Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/186 E. 2021/73 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/186
KARAR NO : 2021/73
DAVA : TÜRKPATENT YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 25/06/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2021

İDDİA:
Davacı vekili 25/06/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…”, “… SUİTES”, “… BUSİNESS” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1968 yılında … … İnşaat Şirketi’ni kurması ile ticari faaliyetine başladığını, 1987 yılında … İnşaat’ı kurarak yurt içi ve yurt dışında birçok Üniversite, Hastane, Sanayi Sitesi, Toplu Konut, Organize Sanayi Sitesi, Serbest Bölge, Hidroelektrik Santrali, Kapalı Spor Salonu, Stadyum ve Fabrika İnşaatı tamamladığını, … Holding İnşaat Grubu olarak toplu konut alanında hizmet verdiğini, … Holding’in GAP Gazeteciler Derneği’nden yılın GAP Oscar ödülünü aldığını, 2013 yılında … Turizm şirketi kurduğunu, bu kapsamda … grubu ile anlaşarak Gaziantep’te 2015 yılında … Hampton Otelini hizmete sunduğunu, …’nin, … HOLDİNG çatısı altında yer aldığını, … Holding gerekse grup şirketleri adına kayıtlı “…” esas unsurlu çok sayıda markalarının mevcut olduğunu, bu nedenle, “… KEKİK” ibareli dava konusu markanın, davalı adına tescil edilmesi halinde müvekkilinin markadan doğan haklarına zarar vereceğini, dava konusu markanın 43. sınıfta tescil edilmek istendiğini, müvekkile ait markaların tamamının ise sadece 43. sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli olduğunu, bu bakımdan, taraf markaların sınıfları arasında ayniyet bulunduğunu, bunun yanı sıra davaya konu marka başvurusunun “… KEKİK” ibaresinden oluşmaktayken, mesnet gösterilen müvekkil firmaya ait tescilli markaların ise “…” esas unsurunu içeren seri markalardan oluştuğunu, dava konusu marka başvurusunda yer alan “KEKİK” ibaresinin, yiyecek ve içecek sektöründe sıklıkla kullanılan bir ibare olup, marka vasfının zayıf olduğunu, bu nedenle hem “KEKİK” ibaresinin marka vasfının zayıf olması hem de yiyecek içecek sektörüne atıf yapması nedeniyle, “…” markasının yeni bir oluşumu izlenimi yaratılacağını, dava konusu marka başvurusunun tescil edilmesi halinde bu markanın, müvekkil markalarının serisi zannedilmesi ve markaların karıştırılmasının kaçınılmaz olacağını, bu nedenle başvuru konusu markanın müvekkilinin tescilli markaları ile ilişkilendireceğini, bağlantı kurulacağını, müvekkilinin markasının piyasada oluşan ticari itibarı ile kalite ve garanti fonksiyonuna geri dönülemez bir şekilde zarar vereceğini, bu neden SMK m.6/1’de sayılan hususların varlığının somut olayda mevcut olduğunu, SMK 6/6 maddesine atıfta bulunarak “… BUSINESS” ibaresi “marka” olarak tescilli olmasının yanı sıra müvekkile ait ticaret unvanının da esas unsurunu oluşturduğunu, bu nedenle dava konusu markanın hükümsüz kılınmaması halinde, müvekkiline ait ticaret unvanından doğan haklarının ihlalinin de söz konusu olacağını, davaya konu olan marka sahibinin, müvekkilinin “…” markası ile aynı sektörde olduğunu, böylece müvekkilinin mevcut pazar payını kullanacağını, tüketicinin zihninde kalan algıdan piyasada yer etmeye çalıştığının aşikar olduğunu, davaya konu olan marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını belirterek, … sayılı “…” ibareli markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne, sicilinden terkinine, 27.02.2020 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, taraf markaların her ikisinde de … ibaresinin yer aldığını, davalının … ibaresinin devamında yer alan KEKİK ibaresi ile birlikte bölünemez bir bütün olarak bambaşka bir kompozisyon ve içerik kullandığını, davacı markalarında yer alan “… BUSSİNES”, “… SUITES” ve “…” ibarelerinin de davalı markasıyla benzerlik teşkil etmesini engelleyeceğini, tüketicilerin her iki markayı karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markaları aynı firmanın markaları gibi algılayabilecek nitelikte olmadığını, bu nedenle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının 6/6 maddesi anlamında ileri sürdüğü dava konusu başvurunun itiraz sahibinin ticaret unvanından oluşmadığını, ticaret unvanı olarak algılamasını gerektirir unsurlar içermediğinden davacı vekilinin bu iddiasının hukuka uygun olmadığını, başvurunun kötü niyetli yapıldığını belirten kanıtların itiraz ekinde sunulmadığından kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispat edilemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …’a usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 02/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 7226 sayılı Kanun ile pandemi nedeniyle uzayan süreler dikkate alındığında 25/06/2020 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 03/12/2020 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Davaya konu olan … sayılı “… KEKİK” ibareli marka ile davaya mesnet olan “… BUSSİNES”, “… SUITES” ve “…” markaları arasında her ne kadar 43. Sınıfta yer alan tüm hizmetler bakımından aynı/aynı tür ilişki bulunsa da taraf markalar görsel ve işitsel olarak benzer olmadığından karıştırılma/iltibas ihtimalinin gündeme gelmeyeceği, Davacının, davalının markası ile karıştırılma ihtimali olmayan ticaret unvanına dayalı olarak, 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi kapsamında korunması gereken bir hakkının olmadığı, Kötü niyet konusundaki takdirin mahkemede olduğu” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı ve “…”, “… SUİTES”, “… BUSİNESS” ibareli markalarının, davalının … sayılı “…” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 15/05/2019 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 43.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … sayılı ve “…”, “… SUİTES”, “… BUSİNESS” ibareli markalarının, davalının … sayılı ve “…” ibareli markası ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 43.sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı ve “…”, “… SUİTES”, “… BUSİNESS” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 43.sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki 43.sınıftaki hizmetlerin, davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamındaki hizmetlerle aynı oldukları tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “… SUİTES”, “… BUSİNESS” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalının davaya konu olan markası herhangi bir şekil içermeden düz yazı ile bitişik olarak “… KEKİK” ibaresinden meydana gelmiştir. Davaya konu başvuruda sözcükler arasında boşluk bırakılmamış olması, ilgili tüketici açısından “…” ibaresinin değil başka bir ibarenin algılanmasına neden olmayacaktır. Zira Türkçe okuma kuralları kapsamında bir bütün olarak telaffuz edilen sözcüğün esasında ayrı sözcüklerden oluştuğu anlaşılabilecektir. Davacının davaya mesnet olan markaları ise yine herhangi bir şekil unsuru içermeden düz yazı ile “… BUSSİNES”, “… SUITES” ve “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markalarda yer alan “SUITES”, “BUSİNESS” ve “… TURİZM TİCARET ANONİM ŞİRKET” ibarelerinin görece olarak ayırt ediciliğinin düşük olduğu, İngilizce olarak kullanılan bu kelimelerin Türkçe anlamlarının “daireler/otel odaları”4, “işyeri, firma, ticarethane”5 olduğu, bu kelimelerin/anlamların ticari işletmelerce Türkçe karşılıklarının sıklıkla kullanıldığı ve bu kapsamda davaya mesnet olan markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilebilinecektir.
