Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/188 E. 2021/91 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/188
KARAR NO : 2021/91

DAVA : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 26/06/2020
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2021
İDDİA:
Davacı vekili 26.06.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2007 yılından beri “Parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler, sabunlar” dahil olmak üzere 03. ve 05. Sınıflara giren emtialarda tescil ettirdiği “…” markası altında söz konusu emtiaların üretim ve satışını yapmakta olduğunu, davalı firmanın davacının tescilli markasını taşıyan ürünlerin internet üzerinden satışını yaptığının … yevmiye nolu ve 12.03.2020 tarih ve … yevmiye nolu e-tespit tutanakları ile tespit edildiğini, yani davalı firmanın www.perfumepoint.com.tr internet sitesinde o tarihlerde “… & … … … 50 ML” markalı kadın parfümünü ve “… & … … … …” markalı ürünü satışa arz ettiği hususunun noter marifetiyle tespit edilmiş olduğunu, bunlara ek olarak davacı firmanın yetkilisinin davalıya ait web sitesinden bir adet “… & … … … … 50 ml” ürününü satın almış olduğunu, Ankara …. FSHHM’nin … E. sayılı dava dosyasına sunulan delillerde de, dava dışı … Türkiye firmasının davalıya “…” markalı ürünler sattığı hususunun sabit olduğunu, davalının “…” markası altında muhtelif kozmetik ürünleri satışa arz etmesinin, davacının tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet anlamına geldiğini, “…” ibaresinin kullanıldığı kozmetik ürünlerin herhangi bir karakteristik özelliğini işaret etmediğini, jenerik bir kelime olmadığını, Türkçe veya herhangi bir dilde karşılığının bulunmadığını, dolayısıyla davacının bu markasının başkaları tarafından kullanılmasını ve “…” markalı ürünlerin ticaretinin yapılmasını men etme hakkının olduğunu, davalının “… & …” ibareli markanın ve ürünün tanınmışlığı ile önceki tarihli kullanımına dair ileri sürdüğü iddiaların somut olay açısından bir önemi olmadığını, kaldı ki davalının bu tanınmışlığa ve önceki tarihlerde kullanıma dair dava dosyasına herhangi bir delil sunmadığını belirterek, davalının iş ve eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine, durdurulmasına, ref’ine ve men’ine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, İstanbul Anadolu FSHHM’nde açılmış olması gerektiğini, davacının dava konusu ettiği ürünün tüm dünyada satılan, davacının markasından çok daha önde bir bilinirliğe sahip çok daha eski bir ürün olduğunu, davacının ticaret unvanında dahi “kozmetik” ibaresinin bulunmadığını, yani davacının kozmetik sektöründe faaliyet göstermediğini ve kozmetik ürünlerin üretim ve satışına dair yetkili bulunmadığını, dava konusu edilen ürünün dış görüntüsünün davacının markasıyla hiçbir benzerlik göstermediğini, bu ürünün şişesi üzerinde “…” ibaresinin yazmadığını, davacının iltibas tehlikesi doğuracak bir ürününün de bulunmadığını, davalının bu ürünün satışından dolayı herhangi bir kusurunun bulunmadığını, somut olayda herhangi bir hak ihlali var ise de bunun sorumlusunun davalı olmadığı, bu ürünü yurtdışından getiren dava dışı … Türkiye’nin bu ürünle ilgili bir dava olduğunu davalıya bildirmediğini, davacının da davalının bu ürünleri sattığını öğrendiği 12.02.2019 tarihinden dava tarihine kadar davalıya hiçbir ihtar çekmediğini, noter marifetiyle tespit yaptırdıktan sonra da davalıyı durumdan haberdar etmediğini, bu hususların davacının huzurdaki davasını açarken kötü niyetli olduğunun açık bir tezahürü olduğunu, davalının huzurdaki davadan haberdar olduğu tarihten itibaren dava konusu ürünün satışını durdurduğunu, dava konusu edilen ürünün tanınmışlığı ve önceki kullanımına dair bir delil sunulmasının gereksiz olduğunu, zira herhangi bir internet arama motoruna “… parfüm” yazıldığı zaman çıkan sonuçların dava konusu “… & …” ürününe ait olduğunu, zaten davacının web sitesinden anlaşıldığı kadarıyla davacının %99 oranında deterjan ve temizlik ürünleri sattığını, bir kozmetik firması olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık ve Uygulanacak Hükümler, Kanıtların Değerlendirilmesi ve Kabul:
