Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/204 E. 2021/63 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/204
KARAR NO : 2021/63

DAVA : Marka (İptal ve Hükümsüzlük)
DAVA TARİHİ : 10/07/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2021
İDDİA:
Davacı vekili 10/07/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Sayılı ve “…”, “e …”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “… usta şekil”, “… group”, “… erişte-… erişte”, “e …”, “anadolu’dan … erişte”, “… un … özel amaçlı buğday unu şekil”, “… un … özel amaçlı baklavalık böreklik buğday unu şekil, “… card”, “… bis”, “… bis”, “… gold”. “… un bis”, “… un gold”, “…”, “…”, “… şekil”, “… un”, “… şekil” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1974 yılından bu yana gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, … markasını Türk Patent nezdinde ilk kez 1994 yılında tescil ettirdiğini, TPE nezdinde “…” ibaresini içeren seri birçok tescilli markasının olduğunu, bu markaları 40 yılı aşkın süredir aralıksız ve yoğun olarak kullanması sonucu markaların tanınmış hale geldiğini, bu tanınmışlığın Türk Patent tarafından 21.11.2011 tarihli kararı ile kabul edilerek markalar siciline kayıt edildiğini, bununla birlikte … markasının tanınmışlığına ilişkin çok sayıda mahkeme kararı ve Yargıtay kararlarının mevcut olduğunu, … markasının yurtdışında pek çok ülkede tescilli olduğunu davaya konu markanın “…” ibaresinden oluştuğunu, bu markanın müvekkilinin tanınmış olan … markasına ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkilinin … markasını tek harf farkla içeren … ibaresi ve UN ibaresinden meydana geldiğini, UN ibaresinin gıda ürünlerinde tanımlayıcı nitelikte olması nedeniyle bu ibarenin tali unsur olduğunu, … ibaresinin markanın asıl unsuru olduğunu, müvekkilinin markasında yer alan E harfi yerine O harfini kullandığını, her iki markanın da geri kalan 3 harfinin aynı olduğunu, markanın sonunda yer alan S harfi Ş harfiyle işitsel olarak benzer olduğunu, ilgili tüketicinin davalıya ait markayı ilk gördüğünde bu markanın müvekkiline ait … markası sanacağını, … markasının yeni bir versiyonu olarak düşüneceğini, müvekkilinin Türkiye’nin en büyük un üreticisi olduğunu, … ve … markası ile dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını ve markasının birçok ülkede tescilli olduğunu, birçok fuarlara katıldığını, bu nedenle tanınmış marka olduğunu, davaya konu olan markanın tescilli halinde bu markayı müvekkilinin tanınmış seri marka ailesinin bir üyesi zannedilmesi durumunun gündeme gelebileceğini, müvekkilinin … markalarının itibarına ciddi anlamda zarar verebileceğini, müvekkili tarafından … ibareli marka ve ticaret unvanın 40 yılı aşkın süredir aralıksız devam eden bu kullanım ile … markasının müvekkili ile özdeşleştiğini, SMK 6/3 maddesine atıfta bulunarak müvekkilinin 1935 yılından bu yana ticari hayatta faaliyet gösterdiğini, … ve … markalarının uzun yıllardır kurum nezdinde tescilli olduğunu, davaya konu olan başvurunun kötü niyetle yapıldığını ve bu nedenle kötü niyet sebebiyle başvurunun red edilmesi gerektiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru konusu ibarenin “…” şeklinde olduğunu, davaya mesnet gösterilen markaların ise … ve … ek unsurlu ibarelerden oluştuğunu, markalar arasında ayırt edilmeyecek derecede benzerlik olduğu bu durumun iltibasa neden olacağı iddiasının yerinde olmadığını, davalı markasının altı harflik herhangi bir anlama gelmeyen, anlamsal veya fonetik olarak herhangi bölünme yapılmayacak bir harf grubundan ibaret olduğunu, iddialara mesnet olan markaların esas unsurunu oluşturan … ibaresinin herhangi bir iltibas oluşturmasının mümkün olmadığını, ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, bu nedenle 6/3, 6/6 ve 6/9 hükümlerinin uygulamasına ilişkin iddiaların yerinde olmadığını, 6/5 maddesi kapsamındaki tanınmışlık konusundaki iddialarında haklı görülmediğini, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markaların bütüncül algı, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olacak şekilde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin 1997 yılından beri gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında maden suyu ve meyveli maden suyu sektöründe ticaret yaptığını, tarafların farklı sektörlerde