Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/205 E. 2021/122 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/205
KARAR NO : 2021/122

DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 13/07/2020
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021
DAVA : Marka YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
YAZIM TARİHİ : 05/11/2020

ASIL DAVADA İDDİA:
Davacı vekili 13.07.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “…”, “… …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, bu anlamda taraf markalarının birbirleri ile aynı olduğunu ve birbirlerinin serisi algısı yarattıklarını, müvekkil şirketin markalarının bilinirlik elde etmiş markalar olduklarını, her iki markanın da tek esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markaları arasındaki karıştırılma ihtimalinin 41. Sınıf hizmetler açısından mevcut olduğunu, 41. Sınıf kapsamında yapılacak olan sempozyum, konferans, spor, kültür, eğlence organizasyonlarının; dergi, kitap, gazete gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi faaliyetlerinin; veya film, televizyon, radyo programlarının, haber muhabirliğinin yapımı hizmetlerinin 35. Sınıf kapsamına giren reklam, pazarlama veya halkla ilişkiler faaliyeti olmaksızın gerçekleştirilmesi mümkün olmadığını, müvekkili markalarının 6/5 anlamında tanınmış olduğunu, bu nedenle başvurunun tüm mal ve hizmetler bakımından da reddi gerektiğini, tanınmış markaların daha geniş bir korumadan yararlanmaları gerektiği, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markalarını sulandıracağı belirterek, … sayılı YİDK karar iptali ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA İDDİA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle, dava konusu … başvuru sayılı markasına yönelik davalı firmanın … mesnet sayılı markalar ile 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi açısından iltibas iddiasına dayalı itiraz edilmesi üzerine Türk Patent Markalar Daire Başkanlığınca mesnet markalardan … sayılı marka açısından benzerlik olduğu gerekçesiyle başvuru kapsamından bazı hizmetlerin çıkartıldığı bu işleme yönelik YİDK nezdinde itiraz edildiği, YİDK tarafından da … sayılı karar ile itirazın reddine karar verildiğinden taraf markaları arasında iltibas oluşmadığı iddiasına dayalı YİDK kararının iptaline yönelik dava açılmıştır.
ASIL DAVADA SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle, … başvuru numaralı “…” markasında, markanın başlangıç kısmında yer almakta olan “…” harfleri, “…” kelimelerinin ilk harfleri olduğunu, davacının, Türkçe karşılığı “finansta mükemmellik merkezi” olan ibarenin genel anlam ifade etmesi nedeniyle tescil altına alınamayacak olduğunu bildiğinden markasının başlangıç kısmına “…” harflerini getirerek bu şekilde markasını koruma altına aldığını, 2015/20811 başvuru numaralı “… international …” markasında da, markanın başlangıç kısmında yer almakta olan “…” harfleri, “İnternational …” kelimelerinin ilk harfleri olduğunu, tarafların faaliyet alanları ve markalar kapsamındaki emtia ve hizmetlerin tamamen birbirinden farklı olduklarını, müvekkili markasında kullanılan yazı karakteri ve renk unsurlarının, itiraz gerekçesi markalardan belirgin şekilde farklı olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanı da olan …’nin esas unsurunu oluşturduğunu, somut olayda “…” ibaresi ile ilgili olarak ileri sürülen tanınmışlık şartlarının oluşmadığını, bu hususta dosyaya hiçbir delil sunulmadığını, taraf markalarının benzer nitelikte işleri kapsamadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA SAVUNMA:
Davalı firma vekili tarafından cevap dilekçesinde özetle, aynı YİDK kararının iptali açısından Ankara 3 FSHHM’nin …. Esasında kayıtlı kendileri tarafından açılan dava olduğu, tarafları da aynı olduğundan her iki dosya arasında bağlantı olduğu belirtilerek birleştirme talebinde bulunulmuştur.

YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 15.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 13.07.2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “…”, “… …” ibareli markanın, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 02/04/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı …’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35, 41.sınıflardaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı “…”, “… …” ibareli markalar ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 35.sınıftaki mal ve hizmetlerin çıkartıldığı, kalan 41.sınıftaki emtia bakımından tescil işlemlerinin devamına karar verilmesi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 15.02.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetlerin tamamının; 41. sınıfta ise “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.”nin, asıl dosyanın davacısına ait önceki tarihli markalar kapsamındaki hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte hizmetler oldukları, Asıl dava bakımından, asıl dava davasının YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük talebiyle ileri sürdüğü iddialar çerçevesinde yapılan incelemeler sonucunda, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan şekilde taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek düzeydeki benzerliğin, 41. sınıftaki “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” bakımından da ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini doğurabileceği, Birleşen dava bakımından birleşen dava davacısı – asıl dava davalısının 35. Sınıf hizmetler yönünden markasını reddine dair verilen YİDK kararının iptali bakımından ileri sürdüğü iddialar çerçevesinde yapılan incelemeler sonucunda, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan şekilde taraf markaları arasında 35. Sınıf hizmetler yönünden karıştırılma ihtimalinin var olduğu” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.

Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 41.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri” mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “…”, “… …” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 35, 36. Sınıflardaki ” 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 36.sınıf: Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru konusu marka kapsamında, yayına itiraz süreci sonrasında reddine karar verilen 35. Sınıf hizmetlerin tamamı, asıl davanın davacısına ait önceki tarihli markalar kapsamında aynı sınıf ve alt sınıflarda yer alan hizmetler ile aynı/ aynı tür oldukları; bununla birlikte taraf markaları arasında benzer görülmeyen 41. Sınıftaki hizmetler arasında yer alan ve başvuruda kalan hizmetlerden “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” ile yine 35. Sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri.” alt grubu arasında yüksek düzeyli olmamakla birlikte, işaretler arasındaki yakınlığa bağlı olarak değerlendirilmesi mümkün olan bir birleşik hizmet ilişkisi bulunduğundan bahsedilebilir. Zira 41. Sınıfta bahsi geçen kongre, konferans, sempozyum organizasyonları gibi kitlesel tüketici katılımlarının gerçekleştiği etkinliklerin düzenlenmesi hizmeti sunan işletmelerin benzer şekildeki kitlesel organizasyon hizmetleri olan sergi ve fuar organizasyonları da yapabileceği aşikardır. Bu anlamda ilgili hizmetlerin aynı iktisadi kaynaktan yararlanılabilecek nitelikteki hizmetler oluşları, buna bağlı olarak benzer tüketici kitlelerine hitap etmeleri, birbirleri yerine ikame edilebilir olmaları gibi sebeplerden ötürü söz konusu hizmetler arasında ortalama düzeyli bir benzerlik ilişkisinin mevcut olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.

Dava konusu marka incelendiğinde, “…” şeklindeki başvurunun herhangi bir figüratif unsur taşımaksızın türkuaz renkte yazılmış bir sözcük markası olduğu, “…” ibaresinin dilimizde bilinen bir anlamı olmadığı gibi günlük dilde de kullanımı yaygın olan bir kelime olmadığı değerlendirilmektedir.
Asıl davanın davacısının önceki tarihli markalarına bakıldığında ise, “…” ve “… …” şeklindeki markalarında “…” ve “…” ibarelerinin, markaların bütününe hakim unsurlar olarak kullanıldıkları, her iki markada da yer alan “…” ve “international …” ibarelerinin tali nitelikte ve markanın bütününe nazaran oldukça küçük şekilde yazılmış kelime grupları oldukları görülmektedir. Dolayısıyla davacı markalarının esas unsuru “…” ve “…” ibareleri şeklinde değerlendirilmelidir.
