Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/213 E. 2021/9 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/213
KARAR NO : 2021/9

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/01/2021
İDDİA:
Davacı vekili 17.07.2018 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “…+şekil” ibareli marka tescil başvurusu yaptığını, başvurularının Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile re’sen reddedildiğini, bu ret kararına karşı yaptıkları itirazın bu kez TürkPatent YİDK kurulunca 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b), (c) bentleri uyarınca nihai olarak reddedildiği, oysa müvekkiline ait markanın piyasaya sunulduğu ilk günden itibaren marka olarak tescil edilebilecek şekilde ayırt edici olduğunu, ayırt edicilik fonksiyonunu gerçekleştirerek değerli bir marka olduğunu, davaya konu olan başvurunun …, …. markalar serisinin bir parçası olduğunu, … ibaresinin de tıpkı diğer markalarda olduğu gibi müvekkilinin ticaret unvanın esaslı unsurlarından … ibaresinin eklenmesi ile oluşturulduğunu, müvekkilinin markasının özel bir logoya sahip olduğunu, bu nedenle müvekkilinin davaya konu olan markanın soyut ayırt ediciliğe sahip olduğunu, tescili istenilen markanın ne tek olarak ne de bir arada piyasada herhangi biri tarafından kullanılmadığını, başvuruda kullanılan şekil unsurunun müvekkil tarafından oluşturulmuş ve özgün olduğunu, kelime bileşenleri bunların font ve renkleri itibariyle de farklı bir kombinasyon da oluşturulduğunu, davaya konu olan markanın “… (metal yapılar ve metalden taşınabilir binalar, metal çarpışma bariyerleri, metal yapısal bağlantı konektörleri, trafik güvenliği tesisleri için metal rakorler)” mallarını kapsadığını, dolayısıyla … … ibaresinin tanımlayıcı malları içermediğini, herhangi bir ürünün adı, özelliği olmadığı gibi sektörde de sadece müvekkili tarafından kullanıldığını, dolayısıyla … ibaresinin “metal yapılar, çarpışma bariyerleri ya da rakorler” için tanımlayıcı, vasıf ya da kalite bildirici, kaynak gösterici herhangi bir anlam taşımadığını, … ibaresinin menşe memleketi Avusturya’nın yanı sıra AB, İngiltere, Rusya, Belarus, Sırbistan, Çin’de de tescil edildiğini, Paris sözleşmesinin 4. Mükerrer 6. Maddesinin A/1 fıkrasına atıfta bulunarak davaya konu olan müvekkilinin markasının da tescil edilmesi gerektiğini, tüketici nezdinde tanımlayıcı olarak algılanabilecek herhangi bir durumun bulunmadığını, bir işaretin ayırt edicilik ve tanımlayıcılık özelliklerinin ülkemizde de diğer ülkelerle kıyasla bir farklılık göstermediğini, markanın yabancı dilde olmasının da tüketicilere nazaran bir kat daha ayırt edici olmasının önünü açtığını, bir dizi yargı kararları ile sadece şekilden ibaret markalarına yer vererek başvurunun ve itirazın reddine ilişkin tesis edilen TÜRKPATENT YİDK’nın 14.05.2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru konusu markada yer alan … ibaresinin “…” anlamına geldiğini ve başvuru kapsamında yer alan 06. Sınıftaki mallar açısından ayırt etme işlevinin bulunmadığını, ortalama tüketici tarafından anılan ibarenin davacıya özgülenmeyeceğini, herkesin kullanımına açık olduğunu, bu ibarenin başvurunun kapsamında yer alan mallar açısından cins, vasıf ve karakteristik özellikleri belirten bir özelliğe sahip olduğunu ve anılan mallar açısından ayırt ediciliğinin bulunmadığını, somut ayırt edicilikten yoksun ve tanımlayıcılık durumunda olan başvuru markasının tescil edilemeyeceğinin açık olduğunu, Paris Sözleşmesi’nin 4. Mükerrer 6. Maddesinin (ii) alt paragrafı tescilin istisnası kapsamında yer almakta olup başvurunun 5/1 (b ,c) bentleri kapsamında rededilmesinin Paris Sözleşmesi hükümlerinde herhangi bir şekilde aykırı olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, iptali istenen … sayılı YİDK kararı ve davacıya ait … sayılı “…+şekil” ibareli başvuru sayılı marka işlem dosyası getirtilmiş, teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiş, ve Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. Kararın davacı vekiline 18.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 17.07.2020 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı “…+şekil” ibareli başvurusu yönünden, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b) ve (c) madde ve bentleri anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığından ibarettir.