iş yaptığını, aralarında ortak bir ürün grubu bulunmadığını, müvekkilinin ilk olarak 2000 yılında aynı ibareyi aynı sınıflarda tescil ettirdiğini, markasını birebir kullandığını, dava konusu markanın 10 yıl süre boyunca kullanılmış olmasına rağmen bir takım sebeplerden dolayı yenilmesinin yapılmadığını, müvekkilinin markasının … davacıya ait markanın ise … olduğunu, telaffuzlarının ve yazı biçimlerinin de farklı olduğunu, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 13/05/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 10/07/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 22/01/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” Davacıya ait … sayılı ibareli marka ile davaya mesnet gösterilen davacının mesnet gösterdiği “…” markaları her ne kadar bir dizi mallar bakımından benzer olsa da taraf markalar görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olması nedeniyle 6769 S. SMK 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacının davaya mesnet gösterdiği markaların davaya konu olan marka ile görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olması nedeniyle 6769 S. SMK 6/5 hükmü açısından bir durumun oluşmayacağı, davacının ERİŞEN ibaresi üzerinde UN malları bakımından 6769 S. SMK 6/3 hükmüne göre öncelik hakkının olduğu, davacı şirketin 6769 S. SMK 6/6 maddesi anlamında davalı markasına itiraz etme hakkının olduğunun ispatlanamadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiasının ispat edilemediği, kötüniyet iddiaları hususunun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu ” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … Sayılı ve “…”, “e …”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “… usta şekil”, “… group”, “… erişte-… erişte”, “e …”, “anadolu’dan … erişte”, “… un … özel amaçlı buğday unu şekil”, “… un … özel amaçlı baklavalık böreklik buğday unu şekil, “… card”, “… bis”, “… bis”, “… gold”. “… un bis”, “… un gold”, “…”, “…”, “… şekil”, “… un”, “… şekil” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirket 18/12/2018 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı …’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 29, 30, 32.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … Sayılı ve “…”, “e …”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “… usta şekil”, “… group”, “… erişte-… erişte”, “e …”, “anadolu’dan … erişte”, “… un … özel amaçlı buğday unu şekil”, “… un … özel amaçlı baklavalık böreklik buğday unu şekil, “… card”, “… bis”, “… bis”, “… gold”. “… un bis”, “… un gold”, “…”, “…”, “… şekil”, “… un”, “… şekil” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29, 30, 32. sınıftaki “29. SINIF: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. 30. SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. 32. SINIF: Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … Sayılı ve “…”, “e …”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “… usta şekil”, “… group”, “… erişte-… erişte”, “e …”, “anadolu’dan … erişte”, “… un … özel amaçlı buğday unu şekil”, “… un … özel amaçlı baklavalık böreklik buğday unu şekil, “… card”, “… bis”, “… bis”, “… gold”. “… un bis”, “… un gold”, “…”, “…”, “… şekil”, “… un”, “… şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 04, 07, 08, 09, 10, 11, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 29, 30, 32.sınıftaki mallar ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet markaları ile aynı/aynı tür/benzer oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “e …”, “…”, “…”, “…”, “…”, “… şekil”, “… usta şekil”, “… group”, “… erişte-… erişte”, “e …”, “anadolu’dan … erişte”, “… un … özel amaçlı buğday unu şekil”, “… un … özel amaçlı baklavalık böreklik buğday unu şekil, “… card”, “… bis”, “… bis”, “… gold”, “… un bis”, “… un gold”, “…”, “…”, “… şekil”, “… un”, “… şekil ” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu olan markanın herhangi bir şekil unsuru içermeden düz yazı ve büyük harflerle … ibaresinden oluştuğu görülmüştür. Davaya mesnet olan markalar yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere bir kısmı herhangi bir şekil unsuru içermeyen düz yazı ile “…”, “… CARD”, “… GOLD”, “… YAĞ” ibaresinden oluşurken bir kısmı ise renkli olarak yazılan ve bazılarında yuvarlak şeklin içinde Un ibaresi