Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/248 E. 2021/13 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/248
KARAR NO : 2021/13

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2021
İDDİA:
Davacı vekili vermiş olduğu 17/08/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle, müvekkilinin “…” ibaresinin marka olarak tescili için TÜRKPATENT’te başvuruda bulunduğunu, başvurunun … kod numarasını aldığını, TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığı başvuruyu … sayılı “…” ibareli markaya benzer olduğundan bahisle 6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendi uyarınca kısmen reddettiğini, bu kısmi ret kararına itirazda bulunduklarını ve itirazlarının da YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa … Group şirketlerinden biri olan müvekkil şirketin 1988 yılında İstanbul Ticaret Odasına kaydolduğunu ve Türkiye’nin en köklü şirketlerinden biri olduğunu, … Group’un 1982 yılında … ailesi tarafından kurulduğunu bugüne kadar farklı endüstrilerde faaliyet gösterdiğini, … Group’ un 1992 yılında otel zinciri yatırımı ile girişimciliğini yeni bir boyuta taşıdığını, turizm, gayrimenkul& perakende gibi farklı sektörler ve internet girişimleri ile Ticaret Odası, İhracatçılar Birliği ve Sanayi Odası olmak üzere önemli kurum ve kuruluşlar tarafından pek çok ödüle layık görüldüğünü, “…” markasının tanınmışlığına ilişkin belgelerin sunulduğunu, müvekkilinin “…” markasının yalnızca hizmet alanında değil ürettirmiş olduğu ürünler (bornoz havlu, terlik gibi) üzerinde de kullandığını, “…” ibaresinin esas unsur olduğu markalarını koruma altına aldırdığını ve bu ibare ile tanınan seri marka zincirinin sahibi olduğunu, müvekkil şirketin hem ticari unvanı hem tescilli markalarının asli unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin müvekkil şirketin sunduğu hizmetler ile özdeşleşmiş ve yoğun kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmış itibarlı bir marka olduğunu, müvekkil şirketin sunduğu hizmetler, tanıtım faaliyetleri ve ticari, faaliyetlerinde “…” markasını yoğun olarak kullandığını ve markanın toplumda tanıtılması için büyük emek harcadığını ve büyük masraf yaptığını, söz konusu markaların 2006 yılından itibaren aralıksız fasılasız şekilde kullanıldığını, … arama motoruna … yazıldığında çıkan sonuçların doğrudan müvekkil ile alakalı olduğunu, … arama motoru açısından … markasının tanınmış marka statüsüne sahip olduğunu, müvekkil markasına karşı mesnet gösterilen … sayılı … markasına ilişkin hukuki sürecin taraflarınca başlatılacağını, söz konusu şirketin “…” ibareli markalar için başvuruda bulunduğunu, marka sahibinin müvekkiline ait markaların tanınırlığından faydalanmak istediğini, müvekkiline ait “…” markasının aynısı için dahi başvuruda bulunulduğunu, bahse konu marka başvurusunun müvekkilin markalarına takılarak kısmen reddedildiğini, bu kez de kötü niyetli mesnet marka sahibinin … markasını tescil ettirmek adına Ankara ….FSHHM’nde ….E. sayılı davayı ikame ettiğini, mesnet marka sahibi olan şirketin kötü niyetli olduğundan müvekkil ile aralarında çok sayıda dava olduğundan bu kararın hatalı şekilde tesis edildiğini, müvekkil şirketin “…” ibarelerinin yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, bu markayı ilk kez kendisi kullanarak kamuoyunda markanın müvekkili ile özdeşleştiğini, bu nedenle mesnet gösterilen marka ile karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibareli markalar üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu, SMK’nın 5/1 (ç)bendenin bu bakımdan uygulanamayacağını belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … numaralı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle, işlem sürecini özetleyerek, davacı markası ile redde mesnet markanın kısmen aynı/aynı türde emtiaları içerdiğini ve markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, redde mesnet markanın ayırt edici unsuru olan … ibaresinin davacı marka başvurusu içerisinde