Dava, davalı eylemlerinin davacı adına tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabetin teşkil ettiğinin tespiti, ref’i ve men’i istemlerinden ibarettir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup buna göre;
Dava dosyasının ve TÜRKPATENT marka sicil kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı adına tescilli marka:
31.12.2007 başvuru, 02.02.2009 tescil tarihli, “…+şekil” ibareli 03 ve 05.sınıftaki “Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler (Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b. İçin). 05 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler ve elementler. Tıbbi amaçlı diyet maddeleri; zayıflatıcı ürünler; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç). Hijyen sağlayıcı ürünler (pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri dahil). Zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. Mekanlar için koku gidericiler, koku vericiler (kişisel kullanım amaçlı olanlar hariç). Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” mallarında tescilli bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacının sunduğu/huzurdaki uyuşmazlık ile ilgili olan mahkeme kararının incelenmesi:
Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası tahtında yargılaması sürdürülen davada; davacının (huzurdaki davada da davacı) … Türkiye firmasının (huzurdaki dava dışı), huzurdaki davaya da konu edilen “… & … …” markasını kullanmasının davacının marka haklarının ihlali ve haksız rekabet olduğu hususunun tespitini ve zararın tazminin talep ettiği, İhtisas Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda verilen nihai kararda; “….benimsenen bilirkişi raporunda geçtiği gibi davalı tarafın satışa sunduğu ‘şekil + …’ markalı ürünleri (parfümler ve kişisel kullanım amaçlı koku vericiler) ile davacının … sayılı (parfümler ve kişisel kullanım amaçlı koku vericileri kapsayan) tescilli markası arasında görsel ve sesçil olarak ortalama (hedef) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede hem işaret hem de mal benzerliği oluştuğu, ortalama düzeydeki alıcı (hedef) kitlesinin, yargılama konusu davalının satışa sunduğu markalı ürünleri gördüğünde, bu ürünün davacıya ait tescilli marka kapsamında olan bir ürün olarak algılayabileceği yani yanılabileceği kanaatiyle taraf markaları arasında SMK anlamında iltibas oluştuğundan davalı eyleminin marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılarak…” gerekçesi ile davanın kısmen kabul edildiği, bu kararın henüz Yargıtay incelemesinden geçmediği ve dolayısıyla kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Davalı fiillerinin davacıya ait … tescil sayılı “…” markasından doğan hakların ihlali sayılıp sayılmayacağı hususunda değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 29. maddesi, marka hakkına tecavüz sayılan fiilleri düzenlemiştir. 29. maddesinin (a) bendine göre, 7. maddenin ihlali, marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir. 6769 sayılı SMK’nın 7. Maddesine göre; “… (2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: …b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması…” SMK’nın 29. Maddesinin devamına göre de; şu fiiller marka hakkına tecavüz sayılır; “(1) a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak10, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.” Buna göre; davalının, davacının tescilli marka hakkına tecavüz edip etmediğinin tespiti için;
✓ Markaların aynı veya benzer olup olmadığı,
✓ Mütecaviz olduğu iddia edilen marka kullanımın, tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetlerde kullanılıp kullanılmadığı,
✓ Bu kullanımın halk nezdine, ilişkilendirme ihtimali dahil, karıştırılma ihtimali doğurup doğurmadığı, değerlendirilecektir.
Markaların ayniyeti/benzerliği değerlendirmesi:
Tarafların markaları/markasal kullanımları birlikte incelendiğinde; bunları oluşturan unsurların hepsinin birebir aynı olmadığı gözetildiğinde, markaların/markasal kullanımların ayniyetinden söz edilemeyecektir.