konumlandırıldığı ve son olarak bazıları ise başında özel yazım e harfi olan “…” ibaresinden oluştuğu yine mesnet markalardan birisi ise düz yazı ile “… …” ibaresi ve buğday başağı figürlerinden meydana geldiği görülmüştür. Markalarda yer alan “GOLD”, “CARD”, “…” ve “YAĞ” ibarelerinin tek başına marka olma özelliğine havi olmayan ve herkes tarafından kullanılabilen genel ibareler olması nedeniyle bu ibarelerin markaya ayırt edicilik katmadığı ve markanın esaslı unsurunun … ve … ibaresi olduğuna kanaat getirilmiştir. Taraf markalar görsel olarak daha detaylı incelendiğinde, davacı markalarında münhasıran unsur olarak yer aldığını belirttiğimiz “…” ya da “…” ibareleri ile dava konusu markanın esaslı unsuru olduğunu belirttiğimiz “…” ibarelerinde “….” harflerinin ortak olduğu görülmektedir. Ancak ortak olan bu harfler davaya konu olan markanın oluşmasını sağlayan ve markanın ayrıntıdaki parçaları olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla davaya konu olan markanın esaslı unsurunun … olduğu değerlendirilmiştir. Diğer bir ifade ile taraf markalar arasında her ne kadar bazı harfler yönünden benzerlik olsa da davaya konu olan “…” ibaresi ile davaya mesnet olan “…” ibaresinin görsel olarak farklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda markaların göz ve hafızada bıraktığı etkinin farklı olması sebebiyle tüketiciler nezdinde markaların ayırt edilmesi kolay olacağından davacının davaya refere ettiği markalar ile davaya konu olan markanın görsel olarak farklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markalar arasında baskın olmayan ufak işitsel bir benzerlik söz konusudur. Ancak bu benzerlik tek başına yeterli değildir. Öte yandan; markaların bir bütün halinde değerlendirilmesi esas olduğundan, bazı parçaların sadece işitsel olarak ufak benzerliği, markaların da benzer olduğu sonucuna ulaştırmaz. Bütünsel yaklaşımda, taraf markalar arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek bir benzerlik görülememektedir. Zira, markalarda yazılış yönünden farklılıkların yanı sıra; markalardaki diğer unsurlardan ve bu unsurların bir araya geliş biçimlerinden kaynaklanan farklılıklar karşısında, markalar genel görünüş bakımından da benzer çağrışımlar yaratmamaktadır. Tüm bu tespitler neticesinde dava konusu marka ile davacı markalarının bütünsel anlamda yapılan karşılaştırma sonucunda, markaların birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan işaretler oldukları, “…” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davacının markası olarak yorumlama yoluna gitmeyeceği, dava konusu markanın görsel mizanpajındaki farklılıkların son derece baskın olduğuna kanaat getirilmiştir. Hal böyleyken, başvuru konusu marka ile davacı yanın YİDK aşamasına ve işbu davaya dayanak yaptığı markaları genel izlenim yönünden benzer olmadığı ve aralarında ilişkilendirme ve karıştırma olasılığının olmayacağına kanaat getirilmiştir. Açıklanan gerekçelerle, davaya konu olan marka ile davaya mesnet gösterilen markaların emtia listesinde yer alan bir dizi mallar aynı olsa da taraf markalar arasında işitsel bir benzerliğin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin söz konusu markayı daha önce kullandığını ifade ederek, bu marka üzerinde 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında hakkı olduğunu ifade etmektedir. 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesinde; “ Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescil edilemeyeceği” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm mülga 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi ile paralel bir düzenleme içermektedir. Bu bağlamda mülga mevzuat hükmüne ilişkin yerleşik içtihatlar, SMK m. 6/3 uygulaması için de emsaldir. SMK 6/3 maddesinde bahsedilen; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nisbi red nedenine konu teşkil eden durum, işaretin itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici nitelik kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından yaratılmış ve kullanma neticesi ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak tescil engellenebilir. Ancak tescilin engellenebilmesi için, markanın tescili için yapılan başvuru veya başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ve hakkın