Taraf markaları bu tespitler çerçevesinde ele alındığında, dava konusu “…” markası ile davacı yanın özellikle “…” markasının birebir aynı esas unsurdan oluştuğu, bu bağlamda anılan markalar arasında neredeyse ayniyet düzeyinde bir benzerliğin mevcut olduğu, her iki markanın da görsel ve işitsel olarak çok yüksek benzerlik taşıdıkları gibi kavramsal olarak da “…” ibaresinin bilinen bir anlamının bulunmamasına rağmen tüketicinin birebir aynı iki kelime nedeniyle kavramsal olarak da aynı kökene ait markalar oldukları zannına kapılabileceği değerlendirilmektedir. Davacı yanın markasındaki tali nitelikte konumlandırılmış sözcük unsurlarının ise bu etkiyi değiştirir bir niteliği bulunmamaktadır. Keza yine davacı yanın “… …” markalarının da başlangıç sesinde “I” harfi yer almakta ise de devam harflerinin, dava konusu marka ile birebir aynı olması ve tüketicinin, ticaret hayatında “I+kelime” kombinasyonu şeklinde oluşturulmuş markalara olan aşinalığı nedeniyle markayı “I-…” şeklinde algılayacağı gözetildiğinde, yukarıda açıklanan aynı gerekçelerle taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları arasında, bütünsel algıda var olan bu benzerliklerin, tüketicinin markaların aynı iktisadi-idari kaynağa ait oldukları yanılgısına düşmesine neden olabilecek düzeyde güçlü olduğu, markaların farklı harf karakterleri kullanılması suretiyle oluşturulmuş olmasının işaretleri birbirlerinden uzaklaştırmadığı değerlendirilmektedir. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus ilgili tüketici algısı olup tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyecektir. Tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği düşünülmektedir. Kaldı ki ilgili tüketicinin/hedef kitlenin arayan/konuşan/ileten markanın davacıya ait olan “…/…” markaları mı yoksa davalı tarafça başvuru konusu edilen “…” markaları mı olduğu noktasında da sözel iletişimin baskın olduğu pazarlama iletişimi kanallarında bir iletişim sorunu yaşayacağı da düşünülmektedir.
Hal böyleyken taraf markaları arasındaki benzerlik düzeyinin yüksekliği gözetildiğinde, görece düşük düzeyli bir ilişki içerisinde olduğu yukarıda değerlendirilmiş olan 41. sınıftaki “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” ile asıl dava davacısının markalarındaki 35. sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri.” alt grubu bakımından, taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalini doğurabilecek düzeyde bir benzerliğin de mevcut olduğu, bu anlamda YİDK kararında reddine karar verilen 35. sınıf hizmetlerin yanı sıra 41. sınıftaki “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” bakımından da işaretler arasında iktisadi – idari bir bağlantının var olup olmadığının ilgili tüketicilerle sorgulanabileceği ve nihai bir sonuca kapsamlı bir araştırma yapmaksızın ulaşamayacakları, bu durumun da işaretler arasında imaj transferine yol açabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Varılan bu kanaate istinaden, birleşen dosya bakımından birleşen dosya davacısı başvuru sahibinin, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı yönündeki iddiaları bakımından da reddedilen 35. Sınıf hizmetler açısından taraf markaları arasındaki aynı-aynı tür hizmet ilişkisi ve yine markaları oluşturan işaretler arasında yukarıda yer verilen benzerlik değerlendirmeleri çerçevesinde karıştırılma ihtimaline ilişkin tüm koşulların meydana geldiği sonucuna ulaşılmıştır.
Asıl dava bakımından davacı tarafın tanınmışlık iddialarının değerlendirilmesi:
Mevzuatımızda markaların tanınmışlık düzeyiyle ilgili tescil engeli bakımından “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” Düzenlemesi bulunmaktadır. Söz konusu düzenleme ile birlikte önceki markanın tanınmış olması halinde aynı veya benzer mal veya hizmet gruplarının yanı sıra farklı mal veya hizmetlerde de korunabileceği hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu tescil engeli kapsamında, koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve düzenlemede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu nedenle, markanın tanınmışlığı ve anılan şartlardan en az birinin varlığı söz konusu tescil engelinin ortaya çıkması açısından bir zorunluluktur.