Markaların benzerliği incelemesine geçildiğinde; özellikle de söz konusu markaların birden fazla unsur ihtiva ettikleri gerçeği gözetildiğinde, bu incelemenin hangi kriterlere göre yapılacağı hususunda, doktrindeki ve yargı kararlarındaki yerleşmiş görüşler dikkate alınmalıdır. Buna göre de, öncelikle, birden fazla unsur ihtiva eden markalarla ilgili “markanın esas unsuru” ve “markanın bir bütün olarak ele alınması” incelemelerinin ve sonra da “markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerliğinin karşılaştırması” incelemesinin yapılması gerekmektedir. Şöyle, ki;
Bir markada esas unsur, potansiyel müşteriler için ilk anda göze çarpıp hafızada yer eden unsurdur. Markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi görsel, duyusal ve kavramsal açıdan en önemlisi potansiyel müşterinin bakış açısından yapılacaktır. Ayrıca, bir markayı oluşturan unsur, o markanın başka markalardan ayırt edilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı vs.den oluşan şekil olup, marka birden ziyade unsuru ihtiva ediyorsa, asıl unsuru markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak lazımdır13. Zira; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, şekil, renk gibi karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir14. Ayrıca, potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (imperfect collection) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır.
Bundan sonra; uyuşmazlık konusu olan marka ve markasal kullanımlar yan yana konularak görsel olarak karşılaştırıldığında;
Davacının davasına mesnet aldığı … numaralı markanın görseli ile dava konusu edilen markasal kullanımların görselleri incelendiğinde; davacının markası, her ne kadar renk unsurlarını da ihtiva eden bir marka olsa da, markada geçen tek kelime unsuru olan “…” ibaresinin, bu renk unsurlarının önüne geçerek, markadaki ilk anda göze batan/belirgin unsur olarak tek başına markanın esas unsuru olduğu değerlendirilmektedir.
Dava konusu edilen markasal kullanımlar incelendiğinde ise; bu kullanıma konu olan ürün görseli üzerinde şeklinde (internette ise şeklinde) yer alan ambalajda, “V & R” harflerini içeren bir mühür şekli ile, “…” ve “…” ibarelerini ihtiva eden bir fiyonk/kurdele şeklinin kullanıldığı görülmektedir. Burada geçen “V & R” harflerinin ve dahi “… & …” ibarelerinin çatı marka olduğu ve “… …” ibaresinin de alt marka, yani “… & …” markalı parfümlerin alt segmentini/özel kokusunu ifade eden bir tanıtma vasıtası olduğu düşünülmektedir. “…” ibaresi Fransızca kökenli İngilizce bir sözcük olup, Türkçe’de “kişiye özel tasarım” anlamına gelir18. “…” ibaresi de, Fransızca bir sözcük olup, Türkçe’de “şeker” anlamına gelir19. Her iki sözcüğün de “parfüm” emtiası açısından markasal anlamda ayırt ediciliklerinin olduğu, tanımlayıcı/tasviri ibareler olmadığı ve bir “parfüm”ün (alt) markası olabileceği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, dava konusu edilen ürünün alt markalarının “…” ve “…” olduğu ve bu “…” markasının, davacının tescilli markasında geçen “…” ibaresiyle aynı olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu olan diğer markasal kullanımlar incelendiğinde, görselinde geçen, sarıya boyanarak işaretlenmiş yerdeki “… & … … … 50 ml” şeklindeki tanıtma vasıtasında da “… & …” ve “…” ibarelerinin markasal hüviyette kullanıldığı, “…” ibaresinin “…” şeklindeki Fransızca sözcüğün kısaltması olduğunu ve “yoğunluk olarak en fazla koku veren parfüm” yerleşik anlamı ile tasviri/tanımlayıcı bir ibare olduğu, markasal hüviyette kullanılmadığı, aynı şekilde “50 ml” ibaresinin de ürünün hacmini/miktarını gösterdiği için markasal kullanım sayılamayacağı değerlendirilmiştir. Yani, söz konusu markasal kullanımda “…” ibaresi, ürünün ticari kaynağını gösteren ve ürünü sektördeki diğer ürünlerden ayırt etmeye yarayan/ayırt edici unsurlardan biri olarak geçmektedir.
Dava konus olan markasal kullanım görselinde de, yine sarıya boyanarak işaretlenmiş yerdeki “… & … … … …” şeklindeki tanıtma vasıtasında “…” kısaltması haricinde kalan kelimeler de, ürünün ticari kaynağını gösteren ve ürünü sektördeki diğer ürünlerden ayırt etmeye yarayan/ayırt edici unsurlar olarak birer markasal kullanım sayılır.
Sonuç olarak, dava konusu edilen markasal kullanımlarda “…” ibaresinin “ürünü sektördeki diğer aktörlerin ürünlerinden ayırt etme” amacıyla yani “markasal hüviyette” kullanıldığı değerlendirilmektedir.
