Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/207 E. 2021/11 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/207 Esas – 2021/11
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/207
KARAR NO : 2021/11

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 14/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/01/2021
İDDİA:
Davacı vekili 14/07/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…+şekil”, “… pırlanta”, “… … pırlanta …’dir”, “… … ışığın efendisi”, “… alyans+şekil”, “… …+şekil”,”… …+şekil”,”…+şekil”,”… …+şekil”, “… +şekil”,”…’siz olmaz”, “Türkiye’de pırlanta …’dir”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…’… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin 1890 yılına dayanan geçmişi ile Türkiye ve dünyanın önde gelen pırlanta markalarından biri olan … … markasının Türkiye‟de pırlanta denildiğinde akla ilk gelen markaların başında geldiğini, Avrupa‟nın en büyük üretim kapasitesine ve en geniş pırlanta stoğuna sahip olan müvekkili şirketin son 8 yıldır pırlantalı mücevher alanında ihracat liderliğini elinde bulundurduğunu … Sağlık adına tescilli olan … ve … … markalarını taşıyan ürünlerin Türkiye‟de üretme ve satışa sunma hakkının münhasıran müvekkili şirket ve … Pırlanta A.Ş.‟ye ait olduğunu, … … markasının toplumun tüm kesimleri tarafından kabul edilebilir düzeyde tanınmışlığa eriştiğini, tüm mağaza ve satış ofislerinde reklam kampanyalarında … ibaresinin ve tescilli şeklinin de müvekkili şirketin ürünleriyle özdeşleştiğini, davalının başvurusunda kök ve asli unsurun … ibaresi olduğunu, … ibaresinin ikileme yapılarak vurgulandığını ve ön planda kullanıldığını, markaya ayırt edicilik katmayan yalnızca sektöre ve ürüne ilişkin bilgilendirme içeren “…” ibaresinin markaya eklendiğini, müvekkili şirkete ait tescilli tanınmış markanın ön planda kullanılması ile söz konusu markanın tanınmışlığından haksız menfaat elde etme amacı taşıdığını, ticari dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı kötü niyetli bir başvuru olduğunu, müvekkili şirketin esas unsuru … olan pek çok markayı tescil edildikleri tarihlerden itibaren bilfiil kullandığını, TÜRKPATENT tarafından müvekkilinin itirazının kabul edilmesi gerekirken reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, YİDK tarafından tanınmış marka tescili ile sağlanan ekstra korumanın yalnızca tanınmış olduğu sektöre ilişkin olduğu yönünde yorumda bulunulduğunu, ilgili mevzuat, uluslararası sözleşmeler veya kanunlarda yahut Yargıtay içtihatlarında açıkça tanınmış marka tescilinde mal veya hizmetlerin aynı veya benzer olmasının aranmadığını, bu hususların birlikte değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme yapıldığını, itiraza gerekçe yapılan marka tescillerinin görmezden gelindiğini, diğer taraftan YİDK tarafından davalıya ait marka başvurusu ile müvekkiline ait markalar arasında benzerlik tespit edildiğini fakat bütünsel algı itibariyle itiraz gerekçesi markalardan uzaklaşıldığı kanaatine varıldığını ancak dava konusu markada … ibaresinin ikileme yapmak suretiyle ön planda kullanıldığını, bütünsel algının tamamen … ibaresinde olduğunu, söz konusu başvurunun yapılmasının nedeninin müvekkili şirketin tüketici nezdinde uzun yıllar sonucunda oluşturduğu güvenden haksız yarar sağlamak olduğunu, müvekkili şirkete ait markanın itibarının zarar göreceğini ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini, … ve … … markalarının müvekkili ve grup Ģirketleri tarafından yoğun ve kesintisiz bir şekilde yurt içinde ve yurt dışında kullanıldığını, bunun internet ortamında yapılacak bir araştırma ile görüleceğini, yazılı ve görsel basında …‟siz Olmaz ifadesiyle fazlasıyla yer aldığını, müvekkili şirketin ve grup şirketlerinin faaliyetlerindeki başarısı, adına tescilli markalara yapmış olduğu sermaye ve yatırımların devlet nezdinde takdir kazandığını ve bu yatırımların T.C. Ekonomi Bakanlığı‟nın Turquality destek kapsamı arasına alındığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nin … sayılı kararının iptali ile … sayılı “…’… …” ibareli marka başvurusunun hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru konusu markanın 29. sınıfta “zeytin, zeytin ezmeleri, yenilebilir bitkisel yağlar, Zeytin yağı..” için başvurusunun yapıldığını, davacı markaları