sahibine, daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması gerekmektedir. Yargıtay 11. HD nin 29.11.1999 tarihli 5372/256 sayılı kararında da, “556 Sayılı KHK’nın 8/III maddesinde de tescilsiz dahi olsa, bir işaret veya markanın ticari hayatta kullanılması şartı ile daha sonra aynı markanın tescil edilmesine itiraz ve dolayısıyla Kararnamenin 42/b hükmü gereği hükümsüzlük iddiasında bulunabilme imkanı tanınmış bulunmaktadır,” görüşü kabul edilmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi” ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz. Nitekim ATAD huzurunda görülen bir uyuşmazlıkta, önceye dayalı hak istisnasını mesnet göstermek suretiyle bir hak ileri sürebilmek için; Hak iddia edilen işaretin ticaret sırasında kullanılmış olması, Yerel coğrafi bölgeden daha geniş bir coğrafik alanda işaretin kullanılması, İşaret sahibinin, bu işaretin başkalarınca kullanılmasını önleyebilecek ölçüde (iç hukukların sağladığı boyutta mesela; işaretin bilinir hale getirilmesi / tanıtılması gibi) hak sahibi olması, İşaret üzerindeki hakkın, karşı çıkılan markanın başvuru tarihinden önceki bir zaman diliminde elde edilmiş olması, şartların hep birlikte gerçekleşmiş olması aranmıştır. Esasen aranan bu şartlar mevzuatımızdaki düzenlemeler ile de bağdaşmaktadır. Yasal düzenlemeler, doktrin ve yargı kararlarında kabul gören bu görüşler çerçevesinde somut uyuşmazlığa döndüğümüzde, davacı … davalı tarafların işlem dosyasına sunduğu delillerin öncelikli olarak tespiti gerekmekte ve önem arz etmektedir Dosyada yapılan incelemede kullanımına ilişkin davalının dosya sunduğu delillerin; 1976 yılına ait Bafra Ticaret Odası Sicil kayıt Belgesinin kopyası, davacı firmayı tanıtan kaşeli ve imzalı yazının kopyası, 2006-2007 yılları arasında … markalı ürünlerin ihraç edildiğini belirten kaşeli imzalı beyan yazısı, 2004-2010 yılları arasında yapılan ihracat rakamlarına ilişkin kaşeli imzalı beyan yazısı, 2000-2010 yılları arasında satış rakamları ve çalışan sayısına ilişkin kaşeli imzalı beyan yazısı,2000-2009 yılları arasında ödediği vergi miktarlarını gösteren kaşeli imzalı beyan yazısı, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu tarafından ilgili sektörde en büyük firmadan biri olduğunu gösteren yazının kopyası, … ve … markasını ilk defa 1974 yılında kullanıldığını gösteren belgenin kopyası, … ve … ibaresini ilk defa 1976 yılında ticaret unvanı olarak tescil edildiğini gösteren yazının kopyası, Türk Patent nezdinde tescilli olan markaların belgelerinin kopyası, … ve … ibarelerine ilişkin Madrid Protokolü kapsamında birçok ülkede tescil edildiğini gösteren WIPO tescil belgesinin kopyası, … ibaresine ilişkin OHIM tescil belgesinin kopyasından oluştuğu görülmektedir. Huzurdaki davaya konu uyuşmazlıkta; davacının markasal kullanımına konu ibarenin “…” ibaresi olduğu, eskiye dayalı nitelik ve nicelikte sunduğu yukarıda belirtilen belgeler dikkate alındığında çekişme konusu olan UN mallarında uzun yıllardır kullandığını, fiilen ihdas ve istismal ettiği düşünülmektedir. Bu kapsamda davacının mesnet olan “…” işaretinin kullanımının, SMK m. 6/3 hükmünde aranan “markasal kullanım”, “ciddi kullanım” ve “geniş bir coğrafyada kullanım” hususlarını karşıladığı ve önceki yoğun/ciddi markasal kullanıma dayalı bir hak elde ettiğinden gerçek hak sahipliğinden doğan haklarının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Ancak bu kullanımın davaya konu olan markanın tesciline bir engel oluşturmayacağı, zira taraf markaların görsel ve işitsel olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/6 Maddesine Göre Değerlendirme
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Yargıtay 11. HD’ nin 12.01.2004 tarih ve 2003/5034 E., 2004/127 K. sayılı kararında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir. SMK md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir. Davacı ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan “…” sözcüğü ile davalı … başvurusunun esas unsuru olan “…” sözcüğü olduğu, tarafların faaliyet alanları birbirleri ile yakın olduğu görülse de işaretlerin benzer olmadığı değerlendirilmiştir. Bu anlamda davacının SMK 6/6 maddesi anlamında itiraz etme hakkının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/02/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.