Bütün bunlar doğrultusunda somut uyuşmazlığa konu marka ve markasal kullanımlar karşılaştırıldığında; bunlarda geçen ve ortak kelime unsuru olan “…” ibaresinin markada esas unsur, markasal kullanımlarda da ayırt edici unsurlardan biri olarak konuşlanmış olması nedeniyle davacı markası ile dava konusu edilen, davalıya ait internet sitesinde satışa sunulan üründe geçen markasal kullanımın benzediği ve somut olayda bir marka hakkının ihlali sayılmasının ilk şartının gerçekleştiği değerlendirilmiştir.
Markaların üzerinde kullanıldığı mal/hizmetlerin ayniyeti/benzerliği değerlendirmesi:
Karşılaştırılan marka ve markasal kullanımların üzerinde kullanıldığı emtialarının benzer olup olmadığının tespitinde, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, bahse konu emtiaların hitap ettiği tüketici kesiminin özellikleri dikkate alınmak suretiyle;
➢ Benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği,
➢ Benzer ihtiyaçları giderip gidermediği,
➢ Son kullanıcıları ve hedeflenen tüketici profilleri,
➢ Dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olup olmadığı,
➢ Birbirleri yerine ikame imkânlarının ve birbirlerini tamamlayıcı20 niteliklerinin bulunup bulunmadığı,
➢ Benzer markaları bu farklı sınıf ve alt gruplardaki mal veya hizmetler üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurup kurmayacağı,
➢ Aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı
hususları göz önünde tutulan kıstaslar arasındadır.
“Aynı mal veya hizmet” kavramı son derece açıktır. “Benzer mal veya hizmet” kavramında yer alan benzerliğin tespitinde ise piyasanın anlayışı ile halkın karıştırması ihtimali esas alınmalıdır. Aynı mallarda karıştırılma tehlikesi yüksek olduğu gibi mallar arasında benzerlik oranı yükseldikçe karıştırılma oranı da yükselecektir.
Emtia benzerliği karşılaştırması/incelemesi yapılırken, söz konusu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketicinin bilinç/algı/dikkat düzeyi de irdelenmelidir. Ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacaktır. Aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirir. Yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunur. Mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önem arz eder. Bu kriterlere göre, somut olay konu “parfüm” emtiasının hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin, yeterli ölçüde bilinçli/dikkatli/özenli alıcılar olduğu ve piyasadaki tüketim malzemeleri arasında nispeten yüksek fiyatlı ürünler ve kişisel zevke/tercihe çok bağlı ürünler olan parfümleri satın almadan önce makul ölçüde bir araştırma ve inceleme aşamasından geçerek seçici davrandıkları değerlendirilmektedir. Bundan sonra;
Somut olaya konu marka ile markasal kullanımlar bu açıdan yan yana karşılaştırıldığında;
Davacının markasın tescilli olduğu emtialar: “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler” kapsamaktadır.
Dava konusu edilen markasal kullanımların konu olduğu emtialar: “Parfümler” emtiasıdır.
Buna göre, davacının markasının tescili kapsamına giren; “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler.” ile dava konusu markasal kullanımın gerçekleştiği “Parfümler”in aynı/aynı tür emtialar olduğu, ilave bir incelemeye gerek kalmaksızın, söylenebilecektir. Bu yüzden de; karşılaştırılan markanın tescil kapsamı ile markasal kullanımlara konu ürünlerin aynı olduğu, dolayısıyla somut olayın bir marka hakkının ihlali sayılmasının ikinci şartının da gerçekleştiği değerlendirilmiştir. Bundan sonra;
Markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali olup olmadığı değerlendirmesi:
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin25, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali; “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır.
Karıştırılma ihtimalinin tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır:
✓ Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler,
✓ Çağrıştırma,
✓ Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat,
✓ Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu,
✓ Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman.
Karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkışında mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerliğin markalar arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebileceği kabul edilmektedir. Somut olay açısından bakıldığında; davacının markası ile dava konusu edilen markasal kullanımların, esas unsuru ve ayırt edici unsurlarından biri olan “…” ibaresini ortak olarak ihtiva etmeleri nedeniyle benzer olduğu, dava konusu edilen markasal kullanıma konu “parfüm” emtiasının davacının tescilli markasının kapsamında bulunduğu26 tespit edildiğinden, her ne kadar taraf ürünlerinin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesi yeterli ölçüde bilinçli/dikkatli/özenli/seçici alıcılar olsa da, bu ortalama tüketici nezdinde dahi, uyuşmazlık konusu markanın/markasal kullanımların aynı ticari kaynağa ait tanıtıcı işaretler biçiminde algılanabileceği gibi marka/markasal kullanım sahipleri arasında idari veya ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenim de oluşabileceği, yani ilgili tüketicilerin söz konusu tanıtma vasıtalarıya piyasaya sunulan ürünlerin aynı şirketten veya en azından ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, bu durumun ilgili ortalama tüketicileri yanıltabileceği, değerlendirilmiştir.

Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere, somut olayda; davacının markası ile dava konusu edilen markasal kullanımlar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 7/2(b) maddesinde düzenlenen halin mevcut olduğu, bu durumun SMK 29/1(c) maddesinde düzenlendiği üzere davacının markasından doğan hakların ihlali sayılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı fiillerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususunda değerlendirme:
Hukukumuzda “haksız rekabet” müessesesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari İşletme” başlıklı birinci kitabının dördüncü kısmında düzenlenmiştir. TTK’nın 55. Maddesinin 4. Fıkrasına göre; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” bir haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir.
Davalının kullanım görsellerden anlaşıldığı üzere, piyasaya arz ismi/ürün açıklaması/tanıtma vasıtası olarak “… & … … … 50 ml” ve “… & … … … …” ibarelerinin kullanıldığı “kişisel amaçlı koku vericiler, parfümler”i elektronik ortamda, yani kendisine ait www.perfumepoint.com.tr isimli internet sitesinde satışa sunduğu, dava dosyası içeriğindeki bilgi ve belgelerle sabittir ve uyuşmazlık konusu değildir. Dava konusu edilen bu markasal kullanımlar, davacının tescilli “…+şekil” markası ile benzediğinden, söz konusu kullanımlar da davacının markasının tescilli olduğu “parfümler”de gerçekleştiğinden, halkı yanıltabilecek şekilde karıştırılma ihtimalini doğurmaktadır. Bu nedenle, davalının bu marka kullanımlarının, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” babında haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, dava konusu markasal kullanımlarda “…” ibaresinin “ürünü sektördeki diğer aktörlerin ürünlerinden ayırt etme” amacıyla, yani markasal hüviyette kullanıldığı, bu markasal kullanımların davacının tescilli markası ile benzediği, davacının markasının tescil kapsamına giren emtialar ile dava konusu edilen markasal kullanımlara konu ürünlerin aynı/aynı tür emtia olduğu, bu sebeplerden dolayı somut olayda markanın ve markasal kullanımların karıştırılma ihtimali olduğu anlaşıldığından davacının tescilli markasından doğan haklarının ihlalinin söz konusu olduğu ve bu kullanımların haksız rekabet tanımı ile uyumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne,davalının satışa sunduğu ürünler dolayısıyla, davacıya ait … sayılı tescilli markasına tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin ref’i ve men’ine, davalının kozmetik ürünlerde davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanarak ürünler satmasının, dağıtmasının, satışa sunmasının, sergilemesinin, ithalinin, ihracının ve her nasıl olursa olsun ticaret mevkiine koymasının önlenip durdurulmasına, bu ürünlere Türkiye sınırları içerisinde Gümrük ve Serbest Liman veya Bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına, el konulan ürünlerin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde imhasına, kararın masrafı davalıya ait olmak üzere ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına, karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının satışa sunduğu ürünler dolayısıyla, davacıya ait … sayılı tescilli markasına tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin ref’i ve men’ine,
3-Davalının kozmetik ürünlerde davacının markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanarak ürünler satmasının, dağıtmasının, satışa sunmasının, sergilemesinin, ithalinin, ihracının ve her nasıl olursa olsun ticaret mevkiine koymasının önlenip durdurulmasına, bu ürünlere Türkiye sınırları içerisinde Gümrük ve Serbest Liman veya Bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına, el konulan ürünlerin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde imhasına,
4-Kararın masrafı davalıya ait olmak üzere ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına,
5-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçtan düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
6-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.054,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

7-Davacı lehine AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/02/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 116,60.-TL
Posta Masrafı 137,50.-TL
Bilirkişi Masrafı 1.800,00.-TL
Toplam 2.054,10.-TL