kapsamında bu mallar ile ilişkilendirilebilecek hiçbir mal veya hizmet bulunmadığını, 6769 sayılı SMK ile tescilli markaya sağlanan korumanın kural olarak markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler ile aynı veya benzer nitelikteki mal ve hizmetler ile sınırlı olduğunu, davacının … markalarına iliĢkin tanınmışlık iddiasının da peşinen başvurunun reddi sonucunu doğurmayacağını, bir an için böyle olduğu düşünülse bile, 6769 sayılı SMK 6/5 maddesi açısından önemli olanın maddede yer alan olasılıklardan birinin ortaya çıkma riskinin mümkün olup olmadığı olduğunu, davacı tarafın bilindiğini iddia ettiği sektörün pırlanta sektörü olduğunu, başvuru konusu markanın kapsadığı 29. sınıf “zeytin, zeytin ezmeleri, yenilebilir bitkisel yağlar, zeytin yağı” emtialarının birbirinden tamamen alakasız hizmetler olduğunu, davacı sektörünün başvurunun kapsadığı hizmetlerle doğrudan ya da dolaylı hiçbir bağlantısının bulunmadığını, pırlanta sektöründe bilindiği belirtilen davacı markasının yarattığı imajın farklı bir ürün türü olan dava konusu markanın 29. sınıf ürünlerine aktarılmasının mümkün olmadığını, her iki tarafın faaliyet alanlarının birbirinden farklı olduğunu ve davalının davacının ününden faydalanarak ürünler arasında bağlantı kurma çabasının da söz konusu olmadığını, buna ilişkin somut bir delilin de davada bulunmadığını, hitap edilen tüketici kitleleri arasındaki açık farklılığın da haksız yararlanma koşulunu engellediğini, gıda sektöründeki davacı markasının imajının ve bu imajdan kaynaklanan ünün tamamen farklı olan “zeytin, zeytin ezmeleri, yenilebilir bitkisel yağlar, zeytin yağı” ürünlerinde kullanmak ve bu surette haksız kazanç sağlamanın mümkün olmadığını, … kelimesinin kadın anlamına geldiğini, anlamı herkes tarafından bilinen davacı tarafından yaratılmamıĢ günlük dilde çok kullanılan bir kelime olduğunu, bu kelimenin tamamen farklı bir sektörde duyulduğunda veya görüldüğünde davacı firma ile ilişkilendirilmesinin kelimenin doğası gereği mümkün olmadığını, yine pırlanta sektörü ile “zeytin, zeytin ezmeleri, yenilebilir bitkisel yağlar, zeytin yağı” sektörlerinin birbirleri ile alakası olmadığı gibi tüketicilerin taraflara ait markalar arasında bir ilişki olduğuna dair bir bağlantı kurmaları ve davalıya ait ürünlerin davacı firma tarafından satışa sunulduğunun zannedilmesinin de söz konusu olmadığını, taraflara ait markaların tamamen farklı kitlelere hitap etmeleri nedeni ile davacı markasının itibarına zarar verilmesinin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…’… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 20/05/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 14/07/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 07/12/2020 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka ile davacı markaları arasında benzerlik olduğu, Dava konusu markada yer alan emtiaların davacı markaları kapsamındaki mal/hizmetler ile aynı, benzer veya ilişkili olmadığı, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Eskiye dayalı kullanım yönünden gerekli koşulların oluşmadığı, Dava konusu markanın davacı markasıyla ilişkilendirilme ya da … markasının takı, mücevherler için olan ün ve itibarından haksız kazanç elde etme, markanın itibarına zarar verme veya markanın ayırt edici karakterini zedeleme gibi koşullara yol açmayacağı, Dava konusu markanın kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı,” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…+şekil”, “… pırlanta”, “… … pırlanta …’dir”, “… … ışığın efendisi”, “… alyans+şekil”, “… …+şekil”,”… …+şekil”,”…+şekil”,”… …+şekil”, “… +şekil”,”…’siz olmaz”, “Türkiye’de pırlanta …’dir”, “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı “…’… …” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/3, 6/5, 6/9, hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 11/03/2019 tarihinde“…’… …” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 29.