aynen ve esas unsur olarak yer aldığını, bu durumun markaları görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde birbiri ile ilişkilendirdiğini, başvuru ile redde mesnet markaların … olarak okunup algılanacağını, aralarında görsel, işitsel ve anlamsal bir fark bulunmadığından aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer kabul edilmesi gerektiğini, davacı tarafça da markaların farklı olduğunun iddia edilmediğini, davacının markasını davalı markalarının tescilli olduğu mal/hizmetlerde aynı/aynı türden ilişkili bir kısım mal/hizmetlerde tescil ettirmek istediğini, böyle bir kullanıma izin verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, redde mesnet marka tescilli ve halen koruma altındayken hükmün emredici düzenlemesinin tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiasıyla aşılarak başvurunun tesciline karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığını, redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olduğu iddialarının da varsayımdan öteye geçemediğini, kötü niyetin bir hükümsüzlük nedeni olduğunu, davacının bu nedenle bir hükümsüzlük kararı alınmadığı sürece SMK 5/1-ç maddesi kapsamında yapılan bir incelemede göz önüne alınabilecek bir husus olmadığını, başvurunun SMK’ nın 5/1-ç maddesi kapsamında hukuka uygun olarak reddedildiğini, 5/2 hükmünün uygulanma imkanının bulunmadığını, redde mesnet markaların tescilli ve halen koruma altında olmaları karşısında davacının tanınmışlık, önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddialarının sonuca etkisinin olmadığını, SMK 6/3, 6/4, 6/5, ve 6/9 tescilli olmayan marka sahibine mevcut bir markayı göz ardı ederek tescil yapma imkanı değil, bir marka başvurusuna itiraz etme veya tescilli bir markayı hükümsüz kıldırma hakkı verdiğini, bu maddelerin somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığını, öncelikle redde mesnet markanın şartları varsa hükümsüz kıldırmasının bu karar kesinleştikten ve sicile işlendikten sonra marka başvurusunda bulunulmasının gerektiğini, öte yandan davalının önceki markaları ile yeni başvurusunun farklı esas unsurları ve farklı emtiaları içerdiklerini, mevcut durum göz önüne alındığında SMK 5/1 –ç hükmünün uygulanma şartlarının gerçekleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, bu kapsamda davaya konu YİDK’nun … sayılı kararı, … sayılı marka başvurusuna ait işlem dosyası, redde dayanak gösterilen marka tescil belgesi getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile mahkememizce getirtilen deliller incelenmiş, uyuşmazlığın, niteliğine göre teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş, Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile tescil işlemlerinin devamına ilişkindir. YİDK kararlarının davacı başvuru sahibine 14.04.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 7226 sayılı kanun ile pandemi nedeniyle uzayan süre dikkate alındığında 17.08.2020 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 10.12.2020 tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka ile kısmen redde mesnet marka arasında aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, Dava konusu markada yer alan emtiaların kısmen redde mesnet marka kapsamındaki emtialarla aynı olduğu, Davacı markalarının kazanılmış bir hakka sahip olduğundan bahsedilemeyeceği, Eskiye dayalı kullanım yönünden gerekli koşulların oluşmadığı, Tanınmışlık iddiasının ispatlanamadığı, Kötü niyete ilişkin iddianın ispatlanamadığı” ifade edilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı “…” ibareli marka başvurusu yönünden itiraza mesnet … sayılı “…” ibareli markalarının 6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendi çerçevesinde tescil engeli oluşturup, oluşturmadığından ibarettir.
6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendinde “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.” tescil edilemez hükmünü içermektedir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder.