… sayılı başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının, 05.09.2019 tarihinde “…+şekil” ibaresinin 06.sınıflarda yer alan “…” emtiasında kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle davalı kuruma başvuruda bulunduğu, … kod numarasını alan başvurunun mutlak ret nedenleri yönünden incelenmesi sonucu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b) ve (c) bendi uyarınca reddine karar verildiği, bu kararın yeniden incelenmesi isteminin ise, TÜRKPATENT YİDK’nun, … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, anılan kararın iptali istemiyle Mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş, buna göre;
6769 S. SMK’nın 5/1-b Maddesine Göre Değerlendirme:
6769 S. SMK’nın 5/1-b bendi gereğince “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” marka olarak tescil edilemez. Belirtilen resen ret, tescil engeli bakımından aranan ayırt edicilik koşulu, başvuru veya tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerle ilişkin olarak ayırt ediciliği nitelemektedir. Başka bir ifadeyle aranan temel kriter somut ayırt ediciliktir.

Söz konusu tescil engeline ilişkin düzenlemenin gerekçesinde “Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ‘ilgili mal veya hizmetler için’ ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. …” şeklinde bir açıklama yapılmıştır. Gerekçede kullanılmış olan “ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olma” ifadesi, buradaki ayırt ediciliği, marka olarak seçilmiş işaretin, kapsamındaki mal veya hizmetlere “bağlı/bağımlı ayırt edicilik”tir.
Söz konusu tescil engelini örneklendirmeye çalışırsak; bira şişesi şeklinin “bira” malları için tescil edilmek istenmesi durumunda şeklin, tescil kapsamındaki mala bağlı/bağımlı bir işaret olması nedeniyle “herhangi bir şekilde ayırt edici niteliği bulunmayan işaret” olmaktan kaynaklı mutlak tescil engeli söz konusu olacaktır. Aynı şekilde “anahtar” sözcüğünün “anahtarlıklar, çilingir hizmetleri” gibi mal veya hizmetler için tescil edilmek istenmesi durumunda da marka olarak tescil edilmek istenen işareti oluşturan sözcük unsurunun, tescil edilmek istendiği mal veya hizmetlere bağlı/bağımlı olması nedeniyle tescil edilebilmesi mümkün olmayacaktır.
Davaya konu uyuşmazlık kapsamında davacının başvurusunda tescil edilmek istenen 06. Sınıfta yer alan “…” malları kapsamadadır. Söz konusu mallar günlük hayat içinde, insanların sık hizmet alımına konu olan mallar arasında yer almamaktadır. Ancak davaya konu olan marka, ortalama tüketici kitlesi tarafından amacının işlevinin ne olduğu bilinebilecek bir kelimeden oluşmaktadır. Dolayısıyla tüketici “…” ibaresi ile karşılaştığında bu ibarenin bir … olabileceğini anlayabilecektir. Çünkü bu ibare, sektöründe bilinebilen ve küreselleşmenin de etkisi ile sektöründe bu şekilde anılan bir ibare haline gelmiştir.
Davacının dava konusu başvurusu, ortalama tüketici … … markası ile karşılaştığında bu markanın “metal yapılar” ile ilişkilendirilmesi veya belirtilen sonuçların hedef olarak konulması durumunda hedefe ulaşmadaki araç olarak düşünülmesi mümkündür. Belirtilen bu hususlar karşısında … ibaresini temsil eden bir ifadenin markasal ayırt ediciliğinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 S. SMK’nın 5/1-c Maddesine Göre Değerlendirme:
6769 S. SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren yani tanımlayıcı işaretler marka olarak tescil edilemezler. Bu çerçevede bir markanın tanımlayıcı olup olmadığı incelenirken, önce bu işaretin, tescili istenen mal ve hizmetler tespit edilmeli, markanın anlamsal, görsel ve fonetik özellikleri dikkate alınmak suretiyle bütünsel bir yaklaşımla, ortalama tüketicinin bu işarete ne şekilde bir anlam yükleyeceği, markanın konusunu oluşturan ibarenin bir marka olarak mı yoksa bir ürünün genel adı ya da birtakım özelliklerini gösteren bir işaret olarak mı algılanacağı incelenmelidir.
Yüksek Mahkemece benimsenen görüş de doktrindeki görüş ile paralel doğrultuda olup bu husus, muhtelif kararlarda aşağıdaki şekilde vurgulanmıştır.
“…Başvuru konusu mal veya hizmet için doğrudan karakteristik özellik belirtmeyen, ancak ifade ettiği anlamlar ya da tanımlayıcı ibareler bakımından birden çok seçenek içerisinden yapılacak değerlendirme sonucunda dolaylı olarak bu ibarenin başvurusu konusu mal ve hizmetler bakımından da (telmih yoluyla) karakteristik özellik ifade edeceği sonucuna yol açan işaretlerin, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi anlamında mutlak red sebebi olan tasviri işaretlerden kabulü mümkün değildir.”( Yargıtay 11 .HD 2016/438 E.,2017/3391 K.)