Markalar fonetik olarak incelendiğinde, davalının davaya konu olan markası …” olarak davacının davaya mesnet olan markaları ise “…Suites” ve “…Suits” “…Busines”, “…BİZİNIS”6 olarak telaffuz edilecektir. Bu duruma paralel olarak tüketiciler bir markayı en iyi reklâmlar aracılığıyla tanımaktadır. Reklâmlar da yazılı iletişim araçları olan dergi, gazete, broşür ve insertler vb. şeklinde olabileceği gibi, sözlü iletişim araçları olan radyo ve televizyon aracılığıyla da yapılmaktadır. Davalıya ait markanın kulağa hitap eden sözlü iletişim aracılığı ile yani radyo ve televizyonlardaki tanıtımları esnasında “…” olarak telaffuz edilecektir. Öte yandan; markaların bir bütün halinde değerlendirilmesi esas olduğundan, bazı parçaların sadece işitsel olarak ufak benzerliği, markaların da benzer olduğu sonucuna ulaştırmaz. Bütünsel yaklaşımda, taraf markalar arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek tek ögenin “…” olduğu ancak “…” markasının “…” ortak ögesinden yeteri derecede uzaklaştığı değerlendirildiğinden, dava konusu markalar arasında karmaşaya sebep olacak derecede bir benzerlik görülmemektedir. Zira, markalarda yazılış yönünden farklılıkların yanı sıra; markalardaki diğer unsurlardan ve bu unsurların bir araya geliş biçimlerinden kaynaklanan farklılıklar karşısında, markalar genel görünüş bakımından da benzer çağrışımlar yaratmamaktadır.
Tüm bu tespitler neticesinde taraf markaların ortak unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Ancak dava konusu marka ile davacı markalarının bütünsel anlamda yapılan karşılaştırması sonucunda öncelikli olarak davaya konu olan marka da yer alan KEKİK ibaresinin markayı farklılaştırdığı ve markaya ayırt edicilik kattığı kanaatine varılmıştır.
Davaya konu olan markada dikkat çeken unsurun tek başına … ibaresinden ziyade … KEKİK olduğu tespit edilmiş olup markanın özgün bir yapıya büründüğü anlaşılmaktadır. Karşılıklı olarak aynı/aynı tür emtia tesciline karşın değerlendirme yapıldığında, KEKİK ibaresinin bir tür baharat olduğu, tescil edilmek istenen emtialar arasında “baharatlar” bulunmadığı, veya karışıklık yaratabilecek diğer gıda emtialarının yer almadığı, 43. Sınıfta tescil edilmek üzere başvurulan “Yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri açısından ise “KEKİK” ifadesinin tanımlayıcı olmadığı, … olarak tescilinde engel olmadığı ve dosya kapsamında yukarıda izah edilen sebepler kapsamında yeterli derecede ayırtediciliğe sahip olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, “…” ibaresinin bu haliyle tüketici üzerinde farklı bir algı yaratan, ayırt edici bir ibare olduğu düşünülmektedir. Hal böyleyken, başvuru konusu marka ile davacı yanın YİDK aşamasına ve işbu davaya dayanak yaptığı markasının genel izlenim yönünden benzer olmadığı ve karıştırma olasılığının olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacının ticaret unvanına dayalı fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası hususunda değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.” Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Yargıtay 11. HD’ nin 12.01.2004 tarih ve 2003/5034 E., 2004/127 K. sayılı kararında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.
SMK md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir.
Somut davada, davacının ticaret unvanının çekirdeği-özü “… …” ibaresidir. Ancak; bu ibare ile davalının dava konusu edilen MBKEKİKK markasına benzemediği, davalının markasında “… …” ibaresinin yer almadığı sonucunda varılmıştır. Bu benzemezlik durumu gözetildiğinde, somut olayda, davacının, davalının markası ile karıştırılma ihtimali olmayan ticaret unvanına dayalı olarak, 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesi kapsamında korunması gereken bir hakkının olmadığı, dolayısıyla bu madde hükmü kapsamındaki nispi red ve hükümsüzlük nedeninin de somut olayımızda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut davada davalı şahıs başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 54,40 TL harçta düşümü ile 4,90 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı ve davalı kurum vekillerinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/02/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.