Başvuruya konu işaretin daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin, renginin farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez. Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan işaretler aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 5/1-ç bendindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, Türk Patent ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir. Başvuru ve redde mesnet markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt grubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin Tebliğin 5. maddesi anılan ilkeyi belirttikten sonra, Enstitü’nün tescil başvurularının veya itirazların incelenmesi aşamalarında aynı tür malı veya hizmeti farklı mal veya hizmet gruplarını da içerecek şekilde daha geniş kapsamda değerlendirebileceği hükmünü getirmiştir. Dolayısıyla, sınıflandırma aynı tür mal ve hizmet kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 21.11.2019 tarihinde “…” ibaresini marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, başvuru kapsamında 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı; TÜRKPATENT Markalar Dairesi Başkanlığınca … sayılı “…” ibareli markayı dayanak göstererek 6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendi uyarınca 24.sınıftaki “Bebekler için kundak örtüleri” emtiası yönünden kısmen reddine karar verdiği, karara itirazın yeniden incelenmesi isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği ve bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 Sayılı SMK madde 5/1-ç bendine göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların tescil edilmesi mümkün değildir. Bu durum mutlak ret sebeplerinden biridir. Mutlak ret nedenleri Türk Patent tarafından re’sen İncelenmekte ve bu tür bir tescil engeli görüldüğü takdirde kurumca marka tesciline izin verilmemektedir. Ayrıca bu düzenleme aynı mal ve hizmetlerle ilgili bir tescil engelidir.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, başvuru kapsamında dava konusunu oluşturan çekişmeli 24.sınıftaki “Bebekler için kundak örtüleri” emtiasının bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 24, 25, 35.sınıftaki “24. Bebekler için kundak örtüleri. 25.Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35 ithalat-ihracat acente hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri.Kampçılar için uyku tulumları.Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki dava konusunu oluşturan çekişmeli 24.sınıftaki emitanın davacıya ait itiraza mesnet marka kapsamındaki 24.sınıftki emtia ile aynı oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibaresinden oluştuğu görülmektedir.
GÖRSEL AÇIDAN: Dava konusu markanın beyaz zemin üzerine siyah renk ile küçük harf karakterleri ile yazılan … ibaresinden oluşturulduğu görülmektedir. Kısmen redde mesnet olan marka ise beyaz zemin üzerine gri renk ve büyük harf karakterleri ile yazılan … ibaresinden oluşturulmuştur. Taraf markalarında markaların renklerinin ve yazım şeklinin farklı olduğu görülmekte ise de bu durumun markaların aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olarak kabul edilmesini değiştirmeyeceği değerlendirilmektedir.
İŞİTSEL AÇIDAN: Taraf markaları Nu-a şeklinde telaffuz edilmektedir. Markalar arasında aynı /ayırt edilemeyecek derecede işitsel benzerlik olduğu görülmektedir.
ANLAMSAL AÇIDAN: … ibaresinin googletranslate çeviri sitesinde İrlanda’da Yeni anlamını taşıdığı tespit edilmiştir. Ülkemizde sık kullanılan ve anlamı bilinen bir ibare olmamakla birlikte taraf markalarında anlamsal olarak da aynı/ayırt edilmeyecek derecede benzerlik bulunmaktadır.
Taraf markalarında kullanılan renk ve markaların yazım şeklinin ayniyeti ortadan kaldırmadığı, bu nedenle başvuru konusu markada kısmen reddine karar verildiği görülen “Bebekler için kundak örtüleri” emtiaları bakımından anı/ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu sonuç ve kanaatlerine varılmıştır.
Müktesep Hak Açısından Değerlendirme
Davacı “…” ibaresi ile tanınan seri marka zincirinin sahibi olduğunu ve “…” ibareli markalar üzerinde müktesep hak sahibi olduğunu ifade etmektedir. Bilindiği üzere; eski tescilin kazanılmış hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “….’ kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir. Buna göre;
•Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
•Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır).
•Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir.
Söz konusu Yargıtay kararlarından da görülebileceği üzere bir marka üzerinde kazanılmış hak sahipliğinin iddia olunabilmesi için önceki markanın tescil edilmiş olması, markanın tescilli bir şekilde çekişmesiz olarak uzunca bir süredir kullanılıyor olması, markaların esas unsurlarının aynı olması ve son olarak tescil kapsamlarındaki mal ve hizmetlerinin aynı olması gerekmektedir. Buradaki uzunca bir süre kavramının, en azından Yüksek Yargı kararları neticesinde kabul gören hükümsüzlük davalarının açılması için öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre kabul edilmesi gerekir.
Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması ve tescil kapsamlarındaki mal ve hizmetlerinin aynı olması gerekmektedir. …. sayılı markaların kazanılmış bir hakka sahip olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan …. “… ….” markalarının eşya kapsamları incelendiğinde listede 24.sınıf emtiaların olduğu görülmektedir. “Bebekler için kundak örtüleri” emtiaları esasen 25.sınıfın içerisinde yer almaktadır. Söz konusu markaların eşya listesi detaylı incelendiğinde “Bebekler için kundak örtüleri” emtialarının bu markaların kapsamlarında olmadığı görülmekte ve belirtilen markaların da kazanılmış bir hakka sahip olduğundan bahsedilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
Tanınmışlık Açısından Değerlendirme:
Bir hizmet ya da ticaret markasının tanınmışlığından söz edilebilmesi için toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, başka bir anlatımla o marka telaffuz edildiğinde hiç düşünmeden refleks halinde hatırlanmaları gerektiğidir. “Mahkemenin toplumda tanınmışlığın tespitinde esas alınması gereken kriterler SMK da belirtilmemiş olmasına rağmen 1999 tarihli “WIPO Ortak Tavsiye Kararları” adı altındaki ölçütlerden yararlanılmalıdır. Bu ölçütler kısaca;
a) Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi
b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu
c) Marka promosyonlarının hedef aldığı alan, promosyon süresi ve yoğunluğu
d) Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü
e) Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları
f) Markanın ekonomik değeridir.”(Yargıtay 11.HD 2004/4268 E., 2005/2362K.)
6769 Sayılı SMK’nın tanınmış markalara ilişkin getirdiği düzenlemeler, tanınmış markalarla benzer olan, karıştırılma ihtimali bulunan ya da tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici durumlar yaratma ihtimali olan marka başvurularının reddi gerektiğini hükme bağlamaktadır.
Davacı vekili “…” markasının tanınmış olduğunu ifade etmektedir. Dosya kapsamında yapılan incelemede davacı tarafça Richmondnua markası açısından web sayfalarının linkleri, kazanılan ödül ve sertifikalar olduğuna ilişkin bilgi, çıkan haberlere ilişkin sayı bilgisi, … arama sayfasına ait görsel, nuashop.com.tr’nin nic.tr ekran görüntüsü sunulmuş olup, sunulan bu bilgilerin tanınmışlığın ispatlanması için yeterli bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Eskiye Dayalı Kullanım Açısından Değerlendirme:
Tescili bulunmayan marka ve ticaret unvanları ve bunların hangi koşullarda korunacağı ile ilgili düzenlemeye göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir”. hükmü amirdir.
Tescilsiz bir marka kullanımına dayalı marka hükümsüzlüğü talebinin dinlenebilmesi için, aynı veya benzer işaretin davacının marka tescil talebi tarihinden önceki bir tarihte ve yine aynı ya da benzer mal veya hizmetler üzerinde tescilsiz marka olarak kullanıldığının kanıtlanması gereklidir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, markalar arasında aynılık/benzerlik ve emtialar arasında benzerlik/aynılık mevcudiyeti aranır. Davacının dayanağının tescilli markalara ilişkin olduğu görülmektedir. Bu nedenle de davacının kısmen redde konu olan emtialar bakımından tescilsiz kullanımı olduğu yönünde bir belgeye rastlanmadığından bu madde kapsamında eskiye dayalı bir hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Kötüniyet Açısından Değerlendirme:
Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötü niyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötü niyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır. Buna karşılık başvuru sahibinin, hakkını kötüye kullanma niyeti taşıması veya başkalarını engelleme amacına sahip olması gibi sübjektif durumlar kural olarak tespit edilmeye çalışılmamalıdır. Zaten kişinin içsel durumunu ifade eden sübjektif unsurlara doğrudan ulaşmak veya nüfuz etmek mümkün de değildir. Ancak, somut olayda başvuru sahibinin içsel durumunu ifade eden bilme, kast, niyet gibi hususların anlaşılabileceği veya ortaya çıkarılabileceğine dair ciddi belirtilerin varlığı halinde, bunlar araştırılarak, kötü niyetli tescilin varlığı sonucuna ulaşmada yardımcı unsur olarak kullanılabilir.
YHGK’nun …. sayılı kararında da “Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca iyi niyetin asıl, kötü niyetin istisna olması sebebiyle davalının kötü niyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğinden yerel mahkemenin bu yöndeki gerekçesine itibar olunamaz. Davacı, davalının kötü niyeti bulunduğunu kanıtlamalı ve mahkemece de bunun delil ve gerekçesi gösterilmelidir.” denilerek, kötü niyetin ispat edilmesinin önemi vurgulanmıştır.
Somut olayda, davalı tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/01/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.