Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/249 E. 2021/96 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/249
KARAR NO : 2021/96

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/03/2021

İDDİA:
Davacı vekili 17/08/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …, … sayılı “…” VE “…” esaslı ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin İsviçre yasaları altında kurulu ve tütün ürünlerinin üretimi ve global olarak dağıtımı alanında faaliyet gösteren çok uluslu bir şirket olduğunu, 14.03.1972 tarih ve 1574 sayılı kanun ile onaylanarak yürürlüğe girmiş olan ve her iki devletin de taraf olduğu “Hukuk Usulune Dair Lahey Sözleşmesi’nin” 17. maddesi uyarınca ve yine her iki devletin de taraf olduğu Sınai Mülkiyetin Korunması ile ilgili 1883 tarihli Paris Sözleşmesi’nin 2. ve 3. maddeleri uyarınca MÖHUK’un 48/2. maddesi kapsamında yabancılık teminatı ödemekten muaf olduğunu, Paris Sözleşmesi’nin 2. ve 3. maddelerinde üye ülkelere, kendi vatandaşlarına veya herhangi bir diğer üye ülkenin vatandaşına en üst seviyede sağladığı hakların tamamını tüm üye devlet vatandaşlarına da sağlamak mükellefiyeti yüklenmiş olduğunu, müvekkilinin veya ilgili şirketleri, yan şirketleri ve/veya lisans alıcıları ile İsviçre ve başka ülkelerde yüksek kaliteli tütün ve ilgili ürünlerin üretimi, pazarlanması, dağıtımı ve satışı ile dünya çapında faaliyet gösteren Philip Morris International Inc. (aşağıda “…”) şirketinin yan şirketi olduğunu, …’ın, 180’den fazla ülkede, dünya çapında 150 milyon tüketiciye satılan ürünleri ile tütün ürünleri sektörünün lider firmasıdır. … grup şirketleri başta …, … ve … olmak üzere tütün endüstrisinin en güçlü ve çeşitli marka portföyüne sahip olduğunu, toplamda en çok satan 15 uluslararası tütün markasının 6 tanesi … grup şirketlerine ait olduğunu, …’ın, sigara marka portföyüne ek olarak, “Riski Azaltılmış Ürünler – Reduced Risk Products (“RRPs”) olarak anılan, sigaralara alternatif dumansız ürünlerin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi ile ciddi ölçüde iştigal etmekte olduğunu, RRPs’ler, mevcut, mevcut olma ihtimali olan veya sigara içmeye devam edenlere kıyasla bu ürünlere geçen sigara içenlere daha az zarar verme potansiyeline sahip ürünler olduğunu, …, çeşitli geliştirme, bilimsel değerlendirme ve ticarileştirme aşamalarında RRPs (Riski Azaltılmış Ürün) yelpazesine sahip olduğunu, …’ın, “Riski Azaltılmış Ürünleri”(RRPs) tütün yakmaz veya herhangi bir duman oluşturmadığını, bilakis, sigara dumanında bulunandan çok daha düşük miktarlarda zararlı ve potansiyel olarak zararlı bileşen içeren bir aerosol ürettiklerini, …’ın IQOS sistemi, (şarj cihazı ve pille çalışan bir tutucu ve özel olarak tasarlanmış … markası altında satılan tütün çubukları içeren elektronik tütün ısıtma cihazı) aşağıda açıklanacağı üzere, …’ın lider RRP ürünü olduğunu, QOS sistemi, (i)şarj cihazı ve pille çalışan bir tutucu ve (ii)tütün çubukları içerdiğini, tutucu, tütün çubuğunu hassas bir şekilde kontrol edilen bir sıcaklık aralığında ısıttığını ve bu ısıtmanın, hem ısıtıcı hem de sıcaklık sensörü olarak görev yapan, tutucunun içindeki bir ısıtma bıçağı aracılığıyla elde edildiğini, IQOS tutucu ve onun şarj cihazı IQOS markası altında pazarlanmakta olduğunu, tutucunun içine yerleştirilen tütün çubuğu, … tarafından münhasır olarak IQOS tutucusu ile birlikte kullanılması için geliştirilmiş özel olarak tasarlanmış bir tütün çubuğu olup “…” ticari markası altında satılmakta olduğunu, tütün çubuğu, nikotin içeren bir aerosol oluşturmak için tutucudaki elektronik ısıtma bıçağı tarafından ısıtıldığını (yakılmak yerine). Kullanıcı daha sonra tütün çubuğunu çektiğini ve işlem bittiğinde, kullanıcı çubuğu tutucudan çıkarıp çöp kutusuna atılabildiğini, QOS ve … ticari markalarının her ikisi de, müvekkil tarafından IQOS sisteminin bileşenleri için ayırt edici markalar olarak oluşturulan ve ilgili tüketiciler tarafından kolayca tanınan, tamamen müvekkil tarafından yaratılmış, anlamı olmayan, kelimeler olduğunu, IQOS sisteminin, …’ın