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…+şekil”, “… pırlanta”, “… … pırlanta …’dir”, “… … ışığın efendisi”, “… alyans+şekil”, “… …+şekil”,”… …+şekil”,”…+şekil”,”… …+şekil”, “… +şekil”,”…’siz olmaz”, “Türkiye’de pırlanta …’dir”, “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…’… …” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…’… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29.sınıftaki “Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar. Zeytin yağı” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı ve “…+şekil”, “… pırlanta”, “… … pırlanta …’dir”, “… … ışığın efendisi”, “… alyans+şekil”, “… …+şekil”,”… …+şekil”,”…+şekil”,”… …+şekil”, “… +şekil”,”…’siz olmaz”, “Türkiye’de pırlanta …’dir”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01 / 02 / 05 / 07 / 08 / 09 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 19 / 21 / 28 / 31 / 33 / 34 / 35 / 36 / 38 / 39 / 42 / 44 / 45.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 29.sınıftaki malların, davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerle farklı oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
Somut olayda, dava konusu markada yer alan emtialar; yiyecek malzemelerinden oluşan mallardır. Söz konusu mallar, günlük hayat kapsamında her kesimden ve yaştan kişilerin tüketimine konu olan, beslenme ihtiyacını karşılayan, hızlı karar verme sürecine konu olabilecek, günlük alışverişlerin gerçekleştirildiği marketler gibi alanlarda da satışa konu olabilen gıda ürünlerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu mallar bakımından orta seviyedeki tüketicilerin dikkate alınması gerekmektedir. Diğer ürün grubu özel ürün grubuna girmekte ve tüketici grubu konusunda ciddi farklılıklar söz konusudur. Mal/hizmetlerin tüketicisinin özellikleri dikkate alındığında, mal/hizmetlerin benzer ihtiyaçları gidermediği, hizmetin verildiği yerlerin aynı olmadığı, birbirlerini ikame veya tamamlayıcı özelliklerinin olmadığı ve markaları, bu mal/hizmetler üzerinde gören tüketicilerin markalar veya işletmeler arasında bir bağlantı kuramayacağı tüketicilerin satın aldıkları ürünün ve hizmetin üreticilerinin sektör bazında farklılaştığının ve bu emtiaların doğasının farklı olduğunun da farkında oldukları yani emtialar arasında tüketicinin karıştırmasına neden olacak bir benzerlikten söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…’… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…+şekil”, “… pırlanta”, “… … pırlanta …’dir”, “… … ışığın efendisi”, “… alyans+şekil”, “… …+şekil”,”… …+şekil”,”…+şekil”,”… …+şekil”, “… +şekil”,”…’siz olmaz”, “Türkiye’de pırlanta …’dir”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
GÖRSEL AÇIDAN: Dava konusu markanın beyaz zemin üzerine siyah renk ile ikileme Ģeklinde yazılan … … ibaresinden ve Ģekil unsurundan, zeytin & zeytinyağı ibarelerinden oluĢturulduğu görülmektedir. Markada yer alan Zeytin & zeytinyağı ibaresinin ürünü işaret etmesinden dolayı markada yardımcı unsur olarak kullanıldığı görülmektedir. Davacı markalarının ise E harfi stilize şekilde yazılan … ibaresinden ve bu ibareye eklenen yardımcı unsur olan, ürünü işaret eden Pırlanta, …, Taş, Alyans ibarelerinden, Işığın Efendisi, Türkiye‟de Pırlanta …‟dir ve …‟siz Olmaz kelime unsurlarından oluşturulduğu görülmektedir. Davacı markalarında asıl unsur olarak … ibaresini kullandığı ve taraf markalarında … ibarelerinden kaynaklanan görsel benzerlik olduğu görülmüştür.
İŞİTSEL AÇIDAN: Taraf markalarında Pırlanta, …, Taş, Alyans, Işığın Efendisi, Türkiye‟de Pırlanta, …‟siz Olmaz ibarelerinden kaynaklanan işitsel farklıklar bulunmakla birlikte … ibaresinde kaynaklanan bir benzerlik olduğu da görülmektedir.
ANLAMSAL AÇIDAN: Yapılan incelemede … ibaresinin Farsça‟da Kadın anlamını taşıdığı tespit edilmiştir. Taraf markalarında … ibaresinden kaynaklanan anlamsal benzerlik olduğu görülmektedir. Ancak, Farsça ülkemizde yaygın olarak bilinen bir dil değildir. Dava konusu markada “…” ibaresinin ikileme oluşturacak biçimde tercih edilmesi karşısında “…” ibaresinin anlamının bilinip bilinmemesi fark etmeksizin tüketicilerin markalar arasında anlamsal benzerlik algısına sahip olmaları mümkündür. Yargıtay 11. HD. T. 05.02.2007, E.2005/13645, K.2007/1319 kararında, sınıfların benzerliği hususu “Sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi konusunda bağlayıcı değildir. Sınıflandırmanın esas sistem olarak kabulü halinde dahi tescilli markanın koruma sınırı, somut uyuşmazlığın özelliğine göre belirlenecektir. Burada dikkate alınması gereken kriter, halkın karıştırma ihtimalinin varlığıdır.” şeklinde açıklanmıştır.
