bir delilin de sunulmadığı anlaşılmakla davalı işaretinin m. 5/1-d kapsamındaki işaretlerden olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 5/1-e Kapsamında Değerlendirme:
SMK’nın 5/1-e maddesi ile getirilen düzenleme “malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretlerin” marka olarak tescil edilemeyeceğine ilişkindir. Burada “malın” kendisinden beklenen işlevi yerine getirebilmesi için belirli şekilde üretilmesinin kaçınılmaz ya da çok önemli olması durumunda bu karakteristik özelliği içeren işaretlerin o mallar bakımından tescil edilemeyeceğinden veya teknik çözümlerin serbestçe kullanılmasında fayda olduğundan bu teknik sonucu elde etmek için zorunlu şekillerin marka olarak tescil edilemeyeceğinden yahut sonradan tasarlanmakla birlikte mala asli değerini veren şekillerin tescil edilemeyeceğinden bahsedilmekte olup somut uyuşmazlıkta bu şartların gerçekleşmediği kanısına varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.

Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/04/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.