amiral “RRP – Riski Azaltımış” Ürünü olduğunu, IQOS ve … ürünleri ilk kez Kasım 2014’te … tarafından tanıtılmış ve Amerika, Afrika, Avrupa, Orta Doğu ve Asya Pasifik’teki kilit bölgelerde 57’den fazla pazarda bulunmakta olduğunu, …’ın “RRP – Riski Azaltılmış Ürünlerinin” araştırma ve geliştirmesine yaptığı önemli yatırımın (2008’den beri 4,5 milyar doların üzerinde) ve bağlı kuruluşları, lisans sahipleri ve distribütörleri aracılığıyla kapsamlı uluslararası satış ve pazarlama çabalarının (yerel yasalara uygun olarak) bir sonucu olarak, IQOS sistemi halihazırda önemli uluslararası başarı ve itibar kazandığını, 30 Haziran 2020 itibarıyla, dünya çapında yaklaşık 11,2 milyon yetişkin sigara içicisi, yanıcı sigaralardan IQOS sistemine (bkz. https://www.pmi.com/smoke-free-product) geçtiğini ve …’nin 18 Temmuz 2019 Tarihli 2019 İkinci Çeyrek Sonuçlarının delillerde yer aldığını, 2018’de IQOS, küresel azaltılmış riskli perakende pazar değerinde (e-buhar ürünleri dahil) 57%’lik bir paya ve küresel ısıtılmış tütün perakende pazarında (e-buhar ürünleri hariç) (hem Çin hem de ABD hariç) 81% paya sahip olduğunu, delillerde yer aldığını, AB’de, IQOS ürününün kullanımı, …’ın yalnızca IQOS ile kullanılmak üzere tasarlanmış ısıtılan tütün çubuğu …’in satış seviyesinden de görülebileceği gibi artmakta olduğunu, Litvanya’da tüketilen … tütünün pazar payı 12.1%, Yunanistan’da 8.1%, Slovak Cumhuriyeti’nde 7.2%, Portekiz’de 5.9%, Çek Cumhuriyeti’nde 5.7 ve Bulgaristan’da% 4.5 olduğunu delillerde yer aldığını, … tütün çubuğunun IQOS sisteminin temel bileşenlerinden biri olduğu göz önüne alındığında, IQOS ve …’in itibarı bir ve aynı olduğunu, IQOS sisteminin tasarımı da önemli bir bilinirlik kazandığını, müvekkili şirketin … ve … ekli markaları için Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde birçok marka tesciline sahip olduğunu, ürünlerin satılacağı ülkelerin regülasyona dair mevzuatlarına bağlı olarak, … markası müvekkilimizin TÜRKPATENT tarafından Paris Sözleşmesi’nin 1 mükerrer 6. Maddesi doğrultusunda tanınmış marka statüsüne alınmış olan … ve … markaları ile birlikte kullanılmakta olup, bu kullanım da … markasının tanınmışlığını arttıran bir durum olduğunu, davalı …, müvekkilimizin … markası için … sayılı marka başvurusunu kötü niyetle dosyalamış olduğunu, davalının, 7 Ekim 2019 tarihinde, “iqosheetsmagazasi.com” alan adını tescil ettirmiş olduğunu ve davacının, ihtilaflı alan adına karşı WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) Arabuluculuk ve Tahkim Merkezi nezdinde şikayette bulunduğunu ve 10 Şubat 2020’de, Heyet, ihtilaflı alan adı “iqosheetsmagazasi.com” un müvekkilimize devredilmesine karar vermiş ve davalının ihtilaflı alan adını kötü niyetle kullandığı ve tescil ettirdiğine kanaat getirdiğini delillerde yer aldığını, heyetin, davalının müvekkilimizin markaları aklında olarak, ihtilaflı alan adını tescil ettirdiğine karar verdiğini ve davalı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalı markası tescil edildiğinde, müvekkil firma aleyhine haksız bir yarar sağlanacağı, markanın itibarına zarar vereceği ve ayırt edici karakterini zedeleneceğinin açık olduğunu, kötü niyetli olduğunu, bu başvurunun, davacının … markası ve ürününün itibarından yararlanmaya çalışan ilk örnek olmadığını, daha önceki bir örnek, yine müvekkilimiz adına yapılan itiraz sonucunda reddedilen … … başvurusunun olduğunu ve başvurunun iyi niyetli olmadığı kanaatine varıldığını, … markasının 25. ve 35. Sınıflarda yer alan mallar ve hizmetler için tescili ve kullanılması 4207 sayılı yasanın ihlali anlamına geleceği ve bu tür kullanım, … tarafından yapılmadığı halde, … markasının tanıtımı ve reklamı faaliyeti olarak algılanacağını belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun dava konusu 26.05.2020 tarihli ve … sayılı kararının iptaline, … başvuru nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu marka ile davacı markaları arasında kavramsal, işitsel ve görsel intiba olarak bir benzerlik bulunmadığını, bu nedenle müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması, karıştırılması ihtimalinin mevcut olmadığını, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz haklı bulunmadığını, 18. Sınıfın davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer almadıkları, ayrıca anılan malların davacının bilinir olduğunu iddia ettiği “sigara emtiası” ile de her hangi bir benzerliğinin bulunmadığını, somut olayda, davacı markasının bilinir olduğunu iddia ettiği “sigara” sektörü ile herhangi bir yakınlığı bulunmayan 18. Sınıf mallarını kapsayan başvuru markasının davacı markalarına zarar verme ya da itibarından yararlanma ihtimali bulunmadığını, savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebliğat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgeleri getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ve teknik yönlerden mahkememizin aşağıdaki kabulü doğrultusunda yararlanılmış; iltibas değerlendirmesi bir bütün olarak hukuki mesele olduğundan, rapordaki bu yönlere ilişen aksi görüş değerlendirmelere aşağıdaki gerekçelerle itibar edilmemiştir.

GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 28/05/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 7226 sayılı Kanun ile pandemi dolayısıyla uzayan süreler dikkate alındığında 17/08/2020 tarihinde açılan açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 08/01/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu mal/hizmetlerinin, davacının markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer ve ilişkili olarak yer almadığı, Dava konusu marka ile davacı markalarının marka işaretleri bakımından işitsel, görsel olarak benzer olduğu, Dava konusu markanın, davacı markasının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamayacağı, markanın itibarına zarar vermeyeceği veya ayırt edici karakterini zedelemeyeceği ancak bu konudaki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Kötü niyet olup olmadığı değerlendirmesi Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük konularında değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait …, … sayılı “…” VE “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/4, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 19/02/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 18.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının …, … sayılı “…” VE “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 18.sınıftaki “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise sınıftaki 09, 11, 34.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 18.sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer olmadıkları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
GÖRSEL BENZERLİK: Davalı ve davacı markaların düz kitap harfleri ve karakteristik bir yazı stili ile oluşturulduğu, iki markanın da siyah-beyaz renk kombinasyonu ile görülmektedir. Markalar arasında görsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
İŞİTSEL BENZERLİK: Davalı ve davacı firma “…” markasının “HİTS” şeklinde 1 hece halinde, telaffuz edilmekte ve duyulmaktadır. Markalar arasında işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır
KAVRAMSAL (ANLAMSAL) BENZERLİK: Davacı ve davalı markaları incelendiğinde; …” ibaresinin bilinen bir anlamı olmadığı tespit edilmiştir.
Kötü Niyete ilişkin Değerlendirme:
Genel Olarak : Bilindiği üzere, kötü niyet; “bilerek ve haksız bir avantaj kazanmak veya başkalarına zarar vermek amacıyla genel olarak kabul edilmiş ahlaki davranışların ve dürüst ticaret ilkelerinin dışında davranmak” olarak tanımlanmıştır.
TMK’nın “dürüst davranma” başlığı altında yer alan ikinci maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Söz konusu hüküm ile hukuk düzeninin tanıdığı tüm hakların kullanımında “dürüstlük kuralı” ve “hakkın kötüye kullanılması yasağı” olarak ifade edilen iki temel ilkeye yer verilmektedir.
Buna Göre Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.07.2008 tarihli 2008/11-501 E., 2008/507 K. Kararında; “Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir.” hükmü yer almaktadır.