Markanın tanınmışlığı nedeniyle haksız yarar sağlanmasının esasen, tanınmış markanın sahip olduğu imajın devri suretiyle gerçekleşebileceği kabul edilmektedir. Bu şekilde imaj devrinden söz edilebilmesi için haksız yarar sağladığı iddia edilen marka ile tanınmış markanın tescil edildiği mal veya hizmetler arasında bir bağlantı kurulması ihtimali aranmaktadır.
Markanın itibarına zarar verilmesi kavramı markanın tanınmışlığından haksız yararlanılması kavramı ile yakın bağlantılı olup bu iki şartın çoğu kez örtüştüğü kabul edilmektedir. Genel ayrım olarak, tanınmış markadan haksız yararlanmanın, kullanan açısından ekonomik açıdan bir artışı ifade etmesine rağmen, itibarına zarar vermenin marka sahibinin ekonomik açıdan zarar görmesini ifade ettiği hususu vurgulanmaktadır. Markanın itibarına zarar verilmesi genellikle tanınmış markanın olumsuz imaj yükletilmesi tehlikesiyle karşılaştığı durumlara ilişkin olup bu hususun tanınmış marka sahibi tarafından ispatlanması gerekir. Markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin(sulandırılma)tanınmış markanın aynısının veya benzerinin kullanıldığı her durumda söz konusu olacağı sonucuna varılması söz konusu değildir. Ayırt edici karakterin zedelenmesinin, sonraki tarihli marka ile tanınmış marka arasında düşünsel bir bağın mevcut olması ve bu durumun tanınmış markanın reklam değerini tehlikeye düşürmesi halinde söz konusu olabileceği kabul edilmektedir. Ayrıca markaların ilgili olduğu mal ve hizmetler birbirine ne kadar yakınsa ayırt edici karakterin zedelenmesinin de o kadar olası olduğu vurgulanmaktadır. Tanınmış markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması halinde markanın ayırt edici karakterinin zarar görmesi olasılığı artmakta, markalar arasındaki benzerlik azaldıkça, bu tehlike de azalmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere bu hallerden her birisinin aynı anda mevcudiyeti mecbur olmayıp bunlardan herhangi birisinin varlığının maddenin uygulanabilirliği açısından yeterli olduğu kabul edilmektedir.
Somut davada asıl dosya davacısı tarafından işlem dosyasına tanınmışlık iddiaları ile ilgili sunulmuş delillere dosya içerisindeki bilgilerden rastlanılmadığı gibi bu yönde bir delil sunduğuna dair de bir beyanı tespit edilememiştir. Bununla birlikte hükümsüzlük talebi bakımından dava dosyası içerisinde USB içerisinde sunduğu deliller ile birlikte sair delilleri incelendiğinde ise 2018 yılında gerçekleştirildiği görülen “… FİNANSAL PİYASALARIN GELECEĞİ” isimli etkinlik görsellerini, 18.09.2016 tarihli bir adet gazete haberini, davacı yan markalarının taşıyan tanıtım materyallerini sunduğu görülmüş ise de sunulan bu delillerin davacı markalarının tanınmışlığını ispata elverişli deliller olmadığı kanaatine varılmış olup davacı yanın tanınmışlık kapsamında bir korumadan yararlanamayacağı sonuç ve kanaatlerine varılmıştır
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- A)1-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Türkpatent YİDK nın … sayılı kararının davacının itirazının reddine ilişkin kısmın 41. Sınıf “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” Emtiları ile sınırlı olarak Kısmen İPTALİNE,

3-… sayılı markanın 41. Sınıf “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” Emtiları ile sınırlı olarak Kısmen HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
4-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
5-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı için AAÜT uyarınca 5.900,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım itibariyle AAÜT uyarınca davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 1.374,10 TL yargılama giderinden payına düşen 687,05 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı şirket tarafından yapılan 1.107,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre 553,75 TL’nin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
10-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
B) Birleşen Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/03/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Asıl Davada Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 207,50.-TL
Bilirkişi Masrafı 1.050,00.-TL
Toplam 1.374,10.-TL