Yüksek Mahkemenin başka bir kararında ise bu durum aşağıdaki şekilde vurgulanmıştır.
“Bir işaretin 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendinde belirtilen münhasıran veya esas unsur olarak karakteristik özellik belirten tasviri nitelikteki işaretlerden olduğunun kabulü için, başvuruya konu markanın kapsadığı emtia bakımından cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer coğrafi, kaynak vb hususlarda doğrudan karakteristik özellik belirten, tanımlayıcı nitelikteki ibareler vasfında olması gereklidir. Başvuru konusu mal veya hizmet için doğrudan karakteristik özellik belirtmeyen, ancak ifade ettiği anlamlar ya da tanımlayıcı ibareler bakımından birden çok seçenek içerisinden yapılacak değerlendirme sonucunda dolaylı olarak bu ibarenin başvurusu konusu mal ve hizmetler bakımından da (telmih yoluyla) karakteristik özellik ifade edeceği sonucuna yol açan işaretlerin, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendi anlamında mutlak red sebebi olan tasviri işaretlerden kabulü mümkün değildir.“TITAN” ibaresinin titanyum elementinin kısaltılmış hali olduğunu ve saat emtiası için üstün özellik katan bir metal olduğunu beyan etmiş ise de bu açıklamaya dayalı olarak anılan ibarenin özel bir zihni çabaya gerek olmaksızın, sıkı ilişkisi nedeniyle doğrudan ve münhasıran saat emtiası için karakteristik özellik belirten bir işaret olduğu sonucuna da varılamaz. (Yargıtay 11 HD. 2014/4470E, 2014/10387K)”
Görüleceği üzere işaretin SMK’nın 5/1-c maddesi kapsamında kalıp kalmadığı hususu, başvuru kapsamındaki emtialar ile işaret arasındaki ilişki gözetilerek değerlendirilmesi gereken bir husustur.1 Zira tescili talep edilen işaretin kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olup olmadığı ya da ilgili mal ya da hizmetin bir özelliğini ifade edip etmediği değerlendirilirken, başvuru kapsamındaki mallar/hizmetler esas alınmak durumundadır. Çünkü bir mal/hizmet için tanımlayıcı nitelikte olan bir kelime, başka bir mal/hizmet için tanımlayıcı olmayabilir. Örneğin; meyveler için nitelik belirten “…” kelimesi elektronik cihazlar için; akaryakıt ürünleri için çeşit belirten “diesel” ibaresi tekstil ürünleri için herhangi bir özellik belirtmediğinden ayırt edicidir.
Yukarıdaki doktrin görüşleri ve içtihatlardan görülebileceği üzere bir işaretin SMK m. 5/1-c kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini, vasfını, amacını hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan, mal veya hizmet ile sıkı ilişkisi sebebiyle mal veya hizmetin bir özelliğini derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir. Görüldüğü gibi SMK m. 5/1-c hükmü uyarınca, marka kapsamındaki mal veya hizmetleri tanımlayıcı nitelikteki işaretlerin, marka olarak tescil edilmek suretiyle bir şahsın inhisarına verilmesi mümkün değildir. Ancak işaretin 5/1-c bendi kapsamında değerlendirilmesi için, işaretin hiçbir özel zihni çabaya gerek olmaksızın, doğrudan doğruya, mal ve hizmet ile sıkı ilişkisi nedeniyle malın veya hizmetin bir özelliğini veya kompozisyonunu derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerekmektedir. Bir mal veya hizmeti doğrudan çağrıştırmayıp akla getirmeyen ancak imada bulunan kelimelerin tescilinin bu maddeye göre engellenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bir işaretin ayırt edici olup olmadığı ya da cins, çeşit, vasıf bildirici mahiyet taşıyıp taşımadığı hususunun başvuru kapsamındaki emtialar bakımından topyekün bir şekilde ele alınarak incelenmesi doğru olmayıp her bir emtia bakımından ayrı ayrı değerlendirmede bulunulması gerekmektedir.
“Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, mevcut raporlar arasındaki çelişkinin ne surette giderildiği açıklanmayan yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi doğru görülmediğinden duruşma açılmasına karar verilerek yeni bilirkişi heyetinden rapor alındığı, “…” markasında yer alan “TV” ibaresinin doğrudan tanımladığı (adı olduğu) mal ve hizmetler bakımından “KOLAY” ibaresinin sıfat niteliği taşıdığı, ibarenin bütün olarak TV ürünleri ve hizmetlerine kolay erişimi, bu mal ve hizmetlerden kolay şekilde istifade etmeyi ifade ettiği, bu kısım mallar bakımından ibarenin vasıf bildirici nitelikte olduğu ve somut ayırt ediciliği haiz olmadığı, bu mal/hizmetler bakımından tescil engelinin bulunduğu, bunun dışındaki mal ve hizmetler bakımından böyle bir anlamı ya da tanımlayıcılığı bulunmadığından YİDK kararının kısmen iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile TPMK YİDK kararının kısmen iptaline karar verilmiştir….Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. Yargıtay 11. HD 2018/268 E.,2019/2353 K.
