Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/277 E. 2021/179 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/277
KARAR NO : 2021/179

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021
İDDİA:
Davacı vekili 07/09/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “… …+şekil”, “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazız kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından bir kısım emtianın çıkarılmasına kal mal ve hizmetler yönünden ise tescil istemlerinin devamına karar verilerek itirazlarının kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1958 yılından itibaren gazlı içecek sektöründe olduğunu, alanında bölgesel sayılı tesisler arasına girdiğini, müvekkilinin markasını 1958 yılından itibaren kullandığını,1990 yılından bu yana ise tescilli olarak kullandığını, müvekkilinin markasını uzun yıllardan beri yoğun kullanımla ayırt edicilik kazandırdığını, müvekkilinin … VE … esas unsurlu seri markaların maliki oduğunu, davalının müvekkilinin iyi bilinen ve tanınmış markasından haksız biçimde yararlanmaya çalıştığını, davalı markasının kötü niyet nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalının … markasının müvekkilinin markalarının devamı niteliğinde olduğunu düşündürdüğünü, markalar arasında iltibas olduğunu, haksız kazanç sağlandığını, markalar arasında yazılış okunuş ve telaffuz bakımından ayniyet olduğunu, sınıflarının aynı olduğunu, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ciddi kullanıma ilişkin sunmuş olduğu delillerin okunaklı incelenebilir olmamadığını, incelenebilen delillerin ise markanın kullanımını ispata yeterli olmadığını, kullanımın ispat edilememesi nedeniyle verilen kısmi ret kararının kaldırılması gerektiğini, SMK 6/5 kapsamında iddiaların yerinde olmadığını, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığını, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin … markasını 1984 yılından itibaren kullandığını, “… …” markasında yer alan “…” ibaresinin …’da bulunan su kaynağına işaret ettiğini ve tali unsur olduğunu, esas unusrun “…” ibaresi olduğunu,17.02.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Yönetmelik gereğince tüketicinin yanılmasını veya aldatılmasını önlemek amacıyla ayrı işletmelerden elde edilen kaynak ve içme sularına aynı isim altında satış izni verilebileceğini, yönetmelik gereği kaynak isminin kullanılmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin … seri markası ile su kaynağı yer ismi içerir seri markalarının bulunduğunu, müvekkilinin 32. Sınıfta kazanılmış hakkının olduğunu, su kaynağı olan yer adının tekel hak iddia edilemeyeceğini, 32. Sınıfta … ibareli pek çok tescilli markanın bulunduğunu, davacının 32. Sınıftaki tescilli markasının kullanımını ispat edemediğini ve 5 yıllık kullanım süresinin sona erdiğini, SMK 6(1) şartlarının oluşmadığını, markaların benzer olmadığını,
karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, markaların kapsamındaki ürün ve himzetlerin farklı olduğunu, davacının markalarının tanınmış olmadığını, kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 21/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 07/09/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 12/03/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığı, SMK m. 19 anlamında markanın kullanımının kanıtlanamadığı, Uyuşmazlık konusu … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı … … markasının hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı,” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “… …+şekil”, “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 04/03/2019 tarihinde “… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 32.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “… …+şekil”, “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 32. sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ve “… …+şekil”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 32.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 32.sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “… …+şekil”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
… bir yer ismidir ancak … meşrubat, meşrubat üretimi açısından bilinen bir yer olmadığı için başlangıçtaki ayırt ediciliğinin ortalama olduğu kanaatine varılmıştır.
GÖRSEL BENZERLİK: “…” ibaresi davacının markalarında esaslı unsurdur. Markalardaki diğer unsurlar tali ve dekoratif önemdedir. Davalının başvurusunun da “…” ibaresini aynen içeriyor olması yanında marka “…” ibaresini de içermektedir. … markada oldukça ön planda olacak bir şekildeyken “…” ibaresi “a,t” harflerinin altında …’a göre son derece küçük ve geri planda kalacak şekilde tertip edilmiştir. Markalardaki diğer figüratif unsurlar, renk unsurları ise davacının marka unsurları karşısında farklılık oluşturabilecek nitelikte farklı renk unsurları içermektedir. Markalar arasındaki görsel benzerlik düşük düzeydedir.
DUYSAL BENZERLİK: Markalar arasında duysal olarak müşterek unsur “…” ibaresidir Davalı markasının esas unsurunun “…” ibaresi, sağ altına küçük puntolar ile eklenen “…” ibaresinin ise tali unsurludur. Davalı markasında, davacının markasının esas unsurunun aynı şekilde kullanıldığı başına daha büyük punto ile “…” ibaresinin getirildiği görülmektedir. Davacı markasında ise … ibaresinden sonra müşterek unsur olan … ibaresi kullanılmaktadır. Markalar arasındaki duysal benzerlik ortalamadır.
KAVRAMSAL BENZERLİK: Markaların müşterek unsuru …, coğrafı yer belirtmektedir. Davalı başvurusunun sonunda yer alan “…” ibaresi satışa sunulan emtianın nereden çıakrtıldığını belirtme amacı taşımaktadır. Davalının ortak unsuru, markanın esas unsuru olan … ibaresine kıyasen çok daha küçük ve esas unsurunun sağ alt köşesinde kullanmış olması da dikkate alınarak markaların bütünsel olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karıştırılma İhtimali:
Karıştırılma ihtimali halkın halkın mal ve hizmetlerin aynı veya bağlantılı kaynaktan geldiği yönünde yanılgıya kapılma riskidir
Yargıtay 11. HD’nin 4623 E, 6954 K. sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere; cins ve çeşit belirten bu kelimenin bir kişinin inhisarına verilmesi mümkün değildir. Bir başka değişle, bu sözcüğün haksız rekabet hükümlerine uymak koşuluyla bir başkası tarafından markanın tali unsuru olarak kullanılması mümkündür. Bir başka değişle, bu sözcüğün haksız rekabet hükümlerine uyulmak koşuluyla bir başkası tarafından markanın tali unsuru olarak kullanılması mümkündür.
Bu doğrultuda; … ibaresi bir yer ismi olarak algılanacaktır. Markanın da tertibinde özellikle sularda, maden sularında görüldüğü gibi marka ön planda yer ismi son derece geri planda kalacak şekilde tertip edilmiş olduğundan ve ayrıca dosya içindeki deliller de …’ın yoğun kullanımı neticesinde sonradan ayırt ediciliğini arttırdığını, davacıyla özdeşleştiğini göstermediğinden bütün bu faktörler bir arada değerlendirilidiğinde karıştırılma ihtimali olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davalı vekillerinin yüzlerine karşı davacının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/04/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.