Bir marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla, kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir. Adalet Divanı ve Adalet Divanı Genel Mahkemesinin kötü niyete ilişkin benimsediği ilkeler ise genel itibariyle şu şekildedir; • Kötü niyetli başvuruların tespitinde, başvuru sahibinin, markanın tescil edilmesi için başvuruyu yaptığı tarihteki niyeti dikkate alınmalıdır. Başvuru sahibinin, başvuruya konu işaretle aynı veya benzer bir işaretin, aynı veya benzer ürünler için üçüncü bir tarafça kullanıldığını bilmesi gerektiği yönündeki varsayım, piyasanın ilgili sektörünün genel bilgisinden ve kullanım süresinin uzunluğundan kaynaklanabilir. Üçüncü taraf kullanımının eskiden beri süregelen kullanımının uzunluğu arttıkça, başvuru sahibinin tescil başvurusunu yaparken söz konusu kullanımdan haberdar olması olasılığı artar. Bununla birlikte, başvuru sahibinin, aynı veya benzer işaretin, aynı veya benzer ürünler için üçüncü tarafça en az bir üye ülkede gerçekleşen kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiği hususu, tek başına başvuru sahibinin kötü niyetle hareket ettiği sonucuna varılmasını sağlamaz. Bu hususlara ilaveten, başvuru sahibinin kötü niyetle hareket edip etmediği belirlenirken, topluluk markası tescil başvurusu yapılırken, işaretin sahip olduğu bilinirlik (ün) derecesi de dikkate alınmalıdır.
• Kötü niyet hususu incelenirken, inceleme konusu işaretin kökeninin, yaratıldığı andan itibaren kullanımının ve işaretin topluluk markası olarak tescil edilmesi talebinin altında yatan ticari mantığın araştırılması gerekmektedir.
• Topluluk markası sahibinin önceki markalarının kullanılmama nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklanacak sonuçları engellemek amacıyla aynı markanın tekrar başvurusunu yapması, başvuru sahibinin kötü niyetle hareket edip etmediğini değerlendirirken dikkate alınabilecek bir husustur.
Somut Olayda Kötü Niyete ilişkin Değerlendirme:
Yukarıdaki açıklamalar ışığında marka tescilinin kötü niyetli olup olmadığı incelenirken, kötü niyetli olarak tescil ettirildiği iddia edilen markanın, kötü niyet iddiasında bulunan tarafa ait marka ile birebir aynı olup olmadığı, markanın ne derece yaratıcı ve ayırt edici olduğu, diğer markalardan habersiz olarak tesadüfen tescil ettirilmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, tescilin diğer markanın tanınmışlığından ve ayırt edicilik gücünden, reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olup olmadığı gibi hususlar yanında, asıl markanın asli ve tali unsurlarının birebir tescil ettirilip ettirilmediği gibi hususlar dikkate alınacaktır.
Buna göre; dosya içerisindeki deliller incelendiğinde; davacının çok eskiye dayanan, uzun süreli ve dünyanın geniş bir coğrafyasına yayılmış kullanımının olması davacının tanıtım sitelerine Türkiye’den de erişimin gerçekleşmesi nedeniyle davalının bugünkü teknik imkanlarla davacı markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığı, internet aracılığı ile söz konusu markalardan haberdar olabilecek bir konumda olduğu, dünyanın geniş bir coğrafyasına yayılmış ve çok sayıda ülkede tescilli markaları bulanan davacının markasını bilebilecek konumda olduğu, … kelimesi yüksek derecede ayırt ediciliği bulunan orjinal bir kelime olup davalının bu kelimeyi marka olarak seçmesinin tesadüf olamayacağı, davalının başvuruda davacı markasından yararlanmak kastı ile kötü niyetle hareket ettiği ve kötü niyetle başvuruda bulunduğu, davalı tarafından da bu markanın bilindiği şeklinde yorumlanabileceği, … kelimesinin yaygın kullanımı olmadığı, bu bağlamda, davalının tescilli olduğu sektörde bilinen bir markayı hemen hemen aynen almak istemesi, kötü niyetli olduğu, başvuru kapsamındaki tüm hizmetler bakımından YİDK kararının iptali sebebi oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, dava konusu yapılan marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3- Dava konusu yapılan marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı vekille temsil edildiği için 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.098,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/02/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı … Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 181,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 1.800,00.-TL
Toplam 2.098,10.-TL