Yine; “Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait başvurunun “mantının ustası” ibaresini taşıdığı ve 30. sınıfta tescili için başvuruda bulunulduğu, başvuru kapsamındaki “makarnalar, mantılar, erişteler” emtiaları bakımından 556 sayılı KHK’nin 7/1-a ve 7/1-chükümleri kapsamında tescil engelinin bulunduğu, ancak 30. sınıftaki diğer emtialar için tescil engelinin bulunmadığı…” ( Yargıtay 11. HD, 17.01.2018 tarih ve 2016/6572 E.,2018/379 K)
Bu açıklamalar kapsamında uyuşmazlığa konu olan 06.sınıftaki “…(metal yapılar ve metalden taşınabilir binalar, metal çarpışma bariyerleri, metal yapısal bağlantı konektörleri, trafik güvenliği tesisleri için metal rakerler)” malları tüm bu doktrin ve yargı kararları ışığında somut olaya bakıldığında incelenmesi gereken husus; dava konusu markanın, hiçbir özel zihni çabaya gerek olmaksızın, doğrudan doğruya, çekişme konusu olan mal ve hizmetlerle sıkı bir ilişki içerisinde olup olmadığı, malın bir özelliğini veya kompozisyonunu derhal düşündürüp düşündürmediği ve akla getirip getirmediği, tüketicinin işareti gördüğünde kesin olarak malın niteliğini tanımlayıp tanımlamadığına ilişkin zihninde birkaç seçeneğin oluşup oluşmadığının tespitidir.
Bu bağlamda dava konusu marka ele alındığında, markayı oluşturan “…” ibareleri, Türkçede “…” anlamına gelen basit İngilizce kelimelerden oluşmakta olup Türkiye’deki ortalama tüketici tarafından bilinebilecek kelimelerdir. Çelik bloklar endüstrinin hemen hemen her alanında kullanılmaktadır. Hem yüksek basınca karşı hem de farklı dışsal etkilere karşı çeliğin sağlam olması ve içerisinde bulunan malzemeyi güvenli bir şekilde aktarması amacını taşımaktadır. Ek olarak marka örneğinde, “…” ibarelerinin yanısıra, üzerinde karayolunu andıran bir figür bulunan şekli bir unsur da ihtiva etmektedir. Marka örneğindeki bu şekli unsura rağmen, marka örneğinde, ortalama tüketici nezdinde markasal algıya konu olacak nitelikteki asli unsurun “…” ibareleri olduğu, marka örneğinde bulunan şekli unsurun ise “…” ibarelerinin asli unsur olma niteliğini ortana kaldıracak düzeyde özgün ve baskın olmadığı düşünülmektedir. Türkçede “…” anlamına gelen “…” ibarelerinin ise tescili talep edilen “Sınıf 6: Metal yapılar ve metalden taşınabilir binalar, metal çarpışma bariyerleri, metal yapısal bağlantı konektörleri, trafik güvenliği tesisleri için metal rakorler” malları için doğrudan tanımlayıcı olan, ayrıca ilgili sektörde herkes tarafından kullanılan ibarelerden olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
Tescilli bir marka sahibi, bu işaretin başkaları tarafından kullanılmasını engelleme hakkına sahip olduğundan, kullanılacağı mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini tek başına ihtiva eden, o mal veya hizmet için tanımlayıcı olan bir işaret, marka olarak tescil edilmemelidir. Bu tür işaretler, ancak ve sadece, yanına ayırt edici ekler/eklemeler/başka unsurlar alınmak şartıyla oluşturulacak yeni markalarda herkes tarafından kullanılabilir. Bu minvalde, ortalama tüketici nezdinde, tescili talep edilen markanın, tescili talep edilen mallar açısından cins, çeşit, vasıf, amaç, bildiren bir ibare olarak algılanacağı düşünülmektedir.
Sonuç olarak, davacının … sayılı, ibareli marka başvurusunun, “Sınıf 06: … (metal yapılar ve metalden taşınabilir binalar, metal çarpışma bariyerleri, metal yapısal bağlantı konektörleri, trafik güvenliği tesisleri için metal rakerler)” malları için doğrudan tanımlayıcı olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, dava konusu … sayılı ibareli markanın tescili talep edilen mallar bakımında ayırt edici niteliği haiz bulunmadığı ve ilgili mallar için doğrudan tanımlayıcı nitelikte olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,

5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/01/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.