Dava konusu marka ile davacı markaları benzer ise de iltibas tehlikesinden söz edebilmek için yalnızca markalar arasında benzerliğin varlığı yeterli değildir. Emtia listesi bakımından da ayniyet/benzerlik şartının gerçekleşmesi ve bu benzerliğin halk nezdinde karışıklık doğuracağının tespiti gerekir. Yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere, taraf markalarının kapsadığı mal/hizmetler bakımından bir benzerlik bulunmadığı için markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Eskiye Dayalı Kullanım Açısından Değerlendirme:
Tescili bulunmayan marka ve ticaret sırasında kullanılan iĢaret ve bunların hangi koĢullarda korunacağı ile ilgili düzenlemeye göre; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir”. Davacının öncelikli “tescilsiz bir marka kullanımına” dayalı marka hükümsüzlüğü talebinin dinlenebilmesi için, aynı veya benzer işaretin davacının marka tescil talebi tarihinden önceki bir tarihte ve yine aynı ya da benzer mal veya hizmetler üzerinde tescilsiz marka olarak kullanıldığının kanıtlanması gereklidir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, eskiye dayalı kullanımın kabul edilebilmesi için markalar arasında benzerlik ve emtialar arasında benzerlik mevcudiyeti aranır. Somut olayda, davacının dayanakları tescilli markalara ilişkindir. Bu nedenle de davacının çekişme konusu olan emtialar bakımından da tescilsiz kullanımı olduğu yönünde bir belgeye rastlanmadığından davacının dava konusu başvurunun tesciline engel oluşturabilecek eskiye dayalı bir hakkının bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise, uyuşmazlıkta dava konusu marka için 29. sınıfta “Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar. Zeytin yağı” emtialarında başvuru yapılmıştır.
Davacın asıl faaliyetinin bulunduğu sektör ise pırlanta sektörüdür. Taraf markalarının kullanılacağı ürünlerin birbirinden çok farklı sektörlere dahil oldukları görülmektedir. … markasının asıl olarak kullanıldığı sektörün pırlanta sektörü olduğu, dava konusu markanın ise gıda sektöründe yer aldıkları ve ürünler ile hizmetlerin kullanıldığı sektörlerin birbirinden çok farklı olduğu, birbirini tamamlayan ve ilişkilendirmeye sebep olacak emtialar olmadığı, dava konusu marka kapsamındaki ürünlerin davacının tanınmış olduğu sektöre son derece uzak olduğu, söz konusu ürünlerin ve hizmetlerin alıcısı olan imalat, üretim ve hizmet sektöründeki gerçek ve tüzel kişilerin markalar arasında bağlantı kurmayacağı değerlendirilmektedir. Tanınmış markadan haksız yararlanma halleri, her somut olayın özelliklerine, markanın ne kadar tanınmış olduğuna, tanınmış markanın ayırt edicilik derecesinin ne derecede yüksek olduğuna, her iki tarafa ait markanın birebir aynı olup olmamasına, farklı sınıftaki mal veya hizmetin tanınmış markanın asıl olarak kullanıldığı sektör veya sektörlerden mal ve/veya hizmetlerden ne derece uzak ya da yakın, ne derece farklı olduğuna göre değerlendirilmelidir (Uğur Çolak, age s.314, 319).
Sonuç olarak dava konusu marka kapsamında yer alan emtiaların birbirlerinden tamamen farklı nitelikteki mallar olmaları ve çok farklı ihtiyaçları karşılamaları nedeniyle aralarında herhangi bir bağlantı kurulamayacağı, takılara, mücevherlere ilişkin tanınmışlığının sair emtia gruplarına sirayet etmesinin beklenemeyeceği, 29. sınıfta yer alan gıda ürünlerini satın alan tüketici grubu ile kuyumculuk/pırlanta eşyası satın alan veya kullanan tüketici gruplarının bilgi ve gözlemleri yönünden bu malları ilişkilendirmeyeceği, herhangi bir imaj transferinin söz konusu olmayacağı ve haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi gibi koşulların gerçekleşmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Somut davada davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/01/2021